Lüzumsuz Adam - Sait Faik Abasıyanık Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Lüzumsuz Adam kimin eseri? Lüzumsuz Adam kitabının yazarı kimdir? Lüzumsuz Adam konusu ve anafikri nedir? Lüzumsuz Adam kitabı ne anlatıyor? Lüzumsuz Adam kitabının yazarı Sait Faik Abasıyanık kimdir? İşte Lüzumsuz Adam kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Sait Faik Abasıyanık
Editör: Ruken Kızıler
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053607861
Sayfa Sayısı: 108
Lüzumsuz Adam Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Sait Faik'e geceleri sinemalarda rastlardım. Tanışmazdık.
Sinemanın ön sıralarına oturur, koltuğuna iyice gömülürdü.
Koyu yeşil bir pardösüsü, çok dar kenarlı, kafasının biraz üstünde kalan kahverengi bir şapkası vardı. Sinema dönüşü dalgın, Beyoğlu'nun gece yarısı kalabalığına dalar, çeker giderdi. Sinemada bulunanlar arasında bu gedikli birinci mevki müşterisinin yazısını okuyan var mıdır acaba, diye çok düşünmüşümdür. Kuşkusuz, yoktu. Sait Faik, edebiyattan hoşlanacak bir okur topluluğunu hazır bulan talihli yazarlardan değildi. Okurunu yetiştiren, eğiten, okuruyla birlikte oluşan bir yazardı. Gerçek talihinin de bu olduğu söylenemez miydi?"
Lüzumsuz Adam Alıntıları - Sözleri
- Kendi peşimi bile bıraktım.
- Gitmeli, uzaklaşmalı, hiçbir şehirde durmamalı.
- Bütün ümit yarın sabahta.
- Bu koca şehir, ne kadar birbirine yabancı insanlarla dolu.
- Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum.
- Bütün ümit yarın sabahta.
- Kendi peşimi bile bıraktım.
- Bu korkuyu, bu korkunç korkuyu şehirlerde tatmak kabil. Gitmeli, uzaklaşmalı, hiçbir şehirde durmamalı.
- Bütün Ümit yarın sabahta.
- Gitmeli, uzaklaşmalı hiçbir şehirde durmamalı...
- Uyku, bir düşman ordusu gibi; kendini bırakmaya gelmiyor.
- Hafif, limonata gibi bir rüzgâr çıktı. Bu rüzgâr; geceyi sürmeye, yıldızları söndürmeye gelmiş gibi işini bitirdikten sonra duruyor.
- Bütün ümit yarın sabahta.
- Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum...
- Kimdir bu sokakları dolduran adamlar? Bu koca şehir, ne kadar birbirine yabancı insanlarla dolu.
Lüzumsuz Adam İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Sait Faik gibi bir öykücüyü okuyorsanız eğer onun her karakterinin gerçek olduğunu bilin. Öyle bir yazar ki her öyküsünde ilk önce gözlemleyip daha sonra hayat tecrübelerinden elde ettikleriyle birleştirip satır satır kaleme alıyor yazılarını. Ve bunu yaparken her zerresiyle hissettiriyor. Bu kitabındaki öyküleriyle de bizlere hayatın zorluklarını ve yaşama dayanabileceğini gözteriyor. Sait Faik edebi kimliğini hiçbir zaman ön planda tutarak başarısını tatlandırmıyor. O sadece yazıyor ve basari onu buluyor. Her öykü her kitap bizlere hayati öğretiyor. Ve okumayı keyifli hale getiriyor... (Kübra)
Merhaba sevgili okur Lüzumsuz Adam, Sait Faik Abasıyanık ile tanışma kitabımdı. Kimdir diye araştırdığımda en çok duyduğum söz “durum öykücüsüdür” oluyordu. Haklılarmış ;) Üslubunu çok sevdim, şehir, insan, zaman, an tasvirlerine bayıldım. Hani derler ya ‘memleketin insan manzaraları’ aynen öyle. Sanki tasvirlerde anlatılan insan gözlerimin önüne geldi, ben de izledim. Bazı öykülerin tek cümle ile bağlanan sonlarını da çok sevdim. Yine bazı öyküler kalbime dokundu. Sait Faik Abasıyanık, okumaya devam etmek istediğim yazarlardan oldu. Okuma sırasında bölünmek sık sık başa dönmeme sebep oldu. Bir hikayeye başladığınızda bırakmak zorunda kaldıysanız yeniden başlayın derim, çünkü kısa bir dikkat dağınıklığı, ben ne okuyordum, hissi veriyor. Kitabın son kısmında Sait Faik’in Ardından isimli bölümde diyor ki: “Sait Faik, edebiyattan hoşlanacak bir okur topluluğunu hazır bulan talihli yazarlardan değildi. Okurunu yetiştiren, eğiten, okuruyla birlikte oluşan bir yazardı. Gerçek talihinin de bu olduğunu söylemez miydi?” Bir alıntı: Ama belli olmuyor ki şu insanlar… Mezar taşında nasihat bile ediyorlar yaşayana. (Hilal)
Sait Faik'in edebiyattan hoşlanacak bir okur topluluğunu hazır bulan talihli yazarlardan degildi.Okurunu yetiştiren,eğiten,onuruyla birlikte oluşan bir yazardı. Gerçek talihlinin de Bu olduğu dugu soylenemez miydi? Kendisini lüzumsuz hisseden bir adamın iş dünyasından kesitleri ve ruh hali içinde dış dünya ile irtibatlarını ortaya koyan öykülerden oluşuyor Yazarın Lüzumsuz Adam adlı öykü kitabı içersinde on dört öykü bulunuyor. Bu kitabın ilk öyküsü Lüzumsuz Adam. (Ayşe Baykuş)
Kitabın Yazarı Sait Faik Abasıyanık Kimdir?
Sait Faik Abasıyanık ya da Sait Faik (18 Kasım, 22 Kasım ya da 23 Kasım 1906 -11 Mayıs 1954), Türk öykü, roman ve şiir yazarıdır. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır. Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir.
Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlatmıştır. Bunu yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere bağlı kalmamış, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmemiş ve belli bir tarzın takipçisi olmamıştır. Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalışır. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlatır. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer alır.
1930'larda başladığı yazı hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı", "çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye", "anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Abasıyanık'ın tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içermektedir. Hikâye, roman, şiir yazan, çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile kaynaştırmıştır. Yazarın, anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir. Kendi özgün dilini oluştururken André Gide, Comte de Lautréamont, Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Abasıyanık, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Demir Özlü gibi pek çok yazara da öncülük etmiştir. Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene öykü ödülü de verilmektedir.
Sait Faik Abasıyanık Kitapları - Eserleri
- Mahalle Kahvesi
- Semaver
- Şahmerdan
- Havuz Başı
- Lüzumsuz Adam
- Seçme Hikayeler
- Havada Bulut
- Sarnıç
- Kayıp Aranıyor
- Alemdağ'da Var Bir Yılan
- Son Kuşlar
- Büyüyen Eller
- Hikâyecinin Kaderi
- Mahkeme Kapısı
- Karganı Bağışla
- Şimdi Sevişme Vakti
- Kumpanya
- Sevgiliye Mektup
- Medarı Maişet Motoru
- Bir Sonbahar Akşamı
- Semaver Sarnıç
- Yaşamak Hırsı
- Balıkçının Ölümü / Yaşasın Edebiyat
- İstanbul Öyküleri Antolojisi
- Tüneldeki Çocuk
- Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler
- Havuz Başı - Son Kuşlar
- Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli
- Az Şekerli
- Açık Hava Oteli
- Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası
- Tüneldeki Çocuk - Mahkeme Kapısı
- Müthiş Bir Tren
- Mahalle Kahvesi - Havada Bulut
- Kumpanya - Kayıp Aranıyor
- Bütün Eserleri
- Toplu Öyküler 1
- Öyle Bir Hikâye
- Stelyanos Hrisopulos Gemisi
Sait Faik Abasıyanık Alıntıları - Sözleri
- Gelmeyeceğini çok iyi biliyorum. Onu beklemek , bilhassa güzel… (Az Şekerli)
- “Kafa dediğin eskir, ihtiyarlar, ölür bile insan ölmeden, dedi. Sonra kalbini gösterdi: — Eskimeyen, eksilmeyen şey buradadır.” Alıntı: Sait Faik Abasıyanık. “Alemdağ'da Var Bir Yılan”. Apple Books. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
- Dünyada her şeyle alay edilir , şaka yapılır ama şiirle asla ! (Az Şekerli)
- Sevgilim sen, sen de mi şu havayı kokluyorsun? (Mahalle Kahvesi - Havada Bulut)
- Gülmek, dünyanın en güzel şeyidir. (Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası)
- Zaten dünya kan ağlıyor, birde biz ağlatmayalım. (Kumpanya)
- Atatürk'ü Niçin Severiz? Atatürk'ü, 'niçin severiz' diye düşünmeden sevmeliyiz... (Açık Hava Oteli)
- Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum... (Lüzumsuz Adam)
- O sevilmek için yaratılmışların en mükemmeliydi. (Kumpanya)
- Yalnızlık dünyayı doldurmuş.Sevmek,bir insanı sevmekle başlar her şey.Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
- Keyfim kaçmış, üzgün, ağlamaklı gibiydim. Canım bir taraftan acı bir türkü söylemek çekiyordu. (Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler)
- ' Mühim ' diyoruz ama, bu kendi kendimize verdiğimiz bir peşin hükümden başka bir şey değildir. (Medarı Maişet Motoru)
- "Bırakın beni ey hakikatler! Yürümek istiyorum." Cennetlerin olduğu yere doğru." (Bütün Eserleri)
- "Uzun bir yoldan sonra denizi görmek gibisin..." (Bir Sonbahar Akşamı)
- "İnsanın içinden bir başka insanın kalkıp yürüdüğü görülür." (Mahalle Kahvesi)
- Aklıma sanki bir yerde bir şey unutmuşum, birisine bir söz vermişim, hani bir ismi unuturuz da ararız bulmadan rahat edemeyiz. Öyle bir hal oldum. Evet bu unutulmuş bir isim değildi, ama bunun ne olduğu hakkında da kafamda hiçbir fikir yoktu. (Müthiş Bir Tren)
- Anası: -Ali be, günah be yavrum, dedi. Günah yavrucuğum, yapma! Ali: -Allah affeder ana, dedi. Sonra saf, masum sordu: -Allah hiç gülmez mi? (Öyle Bir Hikâye)
- Kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu. (Kayıp Aranıyor)
- - Nasıl bir dünya arzuluyorsunuz? - Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir dünya... İnsanlarının hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Sokaklarda sefillerin bulunmadığı bir dünya... Kafanın, kolun çalışabildiği zaman insanın muhakkak doyabildiği, eğlenebildiği bir dünya... İçinde iyi şeyler söylemeye, doğru şeyler söylemeye salahiyetle kıvranan bir adamın, korkmadan ve yanlış tefsir edilmeden bu bir şeyleri söyleyebildiği bir dünya... (Havada Bulut)
- Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem. İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı. (Kayıp Aranıyor)