Kuzular Vadisi - Üstün Dökmen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Kuzular Vadisi kimin eseri? Kuzular Vadisi kitabının yazarı kimdir? Kuzular Vadisi konusu ve anafikri nedir? Kuzular Vadisi kitabı ne anlatıyor? Kuzular Vadisi kitabının yazarı Üstün Dökmen kimdir? İşte Kuzular Vadisi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Üstün Dökmen

Orijinal Adı: Kuzular Vadisi

Yayın Evi: Remzi Kitabevi

İSBN: 9789751415226

Sayfa Sayısı: 112

Kuzular Vadisi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İyi insanlara ilişkin bir roman...

Yaşam çatışmaların, çelişkilerin sürdüğü bir döngü...

Bu döngü içinde yer alan insan ilişkilerindeki roller genellikle "kurt" ve "kuzu" ikilemi arasında gidip geliyor. Bu ikilemde ya parçalamak var ya da parçalanmak...

Üstün Dökmen, kurgusal ve ironik ögelerle yüklü bu kısa romanda, kurt ve kuzu olmanın ötesinde üçüncü bir seçeneğin ardına düşüyor.

Roman kahramanının kişiliğinde okuru salt insan olarak yaşamaya, insanlık vadisinde var olmaya çağırıyor.

Kahramanımız Hüsnü'yü bakalım neler bekliyor?

(Tanıtım Bülteninden)

Kuzular Vadisi Alıntıları - Sözleri

  • Benim zannettiğim bir şey, bana hiç ait olmamıştı
  • Doğada ne ahlak var ne adalet. Hepsi insanın zihninde eğer becerebilirse. Bir yanı kurttur insanın bir yanı kuzu; artık nasıl eğitilirse
  • "Türkiye'nin cennet köşelerini para için yok edenler, ölmeden önce birer çeşme yaptırınca yeryüzünde, öteki dünyada cennete gideceklerini sandılar
  • Denk geldik birbirimize, o bana denk geldi ben de ona.
  • Yüzeyde rahatlamıştım ama derinde, derin ve bulanık bir tortu gibi ağır bir hüzün çökmüştü kalbime
  • "Benim zannettiğim bir şey, bana hiç ait olmamıştı."
  • Utangaçlığım, benim içeriden gördüğüm,dışarıdan ise büyük ihtimalle sık sık farkedilen, yüzsüz ve yapışkan bir maske gibi ta gençliğimden beri yüzüme yapışmıştır
  • Bazıları sanatçı olmak ister, olamazsa eleştirmen olur
  • Kuzu keçiye dönüştü
  • Bozkırda çölde içinize dönersiniz; zenginlik sizdedir. Ama şehirde zenginlik çevrenizdedir
  • "Baba, Türkiye'de belediyeler şehir planlamacısı çalıştırmazlar. Rant uzmanı müteahhitler, belediyelerde ücretsiz şehir planlamacısı olarak gönüllü görev yaparlar. Şehre onların isteklerine göre şekil, onların gönlünün çektiği arsaları da bina ruhsatı verilir; on metrelik işe yaramaz alanlar ise şehir parkı yapılır," dedim.
  • Pozitif bilime inanan bir kişi astroloji itibar etmemelidir. Tek Tanrı'ya inanan kişi, astrolojiye itibar etmemelidir. Hem pozitif bilime hem Tek Tanrı'lı dinlerden birine mensup biri ise, hiç mi hiç itibar etmemelidir astrolojiye.
  • "Ne kurt ne kuzu, insan olmaliyiz eninde sonunda. Belki masraflı, belki zor ama onurlu ayni zamanda"
  • Kurt olmayayım kuzu da olmayayım. İçindeki kurt ile kuzuyu barıştırmış, vadisindeki kurt ile kuzuyu uzlaştırmış bir insan olmaya ne dersiniz?
  • Akıl ve duygu, çocukluğumdan beri bir değirmen gibi ince ince öğütür beni

Kuzular Vadisi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yıllar sonra ülkesine dönen Kahramanımız hüsnü bambaşka bir ülkeyle karşılaşır ve gözlerine, kulaklarına inanamaz. Okuyucu ister istemez şu soruyu sorar kendine. "Hüsnü onca sene hiç mi ülkede yaşayan yakınlarıyla konuşmadı? Hiç mi ülkeyle ilgili haber okumadı?" Suçun, suçlunun, rüşvetin, kabalığın olmadığı bu yeni ülkede değişmeyen tek şey Hüsnü'nün ailesidir. Hüsnü'yü evlendirmek için kolları sıvarlar ve kurşun dökmekten Astrologlara gitmeye, hüsnü'yü gelin adaylarıyla tanıştırmaya uzanan süreç başlar. Kitaptaki çoğu tesbit ve eleştiri ise Yerli yerindeydi. (Yasemin Çakır)

"İyi insanlara ilişkin bir roman". Yolsuzluğun,hırsızlığın olamadığı;insanların birbirlerine saygıyla davrandığı birbirlerinin varlığına saygı duyduğu bir ülke.. Hipotetik düşünce yöntemiyle yazılan bu hikayede Üstün Hoca;Kurtlar Vadisinden Kuzular Vadisine dönüşen bir ülkenin hikayesini anlatmış.Böyle olsa nasıl olurdu yu ütopik bir kurgu ile hikayeleştirmiş. Belirli konularda da iğneleme yapmaktan da kaçınmamış hani;"Geleneksel Aile yapısı anlayışı","Astroloji ye bakış" gibi. Tüm bunların dışında kurt ve kuzu olmak dışında üçüncü bir seçeneği aramış: "İnsan Olmak" seçeneğini.Aslına bakarsanız bu hayatta ne kurt nede kuzu olmaya çalışmalıyız.İnsan olmakta,birbirimize saygılı olmakta,birbirimize karşı anlayışlı ve adaletli olmakta ısrar edersek yazarın kurguladığı toplumu çok uzak diyarlarda aramayız özlenecek değil özenilecek bir ülke oluruz. (Musa Özbakır)

Kitapta yer alan Hüsnü karakteri ile hayat içerisinde yer alan kurt ve kuzu ikilemini işleyen ve bu ikilem arasında gidip gelen kahramanımıza üçüncü bir seçenek aratıyor. Roman kahramanının kişiliğinde okuru salt insan olarak yaşamaya, insanlık vadisinde var olmaya çağırıyor. Yazı üslubu ,dili ve verdiği mesajlar çok güzel. (Mehtap Akbudak)

Kitabın Yazarı Üstün Dökmen Kimdir?

Üstün Dökmen, (d. 1954, İstanbul). Türk akademisyen, psikolog, yazar ve televizyon programcısı. Hâlen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nde profesördür.

1971 yılında Ankara'da Cumhuriyet Lisesi'ni, daha sonra Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümü'nü bitirdi. 1986 yılında doktorasını Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında bitirdi. 1988'de doçentlik, 1995'de profesörlük derecesini aldı.

Sosyal bilimlere ilgi duyuyordu, ancak öncelikle Hacettepe Üniversitesi Fizik Bölümü'ne kaydoldu. Üçüncü sınıfa gelince fiziğin kişiliğine uygun olmadığını fark etti. Yeniden üniversite sınavlarına girerek Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü'ne geçti. Bu bölümden mezun oldu ve aynı bölümde Uygulamalı Psikoloji (Klinik Psikoloji) alanında master yaptı. Psikolojik danışma ve rehberlik alanında 1986 yılında doktora, 1988 yılında doçentlik, 1995’te ise profesörlük derecesi aldı. Hâlen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde öğretim üyesidir.

TRT'de Küçük Şeyler adlı bir programı hazırlıyor ve sunuyordu.

Dökmen’in çeşitli bilimsel dergilerde yayımlanan makalelerinin yanı sıra dört bilimsel, bir de şiir kitabı vardır. Bu kitaplar sırasıyla; “Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi: Kuruluşu, Gelişmesi, Çalışmaları” , “Okuma Becerisi İlgisi ve Alışkanlığı Üzerine Psiko-Sosyal Bir Araştırma” , “İletişim Çatışmaları ve Empati” , “Sosyometri ve Psikodrama” adlarını taşımaktadır. Şiir kitabının adı “Selam” dır. Meslektaşı Doç. Dr. Zehra Yaşın Dökmen’le evlidir; iki kızı bulunmaktadır.

Üstün Dökmen Kitapları - Eserleri

  • Küçük Şeyler 1
  • Küçük Şeyler 2
  • Ladesçi
  • Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati
  • Kelebekler ve İnsanlar
  • Küçük Şeyler 3

  • Küçük Şeyler 4
  • Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak
  • Miyase'nin Kuzuları
  • Mektup
  • Direksiyon
  • Çocuklara ve Büyüklere Masallar
  • Kuzular Vadisi

  • Ay Kapanı
  • Menderes Irmağın Gölgesi
  • Yorgun Heykel
  • Metrestepe
  • Komşu Köyün Delisi
  • Deriden Kültüre
  • Sağdıç - Cümlemiz Bir Cümleyiz

  • Komşu Köyün Delisi - Nokta Nokta Hanım'ın Hayatı
  • Anne - Babayı İstismar
  • Uzaktaki Köyden Biri
  • Sosyometri ve Psikodrama
  • Selam
  • Mevsimler
  • Oyuncak Şehir

  • Otoyolda Piknik, Padişah-ı Hali Osman, Uluğ Bey
  • Küçük Gezginler
  • Mimari
  • Ankara Destanı
  • Çocuk ve Gençlik Oyunları
  • Piknikte...
  • Depremzadeler Mahallesi - Pusulamı Ayarlar Mısınız?

  • Nokta Nokta Hanımın Hayatı
  • Yağmurda Yangın
  • Bir Yumurtanın Tarihçesi veya Bir Yumurta Pişirme Tarifi
  • Okuma Becerisi, İlgisi ve Alışkanlığı Üzerine Psiko-Sosyal Bir Araştırma

Üstün Dökmen Alıntıları - Sözleri

  • "Çocuğa sınır koymak onu sevmemek anlamına gelmez." (Anne - Babayı İstismar)
  • Çatışmak, kavga etmek, kısa vadede kârlı olabilir; ancak uzun vadede taraflara ve ilişkiye zarar verir. (Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak)
  • Oysa canı olan her canlının canı yanar canına kastedildiğinde... (Miyase'nin Kuzuları)
  • Geç fark etti insanoğlu, sönmüş bir güneşin üzerinde oturduğunu. (Yağmurda Yangın)
  • İletişimde mimiklere dikkat etmek, bazı canlı türlerinde, özellikle insanlarda ilginç özellikler ortaya çıkarıyor. Örneğin, yapılan araştırmalar genelde kadınlarda empatik becerinin erkeklere oranla daha yüksek olduğunu gösteriyor. (Küçük Şeyler 1)
  • İnsanların yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa gözyaşlarının rengi hep aynıdır. (Küçük Şeyler 3)

  • Yol yorar seni ama belki bir gün hedefe ulaşırsın. (Ladesçi)
  • "Bazı anababalar çocuklarını bugün için bir ekonomik me­ta, bazıları ise geleceğe bir yatırım olarak görüyor. İkinci grup, çocuğunu duygusal açıdan bağımlı kılarak, 'Yaşlılığımızda bi­ze bakar, aman iyi yetiştirelim,' düşüncesini taşıyor. Çocuğu bu şekilde geleceğe yatırım olarak görmek de, onu bir tür me­ta konumuna indiriyor. Bu yüzden bu tavır, en azından bir duygusal istismar, bir tür kullaştırma sayılabilir. (Küçük Şeyler 4)
  • İnsanın bencilliğine sınır yok. (Direksiyon)
  • Hayatınızın başlangıcından sorumlu değilsiniz ancak finalinden sorumlu olacaksınız. (Küçük Şeyler 2)
  • Sanırım Ezop masallarından birinde okumuştum bu acı dolu rivayeti "Kartalın kemiğinden Ok yapmış Avcı'nın biri, ve bu Avcı başka Kartalı vurmuş. Vurulan Kartal ölmeden önce demiş ki; öldüğüme yanmıyorum da, bir Kartal kemiğiyle vurulduğuma yanıyorum" bu masal bizim için de geçerli. (Metrestepe)
  • Özünde, empati ve saygı olan her şey insanlığın yüzünü ağartır. (Kelebekler ve İnsanlar)
  • Felsefede her tanımlama bir yadsıma (ötekilerden/diğerlerinden ayırma) anlamı taşır. (Deriden Kültüre)

  • Gerçek kölelik , köleliği kanıksamakdır. Köleliği içine sindiremeyen, gerçek köle değildir. (Küçük Şeyler 4)
  • "... döverdi, hep böyleydi Karagöz Hacivat'ı, sevdiği korumaya çalıştığı soydaşları Don Kişot'u, Gestapo üstün ırklı kardeşini, Sovyet polisi yoldaşını, ... vatandaş doktoru döverdi. Huzursuz insanların dünyası huzursuzdu yani," (Sağdıç - Cümlemiz Bir Cümleyiz)
  • Bozkırın ve onun onurlu insanlarının, birilerini beğenmek ve onlar tarafından beğenilmek gibi bir telaşları yoktu. (Direksiyon)
  • "Bazen küçük çiçekler büyük işler görürler." (Anne - Babayı İstismar)
  • Anasından doğduğu gibi durmuyor insanlık. günbegün uyuyor tüfeklerin ve arzuların menzilleri. Freud haklı, varsa yoksa cinsellik ve saldırganlık. İnanmayan umumi tuvaletlerin arka kapılarına baksın yada gazetelerin ön yüzlerine. Mart kedisi gibi insan oğlu. Hem doğurur, hem doğurduğunu yer. Sen benden delisi Jung Baba: ortak bir bilinci yok ki insanlığın, ortak bir bilinç dışı bulunsun. (Komşu Köyün Delisi - Nokta Nokta Hanım'ın Hayatı)
  • Bebeğiniz ile müdürünüz arasındaki benzerlikler: 1. Her ikisine de sahip olduğunuzda, başlangıçta çok sevinirsiniz, ancak ileride başınıza neler açabilecekleri­ni düşünemezsiniz. 2. İkisi de çok sabırsızdır, isteklerinin hemen yerine getirilmesini isterler. İstekleri hemen olmazsa bağırıp çağırmaya, ortalığı birbirine katmaya başlarlar. 3. İkisinin de belleği zayıftır; bir gün önce onlar için yaptığınız onca şeyin önemi yoktur. 4. Her ikisinin de arada gazını almalısınız. 5. İkisi de size teşekkür etmez. 6. Siz ikisine de çok şey verdiğinizi düşünürsünüz. On­lar ise size açıkça bir şey vermemektedir. Siz "seviyor ama belli etmiyor" diye kendinizi rahatlatırsınız. 7. İkisi de size kötü davranır, tırmalarlar, hatta fırsat verirseniz sizi ısırırlar. Siz çocuğunuza bakıp "Büyüyün­ce geçer", amirinize bakıp "Bir gün değerimi anlayacak" dersiniz. Ama o gün hiç gelmez; çocuk büyür ergen olur, yüzünüze kapıyı çarpar, amiriniz yaşlanır, yüzünüze dosyaları fırlatır. 8. Bebeğiniz de amiriniz de sizin empatik becerinizi geliştirir. Bebeğinizin ağlamasının gaz ağlaması mı, yoksa acıkma ağlaması mı olduğunu kısa sürede kavrarsı­nız. Amirinizin hoşnutsuzluğunun işten mi, yoksa ken­dinden mi kaynaklandığını da kısa sürede öğrenirsiniz. 9. Her ikisinin de yüzünde tebessüm belirtisi ararsınız. Bebeğiniz yüz kaslarını hafifçe oynattığında "Bana gü­lümsüyor!" diye bağırırsınız. Benzer şekilde amirinizin de yüzüne bakıp "Bugün bana hafifçe gülümsedi galiba" dersiniz. 10. · İkisinin de kelimelerinden anlam çıkarmaya çalışırsınız. Bebeğiniz ·A..." dediğinde 'Anne dedi", "B..." dediğinde "Baba dedi" diye heyecanlanırsınız. Müdü­rünüz ise ''T..." dediğinde teşekkür ettiğini düşünürsü­nüz . 11 . Bazen her ikisinden de bıktığınız düşüncesi geçer aklınızdan ama hemen suçluluk duyar, günah işlediği­nizi düşünürsünüz, 'Allah eksikliklerini göstermesin" dersiniz. 12. Her ikiside ben merkezcidir(ego-santriktir);sizin tek işinizin kendisi olduğunu düşünür. Her ikisi de si­zin kendinize ait bir özel yaşamınız olduğundan haber­sizdir. Gecenin bir yarısında bebeğiniz pıtır pıtır gelip eşinizle aranıza girer, müdürünüz ise cep telefonunuzu sürekli açık tutmanızı ister, böylece o da "gecedir, özel­dir" demeden yatak odanıza girmiş olur. (Küçük Şeyler 2)
  • Ey gidi gocu benli nine eeeyyyy, Az galsın ölüveecekti. (Komşu Köyün Delisi)