La Fontaine'den Masallar - Nazım Hikmet Ran Kitap özeti, konusu ve incelemesi
La Fontaine'den Masallar kimin eseri? La Fontaine'den Masallar kitabının yazarı kimdir? La Fontaine'den Masallar konusu ve anafikri nedir? La Fontaine'den Masallar kitabı ne anlatıyor? La Fontaine'den Masallar kitabının yazarı Nazım Hikmet Ran kimdir? İşte La Fontaine'den Masallar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Nazım Hikmet Ran
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750824371
Sayfa Sayısı: 176
La Fontaine'den Masallar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Nâzım Hikmet'in daha az bilinen bir yazarlık yönünü dışa vuruyor hikâyeleri ve masalları. Hikâyelerde, keskin bir gözlem gücü, keskin bir alayla birleşiyor ve çelişkilerin gülünçlüğü sergileniyor. Alabildiğine doğal bir güldürü ustasıyla karşılaşıyoruz bu hikâyelerin çoğunda.
Şiirin büyük ustası, bazı masallarda çocuk dünyasının o sınır tanımaz hayalgücünü ayaklandırırken, bazı masallarında gelenekselden çağdaş bir yorum çıkartıyor, çağdaşla gelenekseli kaynaştıran bir anlatım dili kullanarak. İster doğrudan çocukların hedeflendiği masallar olsun ister daha çok yetişkinlere seslenenler... Bu masallarda zengin bir anlatı dünyası sizi bekliyor.
La Fontaine'den Masallar Alıntıları - Sözleri
- Ne yazık! Bu her zaman böyledir: büyükler tepişir, küçükler ezilir.
- Çalışmak definedir.
- Değirmenci haklı, biraz da yetmeli insana kendi aklı. Mümkün değil hoşa gitmek herkesin, hem alemin ağzı torba değil ki dikesin...
- Tilki işçiliği övmüştü ona baktığı zaman: Güzel baş, demişti, fakat beyni yok.
- Koşmaktan ne çıkar, tam vaktinde hareket etmeli. İşte, tavşanla kaplumbağa bunun misali.
- «Az tamah, çok ziyan getirir»,
- -----İşçi işinde belli olur. Sahipsiz, ortada kalmış bir petek. -----Sarıca arılar: ''Bu bize ait,'' dedi. -----Bal arıları itiraz etti. ''Sen karar ver,'' denildi, eşek arısına gidilerek. Davayı halletmek kolay değildi pek.. ----Dinlenen tanıklara göre: girip çıkmıştı bazı hayvanlar bu peteklere, kanatları vızıltılı, renkleri sarı, -----yani belki de bal arıları. -----Fakat sarıcalar da olabilir, -----çünkü onlar da aynı biçimdedir. Eşek arısı şaşırdı. Hakkı da var. -----Yeni tanıklar dinlendi. -----İncelemeler, araştırmalar, -----fakat iş aydınlanmadı gitti. Nihayet söz alıp dedi ki bir bal arısı: -----''- Çok rica ederim, bu dava -----altı aydır sürüyor -----ve başlanılan yerdeyiz hâlâ. -----Halbuki petekte bal çürüyor. -----Yargıcın da artık işi çabuklaması lazım. -----Zaten yetişmez mi zıkkımlandığı.? -----Hem boşuna uzatılıyor mesele. Sarıcalar da çalışsın biz de çalışalım, -----bir görelim hele, o tatlıların tatlısını, o kutu kutuları -----hangimiz -----yapabilirmişiz.?'' Sarıca arılar yanaşmadı bu teklife, herhalde bu, anlamadıkları bir iş olmalı. Eşek arısı da karşı tarafa verdi balı. * Keşke hep böyle görülse davalar. Türklerin bu işte tecrübesi var. Yani kara kaplı kitap bırakılıp halkın aklı bize mihenk olsaydı eğer, ''Bugün git, yarın gel,'' deyip -----uzatılmazdı işler, -----ortada fır dönmezdi para. İstiridyenin içini yargıçlar yeyip kabukları kalmazdı davacılara.
- Oğlum, şunu iyice belle: Kendi kendinden yakın akraba, kendi kendinden iyi komşu olmaz insana.
- Her korkak kendinden korkağını bulur.
- Bir öküze rastlar kurbağının biri: Öküz dağ gibi iri, kendisi ufacık, yumurta kadar. Öküz gibi kocaman olmak ister kurbağa, Yere sırtüstü yatar, bir yandan da şöyle der: >> - Hele bana bir baksanıza kardeşler, onun gibi olmadım mı daha? - Yok canım. - Ya şimdi? - Hayır, nafile. - Hala mı olmadı? - Yaklaşamadınız bile. << Nihayet öylesine şişer ki, bu cılız hayvan, çat diye çatlar ortadan. İşte böyle sersemlerle doludur yeryüzü. Bir yarışmadır gider ortalıkta: Ağaların beyzadelikte gözü, beyzadekilerin paşalıkta.
- Her tehlikeden sıyrılmanın bir yolu var. Hani, tevekkeli değil, bağırmışlar: "Yaşasın, ama kim yaşasın, belli değil!.."
- Tehlikede sınanır yiğitlik de, yiğit de, ak koyun kara koyun belli olur geçitte...
- Büyükler tepişir, küçükler ezilir.
- Merhametli olmak iyidir, ama kime karşı? İşte bütün iş burada ...
- Bilinmezden sakınır akıllı olan.
La Fontaine'den Masallar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yıllar önce okuduğum bir kitabı bu sefer Nâzım ustanın çevirinden okudum. Hayvanları kişiselleştimesi, hikayesi, verdiği öğütler çok güzel. Kitaptaki bir çok hikaye zaman içinde Nasrettin Hocanın yaşadıkları gibi anlatılmış. Nasrettin Hocanın fıkraları sandığım bir çok hikaye var. Yıllar sonra birkez daha okumak keyif verdi. (İstiklâl soysal)
Fransız yazar La Fontaine'in fabllarının Nazım Hikmet çevirisiyle sunulduğu güzel bir eser. Toplam on iki bölümden oluşan eserde 103 masal bulunuyor, aslında bunlara şiir de diyebiliriz, masal şiir, şiir gibi masallar, hem şiir hem masal, neyse ne. Yani aslında şuna canım sıkılıyor, Nazım Hikmet bu çeviriyi cezaevindeyken yapmış ve bu eseri Ahmet Oğuz Saruhan takma adıyla yayımlamış. Bu eseri takma adla yayımlayacak ne gibi bir durum olabilir onu merak ediyorum. Biz neden böyle şeyler yaşadık, neden böyle şeyler yaşıyoruz? Neyse ne işte! Kitap içerisinde insanların, insani özelliklerin, hayvanlar aleminden birçok canlı aracılığıyla hicvedildiği kıssadan hisseler bulunuyor. Kedi, köpek, horoz, ördek, arslan, eşek, keçi, leylek, ayı, sinek, hele tilki, hele tilki... Bir sürü hayvan... İlkokul ve ortaokuldaki arkadaşlarımın bu kitabı okumasını isterim. Nazım Hikmet'in ağırlıklı olarak çocukları düşünerek kaleme aldığı bu masal şiirleri beğeneceklerini umuyorum. Yani şunu diyorum, çocuklar düşünülerek, yani ülkenin geleceği düşünülerek yazılmış, muhteşem bir içeriğe sahip bu eser neden takma adla yayımlanır kardeşim? Neyse işte... İyi okumalar... (Bünyamin Müftüoğlu)
Kitabın Yazarı Nazım Hikmet Ran Kimdir?
Nâzım Hikmet Ran ya da Türkiye'den ayrıldıktan sonraki soyadı ile Nâzım Hikmet Borzecki (15 Ocak 1902; Selanik, Osmanlı İmparatorluğu - 3 Haziran 1963; Moskova, SSCB), Türk şair ve yazardır.
Şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır. Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne ulaşmıştır ve dünyada 20. yüzyılın en gözde şairleri arasında gösterilmektedir.
Komünist siyasi düşünceleri yüzünden defalarca tutuklanmış ve yetişkin yaşamının büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmiş; Türkiye'de 11 ayrı davadan yargılanarak İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 12 yılı aşkın süre hapis yatmıştır. 1951 yılında Türkiye'den ayrılması sonrasında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmış; bu karar ölümünden 46 yıl sonra, 5 Ocak 2009 tarihinde iptal edilmiştir.
1963 yılında Moskova'da kalp krizinden hayatını kaybetmiştir. Mezarı Moskova'dadır.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Nâzım_Hikmet
Nazım Hikmet Ran Kitapları - Eserleri
- Büyük İnsanlık
- Nazım İle Piraye
- 835 Satır
- Benerci Kendini Niçin Öldürdü?
- Yatar Bursa Kalesinde
- Kuvâyi Milliye
- Memleketimden İnsan Manzaraları
- Kemal Tahir'e Mapushaneden Mektuplar
- Piraye'ye Mektuplar
- Bütün Şiirleri
- Yazılar 1
- Yazılar 3
- Kan Konuşmaz
- Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni
- Yeşil Elmalar
- Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim
- Henüz Vakit Varken Gülüm
- İlk Şiirler
- Son Şiirleri
- Demokles'in Kılıcı
- Bir Ölü Evi & Ocak Başında
- Enayi
- Sanat Ve Edebiyat Üstüne
- Cezaevinden Memet Fuat'a Mektuplar
- Şehrime Ulaşamadan Bitirirken Yolumu...
- Bu Şehir Güzelse Senin Yüzünden
- Yazılar 2
- Sevdalı Bulut Masalı
- Ferhad ile Şirin
- Kuvayi Milliye (Çizgi Roman)
- Nazım Hikmet Şiirleri 2: Mapusluk Zor Zanaat
- Yaşamak Seni Sevmek Gibi
- Nazım Hikmet Şiirleri 4: Gurbet Ölümden Beter
- Nazım Hikmet Şiirleri 3: Sevda Ateşten Gömlek
- Nazım Hikmet Şiirleri 6 : Herkes Kendi Payına Ölür
- Nazım Hikmet Şiirleri 5: Bir Hazin Hürriyet
- Sana Tütün ve Tespih Yolluyorum
- Yazılar 4
- Yazılar 5
- Hikayeler
- Kadınların İsyanı
- Yusuf İle Menofis
- Masallar
- La Fontaine'den Masallar
- Çeviri Hikayeler
- Yazılar 6
- Yeni Şiirler (1951 - 1959)
- Tavı Gelmişti Demirin
- Fatma, Ali ve Diğerleri
- Üç Şiir
- İt Ürür Kervan Yürür
- Seçme Şiirler
- Sarayda
- Şeyh Bedrettin Destanı
- Sabahat
- Das schönste Meer ist das noch nicht befahrene Liebesgedichte
- Kuvayi Milliye: Abidin Dino'nun Desenleriyle
- Taranta Babu'ya Mektuplar
- Öteki Defterler
- Beyazıt Meydanındaki Ölü
- Unutulan Adam
- Sonuna Kadar Kavga
- Nazım Hikmet ve Tosca'sı Semiha Berksoy
- Tüm Eserleri 1 - Şiirler 1
- Tüm Eserleri 2 - Şiirler 2
- Tüm Eserleri 3 - Şiirler 3
- Tüm Eserleri 4 - Şiirler 4
- Tüm Eserleri 5 - Şiirler 5
- Tüm Eserleri 6 - Şiirler 6
- Kuvayi Milliye Destanı
- Keloğlan
- Tüm Eserleri 7 - Şiirler 7
- Hasretle - Nazım Hikmet Mektupları
- Memleketimden İnsan Manzaraları 1
- Memleketimden İnsan Manzaraları 2
- Memleketimden İnsan Manzaraları 3
- Memleketimden İnsan Manzaraları 4
- Kurtuluş Savaşı Destanı
- Memleketimden İnsan Manzaraları 5
- Dört Hapishaneden
- Rubailer
- Sürekli Bir Bahar
- Güzel Günler Göreceğiz
- Kafatası
- Yel Üfürdü Su Götürdü
- Bursa Cezaevinden Va-Nu'lara Mektuplar
- Yaylamıza Kiraz Vakti
- Kuvayi Milliye
- İnek
- Kerem Gibi
- Nazım Hikmet’in Açlık Grevi (Tıpkı Basım İçerikler)
- El Yazmalarında ve Basılı Kitaplarda Saman Sarısı
- Sovyet Demokrasisi
- Jokond ile Si - Ya - U
- Alman Faşizmi ve Irkçılığı
- Gece Gelen Telgraf
- 1 + 1= Bir
- Nazım Hikmet Şiirleri: 1
- Şu 1941 Yılında
- Yaşamaya Dair
- Saat 21-22 Şiirleri
- Orman Cücelerinin Sergüzeşti
- Büyük Taarruz
- Aydınlıkçı şair, aydınlıkçı yazar Nazım Hikmet
- Faşizm Sınıflar ve Emperyalizm
- Seçilmiş Əsərləri
- Güneşi İçenlerin Türküsü
Nazım Hikmet Ran Alıntıları - Sözleri
- Bizim İstiklal Marşın'da aksayan bir taraf var, Bilmem ki, nasıl anlatsam, Akif inanmış adam, Fakat onun, ben, İnandıklarının hepsine inanmıyorum. Mesela, bakın: "Gelecektir sana vadettiği günler Hakk'ın" Hayır, Gelecek günler için Gökten ayet inmedi bize. Bir şarkı istiyorum Zaferden sonrasına dair. Kim bilir belki yarın (Kuvayi Milliye Destanı)
- Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne, allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar.. (Güzel Günler Göreceğiz)
- "Kim bilir ; Masalınızın kahramanı, başka bir hikayenin figüranı olmaya gitmiştir belki de. (Yaşamak Seni Sevmek Gibi)
- Yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim... (Kuvayi Milliye: Abidin Dino'nun Desenleriyle)
- Büyümez ölü çocuklar... (Henüz Vakit Varken Gülüm)
- "Sen daha çok hikâyeler dinlersin ama, artık sana hikâye anlatacak bulursan!.." (Ferhad ile Şirin)
- " Bırak ay gitsin sen kal bu gece... " (Bu Şehir Güzelse Senin Yüzünden)
- Yolunda pusuya yattıklarını arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek… Yürümek yürekten gülerek yürümek… (Yazılar 6)
- ...yolsuzluğun da türlü türlüsü vardır. (Yazılar 3)
- İnsanların başlarında kalpak, yüreklerinde keder, yüreklerinde müthiş bir ümit vardı. (Kuvayi Milliye Destanı)
- Bir insan bir vazife alırsa, bu vazife küçük ve ehemmiyetsiz de olsa, onunla öteki vazifeler arasındaki bağı unutmamalı ve ben işimi yapıyorum ya, işimden gayrisi beni alakadar etmez, banane dememelidir. Çünkü her iş, başka işle bağlıdır. (Hikayeler)
- Bulut mu olsam, gemi mi yoksa, balık mı olsam, yosun mu yoksa? .. Ne o, ne o, ne o. Deniz olunmalı, oğlum, bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla. (Büyük İnsanlık)
- Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin (demeğe de dilim varmıyor ama) kabahatın çoğu senin canım kardeşim. (Nazım Hikmet Şiirleri: 1)
- Fotoğrafınızı pek yakında beklerim. Sıhhatiniz nasıldır ? Ateşiniz devam ediyor mu ? Oraları çok mu soğuk ? Herhalde odanızda soba vardır. Burada havalar birkaç gündür lodos. Denizde beyaz köpükler... ağaçlarda beyaz çiçekler... (S. Berksoy) (Nazım Hikmet ve Tosca'sı Semiha Berksoy)
- Bir gülüşün ateşiyle yakmasını biliriz ölümün önünde sigaramızı. (Nazım Hikmet Şiirleri 5: Bir Hazin Hürriyet)
- Hem anlatsana bana: nasıl oluyor da çıldırmıyoruz öleceğimizi bildiğimiz halde? Yoksa ben ölmem gibi mi geliyor insana. (Yatar Bursa Kalesinde)
- -Mayakovski’nin kitaplarından en çok hoşunuza gidenler hangileridir? + Sevgilinin gözlerini mi, yoksa burnunu mu seviyorsun sorusunu nasıl yanıtlamalı? Mayakovski’yi tepeden tırnağa severim ben. (Yazılar 6)
- “Onlar paranın sahibi değil, para onların sahibi. “ (Memleketimden İnsan Manzaraları)
- "Yaşamak güzel şey be kardeşim." (Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim)
- Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme. Bakış açım belli oldu yine. Geride kalan, ardından bakar gidenlerin. Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim. Dağlara çarptım her esişimde. Yollara küfrettim her gidişinde. (Tüm Eserleri 2 - Şiirler 2)