Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak - Halil İnalcık Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak kimin eseri? Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak kitabının yazarı kimdir? Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak konusu ve anafikri nedir? Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak kitabı ne anlatıyor? Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak PDF indirme linki var mı? Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak kitabının yazarı Halil İnalcık kimdir? İşte Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Halil İnalcık
Yayın Evi: Hayykitap
İSBN: 9786054325160
Sayfa Sayısı: 180
Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
'Tarihçilerin Kutbu', Tüm Zamanların Âlimi, 'Bilge Tarihçi' Prof. Halil İnalcık bildiklerinizi unutun diyor. Özellikle de tarihi, kronolojik olaylar dizisi olarak algılayarak popülerleştiren dedikodu tarihçilerinden öğrendiklerinizi... İnalcık kendine özgü sistematiği ile tüm zmanların belki de en önemli olayını, Osmanlı'nın kuruluşunu yeniden okuyor ve yeniden yazıyor. "Hayır" diyor İnalcık, hepimize öğretilenin aksine "Osmanlı 1299'da Söğüt'te kurulmamıştır."
Prof. İnalcık Osmanlı Devleti'nin nerede ve ne zaman kurulduğunu anlatmakla kalmıyor; bu cihan devletinin kuruluş mantığını, kurucusu Osman Bey'in stratejisini ve vizyonunu da masaya yatırıyor. Bir devletin var olma sebeplerini, bunları oluşturan koşulları, bu koşulların oluştuğu mekânın önemini ve makân - zaman - insan arasındaki bağlantının şifrelerini gösteriyor okura.
Başlangıçlar ve kuruluşlar önemlidir. Ama tarihi sadece geçmişimizi öğrenmek için okumayız. İnalcık ve yol arkadaşları bunun bilincinde. Kuruluş, okuru bir yandan gerçeğe, ilmi ciddiyete, tarihin arşiv odalarına çağırırken diğer taraftan bugünün ve geleceğin 'güçlü' Türkiye'si için 'fütürist' ipuçları veriyor!
(Tanıtım Bülteninden)
Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak Alıntıları - Sözleri
- ''Orijinal kaynakları incelemek için gerekli vasıta ve bilgilere hakkı ile sahip olmadan, Osmanlı tarihinin büyük problemlerini birtakım sosyolojik genellemelerle halledilmiş saymak, son dönemde bir moda haline gelmiştir.''
- İnançlar, zihniyetler kentlerin mimarisini ve ruhunu belirlese de, zenginliği yaratan hep ticari potansiyelleri oldu.
- Medeniyet" zirveye ulaşınca durgunluk başlar..
- Müslümanlar için bir ülke bir kez Darülislam’ın parçası olmuşsa,orası daima İslam ülkesi sayılmaktadır ve buranın kaybının geçici bir kayıp olduğuna inanılmıştır..
- İnançlar, zihniyetler kentlerin mimarisini ve ruhunu belirlese de, zenginliği yaratan hep ticari potansiyelleri oldu..
- Hakikatleri görebilmek, ancak zincirlerden kurtulup mağaradan gün ışığına çıkmakla mümkündür.
- "Medeniyet" zirveye ulaşınca durgunluk başlar.
- İklim, halk ve din ayrılıkları, tıpkı çağların ayrılıkları gibi önemsizdir..
- Her kitap bir penceredir insanlığın zihninde..
- Popüler tarih okumaları ve yazımı çoğu kez tarihi" bir ilmi alan olmaktan" çıkardı. Geldiğimiz noktada dedikodu tarihçiliği daha ağır basıyor sanki.
- Orta Asya Türk Devletleri tarihinde, hükümdarlık, han, hakan, unvanlarıyla anılan bağımsız bir siyasi önderlik için esas şart, Tanrı'nın bağışı sayılan kut' a sahip olmaktır. Bu, ya kurultayın seçimi sonucu ya da (çoğu kez) rakiplere karşı kazanılmış bir fiili üstünlük ile belli olur. Liderin önemli bir savaş sonunda eş durumdaki alplar arasında seçkinleşmesi, Tanrı'nın ona kut bağışladığı şeklinde yorumlanır. Genellikle bir zafer akabinde toplanan kurultayda çoğunluğun desteğini sağlamakla han seçilen kişi, töresini koyar ve hanlığı töreye göre teşkilatlandırır.
- İklim, halk ve din ayrılıkları, tıpkı çağların ayrılıkları gibi önemsizdir.
- ''Orijinal kaynakları incelemek için gerekli vasıta ve bilgilere hakkı ile sahip olmadan, Osmanlı tarihinin büyük problemlerini birtakım sosyolojik genellemelerle halledilmiş saymak, son dönemde bir moda haline gelmiştir.''
- Osmanlı Hanedanı kesintisiz hüküm sürmüş dünyanın en uzun ömürlü hanedanıdır.
- Bizim disiplinimiz, zamansız ve mekânsız genellemeler yapmak değil, zaman ve mekân içinde olayları incelemektir.
Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kuruluş Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak kitabı asıl olarak üç bölümden oluşmaktadır. Tarih metodolojisi ve devlet kavramı perspektifinden Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlatan ve önsözün yazarı tarafından kaleme alınan birinci bölümde, “devlet” kavramının kökenine kadar inilerek, Halil İnalcık tarafından tarihi vesikalara dayanılarak ortaya konan tespitlerin kavramsal ve metodolojik çerçevesi çizilmeye çalışılmıştır. Devlet, insanlık tarihi boyunca bilinen en eski kurumların başında gelmektedir. İnsanın tarihi devletin tarihiyle başlar. Devlet kurmak, insan olmanın getirdiği bir zorunluluk ve insanlık tarihinin en temel ilerlemesi hatta bu ilerlemenin başlangıç noktasıdır. Nitekim tarih, devlet kurmuş halkların tarihidir. Devletin oluşabilmesi için bu insanların bu toprak parçası üzerinde egemenlik kurmaları gerekir. Georg Jellinek, devleti insan, toprak ve egemenlik unsurlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bir varlık olarak tanımlanmaktadır. İkinci bölüm, “Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Tarihi” başlığını taşımaktadır. Bu bölümde söz tarihçilerindir... Prof. Dr. Halil İnalcık ve iki değerli öğrencisi Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu ile Prof. Dr. Özer Ergenç, Osmanlı Devleti’nin kuruluş öyküsünü, Osman Bey’i, dönemin siyasal ve sosyal koşullarını ele alırlar. Halil İnalcık, Osmanlı Devleti’nin 27 Temmuz 1302’ de kurulduğunu iddia eder ve bu iddiasını da belgelerle destekler. Oysa Osmanlı Devleti’nin kuruluşu toplumun çoğunluğu tarafından 1299 yılı olarak benimsendiği ve kabul edildiği için bu iddia tarihimizi lekelemek olarak görülmüştür. İnalcık bu durumu “popüler tarih okuma ve yazma, tarihi bir ilmi alan olmaktan çıkardı. Geldiğimiz noktada dedikodu tarihçiliği daha ağır basıyor.’’ şeklinde ifade etmiştir. Tarihi olaylar ancak çok disiplinli bir anlayışla ve geniş bir perspektiften bakılarak anlaşılabilir. Son bölümde Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu geleceğe yönelik bir perspektiften yeniden okumamız için Yakup Bilgin Koçal tarafından yeni bir pencere açılmaktadır. Kitabın sonunda ise Halil İnalcık Hoca’nın “Osman Beg” başlıklı makalesi yer alıyor Halil İnalcık, tıpkı Osmanlı Devleti’nin 27 Temmuz 1302’de Bafeus Savaşı’nı müteakip kurulduğuna ilişkin tespitinde olduğu gibi, sosyal ve ekonomik olgular üzerinden analiz ettiği tarihsel gerçekleri tarihi vesikalar ve saha eşleştirmeleri ile pekiştirmeye büyük özen göstermektedir. Bunlara ek olarak kitapta Platon’dan çok güzel bir alıntı yer almaktadır. Platon, mağara benzetmesinde uyuyan kişi ile uyanmış kişi arasındaki farkı şöyle açıklıyor: “Bazı insanlar karanlık bir mağarada, doğdukları günden beri mağaranın kapısına arkaları dönük ve zincirlenmiş bir şekilde oturmaya mahkûmdurlar. Başlarını da arkaya çevirmeyen bu insanlar, mağaranın kapısından içeri giren ışığın aydınlattığı duvarda, kapının önünden geçen başka insanların ve taşıdıkları şeylerin gölgelerini izlemektedirler. İçlerinden biri kurtulur ve dışarı çıkıp gölgelerin asıl kaynağını görür ve tekrar içeri girip gördüklerini anlatmaya başlar ama içeridekileri duvarda gördüklerinin zahiri olduğuna ve gerçeğin mağaranın dışında cereyan etmekte olduğuna inandırması imkansızdır.” (Ayse)
Mağaradan çıkış sembolizmi.: 27 Temmuz 2009 da Yalova’da “Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Tarihi Uluslararası Sempozyumu” gerçekleştirilir.Dünyanın saygın üniversitelerinden gelen önemli tarihçilerin de katıldığı programda yazar/halil-inalcik “Osmanlı Devleti 27 Temmuz 1302 de kurulmuştur.” diye bir iddia ortaya atar. Ve bu iddiasını da belgelerle,araştırmalarla destekler. İnalcık’ın bu iddiasına birileri çok kızdı. Zira koca tarih, bize öğretilen koskoca Osmanlı Devletinin kuruluşu 1299 dur. Bu iddia tarihe leke çalmaktır dediler. Böyle düşünenlere İnalcık’ın cevabı ise çok netti “”popüler tarih okumaları ve yazımı çoğu kez ‘tarihi bir ilmi alan olmaktan’çıkardı.Geldiğimiz noktada dedikodu tarihçiliği daha ağır basıyor.”” Kızanlar haksız sayılmazlardı elbet çünkü yüzlerce yıllık bir kabule zıttı bu iddia. Kitap sempozyumda ki bu iddianın üzerine kaleme alınmış belgelerle desteklenmiş. yazar/platon felsefe tarihinde oldukça meşhur olan mağara benzetmesinde ‘uyuyan’ kişi ile ‘uyanmış’ kişi arasındaki farkı şöyle açıklar; “Bazı insanlar karanlık bir mağarada,doğdukları günden beri mağaranın kapısına arkaları dönük ve zincirlenmiş olarak oturmaya mahkûmdurlar.Başlarını da arkaya çeviremeyen bu insanlar,mağaranın kapısından içeri giren ışığın aydınlattığı karşı duvarda,kapının önünden geçen başka insanların ve taşıdıkları şeylerin gölgelerini izlemektedirler.İçlerinden biri kurtulur ve dışarı çıkıp gölgelerin asıl kaynağını görür ve tekrar içeri girip gördüklerini anlatmaya başlar ama içerdekileri,duvarda gördüklerinin zâhiri olduğuna ve gerçeğin mağaranın dışında cereyan etmekte olduğuna inandırması imkânsızdır.” Hakikatleri görmek ancak zincirlerinden kurtulup mağaranın dışına gün ışığına çıkmakla mümkündür.Sizde zincirlerinizden kurtulun, her duyduğuna inananlardan olmayın,her yaygın fikri benimseyenlerden değil,her okuduğuna yazılana da inananlardan değil elbet... Her fikri okuyup,araştırıp,kendi süzgecinizden geçirin.Kimini cebinize koyun,kimini fikir olarak mıhlayın aklınızın bir köşesine.Kimisini ise ya gerçekse diyip,ihtimallerini yadsımayın hiçbir şeyin. Zira kavranan ve görünen,gün ışığı altında bambaşkadır belki kim bilir?? Sevgi ve Muhabbetle.. (Şirin)
kuruluş Osmanlı tarihini yeniden yazmak: Tarihi kitapları büyük tarihçi, tarihçilerin kutbu olarak bilinen üstad Prof.Dr.Halil İnalcık hoca'dan okumak bir ayrıcalık olmalı. Tarihimizi doğru kalemlerden okuyarak öğrenerek ve de araştırarak nesillerimize doğru aktarmak hepimizin ayrı ayrı görevi olmalıdır.Bu kitabı halil inalcık değil talebeleri öğrencileri tarafından kaleme alınmış halil inalcığın da bir makalesi var tabi .ve o makale çok ilgi çekici bir makale . 1299 söğüt tezini reddediyor . Osmanlı tarihini yeniden yazmak kuruluş kitabında bize Osmanlı devleti hakkında bilinen yanlışlardan bahsediyor. Kitabın arka kapağında Halil inalcık bizlere " bildiklerinizi unutun diyor. Özellikle tarihi kronolojik olaylar dizisi olarak algılayarak popülerleştiren dedikodu tarihçilerinden öğrendiklerinizi..." ezberlenmiş bir bilgiye göre osmanlı devletinin 1299 'da söğüte değil 27 temmuz 1302 tarihin de yalova da kurulduğunu söylüyor. Ve bu bilginin yıllarca bize yanlış anlattıklarını Belirtiyor. . . Bizim disiplinimiz, zamansız ve mekânsız genellemeler yapmak değil, zaman ve mekân içinde olayları incelemektir. (s 24) . . Çünkü Müslümanlar için bir ülke bir kez Darülislam'ın parçası olmuşsa, orası daima İslam ülkesi sayılmaktadır ve buranın kaybının geçici bir kayıp olduğuna inanılmıştır. (s 50) . . Bir insan, hayatının en güzel zamanlarını kütüphanelerde, arşiv odalarında geçiriyor, bir gerçeğe ulaşıyor. Küçük bir detay bile olsa yakalanan, ilim için önemlidir. İlmi ciddiyet tarihin üzerindeki toz bulutunu dağıtacaktır. (s 9) . . #OsmanlıTarihiniYenidenYazmakKuruluş #halilİnalcık #bitti (Hümeyra karahanli)
Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak PDF indirme linki var mı?
Halil İnalcık - Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Halil İnalcık Kimdir?
İnalcık, aslen Kırım Tatarı'dır. Balıkesir Muallim Mektebi'ni tamamladı. 1935 yılında Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Yeni Çağ Tarihi bölümünde yükseköğrenimine başladı. 1942 yılında "Tanzimat ve Bulgar Meselesi" adlı doktora tezini verdi. Uzun yıllar aynı Fakültede Osmanlı ve Avrupa tarihi üzerine dersler verdikten sonra 1972 yılında Chicago Üniversitesi Tarih Bölümü'ne "Osmanlı Tarihi Üniversite Profesörü" olarak davet edildi.
1973 yılında meşhur kitabı The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600 yayımlandı. Yurtiçi ve dışında çeşitli üniversitelerden fahri doktora payeleri aldı. 1993 yılında Bilkent Üniversitesi'ne davet edildi ve burada Tarih bölümünü kurdu. Yazdığı makale ve kitaplarla Osmanlı İmparatorluğu tarihi üzerinde tartışılmaz bir otorite haline gelen Prof. Dr. Halil İnalcık Bilkent Üniversitesi Osmanlı Tarihi Bölümü'nde yüksek lisans ve doktora ögrencilerine seminerler verdi.
Hayatı ve tarihçiliğini anlattığı Tarihçilerin Kutbu Halil İnalcık Kitabı adlı söyleşi kitabı Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından 2005 yılında yayımlanmıştır.
Halil İnalcık Kitapları - Eserleri
- Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)
- Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler
- Devlet-i Aliyye - Tagayyür ve Fesâd (1603-1656)
- Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600)
- Atatürk ve Demokratik Türkiye
- Osmanlı'da Devlet, Hukuk ve Adalet
- Şâir ve Patron
- Devlet-i Aliyye - Köprülüler Devri
- Devlet-i Aliyye - Âyânlar, Tanzimat, Meşrutiyet
- Osmanlılar
- Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı
- Rönesans Avrupası
- Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet
- Osmanlı ve Modern Türkiye
- Osmanlı ve Avrupa
- İmparatorluktan Cumhuriyete
- Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481)
- Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak
- Tarihçilerin Kutbu
- Fatih Sultan Mehemmed Han
- Halil İnalcık'ın Merceğinden Osmanlı
- Has-Bağçede Ayş u Tarab
- Halil İnalcık’ın Merceğinden Tarih Bilinci
- Osmanlılar ve Haçlılar
- Tarihe Düşülen Notlar
- Tanzimat ve Bulgar Meselesi
- Osmanlı İmparatorluğu
- Tanzimat
- Türklük Müslümanlık ve Osmanlı Mirası
- Doğu Batı-Makaleler 1
- Osmanlı İmparatorluğu: Toplum ve Ekonomi
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 1
- Akademik Ders Notları
- Söyleşiler ve Konuşmalar
- Adalet Kitabı
- Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar 1
- Osmanlı Hakimiyetinde Ortadoğu ve Balkanlar
- Kırım Hanlığı Tarihi Üzerine Araştırmalar 1441-1700
- Doğu Batı-Makaleler 2
- Osmanlı İdare ve Ekonomi Tarihi
- The Ottoman Empire and Europe
- İstanbul Tarihi Araştırmaları
- Osmanlı İmparatorluğunun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 2
- Devlet-i ‘Aliyye
- Gazavât-ı Sultân Murâd b. Mehemmed Hân
- Halil İnalcık Seti
- Türkiye Tekstil Tarihi Üzerine Araştırmalar
- Bursa Araştırmaları
- Kemal Atatürk Değişim ve Uluslaşma Süreci
- The Ottoman Empire
- Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar 1
- The Survey of Istanbul 1455
- Osmanlı İmparatorluğu (2CİLT)
- Tarih ve Akademi
- Osmanistik Bilimi’ne Katkılar
Halil İnalcık Alıntıları - Sözleri
- Bahar geldi, bahar geldi Sevinelim sevinelim Dallarda hep bülbüller çağlar Gelincikler, papatyalar Uçuşur nazlı kelebekler Sevinelim sevinelim Neşe ile bu baharı yad edelim. (Tarihçilerin Kutbu)
- Leibnitz'in planı şu şekilde hazırlanmıştı: Osmanlı tehdidi karşında geleneksel Avrupa Hıristiyan birliğinin sağlanması, Doğu'da savaşın devamı. (Osmanlılar)
- In Mustafa Nuri Pasha's view, during the third stage (that is, broadly speaking, the 16th century), the love of luxury increased, moral qualities were lost, and the first signs of decline appeared. But if the real decline set is after the repulse before Vienna in 1683, the stage from 1595 to 1683 must be counted as belonging to the period of maturity. (The Ottoman Empire)
- Cizye artışları ve tahsilatının, on altıncı yüzyıl sonlarından itibaren Hıristiyan nüfusun Osmanlı rejimin den soğumasının temel nedenleri arasında yer aldığını; daha sonraki yüzyıllarda Balkanların çeşitli bölgelerinde görülen kitlesel ihtida(dininden dönerek Müslüman olma.)olaylarının da ardında cizye artışlarının yattığını rahatlıkla söyleyebiliriz. (Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 1)
- "Fatih ,tahta ciktiğinda henüz memede olan kardesi Ahmed'i "nizâm-ı âlem " uğruna bogdurmustur ." (Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606))
- İstanbul’un fethinden sonra Akşemseddin, fethin evliyanın eseri olduğunu söylediği zaman Fatih, “Bu şehir kılıcımla alınmıştır.” Yanıtını vermiştir. (Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet)
- "Hükümdarın gücü askeri güce ,askeri güç hazineye , hazine reayanın ödediği vergilere ,vergilerin artışı adalete bağlıdır .Bu nedenle akıllı hükümdar ,kendi egemenliğini korumak ve gücünü arttırmak istiyorsa ,reayaya adaletle muammele etmeli ,zulümden kaçınmalıdır :"Adalet mülkün temelidir." ." (Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet)
- Ulug-kent beyi der ki " halk mutlu olmalıdır, halkın mutlu olması için karnının doyması lâzımdır " ( b. 5353-55 ). Zira " Kara budunun kaygısı hep karnıdır...Onların yiyecek ve içeceklerini eksik etme " ( b. 4330, 4327 ). (Osmanlı Hakimiyetinde Ortadoğu ve Balkanlar)
- Alp Arslan'ın Malazgird meydan muharebesine başlamadan evvel beyazlar giyinmesi ve atının kuyruğunu bağlaması,eski Şâmanî ananelerinin devamını kat'iyetle göstermektedir. (Adalet Kitabı)
- Bugün bilim toplumunda hükümet adamları, siyasiler, herhangi bir meseleyi ele almadan önce, bir hüküm vermeden önce tarihe bakarlar, bu meselenin evveliyatını araştırırlar. Bu ileri devletlerde siyasete yardım eden, siyasileri aydınlatan ve atacakları adımda en emin yürümelerini temin eden bir kurumdur. (Halil İnalcık’ın Merceğinden Tarih Bilinci)
- Osmanlı Devleti,kocası ölen kadının erkek evladı yoksa,elinden tarla arazisini alır ve başka bir köylüye aktarır. Eğer dul kadın, oğulları çalışma çağına gelinceye kadar,ırgatla idare edebilirse, onu "bive"adıyla işletmenin sahibi tanıyabilir. (Osmanlı İmparatorluğu)
- Savurganlık ve irrasyonellik maalesef halkımız arasında da caridir. Türkiye'de devlet, sonsuz tüketim imkanlarına kavuşan bir azınlık, hatta sıradan halk, kredi kartı zihniyeti ile yaşamaktadır. Hiç kimse giderlerini kaynaklarına göre ayarlamıyor, harcamalarını bitmez tükenmez sandığı kredi kartına göre yapıyor, böylece devlet de, birey de borç, faiz, kısır döngüsü içine düşmüş bulunuyor. (Söyleşiler ve Konuşmalar)
- Tüm hayatımı arşivlerde, kütüphanelerde milletimin belgelere dayanan doğru bir tarihini anlatmak için harcadım. Buy benim için yerine getirilmesi gerekli bir şükran borcu idi. (Halil İnalcık’ın Merceğinden Tarih Bilinci)
- "İnsan akıl ile yükselir, bilgi ile büyür. Her ikisi ile insan itibar görür." Yusuf Hâs Hâcib (Osmanlı'da Devlet, Hukuk ve Adalet)
- Yaşamını yalnız bir bilgi dalına adayan kişi, ilahi gerçeğin uzağına düşer. (Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600))
- Herhangi bir tarih döneminin yorumunda, kurum ve davranışları, günümüz üslup ve kavramlarına indirgeyerek anlatmak, ileri modern kurum tarihçilik gibi algılanır olmuştur. Meselâ; gazâ (ganimet akını), sipahi timarı (fief sahibi atli), ayanlık (feodal düzen) gibi. Modernist yazarlara göre mesela gaza, gazi, fetih gibi tarihi terimlerin kullanılması ulusalcılık, bağnazlıktır. Unutuluyor ki tarih, müşahhasın, (actual/somut olanın) bilgisidir. Osmanlı savaşçısı, savaşırken İslam'ın belli bir inanç ve zihniyetiyle savaşmaktadır; o gelişigüzel bir akıncı değil bir gazidir, aldığı ganimet onun için, dinin kutsallık verdiği bir kazançtır Cami yaptırmaya niyet eden sultanlar, gazâ seferi düzenler ve ganimet malıyla camisini yapardı; reâyâ vergisinin haram içerdiğine inanilirdi. Tarihçi, bu inancı, bu ruh haletini, bu zihniyeti görmezlikden gelirse, tarihî müşahhas olanı göz ardı etmiş olur; o zaman yaptığı şey tarih değildir. (Doğu Batı-Makaleler 2)
- Herhalde ilk Kırım Hanı sayılan Hacı Giray'dan evvel, atalarının 15. yüzyıl başlarında Kırım'da hâkim oldukları muhakkaktır. (Kırım Hanlığı Tarihi Üzerine Araştırmalar 1441-1700)
- Osmanlılar, kendilerini Allah'ı kılıcı saymakta idiler ve bu görüş Palamas'a ait kayıtların ortaya koyduğu cici, yalnız arasında değil, Bizanslılar arasında da yayılmıştı. İleride Martin Luther de, Osmanlılar hakkında aynı şeyi düşünecek, Allah'ın onları, Hıristiyanları günahlarından dolayı cezalandırmak için gönderdiğini söyleyecektir. (Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606))
- Azerbaycan'ın işgal ettikten sonra Şâhruh, I.Mehmed'i uyararak Kara Yusuf'un oğlu İskender'in Osmanlı topraklarına sığınması halinde ona yardım etmemesini istedi (Aralık 1420). Uyarıya cevabında I.Mehmed tam bir teslimiyet ifade etti. Bu sırada Osmanlılar, büyük endişe ile doğu cephesindeki gelişmeleri izliyordu. Akkoyunlu Kara Osman'ın İskender tarafından mağlup edilmesi üzerine (Nisan 1421) Şâhruh, Doğu Anadolu'ya girmiş ve İskender'e karşı ezici bir zafer kazanmıştı (Temmuz 1421). Bu ortamda I.Mehmed, Şâhruh tarafından tehdit edilen Memlükler'le dostane ilişkilerini sürdürmeye çalışıyordu. (Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481))
- Kosova savaşı Osmanlı kuvvetlerinin kesin galibiyetiyle sonuçlandı. Başlangıçta Osmanlı sol kolu çöktü, fakat sağ koldaki Yıldırım Bayezid'in büyük gayreti sayesinde zafer kazanıldı. Gazânâme'ye göre I.Murad, birkaç hasekisiyle gelip cesetler arasında dolaşırken, kendisini cesetler arasına saklamış bulunan Miloş Kobilovic tarafından hançerle yaralandı ve az sonra öldü. İç organları çıkarıldıktan sonra şehid düştüğü yerde gömüldü; daha sonra, Yıldırım Bayezid'in tahta çıktığı sırada idam ettiği oğlu Yakub Bey'in cesediyle Bursa'ya götürülüp Çekirge'deki türbesine defnedildi. Yaralandığı ve öldüğü yere Hudâvendigâr Meşhedi denilen bir türbe yapıldı. (Yakub Bey : I.Murad'ın oğlu) (Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481))