Leonardo da Vinci - Sigmund Freud Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Leonardo da Vinci kimin eseri? Leonardo da Vinci kitabının yazarı kimdir? Leonardo da Vinci konusu ve anafikri nedir? Leonardo da Vinci kitabı ne anlatıyor? Leonardo da Vinci PDF indirme linki var mı? Leonardo da Vinci kitabının yazarı Sigmund Freud kimdir? İşte Leonardo da Vinci kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Sigmund Freud
Yayın Evi: Tropikal Kitap
İSBN: 9786057892058
Sayfa Sayısı: 112
Leonardo da Vinci Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Psikanalitik inceleme, aydınlığı karanlığa çevirmek ve yüce bir nesneyi çamura bulamak için çaba sarfetmez; inceleme konusu olan kişilerdeki mükemmellikle sıradan kişilerin yetersizliği arasındaki farkı azaltmak psikanalistler için tatmin edici değildir. Fakat, psikanalitik inceleme, örnek kişilerde rastladığı bazı dışavurumları anlama çabasını değersiz sayarak çalışamaz ve ayrıca, aynı katılıkla, hiç kimsenin normal ve ölümcül eylemleri kontrol eden yasalara bağlı olmaktan utanacak kadar büyük olmadığına inanır.
Leonardo da Vinci Alıntıları - Sözleri
- Psikanaliz bize baba kompleksi ile Tanrı inancı arasında yakın bir ilişkinin bulunduğunu ;bize kişisel bir Tanrı'nın psikolojik yönden yüceltilmiş bir babadan başka bir şey olmadığını göstermiştir ve her geçen gün genç bireylerin babalarının otoritelerinden kurtulduklarında dinsel inançlarını nasıl kaybettiklerine dair yeni kanıtlar sunmaktadır. (...)
- "Tutkulu merakımın anneme yönelmiş olduğu ve onun da tıpkı benimki gibi bir genital organa sahip olduğuna hâlâ inandığım bir dönem yaşanmıştı."
- Öyle ki söz konusu fanteziyi bu özel dilden daha evrensel bir dile çevirip herkesin anlayabileceği sözcüklere dökmemiz bile mümkün olabilir.O zaman da bu çevirinin cinsel bir içeriğe işaret etmekte olduğu görülecektir.Bir kuyruk yani “coda” en bilinen sembollerden ve yalnızca İtalyancada değil başka dillerde de erkeklik organının yerini tutan ifadelerden biridir; fantezide söz konusu olan durum yani bir akbabanın çocuğun ağzını açıp kuyruğunu içine sokması ve ona şiddetle vurması ilgili kişinin penisi ağzına almasından oluşan bir cinsel eyleme, fellatio eylemine tekabül etmektedir.(The Virgin and Child with Saint Anne)Yapılan daha derinlemesine araştırmalar bizi ahlakın böylesine şiddetle lanetlediği bu durumun izlerinin en masumane türden bir kökene doğru sürülebileceğinden haberdar etmiştir.Sadece hepimizin de bir zamanlar kendimizi son derece rahat olarak duyumsadığımız bir durumun yani henüz bir süt çocuğu olduğumuz zamanlarda annemizin veya sütannemizin memesinin ucunu emmemizin farklı bir biçim altında tekrar edilmesinden başka bir şey değildir.Şimdi de Leonardo’nun çocukluk fantezisinin başka anlaşılmaz özelliği çekmektedir ilgimizi.Bu fanteziyi bir anne tarafından emzirilme fantezisi olarak yorumlamakta ve annenin yerini bir akbaba almış olduğunu görmekteyiz.Peki ama bu akbaba nereden gelmiş ve bu fantezide bulunduğu yeri alması nasıl olmuştur?Eski Mısırlılara ait hiyerogliflerde bir anneyi göstermek için bir akbaba çizerler.Mısırlılar aynı zamanda bir akbaba başıyla veya çok sayıda başında en az bir tanesinin bir akbabaya ait olarak temsil eden bir Ana Tanrıçaya tapınmışlardır.Bu tanrıçanın adı “Mut” olarak telaffuz edilmektedir.(mutter,mother)Leonardo’nun Mısırlıların anne fikrini tasvir etmek için akbaba figürünü kullanmış olduklarını ortaya atan bilimsel bir hikayeye aşinalığının bulunması da son derece yüksek bir olasılıktı.
- "...zira Yunan efsanesine göre Narcissus (Nergis) kendi yansımasından başka hiçbir şeyi beğenmeyen ve sonunda da bu adı taşıyan güzel bir çiçeğe dönüşen bir gençtir."
- "Büyük sevgiler de sevilenin baştan aşağı tanınmasıyla meydana gelir ve eğer sevdiğinizi düşündüğünüz şeye veya kişiye dair yeterince bilgi sahibi değilseniz onu ya yeterince sevemezsiniz ya da ona karşı hiçbir şekilde sevgi hissedemezsiniz."
- uyandırılmış bütün erkek eşcinselliği vakalarında özneler çocukluklarının ilk döneminde , dişi bir bireye genellikle de annelerine karşı sonradan unutulan çok yoğun bir erotik bağlılık duymuşlar ; ve bu bağlılık da önce bizzat anneleri tarafından gösterilmiş olan aşırı derecede büyük sevgi ve şefkat duyguları tarafından uyandırılmış veya teşvik edilmiş ve dahası çocukluk dönemlerinde babalarının oynadığı çok sınırlı rolle de güçlendirilmiştir.
- Psikanaliz bize baba kompleksi ile Tanrı inancı arasında yakın bir ilişkinin bulunduğunu öğretmiş; bize kişisel bir Tanrı’nın psikolojik yönden yüceltilmiş bir babadan başka bir şey olmadığını göstermiştir ve her geçen gün genç bireylerin babalarının otoritelerinden kurtuldukları anda dinsel inançlarını da nasıl kaybettiklerine dair yeni kanıtlar sunmaktadır.
- "İnsanlar hiçbir şeyi algılamayan, gözleri açık olan ancak hiçbir şey görmeyen varlıklarla konuşurlar; bunlarla konuşurlar fakat söyledikleri hiçbir şeye cevap alamazlar. Kulakları olan ancak hiçbir şey duyamayan bir varlığa yakarır, ondan af diler ve görmeyenler için mumlar dikerler."
- "Cinsel birleşme ve cinsel birleşmeyle herhangi bir ilgisi olan her türlü şey o kadar tiksindirici ki, böyle geleneksel bir alışkanlık olmasa, duygusal eğilimler ve güzel, hoş suratlar bulunmasa insan soyu çok geçmeden yok olurdu."
- "Leonardo'nun bu figürlerle annesi tarafından baştan çıkarılmış bir erkek çocuğunun bastırdığı özlemini erilliğin ve dişiliğin birleştirilmesiyle doyuma ulaştırdığını, kendi aşk hayatındaki mutsuzluğunu reddettiğini ve sanat aracılığıyla bu mutsuzluğunu atlattığını düşünebiliriz."
- "Her kim ki bir tartışmada fikirlerini bazı otoritelerin söylediklerine atıfta bulunarak savunursa mantığını değil, hafızasını kullanmış olur."
- "Doğa, henüz yaşamda sesini duyurma şansı olmamış sayısız hikmetlerle doludur."
- NERGİS : Yunan efsanesine göre Narcissus ( Nergis) başka hiçbir şeyi beğenmeyen ve sonunda da bu adı taşıyan güzel bir çiçeğe dönüşen gençtir.
- Kişi bir şeyin tabiatını tam anlamıyla kavrayamadığı müddetçe onu sevme veya ondan nefret etme hakkına sahip değildir.
- Bilimsel eserlerinde dünyanın tıpkı ay gibi bir yıldız veya ona benzer birşeyler olduğunu ortaya koymak ve böylelikle de dünyamızın asaletini kanıtlamak zorundasın.
Leonardo da Vinci İncelemesi - Şahsi Yorumlar
1910’da yazılan kitap, "yüceltme" ve "narsisizm" gibi kavramları tanıtma ve eşcinselliğin özel bir türünü betimleme olanağı verdi. Bilmece Gibi Davranışları Olan Bir Dahi Leonardo’nun ressam olarak tanındığını çünkü çağdaşları tarafından bilinmeden/anlaşılmadan kaldığını hatırlatarak esere başlıyor. Leonardo, Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği gibi başyapıtlara imza atmıştı, ancak dillere destan bir yavaşlıkla çalışıyordu. Başladığı tabloları nadiren tamamlıyor, gelecekte ne olacakları ile pek ilgilenmiyordu. Sonunda ressamlığı tamamen bıraktı. Freud bunu ondaki ketlenmelerin bir belirtisi olarak yorumladı, aynı zamanda Leonardo doymak bilmez bir bilme gereksinimi duyuyordu ve bir araştırmacı olarak yürüttüğü aşırı etkinlik, sonunda sanatçı yönünü ezmişti. Yüceltme: “Sevmek yerine araştırma yapılır” Burada Freud, sanatçıyı hem duygusal hem cinsel hayatında ezecek kadar güçlü bu araştırma tutkusunun kaynağını sorguluyor. Leonardo’nun bilgi tutkusuna yatırdığı bu enerjinin, küçük çocuklarda gözlenen, bebeklerin nereden geldiğini öğrenmek amacıyla cinselliğe yönelen ve giderilmesi olanaksız olan merakın inatla varlığını sürdürmüş olmasından ileri geldiğini öne sürer. Narsisistik Özdeşlemeye Dayalı Bir Eşcinsel Türü Frued, Leonardo’daki bu fellatio düşleminden yola çıkarak, eşcinselliğin özel bir türünü betimler: erken çocukluk döneminde anneyle arasındaki güçlü erotik bağ, ona olan aşkını özdeşlemeye dönüştürmüş, babanın yokluğu da bu bağı pekiştirmiştir. Freud, bu eşcinsel nesne biçimini “narsisistik” olarka adlandırmıştır. Ek olarak, Freud’un bu çalışmada narsisizmi özdeşleşme süreciyle ilişkilendirdiğine dikkat çekelim. Freud’un birinci narsisizm kuramı, yalnızca kendisi sevmek düşüncesini içermez. Aynı zamanda anneyle özdeşleşme ve kendini annenin sevdiği gibi sevmek düşüncesini içerir. Mona Lisa’nın Bilmecemsi Gülümsemesi Freud’a göre, Leonardo’nun resimleri annesiyle erken dönem ilişkisinin yoğunluğunu belli eder. Örneğin Mona Lisa’nın bilmecemsi gülümsemesini buna kanıt olarak sunar. Meryem Ana, çocuk İsa ve Azize Anna’yı gösteren başka bir tabloda Freud, Leonardo’nuni biri ilk yıllarda onu büyüten gerçek annesi Caterina, diğeri sonraki yıllarda onunla ilgilenen babasının genç eşi olmak üzere, sahip olduğu iki annenin temsil edildiğini düşünür. Ayrıca babasının kendisiyle ilgilenmeyişinin, kendisinin de resimleriyle ilgilenmeyişine sebep olduğunu düşünüyor. Ve belki de en önemlisi, erken yaşta babasının desteğinden vazgeçen Leonardo, önce babasına ardından da genel olarak otoritenin tümüne özellikle de kilisenin dogmatik öğretilerine başkaldırının ifadesi olarak yorumlamıştır. Freud da, Da Vinci'nin çağdaşları gibi Onun sadece ressam özellikleriyle ilgilenmiş, bilim insanı yönünü çok fazla irdelememiş olsa da eser, psikanalitik biyografi türünde her daim en başta yer alacaktır. (yy)
Öncelikle daha önce okumadığım türde bir kitap olduğunu söylemeliyim “Psikobiyografi” . İkinci olarak da ,her konuyu cinsellikle birleştiren Freud’un ,çevresindeki ( meslektaşları dahil ) insanların neden ondan uzaklaştığını bu kitap vasıtası ile daha iyi anladığımı belirteyim. Freud kesinlikle bunun farkında ve şöyle diyor “ Günümüzde okurların psikobiyografiyi bütünüyle ne kadar tatsız buldukları gerçeğine gözlerimizi kapatmanın hiçbir yararı olmayacaktır. Kitabı okudukça Freud’a daha da fazla kızmaya başlıyorsunuz ancak sebebini size yine o açıklıyor ; “Bu muhalefetin arkasında yatan gerçek nedenler ise son derece farklıdır . Bu nedenleri biyografi yazarlarının kahramanlarına çok özel ve aşırı boyutta bir bağlılık gösterdiği gerçeğini göz önüne aldığımız takdirde anlayabiliriz. “ Daha önce okuduğum kitaplar vasıtası ile Leonardo'yla ilgili bazı bilgilere sahiptim. Ancak bu kitaplardaki belgelerin ne derece sağlam olduğu da tartışmalıydı. Freud bu belgelerden bazılarını karşılaştırmalı olarak doğruluyor ve Leonardo’nun kendi el yazısı ile yazdıklarını ile birleştiriyor . Daha sonra üç dört tablosunu da konunun içine katıyor . Ve ardından kitabın başında hiç değinmediği cinselliğe giriyor . Leonardo’nun gördüğü bir rüyayı ön plana alarak annesi, babası, talebeleri ile ilişkilerinden yola çıkarak bize Leonardo’yu anlatıyor. ( spoiler vermeyeyim ama akbaba bu kitapta baş rolü oynuyor. ) Bu kitap Freud’u tanımama ve psikanilizin ne boyutlarda olduğu nu anlayabilmeme vesile oldu . Leonardo’yu elindeki üç beş bilgi ile inceleyen bu adamın , eğer yaşasaydı sosyal medya sayesinde yapacağı analizleri hayal edebilmek ürkütücü. (CEM AKDAG)
Leonardo da Vinci PDF indirme linki var mı?
Sigmund Freud - Leonardo da Vinci kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Leonardo da Vinci PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Sigmund Freud Kimdir?
Sigmund Freud ( nüfus kaydında Sigismund Scholomo Freud) (d. 6 Mayıs 1856, Příbor, Moravya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu (bugün Çek Cumhuriyeti) - ö. 23 Eylül 1939, Londra, Birleşik Krallık), psikanaliz öğretisini geliştirmiş olan Yahudi kökenli Avusturyalı nörolog. Kişiliğin 5 farklı dönemden geçerek geliştiğini öne süren Psikoanalitik Kuram'ın kurucusudur...
Orta seviye bir Yahudi yün tüccarının, kırk yaşındayken, kendisinden yirmi yaş küçük bir kadınla yaptığı ikinci evliliğinden dünyaya geldi. Ekonomik bunalımdan dolayı ailesi Viyana'ya yerleşmek zorunda kaldıklarında, Freud henüz 4 yaşındaydı. 1938 yılına kadar burada yaşadı.
Lisede Latince, Fransızca ve İngilizce öğrenirken kendi çabalarıyla da İbranice, İspanyolca ve İtalyanca öğrendi. Başarılı bir öğrenciydi. Başlangıçta istemediği halde Goethe'nın yapıtlarından etkilenerek tıp okumaya karar verdi.
Üniversite yıllarında Yahudi düşmanlığıyla karşılaştı, okuldaki arkadaş çevresinden dışlandı. 1876 yılında fizyolojist Brücke'nin laboratuvarına girdi, burada anatomopatoloji ve insan sinir sistemi üzerine araştırmalar yaptı. 1881'de tıp öğrenimini bitirdi. 1883'te dönemin ünlü beyin anatomisi ve nöropatoloji uzmanı Dr. Theodor Meynert'in yönetiminde psikaytri kliniğinde asistan olarak çalışmaya başladı. 1884'de kokain üzerine bir inceleme yapmakla görevlendirildi. 1884'te kokainin analjezik özelliklerini keşfetti, anestezik niteliklerini ise sezinledi. (Yaşamım ve Psikanalız adlı yapıtında kokainin anestezik niteliklerini aslında bildiğini, yalnız tıp çalışmalarını bıraktığından dolayı bunların başkaları tarafından ortaya çıkarıldığını ileri sürer.)
Aldığı bir bursla 1885'te Paris'e gitti, Salpêtriê Hastanesi'nde, Jean Martin Charcot'nun yanında staja başladı. Burada histerinin belirtilerini, hipnotizma ve telkinin etkilerini gözlemledi. Charcot'dan çok etkilendi. (Yaşamım ve Psikanaliz 'de Charcot'ya ne kadar düşkün olduğu görülür) Charcot'nun konferanslarını Almancaya çevirdi ve 1886'da yayımladı.
1886'da Paris'ten ayrılarak Berlin'e gitti. Burada çocuk nöropatolojisiyle ilgilendi. Viyana'ya dönerek özel hekimliğe başladı. 1886 ekim ayında 4 yıldır nişanlı olduğu Martha Bernays ile evlendi. Sinir hastalıkları ve histeri şikayetiyle kendisine başvuranlar üzerinde dönemin ünlü tedavi yöntemlerini, elektroterapi ve hipnotizmayı uyguladı. 1887'de Dr. Bernheim'in Telkin ve Telkinin Tedavideki Uygulamaları Üstüne adlı kitabını çevirdi.
Elizabet von R. adındaki bir kadın hasta kendisini serbest çağrışım yöntemine zorlayınca hipnozdan vazgeçti. 1892 - 1895 yılları arasında Charcot'nun Salı Günü Dersleri adlı kitabının çevirisini, savunma psikonevrozları üzerine bir makaleyi ve saplantılar ve fobiler üzerine başka bir makaleyi Breuer ile ortaklaşa hazırladı. Ancak tıp çevrelerince Histeri Üzerine İncelemeler hoş karşılanmadı. Bu yapıtta psikanalizin temel ilkelerine rastlanır.
1896 yılında babasının ölümü üzerine derin bir bunalıma girdi ve sistematik olarak kendini çözümlemeye başladı. Yine aynı yıl Breuer'le nevrozların cinsel açıdan açıklanması konusunda ters düşerek yollarını ayırdı. Histerinin cinsel etiyolojisi üzerine verdiği bir konferans skandala yol açtı. Bu dönemde W. Fliess'le yazışmaları, özçözümleme süreci, hayatı üzerinde önemli etkiler yarattı. (Bu yazışmaları Freud'un ölümünden sonra eşi ve kızı tarafından kamuoyuna duyurulmuştur. Freud psikanalize özel hayatını karıştırmak istemediğinden, kişisel kayıtlar bırakmamış, birçok yazışma ve mektubunu ölümünden önce yakmıştır.) Hayatının 10 yıl süren bu döneminde, Freud hem yandaş, hem öğrenci bakımından yalnız kaldı. Kendini hastaların tedavisine ve psikanalizin yaratılmasına yoğunlaştırdı. Bu sürecin sonucu olarak 1897'de Oedipus Kompleksi, 1900'de Düşlerin Yorumu (iki cilt) adlı eserler ortaya çıktı.
1908'te Viyana Psikanaliz Derneği kuruldu. Bu olay, Freud için bir dönüm noktasıydı, Yaşamım ve Psikanaliz kitabında buna büyük yer verdi. Ancak bu tarihten önce bile Freud'un çevresinde çözümlemenin giderek kurumlaştığı görülür. 1902'den sonra "Çarşamba Günleri Psikoloji Derneği", adı altında başta P. Federn, O. Rank, W. Stekel ve Alfred Adler olmak üzere, Freud'un ilk yandaşları bir araya toplandılar. 1904'de E. Bleuer'le yazışmaya başladı. 1907'de Bleuer'in asistanı Carl Gustav Jung tarafından ziyaret edilir. Jung aynı yıl Zürih'te Freud Derneği'ni kurdu. Bu Freud için büyük bir başarıydı, zira psikanaliz artık ülke sınırlarının dışına çıkmıştı. Takip eden yıllarda Jung, 1. Psikanaliz Kongresi'ne katıldı ve psikanaliz üzerine konferanslar vermek üzere Freud ile birlikte ABD'ye yolculuk etti. Freud, 1910 - 1920 yıllarında Psikanaliz Üzerine, Bir Paranoya Vakası Özyaşam Öyküsü Üzerine Psikoanalitik Gözlemler: Başkan Screber, Totem ve Tabu, Narsizmin İncelenmesine Giriş, Yas ve Melankoli adlı eserleri yayımladı.
1923'de kendisine üstçene ve damak kanseri tanısı kondu. İzleyen yıllarda 33 kez ameliyat oldu. Sürekli protez takması gerektiğinden dolayı uzun yıllar konuşma ve yemek yeme sıkıntısı çekti. 1938'de Naziler'in Viyana'ya girmesiyle birlikte en küçük çocuğu Anna ile birlikte Avusturya'yı terk etmek zorunda kalarak Londra'ya yerleşti. Ölümüne dek tedavi ve çalışmalarına burada devam etti.
Freud, prensipleri gereği kişisel hiçbir özel belge, anı defteri, mektup bırakmamış, hepsini yakmıştır. Bu nedenle, Freud'a dair ilk ve en kapsamlı bilgiler ilk olarak yakın dostu İngiliz psikaytr Ernest Jones'un 1953'te yayımlanan üç ciltlik Sigmund Freud'un Yaşamı ve Yapıtları adlı kitabıyla ortaya çıkarıldı.
Eserleri [değiştir]
Zur Psychopathologie des Alltagslebens (Günlük Yaşamın Psikopatolojisi)
Die Traumdeutung (Düşlerin Yorumu)
Über Psychoanalyse (Psikanaliz Üzerine Beş Ders)
Totem und Tabu (Totem ve Tabu)
Zur Einführung des Narzissmus (Narsisizmin İncelenmesine Giriş)
Unbehagen in der Kultur (Uygarlığın Huzursuzluğu)
Jenseits des Lustprinzips Das Ich und das Es (Haz İlkesinin Ötesinde Ben ve İd)
Der Mann Moses und die monotheistische Religion (Musa ve Tektanrıcılık)
Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme, 1905
Der Witz und seine Beziehung zum Unbewussten, Nükte ve Bilinçdışı'yla İlişkisi, 1905
Psikanalizin Tarihçesi, 1914
Psikanalize Giriş Dersleri, 1917
Yaşamım ve Psikanaliz, 1925
Tutukluk, Semtom ve Korku, 1926
Bir Yanılsamanın Geleceği, 1927
Kültür İçindeki Huzursuzluk, 1930
Psikanaliz ve Uygulama,
Psikanaliz Üzerine,
Olgu öyküleri
Histeri ile Mücadele
Sigmund Freud Kitapları - Eserleri
- Kitle Psikolojisi
- Psikanaliz Üzerine Beş Konferans ve Psikanalize Toplu Bakış
- Uygarlık Toplum ve Din
- Amatör Psikanalizi
- Sevgi ve Cinsellik Üzerine
- Olgu Öyküleri 1
- Olgu Öyküleri 2
- Totem ve Tabu
- Psikanaliz Üzerine
- Nevrozlar - Psikanalize Giriş 2
- Cinsellik Üzerine
- Rüyaların Yorumu
- Kokain
- Bir Yanılsamanın Geleceği, Neden Savaş
- Grup Psikolojisi ve Ego Analizi
- Haz İlkesinin Ötesinde
- Psikoloji Kanalize Ederek Psikanaliz Kuramı
- Arzu Dürtü ve Çatışmaları Açığa Çıkarma
- Bilinçaltı
- Ruh Çözümlemesine Giriş Konferansları
- Günlük Yaşamın Psikopatolojisi
- Uygarlığın Huzursuzluğu
- Cinsiyet ve Psikanaliz
- Kültürdeki Huzursuzluk
- Niçin Savaş?
- Yaşamım ve Psikanaliz
- Seçme Yazılar
- Terapi
- Endişe
- Rüya Yorumları 1
- Rüya Yorumları 2
- Psikanaliz ve Uygulama
- Psikanalize Giriş Dersleri
- Ket Vurma
- Musa ve Tektanrıcılık
- Psikopatoloji Üzerine
- Kendi Kendine Psikanaliz
- Narsizm Üzerine ve Schreber Vakası
- Mutluluk Dediğimiz Şey
- Davranış Bozuklukları ve Tedavisi
- Çocukta Fobinin Analizi
- Yanılgılar ve Düşler Üzerine
- Bir Çocukluk Nevrozu Hikayesi
- Bir Genç Kızın Günlüğü
- Freud - Jung Mektuplaşmaları
- Psikanalize Giriş
- Espriler ve Bilinçdışı ile İlişkileri
- Dinin Kökenleri
- İsteri Üzerine Araştırmalar
- Psikanalitik Hastalık Öğretisi Hakkında Yazılar
- Metapsikoloji 1
- Metapsikoloji 2
- Metapsikoloji 3
- Metapsikoloji 4
- Psikanalize Giriş
- Psikanalize Giriş
- Cinsel Yasaklar Ve Normaldışı Davranışlar
- Sanat ve Sanatçılar Üzerine Notlar
- Bir Histeri Vakası Analizi
- Psikanalize Yeni Giriş Dersleri
- Psikanaliz Açısından Edebiyat
- Kültürel Cinsel Ahlak ve Modern Sinirlilik
- Sanat ve Edebiyat
- Aşkın Psikolojisi
- Histeri Üzerine Çalışmalar
- Metapsikoloji Haz İlkesinin Ötesinde Ego ve İd ve Diğer Çalışmaları
- Ruh Çözümlemesine Yeni Giriş Konferansları
- Ruh Çözümlemesinin Tarihi
- Freud'un Mektupları
- Psikanaliz Üzerine
- Bakirelik Tabusu
- Otobiyografi
- Psikanaliz Üzerine Vakalar
- Bilinçsizlik ve Psikanaliz
- Siz Deli Misiniz?
- Einstein’a Mektup
- Psikanaliz
- Eşeysellik Kuramı Üzerine Üç Deneme
- Savaş ve Ölüm Üzerine
- Bir Yanılsamanın Geleceği
- Yas ve Melankoli
- Rüya Psikolojisi
- Leonardo da Vinci
- Bastırma ve Bastırılanın Geri Dönüşü
- İçgüdüler ve Baskılama
- Espri Sanatı
- Din
- Takıntı Üzerine
- Bilinçsiz-Olan
- Anksiyete Üzerine
- Psikanalizin Ana Hatlari
- Totem ve Tabu - 2.Cilt
- Kadın Cinselliği Üzerine
- Ego ve Id
- Bilinç Dışı
- Bilinçaltını Keşfetmek
- Sevgi Məktubları
- Her İnsan Gördüğü Rüyanın Tabiridir
- Aforizmalar
- Sanrı ve Düş
- Tutukluk Semptom ve Kaygı
- Ruhsal Kimlik
- Doğuştan Gelen Sapkın Eğilimler
- Dora
- Kendini Koruma İçgüdüsü
- Psikanalitik İlerlemenin Önündeki Engeller
- Psikanaliz ve Telepati
- Cinsel İstismar - Psikoloji Serisi
- Ensest
- Yasaklar ve Normal Dışı İstekler
- Gizemli
- Düşüncelerin Sınırsız Gücü
- Kadın Eşcinselliği
- Totem ve Tabu Barbarlar ile Nevrotik Kişiliklerin Zihinsel Yaşantılarındaki Benzerlikler (Cep Boy)
- Arzular ve Çatışmalar
- Sexualleben
- Введение в психоанализ
- Sanat ve Psikanaliz
- Erkeklerin Cinsel İçgüdüsü
- Ketlenmeler, Belirtiler ve Anksiyete
- Ego ve Kimlik
- Libido ve Narsisizm
- Cinsiyetler Ayrımı
- Mədəniyyətin sancıları
- Totem ve Tabu
- Aşkın Psikolojisi
Sigmund Freud Alıntıları - Sözleri
- Devletlerin, bireyleri kötülükten alıkoymasının, kötülük yapmayı ortadan kaldırmak amacından değil, onu tıpkı tuz ve tütün gibi tekeline almak amacından doğduğu düşüncesine kesin bir biçimde inanılabilir. (Cinsiyet ve Psikanaliz)
- Kadınlar, özellikle de güzelseler, nesne seçimlerinde kendilerine dayatılan toplumsal kısıtlamaların bedeli olan belli bir kendiyle yetinme geliştirirler. Kesin konuşmak gerekirse bu türden kadınların erkeklerin kendilerine yönelik sevgileriyle kıyaslanabilecek yoğunlukta sevdikleri tek şey yalnızca kendileridir. Gereksinimleri de sevme değil ama sevilme doğrultusundadır ve bu koşulu yerine getiren erkek onların onayını kazanan kişi olur. (Metapsikoloji Haz İlkesinin Ötesinde Ego ve İd ve Diğer Çalışmaları)
- Bastırma bireysel çalışır; bastırılmış olanın her bir türevi kendine özgü bir yazgıya sahip olabilir; biçim değişikliğinin fazlası yada azı başarının sonucunu tamamıyla değiştirebilir (Bastırma ve Bastırılanın Geri Dönüşü)
- Biz ölümün yaşamın tek amacı olduğunu iddia etmiyoruz; ölüm kadar yaşamın da olduğu gerçeğini gözardı etmiyoruz. (Ruh Çözümlemesine Yeni Giriş Konferansları)
- Bilinçaltında "hayır" sözcüğü olmadığını, zıtlıkların bir araya geldiğini biliyoruz. Reddetme ancak bastırma sürecinde ortaya çıkıyor. (Bir Çocukluk Nevrozu Hikayesi)
- Psikanaliz bize baba kompleksi ile Tanrı inancı arasında yakın bir ilişkinin bulunduğunu ;bize kişisel bir Tanrı'nın psikolojik yönden yüceltilmiş bir babadan başka bir şey olmadığını göstermiştir ve her geçen gün genç bireylerin babalarının otoritelerinden kurtulduklarında dinsel inançlarını nasıl kaybettiklerine dair yeni kanıtlar sunmaktadır. (...) (Leonardo da Vinci)
- Mutlu kişiler düş kurmaz, bunu ancak yeterince doyuma ulaşmamış kişiler yapar. Doyuma kavuşturulmamış, düşlemlemenin itici güçleridir ve her düş belli bir isteğe doyum sağlama çabası ve böyle bir doyumu ondan esirgeyen gerçek'i değiştirme girişimidir. (Sanat ve Sanatçılar Üzerine Notlar)
- Olgunluk hazzı erteleyebilme kabiliyetidir. (Aforizmalar)
- fakat bekâret bir tabunun, dinsel olarak tarif edilebilecek bir yasağın konusu haline gelmiştir. (Bakirelik Tabusu)
- Temelde kırıcı olan bir düşünce belli bir yoğunluk seviyesine ulaşır ulaşmaz çekişme aktifleşir ve bu kesinlikle bastırmaya yol açar. (Bilinç Dışı)
- Çocukluk çağında hiçbir gereksinimin bir babanın korumasına karşı duyulan gereksinimin kadar güçlü olabileceğini sanmıyorum (Kültürdeki Huzursuzluk)
- Birbirleriyle uzlaşması zor çelişkilere düşüyorsunuz.. (Bir Yanılsamanın Geleceği, Neden Savaş)
- "Efsaneye göre insan denilen varlık, kadın ve erkek olarak iki parçaya bölünmüştür; o zamandan beri aşk yoluyla birleşmeye çalışmaktadır" (Cinsellik Üzerine)
- "Tam da hastalanacak zamanı bulmuştur büyük anne. Hastamız, sevdiğini, böylesine özlemişken..." (Psikanaliz ve Uygulama)
- Ve her zaman öylesine güçsüz kalırdım ki, içimi yakıp kavuran tutkuları dışa vuramazdım. Dolayısıyla hep baskıladım kendimi, sanırım bu da halimden belli oluyor. (Yaşamım ve Psikanaliz)
- İd'de içgüdüye düşen rolü ego da algı oynamaktadır. Ego tutkuları ihtiva eden id'in tersine, mantık ve sağduyu olarak adlandırılabilecek olan şeyi temsil etmektedir. (Ego ve Id)
- herkes kendi hayatı üstünde hak sahibidir...' (Mutluluk Dediğimiz Şey)
- Ama sorarım size, insanlar ellerine geçirdikleri bir şeyi ne zaman karmakarışık, ne zaman eciş bücüş bir duruma sokmamıştır? (Kendi Kendine Psikanaliz)
- Sanki bilinçli olanın direnci, kökensel bastırılmış olandan uzaklaştırılmalarını sağlayan bir işlev görür. (Bastırma ve Bastırılanın Geri Dönüşü)
- "Doğa, göründüğü kadarıyla bizi soğukkanlılıkla, zalimce, amansızca ve olasıdır ki tam da bizim doyum sağlamamıza yol açmış şeyler aracılığıyla yok eder." (Bir Yanılsamanın Geleceği)