Kuşlar Yasına Gider - Hasan Ali Toptaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Kuşlar Yasına Gider kimin eseri? Kuşlar Yasına Gider kitabının yazarı kimdir? Kuşlar Yasına Gider konusu ve anafikri nedir? Kuşlar Yasına Gider kitabı ne anlatıyor? Kuşlar Yasına Gider kitabının yazarı Hasan Ali Toptaş kimdir? İşte Kuşlar Yasına Gider kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Hasan Ali Toptaş

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051850665

Sayfa Sayısı: 248

Kuşlar Yasına Gider Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Pırıl pırıl ışıyan Türkçesiyle Hasan Ali Toptaş,

Kuşlar Yasına Gider'de romancılığına yeni bir boyut katıyor: anlatmıyor, söylemiyor; nefeslendiriyor.

Kadirşinas otlarının mırıltısını, of dememenin ilmini, eldeyken kıymetini bilmenin erdemini, ömürden giden günlerin sabrını okudukça zihnimiz, gönlümüz havalanıyor.

"Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır" sözü yankılanıyor kulaklarımızda.

Kuşlar Yasına Gider; atların koşması kadar doğal, kaleme iç çektirecek kadar merhametli bir roman.

"Toptaş'a yazarlık âdeta bahşedilmiştir."

-ANDREW RIEMER, Sydney Morning Herald-

"Zaten o yıllarda burnumuzun ucunda gezinen bir mazot kokusuydu babam, kulağımızda çınlayan uzak bir motor sesiydi ve az evvel dediğim gibi, gitti mi gelmek bilmezdi bir türlü."

Kuşlar Yasına Gider Alıntıları - Sözleri

  • Bizim kapımız hiç içeriden kilitlenmedi ki...
  • Gül şurubuna benzeyen o tatlı sesi, o masum yüzü, o cıvıl cıvıl gülüşü...
  • O da bana baktı gözlerini hiç kırpmadan. O an, birbirimize bakışlarımızla sarıldık sanki...
  • En münasip zamanda, en isabetli silleyi Allah'tan başka kim vurabilir.
  • ... “Babalar alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır.”
  • Para eşektir zaten ,başka nedir ki?
  • (...)bazı canlıları yara öldürmüyor, muhatapsız kalmak öldürüyor..
  • "Kendini anlatmak için hayat bazen beklediğimizden hızlı davranıyor diyecektim ama vazgeçtim, o sırada bu cümle, fazlasıyla anlam yüklediğimiz boş sözlerden biriymiş gibi geldi bana."
  • Ortalığı, kaybolan şeylerin varlığını hatırlatan derin bir sessizlik kapladı.
  • ...yeşil yeşil dökülen gözyaşlarını görüyordum.
  • Bazı canlıları yara öldürmüyor, muhatapsız kalmak öldürüyor.
  • ... "Bazı canlıları yara öldürmüyor, muhatapsız kalmak öldürüyor. "
  • Kendini anlatmak için hayat bazen beklediğimizden hızlı davranıyor diyecektim ama vazgeçtim....
  • (...)en çok gözleriyle sustu.
  • “Babalar alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır

Kuşlar Yasına Gider İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu bir veda hikayesi olan romanın incelemesidir...!: Geleneksel bir toplumdan bahsedeceksek, bir erkeğin yaşam grafiği ile bir kadının yaşam grafiği oldukça farklıdır. Yaşamının içindeki iktidarın sahibi olan erkek, ergenlik çağlarından itibaren grafikte diklemesine, ani bir yükseliş gösterirken, güç ve otorite yitirdiği ilerleyen yaşlarda grafikte hızlıca aşağı doğru bir düşüş yaşar. Kadınlarda ise bu grafik daha stabil, daha düz ve belirli bir ortalama tutturarak ilerler.  Bu durum erkekler açısından bir yanıyla bir şans ama beraberinde büyük bir trajedidir. Çünkü yaşamlarında büyük yükseliş ve düşüşler yaşarlar ve bu fark yükseklerde oksijen çarpmasına, derinlerde basınç vurgununa benzer etkiler yapar.  Hasan Ali Toptaş’ın son romanı “Kuşlar Yasına Gider”, bir erkeğin bu trajedisini anlatan bir eser bir yanıyla. Bu trajedi, ömrünün son demlerini yaşayan Aziz beyin yazar olan oğlu gözüyle aktarılıyor bizlere. Zamanında alıp başına günlerce kaybolan, canını istediğini alıp canının istediğini satan Aziz Beyin, bir kaza sonrası bir ayağının kesilmesi sonrası, yeni bir protez bacak edinerek yaşam konforunu tekrar eski düzeyine getirme çabası ile başlayan hikaye, yaşlandıkça daha ağır hastalıkların etkisi ile vefat etmesine kadar ilerliyor.  Aziz Bey için her bir tedavi, eski iktidar günlerine dönemeyeceğini anladığı tedavinin ilk günlerinde bitiyor. Ne fizik tedaviye razı geliyor bir süre sonra, ne ameliyata. Beklediği mucize ya da sihrin gerçekleşmeyeceğini anladığı anda, yitirdiği sosyal iktidarın çarpıcı etkisi vücudunun biyolojik iktidarına yansıyor ve tüm bünye yavaş yavaş çöküşe geçiyor.  Bir zamanlar babasının otoritesi altında kalmış her erkek çocuk, babasının yaşlanma dönemi sürecinde bu akışı yaşar. O dağ gibi babanın giderek çocuklaşması ve gün gün erimesi iç yakıcı bir süreçtir. Bu süreci az ya da çok kendisinin de yaşayacağını bilen erkek çocuk açısından bu durum aynı zamanda bir gözdağıdır. Yakın bir zamanda babasını kaybeden Hasan Ali Toptaş, bu süreci bir yanıyla deneyimi, diğer yanı ile kurgu gücü ile bizlere çok hüzünlü bir şekilde aktarıyor. Gidişatı hususunda büyük bir merak uyandırmayan hikaye, dili, masumiyeti, hüznü ve sadeliği ile bizleri içine çekiyor.  “Doğunun Kafka’sı” yakıştırması ile anılan Hasan Ali Toptaş’ın, bu yakıştırmayı aşan çok özel bir dili, anlatımı, hikâyesi ve büyüsü var açıkçası. Bu hikâye sıradan bir kalemde, önemsiz bir anlatı olabilecek iken, Hasan Ali Toptaş’ın elinde bir başyapıta dönüşmüş. Hasan Ali Toptaş neredeyse, hikâyede anlatıcının her aldığı her nefesi, içtiği her yudum suyu kaleme almış ama hepsi kurgusunun, hikâyenin, anlatının özellikli bir parçasına dönüşmüş. Anlatıcının eşiyle ve kardeşiyle sessiz anlaşması, kızı ile yaptığı ve gelişigüzel zannedilebilecek ama çocuğun hayal dünyasının derinliğini yansıtan sohbetleri oldukça ilgi çekici.  Hikâyede babanın fiziksel olarak çöküş döneminde olmasından mıdır bilmem ama, bana en güçlü ve belirleyici karakter anlatıcısının annesi gibi geldi. Hikâyenin tüm büyüsü de annenin etrafında dönüyor. Kurtlanmasın ve bereketi kaçmasın diye, salçayı, tarhanayı, erişteyi, pekmezi ayın hilal halindeki dönemlerde değil dolunay hali dönemlerinde yapan, uğursuzluk getirir diye evin etrafında öten duguk kuşunu kovduran, her bir gelişmeyi, rüyayı, sanrıyı hayra ya da hayırsızlığa yoğuran ve bir anlam üreten anne karakteri hikâyenin bütün dokusunu belirliyor. Hasan Ali Toptaş tarafından romanın türkülerle beslenmesi ise apayrı bir keyif katmış hikâyeye. Kitabı okurken bazı türküleri de dinleme ihtiyacı hissettiğimi ve böylece daha fazla keyif aldığımı söyleyebilirim. Hasan Ali Toptaş yazımı ile ilgili ekleyebileceğim ve bu romanında daha da güçlü hissettiğim şey ise şu oldu ki, Hasan Ali Toptaş hikayelerini büyük bir kelime zenginliği ile yazıyor. Bununla ilgili bir araştırma var mıdır bilmiyorum ama üniversitelerin Türk Edebiyatı bölümündeki araştırma görevlileri için bunun ciddi bir araştırma konusu yapılabileceğini düşünüyorum. Toptaş’ın bu romanda naklettiği, anlamsız yakıştırmalarla bilimle dedikoduyu karıştıran üniversite öğretim görevlilerinin bu boş uğraşlar yerine daha anlamlı çabalara girişmesini bekleriz. Toptaş’ın bu tip bir araştırmada Türk edebiyatının zirvesinde yer alabilecek bir kelime dağarcığına sahip olduğunu düşünüyorum. Kitabın çerçevesine dair iki eleştirim olabilir. İlki kitabın ismine. Oldukça şiirsel bir isim olsa da, sanki "Ecel Atı" gibi bir isim, romanla daha bağlantılı olurmuş gibi geldi bana. Diğer bir eleştirim ise kitabın kapak fotoğrafına dair. Fotoğraf Bilge Nuri Ceylan'a ait bir kare. Ama nedense kitabın hüzünlü ve büyülü haline çok uyum sağlamamış gibi. Bunda sorun fotoğrafın kendisinden değil, kapağın görselinin bir fotoğraf olmasında, Bir çizim görselinin kitaba daha çok yakışacağını düşünüyorum. Şu ana kadar, bu kitapla birlikte Hasan Ali Toptaş’ın iki kitabını okumuş oldum. Diğeri “Ölü Zaman Gezginleri” isimli hikâye kitabıydı. Zannedersem 2021 yılında daha fazla kitabını okuyarak, Hasan Ali Toptaş eserlerinin yarısından fazlasına temas etmiş olmayı hedefliyorum.  Sözün özü, “Kuşlar Yasına Gider”, okunmasını büyük bir şiddetle salık verdiğim bir roman. (Umut Zübeyde)

Cok isterdim ama hakkında yazılanları okuduktan sonra eseri yazardan bağımsız düşünmek imkansızdı..O yüzden bir daha hiçbir kitabını okumamak üzere yarida bıraktım (Rabia)

Kuşlar Yasına Gider PDF indirme linki var mı?

Hasan Ali Toptaş - Kuşlar Yasına Gider kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kuşlar Yasına Gider PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hasan Ali Toptaş Kimdir?

Hasan Ali Toptaş, 1958 yılında Denizli’nin Çal ilçesinde doğdu. İlk öykü kitabı "Bir Gülüşün Kimliği" 1987’de, ikinci öykü kitabı "Yoklar Fısıltısı" 1990’da yayımlandı. "Ölü Zaman Gezginleri" adlı öykü dosyasıyla 1992 yılında Çankaya Belediyesi ile Damar edebiyat dergisinin düzenlediği yarışmada birincilik ödülü aldı. Aynı yıl "Sonsuzluğa Nokta" adlı yayımlanmamış romanıyla Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği yarışmada mansiyon aldı ve Sonsuzluğa Nokta Kültür Bakanlığı tarafından yayımlandı. 1994’te "Gölgesizler" adlı yayımlanmamış romanıyla Yunus Nadi Roman Ödülü’nü, 2013'te ''Heba'' romanıyla Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü 2016'da ''Kuşlar Yasına Gider'' Romanıyla Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü'nü aldı. "Bin Hüzünlü Haz" adlı romanı ise 1999 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’ne değer görüldü. Yazarın ayrıca "Yalnızlıklar" adlı şiirsel metinlerden oluşan bir kitabı, "Kayıp Hayaller Kitabı" adlı bir romanı, "Ben Bir Gürgen Dalıyım" adlı bir çocuk romanı vardır.

Hasan Ali Toptaş Kitapları - Eserleri

  • Harfler ve Notalar
  • Kayıp Hayaller Kitabı
  • Gölgesizler
  • Ben Bir Gürgen Dalıyım
  • Sonsuzluğa Nokta
  • Uykuların Doğusu
  • Yalnızlıklar
  • Bin Hüzünlü Haz
  • Ölü Zaman Gezginleri
  • Heba
  • Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha da Yalnız
  • Geçmiş Şimdi Gelecek
  • Kuşlar Yasına Gider
  • Bir Gülüşün Kimliği
  • Yoklar Fısıltısı
  • Gecenin Gecesi
  • Absürd Öyküler
  • Beni Kör Kuyularda

Hasan Ali Toptaş Alıntıları - Sözleri

  • "Hem konuşmaktan fenâ hâlde korkuyor, hem de hararetli bir şekilde hiç durmadan konuşuyormuş gibi susmuşlar." (Uykuların Doğusu)
  • ...bu akraba meselesi içinden çıkılmaz bir şeydir. Bazen için kopar dışın bağlı kalır mesela, bazen de için bağlı kalır ama dışın kopar. (Heba)
  • Ortalığı, kaybolan şeylerin varlığını hatırlatan derin bir sessizlik kapladı. (Kuşlar Yasına Gider)
  • "Sen diyorsun ki, kötüler gelip bize kötülük edinceye kadar iyidirler, başımızın üstünde yerleri vardır." (Beni Kör Kuyularda)
  • ''...içindeki öykünün içindesin,” (Ölü Zaman Gezginleri)
  • ...ağrısı sızısı gamı kasaveti olmayanlar uyudu.. içimden geçen şeyi izah etseydim şimdi.. (Beni Kör Kuyularda)

  • "Şu yeryüzünde kötüler bazen iyilerden daha iyi görünebiliyorlar Ziya Bey." (Heba)
  • Kendim giderim ben, herkes gibi! (Bir Gülüşün Kimliği)
  • "Şunu da unutma ki, yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur." (Gölgesizler)
  • İşte böyle her şeye benzeye benzeye tıpkı bir mıknatıs gibi her şeyin ruhunu ruhunda toplarmış da, zaman zaman hiçbir şeye benzemezmiş tabii. (Uykuların Doğusu)
  • Keşke insan istediği zaman başka bir yaratığa dönüşebilse... (Kayıp Hayaller Kitabı)
  • Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de dünyaya. Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındanım. (Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha da Yalnız)
  • ''Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de bir dünyaya. Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındayım.'' Hasan Ali Toptaş (Gölgesizler)

  • Kuralsızlığı örtmek için kurallardan daha kalın bir örtü bulamazsın. (Heba)
  • içim hüzünler evi. (Bir Gülüşün Kimliği)
  • "İçinde bulunduğum dünyanın çeşitli köşelerine, işarete benzemeyen çeşitli işaretler gönderen uzak ve esrarengiz bir dünyanın fotoğrafına bakar gibi bakıyordum." (Uykuların Doğusu)
  • Sesler azalıyordu artık içimde. (Bir Gülüşün Kimliği)
  • Yalnızlık alıp karşına kendini, öteki kendinlerle konuşmaktır. (Yalnızlıklar)
  • Bazı canlıları yara öldürmüyor, muhatapsız kalmak öldürüyor. (Kuşlar Yasına Gider)
  • "Bir insanı tanıyabilmenin hiç mi hiç mümkün olmadığını düşünüyorum." (Sonsuzluğa Nokta)