Komünist Manifesto - Friedrich Engels Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Komünist Manifesto kimin eseri? Komünist Manifesto kitabının yazarı kimdir? Komünist Manifesto konusu ve anafikri nedir? Komünist Manifesto kitabı ne anlatıyor? Komünist Manifesto kitabının yazarı Friedrich Engels kimdir? İşte Komünist Manifesto kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Karl Marx

Yazar: Friedrich Engels

Çevirmen: Celal Üster

Çevirmen: Nur Deriş

Orijinal Adı: Das Kommunistische Manifest

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750739200

Sayfa Sayısı: 136

Komünist Manifesto Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Karl Marx ve Friedrich Engels'in, Komünistler Birliği'nin programı olarak kaleme aldıkları Komünist Manifesto, 1848 Şubat'ında, tüm Avrupa'nın devrimci ayaklanmalarla çalkalandığı bir dönemde, Londra'nın gösterişsiz bir basımevinde basıldı. Bilimsel sosyalizmin kitlesel siyaset sahnesine çıkışının ilk ciddi işareti olan Manifesto, yayınlandığı günden bu yana en çok okunan ve en çok tartışılan toplumsal ve siyasal metinlerden biri olmakla kalmadı, daha sonraki sosyalist ve komünist partilerin programlarının temelini oluşturdu, dünyanın değişmesinde ve milyonlarca insanın yaşamında belirleyici bir rol oynadı. Modern çağda başka hiçbir siyasal hareket, döneminin toplumsal, ekonomik ve sınıfsal koşullarını kavrayışındaki derinlik, çözümleyişindeki gözüpeklik ve üslubunun gücü bakımından, Manifesto'yla kıyaslanabilecek bir metin ortaya çıkaramadı.

Bugün Marxçı hareketin temel belgesi ve devrimci bir klasik sayılan Komünist Manifesto'yu, Marx ve Engels'in daha sonraki basımlara yazdıkları önsözler eşliğinde, Celâl Üster ve Nur Deriş'in 1978'de yaptıkları çevirinin gözden geçirilmiş basımıyla ve Manifesto'nun Türkiye ve Türkçedeki serüvenine ışık tutan bir önsözle sunuyoruz.

(Tanıtım Bülteninden)

Komünist Manifesto Alıntıları - Sözleri

  • İnsanlık tarihinin ortak noktası çalışanların hep yoksul olması, çalışmayanların zenginleşmesidir. Devrin egemenleri bu çelişkiyi ortadan kaldırmaya çalışanlara komünist diyor, onları birer hayalet gibi gösteriyorlar.
  • "İnsanlık tarihinin ortak noktası çalışanların hep yoksul olması çalışmayanların ise zenginleşmesidir."
  • Siyasal iktidar denen şey, bir sınıfın başka bir sınıfı ezmekte kullandığı örgütlü güçten başka bir şey değildir.
  • O yüzden, Komünistlerin kuramı tek bir tümcede özetlenebilir: özel mülkiyetin ortadan kaldırılması.
  • Avrupa'da bir hayalet dolaşıyor. -Komünizm hayaleti.
  • Bu toplumun çalışan üyeleri hiçbir şey elde edemezken, her şeyi elde edebilen üyeleri hiç çalışmamaktadırlar.
  • Şimdiye kadar filozoflar yalnızca dünyayı çeşitli biçimlerde açıklamakla yetinmişlerdir; oysa asıl sorun, dünyayı değiştirmektir.
  • Emekçiler burjuva sınıfı ve burjuva devletinin köleleri olarak kalmazlar; her gün, her saat makineler tarafından, denetçi tarafından, en başta da burjuva fabrikatörün kendisi tarafından köleleştirilirler.
  • “Şimdiye kadar filozoflar yalnızca dünyayı çeşitli biçimlerde açıklamakla yetinmişlerdir; oysa asıl sorun, dünyayı değiştirmektir.”
  • Burjuvazi, bugüne kadar el üstünde tutulan ve önlerinde yerlere kadar eğilinen mesleklerin tüm saygınlığını çekip almış; hekimi de, avukatı da, rahibi de, şairi de, bilim adamını da kendi ücretli emekçisi yapıp çıkmıştır.
  • Her çağın egemen düşünceleri, her zaman o çağın egemen sınıfının düşünceleri olmuştur.
  • Özel mülkiyete son vermek istememiz karşısında dehşete kapılıyorsunuz. Oysa sizin bugünkü toplumunuzda, özel mülkiyet halkın onda dokuzu için daha şimdiden yok edilmiş bulunuyor; özel mülkiyetin bir avuç insan için var olmasının tek nedeni, o onda dokuz için hiç var olmamasıdır. Demek ki, siz bizi, ancak ve ancak toplumun çok büyük çoğunluğunda olmaması koşuluyla var olabilen bir mülkiyetine son vermek istemekle suçluyorsunuz.
  • Kendilerini parça parça satmak zorunda olan emekçiler, bütün öteki ticari mallar gibi, birer metadırlar; o yüzden de, rekabet alanında olup biten her şeyin, piyasadaki tüm dalgalanmaların etkisine açıktırlar.
  • "Burjuvazi, bugüne kadar el üstünde tutulan ve önlerinde yerlere kadar eğilebilen mesleklerin tüm saygınlığını çekip almış; hekimi de, avukatı da, rahibi de, şairi de, bilim adamını da kendi ücretli emekçisi yapıp çıkmıştır."

Komünist Manifesto İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Komünist Manifesto!: Öncelikle herkese merhabalar. Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından hazırlanan ve komünizmin ilk bildirgesi olan bu kitabı elimden geldiğince incelemeye çalışacağım. Önce kitabı okumaya başlama hikayemden bahsetmek istiyorum. Komünizm ve destekçilerine(komünistler) ülkemizde benim çocukluğumdan beri gözlemlediğim kadarı ile genel anlamda iki şekilde yaklaşılıyor. Bu iki yaklaşım da birçok zaman büyük tartışmalara neden olmuyor değil. İnsanların bir kısmı komünizmi benimsemişken, bir kısmı ise ismini duyduklarında bile tövbe çekiyor. Ben küçük yaşlardan beri bu kutuplaşmanın içerisinde büyüdüm. Baba tarafım daha muhafazakarken, anne tarafım bunun tam zıttı. Yani benim anne ve baba tarafım aslında komünizme olan bakış açıları açısından, genel anlamda ülkemiz insanlarının komünizme olan iki birbirine zıt yaklaşımını temsil ediyor. Bu da benim gözlem yeteneğimi arttırıyor tabiki. Örneğin dayım gönül rahatlığı ve büyük bir açık yüreklilik ile "Ben komünistim!" diyebilirken, amcam komünistleri "gavur" olarak nitelendiriyor. Aslında iki tarafın da komünizm hakkında herhangi bir bilgiye sahip oldukları söylenemez. Ben de yıllardır "Komünizm ve komünist" kelimelerine ister istemez aşina olmuş bir insan olarak bu kavramlar hakkında detaylı bilgi edinmek istedim. Lisedeyden felsefe öğretmenimin kullandığı bir cümle kulaklarımda çınladı,"Marx komünizmin babasıdır" ve bu cümleden yola çıkarak burada bir ileti paylaşıp Karl Marx ve komünizm ile ilgili bilgi edinebileceğim kitap önerileri aldım. Aldığım önerilerin etkisi ile kitabı okumaya başladım. Yavaş yavaş incelememize geçebiliriz... Öncelikle kitabımız, kitabın yazarları olan Karl Marx ve Friedrich Engels'in kısa yaşam öykülerinin anlatıldığı bir 20 sayfa ile başlıyor. Marx ve Engels'i asıl konuya geçmeden önce az çok tanımış oluyoruz yani. Bu kısımda özellikle Engels'in yaşamı, büyük bir dava adamı oluşu ve davasındaki hassasiyeti benim ilgimi çekti. Babasının fabrikaları olan bir adam (yani babası burjuva iken, dolayısıyla da kendisi... )hayatını proletarya haklarını savunmaya adıyor. Başta babasının fabrikasında herhangi bir kademede görev almayı da red ediyor. Ömür boyu rahat bir hayat sürebilme imkanından yüz çeviriyor kısacası. Sonraları katıldığı bir devrimin başarısızlıkla sonuçlanması kendisinin ve dava arkadaşı olan Marx'ın maddi yönden belini büküyor. İkisi de bir süre parasızlıkla boğuşuyor. Bu sefer de davasının uğruna amiyene tabirle "tükürdüğünü yalıyor" ve fabrikada alt kademede görev almayı kabul ediyor. Daha sonra zamanla fabrikaya ortak olup Marx'a ve kendisine uzun yıllar yetecek kadar para kazanıyor. Bu parayı da davasında kullanıyor tabiki. Kısacası tam bir dava adamı oluşu hoşuma gitti. Devam ediyoruz... Kitabımız 20. sayfadan 49. sayfaya kadar kitabın doğuşundan ve çevirisinin hikayesinden bahsediyor. Asıl konu 49. sayfada başlıyor yani. Şimdi, biraz sonra sıkça kullanacağım iki kelimeyi anlamları ile beraber yazmak istiyorum ki okuduğunuzun ne anlama geldiğini anlamakta sıkıntı yaşamayasınız. Burjuva(Üretim araçlarının sahibi olan ve ücretli emekçi çalıştıran modern kapitalist sınıf.) Proletarya(Hiçbir üretim aracına sahip olmadıkları için ancak iş güçlerini satarak yaşayabilen modern ücretli emekçi sınıf) ~Bunlar kitaptaki tanımları bu arada~ "Kitabın konusu nedir?" diye soracak olursanız cevabım şu şekilde olacaktır;Burjuva ve proletaryanın, iş veren ve emekçinin savaşımı. Burjuva sınıfı sermaye ve üretim araçlarını elinde tutuyor. Proleter sınıf ise vücut gücünden başka bir şeye sahip değil. Aslında çalışan, emek sarf eden ve alın teri akıtan sınıf olan proletarya;makinelerin ve üretim araçlarının gelişmesi ile burjuva sınıfına daha kısa sürelerde daha fazla para kazandırırken kendisi hep karın tokluğuna, yaşayabilmesi için gereksinim duyduğu minimum ücretler karşılığında çalıştırılıyor. Marx, bu durum karşısında proleteryalara "Tüm ülkelerin işçileri, birleşin!" önerisinde bulunuyor. Bu öneri gerçekleştiği taktirde ne kadar işe yarar görünse de ütopik bir fikir olmaktan da öteye gidemiyor tabiki. Marx ve Engels düzene boyun eğmiyor, karşı çıkıyorlar. Sanayileşmenin etkisi ile hep daha fazla ezilen işçi kardeşlerini savunuyorlar. Ama aslında komünizm, toplumdaki tüm üyelerin, (en ayrıcalıklı olanlar da dahil) yaşam koşullarını iyileştirmek istiyor. Yani Marx ve Engels'in proleter destekçisi olmasının nedeni burjuvaların yaşam koşullarının hep iyiye giderken, proleterlerin yaşam koşullarının hep kötüye gitmesidir. Komünizm sınıf ayrımı yapmaksızın ezilen kim ise onu destekliyor yani. "Emekçinin fabrikatör tarafından soyulması, ücretinin nakit olarak ödenmesi ile tamamlanır tamamlanmaz, burjuvazinin bir başka kesimi, ev sahibi, dükkan sahibi, tefeci vb. dört bir yandan onun üstüne saldırır." (Sayfa 58) Mesela bu görüntü bana tanıdık geliyor, size de tanıdık geliyordur muhtemelen. " Ücretli emekçinin emeğiyle kazandığı kıt kanaat geçinmesine, yaşamını güç bela sürdürmesine ancak yeter. " Ve bu da çok tanıdık! Eee Marx ve Engels bu vahim durumdaki insanların haklarını aramakla kötü mü ediyor? Bunun değerlendirmesini sizlere bırakıyorum. Ayrıca kitabımızda" Özel mülkiyet, aile kurumu, ücretli emek, sınıf savaşımı"gibi kavramlarla da sık sık karşılaşıyoruz. Komünistlerin, burjuva ve proleterlerin derinlemesine ele alındığı kitabımız, "Egemen sınıflar, bir komünist devriminin korkusuyla tir tir titreşir. Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi yoktur. Oysa kazanacakları koskoca bir dünya vardır" cümleleri ile gazlı bir şekilde bitiyor. Evet, kitabımız bahsettiklerimden ve daha fazlasından ibaret. Sen de benim gibi komünizm hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorsan kesinlikle okumalısın. Önemli uyarımdır:Can Yayınları'ndan başka yayın tercih etme. Bu arada, sayfamızda takıldığım bir nokta oldu. Alıntı paylaşırken eserin yazarının adının yazdığı kısımda sadece Marx'ın adı yazıyor. Engels'in de kitapta payı büyük,bunun düzeltilmesi de şart. Fazla uzadı. Buraya kadar okuyan oldu ise çok teşekkür ediyorum. :) (Salim)

Proleter okumazsa Burjuvazi son bulur mu? Asla!: Bu işin öncüleri olan yazar/karl-marx ve yazar/friedrich-engels den bu kitabı okuyarak bir iki birşeyler kapayım olayın özüne ineyim istedim. Fakat Can yayınlarından okuduğum kitap beni baya yordu. Bu kitaba verdiğim 8 puan basıma değil aslında sadece kitap/komunist-manifesto--9540 'ya. Yoksa tek başına basıma puanım 4-5 ancak olurdu. Kitabın başında Karl Marx ve Friedrich Engels' in kısa yaşam öyküleri yer alıyor. Bu kısma eyvallah tamam olması gerekir. Sonrasında sunu bölümü yer alıyor. Daha sonra ise çeviriyle ilgili açıklamalar diye bir bölüm var. Bunları okuyana kadar 38 sayfa geçiyor. Daha sonra asıl kitap başlıyor daha doğrusu belge. Komünist Manifesto 4 ana başlıktan oluşuyor bunlar; - Burjuvalar ve Proleterler - Proleterler ve Komünistler - Sosyalist ve Komünist Literatür - Komünistlerin Günümüzdeki Çeşitli Muhalefet Partileri Karşısındaki Tutumu. Kitabın aslında burada bitmesi gerekiyordu ama maalesef 89. Sayfa da bitmiyor ve tam tam 117. Sayfaya kadar devam ediyor. Ne var peki bu son kısımda tabiki yazarların diğer çeviri ve basımlara yazdığı önsözler bulunuyor. Belki bazıları için hoş olabilir ama benim için sadece bir kitabı gereksiz kalınlaştırma. Sırf bu bölümler yüzünden sıkılıp bu muhteşem eseri okumayan kişiler bile eminim ki vardır. Bu bölümleri araştırarak öğrenmek isteyenler için keşke fırsat tanınsaydı... Bundan sonraki incelemem sadece kitabın aslı için... Gerçekten anlaşılır ve çok yalın bir dille yazılmış. 19. yy 'dan günümüze kadar çoğu bölümü halen geçerliliğini kaybetmemiş. Anlayabilenler için gerçekten tek kelimeyle muhteşem bir eser. Bence korkularınızı yenip mutlaka göz atmalısınız. Bu tarz kitapların yasaklanmalarının en büyük nedeni aslında korkudur. Devletlerin halkının gerçeklerin farkına varması korkusu. (Üzeyir Yazıcı)

Lütfen bu kitabı ön yargısız okuyun... Ülkemizde oldukça yanlış anlaşılan bir "-izm" den bahsedeceğim bugün sizlere. Nerede bir "-izm" görsek etiketleme yapmadan duramıyor milletimiz. Oncu, buncu, şuncu, şu yanlısı demezse rahat uyku uyuyamıyor. Aynı gerçek Feminizm'i hiç araştırmadan "erkek düşmanlığı" olarak etiketleyip geçenler gibi. Durun bir dakika müsaade edin anlatayım, o işin aslı öyle değil... Komünizm kelimesi Latince "Communis" den gelir. Anlamı "ortak, evrensel"dir. Üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve bazen de devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir. Peki komünistlerin amacı nedir? İşçinin emeğinin ve işgücünün sömürülüp özel mülkiyetin topluma hakim olmasını engellemeye ve bunu yalnız ülke genelinde değil de evrensel olarak sağlamaya çalışıyorlar. "Ben"değil "biz" var onların lugatında, "Hep birlikte" var. Kitapta sık sık duyacağınız iki terim var. Bunlardan biri en basit ifadeyle, iş gücünü belli bir ücret karşılığında satmaktan başka yaşam seçeneği olmayan işçi sınıf Proletarya ve bir diğeri sosyal statüsünü ve gücünü, eğitiminden, işveren konumundan ve zenginliğinden alan sınıf Burjuvazi. Kitap felsefe, siyaset ve sosyoloji üzerine olduğu için yavaş yavaş araştırarak okuyup öğrenmek gerek. Üzerine bol bol düşüneceğiniz, fark edeceğiniz ve sorgulayacağınız bir kitap. Öyle güçlü fikirler barındırıyor ki yazıldığı dönemde tüm dünyada yankı uyandırmış, tarih boyunca pek çok siyasi otoriteyi rahatsız edip ülkelerde yasaklanmış, çoğu yazar ve çevirmen bu kitap yüzünden sınırdışı edilmiş. Ülkemizde öyle yanlış etiketlemeler var ki bu konuda, sırf doğrusunu öğrenmek için bile okumanızı öneririm. Henüz bu konularda çok bilgi sahibi olmadığım icin yorumum yetersiz kalabilir. Affınıza sığınıyorum. İlerleyen zamanlarda daha çok bilgi edinip yeniden okuyacağım İşte bu kitaptan sizler için seçtiğim birkaç alıntı : "Proleterlerin zincirlerinden başka yitirecekleri bir şey yoktur. Oysa kazanacakları koskoca bir dünya vardır." " İşçi sefilleşiyor ve sefalet, toplumdan ve zenginlikten daha hızlı gelişiyor. " " Burjuvazinin gözünde, en iyi dünya, doğal olarak kendisinin egemenliği altındaki dünyadır." Komünist marşı olarak bilinen Bella Ciao hakkında dipnot: 2. Dünya savaşında faşist italyan hükümeti ve nazi almanyasına karşı, müttefik amerikan askerleriyle birlikte mücadele veren italyan partizanlarının hepsinin komünist olduğunun zannedilmesi sonucu italyanlar partizanların marşı olan Bella Ciao komünist bir marş olarak tanınmıştır. Fakat partizanların mensup olduğu ulusal kurtuluş komitesi, italyan komünist partisi; komünist, liberal sol, sosyal demokrat, Hristiyan demokrat ve diğer küçük partiler tarafından, İtalya kralının bakanları ve müttefik ordusu desteğiyle kurulmuştur.Bu örgüte bağlı silahlı gruplar komünistlerden sosyal demokratlara, hristiyan demokratlardan monarşistlere , eski askerlerden anarşistlere kadar birçok farklı ideolojiye bağlı kişiyi anti-faşizm şemsiyesi altında bütünleşmiştir. (Aycan)

Kitabın Yazarı Friedrich Engels Kimdir?

19. yüzyıl Alman politik filozof. Karl Marx'la beraber, Komünist Manifesto'yu (1848) yazarak komünist kuramın geliştirilmesinde önemli bir rol aldı. Karl Marx hayatını kaybettikten sonra Karl Marx'ın en önemli eseri Das Kapital'in son iki cildini tamamladı.

Engels, şimdiki Wuppertal'da doğdu. Bir Alman tekstilcinin en büyük oğluydu. 17 yaşında iken, babası onu Manchester'daki pamuk fabrikasının yönetimine yardımcı olması için İngiltere'ye gönderdi. 1833 yılında tanık olduğu yaygın yoksullukla sarsıldı. Fabrikada 3,5 yıl çalışıp ayrıldı ve maden ocaklarında işçi olarak çalışmaya başladı. Ve aynı zamanda bazı gazetelere haftalık makale gönderiyordu. Gençlik yılları sefalet içinde geçip gidiyordu. Günde 18 saat mesai yapıyor, geri kalan zamanında da komünist kuram üzerine makaleler yazıyordu. Babası'nın ölümünden 2,5 ay sonra annesini de kaybetti. Kendisi gibi maden ocaklarında çalışan kardeşleri 1842'de tünel çökmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Engels artık yalnızdı. Ailesi yoktu. Zaten anne ve babasıyla iyi geçinemediği için evden ayrılmıştı.

1845 yılında İngiltere'de Emekçi Sınıfların Durumu konulu bir makale yayınladı. Aynı yıl, editörlüğünü Paris'teki Karl Marx'ın yaptığı Franco-German Annals adlı dergiye yardım etmeye başladı. Marx Engels ile kişisel olarak tanışmasının ardından onunla kapitalizm üzerine aynı bakış açısına sahip olduklarını fark etti. Marx, Engels'e ve fikirlerine büyük hayranlık duyarak Engels ile birlikte çalışmaya karar verdi. Marx'ın 1845 Ocağında Fransa'dan sürülmesinden sonra, diğer Avrupa ülkelerine nazaran daha fazla ifade özgürlüğü vaad eden Belçika'ya gitmeye karar verdiler.

Engels içlerinde George Harney'in de olduğu Çartist hareketin liderleriyle tanıştı. 1846 Ocağında Engels Marx'ı da yanına alarak Brüksel'e döndü. Burada Komünist Yazışma Komitesi'ni kurdu. Tasarısı Avrupa'nın çeşitli bölgelerindeki sosyalist liderleri birleştirmekti. İngiltere'deki sosyalistler Engels'in fikirlerinden etkilenerek Londra'da bir toplantı düzenlediler ve Komünist Birlik adı verilen yeni bir organizasyon oluşturdular. Engels buraya bir delege olarak katıldı ve eylem stratejisinin geliştirilmesine öncülük etti.

1847 yılında Engels ve Marx birlikte bir broşür yazmaya başladılar. Temelini Engels'in Komünizmin İlkeleri adlı kitabının oluşturduğu bu 12.000 kelimelik broşür altı haftada bitirildi; Engels'in amacı komünizmi kitleler için anlaşılabilir kılmaktı. Komünist Manifesto adı verilen bu broşür 1848 Şubatında yayımlandı. Ama yayımlandıktan henüz 1 ay sonra, Mart'ta Engels ve Marx Belçika'dan kovuldular. Köln'e taşındılar ve Marx radikal bir gazete olan Yeni Ren Gazetesini Engels'in desteğini alarak çıkarmaya başladı.

Engels, 1848 devriminin önderiydi. Ve bu ayaklanma ilk ciddi Sosyalist ayaklanma idi. Ve bu ayaklanma sonra ki komünist ayaklanmaların en büyük ilham kaynağı oldu. Engels Elberfeld'deki ayaklanmada aktif olarak bulundu, Prusyalılara karşı düzenlenen Baden Seferi'nde Baden-Palatinate ayaklanmasındaki serbest güçlerin komutanı olan August Willich'in yaveri olarak savaştı. Aslında bu yaverlik bir aldatmacaydı. Çünkü August Willich tüm emirleri Engels'den alıyordu.

1849 yılında İngiliz hükümetine başta Engels olmak üzere birçok sosyalist liderin sürülmeleri için baskı yapıldıysa da Başbakan Lord John Russell bunu reddetti. Yalnızca Engels tarafından kendilerine sağlanan parayla Marx ailesi büyük bir yoksulluk içinde yaşadı. Engels, Marx ailesi kendi ailesi olmasa dahi sonuçta hem bir aile geçindiriyor hem fikri mücadele veriyor hem de serbest güçlerin fikri ve askeri sahada stratejik önderliğini yapıyordu.

1870'te Londra'ya taşınmadan evvel, Engels Marx'a yeterli geliri sağlayabilmek için Manchester'daki fabrikasında çalışmaya gitti. Marx'ın 1883'te ki ölümünden sonra Komünist kitle Engelsi artık o ölene dek fikri ve askeri alanda önder kabul ettiler. Bununla birlikte, tek eşli evliliğin erkeklerin kadınlar üzerinde baskı kurmak için ortaya attığı tek taraflı bir yalan olduğunu söyleyerek Feminist kuramın kurucularından sayılmaktadır. Bu bağlamda komünist kuramı aileyle ilişkilendirerek, erkeklerin kadınlar üzerindeki hakimiyetinin tıpkı kapitalist toplumlarda burjuvazinin işçi sınıfı üzerindeki hakimiyetine benzediğini iddia etti. Engels'in bu düşüncesi hayatına hiçbir kadının girmemesinden kaynaklanıyordu. Engels, 1895 yılında Londra'da bir otel odasında tek başınayken çalışma masasında makalesini yarım bırakmış bir halde ölü bulundu. Ölüm sebebi boğaz kanseridir. Öldüğünde hiç çocuğu yoktu. Bu yüzden bazı mason, kapitalist ve burjuva kesimlerce kendisine eşcinsellik iftiraları atıldı.

Engels para'nın olmadığı bir dünya istiyordu. Engels'in tüm fikirleri Marx'ı çok büyük bir etki altında bıraktığı gibi bu fikride Marx'ta derin bir etki bıraktı.

Friedrich Engels Kitapları - Eserleri

  • Alman İdeolojisi
  • Anarşizm Üzerine
  • Basın Söyleşileri
  • Devlet ve Hukuk Üzerine
  • Din Üzerine
  • Felsefe Metinleri

  • Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni
  • Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm
  • Politika ve Felsefe
  • Çizgilerle Komünist Manifesto
  • Komünist Manifesto
  • Konut Sorunu
  • Doğanın Diyalektiği

  • Anti-Dühring
  • Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu
  • Tarihte Zorun Rolü
  • Köylüler Savaşı
  • Almanya'da Devrim ve Karşı-Devrim
  • İngiltere'de Emekçi Sınıfların Durumu
  • Büro ile Barikat Arasında

  • Komünizmin İlkeleri
  • Hakiki Sosyalistler
  • Felsefe İncelemeleri
  • Marksist Leninist Partinin Temel Eğitim Dersleri
  • Kutsal Aile ya da Eleştirel Eleştirinin Eleştirisi
  • Gotha ve Erfurt Programlarının Eleştirisi
  • Kapitalizm Öncesi Ekonomi Biçimleri

  • Nüfus Üzerine
  • Sömürgecilik Üzerine
  • Tarihsel Materyalizm Üzerine Mektuplar
  • Serbest Ticaret Sorunu Üzerine
  • Seçme Yazışmalar - I
  • Komünist Manifesto
  • Marx - Engels Anıları

  • Nüfus Sorunu ve Malthus
  • Friedrich Engels Biyografi
  • Doğu Sorunu
  • Yazın ve Sanat Üzerine 2
  • Yazın ve Sanat Üzerine 1
  • Sanat ve Edebiyat Üzerine
  • Emeğin Rolü - Maymunun İnsanlaşma Sürecinde

  • Politik ve Askeri Savaş Sanatı 3
  • Felsefe Üzerine: Karl Marks - Friedrich Engels
  • Bakuninciler İş Başında
  • Seçme Mektuplar
  • Birinci Enternasyonalde Örgütlenme Meselesi
  • Ekonomi Politik Sözlüğü
  • Sürgündeki Büyük Adamlar

  • Cola di Rienzi
  • Genç Engels'ten Mektuplar
  • Siyasi Yazılar
  • Sosyalist Düşüncenin Gelişmesi

Friedrich Engels Alıntıları - Sözleri

  • Adalet sağlanmıyor ya da satılıyordu.. (Köylüler Savaşı)
  • “Hükümetlere şunu açıklamalıyız: Biz, sizin, proleterlere karşı yöneltilmiş bir silahlı güç olduğunuzu biliyoruz; biz, size karşı, olanak bulunduğu sürece barışçıl araçlar, ve kaçınılmaz olduğu zaman da silah kullanacağız.” (Anarşizm Üzerine)
  • "Filozoflar dünyayı türlü biçimlerde yorumlamakla yetindiler, asıl sorun onu değiştirmektir." (Felsefe İncelemeleri)
  • "Ne modern toplumda sınıflaın varlığını, ne de sınıflar arasındaki mücadeleyi bulma şerefi bana aittir. Benden önce burjuva tarihçiler, bu sınıfların mücadelesinin tarihsel gelişimini, burjuva iktisatçılar da sınıfların ekonomik yapısını açıklamışlardır." K. Marks (Felsefe Üzerine: Karl Marks - Friedrich Engels)
  • O yüzden, Komünistlerin kuramı tek bir tümcede özetlenebilir: özel mülkiyetin ortadan kaldırılması. (Komünist Manifesto)
  • Uğrunda cefa çekmeyi sevdiğim, Lanete, zindana, sürgüne katlandığım, Tiranlara karşı çıkıp yürekle, Artık yeter! dediğim halkım benim, Sen ezilme, hakarete uğrama! Heybetinle yüksel isterim, Benim mağrur, muzaffer insanım! (Cola di Rienzi)

  • Modern tarihte, bütün siyasal savaşımların sınıf savaşımları oldukları ve sınıfların bütün kurtuluş savaşımlarının, zorunlu olan siyasal biçimlerine karşın -çünkü her sınıf savaşımı bir siyasal savaşımdır- son tahlilde ekonomik kurtuluş sorunu çevresinde döndükleri tanıtlanmıştır. (Din Üzerine)
  • Uygarlıktaki her yeni ilerleme, aynı zamanda eşitsizlikte de yeni bir ilerlemedir. (Yazın ve Sanat Üzerine 1)
  • Emekçi sınıflar servet artışı içinde yoksulluklarını, lüks artışı içinde sefilliklerini sürdürürler. Maddi yoksunlukları, onları fiziksel bakımdan olduğu kadar ahlaki bakımdan da zayıflatır. (Basın Söyleşileri)
  • En büyük maddi ve zihinsel işbölümü, kent ile kırın ayrılmasıdır. Kent ile kır arasındaki karşıtlık, barbarlıktan uygarlığa, aşiret düzeninden devlete, bölgesellikten ulusa geçişle birlikte ortaya çıkar, ve zamanımıza kadar bütün uygarlık tarihi boyunca sürüp gider. (Kapitalizm Öncesi Ekonomi Biçimleri)
  • O (iktisatçı), işçinin gereksinimini fizik yaşamın en gerekli ve en yoksul sürdürülmesine ve etkinliğini de en soyut mekanik harekete indirger ve sonuç olarak şöyle der: İnsanın ne başka gereksinimi, ne başka etkinliği, ne de başka zevki vardır; çünkü bu yaşamı bile o, insanal yaşam ve varlık diye gösterir; o, olabilecek en yoksul yaşamı (varoluşu) kural olarak ve üstelik evrensel kural olarak hesaplar. İnsanların büyük yığını bakımından geçerli olduğu için evrensel; işçinin etkinliğini tüm etkinliğin arı bir soyutlaması durumuna getirdiği gibi, işçiyi de duyu ve gereksiniminden yoksun bir varlık durumuna getirir; bunun sonucu işçinin her lüksü ona kınanacak bir şey ve en soyut gereksinmeyi aşan her şey de –edilgin zevk ya da etkinlik belirtisi olarak da olsa- lüks olarak görünür. Ekonomi politik, bu zenginlik bilimi, öyleyse aynı zamanda vazgeçme, yoksunluklar, esirgeme bilimidir de ve gerçekten temiz hava ya da fizik hareket gereksinimini bile insandan esirgeyecek kadar ileri gider. (Yazın ve Sanat Üzerine 1)
  • (...) bireylerin mülkiyetine bireysel tüketim maddelerinden başka hiçbir şey de geçemez. (Gotha ve Erfurt Programlarının Eleştirisi)
  • Sarhoşluğun sonucu kafa zonklamasıdır, alışkanlık hale getirilmiş aşırılıkların sonucu hastalıktır. (Felsefe İncelemeleri)

  • Bizim düşüncemiz gerçek dünyayı bulabilecek durumda mıdır? (Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu)
  • Bir egemen sınıfın varlığı, hem sınai üretme gücünün hem de bilimin, sanatın ve özellikle de uygar toplumsal ilişki biçimlerinin gelişmesine her gün daha fazla engel oluyor. (Konut Sorunu)
  • Matematikte dönüm noktası, Descartes’in değişken büyüklüğü olmuştu. Bununla birlikte hareket ve bundan ötürü de diyalektik ve hemen ardından Newton ve Leibniz tarafından bulunmamış olmakla birlikte, onlar tarafından tam olarak tamamlanan difransiyel ve entegral hesaplarının zorunluluğu matematiğe girdi. (Doğanın Diyalektiği)
  • Yoksul halk ve çalışan sonuçlar her saman varolmuştur, ve çalışan sonuçlar çoğunlukla YOKSULDURLAR. (Komünizmin İlkeleri)
  • Soyuların, köylüler üzerindeki sömürüsü her yıl daha da arttı. Bağımlı köylüler her tür bahane ve isim altında yeni ödeme ve hizmet sunma yükümlülükleri altına sokuldu. Angaryalar, vergiler, toprak kiraları, toprak satış vergileri, ölüm vergileri, koruma paraları vb. bütün eski sözleşmeler bozularak keyfi biçimde arttırıldı. Adalet sağlanmıyor ya da satılıyordu. Şövalye, köylüden para sızdırmak için başka yol bulamadığında da onu hemen zindana atıyor ve fidye ödemeye zorluyordu. (Köylüler Savaşı)
  • Siyasal iktidar denen şey, bir sınıfın başka bir sınıfı ezmekte kullandığı örgütlü güçten başka bir şey değildir. (Komünist Manifesto)
  • Kolektif mülkiyetle birlikte, halkın sözde iradesi de, yerini kooperatifin gerçek iradesine bırakmak üzere, kaybolur. (Anarşizm Üzerine)