Korkma Ben Varım - Murat Menteş Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Korkma Ben Varım kimin eseri? Korkma Ben Varım kitabının yazarı kimdir? Korkma Ben Varım konusu ve anafikri nedir? Korkma Ben Varım kitabı ne anlatıyor? Korkma Ben Varım kitabının yazarı Murat Menteş kimdir? İşte Korkma Ben Varım kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Murat Menteş

Yayın Evi: İletişim Yayınları

İSBN: 9789750507144

Sayfa Sayısı: 424

Korkma Ben Varım Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

''Öldürdüğüm insanlarla iyi arkadaş

olacağımızı düşünmüşümdür hep.''

Dublörün Dilemması'nın yazarından komik, hızlı, şoke edici bir roman daha.

Gönül İşleri Bakanlığı'nda basın müşaviri dövüş ustası Fu.

Başkalarının intikamını alarak hayatını kazanan Gıcırbey.

Tarih öğretmeni dilber Şebnem Şibumi.

Padişah yorganları satıcısı Enver Paşa.

Dul gangster Hayati Tehlike.

Mr. Spock, Abdülcabbar, Ruhiye Hanım, papağan Huduni, cin Jajha, Atom Bombacıyan, Uçan Kız, Abidin Dandini, Leyla Kalahari ve diğerleri ''Korkma Ben Varım'ın her sayfası sürprizlerle dolu.

Aşk, dostluk, intikam, yalnızlık ve şiddetin ustaca harmanlandığı roman, olağanüstü bir enerji saçıyor.

''Bu kitap karnaval sırasında başgösteren bir bombardımana benziyor.''

MURAT UYURKULAK

Korkma Ben Varım Alıntıları - Sözleri

  • “Ölümden değil, gelecekten korkuyorum.”
  • “Öpüyorum gülüşünün bütün kıyılarını..”
  • “Ona aşık olmak, cehennemde çakmaklara gaz doldurmak gibi bir şeydi..”
  • “Kartları kader karıştırır, sen de oynarsın. “
  • “İnsanın, yakınlarını daha iyi tanıyabilmesi için bazen onlardan uzaklaşması gerekiyor..”
  • “Aşktan kaçış varsa bile kurtuluş yoktur…”
  • “Sen cennete gidince cennet daha güzel bir yer olacak..”
  • Kalbinizde olup da hiç kimseye anlatmayı başaramadığınız, dile getirilmesi imkansız bir şey var ya, işte Allah onu biliyor, üzülmeyin.
  • “Bir insana değer vermenin bedeli ağırdır..”
  • “ Bu gidişle yokluğunun gürültüsünden sağır olacağım. “
  • "İnsanlar birbirlerinin dertlerini kusur sa­yıyor."
  • Tek başina mutsuz olmak, biriyle mutsuz olmaktan iyidir.
  • "Kalplerde olanı yalnızca Allah bilir."

Korkma Ben Varım İncelemesi - Şahsi Yorumlar

KORKMA BEN YOKUM: VE BU BENIM HİKAYEM Öncelikle belirtmem gerekir ki bu bir kitap incelemesi değildir, bu benim kitapla olan hikayemden küçük fakat hayati bir kesittir . (Anlatabildiğim kadarıyla) Hayatımın son bir buçuk yıllık zaman diliminde vazgeçilmezim oldu kitaplar. Ve kitapçı dükkanları..Kapıdan içeri adım atar atmaz bizleri kuşatan o kitap kokusu, ve kitapların varlıkları deyim yerindeyse ayaklarımı yerden kesiyor ve içimi taze bir bahar kokusu kaplıyordu. Yine böyle bir günde güzel bir kitapçı dükkanında raflara bakınırken tanıştım Murat MENTEŞ ile. Kitap kapak tasarımları ılginç gelmişti. Zaman sonra nasıl olduğunu tam olarak hatırlamıyorum kendimi " RUHI MÜCERRET" isimli eserini okurken buldum. Daha ilk sayfalarında büyülenmiştim. Yazarın sıradışı anlatımı, kelimelerle dansı oldukça etkilemişti beni. Ve bir gün RUHİ MÜCERRET in satır aralarında rastladım ona. Dü-ce-ç-b-ak-ta-se-b-o...(Dünya cennete çok benziyor aksi taktirde sen burada olmazdın)... Gözlerinde kaybolmuştum. Daha ilk o anda artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını hissetmiştim.Kurumaya yüz tutan toprağıma yıllardır özlenen bir nisan yağmuru gibi gelmişti. Onunla hayat bulmuştu yüreğim. Bütün bu heyecan kıpırtısı içinde başıma neler geleceğini de biliyordum. Aşık olacağımı da. Engel olmaya çalışsam da olamayacağımı da ..Ama aşk öyle güçlü öylesine güzel bir duygu ki bir anlık mutluluğuna bir ömür yanmaya razı oluyor insan. Sanırım en çok da böyle düşündüm. Yanacağımı bile bile attım kendimi ateşe. Girdiğim sokağın çıkmaz olduğunu gördüğüm halde, düş kırıklığına uğrayacağımı bilmeme rağmen geri dönecek iradem yoktu. İçimdeki hisleri anlatması çok güç. Her anım onunla doldu. Sanki yeryüzünde ondan başka hiç kimsem yoktu. Aslında en başında birbirimize söz de vermiştik. Aşk olmayacaktı. Sadece kitaplar olacaktı aramızda. Beraber aynı kitabı okuyup kitap üzerine düşüncelerimizi paylaşacaktık. Birbirimizin kitap arkadaşı olacaktık...Yapamadım. Ve bir gün kendimi onsuz yapamayacağımı hissederken buldum..Nasıl olduğunu bile anlamayarak.. Ve yine anladim ki onu sevene kadar ben kimseyi sevmemişim. Sevmek meğer ne kadar güzel bir duyguymuş. Yaklaşık 5 milyar yaşında olan ve yine 510 milyon km² lik bir alana sahip olan yeryüzünde, yaklaşık 200.000 yıllık insanlık geçmişinde onunla aynı yüzyılda yaşamak bile benim için mutlulukların sevincin en güzeliydi. Bir de buna onu tanımak ve özellikle yalnızca onu sevmek, 7 milyar yaşayan insan arasından yalnızca onu hissedebilmek, ona dokunabilmek, onu yaşayabilmek benim için mutlulukların da ötesindeydi. Ve ben O'ndan önceki hayatimda standart uyku uyuyan biriydim. Onu sevdikten sonra uykuyla arama setler çektim, uyumamalıydım, o güzel günleri yastığa bağışlamamam gerekiyordu. Biliyordum ki güzel günler uzun sürmezdi..Ve şimdi her fırsatta uyuyorum çünkü o yok, guzel günler çok çabuk tükenmişti. Ve şimdi her uyuduğumda rüyalarımda onu görüyorum. Murat MENTEŞ in bu eserini almak için bir kaç kitapçı dolaşmıştık. Kolay bulamamıştık. İyi ki de öyle olmuş. Hatta bendeki basım eskiydi. Ona aldığımız yeni tasarımdı. Çok beğenmişti bana elindeki o basımı teklif etmişti, tabiki alamazdım. O anki hali gözlerimin önünde. Ne de mutlu olmuştu. Gözlerindeki ışıltı dün gibi hatırımda.. Hayatımın en guzel kitapçı gezintisiydi. Eşsiz bir mutluluk duygusu kaplamıştı ruhumu. Bundan sonraki hayatımda gireceğim tüm kitapçılarda boynum bükük olacak, belkide kitapçılardakı o kokuyu artık hissedemeyeceğim.Belki de kalan ömrüm buna da müsade etmeyecek..Bu eseri onun yanından ayrılır ayrılmaz başladım okumaya ve yol boyunca geçtigim her şehir merkezinde açıp birkaç sayfasını okudum. Bu kitap bende çok farklı yere sahipti ve öyle olmalıydı. Sizlere çok tuhaf gelebilir belki ama ben bu kitabı yaklaşık 20 il merkezi ve 40 a yakın ilce merkezinde okuyarak başladığım noktada tamamladım. Kitabın her cümlesinde, tüm satır aralarında virgülünde noktasında onu aradım... Peki neden mi olmadı. Bunu açıklamak çok zor ve belki de saçma. Kisaca ciddi sağlık şartları koyalım adını. Kendime konduramadığım, gerçeklerle yüzlesemediğim... Bu yüzden hayatından, binbir bahane ile binbir yalan yeminle kopmak zorunda kaldım. Belki böylesi daha kolay olacaktı . Onu daha fazla üzmemeliydim...Her aşkta olduğu gibi bu aşkta tek taraflıydı zaten beni hiç sevmedi. Ama sitem etme hakkım da yok. 'O' benimle toprak olacak ve hayat başka romanlarda devam edecek.. Kitapla ilgili hikayemden küçük bir kesit aktarmak istiyorum. Kaç saattir yollardayim, ne zamandır sağlıklı bir uyku uyumuyordum bilmiyorum. Bir köy vardı. Yol üzeri, yıllar önce de bu yoldan her geçişimde dikkatimi çeken. Bu sefer o köye gideceğim. Köyün meydan yerine gelerek müsait yere park ettim aracı. Çoğu köy yerinde olduğu gibi burada da büyükçe bir köy kahvesi vardı ve tabi olmazsa olmaz meydanda bulunan, yıllara meydan okumuş asırlık çınar. Yaş ortalaması 60'in üzerinde olan hayatin ağırlığı yüzlerindeki çizgilerden okunan köy halkına (5-6kişi) selam verdikten sonra kendime bir çay söyledim, bir de sigara yaktım. Meraklı bakışlar üzerimdeydi. Açıkçası rahatsızlık duymadım. Köy yerlerinde bu şekilde yabancı kişilerin dikkat çekmesi olağan bir şeydi. Ilk defa yaşamıyordum bu hissi. Açıklama yapmak yada kendimi tanıtma gereği duyacak kadar etkiliydi bakışlar, bunun üzerine kendimi tanıttım. Köylerinin yillardır anayoldan geçip giderken dikkatimi çektiğini ve beğendiğimi belirttim. Yolcu olduğumu bir bardak çay için köylerini ziyâret ettiğimi söyledim. Içlerinden ikisinin yüzlerindeki meraklı bakış yerini sevecenlige bırakmıştı. Sandalyelerini oturmuş olduğum masaya yaklaştırdılar. Nerden gelip nereye gittigimi sorduklarında cevap vermekte zorluk çektim...Nereden gelip nereye gidiyordum, yolumu rotamı kaybetmiştim. Rüzgarda savrulan bir yaprak misali ordan oraya savrulup duruyordum. Bunu nasıl aciklayabilirdim ki..Yaklaşık yarım saat kadar sohbet ettikten sonra müsadelerini isteyerek yola koyuldum. Bu şekilde seyahatime devam ederken 5-6 köye daha uğradım. Hepsinde de güler yüzle karşılandım. Onların o sıcakkanlılığı misafirperverlikleri yüreğime işlemişti ve büyük kentlerden bir kez daha tiksinmistim. Ve sevdiğim.. Daha önce olduğu gibi yine bir akşam üstüydü, şehrine varışım. Şehre hakim bir noktaya arabayı çekip gün batımına dek şehrin ışıklarının yanmasını izledim, O'nun şehirde olduğunu bilerek izledim uzaklardan. Daha sonra, sokak sokak gezdim şehrinde. İçinde yaşadığını bildiğim şehirde nefes almaya başlamıştım, bir köşeden ansızın karşıma çıkma ihtimalinin heyacanını ise hangi kelimelerle ifade edebilirdim ki.. Geceyi şehrinde geçirdim sessizce. Yine aynı yerde aynı şekilde...Bu sefer uyumadan.. Hayatımda ilk defa gün doğumunun hüznüne şahit oldum. Kuşlar matem havasında idiler. Ağaçların yapraklarına vuran ilk gün ışığı da ... Beraber gittiğimiz yerlere gittim, aynı mekânda iki kişilik kahvaltı sipariş verdim. Masaya gelen hiçbir şeye dokunamadan sadece sigara ile yaptim kahvaltımı.. İş yeri sahibi neden hiçbir şey yemediğimi sorduğunda cevap dahi veremedim.. Ve beraber gezdiğimiz sokaklarda dolaştım şuursuzca, gözlerine bakarak bakışlarla konuşarak ...Ayak izlerini sürdüm, beraber girdiğimiz kitapçılara girip çıktım. Kokun sinmişti, beraber bakındığımız kitapçı dükkanlarına.. Biliyor musun hayatimda ilk defa bir kitapçı dükkanında mutsuzdum. Ve anladım ki ben senden sonra kitaplara da küsmüştüm. Sana söyleyeceğim en basit söz " Seni son nefesime dek sevecegim" olacak... Elimde olsaydı bu yolculuğa başlayıp başlamamak, başlardım yine . Pişman değilim . Seni sevmekten bir an bile vazgeçmedim. Yıldızların gökyüzündeki dizilişinde bile senin adın yazılıydı...Baktığım her yerde sen vardın. Hani sana demistimya, yalnızca sana "benim gökyüzünde bir yıldızım var " diye . Her gece anlatıyorum artık seni ona... Sesini son bir kez duymayı ne çok isterdim, ama buna dayanamazdım da.. Anlatılması güç hislerimin tarifsiz hüznünü yaşıyorum. Hani bana demiştinya sevmek mücadele etmektir diye. Ediyorum işte bak, sadece kalarak değil gitmek zorunda olarak da mücadele ediliyormuş. Asla kırgın degilim. Sitem de kabul etme sözlerimi ne olur.. Bir gün gelirde tutarsam ellerini Bakarsam gözlerine sevgi dolu Doğarsa sende yeniden bu beden Ve o gün verirsem şayet son nefesimi Ölmeden haykırmak isterim son bir kez Sen adını koyamadığım Sen yaban gülüm sen dağ çiçeğim Sen ruhu revanım sen yaşama sevincim Yasaklım adı bende saklım Senin adın kavuşmak olsun Senin adın Senin adın seviyorum olsun Seviyorum olsun Seni seviyorum, seni seviyorum... Bunları neden mi anlattım, okumayacağını bildiğim için. Okuyacağını bilsem anlatamazdım zaten, cesaret edemezdim. Çok vaktim kalmadi artık hissediyorum. Olur da zaman sonra uğrarsan buralara okuyup geç ve gülümse. "Beni gerçekten sevmiş" de. Ben seni gerçekten sevdim.. Dualarım seninle başlayıp seninle bitecek. Seni çok seviyorum. Ben toprak olayım sen beni unut.. Yüzündeki gülümseyiş hiç solmasın. Bunlar sana olan hissiyatimın ancak gölgesi olabilir. Bitti diye üzülmeyip, yaşandı diyerek sevineceğim.. Ve son sözlerime şerh düşerken sevdiğim KORKMA ARTIK BEN YOKUM... ZATEN HİÇ OLMAMIŞIM... https://youtu.be/2nlZcv2C5dk (B☆)

Her şeyde olduğu gibi, bu incelemeyi de epey erteledim. Bu günlerde kendi lehime pek iyi şeyler yapmıyorum. E artık bir şeylere yavaştan başlamak lazım. Öncelikle Murat Menteş'in hayal gücüne olan olan hayranlığımı belirtmek istiyorum. Dublörün Dilemma'sını okurken de çok zevk almıştım. Yazarın cümlelerindeki anlam, absürt olduğu kadar realitesini koruyarak ilerliyor. Düşünmeden edemiyorum: Kelimeler onun elinde kayıp gidiyor mu, yoksa cümlelerin altında büyük bir uğraş var mı? Bu adam zihninin sınırlarını zorluyor. Ne olursa olsun, zekice yazılmış bir kitap. Yazarın dili duru ve akıcı. Olay örgüsünün birbirine bağlanma biçimi okuyucuyu yormuyor. Yazar, kitapta bilinç akışı tekniğini kullanmış fakat bu sizi yormuyor. Aksine çok hoş bir atmosfer yaratmış. Bazı sayfalarda kahkahalarla gülerken, bazı sayfalarda ağlamanız gayet normal. Beni en çok güldüren karakterlerin isimlerinin dışında meslekleri oldu. Bu kadar gerçek olan bu dünyada bu kadar "gerçek" meslekler. Mesleğim, orangutan kuaförü olmalıydı. Aslında kitap ele alındığı gibi bitecek türden. Benim uzatmış olmam kitaptan bağımsız. Yalnız sizi göz göre göre suça teşvik ediyor. Cinayetin haklı süreçler sonucu oluşabileceğini, suç işlemenin "cezalardan oluşan işleyişe direnmenin" bir sonucu olduğunu dile getiriyor. Aslında okudukça (e sayfa sayısı fazla olduğundan daha sindire sindire kanına giriyor.) insanın ikna olası geliyor. "Daha iyi bir dünya hayalleri" sadece hayal olarak mı kalmalı o zaman? Şartlara bağlı. Yazar ara sıra size öğüt vermekten geri durmuyor. Bu öğütlerin tamamını mantıklı ve yararlı bulduğumu söyleyemem ki çoğu zaman sizin etrafınızı atasözleri ve alıntılarla kuşatıyor. Ne var ki ben, şu an, her şeyi boş verip şu sözü tekrar tekrar okumak istiyorum: "Deliler, kendilerine acı veren şeye teslim olmuşlardır." (Huzursuzluğun Kitabı) Bu söz bu kitaba daha fazla yakışamazdı. Kitabın 467.sayfası beni en çok etkileyen kısmı. " Suç artık cezalardan oluşan işleyişe direnmektir. İhlal artık gayri insani sınırların dışına çıkmaktır. Terör artık bireyin özne niteliğini açığa vurmak için yapabileceği tek eylem türüdür. Delilik artık düşünmek, soru sormak ve en korkuncu itiraz etmektir. Kaçış artık intihar teşebbüsü havası taşıyan bir vazgeçiş ve terk ediştir." Elbette bu alıntının devamı da var ama lafı daha fazla uzatmayacağım. Aksi takdirde "Laf uzadıkça anlam geriler. Sözlerde o acı yalan tadı belirir." (Deniz Ö.)

Kitabın Yazarı Murat Menteş Kimdir?

Murat Menteş (d.21 Eylül 1974, İstanbul), Türk şair ve romancıdır.

2009'da yayımlanan Korkma Ben Varım adlı romanı, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından roman dalında ödüle layık görülmüştür.

Samed Karagöz ile Klark adındaki kültür sanat programı TVNET'te yayınlanan Menteş, 2011 yılından beri Standart FM'de yine Samed Karagöz'le birlikte Nunchaku isimli programı sunmaktadır. 2012 yılında Yeni Şafak gazetesinde köşe yazıları yayınlamaya başladı ve bu işini 26 Temmuz 2013 tarihinde bıraktı, afilifilintalar.com sitesinde yazmaya da devam etmektedir. Menteş'in "Deplasmanda Plasebo" adlı şiiri Kaan Boşnak tarafından bestelenmiştir.

Romancılığı

Menteş romanı Türkçe edebiyatta fazlaca karşılaşılmayan sıradışı olaylarla doludur. Ve bu sıradışı olaylar, son derece enerjik bir üslupla anlatılır. "Romanı, saatte 300 km. gidebilen bir spor araba gibi tasarlıyorum. Dileyen okur yavaş yol alabilir, fakat hızlı okunmaya elverişli bir anlatımı benimsiyorum." diyen yazar için hız, romanın temel taşlarından biridir. Dolayısıyla kitaplarında uzun tasvirlere ve betimlemelere yer vermez. Bu durumu "Eskiden romancılar bir dağı ya da bir odayı detaylı bir şekilde tasvir ederken bugün görsel çağda yaşadığımız ve herkes her şeyi gördüğü için tasvir romanı hantallaştıran bir şeye dönüşüyor." şeklinde açıklar.

Yazarın alametifarikalarından; Nuh Tufan, Hayati Tehlike, Şebnem Şibumi, Nazlı Hilal gibi karakter isimlerinden ise şu şekilde bahseder: "Biz, benlik imgesi kaymış bir toplumuz. Dikkat edin, sarsak, sığ kızların genel adı “Kezban” oldu. Ayşe, Fatma, Yahya, Süleyman gibi geleneksel isimler ile Çağatay, Tonguç, Tuğçe gibi isimler arasında sınıfsal aidiyet çağrışımı farkı var. Roman kahramanlarımı bu yüzeysel algı ve banal tasniften muaf tutmak için orijinal isimler seçmeye çalışıyorum."

Eserleri

Kuzgun'un Gölgesi (şiir, Yediiklim Yayınları, 1999)

Kaosa Mütevazı Bir Katkı (deneme, Şule Yayınları, 2001)

Aynalı Barikatlar (deneme, Şule Yayınları, 2003)

Dublörün Dilemması (roman, İletişim Yayınları, 2005)[5]

Korkma Ben Varım (roman, İletişim Yayınları, 2009)

Garanti Karantina (şiir, Sel Yayıncılık, 2010)

Ruhi Mücerret (roman, April Yayıncılık, 2013)

Antika Titanik (roman, April Yayıncılık, 2018)

Derde Deva Randevu (roman, April Yayıncılık, 2019)

Derde Deva Randevu 2 (roman, Alfa Yayınları, 2019)

Murat Menteş Kitapları - Eserleri

  • Korkma Ben Varım
  • Dublörün Dilemması
  • Ruhi Mücerret
  • Garanti Karantina
  • Kaosa Mütevazı Bir Katkı
  • Aynalı Barikatlar

  • Kuzgun'un Gölgesi
  • Antika Titanik
  • Derde Deva Randevu
  • Derde Deva Randevu 2
  • Fink

Murat Menteş Alıntıları - Sözleri

  • "İkimiz de kanıyoruz bu dünyada olanlara..." (Garanti Karantina)
  • İnsanlar adaletsizliği sadece kendi başlarına gelince dert ediyorlar. (Derde Deva Randevu)
  • Gerçeğin nerede olduğunu bilemeyiz... Bizi yaşatan, hayaller ve hikayelerdir. (Derde Deva Randevu)
  • "Yaşamak ölülerin de hakkı." (Ruhi Mücerret)
  • Peki ya üniversiteler? -Modern üniversiteler, işsizlik probleminin kamufle edildiği park alanlarıdır. Tarihte ilk defa insanlar 30 yaşına kadar eğitim görüyorlar. Bu normal değil. (Derde Deva Randevu 2)
  • Ev içinde uyurgezer bir despot iken, dışarıda ölmeden yok olmayı başarmış zavallı bir avareye dönüşen erkekler hangi onurlu itirazı üstlenebilir ki? (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)

  • Ahlaksız kimseler, ahlakın ne olduğunu bilme­yen kimselerdir. Dolayısıyla, sahiden ahlaklı kişilerle karşılaşsalar bile onların özelliklerini kavrayamayan ya­ratıklar, sağlamlığı çürüklükte arayacaklardır. (Aynalı Barikatlar)
  • “Bir sinekle bir devlet adamı arasındaki benzerlik nedir?” sorusunun cevabı 19. yüzyıldan hazırdır: “İkisini de gazeteyle öldürebilirsin!" (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)
  • "İnsanlar birbirlerinin dertlerini kusur sa­yıyor." (Korkma Ben Varım)
  • Günü geçmiş gazeteleri birbirine ekleyip okuduğunda herhangi bir tarih kitabı okumuş sayılmazsın, okuduğun bok yoluna gitmenin tarihidir. (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)
  • Herkes kendi mezarını kazarsa bütün çirkefi örtme imkanı doğar. (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)
  • Araba kullanırken can verenlerin çoğu, araba kullanmak için can atanlar arasından çıkıyor, ne tuhaf. (Kaosa Mütevazı Bir Katkı)
  • "Sonradan fark ettim ki, çocukluk asıl, insana ileri yaşlarda lazım." (Fink)

  • "Tüm insanlığa kahve ısmarlamak, aklımdan geçen bu..." (Dublörün Dilemması)
  • "Kızın yüzü deniz manzaralıydı. İki gözünde iki ayrı okyanus. Birini geçseniz de ötekinde kesinkes kaybolursunuz." (Fink)
  • "Kim ne derse desin, ıslık değil parola çığlık..." (Garanti Karantina)
  • “Kartları kader karıştırır, sen de oynarsın. “ (Korkma Ben Varım)
  • Kutsal kitaplar ? -Kitaplar inanmak için değil, anlamak için okunur. Kutsal kitaplar içinde geçerli bu. Anlamadığınız bir kitapla bağ kurduğunuzu iddia etmeniz gülünç olur. (Derde Deva Randevu 2)
  • “… gül gibi yaşıyoruz fakat birkaç diken var.” (Fink)
  • Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar Ve yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar Ve bu yüzden düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik, Sarılırsak yanarız deyip aşkı hep uzaktan sevdik... Hangi çiçek, diğerini "sarı açtı" diye ayıplar? Hangi kuş, farklı ötünce diğerine yasak koyar? Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar. Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar... (Derde Deva Randevu)