Koloni - Jean-Christophe Grangé Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Koloni kimin eseri? Koloni kitabının yazarı kimdir? Koloni konusu ve anafikri nedir? Koloni kitabı ne anlatıyor? Koloni kitabının yazarı Jean-Christophe Grangé kimdir? İşte Koloni kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Jean-Christophe Grangé

Çevirmen: Tankut Gökçe

Orijinal Adı: Miserere

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786051112909

Sayfa Sayısı: 424

Koloni Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Soluğunuzu kesen tempo, heyecan ve gerilim hiç bitmeyecek!

Onlar Çocuktular...

En mükemmel elmasların saflığındaydılar...

Ne ufak bir lekeleri...Ne de en ufak bir kusurları vardı...

Ve ne de en ufak bir günahları...

Ama onların saflığı kötülüğün saflığıydı...

Paris'te bir Ermeni katedralinde işlenen bir cinayet. Kan yok, cinayet aleti yok, yara bere yok...

Biri yaşlı ve huysuz emekli bir polis, diğeri Çocuk Bürosu'nda görevli, ancak açığa alınmış uyuşturucu müptelası genç bir polis. Bu ikisi, gitgide hunharca bir hal alan ve peşpeşe işlenen cinayetlerin katilini veya katillerini bulmak için birlikte çalışmak zorundadır. Birbirlerine ihtiyaçları vardır, birbirlerini tamamlamaktadırlar. Ancak bu cinayetler sıradan bir seri katilin işi değildir. Gizli servisler, naziler, Yahudiler, ülke içinde ülkeler, ve "siyah bölgeler"... Sanki birileri bir şeyleri gizlemek istemektedir.

Fransa'nın göbeğinde başka bir ülke olabilir miydi?

Bu ülkeye kim veya kimler göz yumuyordu?

Burada neler yapılmaktadır?

Kaçırılan çocuklar ile öldürülenler arasındaki bağ nedir?

İki polisin çabası cinayetleri açığa kavuşturmaya yetecek midir?

Yoksa...

(Tanıtım Bülteninden)

Koloni Alıntıları - Sözleri

  • İnsanlardan nefret ettiğinde onları daha iyi tanıyorsun.
  • Fanatizm şiddetin en kötüsüdür.
  • - Çok cahilsiniz. - Şiddetten başka bir şey bilmiyorsunuz...
  • Bu senin her zamanki hatan. Küçümseme.
  • İşte sende sevdiğim şey bu. Tüm bu vaatler…
  • İnsan ruhu bu kadar gerçeği birden özümseyemezdi.
  • Beni şaşırtan, yaşamın içindeki ölümün korkunç haksızlığı değildi. Tam tersine. Ne dereceye kadar yaşamın ölümün bir parçası olduğunu, ne dereceye kadar yaşamın küçük bir parantezden ibaret olduğunu anladım.
  • İnsan hayal kurmak için yaratılmıştı, yani itaat etmekten çok mücadele etmek için.
  • İnsanoğlu her zamanki gibi iliklerine kadar çürümüştü. Hep aynı Homo erectus'tu.
  • 17 yaşındaydım. O yaşta sen ne yaptığını hatırlıyor musun? Ben, bıçak biler gibi hayallerimi keskinleştiriyordum.
  • Bu tüketim toplumuna tahammül edemiyordu.
  • İçini büyük bir hüzün kaplayıverdi, yokmuş gibi davranmaya çabalasa da asla unutamadığı, üzerine sünger çekemediği bir hüzün.
  • Mavi üzerine mavi. Otoyola karşı gökyüzü. Asfalta karşı çivit rengi.
  • İnsan hayal kurmak için yaratılmıştı, yani itaat etmekten çok mücadele etmek için. Bu evrimin kuralıydı.
  • Uzun zamandan beri insanları yargılamayı bırakmıştı. Artık ihanete inanmıyordu, çünkü edilen yeminlere inanmıyordu.

Koloni İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir ermeni, bir Rus, Şilili bir kurban... Bu üç farklı kişiyi görünce aklınıza siyasi bir çekişme, ırkların çatışması geliyor. Ama öyle değil. Kasdan, Ermeni olan emekli bir polis. Volokine, uyuşturucu bağımlısı, Çocukları Koruma Bürosu'dan ve uzaklaştırma alan bir polis. İkisinin ortak noktası ise bir Ermeni kilisesinde öldürülen, Şilili Wilhelm Goetz. Goetz çocuk korosunun orkestra şefi olarak görev aldığı kilisede öldürülür. Cesedini bulan ilk kişi ise Kasdan'dır. Kendi kilisesi olarak gördüğü bir yerde yapılan bu cinayeti çözebilmek için canla başla çalışır. Yolları bir yerde Volokine'le kesişir. Buldukları ipuçları bu iki meslektaşı Şili'de darbe zamanlarında yapılan işkencelere ve işkence yöntemlerine götürür. Bu yöntemler akıl almaz vahşilikte ve düzeydedir. Bir ırk cinayeti olduğunu düşünerek yola çıkarlar ancak kendilerini bir deneyin ortasında bulurlar. Bu deneylerin sebebi ve deneklerin kimlikleriyse soruşturmayı bambaşka bir yere götürür. Jean Christophe Grange yine akıl almaz olaylar zincirine ve sırlarla dolu, her detayın altından bambaşka sorular çıkan bir heyecanın altına imza atmış. Yazarın dilini genel anlamda çok seviyorum ancak ayrıntıya indiğinizde karakterlerden isimleri yerine Ermeni, Rus diyerek bahsetmesi beni biraz rahatsız etti. Yine de her bir olay beni acaba şimdi ne olacak diyerek meraklandırdı. Kitabın konusunu ve verdiği heyecanı çok fazla sevdiğim için, yazarının dilinin bu yönünü göz ardı etmeye çalıştım. Bana göre Jean Christophe Grange gerçekten kalemi çok güçlü bir polisiye gerilim yazarı. Bütün dehşet hissini ve o heyecanı size aksettirebiliyor. Bir Grange hayranı olarak sizlere kalemiyle tanışmanızı tavsiye ederim. Ben ilk kez kalemiyle tanıştığımda lise öğrencisiydim. Leyleklerin Uçuşu kitabı her aklıma geldiğinde heyecanım artar. Sizlere tavsiye etmekten asla bıkmayacağım bir yazardır kendisi. Keyifli okumalar... (Zeynep Aksümer)

Kitap etkileyici ve özgün konuluydu.Gerilimden çok kurgu ön plandaydı.Okurken ruh halim satırların ritmine kapıldı.Bazen merak, bazen yorgunluk, bazen de mide bulandırıcı duygularla birlikte sürüp gitti.Sonu kitabın devamı varmış ve genel havasına göre aceleyle yazılmış bir son gibi geldi bana. Bunda etken gerçek siyasi olayları temel alarak yazılması ve sonunun bu gerçekliği verememesinden kaynaklı olabilir. Şili'deki Pinochet darbesi ve Nazi Almanyası yoğunlukta olmak üzere yazar ara ara diğer siyasi olaylara da değiniyor.Ermeni asıllı kahramanından yola çıkarak ona göre soykırım olan tehcire de bir iki cümleyle yer veriyor.Ben kendisinden daha fazlasını yazmasını beklerdim bu konuda.Çünkü nedense yazar kendi ülkesinin tarihinden çok Türk tarihiyle ilgileniyor!Halbuki malzemeleri de bol ama başka ülkelerdeki olaylar ona daha cazip geliyor demek ki!Ayrıca Yahudi soykırımının konu edilmesiyle birlikte İsrail in Filistin’de gerçekleştirdiği katliama bir cümleyle değinmesi de takdire şayandı doğrusu.Kendi ülkesinin Cezayir’deki katliamlarına belli belirsiz göndermeler de vardı.Artık öyle bir algı oluştu ki sanki tarihte tekmiş gibi nedense sadeceYahudi soykırmı taze tutuluyor.Oysa ki buna benzer olarak Fransa nın Ruanda'da hutu ve tutsileri kafatası yapılarına göre ayırarak birbirlerini kanlı bir savaşa itip yarattığı kargaşa ortamı tarih olarak daha yakın ve daha canlıdır.Nazizim artık insanların ne kadar acımasız olabileceğinin bir sembolüdür bence.Yoksa tek değildir olmayacaktır da.Stanley Milgram’ın bu konuda yaptığı deneyler bana göre zalimliğin belli bir gruba ya da topluluğa has olmadığının bir kanıtıdır (İsmail)

Grange bu çağın en farklı gerilim yazarlarından.Yine nefessiz okudum.Grange kitaplarında en sevdiğim kitapta yer yer ipucu veriliyor busefer çözeceğim galiba diyorsun ve sürpriz bir son. (Zeynep Kolcuoğlu)

Kitabın Yazarı Jean-Christophe Grangé Kimdir?

Fransız yazar Jean-Christophe Grangé 15 Temmuz 1961’de Paris’te doğdu. Serbest gazeteci olarak çeşitli haber ajansları ve gazeteler için çalıştı.

Leyleklerin Uçuşu adlı ilk romanı 1994'te yayımlandı. Bu kitap Fransa'da 450.000 adet sattı ve sekiz bölümlük bir TV dizisi haline getirildi.

Yazarın ikinci eseri Türkiye baskısını Şubat 2001'de yapan ve 20 dile çevrilen Kızıl Nehirler'di. Roman beyazperdeye taşındığında yönetmen koltuğunda Mathieu Kassovitz, başrollerde ise Jean Reno ve Vincent Cassel yer aldı.

Grangé'ın üçüncü romanı Taş Meclisi, Eylül 2000'de piyasaya çıktı ve Fransa'da kısa sürede 150.000 adet sattı.

Türkiye'de Ağustos 2001'de yayımlandı. 2006 yılında Stéphane Cabel ve Guillaume Nicloux tarafından senaryolaştırılan kitap, Guillaume Nicloux yönetiminde sinemaya uyarlandı. Filmin oyuncu kadrosunda Monica Bellucci, Catherine Deneuve, Moritz Bleibtreu, Sami Bouajila, Elsa Zylberstein, Nicolas Thau, Tubtchine Bayaertu, Laurent Grévillgibi güçlü isimler yer aldı.

2001 yılında vizyonda yer bulan Vidocq filminin senaryosunu Pitof ile birlikte yazdı.

2003 yılında Kurtlar İmparatorluğu'nu yayımladı. Eser 2005 yılında Chris Nohan'ın yönetmenliğinde beyazperdeye aktarıldı. Kurtlar İmparatorluğu'nda Jean Reno'nun yanı sıra Emre Kınay da yer aldı. Kitabın Türkiye baskısı Temmuz 2003'te yapıldı.

Grangé'ın bir yıl gibi kısa bir sürede kaleme aldığı Siyah Kan ise Mayıs 2005'te yaptığı ilk baskısı ile raflardaki yerini aldı.

Yazarın 2007 yılında yayımlanan eseri Şeytan Yemini Türkiye'de ilk baskısını Ağustos 2007'de yaptı.

Sonraki kitabı Koloni, Ağustos 2009'da Türkiye'de satışa çıktı.

Bir sonraki kitabı Ölü Ruhlar Ormanı, 2010 yılında Türk okuyucularıyla buluştu.

Yazarın 2011 yılında çıkan ve Türkiye'de de 2012 yazında satışa çıkmış olan romanı Le Passager (Sisle Gelen Yolcu) isimli eseridir.

Bunların yanı sıra yazarın Kaiken, Lontano, Ölüler Diyarı, Son Av, Kongo'ya Ağıt gibi romanları ve Zener'in Laneti isimli bir çizgi roman çalışması da bulunmaktadır.

Jean-Christophe Grangé Kitapları - Eserleri

  • Kızıl Nehirler
  • Siyah Kan
  • Leyleklerin Uçuşu
  • Kurtlar İmparatorluğu
  • Taş Meclisi
  • Ölü Ruhlar Ormanı

  • Şeytan Yemini
  • Koloni
  • Kaiken
  • Sisle Gelen Yolcu
  • Lontano
  • Ölüler Diyarı
  • Son Av

  • Kongo'ya Ağıt
  • Küllerin Günü
  • Zenerin Laneti 1
  • Zener'in Laneti 3
  • Zener'in Laneti 2

Jean-Christophe Grangé Alıntıları - Sözleri

  • Bir polisin beyni, bir kütüphane gibiydi. Isıyı ve nem oranını her zaman denetlemek gerekirdi (Küllerin Günü)
  • İnsan hayal kurmak için yaratılmıştı, yani itaat etmekten çok mücadele etmek için. Bu evrimin kuralıydı. (Koloni)
  • İnsan bir başkasıyla dünya üzerinde yalnız olduğunu düşünürdü. Ve sonra, bir başkası olmadan... gerçekten yalnız olduğunu fark ederdi. (Son Av)
  • ‘’İnsan, her şeyin ertelendiği bu dünyada her anın doya doya tadının çıkarıldığını düşünebilirdi.’’ (Kongo'ya Ağıt)
  • Freud "Kabus, bastırılmış, geri plana itilmiş bir isteğin gerçekleşmesi, görsel açıdan ön plana çıkmasıdır" diyordu. (Kaiken)
  • Gece her zaman rahatlatmaz. (Leyleklerin Uçuşu)

  • ...boş hayallere kapılmıyordu, ama inanmak, özellikle de denemek istiyordu. Başarısız olursa üzülmeyecekti. (Lontano)
  • “Beyin, hâlâ dünyadaki en tehlikeli silah.” (Kurtlar İmparatorluğu)
  • Düşmanını hiç düşünmemek, onu yenmek demekti. (Lontano)
  • Küçük askeri oynuyorsun ama bir piyondan başka bir şey değilsin. (Kurtlar İmparatorluğu)
  • Kendine bir vaftiz anası bile seçmişti: Kali, şehre göz kulak olan karanlık, ölümcül tanrıça. Kesik kollarla yapılmış bir etek giyiyordu, dışarı sarkmış kanlı bir dili vardı, hoşuna gitmeyen her şeyi yok ediyordu. (Lontano)
  • "Kadın hiç gitmeyecekmiş gibi sever ama yeri gelir hiç sevmemiş gibi gider." (Kızıl Nehirler)
  • Kötülük bir ruhsal bozukluk, bir insan patolojisidir. (Lontano)

  • - Çok cahilsiniz. - Şiddetten başka bir şey bilmiyorsunuz... (Koloni)
  • “O artık gri bir leke, hareket eden bir gölge, insan özelliğini ele vermeyen belirsiz bir şekildi.” (Son Av)
  • "İnsan sadece tanıdığı kişileri, yaşadıgı şeyleri özleyebilir.." (Kızıl Nehirler)
  • İşte sende sevdiğim şey bu. Tüm bu vaatler… (Koloni)
  • Tek bir fotoğraf, resmi çekilen kişinin ruhunu yansıtabilir. (Siyah Kan)
  • ''Herkes kendi hayallerinin kurbanıydı .'' (Son Av)
  • ...sefalet her şeye izin verirdi. (Ölü Ruhlar Ormanı)