Kutu Adam - Kobo Abe Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Kutu Adam kimin eseri? Kutu Adam kitabının yazarı kimdir? Kutu Adam konusu ve anafikri nedir? Kutu Adam kitabı ne anlatıyor? Kutu Adam PDF indirme linki var mı? Kutu Adam kitabının yazarı Kobo Abe kimdir? İşte Kutu Adam kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Kobo Abe

Çevirmen: Ahmet Gürcan

Orijinal Adı: Hako Otoko

Yayın Evi: Remzi Kitabevi

İSBN: 9789751403742

Sayfa Sayısı: 164

Kutu Adam Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Unutulmaz 'Kumların Kadını'nın yazarı Abe Kobo, günümüz Japon yazarlarının en başta gelenlerindendir. Modern çağın korkunç bir teşbihsel ifadesi olan Kutu-Adam, bize biraz Beckett'in oyunlarındaki tarzı çağrıştırıyor. Kafasını ve vücudunun üst tarafını kartondan bir kutu içine gömen bu adam, insanoğlunun hor görmesiyle bir fıçıya sığınmış alaycı bir Diyojen değildir. Bir karşıt kahramandır, kötülüğü güçsüzlük olan efsanevi bir varlıktır. Bir bakıcıdır aynı zamanda, çünkü dış dünya ile kurabildiği tek ilişki bakışı sayesinde olmaktadır. Bu belirsiz, anonim kişilik toplumsal baskılardan korunmak için kendi ile başkaları arasına bir ekran yerleştirmiştir; kutu ise, onun için hem güven verici hem de koruyucudur. Acı çekmesine ve yapayalnız olmasına rağmen mizaha ve hatta aşka da yetkindir. Kendisi de doktor olan Abe Kobo için, yıkık bir kişilik herhangi bir yolla yeniden şekillendirilebilir. Kutu-adam da, sevdiği kadın sayesinde, kendi iradesiyle boynundaki zincirden kurtulacaktır.

Kutu Adam Alıntıları - Sözleri

  • .. kapıları ayrımsız bir şekilde herkese açık olan, yabancılar arasında olsan bile teyakkuza geçmen,gardını alman gerekmeyen, amuda kalkıp ellerinin üzerinde yürüsen de, yol kenarında kıvrılıp kestirsen de kimsenin seni kınamayacağı, insanlara seslenmek için hususi izinlere gerek olmayan, eğer şarkı söyleme konusunda böbürleniyorsan özgürce, dilediğin kadar şarkı çığırabileceğin ve bunlar bittiğinde, istediğin vakit yeniden meçhul insan güruhunun arasına karşabileceğin şehrin
  • Hiçbir merakımızı, son kertede ellerimizle dokunarak yoklamadan, gerçekten tatmin edemeyiz. Muhatabımızı usturuplu bir şekilde tanımak istiyorsak onu itmek, mıncıklamak, eğip bükmek ve saçlarını çekmek suretiyle, dolayısıyla parmaklarımız vasıtasıyla ikna olmalıyız.
  • Saklayacak çirkinliği olmayan insanlar, başkalarının çirkinliğini de görmeyeceklerdir.
  • Küçük şeylere baktığımda, içimde yaşama arzusu uyanıyor, "Yaşamayı sürdürsem de olur" diye düşünüyorum. Yağmur damlaları... Islanıp küçülmüş deri eldivenler gibi küçük şeylere... Aşırı büyük şeyler seyrettiğimdeyse ölmek istiyorum. Millet meclisi ve dünya haritası gibi büyük şeyleri...
  • Koşmayı sürdüren ama, Hedeflerin yakalayamayan insanların, Sahte golleri, Bayraklar sallandı ama, Hakemler de, seyirciler de, Terk etti sonunda, Gecenin karanlığına gömülmüş stadyumu...
  • Herhangi bir manzaraya temas eden her kişi, neticede orada kendisine lazım olan kısmı cımbızla çeker ve ona bakar. Örneğin otobüs durağını çok iyi hatırlasa da onun hemen yanı başında bulunan ve ondan katbekat büyük olan söğüt ağacını hiçbir şekilde anımsayamaz.
  • kutuyu kafaya geçirdiğimde, o zaman, sahte ben gerçek beni yok etmektedir.
  • Mesafe hissinin namevcut olduğu, hiçbir yere ait olmayan saf bir mavilik... Hafiften yeşile çalan sonsuz enginlikte bir mavi bu. İnsanı kaçıp gitmeye davet eden tehlikeli bir renk... ..... İşsizliğin ( ya da işin ) ilk sabahının rengi...
  • bir intihar adayının aldığı son sinema biletinin rengi...
  • Şimdi gayet kendimden emin bir şekilde söyleyebilirim: Zerre kadar pişman değilim! İpuçları ne kadar çoksa, o ipuçlarının sayısı kadar gerçek de varolabilir. Yaklaşan bir ambulansın sirenini işitiyorum
  • Hakikat denen şey, birçok parçası eksik bir yapboz resmi misali kopuk kopuk ve boşluklarla dolu bir şeydir.
  • Nitekim dünyadaki tek çirkin ben değilim ki; insanların %99’u imalat hatasıdır.
  • nefret, hoşnutsuzluk ve öfke gibi insani savunma tepkilerini bütünüyle yitirdim ve bu odada kendimi tabuttaymışım gibi hissediyorum.
  • sadece, görmek veya görülmek gerçeğinden kaçmak istiyordum
  • kelimelerin hala yararlı olduğu devir çoktan kapandı

Kutu Adam İncelemesi - Şahsi Yorumlar

okurken zorlandım ama bu zorlanmadan da keyif aldım. kurgu kopuk kopuk oluşturulmuş ve bu kopuklukların bağlantısını kurmakta zorlandım ayrıca bir sanrıdan mı söz ediliyor yoksa hakikatten mi ikileminde kaldım hep. tam evet şimdi anladım dediğim noktada her şey tekrardan birbirine girdi. yine de anlayabildiğim kadarıyla kutu-adam üzerinden güzellik, çirkinlik, görmek, görülmek, çıplaklık gibi konular analiz edilmeye çalışılmış. ilginç ve alışılmadık bir kitaptı benim için. (Lavi)

Kutu Sığınağı: Temel odağını görmek ve görülmek üzerine alan bir roman. Kurgusunun genel özelliği de muğlaklık üzerinde ilerlemesi. Hikâyenin kontrast ayarı yüksek, derin bir fluluk hâkim. Bu anlatımın da yoğun oluşuyla birlikte okuyucuyu zorluyor. Olaylar belirgin bir düzleme oturmuyor. Tam bir şeyleri kafanızda bir yerlere oturttuğunuzu sandığınızda işler tekrardan karışıyor, kartlar yeniden karılıyor, olay ve karakterler farklı noktalara evriliyor. Bu yüzden kurguya en hâkim olduğunuz, olayları en iyi kavradığınız nokta, yeni bir karmaşanın, anlamlandırma sorunsalının başlangıcı demek. O anlamlı kurgu bütünlüğü hiçbir zaman da sağlanamıyor. Sonlara doğru iyice dağılıp küçük parçalara ayrılan hikayeciklerle kurgu tamamlanıyor. Kobo Abe’nin burada başka bir derdi, başka bir önceliğinin olduğunu düşünüyorum. Kurguya bakarsak bazen adeta bir akıl-ruh hastasının penceresinden etrafı gözlemliyoruz bazen de genel bakış açısından duruma bakıyoruz. Hikâye net değil, belki sadece Kobo Abe’de net, belki de onda da net değil ve biz de, onun zihninin flu karmaşasına şahitlik ettik. Kopukluk gördüğüm bu yoğun anlatımda, Abe’nin en büyük amacı (ya da amaçlarından biri) görme ve görülme üzerine bizi düşündürmek, dikkatimizi o yöne çekmek. Kitabın en etkili kısımları da bu minval üzere yapılan felsefenin, akıl yürütmelerin olduğu yerler. Bu yüzden öylesine bir kitap deyip alelade bir esermiş tavrı gösterip geçemiyorsunuz. Etkisi ve özgün bir yanı var. Abe, izleme-izlenilme, gözleme-gözlenilme, dikizleme-dikizlenilme, teşhircilik-çıplaklık mevzularını daha fazla önemseyip üzerinde durduğu için kurgu bütünlüğünü kaybetmeyi göze alıyor. Sonlardaki küçük hikâyecikler, bu önemsenen mevzuları öne çıkarıp üzerine düşündürürken (ve hatta görme-görülme düşünce zincirini bütünlerken) kurguyu daha da parçalı bir hale getiriyor. Kutu-Adam, görülmekten hazzetmeyen ama etrafı izlemek isteyen bir hali simgeliyor. Bunun çeşitli nedenleri olabilir tabi ki. Ancak vardığı sonuç toplumdan soyutlanmak, topluma bir gözlemci olarak ve arzu ettiği kadar katılmak . Bu açıdan kutu bir tür sığınak oluyor. İzlemenin izlenmekten daha tercih edilir bir durum olduğunu genele de dayandırıyor yazar ve “Birini dikizlemek genellikle hor görülür, çünkü dikizlenenin tarafında olmak istenmez. Kesif bakışların arasında kalırsan ve bundan kaçamayacak bir durumdaysan, karşılığında para istemen doğaldır. Sözgelimi, sinema veya tiyatroda seyredenler para verme, seyredilenler de para alma durumundadırlar. Kim olursa olsun görmeyi görülmeye tercih eder” diyerek bakmanın hele de görülmeden görmenin daha cazibeli olduğunu söylüyor. Abe’nin üslubuna da değinelim… Bu okuduğum ikinci Kobo Abe kitabı. Yine kendine has betimlemeleri , gerçeküstü benzetmeleri ve anlatımı olan bir yazar gördüm karşımda. Duyulmayan sesleri duyan ya da çok düşük desibeldeki bu sesleri büyütüp o anda öne çıkaran Abe, benzetmelerini bu seslerle kuruyor. Kumların Kadını’nda da bu böyleydi burada da dikkatimi çekti. Örneğin: “çürük bir dişle hava emmeye benzeyen bir ses duyuluyor”, “Bu, kâğıttan bir maddenin yere düşerken çıkardığı sesinki kadar belli belirsiz bir sesti..”, “Rutubetli bir çadır hışırtısı gibi bir ses çıktı.” “bir pantolonun şemsiye sapıyla sallanmasına benzer sesler çıktı.” gibi. FARKLAR VE BENZERLİKLER Yazar, ele aldığı konular ve anlatım biçimi nedeniyle Kafka’ya benzetiliyor. Kumların Kadını’nda Kafka’nın Dava’sındaki gibi zor ve kuşatıcı bir olayın içine düşmüştü baş karakter. Burada da Kafka’nın böceğe dönüşen karakteri gibi Kutu-Adam’lığa dönüşerek toplumda farklı bir noktaya gelen karakterleri anlamaya, o pencereden dışarıya bakmaya çalışıyorsunuz. Farklı bir başkalaşım olduğu şüphesiz ve bu Abe’nin simgesel anlatımı. Aynı zamanda bir doktor olan yazarın iki kitapta da gördüğüm kadarıyla kahramanları fotoğrafçılık yapan, fotoğrafçılığı seven kişiler ve kurgular hep gazete haberleriyle destekleniyor. Ayrıca buradaki karakterin doktorluk mevzusu da var. İki kitapta da ortak olan diğer şey, bunalım halinde olup toplumdan kaçmaya çalışan karakterleri anlatıyor olması. Bu kitabında ayrıca diğer kitabına göre cinselliğin daha fazla ön planda olduğunu söylemeliyiz. Sonuç olarak, kitabın geneline ve kurguya hâkim olan belirsizlikle herkesin kendince bir sona varması, bir roman sonu bulması mümkün. Bu belki yazarın istediği bir şey belki de bu kısmıyla ilgilenmiyor. Çünkü O, görme ve görülme üzerine düşündürmeyi daha çok ön planda tutuyordu. (6.5/10) (Emin K.)

Hayata bir kutu olarak bakmak. İncelemek ve şahit olmak. Yazmak sonra. Kedigilllerden olmak biraz da. Kobo Abe, muhteşem yazar. Her kitabı ayrı bir dünya. Fantastik, korku, gizem, bilimkurgu... (Oğuz MERİÇ)

Kutu Adam PDF indirme linki var mı?

Kobo Abe - Kutu Adam kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kutu Adam PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Kobo Abe Kimdir?

İlk şiirlerini 1947,ilk romanını ise 1948 yılında yayımlattı.Türkçeye çevrilen iki eserinden birisi olan Kumların Kadını adlı romanı ile uluslararası ün kazandı.Bu romanı Japonya'nın saygın edebiyat ödüllerinden Yomiuru Ödülü'nü,romanın uyarlandığı sinema filmi Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'nü aldı.Ayrıca üç romanı daha sinemaya uyarlandı.On dört romanı,sekiz öykü denemesi,on yedi oyunu ve bir şiir derlemesi vardır.Modern toplumdaki bireyin bunalımını konu edinen yazarın eserleri Beckett,Kafka ve Sartre ile kıyaslanmıştır.

Kobo Abe Kitapları - Eserleri

  • Kumların Kadını
  • Kanguru Defteri
  • Başkasının Yüzü
  • Kutu Adam
  • Virane Harita
  • Woman in the Dunes

Kobo Abe Alıntıları - Sözleri

  • Herhalde kendi yalnızlığımı çok fazla büyütmüşüm... Tüm insanlığın toplam yalnızlığından daha büyük sanmışım. (Başkasının Yüzü)
  • Yenilgi, 'yenildim' diye düşündüğün andan itibaren başlardı. (Kumların Kadını)
  • Peki o zaman, makyaj kendini göstermek için mi yapılır, kendini saklamak için mi ? (Başkasının Yüzü)
  • İnsanlar yola çıktıkları yere geri dönerler. Geri dönmek için yola çıkarlar... Fakat bazen, yola çıkıp geri dönmeyenler de olur. (Virane Harita)
  • Yalnızlık, hayal peşinde koşup da doyurulmamış susuzluktur. (Kumların Kadını)
  • Eğer bu gazete dış dünyaya açılan penceresiyse,kesinlikle buzlu camdan yapılmıştı. (Kumların Kadını)
  • Gerçekten de çalışma eyleminde, sonucu belirsiz bile olsa, geçip giden zamanı katlanılır kılacak, insana dayanak noktası olacak bir şeyler vardı. (Kumların Kadını)
  • "Arabayı sürerken, keşke böyle sonsuza kadar devam edebilsem; ne güzel olurdu diye düşündüm. İnanır mısınız bir an için devam edebilecekmiş gibi de oldum. Fakat şimdi o anki ruh hâlimi hatırladıkça tüylerim ürperiyor. Öyle değil mi? Bu dileğin gerçekleştiğini ve ne kadar sürerseniz sürün, nereye kadar giderseniz gidin, sonsuza kadar varış noktasındaki gişeye ulaşamadığınızı bir düşünsenize." (Virane Harita)
  • Şehrin kalbinin ilk çarpışıyla beraber, yüzlerce dosya dolabı kilidinin en fazla beş dakikalık bir zaman diliminde, birbirlerine benzemeyen ama birbirlerinden ayırt da edilemeyen çalışanlar ordusunun, kapakları açılan bir barajdan boşalan su duvarı gibi bir anda yolları doldurduğu o yaşam saatleri... (Virane Harita)
  • Vücudu giysilerle örtmek medeniyetin ilerlemesiyse, gelecekte maskelerin de hayatın parçası olmayacağının bir garantisi yok. (Başkasının Yüzü)
  • - ‘İnsanlar ne için yaşar?’ - ‘Yaşadığı için yaşar, amaç falan olmadan.’ - ‘Öyle şey olmaz, bir anlamı olmalı.’ - ‘Anlamı olmasa da herkes yaşam sigortası yaptırıyor. Ölmek istemediğimiz için yaşıyoruz o kadar.’ (Kanguru Defteri)
  • "Ne kadar da acınası değil mi? Öldükten sonra bile yalnızlığın aynı şekilde devam ediyor." (Kanguru Defteri)
  • Şimdi gayet kendimden emin bir şekilde söyleyebilirim: Zerre kadar pişman değilim! İpuçları ne kadar çoksa, o ipuçlarının sayısı kadar gerçek de varolabilir. Yaklaşan bir ambulansın sirenini işitiyorum (Kutu Adam)
  • Öyle ya, bir başkasının hatıralarında yer alıp yaşamak ne kadar da güçmüş meğer. (Kanguru Defteri)
  • Hayaletlerin yüzde doksanı karanlıktaki sedir ağaçlarıdır demezler mi zaten? (Kanguru Defteri)
  • ,, rica ediyorum beni fazla sinirlendirmesinler... (Virane Harita)
  • İnsanların kendisinden ziyade, üzerindeki kıyafetlerine ve eşyalarına gösterilen ilgi, yalnızlığın en büyük göstergesidir. (Kanguru Defteri)
  • "Dünyanın dibine mi düşmüştüm yoksa burası cehennem miydi? (Kanguru Defteri)
  • İnsan başkasına ihanet edince, başkası tarafından ihanete uğramaktan korkması gayet normal. (Virane Harita)
  • Avuçlarımdan taşan bu özgürlükle ne yapsam acaba? (Başkasının Yüzü)