Kukla - Ahmet Ümit Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Kukla kimin eseri? Kukla kitabının yazarı kimdir? Kukla konusu ve anafikri nedir? Kukla kitabı ne anlatıyor? Kukla kitabının yazarı Ahmet Ümit kimdir? İşte Kukla kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Ümit

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9789752897403

Sayfa Sayısı: 512

Kukla Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yıllar sonra karşılaşan iki üvey kardeş. Karanlık güçlerin tetikçisi Doğan... Yaşamın anlamını alkolde arayan eski gazeteci Adnan. Onların yaşamlarından Türkiye'nin yakın tarihi. Gündelik hayatımızı alt üst eden entrikalar, cinayetler, komplolar... Hep sözü edilen ama bir türlü gün ışığına çıkarılamayan o derin devlet. Gizli örgütler, idealist gençler, çıkarcı gazeteciler... Ergenekon'un yıllar önce yazılan romanı.

'Yaşam, kaybetmeyi öğrenmektir... Kaybetme maceramız daha ana karnından çıktığımızda başlar. Hiç emek harcamadan hüküm sürdüğümüz, dünyanın en güvenli, en yumuşak korunağını, ana rahmini kaybederiz önce. Bizden intikam almak için bekleyen dünya, sanki niye çıktın oradan dercesine, gözlerimizi yakan ışıkları, kulaklarımızı tırmalayan gürültüsü, sıcağı, soğuğu, açlığı, kiri, hastalığıyla saldırır üzerimize. Ama biz de öyle kolay kolay pes etmeyiz. Kaybettiklerimizin yerine anında başka bir şey koyarız. Hem cennetimizi yitirsek de o kutsal yerin sahibi olan annemiz bizimledir, üstelik yanında bir de baba verilmiştir emrimize. Dışarıdaki dünyaya alışmaya başlayınca, kaybettiğimiz cenneti hemen unutuveririz. Ancak büyüdükçe, bize gösterilen ilgi günden güne azalır. Azalan ilgi dünyanın bizden ibaret olmadığını gösteren bir uyarıdır aslında. Ama bu uyarıyı görmezden geliriz. Düşler kurar, hayaller uydurur, kaybettiklerimizin yerine yenilerini koyarak dünyayı kendimiz sanmayı, bu güzel yalana kanmayı sürdürürüz."

(Tanıtım Bülteninden)

Kukla Alıntıları - Sözleri

  • İnsanın en samimi olduğu anlar, ölüme ya da paraya yaklaştığı anlardır.Gerçek karakterimiz o zaman ortaya çıkarmış.
  • "İnsanlardan, kendimden, her şeyden kaçmak istiyordum."
  • "Yaşam,kaybetmeyi öğrenmektir."
  • Ezel sırlarını ne sen bilirsin, ne ben. Bu muammayı ne sen okursun ne ben. Perde arkasında var seninle benim dedikodum. Perde düştü mü ne sen kalırsın ne ben.
  • "Yaşam, kaybetmeyi öğrenmektir."
  • 'Sevgilinizi tanımıyorum,ama siz benim iyi olduğumu nasıl anladınız'diye sordum. 'Konuşmandan belli oluyor.Sözcükleri söyleyiş tarzın,senin dürüst biri olduğunu gösteriyor'dedi. İnsanın konuşmasından iyi ya da kötü olduğu belli olur mu?dedim 'Olur'diyerek anlatmaya başladı.
  • Tatlı sözlere inanmayın;yalansız söz olmaz.Şarkılara,şiirlere,romanlara,oyunlara filmlere kulak asmayın;onlar olanları değil,olması gerekenleri söyler.
  • "İçimde tuhaf bir boşluk,bir hiçlik duygusu vardı."
  • Kül rengi duman,cama çarpıp dağılırken,işte diyordum kendi kendime,benim yaşamım bu işte,diyordum ben buyum.Biliyorum hiçbir sağlam dayanağı yok bu yaşamın.
  • 'Allah'a hamdü sena olsun ki burada ülküdaşlarımın yanındayım'
  • İnsanlar yaşamı mutluluğa indirgemezler,çünkü mutluluğa indirgenmiş bir yaşam,yoksul geçirilmiş bir ömürdür.Yaşamı mutluluğa indirgeyenler de ruhsal açıdan yoksul kimselerdir.
  • "Benim yaşamımda hiç mi güvenebileceğim biri olmayacak ya?"
  • Bize gereken gerçektir,hayalden,büyüden,rüyadan arınmış gerçek.İçinize işleyen bakışlara kanmayın,hiçbir bakış masum değildir;buna çocuklarınki de dahil.
  • "Zaten kaybetmeyi öğrenmekten başka neydi ki yaşam?"

Kukla İncelemesi - Şahsi Yorumlar

#Sicim#: KLASİK AHMET ÜMİT!!! Başlığı görünce muhtemelen kötü bir yorum yazacakmışım gibi görünebilir ama konu Ahmet ümit olunca ve sapına kadar polisiye tadı veren bir kitabı olunca kötü bir şey yazmak zor. Kahramanımız hepimizin yaşamını temsil eder hiç istemediği halde kendini bir çıkmazın içinde bulur ve gazeteci kimliğinden midir bilinmez uzaklaşmak istesede bir türlü uzaklaşamaz. Cinayetler ardı ardına gelir. Kahramanımız kime guvenecegini bilemez. Bunlar olurken tabikide özel hayatida işin içine karışır ve olaylar içinden çıkılmaz bir hal alır. En sonunda herşeyin merkezinde bulunan kahramanımız tarafların kullandıkları bir kukla haline gelir, bu anlaşılınca da iş işten geçmiştir tabikide. Kahramanımız iyi olmaya çalışırken kötü, yararlı olmaya çalışırken zararlı olmaya başlar... Yazdıklarım bir bilmece gibi görünebilir. Bunları bir roman yapmakta anca Ahmet ümitin kalemine yakışır. Bir solukta okunacak bir polisiye. İlk kez Ahmet ümit okuyacaklarada ilk romanlarından olan bu romanı tavsiye edebilirim. (Sicim)

Ben bir "Kuklayım", Gülhane Parkında: Kendi kendini sevmek kuralına taparım, der Dostoyevski. Ardından tezini şöyle savunur; dünyada herkesten çok kendini sev, çünkü dünyada her şey kişisel çıkara dayalıdır. İnsanın kendisini sevmesi ve kendisi olması bir bencillik değildir. İnsanın kendisinden çok başka bir olguyu, ideolojiyi sevmesi ve bunun beraberinde o olgu ya da ideolojinin getirdiği at gözlüğü ve iradesizlik kişinin kalitesini diplere çeker. Hepimizin bir kere de olsa izlemiş ya da okumuş olduğu Hacivat Karagöz gölge oyunundaki öğrenim görmemiş, nüktedan Karagöz'den ya da öğrenim görmüş, pişkin Hacivat'tan pek bir farkı kalmaz. Kendisini seven, önemseyen bir kimse bir ideoloji uğruna sadece piyon olmaz. Bunu dava olarak devam ettirelim. Kendisini seven, kendisini önemseyen bir kimse bir dava uğruna sadece piyon olmaz. Bir davaya sahip olmak yanlıştır demek elbette doğru olmaz davaya sahip olup dava için sadece "kukla" olmak insanın kendisine yapmış olduğu en büyük kötülüktür. Bence birçoğumuz kuklayız. Ne olduğunu bilmediğimiz bir hayatta ne olacağımız davasındayız. Hiç düşündünüz mü? Bu hayat niçin var, ben niçin yaşamdayım? Bu sorunu cevabı kişilerin inancına göre değişiklik gösterse de aslında izlenen yol aynıdır. Hayat bir kukla tiyatrosundan ibarettir. Birileri kukladır, birileri de kuklayı elinde tutan kuklacı. Bir insanın amacı daima kukla olmamak ve bu tiyatroda özünü kaybetmemek olmalıdır. Kitabı iki gün önce bitirmeme rağmen kitabı incelemeye bugün karar verdim. Siyasetin, sağ-sol kavramının bayağı etkin olduğu bu kitabı incelemek benim gibi düşüncelerini burada saklama gayesi güden birisi için ne kadar doğru bilmiyorum lakin, lakini yok incelemeye kalkıştım artık. Kitap, yakın tarihe damga vurmuş olaylardan olan Susurluk Olayı'ndan esinlenerek ele alınmış, yıllar sonra karşılaşan iki üvey kardeşin merkezde olduğu bir  bir polisiye romanıdır. Bu iki kardeş geçmişte pek çok başarılı işler çıkarmış, lakin son yıllarda kendisini alkole adamış, eşinden ayrılmış ve son olarak işten kovulmuş Adnan Sözmen ile pek asi, meçhul olaylara karışmış Doğan'dır. Bu iki üvey kardeş birbirleriyle bir hayli zıttır. Düşünceleri, davaları, yaşantısı hatta sevdiği yemekler bile. Çocukken birbirlerinden pek haz etmeseler de bu iki kardeş, Doğan'ın tasarlamış olduğu lakin tesadüf adı verildiği bir karşılaşmayla bir maceraya atılır ve kitap bunun üzerine işlenmiştir. Hoş, iki üvey kardeşten birisinin kitabın çoğunda sadece adı geçmiştir ama bu da okurda merakı hep en üstte tutmuştur. Kitabın arka kapağında, Ergenekon'un yıllar önce yazılan romanı yazar. Sanıyorum bu kitabın gerçeğe yakın oluşunu zihinlerde tasdiklemiştir. Kitapta o hep sözü edilen ama bir türlü gün ışığına çıkarılamayan  derin devletten, gizli örgüt oluşumlarından, patlamaya hazır gençlerden epey bahsedilmiştir. Kitabın olayı ile ilgili bir şeyler aktarmak istemiyorum çünkü polisiye roman olduğu için bunu sizlerin çözümlemesi gerektiği düşünüyorum. Öyle ahım şahım bir edebî niteliğe sahip bir eser değildir. Adı üstünde polisiye roman sınıfındadır eser. Oldukça sade ve anlaşılır bir dili vardır. Kendisini okutur. Kitabın içinde genel kültüre dair bilgiler de edinmek mümkündür. Ahmet Ümit bu açıdan okuru beslemiştir diyebiliriz. Lise birinci sınıfta tanışmıştım Ahmet Ümit'le. Agatha'nın Anahtarı isimli eserini okumuştum. Sevmiştim aslında ama neden 5-6 sene boyunca başka bir kitabını okumadım bilmiyorum. Ahmet Ümit'in Twitter kullanımından haz etmediğimden desem yanlış konuşmuş olurum lakin nedense olmadı işte. Kitabı okuduktan sonra Twitter'ı adeta bir haber sayfası gibi kullanan, daha çok nerde muhalif şeyleri görürse rt  yapan (ki bunu asla tasvip etmiyorum, böylesine bir yere sahip yazarın tabir ne kadar doğru tartışılır lakin 'oturaklı' olması gerektiğini düşünüyorum.)  Ahmet Ümit bu eseriyle beni şaşırtmadı aslında. Yakın tarihin işlenmesi ve farklı gözler tarafından yorumlaması falan, bildiğim Ahmet Ümit işte dedirtti bana. Gördüğüm ve dinlediğim kadarıyla Sultanı Öldürmek, İstanbul Hatırası, Bab-ı Esrar kadar beğenilmiş bir kitap değil Kukla. Bundan dolayı yıllar sonra Kukla ile başladım. Bir yazarı yeni okuyacaksam hemen en zirve eserini okumak pek adetim değildir. Kademe kademe çıkar, en son zirve eserini okur ve zirvede bırakırım. Bundan sonra hangi eserini okurum bilmiyorum lakin doğru bir başlangıç yaptığımı düşünüyorum. Aranızda Ahmet Ümit okumaya başlamak isteyen olursa Kukla ile başlamasını tavsiye edebilirim. Kitaba asla kötü kitap, beğenmedim diyemem lakin öyle de çok  çok beğendim de demem pek mümkün değil abiler. Kendimi Türk dizisi izler gibi hissettim. Bazı kısımları o kadar uzatmış ki, "oğlum yeter" dediğim yerler oldu, özellikle de baş kısımlarda. Olay çok geç başladı. Kitabı kalın bir kitap yapma amacına mı sahipti yoksa merak mı uyandırmak istedi bilmiyorum ama epey uzatmış. Misal şu anda izlediğim yabancı dizi 40-45 dakika olmasına rağmen o kadar doyurucu ve yoğun ki, bizim dizilerimizde sadece bir koşu ya da bir olay sahnesi 40-45 dakika. Bunu da şimdi neden söyledim bilmiyorum ama durumlar böyleyken böyle abiler. Aranızdan alakasız bir videoyu sizlerle paylaşarak ayrılmak istiyorum. Kitapla kalın, sağlıcakla kalın.. https://youtu.be/9hRRfPHuJhQ (Kadir Tribbiani)

Kukla: Yine çok sevdiğim yazardan yine çok beğendiğim romanı .Yıllar sonra karşılaşan iki üvey kardeş. Karanlık güçlerin tetikçisi Doğan... Yaşamın anlamını alkolde arayan eski gazeteci Adnan. Onların yaşamlarından Türkiye'nin yakın tarihi. Gündelik hayatımızı alt üst eden entrikalar, cinayetler, komplolar... Hep sözü edilen ama bir türlü gün ışığına çıkarılamayan o derin devlet. Gizli örgütler, idealist gençler, çıkarcı gazeteciler... Ergenekon'un yıllar önce yazılan romanı.'Yaşam, kaybetmeyi öğrenmektir... Kaybetme maceramız daha ana karnından çıktığımızda başlar. Hiç emek harcamadan hüküm sürdüğümüz, dünyanın en güvenli, en yumuşak korunağını, ana rahmini kaybederiz önce. Bizden intikam almak için bekleyen dünya, sanki niye çıktın oradan dercesine, gözlerimizi yakan ışıkları, kulaklarımızı tırmalayan gürültüsü, sıcağı, soğuğu, açlığı, kiri, hastalığıyla saldırır üzerimize. Ama biz de öyle kolay kolay pes etmeyiz. Kaybettiklerimizin yerine anında başka bir şey koyarız. Hem cennetimizi yitirsek de o kutsal yerin sahibi olan annemiz bizimledir, üstelik yanında bir de baba verilmiştir emrimize. Dışarıdaki dünyaya alışmaya başlayınca, kaybettiğimiz cenneti hemen unutuveririz. Ancak büyüdükçe, bize gösterilen ilgi günden güne azalır. Azalan ilgi dünyanın bizden ibaret olmadığını gösteren bir uyarıdır aslında. Ama bu uyarıyı görmezden geliriz. Düşler kurar, hayaller uydurur, kaybettiklerimizin yerine yenilerini koyarak dünyayı kendimiz sanmayı, bu güzel yalana kanmayı sürdürürüz."Kitap çok güzeldi tavsiye ederim.Keyifli okumalar." "Kendi karanlığını tanımayan insan , kendini tanıyamaz." (Zümra)

Kitabın Yazarı Ahmet Ümit Kimdir?

Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdi. 1985-1986 yıllarında, Moskova’da, Sosyal Bilimler Akademisi’nde siyaset eğitimi gördü. Şiirleri, 1989 yılında Sokağın Zulası adıyla yayımlandı. 1992’de ilk öykü kitabı Çıplak Ayaklıydı Gece yayımlandı. Bunu Bir Ses Böler Geceyi, Agatha’nın Anahtarı, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir adlı polisiye öykü kitapları izledi. Hem çocuklara hem büyüklere yönelik Masal Masal İçinde ve Olmayan Ülke kitapları ile farklı bir tarz denedi. 1996’da yazdığı ilk romanı Sis ve Gece, polisiye edebiyatta bir başyapıt olarak değerlendirildi. Bu romanın ardından Kar Kokusu, Patasana ve Kukla yayımlandı. Bu kitapları Ninatta’nın Bileziği, İnsan Ruhunun Haritası, Aşk Köpekliktir, Beyoğlu Rapsodisi, Kavim, Bab-ı Esrar, İstanbul Hatırası, Sultanı Öldürmek,Beyoğlu’nun En Güzel Abisi ve Elveda Güzel Vatanım adlı kitapları izledi. Ahmet Ümit’in, İsmail Gülgeç’le birlikte hazırladığı Başkomser Nevzat-Çiçekçinin Ölümü ve Başkomser Nevzat-Tapınak Fahişeleri, Aptülika (Abdülkadir Elçioğlu) ile birlikte hazırladığı Başkomser Nevzat-Davulcu Davut’u Kim Öldürdü? ve Bartu Bölükbaşı ile birlikte hazırladığı Elveda Güzel Vatanım-İttihatçıların Yükselişi adlı çizgi romanları da bulunmaktadır. Eserleri yirminin üzerinde yabancı dile çevrilmiştir. Yazarın tüm yapıtları Everest Yayınları tarafından yayımlanmaktadır.

Ahmet Ümit Kitapları - Eserleri

  • Sultanı Öldürmek
  • Bab-ı Esrar
  • Kukla
  • Sis ve Gece
  • Sokağın Zulası
  • Çıplak Ayaklıydı Gece

  • Bir Ses Böler Geceyi
  • Masal Masal İçinde
  • Başkomser Nevzat: Tapınak Fahişeleri
  • Agatha'nın Anahtarı
  • Kar Kokusu
  • Patasana
  • Şeytan Ayrıntıda Gizlidir

  • Beyoğlu Rapsodisi
  • Aşk Köpekliktir
  • Başkomser Nevzat: Çiçekçinin Ölümü
  • Kavim
  • Ninatta'nın Bileziği
  • İnsan Ruhunun Haritası
  • Olmayan Ülke

  • İstanbul Hatırası
  • Başkomser Nevzat: Davulcu Davut'u Kim Öldürdü?
  • Beyoğlu'nun En Güzel Abisi
  • Elveda Güzel Vatanım
  • Kırlangıç Çığlığı
  • Elveda Güzel Vatanım-İttihatçıların Yükselişi
  • Aşkımız Eski Bir Roman

  • Orhan Kemal
  • Bir Ses Böler Geceyi / Çıplak Ayaklıydı Gece
  • Kayıp Tanrılar Ülkesi

Ahmet Ümit Alıntıları - Sözleri

  • “Aman be ! İyi ki parayı kitaba ,musikiye harcamışım .” (Başkomser Nevzat: Davulcu Davut'u Kim Öldürdü?)
  • İnsanın bir üslubunun olması lazım. Ama bu kolay kazanılmaz. (Agatha'nın Anahtarı)
  • Mavi damlalar toplayın Solgun çiçeklerin rüzgârından Bir tutam gökyüzü, Bir parça deniz Görkemli düşlerimiz kirlenmesin Duvarların pençesindeyken bedenimiz. (Sokağın Zulası)
  • Büyüyünce bugünleri hatırla; öfke ve nefreti değil, sevgiyi miras bırak çocuklarına. (Olmayan Ülke)
  • "Lafa geldi mi herkes şikayetçi. Fakat bir şeyler yapalım dediğinizde, önce kendi çıkarlarına bakıyorlar." (İstanbul Hatırası)
  • "Yine bir sızı var içimde, akşam oldu diye." (İstanbul Hatırası)

  • Acıyı bilmeden sevincin anlamını kavrayamayız. (Masal Masal İçinde)
  • İnsanın en büyük trajedisi ölümlü olduğunu bilmesidir . (İnsan Ruhunun Haritası)
  • "Bu memlekette kadınların eti de, canı da sudan ucuzdur." (Beyoğlu'nun En Güzel Abisi)
  • "Kimse iyi dediği birine aşık olmaz..Aşkın iyilikle ilgisi yoktur... " (Aşk Köpekliktir)
  • Ey, aradıkça arayacakları çoğalan, buldukça bulacakları çoğalan… (Ninatta'nın Bileziği)
  • Yaşam insanoğlu için bir armağan mıdır, yoksa ceza mı? (Masal Masal İçinde)
  • ..çünkü şairler aşklarına asla ihanet etmezler. (Aşkımız Eski Bir Roman)

  • “Bütün aşklar er ya da geç aynı sonla yüzleşmek zorunda kalmazlar mı?” (Sis ve Gece)
  • Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını görüyorum... Kimseye kırgın değilim, dünyadan payıma düşen bu kadarmış, aldım gidiyorum. (Agatha'nın Anahtarı)
  • Gerçekler her zaman güzel olmayabilir. Bazen ne kadar az şey bilirsen, o kadar iyidir. (Kavim)
  • insan her şeye alışır diyorlar ya, öyle değil aslında. başka çaren olmadığı için katlanıyorsun, ama alışmıyorsun. (Bir Ses Böler Geceyi / Çıplak Ayaklıydı Gece)
  • " Şahane bir aşk, çoğu zaman harcanmış bir hayat demektir." (Sultanı Öldürmek)
  • " Her dağın kendine göre karı vardı." (Kar Kokusu)
  • "Bazı şeyler, hiçbir zaman unutulmaz." (Sultanı Öldürmek)