Köpek Kalbi - Mihail Bulgakov Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Köpek Kalbi kimin eseri? Köpek Kalbi kitabının yazarı kimdir? Köpek Kalbi konusu ve anafikri nedir? Köpek Kalbi kitabı ne anlatıyor? Köpek Kalbi PDF indirme linki var mı? Köpek Kalbi kitabının yazarı Mihail Bulgakov kimdir? İşte Köpek Kalbi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Mihail Bulgakov
Çevirmen: Mustafa Kemal Yılmaz
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053325949
Sayfa Sayısı: 132
Köpek Kalbi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Köpek Kalbi, hem Rusya'da hem de Batı'da geçen yüzyılın sakıncalı kitaplarından. 1925'te yazılan, ülkesinde ancak 1987'de yayımlanabilen bu roman, 1917 Rus Devrimi'nin toplumsal sonuçlarına odaklanmış. Yer yer Frankenstein'ı andıran, gerçeküstü atmosferiyle kendisini bir distopyanın eşiğinde tutan bir kara mizah, Köpek Kalbi. Oldukça sağlam iplerle birçok metne bağlanan anlatısı, Rus bir doktorun elinden ortaya çıkan tehlikeli bir insan-hayvan türünün, insan doğası üzerinden burjuva ve proleterya görünümlerini yakalayıp hicvediyor. Postmodern romanın unsurlarını, yazıldığı döneme rağmen içinde saklayan Köpek Kalbi; Gogol'un hemşehrisi ve en önemli mirasçısı, Usta ile Margarita'nın yazarı Bugakov'un komünist devrime ve dünyaya bakışını yansıtan küçücük bir roman.
Köpek Kalbi Alıntıları - Sözleri
- Her konuşanın insan olamayacağını bilmeniz gerekirdi.
- Şunu anlayın ki, asıl korkunç olan artık köpek kalbi değil, insan kalbi taşıması. Hem de doğada var olanlar arasında en rezilini.
- Gözlere bakınca, ne uzaktan ne yakından asla yanılmazsınız!
- Umutsuzluk yıkmıştı onu. Ruhu o kadar acı ve keder, o kadar yalnızlık ve korku içindeydi ki... (6) Aslında o kadar yalnızım ki... (108) Ne yapacağını bilmez haldeyim! (64)
- “her konuşanın insan olamayacağını bilmeniz gerekirdi.”
- Ama işte gözlere bakınca, ne uzaktan ne yakından asla yanılmazsınız! En önemli şey gözlerdir!
- “ Gözlere bakınca ne uzaktan ne yakından asla yanılmazsınız ! En önemli şey gözlerdir. “
- Her konuşanın insan olamayacağını bilmeniz gerekirdi.
- "Asla suça bulaşmayın, kime karşı olursa olsun. Yaşlandığınızda elleriniz temiz olsun. "
- “Her konuşanın insan olmayacağını bilmeniz gerekirdi.”
- "Artık devir değişti. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil."
- Ey, hunhar insanlar, neden kıydınız bana ?
- “Bir gün boş vaktim olursa insan beynini araştıracağım ve tüm bu sosyal kargaşanın sayıklamadan ibaret olduğunu ispat edeceğim.”
- Kliniğimde otuz kere gözlem yaptım. Ne sonuca vardım dersiniz? Gazete okumayan hastalar kendilerini harika hissediyordu.
- "Size yemin ederim, sevgili doktor; şu iki haftada yorulduğum kadar yorulmadım son on dört yılda!"
Köpek Kalbi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Benim için üstü kapalı anlatımların ustası olan Bulgakov 1925'te yazmış olduğu, SSCB dışında 1968'de, SSCB'de ise ancak 1987'de yayınlanabilen, EKİM 1917 RUS devriminin hedeflerini, kara mizah tarzında anlatmış olduğu bu kitabını siz nasıl okuyorsanız öyle anlayacağınız kısa ancak iz bırakan türden.... Bulgakov okurları ile bağlantısını fevkalade bir şekilde köpek "Şarik" üzerinden kurmaktadır. "Şarik" aç, yoksul ve yaralı bir sokak köpeğidir. Önüne atılan kokuşmuş etlerle yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Onun için hayatın dönüm noktası aslında profesör Filipoviç'in onu beslemesi ve yanına alması olmuştur. Profesör filipoviç, sağlam şekilde palazlandırdığı Şarik'i deneysel çalışmalarına alet eder. Hipofiz ve Eril bezlerini değiştirerek onu başka bir yaratığa dönüştürür: "İnsana" Bana göre romanın tamamı bu aşamadan sonra hiciv dozunu istemlice artırır ve Rus Devrimi'nin öncesi ve sonrasında halk düzeyinde nasıl karşılandığını Şarik ve çevresi üzerinden görmüş oluruz. Bilim kurgu gibi görünen bu roman, hicvettiği unsurlar ile insanın acımasızlığını, aynı zamanda kontrolü kaybettiğinde neler yapabileceğini bizlere anlatmaktadır. Alıntıda da verildiği gibi; Şunu anlayın ki, asıl korkunç olan artık köpek kalbi değil, insan kalbi taşıması. Hem de doğada var olanlar arasında en rezilini. İyi okumalar :) (Fethi Karataş)
Köpek Kalbi adlı bu eseri -yanılmıyorsam- 25 Temmuz 2015 ila 30 Ağustos 2015 arası tam 35 günde geceli-gündüzlü çalışarak çevirmiştim. Aslında kaynağım İngilizce bir metindi, Türkçe çevirimin basılı hali 224 sayfa olduğu düşünülürse (incelemesini yaptığım İş Kültür çevirisinin basılmış hali ise 132 sayfa) aslında metni hiç eksiksiz ve birebir şekilde çevirdiğimi iddia ediyorum. Kendi çevirimin iç kapağında Rusçadan çevrilmiş yazar, çünkü o yıllarda teknik danışmanlığını yaptığım bir deri konfeksiyon şirketinin aslen Rus ama TC vatandaşı da olan sevkiyat elemanı Marina Petrova adında 1981 doğumlu bir kadındı ve bana bu çevirinin redaksiyonunda yardım etmişti. Türkçe çevirimin Rusça tam metinle birebir karşılaştırmasını yapıp İngilizceye hatalı ya da eksik aktarılan noktalarda bana gerekli uyarıları yaparak en doğru Türkçe çeviriye ulaşmamda çok yardımı olmuştu (kadının ismini basılı kitaba da koymuştuk). Ne var ki bu kişi lise veya biraz üstü MYO gibi bir şeyden mezundu ve Rusça entelektüel bilgi birikimi sınırlıydı. Onun anlamadığı yaklaşık 80-100 kadar Rusça çok önemli sözcük, kısaltma, mekan adı ya da tıbbi kavramları ben birebir internetten araştırarak Türkçe çeviriye eklemiştim. Belki çevirimiz çok iyiydi ama -iki stajyer hatunun üstünkörü kontrolü yüzünden- hiç ama hiç iyi bir son okuma yapılmadan, bir sürü dizgi hatası, zaman kipleriyle ilgili birkaç yazım yanlışı vb. ile aceleyle basılması sonucu kitabımız tek baskı yapabildi, emeğimize yazık oldu diye düşünüyorum... İşin ilginç yanı biz bu kitabı Tefrika Yayınları ile Eylül 2015'te basıp piyasaya dağıttık ve İş Bankası Kültür Yayınlarının Mustafa Kemal Yılmaz çevirisi bizim çeviriden hemen bir ay sonra basılmıştı. Hatta çevirmen bir latifede bulunup kendi blogunda bu durumdan şöyle bahsetmişti: "Bizler gibi Rusçadan çeviri yapılan, Tefrika Yayınlarından Süha Demirel'in çevirisi, kendi çevirimizden hemen önce basılıp piyasaya çıktı ve aynen Rusların da dediği gibi 'palmiyeyi onlar kaptı'." Mustafa Beyin çevirisini şu güne dek okumamıştım, halbuki piyasadaki üç farklı çeviriyi daha önceden okuma şansım oldu. Biri inanılmaz kötüydü ve çevirmen her şeyi yanlış anlayıp çevirisine de yanlış yansıtmıştı (mesela; köpeğin hipofiz bezi insan hipofiz beziyle değiştiriliyor ve bu yüzden köpek insanlaşıyordu ancak çevirmen kızımız köpeğin beyni komple değiştiriliyor demişti: DEDALUS KİTAP, Çevirmen: Gizem Şahin, Kasım 2015, 4. Baskı, 111 sayfa). Kitapyurdu.com'da biriken puanlarımla Mustafa Beyin İş Bankası çevirisini birkaç gün önce satın aldım, ilk baskısı Ekim 2015, elimde okuduğum ise 14. Baskı Aralık 2020 -gözümüz yok tabii-, bence 14 baskıyı değil 140 baskıyı bile hakediyor çeviri eser. Hemen hiçbir dizgi hatası yok çeviride. Metinde anlam kaymaları yok, yalnızca mesleki bir dezenformasyon olan devrik cümleler kurma durumu vardı, tolere edilebilir. Sabahtan akşama dek çeviri yapan insanlarda olur bu tip şeyler, düzeltmesini İş Kültürün redaktörü yapmalıydı, neyse. Cidden çok kaliteli bir çeviri yapmış, Mustafa Bey bir akademisyen de, Rus dili konusunda eğitimli bir uzman, yüksek lisans ve doktorasını Moskova Devlet Üniversitesinde yapmış, 'eline sağlık man!' diyorum. Metni bundan 5,5 yıl evvel ilk defa İngilizceden okuduğumda çok heyecanlanmıştım, harikulade bir SSCB, Bolşevik ve proleterya hicviydi. Bulgakov dahi zekada bir adammış, yazdığı hemen her kitabı Türkçe çevirilerinden okudum. Rusça dilini okuyup-yazıp-anlayıp-konuşsam da bu dil edimim çeviri düzeyinde değil, bu yüzden Rusçayı kaynak metinden okuyup çevirecek kabiliyette değilim. Ama Köpek Kalbini hem İngilizce hem de Fransızca çevirilerinden okuma şansım oldu, batılı çevirmenler Bulgakov'u ve Rus kültürünü görece çözebilmişler diyebilirim. Ama yanınıza, sizin anadilinizi iyi konuşabilen bir Rusu alıp -benim yaptığım gibi- çeviriyi yaparsanız o çeviri de orijinale o derece yakın olabiliyor. Sanırım Mustafa Beyin de atalarında Rus olma ihtimali çok yüksek, çünkü Rus arkadaşımın bile bilmediği ve anlamadığı bazı şeylere çok güzel karşılıklar ve dipnotlar vermiş. Kitabın uyarlandığı, 1988 Rus yapımı olan (Türkçe alt yazılı) 2 saat 10 dakikalık filmi de izlemek isteyebilirsiniz diye ilişimi şuraya bırakıyorum: https://www.youtube.com/watch?v=aOE_3_Ws4y0 Unutmadan, size hararetle Everest Yayınlarından Sabri Gürses çevirisiyle (muhteşem iştir) yine Bulgakov'a ait "Üstat ile Margarita" eserini okumanızı öneririm, o romanın da içinde kaybolup gideceksiniz. Bir tiyatro yergisidir, ayrıca -bana göre- Neil Gaiman "Kıyamet Gösterisi" adlı kitabının ana fikrini ve biraz da genel görüntüsünü Bulgakov'un bu eserinden yürütmüş gibi duruyor. İki kitabı da okursanız bana hak vereceksiniz. Köpek Kalbi'ni, bu güzel yergi eseri okumayan kalmasın. Süha Demirel, İstanbul, 29 Mayıs 2021. *** Kitabın Künyesi: Köpek Kalbi Mihail Afanasyeviç Bulgakov TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI Çevirmen: Mustafa Kemal Yılmaz Yayın Tarihi: 20 Eylül 2019 Okuduğum Baskı: 14. Baskı, Aralık 2020 ISBN: 9786053325949 Dil: TÜRKÇE Sayfa Sayısı: 132 Kitap Orijinal Dil Rusça Orijinal Adı: Собачье сердце Fransızca Adı: Coeur de chien İngilizce Adı: Heart of a Dog (Süha Demirel)
Okuduğum ilk Bulgakov eseriydi. Konusunun farklılığı adına alıp merak ederek okudum. Bir hayvanın deneysel bir ameliyat sonrası kısmen insan kısmen de hayvan olarak kalması gibi bir konuyu işlemesiyle masalımsı bir havada kendini okutuyor. Ancak yaptığım araştırmalar sonucu Bulgakov okumak için öncesinde yazar ve kitap incelemelerinin okunması gerektiği kanısına vardım. Öykü tamamen hicivlerden, Rus siyasetine göndermelerden oluşmaktaydı. Kitap hakkında uzun detaylara girmek istemiyorum. Fakat her okuduğum distopik eserde farkına varıyorum ki sınıfsal ayrımlar, siyaset, çıkarlar, sistemler, toplumlar arasında ne kadar kültürel farklılıklar barındırırsa barındırsın o kadar çok birbirine benziyor ki aslında. Köpeğe verilen sucuk at etinden yapılmış, normalde bilmeden insanların da tükettiği ucuz bir sucuk. Ama bunun at eti olduğunu, insanların bu sucuğu tüketemeyeceğini eserde Şarik köpekten öğreniyoruz. Köpeğe hayır diyemeyeceği vaatler vererek, bir süre istediği yaşamı sunarak kendi sistemlerinin bir kölesi haline getirip kendi emelleri için kullanıyorlar. Bu da bana göre yalnızca Rus halkını değil tüm milletlerin yaşadığı, yaşamak zorunda kaldığı bir sistemi gözler önüne seriyor. İnsanların kendi içlerinde ki sistemde dahil olmak üzere böyle çalışıyor. Önce iyi davranmak, beslemek, vaatler vermek, kendi eline mahkum etmek; hemen ardından kendi emellerine mahkum etmek... Hayat maalesef ki her zaman bu döngüden oluşmuş ve oluşmaya devam ediyor. İnsanlık adına birgün her şeyin düzelmesi dileğiyle... (Yeşim)
Köpek Kalbi PDF indirme linki var mı?
Mihail Bulgakov - Köpek Kalbi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Köpek Kalbi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mihail Bulgakov Kimdir?
15 Mayıs 1891'de Kiev'de doğdu. 1916'da Kiev Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu, fakat birkaç yıl sonra doktorluğu bırakarak hayatını edebiyata adadı. Kiev Şehir Tiyatrosu'nda sergilenen ilk iki oyunu büyük başarı kazandı. İlk eşiyle Moskova'ya yerleşen Bulgakov, 1922-1926 arasında oyun yazmayı sürdürdü, fakat Sovyetler Birliği'nin ideallerini yansıtmadığı gerekçesiyle oyunlarının sahnelenmesi yasaklandı. 1925'te yazdığı hicivli romanı 'Köpek Kalbi' de benzer bir kaderi paylaşarak, Sovyetler Birliği'nde 1987'ye kadar yayımlanamadı. Aynı yıl ilk eşinden boşanarak Lyubov Belozerskaya'yla evlendi. Sanatını icra edememekten bunalan Bulgakov, 1930'da Stalin'e bir mektup yazarak yurtdışına çıkma izni istedi. Fakat bu talebi reddedilen Bulgakov'a Moskova Sanat Tiyatrosu'nda sahne arkasında bir iş ayarlandı. 1938'de, ölümcül hastalığına yakalanmadan hemen önce başyapıtı sayılan 'Üstat ile Margarita'yı tamamladı. 1940'ta böbrek yetmezliğinden öldü. Kitap ilk olarak 1966-1967 yıllarında, dul eşinin çabaları sayaesinde 'Moskva' dergisinde yayımlandı. Kitap olarak 1973'te basıldı.
Mihail Bulgakov Kitapları - Eserleri
- Genç Bir Doktorun Anıları
- Köpek Kalbi
- Usta ve Margarita
- Ölümcül Yumurtalar
- Morfin
- Şeytani
- Kaybolmuş Bir Göz
- Gelecekten Beklentiler
- Usta ile Margarita (Çizgi Roman)
- Beyaz Muhafız
- Bir Ölünün Anıları
- Çelik Boğaz
- Kızıl Moskova
- Stalin'e Mektuplar
- Hayatımızın Bir Günü
- Kol Manşetinde Notlar
- Moliere Efendi
- Adem ve Havva
- Son Günler (Aleksandr Puşkin)
- Saldırı
- Morfin - Leviathan
- Hayatın ve Ölümün Saati
- Bir Delinin Hikayesi
- Seçilmiş Əsərləri
- Altın Kent
- Diaries
Mihail Bulgakov Alıntıları - Sözleri
- "Ayakta dikiliyor, ağlıyordum, gözyaşlarım sel gibi akıyordu. Öylece duruyor, bir şey anlayamıyordum. Oysa kafamın içinde kuşlar şarkılar söylüyorlardı... Saçma şeyler... Hatırlıyorum o günü, ah, hatırlıyorum, nasıl bir gündü o gün, ah, nasıl..." (Kızıl Moskova)
- "Bu yüce yurttaş öldürülmüştür, çünkü ülkemizde halkı köle gibi gören insanlara hiç lâyık olmadıkları sınırsız bir güç ve yetke verilmiştir." (Son Günler (Aleksandr Puşkin))
- "Düşünmek yasaklanamaz." (Bir Ölünün Anıları)
- Bu kocakarılar hepten silinip gitse yeryüzünden ne iyi olurdu! (Genç Bir Doktorun Anıları)
- Lütfen bir akıl verin bana. (Çelik Boğaz)
- Kurbağalar dayanılmaz bir tiksintiyle içimi ürpertiyor. Onlar yüzünden ömrüm boyunca bedbaht olacağım. (Ölümcül Yumurtalar)
- Yine ağlıyorum; Neden gece vakti geliyor bu iğrenç zayıflık? (Morfin)
- "Ah, para, para! Dünyada ne kadar da çok kötülüğe yol açıyor! Hepimiz paradan başka bir şey düşünmüyoruz, ama kaçımız ruhumuzu düşünmüşüzdür ki? " (Bir Ölünün Anıları)
- Ortamda sanki hiçbir şey değişmemişti. Ama ben çok değişmiştim. (Kaybolmuş Bir Göz)
- Ey, hunhar insanlar, neden kıydınız bana ? (Köpek Kalbi)
- Ah, yalnızlıktan, soğuktan, çevremde kimsenin olmamasından içim sızlıyor, daralıyor! (Kaybolmuş Bir Göz)
- "Oralarda bir yerde" Devrim,,,,oluyor. (Morfin)
- İnsanlardan o kadar korkuyorum ki gece koridorda bir ayak sesi veya konuşma işitince çığlıklar atmaya başlıyorum. (Hayatımızın Bir Günü)
- Oyunu yedi buçuk günde, yani dünyanın yaradılışından bir buçuk gün daha kısa sürede yazdık, tamamladık. Buna rağmen, dünyadan daha kötü bir şey çıktı ortaya... (Altın Kent)
- En çok sevdiğimiz insanlar,kendimize en ćok benzettiklerimizdir. (Moliere Efendi)
- Akşamları okumaya başlamıştım -çoğunlukla difteri ve kızıl hastalığı hakkında ama ayrıca tuhaf bir şekilde Fenimore Cooper’a da bağımlılık geliştirmiştim- ve masamın üzerindeki elektrik lambası, semaverimin tepsisine düşen korlu kül, soğumakta olan çayım ve uykusuz geçen aylardan sonra elde ettiğim uyuma şansı için müteşekkirdim. (Morfin - Leviathan)
- Neden bırakmıyorsun peşimi, kader?! Neden yüz yıl önce doğmadım? Ya da daha iyisi:Yüz yıl sonra. Hem daha iyisi, keşke hiç doğmasaydım. Bugün biri şöyle dedi bana:"Torunlarınıza bir şeyler anlatacak olduğunuz için doğdunuz!" Amma saçma! Sanki tek hayalim, kocayınca torunlarıma duvarda nasıl asılı kaldığım gibi saçmalıkları anlatmakmış gibi! Hem yalnızca torunlarım değil, çocuklarım da olmayacak benim. (Gelecekten Beklentiler)
- Diğer bir deyişle, kendi doğduğu yeri çarpan bir yıldırım gibi... (Morfin - Leviathan)
- Ve o havlu Murtin'de yatak odamda yıllarca asılı durdu, daha sonra gittiğim her yere benimle geldi. Sonunda iyice eskidi, havı döküldü, yer yer delindi ve nihayet hatıralar gibi o da silindi, kayboldu. (Çelik Boğaz)
- Çattık! Aklınızı başınıza alın! (Usta ve Margarita)