Kule - Stephen King Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kule kimin eseri? Kule kitabının yazarı kimdir? Kule konusu ve anafikri nedir? Kule kitabı ne anlatıyor? Kule kitabının yazarı Stephen King kimdir? İşte Kule kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Stephen King
Çevirmen: Canan Kim
Orijinal Adı: The Dark Tower - The Dark Tower 7
Yayın Evi: Altın Kitaplar
İSBN: 9789752105799
Sayfa Sayısı: 880
Kule Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İlk romanı "Göz"den sonra King tüm dünyada en çok satan kitaplar listesine giren 40 roman daha yayımladı. Romanlarının büyük bir bölümü Türkçeye çevrilen ve Kara Kule Serisi'nin tamamı Altın Kitaplar tarafından yayımlanan yazar, bu kez, "Kule / Kara Kule 7" ile okurla buluşuyor.
... Tüm güzel şeylerin bir sonu vardır. Ne devamlı okuyucular, ne de Stephen King bir öyküyü ebediyen devam ettiremez. Romanın kahramanlarından Roland Deschain'in durup dinlenmeden Kara Kule'yi araması, öykünün başından beri onu izleyen okuyucuların sabrını taşırdığını düşünüyor yazar ve serinin son kitabında -biraz da okuru düşünerek- Roland'ın ve arkadaşlarının macerasına devam ediyor...
Herkes bir yana dağıldığı halde Roland'ın katet'i henüz bir bütün halindedir. Susannah-Mia (1999 yazında), Dixie Pig'den Fedic doğum odasına -aslında burası bir dehşetler odasıdır- taşınır.
Jake ve Peder Callahan, Oy ile birlikte ellerinde silahlarla Lexington Caddesi ile Altmış Birinci Sokak'ın köşesindeki restorana dalarlar. Düşmanlarının sayısını ve ne denli tehlikeli olduklarını bilmemektedirler.
Bu arada Roland ve Eddie 1977'de Maine'de, John Cullum ile gaipten gelenlerin bölgesi olan Turtleback Yolu'nu aramaktadırlar. Ümitsizce diğerlerinin, özellikle Susannah'nın yanına ulaşmak istemektedirler. Ama sonunda yalnızca geçiş yapmak istedikleri dünyanın önemli olduğunu fark ederler.
Böylece, roman tıpkı Stephen King'in hayal dünyasının en üst sınırına açılan bir kapı gibi açılır. Bunca yol kat edip buraya geldiniz. Belki arkanızdan bir kapının çarparak kapandığını duyacaksınız. Kara Kule'ye hoş geldiniz.
Kule Alıntıları - Sözleri
- "En büyük zafer anlarımız daima dilsizdir."
- “selam olsun jake,” dedi roland. “selam olsun, baba.” “bana öyle mi diyeceksin?” jake başını salladı. “evet, eğer izin verirsen.” “beni kelimelerle ifade edemeyeceğim kadar memnun eder,” dedi roland. sonra yavaşça -alışık olmadığı bir hareketi yapan biri gibi- kollarını açtı. çocuk jake ciddi ifadeli gözlerini roland’ın yüzünden hiç ayırmadan o öldürücü ellerin arasına yürüdü ve bedenine dolanmalarını bekledi. buna dair hiçbir zaman dile getiremediği hayaller kurmuştu.
- “ikinci şansım için teşekkür ederim,” dedi. “teşekkür ederim..baba. “ hepsi buydu. eddie’nin gözleri hala ona bakıyordu ve hala bilinçliydiler ama o son kelimeyle, baba ile tükenen nefesinin yerini yenisi almamıştı. lambanın ışığı çıplak kollarına düşerek tüylerini altına çeviriyordu. gök gürültüsü duyuldu. sonra eddie’nin gözleri kapandı ve başı yana düştü. işi tamamlanmıştı. yoldan ayrılıp açıklığa adım atmıştı. bir daire şeklinde etrafında oturdular ama “artık bir ka-tet değillerdi.”
- biz ka-tet’iz dedi roland. çoktan oluşmuş tekiz. hayatlarımızı ve görevimizi olduğu gibi suyumuzu da paylaştık. birimiz ölecek olursa kaybedilmiş olmayacak çünkü biz biriz ve ölümde bile unutmayacağız.
- Sonlar acımasızdır. Son, sadece elveda demenin bir başka yoludur.
- "Bir şeyi daha yitirdiler," dedi Ted usulca. "Ray Bradbury'nin Fahrenheit 451 adında bir romanı var. 'Yakmam bir zevkti.' İlk satırı bu. Eh, Kırmak da bir zevkti."
- onca şey yaptın, hiç vicdan azabı çekmeden, bir an bile duraksamadan daha fazlasını da yapardın ve dünyanın sonu gelirdi. nefretten ziyade bir sevgi kurbanı. “sevgi daima en yıkıcı silah olmuştur.”
- Beş dakika süren savaşlar,binlerce yıl yaşayan efsaneler yaratır. Ve ecel geldiğinde mutlu ölmek zorunda değilsin ama tatmin hissi duyarak ölmelisin,zira hayatını başından sonuna dek yaşamış olacaksın ve daima ka'ya hizmet edildiğini bileceksin.
- Onu dinleyecek dikkatli bir kulak olmaksızın konuşan,dilsizdir. Bu yüzden, Sadık Okuyucu, Kara Kule serisinin bu son kitabı sana ithaf edildi. Uzun günler ve hoş geceler...
- Ölümün gölgesindeyken bile öğrenilecek şeyler vardı.
- “ölülerin taş salonlarında her şey unutulur.”
- ''Bizim dünyamızda bir deyiş vardır .Roland,göle maya çalmak deriz.''
- "Hey, bayanlar baylar, Jango's'a hoş geldiniz, ben Joe Collins, ama siz değilsiniz."
Kule İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İnsan, hayatında önemli yeri olan herhangi bir "şey" sona erdiğinde kendisine belli bir süre ayırmalı, ve düşünmeli, sindirmelidir. Bu, o "şey"e hak ettiği saygıyı göstermektir. Stephen King'in otuz yılı aşkın sürede kaleme aldığı Kara Kule destanının (evet, kesinlikle bir destan) görkemli bitiş kitabının kapağını kapattığım zaman, kitap keyfime eşlik eden müziğimin de (o an Dream Theater- Change of Seasons'ın Crimson Sunrise bölümü çalmaktaydı kulağımda) yardımıyla arkama yaslandım, gözlerimi kapattım ve Roland'a, Ka-Tet'ine, yolculuklarında onlara eşlik eden veya yalnızca yolları kesişen her kişiliğe, Kule'ye ve en önemlisi Stephen King'e saygılarımı sundum. Geç kaldım halbuki, serinin ilk cümlesi bu saygıyı hak ettiğinin sinyalini çoktan vermişti. Kara Kule, okunması gereken bir kitap serisinden ibaret değil, çıkılması gereken bir yolculuktur. Ve ben bu yolculuğumla ilgili bir yazı yazarken korktuğumu hissediyorum. Çünkü biliyorum, yeteri kadar iyi olmayacak, belki de hissettiklerimi anlatamayacağım. Fakat şunu da biliyorum ki; tamamen dürüst olacak. Hatta belki fazla dürüst. Bir yazarın yazdığı ile bütünleşmesi genellikle bahsedilen ve garipsenmeyen bir durum. Otuz seneyi aşkın bir destanın da yazarı ile bütünleşmesi bu duruma bakacak olursak gayet olağan. Kendim de bir şeyler yazmaya çalıştığım için biraz da olsa tahmin yürütebiliyorum bir hikayenin temelini atıp üzerine devam etmenin ne kadar zor olduğunu. Bu yüzden Kara Kule yolculuğunun detaylılığı ve inanılmaz derecede gerçekçi atmosferi karşısında Stephen King'e saygı duymamak elde değil. Şunu da düşünmek lazım, Kara Kule nasıl bizler için bir serüvense, bu serüvenin ilk yolcusu şüphesiz Stephen King'in kendisidir. Gerek kitapların sonlarına eklediği notlar, gerekse satır aralarına gizlediği hisleriyle King, bu yolculuğun onun için neye benzediğini bizlere elinden geldiği kadar anlatmaya da çalışmış. Ve şunu da söylemeden geçmek istemiyorum; çoğu yazar kitaplarına notlar düşer, fakat ben Stephen King kadar hitabeti kuvvetli ve duygu yüklü bir yazara denk gelmedim. Seriyi kısa bir sürede okudum. İlk yazıldığından itibaren takip eden ve her kitabı sabırsızlıkla bekleyen sadık King okurlarının bekleyişlerine kıyasla ben yalnızca son kitabın yeni baskısını bekledim. Keçi inadım sağ olsun, kısacık bir bekleyiş bile beni bu kadar sabırsız bir hale getirdiyse, bahsettiğim o okurları düşünemiyorum bile. Ve ben bu serüvenden hala kopamadıysam, onlar nasıl koptu ya da kopmayı başarabildiler mi, bilmiyorum. Stephen King'in kopmadığını sadık okuyucuları olarak zaten biliyoruz. Serüvene başlamak kadar bitirmek de beni fazlasıyla korkuttu. Karakterlere ve yolculuğa o kadar bağlanmıştım ki, hayatımda ilk defa gerçekten bir kitap bitmesin istedim. Bu lafı belki daha öncesinden başka kitaplar için de kullanmışımdır, emin değilim. Emin olduğum, bu lafın gerçek anlamını şimdi idrak ettiğim ve belki de Kara Kule'ye olan yolculuğumdan benim de asla kopamayacağım gerçeğidir. Bu belki de çok iddialı bir söz olacak fakat, ben hayatım boyunca bu kadar çarpıcı, bu kadar his yüklü, bu kadar mükemmel bir son görmedim. Sonlar zordur. Bunu herkes bilir. Önemli olan sonun layığı ile yerine gelmesidir. Son sayfaya kadar karşıma çıkacak sondan korktum. Gerçekten korktum. Göreceğim sonun beni yolculuğum hakkında hayal kırıklığına uğratacağından korktum. Fakat ben hiç böyle ters köşeye yatmamıştım. Şunu anladım ki "ağzı açık kalmak" deyimi fiziksel boyutta da kendini gösterebiliyormuş. Başka bir yazar olsa bu denli büyük bir destanın sonunu oluştururken, yükün ağırlığının altında ezilebilirdi. Stephen King, bu destansı hikayeyi sonlandırırken yalnızca iyi bir yazar olduğu için değil, cesur bir yazar olduğu için kurtuluyor sonun ağırlığından. Kurtuluyor demek yanlış olabilir, en azından ben yanlış olduğunu düşündüm. Stephen King bizlere hayal bile edemeyeceğimiz bir son sunuyor. Bazılarınız daha farklı bir son isteyebilir. Bazılarınız seneler süren serüvenlerinin son adımının böyle olmasına öfkelenebilir. Fakat Kule'ye olan yolculuk sona erdiğinde her birinizin gözlerinde birikmiş yaşlar ve göğsünüze kadar sarkmış bir çene olacak, bundan eminim. Aslında yukarıda kurduğum cümle bu yazım için güzel bir son niteliğinde olabilirdi. Fakat benim Kule hakkında söyleyeceklerim bitmedi. Hoş, muhtemelen Kule hakkında söyleyeceğim sözler asla tükenmeyecek, tıpkı Stephen King'in Kule hakkında olan sözleri gibi. Stephen King'i körü körüne savunuyorum. Elbette yüzde yüz beğenmediğim kitapları oldu, daha da olacak. Denk geldiğim hataları da olacak, kendisi de hatalarını kabul eden biri olduğunu son kitapta bizlere açık açık söylüyor. (Gerçekten açık açık, okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız.) Kitaba başlamadan önce, yorumlarına göz atarken gerçekten saygısızca ve iğrenç diyebileceğim bir yoruma denk geldim. Elimden geldiğince saygı çerçevesinde cevap vermeye çalıştım ve bunu başardığıma inanıyorum. Fakat o saygısız kelimeleri kullanan kişiyi (okur diyemiyorum, "üzgünüm derim") karşıma koysanız, şu anki gazla kendisine pek de iyi davranamayacağımı dürüst bir şekilde ifade edebilirim. Eğer, benden başka birinin de Kara Kule'ye olan sürekli yolculuğa (evet, bunu da anlayacaksınız) çıkmaya ikna edebildiysem, mutluyum. Çok mutluyum. Çünkü bu tek yönlü bir serüven değil. Bu serüvende, korkacaksınız, adrenalin patlamaları yaşayacaksınız, duygulanacaksınız, dahası ağlayacaksınız, sinirleneceksiniz, gülecek ve kahkaha atacaksınız. Kule'ye olan yolculuk, sizlere hayatın gerçeklerini benzersiz bir fantastik pencereden gösterecek. Bunu yaparken acımasız olacak, çünkü 'ka' acımasızdır. Anlatılması gereken hikaye anlatıldı ve ben nihayet dinledim. Beni bu kadar derinden etkileyecek bir hikaye daha olacak mı bilmiyorum. Fakat şunu biliyorum; her yolculuğumda gözlerim Kule'yi arayacak. Ve son olarak: Stephen King, teşekkürler derim sai, uzun günler ve hoş geceler dilerim. (Berke Can)
Stephen abimizin 30 senelik emeği olan 7 kitap ve 4187 sayfa ile taçlandıran Kara Kule serisini bugün itibarıyla bitirdim. Kolay değil 5 ay boyunca hemen hemen her gün okudum Bu sürede Roland ve arkadaşlarıyla yattım kalktım neredeyse ailemden çok onlarla vakit geçirdim, bir gece abartmıyorum rüyalarıma bile girdiler Calla’nın Kurtlarını beraber avladık . Kitaba gelince Stephen King ile Mahşer romanıyla (bu kitapın yeri bende her zaman baş köşede olucaktır) tanıştım aslında Stephen King okumaya pek istekli değildim ama İş Kültür’deki görevli arkadaş ısrarla Kara Kule serisini okumamı isteyince bende o sayede 7 kitabı birden aldım. (8. Kitabı yani Anahtar Deliğinden Esen Rüzgarı daha almadım ne zaman alırım bilmem çünkü kapıyı tamamen kapatmak istemiyorum!) iyi kide almışım çünkü yazarın hayal gücünün tüm limitlerini bu kitapla bilmiş oldum zaten kendisininde dediği gibi bu eser kendisinin ustalık eseri. Lafı çok uzatmak istemiyorum okumak isteyen kitapları seven ve zamanı bol olan alsın okusun, okumazsanız bişey kaybedermisiniz? bence kaybetmezsiniz çünkü yazarın bu eserde hitap ettiği grup farklı bi grup o yüzden beğenende çok beğenmeyende az sayılmaz. Herkese keyifli okumalar diler incelememi okuduğunuz için teşekkürler derim. (Caner Çelik)
deli gibi okuyup gittiğim her yerde izlerine rastladığım ve her yerde 19 sayısını görmeye başladığımdan ruh sağlığımın bozulduğundan şüphelendiğim kara kule serisi bitti. sonunu uzaktan yakından hiç böyle beklememiştim. roland’ın döngüsünü düşündüğümde başıma ağrılar giriyor. kitabın ilk ve son cümlesinin neden aynı olduğu acı bir şekilde öğrenmiş oldum. son kitap o kadar sürükleyiciydi ki sanırım bir gün içinde son 300 sayfayı okudum. seri zaten başlı başına çok sürükleyiciydi. sadece büyücü ve cam küre’de hafif daralmaya başlamama rağmen 3 günde bitirmiştim. stephen king’in olaya kendisini dahil ettiği bölümleri okuduktan sonra sindirebilmek adına evde bi tur atıp vay anasını ya ulan bu nasıl hayal gücü diyip okumaya devam ettim. ayrıca roland’ın az kalsın gülmekten öleceği sahnede king abimizin ödeşmesi en sevdiğim sahnelerden birisiydi. kitabın sonunda roland’ın öleceğini düşünüyordum. ama ölmesinden beter oldu. bu arada jake ile olan sahneleri muazzam ötesiydi. gerçekten hala kitabın sonunun şaşkınlığı var üzerimde bitirmeye yakın ulan bittiğinde buraya her şeyi her detayı sevdiğim her kısmı yazacağım diyordum ama o kadar şaşkınım ki ne yazacağımı da toparlayamıyorum. kısacası, güzeldi vesselam. hem de çok güzeldi. “siyahlı adam çölde kaçıyordu. silahşor da peşindeydi.” (bibliyofil)
Kitabın Yazarı Stephen King Kimdir?
Stephen Edwin King (d. 21 Eylül 1947; Portland, Maine), ABD'li hikâye ve roman yazarı.
Genellikle gerilim ve korku türünde eserler vermiştir. Kitaplarının çoğu Türkçe'ye de çevrilmiştir. İlk romanı Göz (Carrie) 1974 yılında yayınlanmıştır. Özellikle 1982 yılında başlayıp, 2005 yılında sona erdirmiş olduğu Kara Kule (The Dark Tower) serisi ile ünlüdür. Pek çok kitabı senaryolaştırılıp beyaz perdeye aktarılmıştır.
İlk profesyonel kısa öykü satışını "The Glass Floor" adlı öyküsüyle Starling Mystery Stories'e yapmıştır(1967). Kendisini tekrar ettiği gerekçesiyle 2002 yılında yazarlığı bıraktığını açıklamıştır. Ancak bu kitaptan sonra birçok yeni eser verdi. Kingin en son romanı 2009 Kasımında yayımlanan Under the Dome (Kubbenin Altında) olup, New York Times En Çok Satanlar listesinde uzun süre 1 numarada kaldı. 2010un Ocak ayında, King yazılmış halde olan ve basılmayı bekleyen iki kitabı daha bulunduğunu açıkladı
Stephen King Kitapları - Eserleri
- Göz
- Maça Kızı
- Medyum
- Karanlık Öyküler
- Yeşil Yol
- Kara Ev
- Christine
- Yüzyılın Fırtınası
- Sadist
- Kara Kule - Jericho Tepesi Savaşı
- Hayvan Mezarlığı
- 22/11/63
- Tom Gordon'a Aşık Olan Kız
- Kubbe'nin Altında
- Duma Adası
- O
- Kujo
- Hayaletin Garip Huyları
- Kemik Torbası
- Yaratık
- Silahşor
- Üç'ün Çekilişi
- Çorak Topraklar
- Büyücü ve Cam Küre
- Anahtar Deliğinden Esen Rüzgar - Kara Kule 8
- Mahşer
- Zifiri Karanlık Yıldızsız Gece
- Kara Kule - Gilead'ın Düşüşü
- Calla'nın Kurtları
- Susannah'nın Şarkısı
- Kule
- Ceset
- Tepki
- Sis
- Karanlık Çökünce
- Kara Kule Silahşör - Yolculuk Başlıyor
- Falcı
- Çağrı
- Ejderhanın Gözleri
- Ruhlar Dükkanı
- Tılsım
- Cep
- Çılgınlığın Ötesi
- Eğlence Parkı
- Doktor Uyku
- Gece Yarısını 2 Geçe
- Gece Yarısını Dört Geçe
- Dolores Claiborne
- Rüya Avcısı
- Buick 8
- Oyun
- Azrail Koşuyor
- Rüyalar ve Karabasanlar
- Rüyalar ve Karabasanlar 2
- Korku Ağı
- Ateş Yolu
- Düzenleyiciler
- Hayatı Emen Karanlık
- Şeffaf
- Colorado Kid
- Yazma Sanatı
- Kurtadamın Döngüsü
- Bay Mercedes
- Ölüm Hücresindeki Fare
- Bir Aşk Hikayesi
- Diriliş
- Kuşku Mevsimi ve Esaretin Bedeli
- Amerikan Vampiri
- Uykusuzluk
- Kim Bulduysa Onundur
- Kara Kule - Silahşör'ün Doğuşu
- Kabuslar Pazarı
- İki Ölü Kız
- Coffey'nin Elleri
- Ölümün En Kötüsü
- Coffey Yeşil Yolda
- Gece Yolcuları
- Ölüm Dansı
- Rüyalar ve Karabasanlar 3
- Son Nöbet
- Gwendy’s Button Box
- Kara Kule - Eve Giden Yol
- Kara Kule - İhanet
- 1922
- Uyuyan Güzeller
- Yüzyılın Suçlusu Blaze
- Yabancı
- The Method of Breathing
- Siyah Takım Elbiseli Adam
- Hekayələr
- If It Bleeds
- Later
- Blockade Billy
- Elevation
- Enstitü
- In the Tall Grass
- Kan Varsa
- You, Human
- Rita Hayworth and Shawshank Redemption
- IT
- Joyland
- Billy Summers
- Everything's Eventual 1408
Stephen King Alıntıları - Sözleri
- silahşor, “gerçek aşk sıkıcı bir şey,” diye tekrarladı. “bağımlılık yaratan herhangi güçlü bir uyuşturucu gibi ve bütün güçlü uyuşturucular gibi de.. (Büyücü ve Cam Küre)
- Bu dünyada efendice oyun kaybedenler de vardır, kederli, somurtkan, küstah ve ağlamaklı olanlar da. Bir de en berbat kaybedenler olabilir. Ronnie işte bunlardandı. (Maça Kızı)
- Kendi kendine, en son ne zaman şöyle içten, katılırcasına güldüm diye sordu. Bana çabalarla dolu kurşuni hayatım boyunca hiç gülmemişim gibi geliyor.. (Azrail Koşuyor)
- " Mutlu gözüküyorsun ama bence bu sadece takındığın bir maske. Bence sen hiç de mutlu değilsin. " . (Çorak Topraklar)
- Bazen insanın elinden gülmekten başka bir şey gelmiyor... Bazen de durum ne kadar kötü olursa olsun dayanamayarak gülüyorsunuz... (Christine)
- ...yedide tekrar uyanırdım ve gün boyunca kendimi başka birinin kabusunda rol alan bir oyuncu gibi hissederek dolaşırdım. (Uykusuzluk)
- Gerçeklerin insanı özgür kılacağını her kim söylemişse muhtemelen aptalın tekiydi. (Buick 8)
- Ancak son günlerde başkalarının bizi ne kadar sık ve ne kadar çok etkilediklerini öğrendim. Bu kontrolümüz ve kendimize güvenmemizle gururlandığımız zamanlarda bile böyle. (Oyun)
- Bir kadının elinin değdiği her yer cennete dönüşüyor... (Uykusuzluk)
- - Nasıl oluyor da kötü adamlar hakkındaki kitaplar hep çok satıyor? + Çünkü kötülük satar, dostum. (Amerikan Vampiri)
- İnsanoğlu çok tehlikeli bir hayvandır. (Cep)
- " Savunmasız, güzel ve yalnız. Onu bırakamam. Gülü korumam gerekiyor. " . (Çorak Topraklar)
- Yabancıdan kaçabilirsin ama kendi kendinden kaçamazsın. (Medyum)
- Unutmak her zaman istek dışı bir süreç değildir. Bazen insan isteyerek unutur.. (Duma Adası)
- ''Unuttuğunu hatırlayacaksın.'' (Doktor Uyku)
- Aklındaki tek şey koşmak, aydınlıktan kaçıp karanlığın içine gizlenmekti. (Göz)
- ...yatağına uzanıp gözlerini karanlığa dikerek uyumayı veya sabahın olmasını bekliyor ; hangisi daha önce gelirse... (Son Nöbet)
- Sorunların mi var ? Öyleyse dünyaya hoş geldin , Dennis. (Sis)
- "..fikir denilen şey kıç gibidir, herkeste bir tane vardır." (22/11/63)
- Ve sen de başbelası olarak hamamböceği düzeyinden az daha büyücek bir haşaratın düzeyine çıkmadan buradan çıkıp gitsen iyi edersin. (Coffey Yeşil Yolda)