Kubilay Han Üzerine Notlar - Marco Polo Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Kubilay Han Üzerine Notlar kimin eseri? Kubilay Han Üzerine Notlar kitabının yazarı kimdir? Kubilay Han Üzerine Notlar konusu ve anafikri nedir? Kubilay Han Üzerine Notlar kitabı ne anlatıyor? Kubilay Han Üzerine Notlar PDF indirme linki var mı? Kubilay Han Üzerine Notlar kitabının yazarı Marco Polo kimdir? İşte Kubilay Han Üzerine Notlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Marco Polo

Çevirmen: Aslı Ümmüs Bahadırlı

Yayın Evi: Fabula Kitap

İSBN: 9786059115971

Sayfa Sayısı: 92

Kubilay Han Üzerine Notlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Seyyah Marco Polo 1271 yılında Venedik’ten ayrılıp, babasıyla amcasının peşinden üç yıl sürecek olan bir yolculuğa çıkar. Son durak Çin’dir, ya da o zamanki adıyla Hitay.

17 yaşındaki bu genç adam, çok geçmeden Kubilay Han’ın hizmetine girer ve Büyük Han’ın da onayıyla,Moğolİmparatorluğu’nun dört bir köşesini gezer. İşte, Marco Polo’nun yaptığı bu seyahatler ve Kubilay Han’la ilgili anıları, yazılmış en iyi seyahat metinleri arasına girecektir. Elinizdeki bu kitap ise, Marco Polo’nun müthiş hayal gücüyle süslemekten çekinmediği seyahat notlarından yapılmış bir derlemedir.

Kubilay Han Üzerine Notlar Alıntıları - Sözleri

  • Kılıçtan geçirdikleri herkesin diğer dünyada Han'a hizmet edeceklerine inanırlar. Han'ın atları da aynı kaderi paylaşır.
  • Birisi öldüğünde ruhunun hemen bir başka bedene geçtiğine inanırlar, bir önceki hayatındaki iyilik ve kötülüklerine göre daha iyi veya daha kötü bir hayata geçerler.
  • Yakalanan suçlular hapse atılır . Her üç yılda bir Büyük Han tarafından uygulanan af ile serbest bırakılmazlarsa her zaman tanınmak üzere çenelerinden dağlanarak serbest bırakılırlar.
  • Gerektiğinde at üstünde erzaksız ve hiç ateş yakmadan ,sadece atlarının kanıyla beslenerek on günlük yola düşebilirler; her atlı, atının damarını delerek kanını içer.
  • Peşlerindeki düşmandan kaçarken , düşmanla yüz yüzeyken olduğu kadar etkili biçimde savaşırlar. Hızla kaçarken birden geriye dönerek müthiş okçuluk kabiliyetleri sayesinde düşmanlarını ve atlarını öldürürler . Düşman onları ezerek bozguna uğrattığını zannederken , atlarını ve askerlerinin öldürüldüğünü fark ettiğinde savaşı kaybetmiştir.
  • Cengiz Han soyundan gelen beylerin cenaze törenleri için Altay Dağları’na taşınmaları gerektiğini bilmeniz gerekir. Yolculuk esnasında cenaze eşlikçilerinin karşılarına çıkan herkesi kılıçtan geçirmeleri kayda değer bir durumdur. Kılıçtan geçirdikleri herkesin diğer dünyada Han’a hizmet edeceklerine inanırlar. Atlar da aynı kaderi paylaşır Mengü Han öldüğünde cenaze güzergahına denk gelen yirmi bin kişinin öldürüldüğü bilinen bir gerçektir.
  • Diyelim ki iki erkekten birinin dört yaşında ölmüş bir erkek çocuğu var, diğer erkeğin de ölmüş bir kız çocuğu olsun ; bu iki erkek ölmüş çocukları için bir evlilik anlaşması yaparlar. Ölü kız çocuğu ölü erkek çocuğuna eş olarak verilir ve bir evlilik anlaşması yazılır. Bu yazılı anlaşma yakıldılında, çıkan duman göğe yükselerek öte dünyadaki çocuklara ulaşır ve çocuklar birbirlerini eş olarak kabul ederler.
  • ... fetihlere ve krallıkları devirmeye en uygun insanlardır.
  • Et, süt, av eti ve steplerde bol bol bulunan firavun fareleriyle beslenirler. At ve köpek eti yenmesine ya da kımız içilmesine karşı çıkmazlar . Aslında her türlü eti tüketirler.
  • Kaybolan mallar , kayıp malların koruyucusu anlamına gelen bularguci barona götürülür.

Kubilay Han Üzerine Notlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kubilay Han Üzerine Notlar: Sonunda idare eder bir inceleme ile karşınıza çıkıyorum.Yaptığım ciddiye almaya değmeyecek vasat edebiyat incelemelerine göre kısmen daha iyi oluyor kurgu dışı kitaplara yaptığım incelemeler,aradaki kötü incelemeleri görmezden gelirseniz sevinirim.Daha sonrasında incelemelerin bir çoğuna eklemeler ve çıkarmalar yapacağım zaten,şimdilik affedin bu iğrenç yazılarımı. kitap/kitap--123355 kitabını okumadan önce bir çeşit önhazırlık olarak okudum kitabı,aynı amaçla okumanızı öneririm,dili çok sadeydi.Klasik metinleri,hele ki tarihi metinleri okurken her zaman dilinin çok ağır olması korkusunu yaşıyor olsam da seyahatnameler yalnızca fazla gereksiz detayları nedeniyle kitaptan kopmam eksiğini taşıyor,onun dışında seyahatname yazarlarının dilleri çoğunlukla anlaşılır ve okuması da çok zevkli . Seçtiğim alıntıları yazıp düşüncelerimi söylemeye başlayabilirim artık . ''...Gerçekten de kılıçtan geçirdikleri herkesin diğer dünyada hana hizmet edeceklerine inanırlar,atlar da aynı kaderi paylaşır.Han öldüğünde en iyi atları diğer dünyada onun yanında olsunlar diye öldürülür.Menguhan öldüğünde cenaze güzergahına denk düşen yirmi bin kişinin öldürüldüğü bilinen bir gerçektir...'' Yazacağım başka alıntılarda da göreceksiniz Kubilay Han döneminde,öte dünya ve ruhların varlığı sürekli olarak bu dünyanın ayrılmaz bir parçası,yapılan eylemler bu dünyaya hizmet etmekten çok öbür dünyaya hizmet ediyor - Aslında bu onun dönemine özgü bir durum değil,özellikle ''her şeyin bir ruhu olduğu '' inancını içerisinde barındıran din ve kültürlerde,ruhlar sürekli olarak dünyaya etki ediyor.Ayrıca astronomi de tarih boyunca insanların,büyük adamların hayatlarından eksik olmamış.En zeki insanlar bile sık sık fala başvurmuş ve bunu faydalı bir araç olarak görmüş.İncelemenin ilerleyen kısımlarında ahlak hakkında da konuşacağım ve paylaşacağım alıntılar,insanların dönemlerindeki her şeyi koşulsuz şartsız kabul ettiğini gösteriyor olacak. Tarihi figürler bile doğum tarihlerinden kaynaklı dönemlerinin yanılgılarını düşüncelerinin içine yediriyorlar çoğunlukla ve bu her dönem için geçerli,bundan kaçış yok . - ve bu öbür dünya varsayımının bu kadar kuvvetli olması inanılmaz şaşırtıcı. Dini inançlara sahip olursun ve aklının içinde her zaman ufak da olsa bir şüphe kırıntısı bulunur ve bu şüphenin en küçüğü dahi yaptığınız eylemlerde,öbür dünya varsayımı ile hareket etmenize imkan bırakmaz.Ciddi ciddi kadınları,atları öbür dünyada hana hizmet etsin diye öldürmeyi bırak,namaz kılarken dahi ''Acaba boşa mı kürek çekiyorum ? '' düşüncesi hep olur ve namaz bu yapılan büyük işlere kıyasla minnacık bir emir. ''...Eşler çocuklar ve gereken tüm malzeme bu çekçekler ile taşınır.Kadınların alım satım ve kocalarına gereken tüm işleri yaptıklarına sizi temin ederim,çünkü erkekler avlanmak,savaşmaktan başka hiçbir şey ile ilgilenmezler * * Erkek ile kadın cinsiyetleri arasında üstünlük arayışına girilecekse,ikisi birbirleri ile kıyaslanacaksa burada,yüzyıllar boyunca yapılan eylemlerin gereklilikleri nedeniyle kadın üstün çıkar.Avlanmak için gereken şey olsa olsa pratik zeka ve hızlı reflekslerdir ve belki de strateji ve kısa vadeli öngörü.Kadına düşen görev ise net bir şekilde daha büyüktür - genel olarak arkaplanda kalan her şey,ön planda olandan daha üstündür,bu kitaplar üzerinden de gösterilebilir,popüler olmayan klasik bir eserden her halükarda popüler olanlara kıyasla daha fazla zevk alırım,tabi bu benim narsisizmimden kaynaklanıyor da olabilir - uğraştıkları şeyler daha karmaşıktır ve daha çok zeka gerektirir,yüzeysel bakıldığı zaman erkeklerin işi daha zor görünebilecek olsa da kadının aynı anda yetişmek zorunda olduğu işin fazla olması nedeniyle,bir entelektüelin de birden fazla alana nüfus etmesi gerekliliğindende dolayı bu alanda daha başarılı olma ihtimali vardır EĞER EVRİMSEL BAKACAK İSEK.Eğer böylesi çıkarımlar yapmayıp cinsiyetler değer ve zeka açısndan eşit tutuluyor ise bu söylediklerim görmezden gelinebilir ancak bu da saçma olur zannımca.Yalnızca kadın ve erkek olmak dolayısıyla sahip olunan özellikler olduğunu düşünüyorum.Kadına ve erkeğe ait özellikler,kadına ve erkeğe verilen görevlerin sonucudur ve bu görevler kıyaslandığında kadınların görevleri daha zor. * * .Et,süt,av eti ve steplerde bol bulunan firavun fareleri ile beslenirler.At ve köpek eti yenilmesine ya da kımız içilmesine karşı çıkmazlar,aslında her türlü eti yerler *Tüketilen yiyeceklerdeki haram algısı da elbette yalnızca yaşanılan koşulların bir sonucu olarak ortaya çıkmakta . * * . Ne olursa olsun bir başka adamın karısına dokunmazlar,kadınlar çocuklarına bağlı ve ev çekiştirmede çok beceriklidirler.Bir evin içinde 10 veya 20 eş olsa bile uyum halinde kusursuz bir birliktelik içinde yaşarlar,ağır sözlerin kullanıldığı duyulmamıştır * * Marco Polo,Evliya Çelebi'nin de yaptığı gibi sıkça abartıyor -tabi aslında Evliya Çelebi,Marco Polo'nun yaptığı gibi sıkça abartıyor - gerçekten de bir evde 20 kadın varken nasıl uyum içerisinde yaşanılabilir.Hayır erkek 3 kişiyle evlense dahi kişi başına düşecek ilgi miktarı çok düşük olacaktır ve bu da eşlerin her biri ile koca arasında gerilime ve bağların kopmasına yol açacaktır.20 eşe sahip bir adam her gün bir karısı ile yatacak olsa,her biri ile 20 günde bir yatması gerekir,yalnızca bu yatma konusu bile aralarında kavga çıkmasına neden olacaktır ve bu payın yirmide bir oluşu her konuda geçerlidir,her türlü ilgi için geçerlidir.Koca her bir eşine adamakıllı ilgi gösteremez ve erkeklerce yüzyıllarca söylenegelmiş kadın ilgi bekler düşüncesiyle bakıldığı zamanda,kadınların birbirleriyle uyum içerisinde olması teorik olarak bile imkansızdır,pratikten hiç söz etmiyorum bile. Çok eşli evlilikler yapılıyor olunması dönemi itibariyle savunulabilir ancak burada kadınların ilişkiden pek de pay almadıkları ortadadır ve erkek de tekil olarak kadınlardan pek de fayda sağlamamaktadır aslında.Duygusal bir bağ geliştirebiliyorsa bir erkek eşlerine karşı,bu ancak birine karşı olabilir hadi olsa olsa 2-3 kişiye karşı olabilir.Geri kalan 17 kadın bunu fark edecek ve kıskanacaktır çünkü bu özel ilgi yalnızca duygularla sınırlı kalmayacak,eylemler ile de kendisini gösterecektir.Bu da Marco Polo'nun bahsettiği uyumu anında yok eder ve aynı zamanda yine erkek açısından bakıldığında da eğer eşleri arasından birine karşı özel bir ilgi duyuluyor ise,erkek çoğunlukla onu arzulaması ancak diğer eşlerinin kıskanması nedeniyle,onlara da ilgi göstermek zorunda kaldığı için mutsuz olacaktır.İstediği gibi davranamayacaktır ve ben bugün seni değil,diğerini arzuluyorum diyemez,çünkü anında huzur bozulur,cariyeler için bu uygulanılabilir ancak eşler arasında huzuru anında bitirir * * Herkes kendi işi ile meşgul olur ve çocukların bakımı ile ilgilenir,çocuklar hepsinin ortak çocuğudur ve ayrı muamele görmezler. Evlilik kuralları ise her erkeğin bakabildiği kadar eş alabilmesine dayanır.Geçindirebilmesi durumunda yüzlerce eş alabilir * * Eş sayısının ve evlilik kurumunun manevi değil maddi değerlendirilmesi nedeniyle bu evliliklere güzel bakılmaktadır,yüzlerce eş almak temelde anlamsızdır,bu eşlere gerçekten bakamaz bir insan.Aynı milyar dolarlara sahip olmak gibi.Zenginliğin etkisi bir yerden sonra biter çünkü zenginliğiniz gözle göremeyeceğiniz kadar büyük olur ancak ve ancak banka hesabınızda sayılar olarak görebilirsiniz paranın miktarını ancak sizin için bir gerçekliği yoktur.Son zamanlarda moda olan minimalizmin ''less is more'' düşüncesi,eskilerde hiç yok.Eşlerin sayısı ne kadar fazla ise o kadar saygınsındır çünkü onları geçindirebilecek kadar zengin ve kudretlisindir.Hemen her şey güç ya da zayıflık belirtisi olarak görülür ve bunun için yapılır . * * Koca karısının annesine çeyiz verir ama kadın kocasına bir şey vermez. İlk eş en iyi eştir ve bu yüksek bir mertebe olarak kabul edilir * * Bakın az önce bahsettiğim bir eşin doğal olarak kayırılması ve diğerlerinin,kocaları tarafından en çok birinin sevilmesi dolayısıyla onu kıskanması mecburi ve kesin bir sonuçtur. Hz Muhammed'in,Aişe tarafından bu nedenle kıskanıldığı bilinmektedir.Kendisi en çok ilk eşi ya da ilk göz ağrısı olan Haticeyi severmiş ve bu kocanın bir peygamber olması ve onun eşleri olan kadınların,aynı zamanda onu bir peygamber olarak görmeleri dolayısıyla daha da yüksek bir mertebeye kavuşmuş olması kıskançlığı daha da arttırır . * * .Tatarların birden fazla eşi olabildiğinden çok da çocukları vardır,kuzenler ile evlenilebilir.Baba öldüğünde en büyük oğlan annesi dışında babasının tüm eşleri ile evlenir,ayrıca erkek kardeşi öldüğünde onun eşiyle de evlenebilir.Her evlilikte büyük düğün yapmak adettir... '' ''...Aslında astrologların kehanetinden dolayı büyük han bazı Hitay sakinlerinden şüphelenmektedir...'' Daha öncesinde bahsettiğim ruhların ve falın hayatlarındaki önemi burada da görebiliyoruz.Astrolojinin ciddi anlamda detaylı olmasından da dolayı,her şey hakkında ona başvurularak bir plan yapılabilir ve buna bir kez alışmak,ona bağımlı olmanıza neden olur.Günün sonunda herkes geleceği bilmek ister,bu herkesten bir adım önde olmanızı sağlar * * Tabi düşmanlarınızın da astrologlara başvurdukları gerçeği bir kenara bırakılırsa . * * . Ancak eğer bu kehanetler gerçek değilse,bütün hayatınız boş kuruntular üzerine kurulmuş demektir.Astrolojinin sorunu bu gerçek olmama ihtimalinin hep varolmasıdır,günün birinde gerçek olmadığını fark ederseniz,bunun size zararı çok büyük olur . ''Değişik gösteriler sunarlar,hanın huzurunda keyifli ve eğlenceli zamanlar geçirilir,misafirler keyif aldıklarını çınlayan kahkalar ile belli ederler...Tüm Tatarların doğum günlerini festivallerle kutladıklarını bilmelisiniz...kraliyet doğum gününde illerde,toprak sahibi olan bölgelerde,hanın hükmettiği topraklarda yani dünyadaki her yerde yaşayan tüm tatarlar verenin durumuna ve düzenlenmiş kurallara uygun olarak hana değerli hediyeler sunarlar..yani bütün gün eğlenceler ve kutmalar ile geçer...bugün de sayıları beş bin olan büyük hanın filleri üzerine vahşi hayvanlar ve kuşlar nakşedilmiş olan örtüler bezenmiş olarak geçit törenlerinde yer alırlar ... '' vs. vs . Dönemin zenginliğini ve hanların yaşantısının ne denli şatafatlı olduğunu anlatabiliyordur bu alıntı zannımca.İncelemeyi daha fazla uzatmak istemiyorum.Aslında alıntılayabileceğim bolca yer var,kitabın yalnızca başlarından alıntılar seçtiğim için uzun incelemelerimin,kitaba dair yanlış önyargılara yol açabileceğini düşünüyorum.Kitabın alınıp okunması çok daha mantıklı olacaktır. (Polycephaly)

Marco Polo'nun bahsettiği ( Çinliler ) Moğollar ve Tatarların yaşamı oldukça ilginç. bu adetlerin bazıları Şamanların adetlerine benziyor. Ancak gereğinden fazla abartmalar kitabın tadını kaçırıyor. Özellikle sayıların akıl almaz büyüklüğü insanda şüphe uyandırıyor. "Bir evin içinde on veya yirmi eş olsa bile uyum içinde yaşarlar." ," Mengü Han öldüğünde cenaze güzergahına denk gelen yirmi bin kişinin öldürüldüğü bilinen bir gerçektir." Yukarıdaki alıntılar dışında o kadar abartılı rakamlar vardı ki . altlarını çizmedim. Düşünün artık. İlgimi çeken "O zamanların süt tozunun nasıl yapıldığını anlatan bölümü paylaşıyorum; KURUTULMUŞ SÜT Ayrıca macun kıvamlı , kurutulmuş sütleri vardır. Kurutma işlemi önce sütü kaynatmakla başlar . Uygun zamanda sütün yüzeyinde toplanan kaymak tereyağı yapmak üzere bir başka kaba alınır ,kaymak ayırılmadığı sürece süt kurutulamaz . Bu işlemden sonra süt güneşe bırakılarak kurutulur. Sefere çıkılacağı zaman beş kilogram kadar kurutulmuş süt alınır ve her sabah yüz gram kadar kurutulmuş süt kabak biçimli ufak deri mataraya alınarak istenildiği kadar su eklenir. Atlı seferi sırasında mataradaki macun kıvamlı , kurutulmuş süt eriyip sıvılaşarak içime hazır hale gelir. Kahvaltı bu şekilde yapılmış olur. Beğendinizse bunun gibi bir kaç ilginç hikaye var... (CEM AKDAG)

Marco Polo'nun Kubilay imparatorluğu hakkında yazmış olduğu seyahatnameden derlenmiş bir eser. Kubilay ve devleti hakkında özellikle ait olduğu döneme göre son derece ilginç bilgiler mevcut. (Dursun Yener)

Kubilay Han Üzerine Notlar PDF indirme linki var mı?

Marco Polo - Kubilay Han Üzerine Notlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kubilay Han Üzerine Notlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Marco Polo Kimdir?

Marco Polo (d. 15 Eylül 1254, Venedik - ö. 1324) İtalyan gezgin. Ünlü kaşif ve tüccar Niccolo Polo'nun oğludur. Bazı kaynaklar Marco Polo'nun aslında Macar olduğunu ve Dalmaçya'nın Korcula adasında doğduğunu bu ada o zaman Venedik protektorası olduğu için Venedikli ve İtalyan bilindiğini söyler. Çocukluğunda, Karadeniz ve Akdeniz'deki ticaret merkezlerine uğrayan babasıyla yolculuk yapmıştır.

Marco Polo Kitapları - Eserleri

  • Marco Polo'nun Geziler Kitabı
  • Dünyanın Hikaye Edilişi
  • Marko Polo Seyahatnamesi - 1. Cilt
  • Kubilay Han Üzerine Notlar
  • Marko Polo Seyahatnamesi - 2. Cilt

Marco Polo Alıntıları - Sözleri

  • . Evlenme hiç de bizim anladığımız manada kabul edilmiyor burada. Evlilik, kadın erkek münasebetlerini anlattılar da ağzım bir karış açık kaldı doğrusu. Tibetli erkekler, evlenmeden önce alacakları Kadının cinsi bakımdan tecrübeli olmasını, istiyorlar. Yani, bâkire olmamasını, cinsi münasebette bir hayli tecrübeli olmasını istiyorlar. ... Bana göre, hiç de fena bir ülkeye benzemiyor burası, hele onaltı ile yirmidört yaşları arasındaki gençler için ziyaret edilecek bir memleket. . (Marko Polo Seyahatnamesi - 1. Cilt)
  • Yolunu bir kere kaybetmiş insan artık her sesin ardından gider. Güneş doğup ortalık ışıyınca bir de ne görsün uzaklarda garip kılıklı kişiler, atları tozu dumana katarak geliyor. İşte o zaman: “ Ya haydut ve eşkıya ise?” diye bir şüphe takılır kafasına. Başlar kaçmaya. (Marco Polo'nun Geziler Kitabı)
  • "Bu Tatarlar¹ kendi topraklarında hangi yaratıcıya tapıldığını bilmeye önem vermezler. Tek önem verdikleri hepsinin Efendi Kağan'a sadık ve çok itaatkar olup olmadıkları, belirlenmiş vergiyi ödeyip ödemedikleri ve adalet içinde hareket edip etmedikleridir. Ruhunuzu istediğiniz gibi kullanmakta serbestsiniz." (Dünyanın Hikaye Edilişi)
  • "Çok iyi silah kullanırlar ve çok yiğittirler. Yaşamlarına pek az önem verirler ve hiç çekinmeden her türlü tehlikeye koşarlar ve çok acımasızdırlar." (Dünyanın Hikaye Edilişi)
  • Gerektiğinde at üstünde erzaksız ve hiç ateş yakmadan ,sadece atlarının kanıyla beslenerek on günlük yola düşebilirler; her atlı, atının damarını delerek kanını içer. (Kubilay Han Üzerine Notlar)
  • Cengiz Han’ın soyundan gelen bütün Büyük-Kağanlar ve Hanlar Altay dağına gömülürler. (Marco Polo'nun Geziler Kitabı)
  • Tatar kadınları dünyanın en saygıdeğer ve erdemli kadınlarıdır. Kocalarını çok sever ve sayarlar. Evlilikte eşlerini aldatmayı aşağılık ve onursuz bir davranış olarak bilirler. (Marco Polo'nun Geziler Kitabı)
  • ... fetihlere ve krallıkları devirmeye en uygun insanlardır. (Kubilay Han Üzerine Notlar)
  • Birisi öldüğünde ruhunun hemen bir başka bedene geçtiğine inanırlar, bir önceki hayatındaki iyilik ve kötülüklerine göre daha iyi veya daha kötü bir hayata geçerler. (Kubilay Han Üzerine Notlar)
  • . Yalnız şunu da ekliyeyim. Bazı suçlarda mahkum olmuş suçlular, büyük hakanın ihsanıyle affedilseler bile, yahut cezalarını çekip bitirseler bile, çenelerine bir işaret yapılıyor. Kızgın demirle bir nevi dağlıyorlar suçluların çenelerini, bir işaret koyuyorlar. Böylece suçlular çenelerindeki dağlanmış gibi duran işaretten tanınıyor. . (Marko Polo Seyahatnamesi - 1. Cilt)
  • . Bu yüksek memurlar Kubilay Han'ın mührünü bu kâğıt paraların üstüne vuruyorlar. Yalnız bu memurlar kâğıt paranın üstüne adlarını ve kendi mühürlerini de vuruyorlar, Ondan sonra Kubilay Han'ın mühürünü en üst orta kısmına basıyorlar. Kubilay Han'ın mührü kırmızı, daha doğrusu tüm al renkte. Bundan sonra artık kağıt paralar tedavüle çıkarılacak hale geliyor. Bu para, oldukça kıymetli; böyle uzun ameliyelerden geçiyor ve pek de taklit eden yok. Çünkü hükümdar parayı taklit edenlere çok ağır cezalar veriyor. . (Marko Polo Seyahatnamesi - 1. Cilt)
  • Kaybolan mallar , kayıp malların koruyucusu anlamına gelen bularguci barona götürülür. (Kubilay Han Üzerine Notlar)
  • . Karacan'da garip bir adet var. Tesadüfen birinin evini güzel, yakışıklı bir insan ziyaret ederse, ne yapıp edip o adamı geceleyin öldürüyorlarmış. Bu adeti işitince tüylerim dikenlendi adeta. Nasıl olur bile diyemedim. Donmuş kalmışım. Neden sonradır ki tanıdığım bir Karacan'lıya sormaya cesaret ettim. ... Sonra konuşmaya başladı: «Yakışıklı, güzel, kültürlü bir adam evinizi ziyarete gelirse, zehirle veya başka şeylerle onu öldürürsünüz. Sebebi nedir bilir misiniz. Çünkü bizde bir inanç vardır. Böyle evimizi ziyaret eden yakışıklı ve bilgili kültürlü bir adamın ruhu daima evimizde kalır. İşte bunun için böyle bir ziyaretçiyi öldürürüz.» . (Marko Polo Seyahatnamesi - 1. Cilt)
  • . Size Kubilay Han'ın yaşını anlattım. Şimdi kumandanlarla olan münasebetini anlatayım. Ordusu 100 ve bin esasına göre kurulmuş. Yüz kişinin, bin kişinin ve on bin kişinin bir kumandanı var. Her kumandana Kubilay Han yetkisini gösterir bir gümüş veya altın madalya (tablet) veriyor. Yani şöyle: her yüz kişinin kumandanı gümüş bir tablet ve tabak taşıyor. Bin kişinin kumandanı altın bir tablet alıyor, Kubilay Han'ın yetki ve otoritesi o altın tabletin üstünde yazılı; yüz bin kişinin ki tümen diyorlar buna, kumandanı altın bir tablet alıyor, fakat tabletin üstünde bir aslan kafasının resmi işlenmiş. Bütün bu tabletlerin üstünde şunlar yazılı: «Kubilay Han adına, Büyük Allah'ın hükümdarımıza verdiği lütuf ile; O'na itaat etmeyenlere ölüm.» . (Marko Polo Seyahatnamesi - 1. Cilt)
  • "Benim kanımca, dünyada erdemleri bakımından övülmeyi en çok hak edenler bu kadınlardır.(Türk-Moğol kadınları)" (Dünyanın Hikaye Edilişi)
  • Erzincan çok geniş bir şehir. Dünyanın en güzel ve en kaliteli kitap ciltleri bu şehirde yapılıyor. Buranın halkı da zanaatkâr ve çeşitli el işleriyle uğraşıyor. (Marco Polo'nun Geziler Kitabı)
  • . ...Hülâgü Kaan, günlerden bir gün korkunç şeyhin yaptıklarını duyar. İrkilir önce, haberi kendisine söyleyenlere inanmak istemez pek; birkaç kere üstü üstüne anlattırır. Adamları, bir bir, şeyhin yaptıklarını sarayı ve bahçesini Hülâgü Han'a naklederler. Büyük bir ilgiyle dinler. Sonunda emir verir: «Yerle bir edilecek bu saray» Büyük bir ordu kurulur, ordu şeyhin sarayına doğru yola çıkar, şatoya varınca muhasaraya alır. Üç uzun yıl, muhasaraya aldıkları kaleden ses çıkmaz; şeyh direndikçe direnir, bir türlü de teslim olmaz. Hülâgü Han'ın ordusu da üç uzun yıl kaleyi almadan çekilip gitmez. Sonunda kalede yiyecek içecek tükenir, teslim olmak zorunda kalırlar. Şeyh ve adamları kılıçtan geçirilir, kalede taş üstüne taş bırakmazlar. Böylece şeyh ile kiralık katillerinin hikayesi de sona ermiş olur. . (Marko Polo Seyahatnamesi - 1. Cilt)
  • İsa'nın vücut bulmasından 1275 yıl sonra Bağdat'ta çok acımasız ve gaddar bir Sarrazen halifesi olduğu doğrudur. Halife, Hristiyanların başına en büyük kötülüklerin gelmesini istediğinden, gece gündüz topraklarındaki Hristiyanların nasıl Sarrazen yapabileceğini, aksi takdirde onları nasıl soyup soğana çevirebileceğini ve hepsini öldürtebileceğini düşünüyordu. Her gün alimler ve din adamlarıyla bu konuyu konuşuyor, onlara akıl danışıyordu, çünkü hepsi de Hristiyanların en büyük düşmanıydı. Dünya'daki tüm Sarrazenlerin Dünyadaki tüm Hristiyanların kötülüğünü istediği de doğrudur. (Dünyanın Hikaye Edilişi)
  • Bunların dışında, Tatarlar savaşa girdiğinde düşmana karışmaz, çevrelerinde dolanır, bir o yandan, bir de bu yandan ok atarlar, bazen de kaçar gibi yaparlar ama kaçarken kendilerini kovalayan düşmana, geriye doğru ok atmaya devam ederler, yüz yüze savaşıyorlarmış gibi atları da, insanları da öldürürler; böylece düşmanları zafer kazandıklarını sanırken yenildiklerini fark ederler, Tatarlar da düşmana zarar verdiklerini görüp yeniden üzerlerine saldırırlar, onları yiğitçe yenilgiye uğratırlar. Tatarlar atlarını ani dönüşlere o kadar eğitmişlerdir ki, atlar bir işaret üzerine istenilen yere dönerler; Tatarlar bu şekilde çok savaş kazanmıştır. (Marco Polo'nun Geziler Kitabı)
  • "Tanrıların iyi bir başarıyla donattıkları bir kimseye ters gitmek uygun düşmez." (Dünyanın Hikaye Edilişi)