Küskün Kahvenin Türküsü - Carson McCullers Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Küskün Kahvenin Türküsü kimin eseri? Küskün Kahvenin Türküsü kitabının yazarı kimdir? Küskün Kahvenin Türküsü konusu ve anafikri nedir? Küskün Kahvenin Türküsü kitabı ne anlatıyor? Küskün Kahvenin Türküsü PDF indirme linki var mı? Küskün Kahvenin Türküsü kitabının yazarı Carson McCullers kimdir? İşte Küskün Kahvenin Türküsü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Carson McCullers
Çevirmen: İpek Babacan
Orijinal Adı: The Ballad of The Sad Cafe
Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9789754586374
Sayfa Sayısı: 157
Küskün Kahvenin Türküsü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"(...) Bir seven vardır, bir de sevilen. Ama bunlar başka başka beldelerin insanlarıdır. Sevilen çoğu zaman sevenin içinde uzun zamandır saklı duran sevgi için yalnızca bir uyarıcıdır... En sıradan birisi coşkun, ateşli ve bataklıktaki zehirli zambaklar kadar güzel bir sevginin nesnesi olabilir..."
Carson McCullers daha yirmi üç yaşında yazdığı Yalnız Bir Avcıdır Yürek adlı romanıyla ABD’deki edebiyat çevrelerinde adını duyurmuş ve gerçek olduğu kadar karamsar da olan bir varoluş felsefesi içeren yapıtlarıyla okuru, insanlık durumunun temelindeki ruhsal yalnızlığın derinlikleriyle tanıştırmıştı. Küskün Kahvenin Türküsünde ise daha önceki romanlarının ortak teması olan "sevgi felsefesi"ni daha da geliştirerek sevginin doğasına ilişkin gerçek bir kurama dönüştürür. Kitapta yer alan altı öyküde de yalnızlıklarını duyumsayan karakterlerle karşılaşırız... Çocukluktan genç kızlığa geniş sancılarını yaşayan bir kız... Yabancı bir ülkede yaşayan ve sevgisizliğin ne denli acı vereceğini geç anlayan bir erkek... Yaşamını biraz olsun tekdüzelikten kurtarmak için hayalinde farklı bir yaşam sürdürmeye çalışan bir dilini yaratan ve derinlemesine hisseden kahramanların öyküsünü anlatır Küskün Kahvenin Türküsü. (Lula) Carson McCullers 1917 yılında Georgia'nın Columbus şehrinde doğdu. Beş yaşından itibaren piyano dersleri almaya başladı. 17 yaşında New York Julliard School of Music'e müzik eğitimi için gitti, ancak okula devam etmeyerek kendini yazı çalışmalarına verdi. Columbia ve New York Üniversiteleri'nde yaratıcı yazım dersleri aldı. Story dergisinde öyküleri yayımlandı. 1937 yılında pek başarılı olmayan bir yazar olan Reeves MCCullers ile evlendi. 30'lu yaşların başında geçirdiği felç nedeniyle sol tarafını kullanamayan McCculers 1967 yılında öldü. 20. yüzyılın en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen yazarın Yalnız Bir Avcıdır Yürek isimli kitabı da yayınlarımız arasındadır.
Küskün Kahvenin Türküsü Alıntıları - Sözleri
- Yaşam bazen yalnızca sağ kalmak için gerekli şeyleri elde etmek uğruna girişilen uzun ve bunalticı bir didinme olur çıkar. İnsana tuhaf gelen de şudur: Yararlı her şeyin bir fiyatı vardır, yalnızca parayla satın alınabilir. Düzen bunun üzerine kuruludur. Bir balya pamuğun ya da yarım litre pekmezin fiyatını bilirsiniz, bunun nedeni aklınıza bile gelmez. Oysa insan yaşamına hiçbir değer biçilmemiştir. Bize bedava verilir, geri alındiğında da bir şey ödenmez. Peki nedir değeri?
- Sevginin değerini, özgünlüğünü yalnızca seven belirler.
- "En sıradan birisi bile coşkun, ateşli ve bataklıktaki zehirli zambaklar kadar güzel bir sevginin nesnesi olabilir."
- En sıradan birisi çoşkun, ateşli ve bataklıktaki zehirli zambaklar kadar güzel bir sevginin nesnesi olabilir.
Küskün Kahvenin Türküsü İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitap sırasıyla; 1- Küskün Kahvenin Türküsü 2- Harika Çocuk 3- Jokey 4- Madame Zilensky ile Finlandiya Kralı 5- Konuk 6- Bir Aile Sorunu 7- Bir Ağaç, Bir Taş, Bir Bulut olmak üzere yedi kısa öyküden oluşuyor. Bu öykülerin her biri sevgi temasını farklı açılardan ele alıp işlemiş. Tüm karakterler ya hepten yalnız ya da bir şekilde yalnız kalmış. Her birinin hikayesi başka ancak her biri sevgi kırıntısına bir noktada aç, her biri bu kırıntıyı buldukları anda varlıklarının tümüyle sarılıyorlar ona. Özellikle kitaba ismini de veren ve diğerlerine göre çok daha uzun olan Küskün Kahvenin Türküsü'nde daha da belirgin bu durum. Üstelik karakterle bağ kurmak da daha uzun bir süreci anlattığından çok daha kolay. Ben böyle ufak öyküleri Zweig'dan okumaya alışkınım sanırım. O yüzden okurken hep onun dili ile kıyaslıyorum. Belki de o yüzden karakterlere yönelik iç gözlemlerin ve analizlerin daha yoğun olduğu Bir Ağaç, Bir Taş, Bir Bulut ve Küskün Kahvenin Türküsünü diğerlerine göre daha çok sevdim. Uzun soluklu bir roman tadı vermese de çalışma aralarında keyifle okuyacağınız bir kitap olduğuna inanıyorum. (okuryanim)
Kadın bakışlı bir ortam tasviri; güçlü kadın imgesi arkasına gizlenmiş feminist bir toplum yansıması... Yazar, ana karakter üzerinden egemen erkek toplumuna açıkça meydan okurken, hasta, çocuk ve yaşlılara ise anne şefkatiyle yaklaşmayı ihmal etmemektedir. Edebiyata karamsar bir varoluş eserinin tam anlamıyla hakkını veren bu çalışmayla, sevginin insan hayatı açısından taşıdığı önem ve vazgeçilmezliği konusuna ayrıca bir parantez açılmaktadır. Okurken bazı bölümlerde tek düzenlik ve sıkıcılığın hat safhasını beyninizde hissedeceğiniz gibi küçük bir ortamda bir kahvenin toplumsal hayat için ne denli önem arz edebileceğinin açık şahidi olacaksınız. Birinci öykü dışında diğer öykülerin beni etkilemediğini açıkça dile getirmek istediğim gibi güçlü bir kadın imgesi üzerinden tek başına hayatı yaşamak isteyenlere de kitabı okuma tavsiyesinde bulunmak istiyorum. (Sencar Karamuço)
Küskün Kahvenin Türküsü: Carson McCULLERS in okuduğum ikinci eseri oldu. Küskün Kahvenin Türküsü kitabı 7 öyküden oluşuyor. *Küskün Kahvenin Türküsü * Harika Çocuk *Jokey *Madame Zilensky ile Finlandiya Kralı *Konuk * Bir Aile Sorunu *Bir Ağaç, Bir Taş, Bir Bulut Edebiyatta karamsar bir varoluş eserinin tam anlamıyla hakkını veren bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Güçlü kadın tasviri ile yazarın kadın olduğunun anlaşılması pek kolay. Çünkü böylesi ayrıntılı bir şekilde ancak bir kadın tanımlayabilirdi. Kitaba başladığımda tek bir hikaye olduğunu sanmıştım fakat birinci bölümü bitirdiğimde hem şaşırdım hem de biraz hayret ettim fakat genel olarak kitapta yazarın betimleme gücüne hayran kaldım, zorlanmadan her ayrıntıyı gözünüzde canlandırabileceğiniz şekilde bir eser oluşturmuş keyifle okudum. **^Ben onu bulmak için ülkeyi baştan başa dolaşırken, o beni ruhumun içinde kovalamaya başladı birdenbire. O beni kovalamaya başladı, anlıyor musun? Ruhumda.”**^ . *Abuk sabuk konuşan bir deli, başkasının yüreğinde yalın, duygulu bir şiir yaratabilir. Demek ki sevginin değerini, özgünlüğünü yalnızca seven belirler.* (Çiğdem Öztürk)
Küskün Kahvenin Türküsü PDF indirme linki var mı?
Carson McCullers - Küskün Kahvenin Türküsü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Küskün Kahvenin Türküsü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Carson McCullers Kimdir?
Roman, kısa öykü, oyun, deneme ve şiir türlerinde eserler üretmiştir. İlk romanı The Heart Is a Lonely Hunter (Yalnız Bir Avcıdır Yürek), Amerika Birleşik Devletleri'nin güney eyaletlerindeki toplumdan dışlanmış, uyumsuz karakterlerin manevi yalnızlıklarını konu alır. Yazar diğer eserlerinde de benzer mekanları ve temaları kullanmıştır.
McCullers 1917 yılında Columbus, Georgia'da orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Asıl adı Lula Carson Smith idi. Annesi Amerika Konfedere Devletleri'nde savaş kahramanı olan zengin bir arazi sahibinin torunuydu. Babası ise tıpkı Yalnız Bir Avcıdır Yürek romanındaki Wilbur Kelly karakteri gibi bir saatçi ve kuyumcuydu. McCullers on yaşından itibaren piyano dersleri almaya başladı. Babası ilk daktilosunu 15 yaşındayken hediye etti.
1934 yılında, 17 yaşındayken New York'taki Juilliard School of Music'de piyano eğitimi almak üzere evden ayrıldı. Fakat şehre varmasının ardından okula hiçbir zaman devam etmedi. Hizmetçilik yapmaya ve Dorothy Scarborough'un Columbia Üniversitesi'nde geceleri verdiği yaratıcı yazarlık derslerine katılmaya başladı. Yazar olmaya karar McCullers'ın otobiyografik öğeler taşıyan Wunderkind isimli hikâyesi 1936 yılında Story dergisi'nde yayınlandı. Bu öykü yazarın The Ballad of the Sad Cafe isimli kitabında da yer almaktadır.
Carson McCullers Kitapları - Eserleri
- Küskün Kahvenin Türküsü
- Altın Gözde Yansımalar
- Yalnız Bir Avcıdır Yürek
- Kadransız Saat
- Düğünün Bir Üyesi
Carson McCullers Alıntıları - Sözleri
- "İçindeki sıkıntıyı bir türlü tüketemediği için hemen koşup bir şeyler yapmaya çalışırdı. Eve döner, kömür tenekesinin kapağını bir delinin hunisi gibi başının üstüne koyar masanın çevresinde dönmeye başlardı. Aklına ilk eseni yapardı - oysa yaptığı hep yanlış olurdu, yapmak istediği de olmazdı. Bu saçma yanlışları yaptıktan sonra mutfak kapısında duraksar, kendini boş ve anlamsız bulur ve 'Tüm bu kasabayı yerle bir edebilsem.' derdi." (Düğünün Bir Üyesi)
- Tutku hayal kurmanızı sağlar, aritmetiğe odaklanmanızı engeller ve zeki olmaya can attığınız sırada kendinizi aptal gibi hissetmenize neden olur. (Kadransız Saat)
- Ölüler hâlâ yüreğimde dolaşırken nasıl gerçekten ölü olabilirler? (Kadransız Saat)
- "Evlat nankörlüğü, yılan dişinden çok daha keskindir." (Kadransız Saat)
- Evet, yaşam hüzünlü olabilir. (Altın Gözde Yansımalar)
- "Çok fazla insan dünyayı boğuyor." (Altın Gözde Yansımalar)
- Normallik pahasına elde edilen herhangi bir tatmin duygusu yanlış ve bu duygunun mutluluk getirmesine izin verilmemeli. Kısacası, ahlaksal yönden onurlu olduğu için kare uçlu bir çivinin yuvarlak bir deliği kazıyıp durması ve geleneksele aykırı, kendisine uyacak kare biçimli deliği kullanmaması daha mı iyi? (Altın Gözde Yansımalar)
- "Bir kız kardeşin olsaydı, zenci bir herifle evlenmesine izin verir miydin?" (Kadransız Saat)
- "Nisan ayının yeşil ağaçlarında ve çiçeklerinde Frankie'ye hüzün veren bir şeyler vardı. Hüznün nedenini çözemiyordu ama bu garip hüzün yüzünden kasabayı bırakıp gitmesi gerektiğini anlıyordu. Bir yandan savaşla ilgili haberleri okuyor, dünyanın durumunu düşünüyor bir yandan da gitmek için bavulunu topluyordu. Oysa nereye gideceğini bilemiyordu." (Düğünün Bir Üyesi)
- Yaşam bazen yalnızca sağ kalmak için gerekli şeyleri elde etmek uğruna girişilen uzun ve bunalticı bir didinme olur çıkar. İnsana tuhaf gelen de şudur: Yararlı her şeyin bir fiyatı vardır, yalnızca parayla satın alınabilir. Düzen bunun üzerine kuruludur. Bir balya pamuğun ya da yarım litre pekmezin fiyatını bilirsiniz, bunun nedeni aklınıza bile gelmez. Oysa insan yaşamına hiçbir değer biçilmemiştir. Bize bedava verilir, geri alındiğında da bir şey ödenmez. Peki nedir değeri? (Küskün Kahvenin Türküsü)
- "Tümümüz nedense kıstırılmışız. Öyle ya da böyle doğmuşuz. Nedenini de bilmiyoruz. Ama yakalanmışız bir kez. Ben Berenice olarak doğmuşum, sen de Frankie olarak. John Henry de John Henry. Ve belki de genişlemek, ağlarımızdan kurtulmak istiyoruz ama ne yapsak ne etsek, yine de yakalanmışız bir kez. Ben benim, sen sensin, o da o. Her birimiz ayrı ayrı tek başımıza yakalanmışız. Bunu mu demek istiyorsun?" "Bilmiyorum ama ben yakalanmak istemiyorum," dedi F. Jasmine. (Düğünün Bir Üyesi)
- En büyük tehlike, yani insanın kendi benliğini kaybetmesi, önemsiz bir şeymiş gibi sessizce meydana gelebilir; diğer tüm kayıplar, bir kolun, bacağın, beş doların, bir eşin vs. kaybı mutlaka fark edilir. (Kadransız Saat)
- "Neden bu kadar acı çekmek istiyorsun?" "Yenildiğimi hissediyorum da ondan." (Yalnız Bir Avcıdır Yürek)
- Onun varlığı öylesine bir teselliydi ki... (Altın Gözde Yansımalar)
- ''Canlan biraz da burnun boka girmesin yine.'' (Yalnız Bir Avcıdır Yürek)
- En sıradan birisi çoşkun, ateşli ve bataklıktaki zehirli zambaklar kadar güzel bir sevginin nesnesi olabilir. (Küskün Kahvenin Türküsü)
- Sevginin değerini, özgünlüğünü yalnızca seven belirler. (Küskün Kahvenin Türküsü)
- "Evlat nankörlüğü, yılan dişinden çok daha keskindir." (Kadransız Saat)
- "Şimdiye dek gözünün önüne getirdiğin bir resim gibi değil de, yalnızca bir duygu olarak anımsadığın insanlar oldu mu hiç?" (Düğünün Bir Üyesi)
- Bir seferinde bir yumurta tavuğunu üç milyon dolara takas ettiğini söylediğini hatırlıyorum. O günlerde herkes açtı ve herkes inancını yitirmişti. Büyük büyük büyükannen hariç herkes. "Bu para geri gelecek, gelmek zorunda" dediğini asla unutmayacağım. (Kadransız Saat)