Kızıl Pençe - Mustafa Armağan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kızıl Pençe kimin eseri? Kızıl Pençe kitabının yazarı kimdir? Kızıl Pençe konusu ve anafikri nedir? Kızıl Pençe kitabı ne anlatıyor? Kızıl Pençe kitabının yazarı Mustafa Armağan kimdir? İşte Kızıl Pençe kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Mustafa Armağan
Yayın Evi: Timaş Yayınları
İSBN: 9786050801187
Sayfa Sayısı: 304
Kızıl Pençe Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Kâzım Karabekir'in yazdıkları, resmi tarihin şekerlemelerine fazla alıştırılan okuru şoke ederken, aynı zamanda Ulrich Beck'in "düşmansız demokrasi" dediği bir akımın tarihimizdeki öncülüğünü yapıyor. Eser boyunca İstiklal Savaşı yıllarındaki Mustafa Kemal Paşa'ya duyduğu saygıyı sık sık vurgulayan Karabekir Paşa, onun 'asalaklar' dediği türedi bir grup tarafından kuşatıldığını ve en büyük hatasının bu gruba dayanarak iktidar sürme karşılığında milletten ve özgürlük mücadelesinden kopmak olduğunu cesaretle ileri sürüyor. Hem de bu cesareti bugün değil, Tek Parti yönetiminin doruk noktası sayılan 1933 yılındaki çıkışıyla göstermiş olan Karabekir Paşa, alttan alta Mustafa Kemal Paşa'nın çevresini saran ve ülkede terör estiren gizli bir örgütün deşifresini de yapıyor.
Kızıl Pençe adını verdiği bu gizli ve eli silahlı örgütün 1 numarası kimdi? Kimleri kullanırdı?
Asker içinde uzantıları var mıydı?
Adam vurmaktan kitap yakmaya, insanları ve ailelerini takip ve taciz etmeye kadar çeşitli kademelerde gerçekleşen ve resmi devletin yanı başına konumlanan bu paralel gizli devletin ipuçlarını Kâzım Karabekir'in emsalsiz analizlerinden öğreneceksiniz.
Mustafa Armağan Kızıl Pençe'de Kâzım Karabekir Paşa'nın yazmış olduğu 3 bağımsız metinden yeni bir metin kuruyor. Paşa'nın söylediklerini netleştiriyor, mesajını anlaşılır kılıyor. Böylece Karabekir'in, çeşitli kitaplarına dağılmış bulunan keskin eleştirel bakışını, tek bir kitabın çatısı altında olanca yoğunluğu ve çıplaklığıyla okurun önüne sunuyor.
Kızıl Pençe yakın tarihimizin kırılma dönemi olan 1922-1933 yıllarında yaşananları 'Kral Çıplak' sözüyle anlatılabilecek bir yalınlıkta ortaya koymayı başarıyor. Rahat üslubu ama sarsıcı tezleriyle Kızıl Pençe'nin, yalan sisinin dağılmakta olduğu günümüzde tarihin normalleşmesi yolunda önemli bir adım olacağına inanıyoruz.
(Arka Kapak)
Kızıl Pençe Alıntıları - Sözleri
- İnsanlarda hayat denilen şeyin değeri ancak özgürlüktedir...
- "Cahil bir millet, gösterilen boyunduruğa boynunu kendisi uzatır."
- "Milletin özgürlüğünü tehlikede görürsen karsindaki kim olursa olsun tek dağ başı mezar oluncaya kadar mücadele etmek görevindir ."
- Yok... Yok... Yok... Ölü gibi susmak yok Düşünceyi kısmak yok.
- Alkış, esasen el çırpmak demek değildir. Osmanlı Türkçesi'nde dua yerine kullanılır. Yani dille de alkış olur. Bugünkü anlamında alkışlamak, Avrupa'dan girmiş olan bir adettir.
- Bir gün minberlere kadar çıkıp Hilafet makamının kutsallığından ve Halifenin gerekli olduğundan bahset, herkes boyun eğip dinlesin. Ertesi gün de ani bir karar ver, "Hilafet kaldırılmıştır, Halife sınır dışı edilecektir." de, yine herkes boyun eğsin, dinlesin!
- Millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah'ın selameti, atifeti üzerinize olsun.
- Kusurlu insanlar herkesi kusurlu görmek ister.
- "Evet Karabekir, Arap oğlunun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kur'an'ı Türkçe'ye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım! Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler!"
- 30 Eylül tarihli Vakit'te namazda Türkçe Kur'an okunması gerektiğine dair Mehmet Nuri imzalı, 1 Ekim tarihli Vakit'te ise camilere ayakkabıyla girilmesi ve secde yerlerinin yüksek yapılması hakkında yazılar çıktı.
- Zaman ne yaman şeyler gösteriyor insana. Hayret ve ibret!
- Yazık ölen vakitlere, yazık öldürülen hakikatlere.
- "Ben şerefimi tamamlayayım da, varsın zafer çelengini başkası koysun. Bu umurumda değil."
- "Her şeyi ben yaptım ve ben yapacağım. İstiklâl Savaşı'nda yaptıklarım şimdi yapacaklarımın garantisidir. Şimdi etrafıma toplananlarla aynı değerde işler yapabilirim" gibi bir zihniyetin somutlaştırılmış bir tablosuydu karşımızdaki!
- "Sevgi ve saygı, iknayla kazanılır. Korkutmaktan, sindirmekten ancak nefret doğar."
Kızıl Pençe İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kazım Karabekir Paşa'nın yurtseverliğin belli kişilerin tekeline alınmasına karşı olduğu, Milli Mücadele Döneminde elini taşın altına koyanların Cumhuriyetin kurulma aşamasında lağvedildiği ve onların yerine Gazi'nin yanında şakşakçıların getirildiği gibi konularını işlediği kitap ve günlüklerinden alıntılarla bizlere sunulmuş bir eser. Sezai Karakoç'un şu sözü kitabın içeriğini anlatıyor gibi: "Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.. Halbuki; Biz sussak tarih susmayacak.. Tarih sussa hakikat susmayacak..(...)" (Halil İbrahim)
Kızıl Pençe; Kazım Karabekir'in gözüyle kuruluş yıllarının anlatıldığı ve Mustafa Kemal'le arası iyiyken nasıl aralarının bozulduğundan bahsediyor. Kızıl Pençe ise o dönemlerde kurulan gizli bir örgütün ismi. Kazım Karabekir bu örgütü fark ediyor ve ortaya çıkartmaya çalışıyor ancak tek başına bu mücadelede başarılı olamıyor. Özellikle tarih kitaplarında her türlü görüşü okumayı severim. Bu kitap da buna olanak sağlıyor. Özellikle Türkiye için çok önemli olan Kurtuluş Savaşını he yönüyle araştırmak gerekiyor. O yüzden bu tarz kitapların bence okunması gerekiyor. Puan: 8/10 (Süm KARABEY)
Mustafa Armağan / Kızıl Pençe. Karabekir'in Gözüyle Kuruluş Yılları (1922 1933) 1961 Cizre doğumlu olan Mustafa Armağan, ilk ve orta öğrenimini Bursa'da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olduktan sonra, çeşitli yayınevlerinde editör olarak çalıştı. Halen serbest yazar olarak çalışmaktadır. Doğunun Fatih'i olarak bilinen Kazım Karabekir Paşa, Milli Mücadele yıllarında özellikle Doğu Anadolu bölgesi'nde vermiş olduğu mücadele ile haklı bir yere sahiptir. Resmi tarih öğretimizde, Kurtuluş Savaşı'nda öne çıkan bazı komutanlarımızın dışındakiler, her alanda gözardı edilmiş, tarihin sayfalarına devredilmişlerdir. Onlardan biri de Kazım Karabekir Paşa'dır. II. Abdülhamit dönemini yaşamış, I. Dünya Savaşı'nı görmüş, Milli Mücadele'de doğu cephesi'nde sınırlarımızı çizmiş, TBMM'nin açılması ve Cumhuriyetin ilk yıllarında mecliste bulunmuş, önemli görevler almış bir şahsiyettir. Bir kurmay subay olarak yaşadıklarını kaleme almış, günlük tutmuş, bu yüzden de tarihçiler için değerli bir kaynaktır. Devletimizin kuruluşunu farklı yönleri ile görmek isteyenler için önemli bir eserdir. Kitapta tamamen Kazım Karabekir'in kendine ait bilgiler, belgeler Kazım Karabekir'in dili ile anlatılmıştır. Böyle olunca da Mustafa Armağan'ın editör olarak görülmesi daha uygun olurdu. Zaten kendisi de bir tarihçi değildir. Elindeki belgeleri değerlendirirken bile tarihçi hassasiyeti göstermediği de görülmektedir. #Kitapşuuruinsanlıkşuurudur. (Mustafa Parlatan)
Kitabın Yazarı Mustafa Armağan Kimdir?
Urfalı anne ve babanın çocuğu olarak Cizre'de doğdu (1961). İlk ve orta öğrenimini Bursa'da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden 1985 yılında mezun oldu. Fritjof Capra'dan yaptığı Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası adlı çevirisi ile Türkiye Yazarlar Birliği Tercüme Ödülü'nü (1989) ve Şehir ey Şehir adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Deneme Ödülü'nü (1997) aldı. Bir dönem (1995-1996) İzlenim ve Diyalog Avrasya (DA) dergilerini yönetti. 1995'ten beri Zaman gazetesinde yazıyor.
Yayınlanan eserleri: Gelenek (1992); Gelenek ve Modernlik Arasında (1995); Şehir Asla Unutmaz (1996); Şehir ey Şehir(1997); Bursa Şehrengizi (1998; 2. Baskı Osmanlı'yı Kuran Şehir: Bursa'ya Şehrengiz adıyla 2006); Alev ve Beton (2000),İstanbul Mavi Kırpar Gözlerini (2003), İnsan Yüzlü Şehirler (2003), Kuğunun Son Şarkısı: St. Petersburg'da Zamanlar ve Mekanlar (2003); Osmanlı İnsanlığın Son Adası (2003); Osmanlı'nın Kayıp Atlası (2004); Kır Zincirlerinin Osmanlı (2004);Osmanlı Tarihinde Maskeler ve Yüzler (2005); Ufukların Sultanı: Fatih Sultan Mehmed (2006).
Çevirileri: Seyyid Hüseyin Nasr'dan Molla Sadra ve İlahi Hikmet (1991); Fritjof Capra'dan Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası(1991); ve Yeni Bir Düşünce (1992); Muhammed Esed'den Sahih-i Buhari: İslam'ın İlk Yılları (2001)
Derlemeleri: İslam Bilimi Tartışmaları (1990); İstanbul Armağanı I: Fetih ve Fatih (1995); İstanbul Armağanı II: Boğaziçi Medeniyeti (1996); İstanbul Armağanı III: Gündelik Hayatın Renkleri (1997); İstanbul Armağanı IV: Lale Devri (2000);İslam'da Bilgi ve Felsefe (1997); İstanbul'da Semtler ve Hayatlar: Bir Semtini Sevmek (2001); Değişen Milliyetçilik: Tartışılan Sınırlar (2001); Cemil Meriç: Düşüncenin Gökkuşağı (2001); Osmanlı Geriledi mi? (2006).
Osmanlı: İnsanlığın Son Adası, Türkiye Yazarlar Birliği'nin 2003 yılı Fikir Ödülü'nü almıştır.
Mustafa Armağan Kitapları - Eserleri
- Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı
- Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2
- Küller Altında Yakın Tarih
- Kızıl Pençe
- Avrupa'nın 50 Büyük Yalanı
- Kazım Karabekirin Gözüyle Yakın Tarihimiz
- Satılık İmparatorluk
- Yavuz Sultan Selim Han
- Ufukların Sultanı
- Yakın Tarihin Kara Delikleri
- Geri Gel Ey Osmanlı !
- Türkçe Ezan ve Menderes
- Cumhuriyet Efsaneleri
- Asım'ın Nesli
- Efsaneler ve Gerçekler
- Paşaların Hesaplaşması
- Osmanlı'nın Mahrem Tarihi
- Osmanlı - İnsanlığın Son Adası
- Kır Zincirlerini Osmanlı
- Büyük Osmanlı Projesi
- Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 3
- Tek Parti Devri
- Korku Duvarını Yıkmak
- Cemil Meriç'in Dünyası
- Fatih'in Rüyası
- Osmanlı Tarihinde Maskeler ve Yüzler
- Ayasofya Entrikaları
- Gerçek Tarihin Peşinde
- Osmanlı Sultanları Albümü
- İnsan Yüzlü Şehirler
- Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı
- Kızıl Elma Peşinde Bir Ömür
- Osmanlı'yı Kuran Şehir - Bursa'ya Şehrengiz
- Cemil Meriç Konuşuyor
- Osmanlı'nın Kayıp Atlası
- Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak
- Gülün Fethi - Fatih Sultan Mehmed
- Bilinmeyen Yönleriyle İsmet İnönü Gerçeği
- Osmanlı'yı İmparatorluk Yapan Şehir İstanbul
- Petersburg'da Osmanlı İzleri
- Düşüncenin Gökkuşağı: Cemil Meriç
- Yakın Tarihte Efsaneler ve Gerçekler
- Gençler için Fatih Sultan Mehmed
- Tarihimizle Hesaplaşmak
- Gelenek ve Modernlik Arasında
- Osmanlı Geriledi mi?
- Şehir Asla Unutmaz
- Cemil Meriç
- İstanbul Mavi Kırpar Gözlerini
- Haritalar Nasıl Yalan Söyler?
- Alev ve Beton
- Kuğunun Son Şarkısı
- Küller Altında Yakın Tarih Seti (6 kitap)
- Bursa'ya Ütopik Mektuplar
- İslâm'da Bilgi ve Felsefe
- Şehir Ey Şehir
- Ezan Şehidi Menderes
- İslam ve Bilim Tartışmaları
- Paşaların Hesaplaşması
Mustafa Armağan Alıntıları - Sözleri
- Erzurum kongresi'nden bir ay kadar önce toplanan bu ön kongreye sunulan raporda işlenenler sanki bugünden geçmişin dağlarına çarparak yargılanmış gibidir beraberce şunları okuyoruz: Türk Kürtsüz, Kürt Türksüz yaşayamaz. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de Türk ile Kürdün aynı tarih, aynı çıkar, aynı hayat sahibi olacaklarını kabul etmemek mümkün değildir. Bu kadar derin ve esaslı bağlarla birbirine bağlı bulunan Doğu vilayetleri Türk'ü ile Kürt'ünü ayırmak her ikisinede ölüm mahkum etmek demektir.Bugün gözümüzü açarak yaralarımızı öz elimizde sarmaya çalışır, dışarıdan gelen Kürtlük-Türklük gibi ayrıştırıcı telkinlere kulak asmazsak hem memleketimizi kurtarır, hem de herkesin mutluluğunu sağlayacak esasları hazırlarız. "Tarihi bir anda bulunuyoruz" diyen bu önemli rapor şu cümlelerle sürüyor: Duygusallığa kapılarak düşmanlarımıza hizmet etmekten sakınma görevi ile mükellefiz. Son fırsat elimizde.Bunu da kaybedersek tarihimizi aşağılanma ile kapamış ve Hazreti Kur'an'ı elimizle toprağa defnetmiş oluruz. Hakkımızda çevrilen entrikaları, düşünülen felaketleri sonuçsuz bırakmak yalnız bir şeye, Doğu vilayetleri Müslümanlarının İttihat (birlik) ve ittifakına bağlıdır. 95 yıl önce Erzurum'da söylenmesi gerekenler söylenmiş aslında.Aklın yolu birdir ne de olsa! Ve ah Erzurum kongresi, seni bir doğru okuyabilseydik! (Cumhuriyet Efsaneleri)
- Eşrefoğlu, al haberi, bahçe biziz, gül bizdendir. Biz Şah-ı Merdan kuluyuz, yetmiş iki dil bizdedir. (Gülün Fethi - Fatih Sultan Mehmed)
- İslam Bilimi diğer bilgi sistemlerinden farklı olarak siyasî ve iktisadî egemenlik için yüce kelamın (logos) rakipleri tarafından şımartılan bir ideolojinin adı değildir. İslam Bilimi, İslam toplumunun değer yapısı üzerinde bilgi geliştirilmesini mümkün kılan bir matris sunar. Bilgi, bilgi içindir diye bir şey yoktur. Kavramsallaştırma, teorik formülasyon, deneysel doğrulama ve bilginin nihaî şeklini alması sosyo-kültürel bir çevre içinde meydana gelir ve onu hasır altı etmek namussuzluk ve ikiyüzlülükten başka birşey değildir. İslam Biliminin Temelini Atmak Münevver Ahmet Enis (İslam ve Bilim Tartışmaları)
- " Bir şehri sevmek , aşka sebep aramaktır ." (Bursa'ya Ütopik Mektuplar)
- Osmanlı medeniyeti kelimeler üzerine inşâ edilmemiştir. Osmanlı medeniyeti bir hamle medeniyetidir. İman, cezbe, Aşk medeniyetidir... (Cemil Meriç Konuşuyor)
- Soru işaretinin halkaları açılıp kapanıyor birbiri ardınca ve kitaplar imdadıma yetişiyor;sonunda berraklaşıyor manzara. (Petersburg'da Osmanlı İzleri)
- "Cahil bir millet, gösterilen boyunduruğa boynunu kendisi uzatır." (Kızıl Pençe)
- Istiklal marşının güftekarından biri olan şair Faruk Nafiz Çamlıbel'in 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından diğer Dp liler gibi süngüyle alaşağı edilerek yassıada da hapse atıldığını biliyormuydunuz ? Onuncu Yıl Marşı'nı gözyaşları içinde, hızlanan kalp atışlarıyla Söyleyip dinleyenler bu marşı onlara armağan edenlerden birini niçin tevkif ettiler? Bugüne kadar bir (söz| yazarını bile kurtaramamış olan Onuncu Yıl Marşı, bugünden sonra da onu tebcil edenleri neden ve nasıl kurtaracak? (Küller Altında Yakın Tarih)
- Doğrusunu yalnız Allah bilir. Ancak ben, tarihe bir de yenilgilerin zaviyesinden bakılmasını öneriyorum. Tarihe bu açıdan bakabilmeyi metodolojik bir ilke olarak kabul ettiğimiz takdırde, ağır basan, kaçınılmaz biçimde bizi belirleyen tarafgirliğimiz nedeniyle ele alamadığımız tarihin karanlık yüzünü gönül rahatlığıyla tahlil edebiliriz. Tarihe daha bir sakınmadan, daha geniş yüreklilikle yaklaşabiliriz. En azından, yenilgilerde olumlu bir taraf, bir ders-i ibret bulmaya çalışarak tarihin üzerimizdeki “baskısı”ndan kurtulabiliriz. Bize öğretilen ya da öğretilmek istenen tarih, hep bir zaferle dizisinden oluşmaktadır. İçinden yenilgiler, başarısızlıklar,beceriksizlikler ayıklanmış bir tarihtir aynı zamanda. Yenilgiler genellikle “ihanet" gibi kulpların takıldığını biliyoruz. Halbuki tarihi yapan şey, yalnız zaferler değildir, ayni zamanda yenilgilerdir. Hatta diyebiliriz ki, en çok yenilgilerdir.En azından bugünkü durumumuzun zaviyesinden baktığımızda böyle görünmektedir. (Gelenek ve Modernlik Arasında)
- Eskilerin dilinde "Kuran-ı Kerim Mekke'de nazil oldu, Kahire'de okundu, İstanbul'da yazıldı." diyebir kelam-ı kibar gezerdi. (Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2)
- İlim sayesinde kişi Hakikat'a ulaşabilir ancak; Hakk ise Allahu Teâlâ'nın diğer bir ismidir. (İslâm'da Bilgi ve Felsefe)
- "Osmanlı'da sarık bilgiyi, kılıç işe kuvveti, başka bir deyişle sarık din ve ahireti, kılıç da dünyayı temsil ediyordu. #Fatih, hayatında olduğu gibi ölümünde de iki fetih yolunu göstermiş oluyordu böylece. Din ve dünyanın beraberce fethini.." -MustafaArmağan (Ufukların Sultanı)
- İslam âlemi, İslamiyet'te ümitsizlik yasaklandığı halde ümidi bırakıp yese iman etmiştir. Nasıl olmuş da uyuşmuştur bu insanlar? Bu din atalarımın önüne saçtığı cevherleri neden benden esirgiyor? diye düşünür. Neredeyse iradesi elinden alınmış aciz birer mahlûktur içinede yaşadığı toplumun ferdleri. Ağır bir felç geçirmiş gibidir. (Asım'ın Nesli)
- Geçmişi unutturma operasyonu, zamanın acımasız akışı Yüzünden bu operasyonu yapanları muaf tutacak değildi elbette Ve resmi tarih yazmaya kalkanların 'temel kitap' olarak aldıkları Nutuk konusundaki vurdumduymazlıkları, Türkiye'de resmi tarihin neden resmileşemediğinin en belirgin örneği değil midir? (Küller Altında Yakın Tarih)
- Bir de Mevlana' ya karşı aşırı bir sevgisi bulunuyordu I. Murat' ın. "Hünkar" ve "Hüdavendigar" unvanlarını almasında bu derin sevginin etkisini görenler vardır. (Osmanlı'nın Mahrem Tarihi)
- Kulağına cepheden silah sesleri çalınıyordu. (Kazım Karabekirin Gözüyle Yakın Tarihimiz)
- Bir giydiğini bir daha giymediğini, üstü başı perişan birini görür görmez sırtındakini çıkarıp hediye ettiğini biliyor muydunuz? (Osmanlı Sultanları Albümü)
- Keşke sizin yüzyılınızda evlere hiç balkon yapılmasa idi , ileriki yıllarda insanlar ölülerini balkonlara gömmek zorunda kalmayacaklardı ." (Bursa'ya Ütopik Mektuplar)
- Suçlamak kolaydır ama yeni bir şey söylemek ve söyletmek zordur tarihte. (Osmanlı - İnsanlığın Son Adası)
- Fatih beldeleri açan olduğu gibi, zamanı da açan, zamana bir açılım verendir. Zamanı zorlayandır. Zamanın kıvrım ve katlarını açandır. (Sezai Karakoç) (Kızıl Elma Peşinde Bir Ömür)