Malazgirt 1071 - Mustafa Alican Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Malazgirt 1071 kimin eseri? Malazgirt 1071 kitabının yazarı kimdir? Malazgirt 1071 konusu ve anafikri nedir? Malazgirt 1071 kitabı ne anlatıyor? Malazgirt 1071 PDF indirme linki var mı? Malazgirt 1071 kitabının yazarı Mustafa Alican kimdir? İşte Malazgirt 1071 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Mustafa Alican

Yayın Evi: Kronik Kitap

İSBN: 9786058301160

Sayfa Sayısı: 224

Malazgirt 1071 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

26 Ağustos 1071… Malazgirt’te Selçuklu Sultanı Alparslan’ın tüm ordusuna “Burada yasaklar koyan bir sultan ya da emirlere icabet eden asker yoktur. Ben de sizlerden biriyim ve bugün sizinle birlikte savaşacağım” dediği gün…

Bir döneme damgasını vurmuş ve etkileri günümüze kadar ulaşmış Malazgirt Zaferi üzerine akıllarda hâlâ birçok soru işareti bulunuyor: Malazgirt Savaşı’nın nedeni neydi? Savaşı hangi taraf başlatmıştı? Malazgirt Savaşı’nda Kürtler var mıydı? Bizans İmparatoru nasıl esir alındı ve esareti esnasında neler yaşandı? Romanos katledilmeden önce hangi işkencelere maruz kaldı? Selçuklu Sultanı Alparslan savaştan kısa bir süre sonra neden öldürüldü?

Doç. Dr. Mustafa Alican’ın akademik bir titizlikle ve sürükleyici üslupla hazırladığı Malazgirt 1071 – Kıyametin İlk Günü kitabında hem bu sorular en kesin cevaplarına ulaşıyor hem de Selçuklu çağının ve Türk tarihinin dönüm noktası olan Malazgirt Zaferi, çağdaş kaynaklarda yer alan bilgilerden hareketle incelenmiş oluyor.

Malazgirt 1071 Alıntıları - Sözleri

  • At, katır ve eşekleriniz Hemedan’da kışlar kışlamasına da, sizin nerede kışlayacağınız bilinmez!
  • Tarih yazılıp bir kültür ve şuur kaynağı oldukça, toprak altında kalan kıymetli madenler gibi hiç bir mana ifade etmez.
  • "Ben yanımdaki askerlerle düşman üzerine yürüyorum. Bu savaşta Allah rızası için savaşanlar gibi sabredecek ve kendilerini tehlikeye atanlar gibi savaşacağım. Allah kendisine yardım edenlere mutlaka yardım eder. Eğer sağ kalırsam, bu Yüce Allah'ın bir lütfudur. Şehit düşersem de bu onun rahmeti olacaktır. Eğer sonuç bu şekilde olursa, yerime oğlum Melikşah'ı geçirerek ona itaat ediniz."
  • Evet; Türkler ve Kürtler, hiç kuşku yok ki, devrin İslam dünyasını temsil rden Selçuklu ordusunda omuz omuza savaş veren müslüman kardeşler olarak Malazgirt destanını birlikte yazmışlardır.
  • "Burada yasaklar koyan bir sultan ya da emirlere icabet eden asker yoktur. Ben de sizlerden biriyim ve bugün sizinle birlikte savaşacağım" dediği gün...
  • Bizanslıların Malazgirt’teki mağlubiyeti, Anadolu’daki Bizans iktidarının çöküşünün doğrudan ve dolaysız nedeniydi.
  • Malazgirt Savaşı'nı, Bizans açısından kıyametin ilk günü olarak nitelendirmek yalnış olmayacaktır.

Malazgirt 1071 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Tarihe Yolculuk: “Tarihini bilmeyen toplum geleceğine yön veremez” Tarihe yolculuk yapmayı hep hayal etmişimdir.O anı yaşamak, Sultan Alparslan’ın yanında olmak gibi…Maalesef böyle bir imkanımız yok fakat bir nebzede olsa bu duyguyu tarihi kitaplarda yaşayabiliyoruz.Akıcı dili, anlatımının basitliği, tarihi argümanların kullanımı sayesinde bana bir nebzede olsa bu duyguyu yaşattı İçin teşekkürler Malazgirt 1071. (habibullah)

Üniversitede Doç. Dr. Mustafa Alican hocadan ders almış olmamı kendim için bir imtiyaz sayıyorum. Sempatik, kibar, donanımlı, sevimli ve bilgili oluşunu da haddim olmayarak tebrik ediyorum. Derslerini büyük bir merak ve arzu ile takip ederek istifade ettiğim Mustafa hocanın yazmış olduğu bu kitap isminden de anlaşılacağı üzere bugune kadar klasikleşen tabir ile soylecek olursak Turklere Anadolunun kapisini sonuna kadar aralayan Malazgirt meydan muharebesi ile alakalı. Bizans Imparatorluğu için gerçekten de o gün kıyametin ilk günüydü. Varlığını yıllarca idame ettiren bizans imparatorluğunu Sultan alparslan komutasındaki az sayidaki Selçuklu Ordusu durdurmuş ve bizansa adeta bir tokat atmıştı. Hocamız, Malazgirt Savaşı hakkında geçmişten günümüze, mümkün mertebe elde ettiği birinci elden ve ikinci elden kaynakları derleyerek, Malazgirt Savaşı hakkında yazılıp çizilen kaynaklari inceleyerek konuyu bütün gerçekçi ve rivayetleri ile birlikte yıllarını verdiği okumaları sayesinde kendisinde oluşan üslup ile birlikte kaleme almıştır. Çalışmanın Oldukça başarılı olduğunun altını çizmek isterim. Akademik kitapları okuduğumuzda çoğumuz bazen sıkılırız, yoruluruz. Ancak bu kitapta buna pek rastlamayacaginizi düşünüyorum. Mustafa hocanın bilgiyi kullanış şekli çok farklı. Bilgiyi adeta okuyucuyu sıkmadan edebi bir uslup ile birlikte tıpkı bir roman dili gibi akıcı ve sürükleyici bir şekilde yazdigini düşünüyorum. Bu yüzden ben kitabı okurken zevkle okudum. Bunda hocamizin bilgiyi kullanış şeklinin tesirinin yüksek olduğunu belirtmek lazım. Malazgirt savaşına dair, savaş öncesinde ve sonrasında her iki tarafın durumunu, ve sonrasında her iki cephede nelerin yapıldığını çok iyi bir şekilde anlıyoruz. Okuyucuyu sıkmadan konuyu karşı tarafa aktarabilmek ciddi bir marifet gerektiren bir husus. Bu kitapta bunun başarısını göreceğinize inanıyorum. Ben, büyük bir merak ve zevkle okudum. İlgilenen kişilere de öneririm. :) (Umut Yalçın)

Eğer inceleme araştırma kitaplarını seviyorsanız. Özenerek yazılmış detaylı ve tüm karşıt alıntıları verilerek yazılmış çok güzel bir eser olmuş. Kaynakçanın çok geniş tutulması ve yeri geldiğinde yazıların derlenmesi siyasi gündemden uzak tarihi belgelere yakın bir yazı olması ayrıca kitabı daha da değerli hale getirmiştir bana göre (Ömer Jehat Alpago)

Malazgirt 1071 PDF indirme linki var mı?

Mustafa Alican - Malazgirt 1071 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Malazgirt 1071 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mustafa Alican Kimdir?

Trabzon’un Köprübaşı ilçesinde doğdu. 2007 yılında Ege Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu. 2012’de aynı üniversitenin sosyal bilimler enstitüsüne sunduğu Bir Ortaçağ Şehri Olarak Meyyâfârikîn (Silvan) başlıklı teziyle doktor unvanını aldı. Çeşitli gazete, dergi, ve internet sitelerinde makale, çeviri, eleştiri ve yorum yazıları yayınlandı. Akademik bir yayın olan Tarih Okulu Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini de yürütmekte olan yazar, Adıyaman Üniversitesi’nde öğretim üyesi.

Mustafa Alican Kitapları - Eserleri

  • Timur
  • Malazgirt 1071
  • Moğollar
  • Selçuklular
  • Alparslan
  • Selçuklunun Öncü Veziri-Amidülmülk Kündüri
  • Selçuklular
  • Malazgirt Günlükleri

Mustafa Alican Alıntıları - Sözleri

  • Nasıl mazlum ve muhtaçları himaye ederek gönüllerini alıyor ve onlar için güvenli bir sığınak oluyorsa, zalimler ve bagîler için onların heveslerini zayi edecek bir korku kaynağıydı da Sultan Alparslan... (Alparslan)
  • Moğol Hanı Hülagüden Abbasi Halifesi Mutasıma yönelik '' Demirden şehirler ya da çelikten surlar da inşa etse, şeytanlardan ordularda toplasa hatta gökyüzüne bile çıksa Halifeyi oradan tutup indireceğim ve yırtıcı hayvanların önüne atacağım'' (Moğollar)
  • At, katır ve eşekleriniz Hemedan’da kışlar kışlamasına da, sizin nerede kışlayacağınız bilinmez! (Malazgirt 1071)
  • Karıncayı hatırlayınca gülümsedi Emir Timur. Otuz dört yıl önce bir nisan sabahında dünyaya gözünü açan Timur şimdi Semerkand'da bu sefer dünyanın gözünü kendine açıyordu. Evet hayatının dönüm noktasında bir karıncadan hayatının dersini almış ve o ders sayesinde, tarihte pek az kişinin sahip olabileceği türden büyük başarılar elde etme yoluna girmişti. Fakat elbettde sadece karıncadan aldığı ilham degildi onu bugünün Emir Timur'u yapan. Karanlığı bütün dikkatini hedefine teksif etme yeteneği, direnme ve pes etmeme konusundaki destansı inatçılığı en önemlisi de yapabileceklerine duyduğu koşulsuz inanç çok önemliydi. (Timur)
  • Berkyaruk, kardeşi karşısında aldığı hezimetten sonra yanında bulunanları Huzistan'da bir araya getirdi. Askerlere cömert davranınca yanındakilerin sayısı arttı. Sonra Hemedan'a yöneldi. Emir Ayaz, beş bin atlıyla birlikte kendisi ile birleşti. Sonra kardeşi Muhammed ile bu yılın 3 Cumadi'sinde {3 Cemaziyelâhir / 5 Nisan 1101} bütün gün boyunca savaştı. Muhammed ile askerleri mağlup oldu. Muhammed'in veziri Müeyyedü'l b. Nizâmülmülk esir edildi. Onu annesine yaptığı şekilde cezalandırdı ve kendi eliyle öldürdü. Müeyyedü'l b. Nizâmülmülk' ün ömrü yaklaşık elli sene idi. (Selçuklular)
  • Unutulmuş bir uzak kasaba görüntüsü vardı karşımızda. Yol kenarına dizilerek merakla bize bakan küçük çocukların gözlerindeki ışık ile tezat oluşturan eski ve kirli kıyafetleri, Malazgirt'in taşra değil, taşranın da taşrasında bir yer olduğunu söylüyordu bize. (Malazgirt Günlükleri)
  • Hiç kimse onlara engel olamamış, kimse karşılarına dikilmemiş ve İslam diyarının hükümdarları da girdikleri deliklerinde saklanıp durmuş hiç kimse onlara karşı çarpışmamıştı. (İbnü'l- Esîr) (Moğollar)
  • Kendime bir saray yaptırıp ta yanına bir Mescid yaptırmazsam Allah'tan hayâ ederim. -Sultan Tuğrul Bey (Selçuklular)
  • "Her yorgun uygarlık barbarını bekler." (Moğollar)
  • Bizanslıların Malazgirt’teki mağlubiyeti, Anadolu’daki Bizans iktidarının çöküşünün doğrudan ve dolaysız nedeniydi. (Malazgirt 1071)
  • Hiçbir millet kendi varlığını ve kimliğini İslam dininin içerisine Türkler kadar gömmemiştir. (Selçuklular)
  • "Bozkırın son büyük cihangir hükümdarı Emir Timur,Alman filozof Hegel'im sistematize ettiği "tarihin ruhu" tarafından,"kendisini gerçekleştirmek" üzere tercih edilen insanî iradenin bedenlenmiş haliydi ve yaptığı büyük işlerle,kendisinin bizzat gerçekleştirmesinin mümkün olamayacağı çok daha büyük şeylerin gerçekleşmesine aracılık etmişti." (Timur)
  • "Ben yanımdaki askerlerle düşman üzerine yürüyorum. Bu savaşta Allah rızası için savaşanlar gibi sabredecek ve kendilerini tehlikeye atanlar gibi savaşacağım. Allah kendisine yardım edenlere mutlaka yardım eder. Eğer sağ kalırsam, bu Yüce Allah'ın bir lütfudur. Şehit düşersem de bu onun rahmeti olacaktır. Eğer sonuç bu şekilde olursa, yerime oğlum Melikşah'ı geçirerek ona itaat ediniz." (Malazgirt 1071)
  • Malazgirt'in, bugün bölgenin en iyi, lezzetli ve rayihası farklı kavunlarının yetiştiği yer olduğunu belirtmeyi ve bu satırların okurlarına, eğer haberdar değillerse, Eylül ortalarında bile sokaklarda satılmaya devam edilen Malazgirt kavununu muhakkak denemelerini tavsiye etmeyi milli bir görev sayıyorum. (Malazgirt Günlükleri)
  • Malazgirt Zaferi'nin Bizans'ın kıyametinin ilk günü ve 1453 yılında gerçekleşecek olan İstanbul'un fethinin ilk adımı olarak değerlendirmek mümkündür. (Selçuklular)
  • Kişisel duygular şu ya da bu vesile ile gelir ve şu ya da bu vesile ile kaybolup giderlerdi. (Alparslan)
  • "Burada yasaklar koyan bir sultan ya da emirlere icabet eden asker yoktur. Ben de sizlerden biriyim ve bugün sizinle birlikte savaşacağım" dediği gün... (Malazgirt 1071)
  • Bizanslılara diz çöktürerek bu coğrafyayı "Dâru'l-İslâm" yapan Sultan Alparslan'ın Anadolusu'nu gezmek enikonu hüzünlü bir şeydi. Anadolu Cenneti'nin damarlarında dolaştıkça yeni acılar, unutulmuş terkedilmişlikler, yalnız ve çaresiz, kimsesiz bırakılmışlıklar, sahiplenilmemişlikler, unutuluşa ve yokluğa mahkûm edilmiş kaçışlar, acılar, acılar, acılar, acılar görüyordunuz. (Malazgirt Günlükleri)
  • Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı olarak bilinen bu tarihî kabristan, yaklaşık 210 dekarlık bir alandan meydana gelen, 8500'e yakın mezarın bulunduğu büyük bir ören yeriydi. Anadolu coğrafyasının en eski ve en büyük Türk-İslâm mezarlığı olan Selçuklu Meydan Mezarlığı'ndaki ihtişamlı kabirler, aynı zamanda "Anadolu'nun Orhun Abideleri" olarak da bilinmekteydi. (Malazgirt Günlükleri)
  • Türklerin İslâm dairesine girmelerinin kendi tarihleri açısından sahip olduğu önem ve meydana getirdiği “ontolojik” farklılaşma bir tarafa, söz konusu İslâmlaşma ameliyesi İslâm tarihi üzerinde de çok belirleyici bir rol oynamıştır. İslâm dünyası yeni bir siyasal perspektife erişmiş, sosyal sınırlar farklı ve İslâm'ın özüne evvelkinden daha uygun bir form edinmiştir. Hıristiyanlara karşı sürdürülen ve epeyce bir vakittir durmuş olan fetihler yeniden başlamıştır mesela. İslâm sancağının İstanbul surlarının nazlı burçlarına, Viyana kapılarına ve Avrupanın dört bir yanına dikileceği devir açılmıştır. Ehl-i Sünnet anlayışına hayat hakkı tanımayan ve onu yok etmeyi temel gaye edinen İsmâiliyye Şiasının siyasal kristalizasyonu durumundaki Fâtımi Halifeliği'nin tehdidi altında olan, hatta Şii Büveyhilerin Bağdat'ı işgal ederek Abbâsi Halifeliği'ni ismi var cismi yok bir müessese haline getirmesi ile zor günler geçiren, daha da ileri gidelim, 1050'li yılların sonlarında Fâtımi destekli asiler tarafından işgal edilen Bağdat'ta Şii hutbelerinin okunmasıyla fiilen ortadan kaldırılan Sünni siyaset nosyonu, Türklerin eliyle özgürleştirilmiştir. Bütün bu süreci idare eden, Fâtımi etkisini kırarak Sünni siyaset anlayışını yeniden İslâm tarihinin ana hattı haline getiren ve bugünkü İslâm dünyasının kodlarını yazan şey Türklerin İslâmlaşması olmuştur. Ve bu İslâmlaşma süreci Selçuklular tarafından, onların himaye ve gözetiminde, askeri ve siyasi öncülüğünde gerçekleşmiş, yeni İslâm tarihine renk ve biçim verenler Selçuklular olmuştur. (Selçuklular)