Küçük Şeyler - Samipaşazade Sezai Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Küçük Şeyler kimin eseri? Küçük Şeyler kitabının yazarı kimdir? Küçük Şeyler konusu ve anafikri nedir? Küçük Şeyler kitabı ne anlatıyor? Küçük Şeyler kitabının yazarı Samipaşazade Sezai kimdir? İşte Küçük Şeyler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Samipaşazade Sezai

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786052955178

Sayfa Sayısı: 84

Küçük Şeyler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Küçük Şeyler sıradan insanın başına gelmesi muhtemel sıradan olayları, acıları, ümitleri, hayal kırıklıklarını, yani kimi hayat gerçeklerini ve bu gerçekler karşısında yaşanan duyguları ele alıyor. Ağaçların kesilmesine üzüntü duymamız, kuş sesleriyle neşelenip aşk uğruna acı çekmemiz, bir tebessümle umutlanıp kurduğumuz hayallerin yıkılıvermesi gibi olağan ama okuru derinden etkilemeyi başaran hikâyelerdir bunlar. Türk edebiyatına modern anlamda hikâyenin ilk örneklerini kazandıran Samipaşazade Sezai, Küçük Şeyler için yazdığı önsözde, neyin anlatıldığının değil, nasıl anlatıldığının önemli olduğunu vurgulayarak hikâyenin gücünün ayrıntıda gizli olduğunu ve güzel yazıldığı sürece basit konuların da önem kazanacağını söyler.

Samipaşazade Sezai (1859-1936) İstanbul’da doğan Sezai’nin çocukluk ve ilkgençlik yılları Maarif nazırlığı da yapmış olan babası Sami Paşa’nın Taşkasap’taki büyük konağında geçer. Bu konak dönemin meşhur fikir adamlarına, yazar ve şairlerine ev sahipliği yapan önemli bir buluşma noktasıdır. Sezai burada pek çok yazar ve şairle tanışır. Özel hocalardan Arapça, Farsça ve Fransızca dersleri alır. Gençlik yıllarında oldukça etkilendiği Namık Kemal ve yakın dostu Abdülhak Hamit’in yenilikçi düşüncelerini benimseyen Sezai, 1880’de Londra Sefaretine ikinci kâtip olarak atanır. Burada Batı edebiyatını, özellikle Shakespeare’in eserlerini inceleme imkânı bulur. Londra’da geçirdiği bu zaman onun düşünce dünyasını ve edebi ufkunu genişletir. 1901’e kadar İstanbul’da Hariciye Nezareti’nde muavinlik görevini sürdürür. İstanbul’da geçirdiği 1886-1901 yıllarında Sergüzeşt’i, Küçük Şeyler’i ve Rumûzü’l-Edeb’i yayımlar. İstanbul’un alafranga dünyasına yönelik ilk köklü saptamalar onun eserlerinde belirir. Sergüzeşt’te esirlik ve özgürlük kavramlarını işlemesi hükümetin takip çemberine girmesine neden olur ve 1901’de Paris’e kaçar, burada Jön Türkler’e katılır. Tanzimat dönemi yenilikçi edebiyatın öncülerinden Samipaşazade Sezai’nin seçme eserlerine Türk Edebiyatı Klasikleri Dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.

Küçük Şeyler Alıntıları - Sözleri

  • Ah kadınlar! Anlaşılmaz bir muamma... Bazen vahşet ve şiddeti zayıf okşayışlara, küçük iyiliklere tercih ederler.
  • "Adam olmaz, insaniyet bilmez cahiller!"
  • Şairlerin, âlimlerin en büyük eserleri, ümitsiz ve hiddetli zamanlarında yazdıklarıdır.
  • Diz çöküp başımı ayağına koyayım Kalkınca da canımı sana feda edeyim
  • "Biraz hakkı yok mu? Büyük bir küçük olmaktansa, küçük bir büyük olmak daha iyi değil midir?"
  • Yaşam mücadelesine zırhsız, silahsız, yani zayıf bir bünye, hassas bir gönül, sevdalı bir ruhla girmişti.
  • "Şairlerin, âlimlerin en büyük eserleri, ümitsiz ve hiddetli zamanlarında yazdıklarıdır."
  • “Hanım! En son cevabını isterim. Ya ben, ya kediler?” “Kediler!”
  • Ah ne alçak gönüllerimiz var. Nefrete neden olması gereken olayların sevgiyi öldürememesi ne acıdır!
  • "Şu gerçeği itiraf etmeliyiz ki bizler çoğunlukla en uzak bir yerde bulunan bir ailenin özel hayatını bildiğimiz halde oturduğumuz yerin bir saat ötesini bilmeyiz."
  • "Şu yalnızlık dokunaklı değil mi? Otuz üç seneden sonra her yerde, her şeye karşı yalnız! Bu engin denize, bu uzak ufuklara karşı yapayalnız!"
  • "Yirmi yaşında olmadığımız halde bizler de mutlu olduğumuz anları gözden geçirsek, bütün kâinatın karşısında titrediği şu kelimeye ulaşmaz mıyız? "Hiç!"
  • "Büyük adamların öfkesi de büyük olur. Ne büyüklük! Ne büyüklük!"

Küçük Şeyler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Samipaşazade Sezai ve Eserleri Üzerine: Samipaşazade edebiyatımızda romantizmden realizme geçişin basamaklarından biri olması nedeniyle üzerinde durulması gereken bir yazar olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle yazarın tek romanı olan Sergüzeşt ve hikâyelerini topladığı Küçük Şeyler isimli kitapları hakkında birkaç şey yazmak istiyorum. Sergüzeşt isimli romanında Samipaşazade, Ahmet Mithat gibi kendini gizlemiyor, aralara girip bilgiler veriyor, hikâyeyi bir başkasından duyduğunu ifade ediyor. Konu olarak esaret ve insan ticaretine dikkat çekmek istese de Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-i Talat ve Fitnat’ında olduğu gibi gelenek görenek kıskacındaki evlilik anlayışının toplumsal zararlarının üzerinde de önemle durmuş. Namık Kemal’e öykünerek yaptığı ağdalı ve uzun tasvirleri biraz yorucu buldum (Bazı tasvir ve benzetmeleri ise çok ustalıkla kullanmış). Bunlarla birlikte, Samipaşazade bu eserini babasının konağında esir kadınlar üzerinde yaptığı gözlemler üzerine kaleme almış. Diğer Tanzimat eserlerinden farklı olarak ilk görüşte aşk yerine zamanla gelişen bir aşk söz konusu. Kişilerin ruhsal durumlarını anlatmada zaman zaman romantizme kaçsa da çevre tasvirleri yerinde ve amaca uygun kullanılmış. Küçük Şeyler’de yazarın 6 adet öyküsü ve bir tane de tam öykü denemeyecek şiirsel bir metninin yanısıra Daudet’den çevirdiği bir öykü de bulunuyor. Hikâyelerinin bazılarında Tanzimat edebiyatı özellikleri görülse (Düğün, Hiç) de bazıları oldukça modern (Bu Büyük Adam Kimdir, Kediler, İki Yüz Elli Kuruşa Bir Asır, Pandomima) geldi bana. Yaptığı çeviri seçiminden de Fransız realist ve natüralist yazarların etkisi altında kaldığı anlaşılıyor. Hatta bu konuda kendinden sonra gelen Edebiyat-ı Cedide (Servet-i Fünün) yazarlarına da öncülük ettiği söyleniyor (Solok, Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman: 1859-1959). Tanzimat edebiyatı ve Türk klasiklerini okuyacaklara Samipaşazade Sezai’nin özellikle Küçük Şeyler isimli öykü kitabını okumalarını öneririm. İyi okumalar dileklerimle… (Yasemin)

- yirmi yaşında olmadığımız halde bizler de mutlu olduğumuz anları gözden geçirsek, bütün kâinatın karşısında titrediği şu kelimeye ulaşmaz mıyız ? " h i ç ! " (•E.)

Küçük şeyler Samipaşazede Sezai tarafından yazılmış 9 kısa hikayeden oluşan tek oturuşta okuyup bitirebileceğiniz bir kitap. Yazar kitabında neyin anlatıldığı değil ne şekilde anlatıldığının önemini vurgulayarak hayatta herkesin yaşaması muhtemel konular hakkında yazmış. (Merve geyikçioğlu)

Kitabın Yazarı Samipaşazade Sezai Kimdir?

Sami Paşazade Sezai (Osmanlıca: سامى باشا زاده سزائى), (d. 1859 İstanbul - ö. 26 Nisan 1936 İstanbul) Türk realist öykücü, romancı.rnrnTürk Edebiyatının ilk gerçekçi romanlarından birisi olma özelliğiyle edebiyat tarihinde büyük önem taşıyan “Sergüzeşt” adlı romanın yazarıdır. Türk edebiyatında modern kısa hikâyenin kurucularındandır.

Yaşamı

1859 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Tanzimat devrinin ileri gelen isimlerinden, Osmanlı Devleti’nin ilk Maarif Nazırı (Eğitim bakanı) Abdurrahman Sami Paşa ile Paşa’nın ikinci eşi olan Dilarayiş Hanım’ın oğludur. Babasının Taşkasap, Taşkasap’taki konağında özel öğrenim gördü. Konaktaki eğitim yıllarında Farsça, Arapça, Fransızca, Almanca; daha sonra Londra’da görev yaptığı yıllarda İngilizce öğrendi. Yirmi yaşına kadar resmi bir görev almayıp, edebiyat konusundaki bilgilerini artırmayı tercih etti. “Maarif” başlıklı ilk yazısı 1874 yılında “Kamer” adlı gazetede yayımlandı. 3 perdelik bir piyes olan “Şir” isimli ilk eseri 1879’da yayımlandı. 1880'de, ağabeyi Abdüllatif Suphi Paşa’nın başında olduğu Evkaf Nezareti Mektubi Kalemi’ne memur oldu. Babasının ölümünden sonra da Londra elçiliği ikinci kâtipliğine atandı. Orada kaldığı dört yıl boyunca İngiliz ve Fransız edebiyatlarını yakından izledi. 1885’te elçilik görevlerinin şapka giymesi yasağına uymadığı için elçilik kadrosu azledildiğinde İstanbul'a döndü, İstişare Odası’na memur oldu. Bu dönemde Latife Hanım ile kısa süren bir evlilik yaptı. 1885 - 1901 arasında İstanbul’da yaşadı ve edebi açıdan verimli bir dönem geçirdi. Abdülhak Hamit ve Recaizade Ekrem ile yakın dost oldu. 17-18 yaşlarında iken tanıştığı Namık Kemal ile sürekli mektuplaştı. Diğer Tanzimat yazarları gibi çok sayıda eser vermedi; bir roman, iki küçük hikâye kitabı, hatıra ve seyahat yazıları yazdı. 1888’de bir paşazade ile cariyenin aşk öyküsünü anlattığı Sergüzeşt adlı romanı yayımlayarak Şemseddin Sami, Namık Kemal ve Ahmet Mithat Efendi'den sonra Türk edebiyatının ilk romancıları arasına girdi. Alphonse Daudet'den “Jak” romanını Türkçeye çevirdi. 1891’de hikayelerini “Küçük Şeyler” adlı kitapta topladı. 1897'de İkdam Gazetesi'nde makaleler ve hikayeler yazdı. Bazı makale ve hikayelerini “Rumuzü'l-Edeb” (1898) adlı kitapta topladı.rnrnSergüzeşt romanı yüzünden göz hapsine alındığını düşünerek bundan kurtulmak için 1901’de Paris'e gitti ve 1908'de Meşrutiyet'in ilanına kadar da orada kaldı. Yurtdışına kaçışını Servet-i Fünun Dergisi’nde yayımlanan “1901‘e Ait Bir Hatıra” başlıklı yazısında anlattı. Paris’te Jön Türkler’le tanıştı; İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı ve cemiyet içinde saygın bir yere geldi. Cemiyetin 15 Şubat 1902’de yayın hayatına başlayan "Şüra-ı Ümmet" adlı yayın organında Osmanlı Devleti politikalarını ve rejimini eleştiren yazılar yayımladı. Paris yıllarını “1901’den İtibaren Paris’te Geçen Seneler”, “Paris Hatıratından”, “Paris’te Yedi Sene” adlı yazılarında anlattı.rnrnII. Meşrutiyet’in ilanı üzerine İstanbul'a döndü ve Madrid elçisi olarak görevlendirildi. I. Dünya Savaşı başlayınca Madrid'den İsviçre'ye geçti, savaşın sonuna kadar burada kaldı. İspanya yıllarını “Gırnata ve El-Mescidü’l Camia: Elhamra” adlı iki yazıda, İsviçre’de geçirdiği zamanı “İsviçre Hatıratı” başlıklı yazılarında anlattı.rnrnMütareke devrinde 1921 yılında yaş haddi dolmadan hükümet tarafından emekliye sevkedildi ve İstanbul'a döndü.rnrnSon yıllarını Kadıköy’ün Mühürdar semtindeki evinde geçirdi. Çok sevdiği yeğeni İclal'in ölümü üzerine yazdığı mensur bir mersiye ile daha bazı nesir ve hatıralarını 1924’te yayımladığı “İclal” isimli kitapta topladı.rnrn1927'de kendisine Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kararıyla "Hidamat-ı Vataniyye" tertibinden maaş bağlandı. 26 Nisan 1936 tarihinde İstanbul'da zatürreden öldü. Cenazesi, Göksu’daki aile mezarlığına, yeğeni İclal’in yanına defnedildi.

Edebi Kişiliği

İlk eserini Namık Kemal etkisinde yazdığı “Şir” adlı eseri ile tiyatro oyunu alanında veren sanatçı; roman, hikâye, hatıra, sohbet, makale ve şiir ile üne kavuştu. Tek romanı olan Sergüzeşt, bütünüyle esaret konusunu işleyen ilk roman olarak edebiyatımızda yer aldı; cariyelik ve kölelik siteminin eleştirildiği roman, onun en ünlü eseri oldu. Besim Ömer Paşa tarafından Fransızca’ya çevrildi. Romanının getirdiği ünle hikâyeci yönü gölgede kalmış olsa da hikayecilik yönü çok güçlü bir yazardı. Küçük olayları konu alan hikâyeleri ile kısa hikâye türünü, Türk edebiyatına soktu. Tanzimat döneminin en genç yazarı olan sanatçı, “Küçük Şeyler” adlı kitabı ile Servet-i Fünun yazarlarını etkiledi. Namık Kemal’in etkisiyle bir çok hikayesinin dilini süsledi, uzun cümleler kullandı. Yazılarında romantizm ile realizmi birleştirdi. “Sanat için sanat” anlayışıyla eserler verdi. Konularını her zaman yerli hayattan seçti.

Samipaşazade Sezai Kitapları - Eserleri

  • Sergüzeşt

Samipaşazade Sezai Alıntıları - Sözleri

  • "Şu gerçeği itiraf etmeliyiz ki bizler çoğunlukla en uzak bir yerde bulunan bir ailenin özel hayatını bildiğimiz halde oturduğumuz yerin bir saat ötesini bilmeyiz." (Küçük Şeyler)
  • İnzivanın kendine mahsus fikirleri, âşinaları vardır. (Samipaşazade Sezai Bütün Eserleri 1-2)
  • Ağlamak uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son gücün çığlığıdır.. (Sergüzeşt)
  • Hayatında herkesi güldürdüğü halde ölümünde kimseyi ağlatamayan zavallı Paskal'ın bu seferki hali taklit değil, ölüm gibi gerçekti. (Pandomima)
  • “Gözünden dökülen yaşlar yüzündeki unları, kırmızı boyaları bozarak kıvılcım taneleri gibi o harap duvarların yıkılmış taşlarına damlıyordu” (Pandomima)
  • "Güzellikten büyük asalet, temiz bir kalpten büyük servet mi olur?" (Sergüzeşt)

  • Ah ne alçak gönüllerimiz var. Nefrete neden olması gereken olayların sevgiyi öldürememesi ne acıdır! (Küçük Şeyler)
  • özel seyit ateş spor lisesi (Pandomima)
  • Şüphe yok ki, okumayı bilmek bir marifettir. (Samipaşazade Sezai Bütün Eserleri 1-2)
  • Bir kuşun ötüşüyle bir çocuğun ruhu arasında ilişki vardır. (Sergüzeşt)
  • Fakat o yaşlarda galeyan-ı şebabetle gözler hakayık-bîn olamaz. Gençlikte zevk insanı ekseriya yanıltır...Heyecanı derecesinde amik olmayan şebabetin, mecnunane hevesâtı, seneler tarafından tashih olununca, birdenbire insan ne görür: Hatalarını, kusurlarını... (Samipaşazade Sezai Bütün Eserleri 1-2)
  • Hiç şüphe yok ki o nazar-ı rahim bu küçüğe ilâçtan ziyade bir deva-yı kalb-ı elim idi. (Samipaşazade Sezai Bütün Eserleri 1-2)
  • “Hanım! En son cevabını isterim. Ya ben, ya kediler?” “Kediler!” (Küçük Şeyler)

  • "Yirmi yaşında olmadığımız halde bizler de mutlu olduğumuz anları gözden geçirsek, bütün kâinatın karşısında titrediği şu kelimeye ulaşmaz mıyız? "Hiç!" (Küçük Şeyler)
  • "Zavallı çocuklar! Sizin o mini mini elleriniz birkaç asırdan beri insanlığın altında inlediği esaret zincirlerini kırmak için değil, belki kendiniz gibi küçük kuşları,güzel çiçekleri okşamak içindir." (Sergüzeşt)
  • "Büyük adamların öfkesi de büyük olur. Ne büyüklük! Ne büyüklük!" (Küçük Şeyler)
  • Gönül muhabbete karşı daima çocuktur. (Samipaşazade Sezai Bütün Eserleri 1-2)
  • "Şairlerin, âlimlerin en büyük eserleri, ümitsiz ve hiddetli zamanlarında yazdıklarıdır." (Küçük Şeyler)
  • Korkma, bu ağaçlar, çiçekler sır saklar. İnsan değil ki ihanet etsin.. (Samipaşazade Sezai Bütün Eserleri 1-2)
  • "Biraz hakkı yok mu? Büyük bir küçük olmaktansa, küçük bir büyük olmak daha iyi değil midir?" (Küçük Şeyler)