Koşmak İstiyorum - Wendelin Van Draanen Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Koşmak İstiyorum kimin eseri? Koşmak İstiyorum kitabının yazarı kimdir? Koşmak İstiyorum konusu ve anafikri nedir? Koşmak İstiyorum kitabı ne anlatıyor? Koşmak İstiyorum PDF indirme linki var mı? Koşmak İstiyorum kitabının yazarı Wendelin Van Draanen kimdir? İşte Koşmak İstiyorum kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Wendelin Van Draanen
Çevirmen: Aslı Anar
Orijinal Adı: The Running Dream
Yayın Evi: Beyaz Balina Yayınları
İSBN: 9786051880341
Sayfa Sayısı: 408
Koşmak İstiyorum Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Tek bacağını kaybeden genç bir sporcunun mücadelesini ve azmini anlatan ödüllü bir kitap!
16 yaşındaki Jessica bir atlet. Koşmayı seviyor. Koşmak onun için bir varoluş biçimi. Ama bir gün okul servisine çarpan kamyon, Jessica'nın tüm hayatını değiştiriyor. Bu kazada bir arkadaşları hayatını kaybederken, Jessica da tek bacağını yitiriyor. Jessica artık koşamayacak. Doktoru takma bir bacakla yürüyebileceğini söylese de Jessica için tüm bunları kabul etmek çok zor; hayata yeniden nasıl başlayacak? Bir daha asla koşamayacağı gerçeğini nasıl kabullenecek? Bu 'ucube' haliyle ondan hoşlanan biri olacak mı? Jessica başta, kazada ölen takım arkadaşının yerinde olmak isterken, okulda daha önceleri herkes gibi görmezden geldiği serebral palsili Rosa'yla tanışıyor ve onun da yardımıyla hayata bakışı değişiyor. Çünkü Jessica'nın koçunun dediği gibi, 'Hayat başımıza gelenler değil, başımıza gelenlerden sonra bizim yaptıklarımızdır.' Sizce Jessica tekrar koşmayı başarabilecek mi?
(Tanıtım Bülteninden)
Koşmak İstiyorum Alıntıları - Sözleri
- Ama umut öyle kırılgan bir şeydi ki. Dokunmaya gelmiyordu.
- Hayat başımıza gelenler değil, başımıza gelenlerden sonra bizim yaptıklarımızdır.
- Karşınızdaki insanı gördüğünüz ya da anlamadığınız şeye indirgemeyin; onları tanımaya çalışın.
- Güçlü olmam gerekiyor. Ben hep güçlüydüm.
- "Özgüven bahçemde ayrık otlarının bu kadar çabuk bitmesi rahatsız ediciydi."
Koşmak İstiyorum İncelemesi - Şahsi Yorumlar
" Sıcacık, içten ve duygusal bir kitap okumaya hazır mısınız? " ---------- ''Hayat başımıza gelenler değil, başımıza gelenlerden sonra bizim yaptıklarımızdır.'' Kitabı okuyup bitirdikten sonra sizleri düşüncelere daldırıp etrafınızda ki insanlara daha farklı bakmanıza olanak sağlayacaktır. Ve unutmayalım ki ' Engelli olmak kusur değildir. ' ---------- Gelelim kitap yorumuma ; Kahramanımız 16 yaşında ki atlet JESSİCA . Koşmayı çok seviyor, koşmak onun için sadece bir spor veya eylem değil, yaşam biçimi ve özgülüğün ta kendisi. Ne yazık ki okul servisine çarpan kamyon yüzünden jessica bir arkadaşını ve sağ bacağını kaybediyor.. Bir daha asla koşamayacak olma düşüncesi Jessica yı kahrediyor hatta kazada ölmeyi bile istiyor ama bir gün Serebral palsi hastası ROSA ile tanışıyor ve hayata bakış açısı değişiyor. Rosa ve eski takım arkadaşları Jessica yı tekrar hayata bağlamak için ellerinden geleni yapmayı düşünüyorlar. Bundan sonra ne mi oluyor okuyup öğrenin :) Daha fazla ne söylersem spoiler vermiş olurum kusura bakmayın :D ŞİMDİDEN BOL VE KEYİFLİ OKUMALAR (Serkan HAZAR)
beni gör, eksikliğimi değil: Kolunuz ya da bacağınız bir kaza sonucu kopsa ya da bir hastalık sebebiyle kesilse pek çok insan artık sizi görmez, vücudunuzdaki eksikliği görür. En belirgin vasfınız bu olur. Diğer özelikleriniz bir arka plan resmine dönüşür. Aceleci, güleryüzlü, unutkan, esmer, orta boylu filan demezler, “hani şu bir kolu olmayan” derler. Sizin âlâmet-i fârikanız, âdeta kimliğiniz bu oluverir. Zaten gündelik işlerinizi eskisi gibi yürütemezsiniz. Yeni bir duruma uyum sağlamak sıkıntı verir. Bunun yanına bir de dayatılan yeni kimlik eklenince ruh sağlığınız ağır bir darbe alır. Aynada asık suratlı, asabî, nobran, mendebur bir insan görmeniz pek olasıdır. Yaşama sevinci sizi süratle terk edebilir. Koşmak İstiyorum’un kapağını aralıyor ve gözümüzü hastanede açıyoruz. Cesika (Jessica) adında bir genç kız anlatıyor bize olan biteni. Kendisi gelecek vaadeden başarılı bir atlet(miş). Bir orta mesafe koşucusu… Kendi kategorisinde rekor kırdığı bir yarıştan sonra takım otobüsüne bir kamyon çarpıyor ve Cesika’nın sağ bacağı dizinin altından itibaren parçalanıyor. Bir ressam için gözünü kaybetmek neyse bir atlet için bacağını kaybetmek aşağı yukarı odur. "İğrenç, güdük bir sopa!" diyor Cesika bacağının kalan kısmı için… Kendisini de bir ucube olarak görüyor. Yollarda, patikalarda, pistlerde rüzgar gibi eserken tuvalete gidemeyecek hâle gelirseniz ne hissederdiniz ki? Organ eksikliğinin ya da işlevsizliğinin insanın kişilik yapısına derin tesiri vardır, diyor Alfred Adler. Nasıl olmasın? Arkadaşlık, okul, iş, evlilik, ebeveynlik, yaşlılık... Bütün bir hayat, bu durumdan etkilenir. Mesela hoşunuza giden bir erkek ya da kız tarafından beğenilme hayalleri kurmak zordur. Ancak beğenilmek ve arzu edilmek çok güçlü bir ihtiyaçtır. İnsan başkalarının istencini elde ettikçe varlığını duyumsayabilir. Bu hâldeyken pek çok sosyal faaliyete katılmak da zordur. Eğer bir protez kullanıyorsanız bunun bakım ve onarımıyla ilgilenmek de hâkeza… Bilhassa gençlikte yardıma muhtaç olmak, insan ruhunda onarılmaz hasarlar bırakabiliyor. İşte kitabın konusu mâlum oldu. Cesika haftalarca süren başlangıç tedavileri sırasında ahbabı Fiona ve kardeşi Kaylee dahil kimseyi görmek istemedi. Haklı olarak “Niye ben?” sorusunu sordu ve hayata küstü... Yalnızca annesiyle, biraz da babasıyla sınırlı bir iletişim kurdu. Aynı kazada bir arkadaşı hayatını kaybetmişti ve genç kız, şanslı olanın kendisi değil ölen arkadaşı olduğunu düşünüyorudu. Sonra ne mi oldu? Günler geçtikçe yaşama dürtüsü kendini gösterdi. Emekleyerek ve sekerek evin içinde gezerken protez için çalışmalara başladı ama madden-mânen çok eziyetli bir süreç bu… Bir kere Amerika’da sağlık hizmetleri çok pahalı… Kazanın sorumlusu kamyon şoförü çarpışma esnasında ölmüş. Sigortası yokmuş. Okulun sigorta şirketi de giderleri üstlenmemiş. Olay davalık olmuş. Avukat masrafları da bir hayli yüksek…. Orta halli bir ailenin çocuğu Cesika ve babası bu işle baş edebilmek için evi ipotek altına aldırıyor. Ek işler bulup günde 15-16 saat çalışıyıor. Zaten ruh sağlığı alt üst olmuş genç kıza durumu belli etmemeye çalışıyorlar ama bir şekilde öğreniyor. Üstelik büyüme çağındaki insanların protezleri belirli aralıklarla yenilenmek zorunda… Bunun yarattığı ciddi bir gelecek kaygısı da sıkıntı olarak yetiyor. Genç kızın en büyük kısmeti; merhametli ve anlayışlı bir anne, dirençli bir baba, yardımsever bir arkadaş çevresi… Fakat ne kadar gönülden olursa olsun hiçbir dostluk, hiçbir yakınlık bir sağ bacak değildir. Bu genç hanımefendi en ağır savaşı kendi kafasında, umutsuzluğa karşı veriyor. Koltuk değnekleriyle okula döndüğünde yüzüne değil de eksik bacağına bakanların, iletişim kurmaktan kaçanların zorlaştırdığı bir savaş bu… Aslında onun sınıfında hâlihazırda engelli biri vardı. Serebral palsiden (beyin felci) mustarip bir kız… Rosa... Daha önce iletişim kurmaktan kaçındığı bu kızın yanına oturursa daha rahat edeceği söylendiğinde müthiş bir huzursuzluk duyuyor. Kısa bir an onunla yan yana gelmek istemiyor ve “özel gereksinimli” diye tanımlanmak hiç hoşuna gitmiyor. Fakat hemen akabinde bu duygudan utanıyor. Gidip oturuyor ve aynı gün Rosa’yla başlayan dostluğu, içine düştüğü savaş meydanında elini öylesine güçlendiriyor ki… Çünkü Roza bedenine hükmedemiyor fakat aklını ve kelimeleri birer mavzer gibi kullanıyor. Fırtına gibi eserken bir anda yaprak kımıldatamayacak hâle düşen Cesika’nın yeniden yelkenleri doldurabilecek kadar güçlü bir rüzgara dönüşme hikâyesini okuyun derim. Rigor Mortis ne demektir, hayalet sancılar derken neyi kastediyorlar... Daha pek çok şey öğrendim bu kitaptan… Ama sizlerden rica ediyorum okurken kendinize sorun, bu talihsiz kaza Amerika’da değil de Gana’da, Pakistan’da, Tunus’ta veya Türkiye’de yaşansa neler olurdu. Bu topraklarda hayat özel gereksimli insanlar için ne kadar düzenlenmiştir? İnsanımız engellilerle sağlıklı iletişim kurmayı biliyor mu? Merhamet ediyor mu demiyorum, iletişim kurmayı biliyor mu? Bir engellinin eksikliğini değil kendisini görmeyi başarabiliyor mu? Acıma duygusuyla birlikte bir iletişim kurmaktan kaçınma hâli var mı? Her birimiz, bu konuda kendi eksiğimizi görelim isterim. Eser 80 kısa bölümden oluşuyor, 403 sayfa ama hacmi sizi korkutmasın. Sayfalar koşa koşa gidiyor… Kitapların birbirine bağlı çok kısa bölümlerden oluşmasının en iyi tarafı, her bölümün sonunda çocuk ve gençlerin mesafe kat ettikleri duygusunu hissetmeleridir. Kendi kendine “İlerliyorum” diyen okur, okumaya devam etme konusundaki kararlılığını koruyacaktır. Yazar, olaylar ile duygu ve düşünceler arasındaki dengeyi başarılı bir biçimde kurmuş. Bu kadar hacimli bir gençlik çağı kitabını olması gerektiği gibi eylem ağırlıklı yapılandırmış. Çevirmeni de oldukça başarılı bulduğumu ifade etmeliyim. Bu arada şu koşucular için yapılan bacak protezlerinin nasıl çalıştığına dair de videolar izledim. İnsan beyninin uyum sağlama yeteneklerine her gün yeniden hayret ediyorum doğrusu... Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Kanalıma abone olmayı… Şaka şaka Keyfinize bakın lütfen. (Hüseyin Öztürk)
Koşmak İstiyorum: Gerçekten muhteşem bir kitaptı jessicaya hayran kaldım kesinlikle herkes okumalı okurken empati yaparak okumaya çalıştım herkes mutlaka okusun yazarın kalemi çok güçlü ve güzel sayfa sayısına aldırış etmeyin çok sürükleyici . Konusu : Trafik kazasında bir arkadaşını ve bir bacağını kaybeden Jessica'nın hayatı (Felicty For Now)
Koşmak İstiyorum PDF indirme linki var mı?
Wendelin Van Draanen - Koşmak İstiyorum kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Koşmak İstiyorum PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Wendelin Van Draanen Kimdir?
Wendelin Van Draanen Kitapları - Eserleri
- Koşmak İstiyorum
- Yanılmak Güzeldir
Wendelin Van Draanen Alıntıları - Sözleri
- Belki de bütün mesele ona nasıl baktığınızdadır. Belki benim çirkin bulduğum şeyleri başkaları güzel buluyordu. (Yanılmak Güzeldir)
- Sanki güzelliğin sizi kalbinizden öpmesi gibi. (Yanılmak Güzeldir)
- Kaderimi kendim tayin ettiğim için kendimi iyi hissediyordum. Kendimi güçlü, haklı ve güvenilir hissediyordum. (Yanılmak Güzeldir)
- Ama umut öyle kırılgan bir şeydi ki. Dokunmaya gelmiyordu. (Koşmak İstiyorum)
- Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Hem de hiç. Ve bu duygudan saklanmak yerine kendi kendime itiraf etmem beni daha güçlü kılmıştı. (Yanılmak Güzeldir)
- “Ve onu fena halde özlüyorum.” (Yanılmak Güzeldir)
- “Bu yaşta yaptığın tercihler ömrünün geri kalanında seni etkiler. Bu yüzden doğru olanı yap!” (Yanılmak Güzeldir)
- Kendimi kaybediyordum yahu, kendime gelmenin zamanı kesinlikle gelmişti. (Yanılmak Güzeldir)
- "Özgüven bahçemde ayrık otlarının bu kadar çabuk bitmesi rahatsız ediciydi." (Koşmak İstiyorum)
- “ama bazen insanların bütünü, parçalarından pek üstün olmuyor” (Yanılmak Güzeldir)
- Güçlü olmam gerekiyor. Ben hep güçlüydüm. (Koşmak İstiyorum)
- "...dışarıdan temiz ve saygılıydı ama içinde çürümüş bir şeyler olduğu belliydi." (Yanılmak Güzeldir)
- Hayat başımıza gelenler değil, başımıza gelenlerden sonra bizim yaptıklarımızdır. (Koşmak İstiyorum)
- Karşınızdaki insanı gördüğünüz ya da anlamadığınız şeye indirgemeyin; onları tanımaya çalışın. (Koşmak İstiyorum)