Küçük Hippias - Platon Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Küçük Hippias kimin eseri? Küçük Hippias kitabının yazarı kimdir? Küçük Hippias konusu ve anafikri nedir? Küçük Hippias kitabı ne anlatıyor? Küçük Hippias kitabının yazarı Platon kimdir? İşte Küçük Hippias kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Platon

Çevirmen: Furkan Akderin

Yayın Evi: Say Yayınları

İSBN: 9786050200195

Sayfa Sayısı: 64

Küçük Hippias Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Platon, hiç kuşku yok ki düşünce tarihinin en önemli ve etkili filozoflarından biridir. Felsefenin kurumsallaşmasına ve felsefede yazılı geleneğin oluşmasına katkıda bulunmuş, iki dünyalı metafiziğiyle bütün bir Ortaçağ düşüncesini belirleyecek olan idealist felsefe geleneğinin başlatıcısı olmuştur. Hıristiyan Ortaçağ felsefesine ve islam düşüncesine etkisi bakımından da ayrıca önem taşıyan Platon, düşünce tarihi boyunca tartışılan tüm problemleri yüzlerce yıl öncesinden ele almış ve ilk büyük felsefi sistemi inşa etmiştir.Platon'un gençlik diyaloglarından birisi olan Küçük Hippias'ın ana konusu "bilerek mi yoksa bilmeden mi kötülük, adaletsizlik, haksızlık yapmanın daha iyi olduğu"dur. Platon, Küçük Hippias'ta da hocası Sokrates'i tanıtmak amacıyla ele aldığı diğer Sokratik diyaloglarda olduğu gibi kendi görüşlerini ortaya koyar.Hitabet yeteneği güçlü, ikna sanatında oldukça başarılı olan ve Homeros'a gönderme yaparak "düşündüğünü saklayan ve düşündüğünden farklı şekilde konuşan bir insandan, Hades'in kapıları kadar nefret ederim" diyen Hippias, Eudikos ve Sokrates diyaloğun aktörleridir. Bir konuda doğru dürüst yalan söyleyebilmek için, konunun bütün detaylarının bilinmesi gerektiği, dolayısıyla "bilerek yalan söyleyenin, bilmeden yalan söyleyenden daha üstün olduğu" konusu diyalog boyunca Sokrates'in erdem anlayışıyla çelişse de, "sofistçe çürütme"nin başarılı örneklerinden biri olarak yerini alır.

Küçük Hippias Alıntıları - Sözleri

  • yalan söyleme yeteneği olmayan insan yalancı olamaz.
  • SOKRATES: Öğrenmekten asla sıkılmam, araştırırım, sorarım ve sorduklarıma yanıt verenlere şükran duyarım. Hiç kimseye karşı nankörlük etmedim. Öğrendiğim şeyleri kendim buldum da demedim. Bana ders verenleri ve bilmediğimi öğretenleri her zaman överim, onlardan bilgili insanlar şeklinde söz ederim ve öğrendiklerimi herkese aktarırım.
  • SOKRATES: Ruhumu cehaletten kurtarırsan, bedenimi bir hastalıktan kurtarmış olmaktan çok daha büyük bir iyilik yapmış olacaksın.
  • EUDIKOS: Hippias'ın herhangi bir konuda sorularını yanıtsız bırakmayacağından eminim. Hippias, Sokrates'in sorduklarına yanıt verirsin, değil mi? Tabii ki verirsin. HIPPIAS: Sevgili Eudikos! Elis'teki evimden çıkıp Olimpiyat Oyunları sırasında Olympia'daki Yunanlıların önüne geçerek, tapınaklarında, hazırladığım nutukları talep eden her insana okuyan birisi olarak soru sormak isteyen herkesin sorularina yanıt verdim. Bugün de Sokrates'in sorularından kaçacak halim yok.
  • Sokrates irade zayıflığını kabul eden biri değildir. O, doğru eylemi belirlemede aklın ve bilginin duygu ve tutkular karşısında çaresiz kalabileceğini dile getiren yaygın kanaate hayatı boyunca karşı çıkmıştır.
  • Eserin Kaleme Alınış Tarihi Antik kaynakların sağladığı delillere ek olarak son dönemde yapılmış olan stilometrik çalışmalar, diyaloğun Platon'a ait bir eser olmayabileceğiyle ilgili tüm kuşkuları ortadan kaldırmıştır. Başka bir deyişle, Küçük Hippias'ın Platonik külliyatta yer alan eserlerden biri olduğu konusunda, Platon yorumcuları arasında bugün tam bir mutabakat bulunmaktadır. Tam bir mutabakatın söz konusu olduğu hususlardan bir diğeri de, diyaloğun Platon tarafından kaleme alınmış ilk eserlerden biri olduğu hususudur. Nitekim, örneğin W. K. C Guthrie, diyaloğun Sokrates'in ölümünden hemen sonra kaleme alındığını öne sürer.?
  • SOKRATES: Yalancılar zeki insanlardır. HİPPİAS: Zeus adına yemin ederim ki hem de çok zekilerdir.
  • SOKRATES: O halde böylesi bir ruh güzel olmayan bir şey yaptığında bunu becerisiyle ve isteğiyle yapıyor. Zaten böyle işler, yani güzel ve güzel olmayan işler ya da sadece bunlardan biri adaletin ürünleridir. HİPPİAS: Öyle görünüyor. SOKRATES: Ayrıca haksızlık yapmak kötüdür, haksızlik yapmamak ise iyidir. HİPPİAS: Evet. SOKRATES: Bu nedenle en yetenekli ve iyi ruh, haksızlık ettiğinde bunu isteyerek yaparken, kötü ruh bunu istemeden yapacaktır. HİPPİAS: Evet, dediğin gibi olacak. SOKRATES: Bir insanın ruhu iyiyse kendisi de iyidir, ruhu kötüyse kendisi de kötüdür. HİPPİAS: Evet. SOKRATES: Bu durumda isteyerek haksızlık yapmak iyi insanın, istemeden haksızlık yapmak da kötü insanın işidir. Çünkü bir insanın ruhu iyiyse kendisi de iyidir. HİPPİAS: Sanırım haklısın. SOKRATES: O halde Hippias! Isteyerek kötülük yapan, güzel olmayan ve haksız işler yapan kişi, elbette böyle bir insan varsa, iyi insandır. HİPPİAS: İşin doğrusu Sokrates, bu düşünceni kabul edemem. SOKRATES: Hippias! Zaten kendim de bunu kabul etmiyorum. Ancak araştırmamızın sonunda birlikte bu sonuca ulaştık. Daha önce de söylediğim gibi, bu konularda kafam karışıyor. Bazen başka, bazen başka bir şekilde düşünüyorum. Benim gibi cahil insanların böylesi konularda kafa karışıklığı yaşamasında şaşırılacak bir şey yok. Ama sizin gibi çok değerli insanların düşüncelerinin sürekli olarak değişmesi karşısında endişeleniyorum. Çünkü bizimle sizin aranızda bir fark olmazsa, aklımız karıştığında sizin yanınıza geldiğimiz zaman bir sonuç elde edemeyiz ve kararsızlıklarımızdan bir türlü kurtulamayız.
  • Diyaloğun Konusu Diyalog, Sokrates'in, döneminin saygın Sofistlerinden biri olan Hippias'ı ahlaki bir konu üzerinde fikri olarak veya sıkı bir çürütme yöntemi uygulamak suretiyle alt edişini anlatan veya serimleyen bir eserdir. Söz konusu ahlaki mesele, “bilerek mi yoksa bilmeden mi kötülük, adaletsizlik, haksızlık yapmanın daha iyi olduğu" konusudur. Bu konuda Sokrates bilerek isteyerek kötülük yapmanın daha iyi olduğunu savunup, bunu, tezin tam aksini düşünen veya bu konuda yaygın kanaati paylaşan Hippias'a, argümanın veya tartışmasının gücüyle kabul ettirir. Aslında bu, biraz da Hippias'tan ziyade Sofistlik karşısında, bir yere kadar Sofistçe ve Sokrates'e özgü çürütme yöntemiyle elde edilmiş bir zaferdir. Eserde konuya Hippias'ın çokyönlü uzmanlık iddialarindan hareketle girilir. Hemen her konuda geniş bir bilgi sahibi olan, her alanda etkili nutuklar çekip, ayakkabıcılıktan ezberleme sanatına neredeyse her sanat dalında uzmanlık tesis eden Hippias'ın oldukça başarılı olduğu alanlardan birisi de Homeros yorumculuğuydu.? Sokrates, eserin hemen başlarında ilk kez olarak Homeros tarafından gündeme getirilen bir konuda, diyalogdaki tüm tartışmaların etrafında gelişeceği bir soru sorar. “Akhilleus mu yoksa Odysseus mu daha üstün veya iyi bir insandır?" Sokrates bu konuda, Akhilleus'u daha üstün, yani daha iyi ve dürüst biri, buna mukabil Odysseus'u kurnaz ve kötü biri olarak gösteren geleneği kabul etmeyip sorgular ve bir konuda gerçekten de uzman olan bir kimsenin, amatör bir yalancının şaşırıp bocaladığı yerde, çok daha iyi bir şekilde yalan söyleyebildiğini ileri sürer. Buradan çıkartılması gereken sonuç şudur: Akhilleus doğruyu söyleyen dürüst bir insansa aynı zamanda iyi bir yalancı ve hilekâr olmak durumundadır. Odysseus da iyi bir yalancı ise eğer, aynı zamanda doğruyu söyleme gücü ya da yeteneğine sahip dürüst bir insan olacaktır. Hippias bu sonuca, Homeros'tan destek alarak ve onun Akhileus'u iyi ve dürüst, buna mukabil Odysseus'u kötü ve yalancı biri olarak gösterdiğini söylemek suretiyle itiraz eder. Sokrates bu durum karşısında, Homeros'un yanlarinda olmadığını, dolayısıyla onu bu konuda sorgulamalarının imkânsız olduğunu söyleyerek, tartışmayı sadece kendisiyle Hippias arasında geçecek bir tartışmaya dönüştürür ve muhatabını sorgulamayı sürdürür. O, bu noktada Akhilleus'un, söylediklerinin arkasında duramaması, sözlerine sadık kalamaması nedeniyle Akhilleus'un Odysseus'tan daha yalancı ve kötü biri olduğunu söyleyince de Hippias, haklı olarak Akhilleus'un sadece kalbinden geçenleri söylediğini, aldatma niyeti taşımadığını belirtir. Yaptığı yanlışlar, ettiği kötülükler bilmeden ve istemeden yapılmış olan kötülükler olduğu için Akhilleus, Hippias'a göre, Odysseus'tan daha üstün veya daha iyi biridir. Sokrates, buna, argümanin veya uyguladığı çürütme tekniğinin bir parçası olarak karşı çıkar: Bir konuda bilerek, isteyerek yalan söyleyen bir adam, o konuyu daha iyi bildiği için daha iyi bir zihin ve ruh haline sahiptir. Bu da bizi, diyaloğun esasına ve son noktasına taşır: “Bilerek mi yoksa bilmeden mi kötülük yapan kişi daha iyi bir insandır?" Sokrates, bu noktada çeşitli disiplinlerden, sanat ve mesleklerden yaptığı meşhur analojiyi bir kez daha kullanır. Bu analoji üzerinden de, ahlak alanı da dahil olmak üzere, hemen her alanda yapılabilecek bir yanlışın, söz konusu olabilecek bir başarısızlığın, bu yanlış ya da başarisızlık, bilinçli bir tercihin sonucu olarak ortaya çıkmışsa eğer, yanlışa düşmüş olan kişinin, seçmiş veya istemiş olması durumunda doğru olanı yapma gücüne sahip olduğu anlamına geldiği için, daha iyi bir şey olduğunu savunur. Buradan çıkartılacak olan sonuç açıktır: “Bilerek isteyerek kötülük yapan, güzel olmayan ve haksız işler yapan kişi, iyi insandır." Hippias böyle bir akıl yürütmeyi kabul edemeyeceğini bildirir. Sokrates de varılan sonuçla ilgili rahatsızlığını, "elbette böyle bir adam varsa” diyerek ifade eder. Ama yapılacak bir şey yoktur. Bu sonuca götüren argüman baştan itibaren bilerek, isteyerek yalan söylemenin, kötülük yapmanın mümkün olduğunu varsaymıştır. En azından Hippias'ın Odysseus'la ilgili olarak düşündükleri bu varsayımı doğrular. Oysa Sokrates'in kendisi, başka kaynaklardan veya diğer Platonik diyaloglardan bildiğimiz kadarıyla, bunun tam tersini, yani “hiç kimsenin bilerek isteyerek kötülük yapmayacağını” savunur. Kendisinin temel paradokslarından birini meydana getiren bu görüşün ima ettiği üzere, Sokrates irade zayıflığını kabul eden biri değildir. O, doğru eylemi belirlemede aklın ve bilginin duygu ve tutkular karşısında çaresiz kalabileceğini dile getiren yaygın kanaate hayatı boyunca karşı çıkmıştır. “Bilerek isteyerek kötülük yapanın bilmeden kötülük yapandan daha üstün ya da iyi bir olduğu” sonucuna götüren argüman, yine insanların iyi ve kötü eylemleri bilgiye, yani bir tekhne ya da sanata dayanarak hayata geçirdiklerini varsaymıştır. İnsanları iyi eylemlere götüren bir sanatın onları kötü eylemlere de götürmesi kadar doğal ve anlaşılır bir şey olamaz. Sanat da öğretilebilen bir şeydir. İyi ve kötü eylemler bir sanatın sonucu olarak ortaya çıkıyorsa eğer bu, insanlara iyi ve ahlaki bir biçimde eylemde bulunmalarının öğretilebileceği anlamına gelir. Sokrates'in kendisi, en azından bir başka Platonik diyalog olan Protagoras'tan öğrendiğimiz kadarıyla, erdemin öğretilebilir olduğuna inanmaz. Demek ki diyaloğun sonunda varılan ve sadece Hippias'ın kendisi için değil, Sokrates için de kabul edilebilir olmayan sonuç, Sokrates'in başka yerlerde öne sürdüğü görüşlerden değil de Hippias'ın kabul ettiği görüş ya da öncüllerden çıkmaktadır.
  • EUDİKOS: Ne oldu Sokrates? Hippias uzun uzadıya konuştu, sen ise konuştuklarında herhangi bir yeri beğendiğini ya da beğenmediğini söylemedin. Gördüğün gibi felsefe konuşmaktan hoşlanan bizler baş başa kaldık. SOKRATES: Eudikos! Gerçekten de Hippias'ın Homeros ile ilgili söylediklerinden ona bazı şeyler sormak isterdim. Örneğin baban duyduğuma göre Homeros'un İlyada'sı Odysseia'sından daha güzeldir. Çünkü İlyada Akhilleus'un, Odysseia ise Odysseus'un şerefine yazılmış. Akhilleus'un Odysseus'tan olduğu kadar İlyada'nın da Odysseia'dan üstün olmasi gerekir. Baban bunu söylüyordu. Eğer gereksiz bulunmayacaksa, Hippias'ın bu iki kahraman hakkında ne düşündüğünü öğrenmek isterim. Acaba Homeros'un kahramanlarından hangisi daha üstündür? Hippias zaten Homeros ve başka şairler hakkında düşüncelerini iletti. Elbette bunun hakkında da söyleyecekleri vardır.
  • ✔SOKRATES; Hippias! Ben bilge insanlara bilmediğim konularda soru sorarken, konunun üzerinde fazlasıyla durduğumu söylemiştim. Meğer ne kadar da haklıymışım. Bu, sanırım benim tek yeteneğim.
  • Ruhumu cehaletten kurtarırsan, bedenimi bir hastalıktan kurtarmış olmaktan çok daha büyük bir iyilik yapmış olacaksın.
  • Toplum sözleşmesinin doğaya aykırı davranan, doğal olana zarar veren bir zorba olduğunu dile getiren Hippias, tanrılara ibadet, ebeveynlere saygı, başkalarına karşı görevler ve benzeri şeylerle ilgili olarak, kökeni bakımından ilahi, uygulaması itibariyle evrensel bir doğa yasası, yazılı olmayan birtakım yasalar bulunduğuna inanmaktaydı.
  • Hemen her konuda geniş bir bilgi sahibi olan, her alanda etkili nutuklar çekip, ayakkabıcılıktan ezberleme sanatına neredeyse her sanat dalında uzmanlık tesis eden Hippias'ın oldukça başarılı olduğu alanlardan birisi de Homeros yorumculuğuydu. Sokrates, eserin hemen başlarında ilk kez olarak Homeros tarafından gündeme getirilen bir konuda, diyalogdaki tüm tartışmaların etrafında gelişeceği bir soru sorar. "Akhilleus mu yoksa Odysseus mu daha üstün veya iyi bir insandır?" Sokrates bu konuda, Akhilleus'u daha üstün, yani daha iyi ve dürüst biri, buna mukabil Odysseus'u kurnaz ve kötü biri olarak gösteren geleneği kabul etmeyip sorgular ve bir konuda gerçekten de uzman olan bir kimsenin, amatör bir yalancının şaşırıp bocaladığı yerde, çok daha iyi bir şekilde yalan söyleyebildiğini ileri sürer. Buradan çıkartılması gereken sonuç şudur: Akhilleus doğruyu söyleyen dürüst bir insansa aynı zamanda iyi bir yalancı ve hilekar olmak durumundadır. Odysseus da iyi bir yalancı ise eğer, aynı zamanda doğruyu söyleme gücü ya da yeteneğine sahip dürüst bir insan olacaktır.
  • "Bilgisiz insan yalan söyleyemez."

Küçük Hippias İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Uzun zaman bu diyaloğun Platon'a ait olmadığı düşünülmüş. Çünkü diyalogda geçen sözler ne Sokrates'ın ne de Platon'un destekleyeceği türden sözlerdir. Ama sonra Aristoteles Metafizik adlı kitabında bu diyaloğun da Platon'a ait olduğunu yazınca tartışmasız bir Platon diyaloğu olduğu kabul edilmiş. Küçük Hippias Platon'un gençlik dönemine ait bir diyalogdur. Diyalog Hippias, Sokrates ve Eudikos arasında geçer. İlk etapta Homeros'un kahramanlarının hangisinin iyi hangisinin kötü olduğu tartışılır. Bunlar Akhilleus ve Odysseus'tur. Hippias, Akhilleus'u iyi diğerini kurnaz ve yalancı olduğunu söyler. Diyalog ilerledikçe Akhilleus'un da yalancı olduğu sonucuna varılır. Diyalogda tartışılan bir diğer konu ise "bilerek mi yoksa bilmeden mi kötülük, adaletsizlik, haksızlık yapmanın daha iyi olduğu" konusudur. Burada Sokrates bilerek, isteyerek kötülük yapmanın daha iyi olduğunu savunur. Diyaloğun sonuna geldiğinizde bu durumdan Sokrates'ın da rahatsız olduğunu görürüz. (Fatoş Kesici)

Yanlış ise bir şeyi doğru yapamamak, acze düşmektir ve kusurunu görünce yalan demek olmaz. Ama vicdanen kusur görülür hem de onu savunmada türlü uydurmalara kalkışılırsa, yanlış tersinden mareşal rütbesine kadar çıkar ve cinayetlerin en büyüğü olur. Hakikat kaatilliği... yazar/necip-fazil-kisakurek (zaimoğlu mehmet)

Küçük Hippias, Platon'un gençlik dönemi diyaloglarından biri. Platon bu döneminde kendi fikirleri yerine hocası Sokrates'in görüşlerini ve tartışma şeklini yansıtır. Sokrates'in tartışma anlayışı konuyu kesin kavramlara bağlamaktır ve bunun için de ironi tekniğini kullanır. Karşısındaki kişiyi öyle bir yere çeker ki karşısındaki kişi ya kendisiyle çelişir ya tartışmadan kaçar ya da küçük bir ihtimal olarak Sokrates'in söylediklerini doğru kabul eder. Sokrates'in dönemiyle alakalı şunları söylemezsem biraz eksik yazmış olurum gibi hissediyorum. O dönemde ortaya çıkan Sofistlik anlayışı Yunanistan'a ulaşmıştır. Sofistler şehir şehir gezerek öğrencilere para karşılığı ders veren öğretmenlerdir. Verdikleri başlıca ders retoriktir. Retorik, karşıdakini ikna etmek ve etkilemek için kullanılan tartışma tekniği olarak ifade edilebilir. Sokrates bazı noktalarda Sofistlerle kesişse de birçok noktada Sofistlerden ayrılmış ve onlara karşı sert bir tutum tutunmuş, Sofistlerin retorik anlayışına karşı çıkmıştır. Aynı zamanda dersleri para karşılığı verme anlayışlarını kabul etmemiştir. Sokrates'ten sonraki ana karakter Hippias. Hippias da o dönemin ilk Sofistlerinden biri. Kitapta yazdığına göre Hippias, matematik, astronomi, dil bilgisi, hitabet, musiki, mitoloji, edebiyat ve tarih konularında çok geniş bir bilgiye sahip. Bu kitapta da Sokrates'in Hippias ile olan diyalogu yer alıyor. Sokrates kelimeleri Sofistçe kullanarak Hippias'ı ters köşeye yatırıyor. Kitaptaki konu Homeros'un İlyada'sındaki Akhilleus'un ve Odysseia'sındaki Odysseus'un özellikleri üzerinden başlar. İki kitabı da okumadım ancak Hippias'ın dediklerine göre Akhilleus Troya'ya gidenlerin en iyisi ve doğru sözlüsü, Odysseus ise en kurnazı ve yalancısıdır. Sokrates'de buradan başlayarak dürüst insanın aynı zamanda iyi bir yalancı ve hileci olduğunu, yalancı insanın da aynı zamanda doğruyu söyleme yeteneğine sahip bir insan olduğunu sonucuna varır. Bu konuyu da devamında ''Bilerek kötülük yapan bilmeden kötülük yapandan daha üstündür.'' şeklinde kendi anlayışına tamamıyla ters bir sonuca çeker. Hippias da bu görüşü kabul edemeyeceğini söyler ancak yeterli ve tam bir açıklama yapmaz. Kitapta dikkat edilmesi gereken kısım, yukarda bahsettiğim gibi Sokrates'in kendisiyle çelişmesi. Sokrates gerçekten kendi fikirlerine ihanet etmez. Bu sonuca tamamıyla Hippias'ın, Sokrates'in öne sürdüğü öncülleri kabul etmesiyle ulaşılır. Bu da tartışmalarda neleri kabul edip neleri kabul etmemeniz konusunda önemli bir nokta. Felsefeye başlamayı ve Sokrates'i anlamayı düşünüyorsanız kesinlikle okumadan geçmeyin. Yanlış bir veya eksik bir bilgi görürseniz bana yazın. Anlatımımda ya da dil bilgisinde bir yanlışlık varsa affola. (Deniz)

Kitabın Yazarı Platon Kimdir?

Antik/klasik Yunan Filozofu, Matematikçi, Felsefi Diyaloglar Yazarı ve Batı Dünyasındaki İlk Yüksek Öğretim Kurumu Olan Atina Akademisinin Kurucusu

Eski Yunan filozofu (Atina İ.Ö. 428-ay.y.İ.Ö. 348/347). Soylu bir ailenin oğlu olan Eflatun (ya da Platon), parlak bir Öğrenim görerek, sanatın her dalında kendini gösterdi (çok genç yaşta şiirler, trajediler yazdı); Kratilos'tan bilim dersleri aldı. Sokrates'le tanışınca (İ.Ö. 407) felsefeye yönelip, gerek beden, gerek kafa yapısı bakımından siyasete yatkın olmadığından, o karışık yıllarda siyasetten uzak kaldı. Demokrasiyi küçümserken, Otuzlar Meclisi'yle iktidara gelen dostlarının yönetimini daha da beter buldu. Sokrates'in Ölümünden sonra Megara'da Eukleides'in yanına çekildi; sonra yolculuklar yaparak Kyrene'de matematikçi Theodoros'la tanıştı. Mısır'a bir yolculuk yapıp, İtalya'ya giderek Tarento ve Lokroi'deki pyhthagorasçı çevrelerle ilişki kurdu. İ.Ö. 388'e doğru Dionysos'un kaynı Dion tarafından, Syrasos'u oek etkileyemedi. Atina'ya dönerek, Akademi Gymnasionu'nda Yunanistan'ın dört bir yanından gelen Öğrencilere ders verdi. İ.Ö. 367 ve İ.Ö. 361'de iki kez daha Sicilya'ya gittiyse de, Genç Dionysos'u da etkilemeyi başaramadı ve felsefe ile tiranlığı bağdaştırmaktan vazgeçti. Atina'ya dönüp, Akademi'de ders vermeyi sürdürerek, söylentiye göre bir şölen sırasında öldürüldü.

Eflatun'un bütün yapıtları günümüze kalmıştır: Felsefe ve felsefeyle bağlantılı konularda yazılmış 26 diyalog. Karşılıklı konuşmalar biçiminde yazıldıkları için bunlara "diyalog" denirse de, tümünü diyalog diye adlandırmak belki doğru olmaz; çünkü, sözgelimi Sokrates'in mahkemede yaptığı konuşmayı içeren Savunma ve daha birkaç yapıtı, temelde monologdur. Gene de, tarihsel kişilere dayansın ya da dayanmasın, bütün yapıtlarını kişilerin ağzından yapılan konuşmalar biçiminde yazdığı için, tümü bu anlamda tiyatrovaridir. Birkaçı dışında, diyalogların tümünde, Sokrates odak kişidir.

Platon Kitapları - Eserleri

  • Devlet
  • Sokrates'in Savunması
  • Phaidon
  • Diyaloglar 2
  • Şölen - Dostluk
  • Gorgias

  • Lysis
  • Hipparkhos Kleitophon Rakipler
  • Protagoras
  • Diyaloglar
  • Devlet Adamı
  • Mektuplar
  • Philebos

  • Meneksenos
  • Euthyphron
  • Kriton
  • Yasalar
  • Timaios
  • Ion
  • Menon

  • Sofist
  • Minos
  • Lakhes
  • Kritias
  • Alkibiades I-II
  • Parmenides
  • Theaitetos

  • Küçük Hippias
  • VII. Mektup, Dion
  • Seçmeler
  • Kratylos
  • Büyük Hippias - Theages
  • Euthydemos - Parmenides
  • İkinci Alkibiades

  • Kharmides
  • Epinomis
  • Phaidros
  • Devlet III-IV
  • Siyaset ve Retorik
  • Kleitophon veya Felsefeye Davet
  • Parmenides

  • Devlet

Platon Alıntıları - Sözleri

  • Tanrı sıradan bir kişiyi bile şair yapacak kadar bilge bir şairdir. O ana dek şiirden yana nasipsiz bile olsa aşk'ın dokunduğu herkes şair oluverir bir anda. (Şölen - Dostluk)
  • Kurtlar kuzuları nasıl severse Aşıklar da sevgililerini öyle sever. (Phaidros)
  • sözü özüne uymayan biri beni sıkar; söyledikleri ne kadar güzel olursa, o kadar sıkar. o zaman da beni söze düşman görürler. (Lakhes)
  • "Antropos* ismi sadece yakınındaki canlıları görebilen, gördüğünden farklı bir şey düşünemeyen hayvanların ifade ettiğinden farklı bir anlam ifade eder." *İnsan (Kratylos)
  • “Benim gibi bir kimseyi kolay kolay bulamayacaksınız. Onun için, size, kendinizi benden yoksun bırakmamanızı öneririm.” (Sokrates'in Savunması)
  • Evet birleştiren şey sevinç ve acı ortoklığı değil midir? (Seçmeler)

  • Ruha ait şeylere bakalım; bunlar ölçülülük, doğruluk, cesaret, kolay öğrenme, zihinde tutma, iyi yüreklilik ve daha başka benzer şeyler... (Menon)
  • Ya sen adaletin ne olduğunu bilmiyorsun ya da onu benimle paylaşmak istemiyorsun (Kleitophon veya Felsefeye Davet)
  • O halde, sence, söz, söylenen; görüş, görülen; işitiş, işitilen şey midir? Yoksa, söz başka, söylenen şeyler başka; görüş başka, görülen şeyler başka; işitiş başka, işitilen şeyler başka mıdır? (Minos)
  • Eğer bir resme gereğinden fazla yaklaşırsan resimden hiçbir şey anlayamazsın. (Theaitetos)
  • Devletler yeniden düzenlenmedikçe, kanunların daha iyi bir hale getirilmelerine imkân yoktur. (Mektuplar)
  • “İnsanlara tanrılardan söz ederken onları tatmin etmek, gerçekten biz ölümlülere, ölümlülerden söz etmekten daha kolay gibi görünüyor. Çünkü dinleyenlerin, kendilerine bu kadar yabancı olan meseleler üzerinde görgüsüz ve kara cahil olmaları, bu konuda söz söylemek isteyenlerin işini pek kolaylaştırır; zaten tanrılar hakkındaki bütün bilgimizin de ne olduğu belli.” (Kritias)
  • YABANCI: Sanırım henüz aşk avına dikkat etmedin. THEAİTETOS: Dikkat etseydim ne olurdu? YABANCI: Bu avın hediye olmadan yürümediğini görürdün. (Sofist)

  • "İyi şeyler istiyorum ancak farkına varmadan tanrılardan kötü bir şey istememek çok zorlu bir iş." (Alkibiades I-II)
  • Dilde yapılacak yanlışlık, sadece dile değil aynı zamanda ruha da kötü etki eder. (Phaidon)
  • Oysa, çoğunlukla, doğa ve yasalar birbirine kar­şıttır. Bu nedenle, insan utanıp düşündüğünü söylemekten çekinirse, sözleri birbirini tutmaz olur. (Diyaloglar 2)
  • gevezelik ciddi araştırmaların eğlencesi olur. (Philebos)
  • “Önemli olan yaşamak değil, iyi yaşamaktır.'' (Kriton)
  • _O halde aldanmıyorsam, kötülük kalmadığı zaman bile dostluk vardır. _Vardır. _Dostluğun sebebi gerçekten kötülük olsaydı dostluğun da ortadan kalkması gerekirdi: çünkü sebep yok olunca sonucu da yok olur. (Lysis)
  • Seyircilere dikkat etmeliyim çünkü onları ağlatırsam alacağım para beni güldürür, onları güldürürsem alacağım para beni ağlatır. (Ion)