Kutsal Kitapların Kaynakları 1 - Turan Dursun Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Kutsal Kitapların Kaynakları 1 kimin eseri? Kutsal Kitapların Kaynakları 1 kitabının yazarı kimdir? Kutsal Kitapların Kaynakları 1 konusu ve anafikri nedir? Kutsal Kitapların Kaynakları 1 kitabı ne anlatıyor? Kutsal Kitapların Kaynakları 1 PDF indirme linki var mı? Kutsal Kitapların Kaynakları 1 kitabının yazarı Turan Dursun kimdir? İşte Kutsal Kitapların Kaynakları 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Turan Dursun

Yayın Evi: Kaynak Yayınları

İSBN: 9789753431040

Sayfa Sayısı: 200

Kutsal Kitapların Kaynakları 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kaynak Yayınları, Turan Dursun'un kaybolan başyapıtını okura sunuyor: Kutsal Kitapların Kaynakları. Turan Dursun'un,''Kutsal Kitapların Kaynakları'' üzerine araştırma yaptığı biliniyordu. Ancak, öldürüldükten sonra, birçok çalışması, güvenlik güçleri tarafından evinden alınmış, ''poşetlere doldurulup'' götürülmüştü. Orjinali devletin elinde olan Kutsal Kitapların Kaynakları, Turan Dursun'un katlinden 5 yıl sonra gün ışığına çıkmıştır.

Turan Dursun'un üzerinde yıllarca çalıştığı ve büyük önem verdiği araştırması olan Kutsal Kitapların Kaynakları üç ciltten oluşuyor:

Birinci ciltte, Kur'an, İncil ve Tevrat'ta yer alan ''korku''yu, korku-umut kaynağı Tanrı'yı, ''Efendi Baba Tanrı'' kavramını, ''Kral Tanrı'nın Yönetimi''ni, bunların kaynaklarını;

İkinci ciltte ''Peygamberlik'' konusunda, ''kabile peygamberi Muhammed'i'', peygamberlğin koşullarını ve türlerini, ''felsefe-din çiftleşmesini'';

Üçüncü ciltte ''Mucize'' konusu, ''.Mucize'' inancın kaynağını, ''Mucize''lerden örnekleri; Turan Dursun'un binlerce yıl derinliklere uzanan titiz çalışmasıyla bulacaksınız.

''Ben yüzyılların doğurduğu ölümüm'' diyen Turan Dursun, Anadolu insanını aydınlatmaya devam ediyor. Kutsal Kitapların Kaynakları, Turan Dursun ölümsüzlüğünün mührüdür.

Kutsal Kitapların Kaynakları 1 Alıntıları - Sözleri

  • "Bizim yaşadığımız bulunduğumuz yerde ölüm yoktur ölümün bulunduğu yerde de biz yokuz"
  • "Ölüm döşeği"ndeyken bile: "Ey Peygamber! Güzellikte ve soylulukta Esrna'dan geri kalmayan bir kadın var, kız kardeşim Kuteyle. İstersen onu sana getireyim!" diyen Eş'as'a: "Tamam, onunla da evlendim öyleyse. Git getir!" demişti, ama "Kuteyle" gelinceye dek ölmüştü. "Açgözlülük"le topladığı kadınları, bir de bencilliği uğruna "hiçbir erkekle evlenmemeye mahkum" etmişti acımasızca.
  • "İnsanoğlu ölümle her şeyin biteceğine bir türlü aklını yatıramamıştır. Daha doğrusu bir hayvan, bir bitki gibi yok olup gitmek, ona çok ağır gelmiştir. Belki bunun bir nedeni, yavrusunun memeli hayvanlar arasında en zavallı, en beceriksiz olarak dünyaya gelmesi ve uzun yıllar ana-babanın, toplumun desteğine bakımına gereksinme duymasıdır"
  • İmam Gazali'nin de ünlü İhyâu Ulûmiddin adlı kitabında belirttiğine göre; Ali'nin oğlu ve Muhammed'in torunu Haşan "bir vakitte dört karı birden boşamış; başka dört karıyla birden evlenmişti" ve "böylece iki yüzden çok kadınla nikâhlanmayı gerçekleştirmişti. "
  • "Turan Dursun, bir üniversitedir." Türkiye halkını aydınlatmak, Türkiye emekçisini dönüştürmek isteyen, o üniversitenin sıralarında emek verecek, okuyacak, araştıracak ve inceleyecektir.
  • İncelemeleriyle ilgi çeken bir yazanmız: "Arkeolojik araştırmalar, dinsel tasarımların, ancak elli bin yıldan beri var olduklannı tanıtlamıştır. Demek ki, insan, yirmi milyon yıl, din düşüncesinden uzak yaşamıştır"
  • "Hoş geldin ey ölüm! Kurtuluş çarem yok başka türlü. Kendimi sunuyorum. Ölüme..." ( Ebubekir döneminde İslam'ı kabul etmeyen kadının canlı canlı ateşe atılmadan önceki şiiri)
  • "insanlaşmış olmak için", din bağlarından uzaklaşmak, en vazgeçilmez ve başta gelen koşuldur.
  • En'am Suresi'nin 39. ayetinde, "Allah kimi dilerse onu saptırır ve kimi dilerse onu doğru yola koyar" denir.
  • Eskisinden daha büyük bir toplumsal birikim yaratabilen bir üretim tarzına geçen toplumlar ileri atılıyorlar, eski üretim tarzında kalanlar ise geri nok­talara düşüyorlar. İleri olan zamanla kendi iç çekişmeleri sonucu ve kendi sınırlılığı içinde çözemeyeceği sorunlarla karşılaştıkça duralamaya, çürü­meye, yozlaşmaya başlıyor ve çöküyor. Daha geride olanlar içinden ise zamanla ileri olanın karşılaşuğı sorunları da çözebilecek daha ileri bir üretim tarzı ve bu tarza uygun yeni değerler ve sistemler bütünü yeşeriyor. Bu kez eskinin gerisi ileri oluyor, eskinin ilerisi gerilere düşüyor.
  • Nisa Suresi, ayet 56: "Ayetlerimizi yok sayanları, ateşe atacağız. Derileri yandıkça, o yananları başka derilerle değiştireceğiz. Azabı daha çok tatsınlar diye ..
  • Ölüm korkusu, en berbat korkulardan. Epikür de bu görüşte. Ama şu görüş de onun: "Kimileri, eski mitolojilerde olduğu gibi, sonsuza dek ta­lihsiz ve felaketli geçecek bir gelecekten korkarlar. Ya da hiç olmazsa, ölümün meydana getirdiği her çeşit duygudan yoksunluğu, insan için büyük bir acı gibi alırlar. Ve ruhun, bu hissizlik içinde bile acı du­yacağını sanırlar. Oysa bizim yaşadığımız, bulunduğumuz yerde ölüm yoktur. Ölümün bulunduğu yerde de biz yokuz."
  • İşte Turan Dursun, Anadolu toprağının bağrından fışkırmış bir Aydınlanma kahramanıdır. İnsanının ve toprağının rengini bilir ve ona uygun bir mücadele verir. Bu anlamda bize izlenecek bir çizgi bırakmıştır. Jean Meslier gibi o da dinsel kurumlarda yetişmiş; dini, önce dinin içinden öğrenmiş ve o kabuğa sığamamıştır. Jean Meslier, Fransa'nın Turan Dursun'udur. Turan Dursun da Anadolu'nun Jean Meslier'si.
  • Bizler Makyavel'in Prensini yere göğe koymayız, ancak Nizamülmülk'ün ondan 300 yıl önce yazdığı Siyasetname’sinin adını bile duymamışızdır. İbni Haldun'un Mukaddime'sini inceliyor ve tartışıyor muyuz? İbni Sina'nın, Farabi'nin, Takiyûddin'in, Razi'nin, belki adlarını duyduk ama, fikirlerini ve verdikleri mücadeleyi biliyor muyuz?
  • Çok rahat düşünülebilir ki, İbrahim'in kendisi de aynı dinsel inançtaydı. Yani "yıldıza tapar"dı. Kur'an'da onun "hanif' diye nitelenmesi de bunu anlatır. Çünkü "hanif" sözcüğü, "Arami-Süryani" dilindeki "hanefo" ya da "hanifu" biçimindeki sözcüğün "Arapçalaşmış"ıdır ve "putatapar", "Sabiî=yıldızlara tapar" anlamlarına gelir.

Kutsal Kitapların Kaynakları 1 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Amaçlanan, kısaca şu: -Ölmek üzere olan "Tanrı", kurtarılmalı!: Bu kitap Turan Dursun'un katledilişinden sonra evinden toplanan notlarla birlikte kitap haline getirilen kitabıdır. Maalesef ki kitabın kaynakçası yok. Aslında Turan Dursun "Kaynakça" hazırlıyor ama katledildikten sonra bulunamıyor. Bu kitap için bir eksi bence. Kitap Sami dinlerin geleneklerini, mucizelerini, inançlarının kökenini açıklıyor. Dili her zamanki gibi çok yalın. Bu kitabı çok sevme nedenim ise Nietzsche, Russel, Kant, Voltaire, Freud gibi çok değerli entellektüel insanların dini görüşlerini paylaşıp kendi görüşleriyle tasdik etmesiydi. Turan Dursun bu kitabında yine anlatılmayanları anlatmaya devam ediyor. Tabuları sarsıyor. Günümüzde yaptığımız geleneklerin nereden geldiğini öğrenince şoke oluyor insan. Kesinlikle okunmalı. (Muhammed Furkan Sağlık)

Batı dünyasında sıkça rastladığımız ancak islam dünyasında çok az rastlanılan bir düşünür yazardır turan dursun..zaten bedelinide caniyla odemistir..islama ve islam kaynaklarına hatta tüm dinlere çok önemli eleştiriler getirmiştir..eski müftü olması nedeniyle işkembeden sallama konuşmalar değil bizzat ömrünü verdiği alanda yazıp çizmiştir. (GökhanS)

Kutsal Kitapların Kaynakları 1 PDF indirme linki var mı?

Turan Dursun - Kutsal Kitapların Kaynakları 1 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kutsal Kitapların Kaynakları 1 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Turan Dursun Kimdir?

Turan Dursun (1934 - 4 Eylül 1990), Türk yazar, düşünür, eski imam ve müftü. İbnü'r Râvendî'nin tâkipçilerindendir. Yapmış olduğu araştırmalarında İslâmiyeti ve peygamberi Hz. Muhammed'i ağır bir şekilde eleştirmiştir. Monoteistik dinler tarihi eğitimi görmüştür. Ateist olmadan önce imam ve müftü olarak çalışmıştır. Daha sonra 1966 yılında TRT'de işe başlamış ve 10 sene boyunca dini içerikli programlar yapmıştır. Emekli olduktan sonra, 1989 yılında, 2000'e Doğru dergisinde haftalık yazılar yazmaya başlamıştır. İslâm dinini açıkça eleştirdiği için köktendinci İslamcılar tarafından ölümle tehdit edilmiştir. 4 Eylül 1990'da evinin önünde köktendinciler tarafından düzenlenen suikast sonucu hayatını kaybetmiştir.

1934'te Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Gümüştepe köyünde dünyaya geldi. Ailesinin sekiz çocuğundan biriydi. Annesi Kürt, babası Türktür.[4] Beş yaşındayken bütün ailesiyle birlikte Ağrı’nın Tutak ilçesine dedesinden kalma yerlere tekrar sahip olmak ve oraları işletmek maksadıyla göç ettiler.

Ailesi ve eğitimi

Babası, aileyi geçindirmek üzere köylerde imâmlık yapmaya başladı. Kıt kanâat geçinen babasının tek arzusu, oğlunun Basra ve Kûfe’deki din alimleri gibi, çok kuvvetli bir din eğitimi alarak eşi benzeri görülmemiş bir din âlimi olmasıydı. Bu amaca yönelik olarak babası oğlunu yatılı din okullarına, Kur'an kurslarına ve birçok ünlü hocanın yanına eğitim alması için gönderdi. Bu hocalardan dinî eğitim alabilmek için Ağrı'dan Muş'a, Adana'ya ve oradan da Türkiye'nin birçok şehrine, kasabasına ve köyüne gitti. Biri hariç bütün hocalarından bedava ders gördü. İşte bu hocadan ders alabilmek amacıyla kendisinden istenilen, o zamanın parasıyla 100 TL'yi ödeyebilmek için hem esans satmaya, hem de hocalık yapmaya başladı. Kendisine hocalık yapan bu kişi ise daha sonraları Ankara Elmadağ Müftülüğü'ne atandı.

Diyânet İşleri Başkanlığı’nın İlâhiyat Fakülteleri’nde sürdürdüğü Sünnî-Hanefî-Mâtûridîyye İ'tikadî mezhebi ana ilkelerine dayalı olarak Monoteistik dinler tarihi eğitimi almaya karar verdi. Askerlik çağına ulaşana kadar Kürtçe, Çerkezce ve Arapça öğrendi.

Müftülük yılları

Müftülük sınavını kazandıktan sonra ilkokul diploması olmadığı için tayini yapılamadı. Bu yüzden İstanbul Mahmutpaşa İlkokulu'nu kısa sürede dışarıdan bitirdi. Sivas müftüsü iken de ortaokulu dışarıdan bitirdi.

İlk imâmlık deneyimlerini askere alınmadan önce Tarsus'a bağlı Baltalı köyünde yaptı. Askerliğinden sonra İstanbul'da bulunan İsmailağa ve Üçbaş medreselerinde hocalık yaptı. Daha sonra müftülük yapmaya başladı. İlk olarak Tekirdağ'da müftü yardımcısı olarak göreve başladı. Ardından Gemerek'te, Altındağ'da, Sivas'ta ve son olarak da Sinop'un Türkeli ilçesinde müftü olarak görevde bulundu. 1958 yılında başlayan müftülük görevi 1966'da son buldu.

Müftü iken İslâmiyeti, Hıristiyanlığı ve Yahudiliği hem kendi kaynaklarından, hem de diğer kaynaklardan yararlanarak daha detaylı bir şekilde birbiriyle karşılaştırarak kökenlerini aramaya yönelik çalışmalar yürüttü. Yürüttüğü bu yoğun çalışmaların yanında efsaneleri ve hikâyeleri de okudu. Sürdürdüğü bu yoğun çalışmalar esnasında okuduğu efsane ve hikâyeleri kutsal metinlerdekiler ile kıyaslayan Dursun'nun dinî inancında büyük sarsıntılar meydana geldi. Neticede, dinî inancında tezâhür eden bu dilemmanın etkisi altında kalarak müftülük görevinden istifâ etti.

Prodüktörlük ve yazarlık yılları

Bir arkadaşının önerisiyle Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nda ambar memurluğu, malzeme memurluğu, koruma memurluğu ve evrak memurluğu gibi görevlerde çalıştı. Ardından prodüktör sınavlarına girdi ve başarılı oldu. Bundan sonra TRT Kültür Müdürlüğü'nde dinî yayınların hazırlanmasında prodüktör olarak çalıştı ve birçok yapıma imzasını attı. Bunlardan en çok yankı uyandıranlar ise şunlardır: Tarihte Türkler, Başlangıcından Bu Yana İnsanlık ve Akşama Doğru. Araştırmasını kendisinin yaptığı ama bir türlü yapımına izin verilmeyen Birinci Büyük Millet Meclisi Öncesi ve Sonrası adlı bir projesi vardı. TRT'deki 16 yıllık görevinden 1982 yılında emekliye ayrıldı.

1987 yılında Doğu Perinçek'le tanıştı ve onun yardımıyla 2000'e Doğru adlı dergide Din Bilgisi adında bir sayfada yazmaya başladı. Daha sonra Saçak, Teori ve Yüzyıl gibi dergilerde de yazdı. Bunun yanı sıra birçok kitabı yayına hazırladı. İbn Haldun'un Mukaddime adlı eserini Türkçeye çevirdi. Hazırlamakta olduğu kapsamlı Kur'an Ansiklopedisi'nin ancak ilk 8 cildini tamamlayabildi.

Ölümü

Turan Dursun, 4 Eylül 1990 tarihinde İstanbul'da evinden işine giderken uğradığı bir silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Dört yıl sonra, İslami Hareket Örgütü'ne yönelik operasyonda cinayetin çözüldüğü açıklandı. Örgüt üyesi Arif kod adlı Tamer Aslan, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde verdiği ifadede Turan Dursun'un öldürülmesine nasıl karar verdiklerini şöyle anlattı:

“ Mesut (kod adlı İrfan Çağrıcı), yazarlık yapan ve yazdığı yazılarda Hz. Peygamber efendimizle kutsal Kur'an-ı Kerim'i küçük düşüren Turan Dursun'un öldürülmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine benimle kod adı Kemal olan kişiyle önce bu konuya itiraz ettik. Çünkü bu şahıs öldürüldüğünde basın bu olayı abartılı olarak halka yansıtacak, bundan dolayı da şahsa kötülükten ziyade iyilik yapmış olacağız kanaati benimle Kemal'de hakimdi. Biz bu görüşümüzü Mesut'a ilettiğimizde bizimle 15 gün görüşmedi. Mesut, tekrar Turan Dursun'un öldürülmesi olayını yinelemesi üzerine ben ve Kemal olayın istihbaratını yapmak üzere görev aldık. „

Bu cinayetle ilgili yakalanan İslamî Hareket Örgütü üyelerinden İrfan Çağrıcı, müebbet hapisle cezalandırılmış olup halen tutukludur. Turan Dursun cinayetinin tetikçisi olan Muzaffer Dalmaz ise halen yurt dışında firardadır.

Turan Dursun anısına her yıl Turan Dursun Araştırma ve İnceleme Ödülü verilmektedir.

Uzmanlık alanları

Fıkıhçı, İslam Hukukçusu

Kelamcı, İslam Kelamcısı

Hadis Bilimcisi

Doğu Bilimcisi

Din Etnoloğu

Eserleri

Kulleteyn

Turan Dursun'un çocukluk dönemlerine ilişkin otobiyografik romanıdır. Kitabın sonraki ciltlerinin, yazarın vurulduğu 4 Eylül 1990'da evinden sivil polisler tarafından alındığı öne sürülmüştür.

Kitap, yazarın 11 yaşına kadar aldığı din eğitimi dönemini anlatır. Pek çok baskısı yapılan kitap, çizgi roman olarak da yayımlanmıştır.

Diğer

Allah

Din Bu-1 (Tanrı ve Kur'an)

Din Bu-2 (Hz. Muhammed)

Din Bu-3 (İslamda Toplum ve Laiklik)

Din ve Cinsellik

Dua

Evren Bir Şaka mı?

Kur'an

Kur'an Ansiklopedisi (8 cilt)

Kutsal Kitapların Kaynakları (3 cilt)

Müslümanlık ve Nurculuk (1971)

Şeriat Böyle

Ünlülere Mektuplar

Çevirileri

İbn-i Haldun'un Mukaddime adlı eseri (2 cilt)

Hakkında yazılan kitaplar

Abit Dursun, Babam Turan Dursun

Abit Dursun, Turan Dursun ve Aydınlanma

Şule Perinçek, Turan Dursun Hayatını Anlatıyor

Turan Dursun Kitapları - Eserleri

  • Din Bu-1: Tanrı ve Kur'an
  • Din Bu-2: Hz.Muhammed
  • Kulleteyn
  • Din ve Seks
  • Din Bu-3
  • Din Bu 4: Tabu Can Çekişiyor
  • Allah
  • Kutsal Kitapların Kaynakları 1
  • Evren Bir Şaka mı?
  • Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III
  • Turan Dursun Hayatını Anlatıyor
  • Müslümanlık ve Nurculuk
  • Kur'an
  • Kutsal Kitapların Kaynakları 2
  • Kutsal Kitapların Kaynakları 3
  • Dua
  • İlhan Arsel'e Mektuplar
  • Şeriat Böyle
  • Başlangıcından Bu Yana İnsanlık
  • Ünlülere Mektuplar
  • Allah, Kur'an, Dua, İman
  • Kuran Ansiklopedisi
  • İbn Haldun'da Uygarlıkların Yükselişi ve Çöküşü

Turan Dursun Alıntıları - Sözleri

  • Hangi müslüman ülkeye giderseniz gidiniz, göreceğiniz şey, insanların her alanda geri kalmışlığı, akılcılıktan ve özgürlük denen nimetlerden yoksunluğu, müptezel yaşama alışmışlığı olacaktır. (Şeriat Böyle)
  • Ebû Hureyre'den bir aktarılışa göre de Peygamber anlatırken arkadaşlarıyla arasında şu konuşma geçer: -Bir kul günah olan ya da akrabalık bağını koparmaya götürecek şeyi istemedikçe onun duası sürekli olarak kabul edilir. Elverir ki ivedilik göstermesin. (Dua)
  • Kur'an'da kimi ayetlerde, Muhammed'in ve Kur'an'ın "nâs"a, yoru­ma göre insanlığa gönderildiği bildirilirken, En'am Suresinin 92. ve şura Suresinin 7. ayetlerine göre, yalnızca "Ümmü’l-Kura" yani Mekke ve çevresine gönderildiği bildiriliyor. Hiçbir tanrı inancında rastlanamaz ki, "Eksiksiz", "Bilgisi Sonsuz" diye nitelenen bir Tanrı, birini önce bir yere, dar bir çevreye Peygamber olarak göndersin, sonra da "şimdi seni tüm insanlığa Peygamber yaptım!" desin. (Din Bu 4: Tabu Can Çekişiyor)
  • İnanç karanlıktır ,aydınlık kesimdeyse "Bilgi" var. Bilginin ışığı önünde, karanlık pek dayanmaz.Bir mum ışığı bile , kocaman bir odadaki karanlığı yırtıp yenebiliyor. (İlhan Arsel'e Mektuplar)
  • "Biz varolan bilimin bilginleriyiz..." demiş Montaigne. (Evren Bir Şaka mı?)
  • Tek bir insan bile toplumun büyük bir ihtiyacına yanıt verdiği zaman, büyük bir ışık oluyor. (Turan Dursun Hayatını Anlatıyor)
  • Ölüm korkusu, en berbat korkulardan. Epikür de bu görüşte. Ama şu görüş de onun: "Kimileri, eski mitolojilerde olduğu gibi, sonsuza dek ta­lihsiz ve felaketli geçecek bir gelecekten korkarlar. Ya da hiç olmazsa, ölümün meydana getirdiği her çeşit duygudan yoksunluğu, insan için büyük bir acı gibi alırlar. Ve ruhun, bu hissizlik içinde bile acı du­yacağını sanırlar. Oysa bizim yaşadığımız, bulunduğumuz yerde ölüm yoktur. Ölümün bulunduğu yerde de biz yokuz." (Kutsal Kitapların Kaynakları 1)
  • Dürüstlük, açıklıktadır. (Şeriat Böyle)
  • İsteklerimin en başında da din-şeriat hastalarının iyileşmesinde ve yeni hastaların doğmasını önlemede biraz katkı sağlamak. (Şeriat Böyle)
  • En'am Suresi'nin 39. ayetinde, "Allah kimi dilerse onu saptırır ve kimi dilerse onu doğru yola koyar" denir. (Kutsal Kitapların Kaynakları 1)
  • Din ve çıkar çevreleri, Kur'an üstüne bir "kuşku" kondurmak istemiyorlar. Ama bu kuşkuyu önlemeye güçleri yetmez. Bu kuşkuyu yok etmek için ellerinde "kanıt" yoktur. Her şeyden önce, "Kur'an'ın orijinalleri'ni göstermeleri gerekir. Bunu hiçbir yerde bulamazlar. Çünkü hiçbir yerde yoktur. Çünkü yakılıp yok edilmiştir. (Din Bu 4: Tabu Can Çekişiyor)
  • Montaigne de der ki: " İnsan, en az bildiği şeye en çok inanır. " (Başlangıcından Bu Yana İnsanlık)
  • “‘Yer’, ‘gök’ ya da ‘gökler’ gibi ‘birden-bire’ yaratış, ‘yoktan var ediş’ de efsanelere ve dinsel inançlara özgü deyimlerdir. Bilime göreyse ‘hiçbir şey yoktan var olmaz’ ve birdenbire oluşup meydana gelmez. Her şeyin bir öncesi, bir geçmişi vardır. Ve her şey bir süreç içinde giderek ve değişerek olur. Yıldızlar, gezegenler, bu arada dünyamız ve dünyamızdaki yaratıklar da böyle oluşmuştur. Bir süreç içinde, gelişerek, değişerek…” (Başlangıcından Bu Yana İnsanlık)
  • İncelemeleriyle ilgi çeken bir yazanmız: "Arkeolojik araştırmalar, dinsel tasarımların, ancak elli bin yıldan beri var olduklannı tanıtlamıştır. Demek ki, insan, yirmi milyon yıl, din düşüncesinden uzak yaşamıştır" (Kutsal Kitapların Kaynakları 1)
  • Ruh da, cisim de Allah’ın eseridir. (Din Bu-2: Hz.Muhammed)
  • Çok rahat düşünülebilir ki, İbrahim'in kendisi de aynı dinsel inançtaydı. Yani "yıldıza tapar"dı. Kur'an'da onun "hanif' diye nitelenmesi de bunu anlatır. Çünkü "hanif" sözcüğü, "Arami-Süryani" dilindeki "hanefo" ya da "hanifu" biçimindeki sözcüğün "Arapçalaşmış"ıdır ve "putatapar", "Sabiî=yıldızlara tapar" anlamlarına gelir. (Kutsal Kitapların Kaynakları 1)
  • Savaş sırasında "barış"a yönelen ve barış önerenlerle "barış antlaşması" yapılabilir. Bu antlaşma yürürlükte olduğu sürece, saldırı "caiz" olmaz. Saldırı, barışa ve antlaşmaya yanaşmayanlara karşı söz konusudur. İslam inanırları arasında da her zaman "barış" oluşturmak için gereken çaba harcanmalı. (Kuran Ansiklopedisi)
  • İslami ideolojinin gerçek sahipleri ideolojinin siyaset alanına yayılmasını işleyen dini çevreler de sorunu şiddet yoluyla çözmeye yöneldiler. Önce radyolarında, dergilerinde tehdit ettiler. Daha sonra öldürme eylemlerine başladılar. Bu kitabın yazarı öldürüldü. Öldürülünce din kurtuldu mu? (Allah)
  • Beş duyu ile bilinemeyen, duyulardan gizlenen ruhi varlıkların bütünüdür. Bu anlamda melek ve şeytanlar da CIN sözünün kapsamına girer. Her melek cindir ama, her cin melek değildir. (Evren Bir Şaka mı?)
  • -"Yüce Tanrı'mız ('Rabbunâ') her gece, gecenin sonunda üçte biri kaldığında birinci kat göğe iner ve şöyle der: -Kim bana dua eder? Duasını hemen kabul edeyim. Kim benden ister? Hemen istediğini vereyim. Kim benden bağışlanmasını diler. Hemen bağışlayayım." (Dua)