Kuş Uçar Kanat Ağlar - Şükrü Erbaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kuş Uçar Kanat Ağlar kimin eseri? Kuş Uçar Kanat Ağlar kitabının yazarı kimdir? Kuş Uçar Kanat Ağlar konusu ve anafikri nedir? Kuş Uçar Kanat Ağlar kitabı ne anlatıyor? Kuş Uçar Kanat Ağlar PDF indirme linki var mı? Kuş Uçar Kanat Ağlar kitabının yazarı Şükrü Erbaş kimdir? İşte Kuş Uçar Kanat Ağlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Şükrü Erbaş
Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınları
İSBN: 9786052981924
Sayfa Sayısı: 96
Kuş Uçar Kanat Ağlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Buradan dağlara bakarım. Gün, eteklerini toplayıp giderken bir küçük anne gelir. Yatağındaki boşluğa bakar. Tülbentlerini açar, katlar. Kırlentleri düzeltir. Kitapları toplar. Çocukları sorar. Gözyaşımı kurular. “Göğsümdeki çiçeklerin dili yok, unutma.” Evine gülümser. Alın çizgilerimi düzeltir. Sonsuzluğun ağzıyla öper. Yalnızlığımı alır. Yalnızlığını verir. “Ölüler, yaşayanlarda yaşar, bunu hiç unutma.”
Buradan dağlara...
Kuş Uçar Kanat Ağlar Alıntıları - Sözleri
- "Çocukluğu olmayanın büyüklüğü de olmazmış."
- Kimse okumuyor, herkes yazıyor. Kimse öğrenmiyor, herkes biliyor. Kimse susmuyor, herkes konuşuyor.
- Çocukluğu olmayanın büyüklüğü de olmazmış.
- İnsan geçmişini sevmeden yaşayamazmış.
- Babam öldü. Gökyüzü yere indi. Babam, sustuğu bütün sözleri götürdü. Toprağın gökyüzünden büyük olduğunu o gün öğrendik.
- Mazlumun acısını zaman bir yaşama gücüne gücüne dönüştürür de, zalimin kötülüğü ölümden sonra da sürer gidermiş.
- İlk acı değilsin, dedim.Son acı da olmayacağım, dedi.Sevmenin ötesini görmek istemiştim, dedim.Oradan geliyorsun, dedi.Sözcüklerden duvar örülmezmiş, dedim. Kurduğun konaklarda insanlar kendini seviyor,dedi.Yalnızlık hiç geçmiyor,dedim.Yazıyorsun ya,dedi.
- Şükür cehalet bitti! Kimse okumuyor, herkes yazıyor. Kimse öğrenmiyor, herkes biliyor. Kimse susmuyor, herkes konuşuyor.
- Çocukluğu olmayanın büyüklüğü de olmazmış
- 'Zaman değil de dünya geçiyormuş insanın üzerinden.'
- İnsan yaşarken ne kadar az seviyor yaşamayı...
- " Küçüklüğü olmayanın büyüklüğü de olmazmış ..."
- İnsan geçmişini sevmeden yaşayamazmış
Kuş Uçar Kanat Ağlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yakın Zaman Kitabı: yazar/behcet-necatigil in bir sözü ile başlıyor kitap, diyor ki üstad :" Şimdilik böyle bir tür yok ama ileride belki hikaye-şiir diye bir tür olur diye umuyorum." Evet hikaye-şiir yani bir düzyazı şeklinde şiir.Kimi 5 satır kimi 10 satır.Samimi,içten, hisli bir adam yazar/sukru-erbas.Bir önceki incelememde belirtmiştim.Dedemle iş arkadaşı.Toprağım.Eş acısı.Dünya derdi.Duygusal bakış acısı.Kalp kırıklıkları hatta yeni nesil eleştirileri her yerde.Kitap yeni.2017 de yazılmış.Şiirler sıcak.Yakın zaman şiirleri.Günümüz serzenişlerini çok sık görüyoruz.Çok bilen cahillere kızıyor bazen.Bazen sosyal medya eleştrisi.Bazen kendi geçmişine gidiyor.Anne ve babasını hatırlıyor.Üzülüyor.Ama hep bir özlem.Yazarı bilen bilir.O hiçbir şeyi düz söylemez.Ballandırır.Renklendirir.Anlatımı bu. Şiir sevenler tüm kitaplarını okusun ama anlamazsa bir daha okusun.Hemen anlayacak gibi değil.Kafa sakinse, ortam sessizce okusun okuyan.O zaman anlatır belki sizede sizden bir şey. Kitaba, yazar/gulten-akin şiiri ile yani başka bir toprağım ile son veriyor yazar.Diyor ki:"Ayrılık sularda nilüfer, Görürsün tutamazsın." Puanım 9. (Emre Bulut)
Ah, canımın yongası! Fikrimin ince gülü.. Şükrü Erbaş.. Şiir bir denizse, dalgaların aksini muhayyileden çıkaran, insan ruhunun tüm serzeniş ve inleyişlerini buzlu suyun yarattığı titreyişle hissettiren, modern şiirinin dimâğını kırık fay hatlarında canlandıran, öylesine ruhu kendine getiren, öylesine ruhu diyâr alem gezdiren üstâd.. Kuş Uçar Kanat Ağlar eseri 2018 yılında yayınlanmış Behçet Necatigil ödüllü şiir kitabı.Bu eseriyle Behçet Necatigil'in de belirttiği gibi şiir-hikaye diye, şiirle hikaye arasında ortak bir türle yenilik yaratmış. Boğazımızda kuruyan yalnızlığı evrensel bir acıyla tasvir etmiş; kalabalıkta kaybolmuş hayatımızı yalnızlığımızla, yabancılığımızla ilintilemiş; doğayı büyük olgulardan da üstün kılmış; ölümün acısını, öldürmeyen bir hançerin yüreğimize saplanan anki verdiği ıstırabıyla dondurmuş kanımızı; geçmişimizin pıhtılaşmış çaresizliğiyle kangren etmiş ruhu.. Yine de fesleğenli gülhatmiden vazgeçmemiş Erbaş. Şiirlerinin derinlerinde psikolojik sarsılmalarını, duygularının kırılma noktalarını evrenselleştirmekten çekinmemiş, kelimeleri zıt çağrışımları altında yeryüzüne serpmiş, çocukluğu olmayanın büyüklüğünü zamanın içinde zıtlıklar kaybına devirmiş. "Akrep de yelkovan da iki kaşının arasında durdu." Onunla bir kaç sene evvelki tanışmamın geç kalınmış burukluğunu da anlatan kelimeleri olsa keşke Erbaş'ın. Ölüm için hissedilen acı kalıplaşmış sanırdım, insanın ölüm ve getirdiği yalnızlık için söyleyebileceği başka ne kalmış olabilir ki diye düşünürdüm yalnızlığın saçaklanışını Erbaş duyurmadan önce. Onun kaleminde evler, ağaçlar, rüzgar, sesler, kediler, serçeler, güneşler nasıl donduysa, benim fikrimi de aynı derecede donduran satırlarla sonlandırmak istiyorum sözlerimi. "Sen evden çıktın ya, eşik önünden aktı, pencere ardından koştu. Kalabalık içinde yabancı kalma diye aynadaki gülüşün, kâküllerindeki rüya, sandıktaki kokun, üstüne gökyüzü oldu. O uzak, soğuk, kocaman şehir birden ev içine döndü. Ben titreyerek baktım ardından. Kötü bir yalnızlık seni incitmesin diye avuçlarındaki hayat çizgisinden sessizce öptüm. Hatırlar mısın, sokağın başında bir kadın, ölüme bakar gibi bakıyordu çocuğuna. Sen korktun, ben korktum. Kar mıydı, akşam mıydı, büyümüş müydük, zamanın sahibi kimdi, gelecek nerelerden gelecekti, bilmiyorduk. Sen sakindin, ben kötü bir telaştım. Sen güzeldin, ben katıydım. Sen kalbine tutunmuştun, ben öfkemi seviyordum. Dünya bir kibir fotoğrafıydı. Kocaman bir yapının önünde durdun. Bütün pencereler sana baktı. Sen bütün güzelliğinle onların geldikleri yerleri gördün. Ben o gün orada öğrendim, çocukluğu olmayanın büyüklüğü de olmazmış. " Şiirle, umutla kalın. (Nurdan)
Bir Şükrü Erbaş hayranı olarak şiir-hikaye tarzındaki bu kitabına bayıldım. Düz yazı okur gibi akıcı fazlasıyla etkileyiciydi. Şükrü bey ne yaptın dedim çoğu yerde yakın tarih kitabı olduğundan günümüz insanına güzel sözler vardı :) Altını çize çize bitiremediğim, alıntı üzerine alıntı paylaştığım bir eser oldu benim için. Alın okuyun bir Şükrü Erbaş hayatızdan geçsin :) İyi okumalar dilerim . (Sinem)
Kuş Uçar Kanat Ağlar PDF indirme linki var mı?
Şükrü Erbaş - Kuş Uçar Kanat Ağlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kuş Uçar Kanat Ağlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Şükrü Erbaş Kimdir?
7 Eylül 1953 tarihinde, Yozgat'ta dünyaya geldi. Annesi, Lalezar Hanım; babası Doğan Erbaş'tır. İlk ve orta öğrenimini Yozgat'ta tamamladı.
Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilimler Bölümü'nden 1978'de mezun oldu. Toprak Mahsulleri Ofisi'nde memurluk ve yöneticilik yaptı, bu kurumdan emekli oldu.
1984 yılında başladığı edebiyat hayatının ilk yıllarında, Yarın dergisinde kurul üyesi olarak yer aldı. Edebiyatçılar Derneği'nde 1993-1995 yılları arasında genel sekreterlik, 1998-1999 yılları arasında başkanlık yaptı. İlk şiiri 1978 yılında, Varlık Dergisi'nde yayımlanan sanatçı; "Yolculuk" adlı şiir kitabıyla, 1987'de Ceyhun Atuf Kansu şiir ödülüne layık görüldü. Şiir dışında deneme ve antoloji dallarında da eser veren Erbaş, halen PEN Yazarlar Derneği üyesidir.
Yarın dergisi yazı kurulunda görev yaptı (1984). Edebiyatçılar Derneği'nde yöneticilik görevinde bulundu (1993-1999). Şair, halen Antalya'da yaşamaktadır.
Şükrü Erbaş, ilk şiirini Varlık dergisinde, 1978 yılında yayınlandı. "Yolculuk" adlı şiir kitabıyla, 1987 Ceyhun Atuf Kansu şiir ödülüne değer görüldü. Ayrıca, "Dicle Üstü Ay Bulanık" şiir kitabıyla1996 Orhon Murat Arıburnu şiir ödülünü, "Üç Nokta Beş Harf" şiir kitabıyla 2002 Ahmed Arif şiir ödülünü ve "Gölge Masalı" adlı şiir kitabı ile de 2005 Ömer Asım Aksoy şiir ödülünü kazandı.
Şiir, edebiyat ve yaşam üzerine denemeler yazdı. Denemelerini "İnsanın Acısını İnsan Alır" (1995) ve "Bir Gün Ölümden Önce" (1999) adlı kitaplarında toplayan Şükrü Erbaş'ın, "Gülün Sesi Gül Kokar" (1998) adlı düzyazılarından oluşan bir kitabı da vardır.
Şükrü Erbaş Kitapları - Eserleri
- Bağbozumu Şarkıları
- Bütün Şiirleri 1
- Bütün Şiirleri 2
- Şairlerden Kürt Sorununa Çözüm Önerileri
- Çekilme Suları
- Unutma Defteri
- Bir Çınlama Boşlukta
- Bütün Şiirleri 3
- Pervane
- Gülün Sesi Gül Kokar
- Aykırı Yaşamak
- Eşik Burcu
- İnsanın Acısını İnsan Alır
- Kül Uzun Sürer / Derin Kesik
- Üç Nokta Beş Harf / Yalnızlık Heceleri
- Yolculuk / Kimliksiz Değişim
- Bütün Mevsimler Güz / Dicle Üstü Ay Bulanık
- Sarkacın Kalbi
- Sonsuzun Uçları
- Cam û Kevîr - Cam ile Taş
- Bir Gün Ölümden Önce
- Gölge Masalı
- Yaşıyoruz Sessizce
- Kum ile Su
- Kuş Uçar Kanat Ağlar
- Küçük Acılar
- Yolculuk
- Kimliksiz Değişim
- Dicle Üstü Ay Bulanık
- Bütün Mevsimler Güz
- Kül Uzun Sürer
- Derin Kesik
- Üç Nokta Beş Harf
- Yalnızlık Heceleri
- Toplu Şiirler 1
- Seçilmiş Şiirler
- Eşikler Kirpikler
- Otların Uğultusu Altında
- Çekilme Suları
- Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya
- Bütün Şiirleri 4
- Toplu Şiirler 2
- İnsan Bir Eksik Sözdür
Şükrü Erbaş Alıntıları - Sözleri
- Dünyayı hafife almak kendi ağırlığını, şiiri hafife almak sözün ağırlığını bilmemektir. (Gülün Sesi Gül Kokar)
- Sahi yaşlılık, bir derin iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür Hanım? (Dicle Üstü Ay Bulanık)
- Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun. İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil... (Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya)
- ".. Sevmeyi özledim biliyor musunuz ? Kayıtsız şartsız bir gülüşü ..."~~°° (Bir Gün Ölümden Önce)
- Durmadan dinleyip anlamadan konuşuyoruz Hepimiz ayrı ayrı kendi kıyılarında Öyle kolay anlaşıyoruz ki… (Kum ile Su)
- "Yüzünü camlardan toplayıp dönmüştün uzun yolculuğundan. (Sonsuzun Uçları)
- Sesini öperim çocuk Yüreğinin, kirpiklerinden sızan O dilsiz ince türküsünü Öyle mahzun durma ne olur. (Kimliksiz Değişim)
- Yapilacak iş elbette yılmak değil, bilgi sahibi olmak. Hemen bir yığın kitap getirip okumaya, adam olmaya çalışacağım. (Gülün Sesi Gül Kokar)
- Kimse düşlerine yetişemez ve kimse geçemez gerçeğini bir adım bile; bu yüzden sıkıntı verir zaman, kısa kalır, sonsuz olur, insanın küçücük ömrü karşısında. (Dicle Üstü Ay Bulanık)
- Yüreğimin kanatları terli bir kumru Uçup Uçup kirpiğinin ucuna konuyorum... (Bütün Mevsimler Güz)
- Ölüm... Hepimiz senin için yaşıyoruz… (Otların Uğultusu Altında)
- Yazmasaydım Borçlu ölürdüm aşka. (Derin Kesik)
- kiminin kültürü yoksun ahlaktan kimi de ahlaktan yoksun kültüründe. (Çekilme Suları)
- 'İçim dışım uzaklık. kimseye anı olmadan geçtim.' (Yalnızlık Heceleri)
- Hiçbir sevgi tutsaklıkta yeşermez. (Bir Gün Ölümden Önce)
- İnsan bütün hayatını, sonunda yalnız kalmak için yaşıyor sanırım. (Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya)
- Bir kapı önündeyim Girsem suç Gitsem ayaz (Kül Uzun Sürer)
- Canı cehenneme başkasının yangınıyla evini ısıtıp yemeğini pişirenin. (Kum ile Su)
- Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne cepler de tren tarifesi, ne de turna katarı gökte. "İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!" (Eşikler Kirpikler)
- Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu; Toprağı rüzgârı denizi göğü O her zaman bir insanla anlamlı Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların Ve ucuz korkuların kör kuyularına Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz. Fırlayıp ilk ışıklarıyla günün dağınık yataklardan Koşaradım gidiyorsunuz işinize değişmeyen yollardan. Kurulmuş saatler gibi gün boyu çalışıp tekdüze Uzayan gölgelerle koşaradım dönüyorsunuz evinize Ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz Unuttunuz başkalarının acısını duymayı Küçük çıkarların büyük kurnazları Alışverişe döndü tüm ilişkileriniz, hesaplı, planlı Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım Unuttunuz konuşmayı kendinizi vererek Düşünmeden bir başka şeyi, içten yalın dürüst Dışa vurmayı duygularınızı Unuttunuz, neydi bir ince söze yakışan en güzel davranış. Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim -Ki bu en büyük kötülüktür size- Yıkanmıyor bir kez olsun yüreğiniz yağmurlarla Denizler boşuna devinip duruyor bir çarşaf gibi Gerip ufkunuza mavisini, çiçekler her bahar Uyanışın türküsünü söylüyor da görmüyorsunuz Sizin adınıza dünyanın pek çok yerinde İnsanlar dövüşüyor ellerinde yürekleri birer ülke Anlamıyorsunuz inançlarını bir kez düşünmüyorsunuz. Ömrünüzü güzelleştirecek bir şey almadan hayattan Bir şeyler bırakmadan ardınızda gelecek adına Koşaradım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim Koşaradım Duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde.. (Bütün Şiirleri 1)