Mahrem - Anna Campbell Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Mahrem kimin eseri? Mahrem kitabının yazarı kimdir? Mahrem konusu ve anafikri nedir? Mahrem kitabı ne anlatıyor? Mahrem PDF indirme linki var mı? Mahrem kitabının yazarı Anna Campbell kimdir? İşte Mahrem kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Anna Campbell
Çevirmen: Aslı Tümerkan
Orijinal Adı: Untouched
Yayın Evi: Epsilon Yayınları
İSBN: 9789944821810
Sayfa Sayısı: 392
Mahrem Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Sadece birkaç öpücük nasıl bu kadar fırtınalı bir arzu yaratabilir?
Güzel Grace Paget kaçırılmış, gizlice uzaktaki bir çiftliğe götürülmüş ve hiç tanımadığı bir adamın her arzusunu karşılaması söylenmiştir, eğer bu isteği yerine getirmezse hayatını kaybedecektir. Grace onu kaçıranların sandıklarının aksine bir fahişe değildir ve hayatını kurtarmak için her türlü riski göze alacaktır fakat birden kendini bu tanımadığı yakışıklı adam tarafından baştan çıkarılmış bir halde bulur. Adamın gözlerindeki bir şey Grace'e onun göründüğü kadar acımasız olmadığını fısıldar.
Sheene'in, bu kadının çiftliğe neden ve nasıl getirildiğine dair hiçbir fikri yoktur. Bir mahkum gibi kilit altında tutulan ve herkes tarafından "deli" olarak tanınan bu adam hayatını geri kazanmak için her şeyi yapmaya hazırdır fakat Grace'in büyüleyici güzelliği bütün amaçlarını unutmasına sebep olur. Ve onun yanından bir an bile ayrı kalmak istememesine rağmen Grace'in zorla çiftlikte tutulmasına da dayanamaz. Birlikte onları tuhaf bir şekilde bir araya getiren bu güce karşı gelmeleri gerekmektedir. Ancak o zaman birbirlerine ait olacaklardır. Sonsuza kadar...
Mahrem Alıntıları - Sözleri
- Grace 'den istediği aşk'tı...
- Cehalet onu savunmasız kılıyordu..
- "Bende ağlama isteği uyandırıyorsun." "Bazen tek yapabildiğimiz şey ağlamaktır."
- Hayal kırıklığı tozlu satılmamış kitap raflarından daha etkili bir şekilde hayatının bir parçası oldu ...
- Altı ay.. Grace benden ne istediğini bilmiyorsun..
- Kelimeler hiçliğe karıştı. Sesi sessizliğin içinde kayboldu.
Mahrem İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Tarihi romanslara Julia'nın bridgertonlarıyla başlayıp farklı yazarlarda da tarihi romansları nasıl yazmış dedim (çünkü tarihi romansları sevdim) ve Judith okudum şimdide Anna Campbelli bi deniyim dedim. Ama pek umduğumu bulamadım gibi Anna'da, daha sadece bu kitabını okudum.1-2 kitabına şans vermeyi düşünsemde bilemedim ya bu kitabı okumak isteyenler şaşalı balolar, ihtişamlı valsler, kabarık kabarık kıyafetler hiç göremezler ona göre okusunlar. :) Kitaba gelecek olursak bir markimiz var ama tutsak bir marki annesi babasını kaybedince ateşli bir hastalık geçirdiği gün vasisi namıdiğer manyak amcası deli diyip bi çiftliğe kapatıyor ki kendisi marki olsun diye iki tanede doktor ayarlamış sahte deli raporu yazsınlarda marki olarak kalabilsin diye bide deli oğlanimizin başına 2 pislik herif gardiyan dikiyor (Monks ve Filey). Yıllarca dayak kötek neler neler çekmemiş oğlumuz anlayacağınız, birde başrol kızımız dul Grace Paget ki sadece Paget değil önemli bir şahsında akrabası olduğu ortaya çıkıyor ileride. Kitabı okurken Matthew'un John amcası Monks ve özellikle Filey'e az küfür etmedim. (Ha Matthew'un deliliğinin döverek, kırbaçlanarak geçeceğini söyleyen doktorada sövdüm.) Ama kitabın sonunda hakketiklerini buluyorlar neyseki. Kitabın başında saçma olaylar vardı. Sen tut önüne geleni sadece o adı çıkmış meydanda dolaşıyor diye fahişe sanıp kaçır niye kaçırıyosun kardeşim manyak mısın parayla yapanı bul getir. Laf olsun torba dolsun olayı bi şekilde başlatıp kader ağlarını işte böyle ördü densin diye yazılmış gibi olmuştu. Ama Monks ve Filey'dende mantıklı bir şey beklenemezdi zaten... Grace'de çok bencil değişik bi karekter sevemedim okurken diğer kitaplarda bencil denilen kızları Grace bildiğiniz ezer geçer siz bencillik görmemişsiniz dercesine o dereceydi. Heleki kitabın başında Matthew'u görür görmez aşık değilim, olamam yeni dul kaldım ama aramızda manyak gibi tutku var, Matthew'a karşı deli gibi arzu hissediyorum falan filan düşünceleri beni çıldırttı. Spoiler Gıcık olma sebeplerimden biride sen tut gençlik hatası kaçıyon bari genç birisine kaçaydın hadi onuda tutturamadın kaçtıktan sonra bari 9 yılın 1 yılı bile mutlu kalamamış çok garip ya acıdım. Ya kacmayacaktin ya da boşanacaktin bacım kendinede kocanada eziyet etmişsin ama yazarın konuyu bağlaması lazım durun olurmu hiç kader ağlarını örecek daha, sevgili Grace demiş ki babamı ayağımın altına alıp kaçtım bi kere gururumuz elvermez boşanmaya demiş. Babası kızı düşeslere layık yetiştirsin, sen babanın göz bebeği, küçük prensesi ol git adamı ez, yaşlı adamın birine kaç oldu. Bencilliğin daniskası kocanla evli olduğun yıllarda tek kardeşini kaybet ama gururundan babanın kaçarken söylediği son cümlelerden ya yine gazabına uğrarsam diye korkaklığından ailenin sana ihtiyacı olduğu zamanda bile gidip yanlarında olma. Bencil bencil... Annesine acıdım ya kardeşin öldüğünde neden gelmedin dedi resmen bencil Grace'e. Matthew'u kurtardığında bile olmaz bizdenler adamın ihtiyacı olduğunda bile adamın yanında olmaması (tamam kurtardı amcasından yanında ama adam sarılmak için yanıp tutuşurken sen olmaz bizdenler de kaç adamdan) adam ikna etmek için 1 yıl diye anlaşma yaptı resmen ya iyi dayandı Matthew valla ama Grace'de iyi oldu rüyalar, kabuslar adam Londra'da kimlerle fink atmıştır diye 1 yıl kafayı iyi yemiştir. Adam kapısına geldiğinde bile ulan davetiyesinimi getirdi diye çıldıracaktı iyi oldu Grace'e. :)) Kitabın kaçış kısmına doğru gerildim farkettimki filmlerden alıştığımız gerilimli klasik kaçış sahnelerini sevmiyorum gerim gerim geriyor insanı bi bıraktım o sonlarda 1-2 günde bitireceğim kitabı 10 gün sonra elime alınca bitirdim artık o derece okumak istemedim (fırsatım olduğu zamanlarda bile). Klasik kaçış sahnesi yazarlar sanmıştım ama öyle olmadı. Hatta kitabın sonlarını daha çok beğendim. Başları zaten tutku da tutku yeter dedim gına geldi. Sonlarında babasının, annesinin, başkalarınında olduğu kısımları okumak onların düşüncelerinede yer vermesi oh be dedim. Aslında yazar kitabı ters yazmış gibi düşündüm okurken sonları çünkü genelde kitaplarda insanlarla konuşmalar başka insanlarada yer ver sonda sadece başrol kız ve oğlan olsun bide tutku olsun tamam der geçerlerdi yazar bu yönden tam tersini yapmış. Ha bide Wolfram'a noldu yazar onu yazmamış olmadı Anna bu, sen kitabın baya kısmında yer ver köpeğe nolduğunu sonunda yazma. Bari Grace diyeydi Matthew'a Wolfram beni takip etmiş benimle birlikte yaşıyor evlenince bizimle yaşar diye, yok. Adamı kurtarmadan önce bile adı geçti adamı kurtardıktan sonra paçavra gibi atılmış oldu köpek. Matthew'u kurtarma olayından sonrasını yazar paldır küldür oldu bittiye getirmiş bence. Bilmiyorum ya Anna'nın belki bir kitabına daha şans veririm ama sevemedim ben Anna'yı. (Özge Yalçın)
Fazla beklentim olmadan okudum fakat tek kelime ile harikaydı erkek karakterin hüznü yaşadıkları aralarındaki ilişki beni çok etkiledi gerçekten okunması gereken bir kitap yazarın diğer kitaplarını da inceleyeceğim en yakın zamanda. (Betül)
Tarihi aşk romanlarında kahramanlar sorunlar yaşar ama onlara sorun demek bana ters geliyor daha çok sıkıntı diyebilirim. Bazı romanlar da var ki karakterlerin yaşadıkları gerçekten sorundur ve karakterlerin ne denli acı çektikleri gözler önüne serilir. Ne yazık ki tarihi aşk romanlarında daha çok sıkıntılı olan durum ve karakterler görürüz. Anna Campbell ise sorunlu karakterler ve durumlar yaratan ve yarattığını da büyük bir başarıyla gözler önüne seren bir yazar. Hayatı zaten yeterince berbat olan birinin yanlış anlama yüzünden hayatının daha da kötüye gideceğini düşünürken -ki daha da kötüye gidiyor- aslında aşkı bulursa ne olur? İşte bu roman bu soruya mükemmel bir cevap veriyor. Grace-Matthew asla unutmayacağım çiftlerden biri olarak kalacak. (Maggie)
Mahrem PDF indirme linki var mı?
Anna Campbell - Mahrem kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mahrem PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Anna Campbell Kimdir?
Avustralya Brisbane'de doğdum. Çocukluğumu kitap sayfaları arasında geçirdim. Hayatın en güzel zevklerinden birinin, harika bir kitap yakaladığımda kendimi kaybettiğim zamanlar olduğunu düşünüyorum.
Böyle hevesli bir okuyucu olmak, doğal olarak bu muhteşem yazarların yaptıklarını yapmak istemekle sonuçlanacaktı.
Anna Campbell Kitapları - Eserleri
- Mahrem
- Yedi Gece
- Günahın Esiri
- Uykusuz Geceler
- Sana Teslim Oldum
- Serserinin Öpücüğü
Anna Campbell Alıntıları - Sözleri
- Grace 'den istediği aşk'tı... (Mahrem)
- Öyleyse neden kalbimin her atışını saydığını hissediyorum? (Yedi Gece)
- Hayal kırıklığı tozlu satılmamış kitap raflarından daha etkili bir şekilde hayatının bir parçası oldu ... (Mahrem)
- "Bay Evans, kendinize çok güveniyorsunuz." Adamın dudakları büküldü. "Bayan Berrett, çok haklısınız." "Rica ederim, daha uzak bir mesafeden güvenin." (Serserinin Öpücüğü)
- Asla düşmanına açık verme. Asla kazandığını düşünmesin. (Uykusuz Geceler)
- Akıllılık fazla abartılmış bir erdemdir. (Yedi Gece)
- Charis kafasını çevirdi ve ilk defa gerçekten adama baktı. Şoktan nefesi boğazına düğümlendi. "Adam baştan aşağıya güzeldi." (Günahın Esiri)
- Altı ay.. Grace benden ne istediğini bilmiyorsun.. (Mahrem)
- "Tutkularının onları yanlış yola çekmesine izin veren insanları hep küçümsemişim"dir. (Yedi Gece)
- Cehalet onu savunmasız kılıyordu.. (Mahrem)
- Gideon onun güneşiydi. Onun ayı gökyüzü. Tutkunun ateşi fırınında,Gideon onu baştan yaratmıştı. (Günahın Esiri)
- Gözleri o kadar koyuydu ki neredeyse siyahtı. Yoğun. Pırıl pırıl. Bastırılmış tutku ve acı ile dolu. Ve öfke! (Günahın Esiri)
- Jonas onun gözlerine baktığında, gözlerinde daha mutlu bir ifade yoktu. Sidonie’nin onunla neredeyse kesinlikle evlenmemeye karar verdiğini anlayacak kadar zekiydi. “Eğer gidersen seni bir daha asla göremeyeceğime dair bir his var içimde.” “Bana bir ay ver. Her şey çok hızlı oldu.” “Bir hafta.” Bu diyalogun ne kadar zor olduğu düşünülürse Sidonie şaşırtıcı bir biçimde bir kahkaha attı. “Ne kadar talepkarsın. Bir kadın seninle boy ölçüşebilmek için kendinden emin olmalı.” Jonas’ın gümüş rengi gözleri parıldadı. “Sen tam benim eşitimsin, carissima.” Kötü olan şey, Sidonie’nin de buna inanıyor olmasıydı. (Yedi Gece)
- ... Sen aşk için yaratılmış bir kadınsın... (Uykusuz Geceler)
- İlginç, bu yakışlı nazik adam ona dokunuyordu ama o hiç bir şey hissetmiyordu. Bay Gideon ise,odanın öteki ucundaydı ama her nefesinin sahibi gibiydi.. (Günahın Esiri)
- Hayat tesadüflerden ibarettir.. (Günahın Esiri)
- Gözleri o kadar koyuydu ki neredeyse siyahtı. Yoğun. Pırıl pırıl. Bastırılmış tutku ve acı ile dolu. Ve öfke. (Günahın Esiri)
- Genç adam iç çekti. Bu rahatsızlığının bir işaretiydi. O kadar ki, kızgınlığını cazibeyle maskeleme girişiminde bile bulunmadı. "Bu da kadınca bir şey değil mi? Karşınızdaki adamın zihninizi okumasını bekliyorsunuz. Onun basit düşünen beyni sizin labirenti andıran düşünme biçiminize uyum sağlayamazken onu sonsuz bir sürgüne mahkûm ediyorsunuz." (Serserinin Öpücüğü)
- Cehenneme giden yol iyilik taşları ile döşelidir..Bella (Yedi Gece)
- Kelimeler hiçliğe karıştı. Sesi sessizliğin içinde kayboldu. (Mahrem)