Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı - Yavuz Bahadıroğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı kimin eseri? Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı kitabının yazarı kimdir? Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı konusu ve anafikri nedir? Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı kitabı ne anlatıyor? Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı PDF indirme linki var mı? Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı kitabının yazarı Yavuz Bahadıroğlu kimdir? İşte Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Yavuz Bahadıroğlu

Yayın Evi: Nesil Yayınları

İSBN: 9789754080544

Sayfa Sayısı: 220

Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Malazgirt savaşı, tarihimizin dönüm noktalarından biridir. Bu itibarla alabildiğine önemli, alabildiğine manalıdır. Gerçi tarihimizi taçlandıran büyük zafer hakkında çok şey yazılmıştır. Ancak yazılanların çoğu, savaşın sebepleriyle neticelerine dairdir. O şartları yaşayan "insan" ihmal edilmiştir. Acaba o günün insanı, dünyaya nasıl bakıyordu? Kendinden olmayan milletleri nasıl görüp değerlendiriyordu? Ona göre savaş neydi, barış ne mana ifade ediyordu? Ölüm-kalım savaşına insanları gönüllü yapan duygu, nasıl bir duyguydu? Zaferin insanı ruh ve madde olarak nasıl bir insandı? Biz bu "meçhul asker"i aradık. Bulup bulamadığımıza okuyucu karar verecektir.

(Arka Kapak)

Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı Alıntıları - Sözleri

  • "Ruhunu intikam zincirinden kurtar önce"
  • "Cesaret başarının yarısıdır,biz Türklerde ise bir gelenek halindedir"
  • "Allah isterse yakında yine görüşürüz"
  • "Kin insanoğlunun göz bağıdır, bağlar gözünü, kör kör yürütür,Ya ateş olur yakar ya kuyu olur boğar ya batak olur yutar'
  • Niçin bir kula, kulluğunu unutturup efendi olduğunu zannettirecek tarzda yalvarayım?
  • "Zaten uyku nedir ki? Kaybedilmiş zaman"
  • Alparslanın askerleri arasında değil bir dilim ekmek için, dünya dolusu altını önlerine serseniz kapışacak tek kimseyi bulamazsınız"
  • Herkes birbirinin sırtına basarak yükselmek istiyor, kendi ikbali için en yakınını bile basamak yapmaktan kimse çekinmiyordu.
  • "Böyle olur..İnsanlar sevdiklerinin ölümünü kolay kabullenemezler"
  • "Geçmişe bir hasret yüklü gülüş gönderdi"
  • Gurur yanlışların giriş kapısıdır.
  • "Haykır delikanlı” dedi, "Haykır! Müslüman olmaktan daha güzel ne olabilir? Müslümanım demekten daha tatlı, daha coşturucu ne var? Bu yol yolların en doğrusudur. Bu yol bütün beşeriyetin huzuruna, refahına, selametine gider, bu yol hem dünya saadetinin anahtarını verir, hem cennetin ılık iklimine çıkar. Sen bu yola girdin, azimle yürü, Allah'ın iyi bir kulu, Peygamberinin iyi bir ümmeti ol! Dünya, iman diye, irfan, fazilet, ahlâk diye nesi var nesi yoksa hepsini Hazret-i Peygambere borçludur. O fazilet timsalini rehber edinenlere mutlak kurtuluş var.”
  • "Gurur, başarının önüne çekilmiş bir demir duvardır,tevazu ise başarıya merdiven,biz önümüze duvar çekmek yerine, merdivenden çıkmayı tercih edenlerdeniz"
  • "Oraya gitmek isterdim" dedi. "Aya. Kimbilir ne güzeldir orası. Acaba insanlar var mı üstünde? Yani şu içerde dövüşen kin yüklü insanlar gibi. Yoksa ne rahattır..."
  • "Benim ciğerlerimi söktüler, bunu nasıl unuturum."

Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Malazgirt Zaferi" İki kelime ama barındırdığı anlam kelimelerle ifade edilecek türden değil. KPSS çalışırken bu kadar heyecanlanmamıştım. Kitabı okurken kendime hakim olamadım. Bir yanım "Bir an önce oku ne olmuş öğrenelim" derken bir yanım "Koskoca Malazgirt zaferi; acelen ne, tadını çıkara çıkara oku" diyor. Evet sonunda şanlı bir zafer var ama nasıl gelindi oralara kadar. Hepsi çok kıymetli. Bir yandan Sultan Alparslan bir yandan kararlı, özü sözü bir Türk ordusu. Tabi aynı zamanda İslamdan aldıkları güç. Bir gayeye inandıktan sonra gerisinin bir önemi var mı? Türk milleti sabırsız, Anadolu'yu düşlüyor. Sultan Alparslan gönlünü vermiş bu ideale. Peki ya karşıda? İhtişamı seven Romen Diyojen ve Türklere oranla sayıca fazla ordusu. Sayıca diyorum çünkü sayıların yetemediği durumlar da var. Birlik ve beraberliğin, inancın, gayretin, dürüstlüğün, cesaretin, merhametin örneklerini göreceksiniz kitabı okurken. Savaşta komutana olan güvenin önemi bir hayli ön planda. O güveni hissettiremeyen Romen Diyojen de bunun farkında. Arkasında ordu değil de çapulcu sürüsü var. Çapulcu diyorum çünkü öyle bir güvensizlik var ki herkes kendi derdinde, kendi çıkarını gözlüyor. Dediğim gibi Romen Diyojen de bunun farkında ama teselli vereni bulunca görmezden geliyor gerçekleri. Kim bu teselli verenler acaba? Tabiki yanında bulunan adamları. Bu sefer de insanın aklına şu soru geliyor. Ordusu böyle olan komutanın eli kolu dediğimiz adamları ne haldedir acaba? Cevap şaşırtmıyor. Çoğunluğu çıkarcı insanlar. Böylece olunca bir savaş baştan kaybedilmiş olmaz mı? Harp sadece meydanda olmuyormuş. Yavuz Bahadıroğlu bu noktaya çok güzel dikkat çekmiş. İçten çürüdüğünü görmezden gelen Romen Diyojen göze görünür şeylerin varlığına aldandı. Yani kısacası ders çıkarmak isteyenler için çıkarılacak ders bir hayli çok. Yavuz Bahadıroğlu kitapta; "özünü kaybetme" mesajı verir gibiydi. Evet bir savaş yaptık ama bir savaş attan, kılıçtan ibaret değil diyordu. Ne olursa olsun değerlerini unutma diyordu. Ayrıca romanda bir baba oğulun hikayesine de yer verilmiş. Özellikle beni etkileyen yerlerden birisi de bu oldu. Ama bu konu hakkında ipucu vermek istemiyorum. Kitabın dili gayet açık. Yavuz Bahadıroğlu okuyanlar bilir. Sizi yoracak bir durum yok bu konuda. Sayfa sayısı da fazla değil yani okumakta zorlanacağınızı düşünmüyorum. Biraz kafam dinlensin beni yormayacak ama okuduğuma değecek bir kitap istiyorum diyorsanız gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz. #Sultanalparslanınaslanları #Yaşasınırkımızçinebedelkırkımız #edhoromendiyojen Hashtaglar kardeşimin özel isteği:D (Sultan)

10/100: Tarih kitapları okumaya başlamama bu eser vesile oldu. Çok akıcı ve bir o kadar duygusal olan bir kitap. Her yaş okuyabilir ve bir sayfasından da olsa ders çıkarabilir. Bu kitap ile tarihe bir yelken açtım.. o gün bugündür tarih benim için vazgeçilmez. Kitabın içinden Spoiler vermiş olmamak adına bu kadar hakkında yorum yapabiliyorum Kitapla kalın ~•• (Râyihaa)

Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı PDF indirme linki var mı?

Yavuz Bahadıroğlu - Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yavuz Bahadıroğlu Kimdir?

Yavuz Bahadıroğlu; yazar, tarihçi, gazeteci, radyo programcısıdır. Gerçek adı Niyazi Birinci'dir. Evli ve üç çocuk babasıdır.

1971′de İstanbul'da gazeteciliğe başladı. Muhabirlik, araştırma-inceleme, röportaj ve fıkra yazarlığı yaptı. Gazete, dergi ve şirket yöneticisi olarak çalıştı. Gazeteciliğini muhabir ve röportajcı olarak sürdürürken, çocuklara yönelik eserler üretti. Yüzlerce çocuk romanı, hikaye yayınlandı. Aynı dönemde bir gazetede Şeref Baysal ve Veysel Akpınar isimleriyle iki köşe yazısı yazdı.

Asıl çıkışını Yavuz Bahadıroğlu ismiyle yazdığı romanlarla yaptı. İlk romanı "Sunguroğlu" ve ardından yazdığı "Buhara Yanıyor" romanı ülkenin en çok satan romanlarından oldu. Genelde Osmanlı'nın çeşitli dönemlerini ele alan otuzu aşkın romanı vardır, bunlardan biri "Biz Osmanlıyız".

Yavuz Bahadıroğlu; roman, çocuk kitapları, hikaye, araştırma, oyunlar, film yapılmış senaryolar ve fikri eserler olmak üzere yüzlerce çalışmaya imza attı. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konularda binlerce konferans verdi, çeşitli kurum ve kuruluşlardan ödüller aldı, iki kitabı Kültür Bakanlığı tarafından yayınlandı.

Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden yazarın cenazesi Eyüp Sultan Camisi'ndeki hazireye defnedildi.

Yavuz Bahadıroğlu Kitapları - Eserleri

  • Merhaba Söğüt
  • Biz Osmanlıyız
  • Buhara Yanıyor
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Muhteşem Süleyman
  • Elveda Buhara
  • Yavuz Sultan Selim
  • Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı
  • Kayıtdışı Tarihimiz
  • Endülüs'e Veda
  • Sunguroğlu 1
  • Şirpençe
  • Mimar Sinan
  • Selahaddin Eyyubi
  • Kanunî Sultan Süleyman
  • Sunguroğlu 2
  • Osmanlı Padişahları
  • Çaka Bey
  • Osman Gazi
  • Mısır'a Doğru
  • Sunguroğlu 3
  • Osmanlı'da Derin Devlet ve II. Abdülhamit
  • Şehzade Selim
  • Kırım Kan Ağlıyor
  • Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi
  • Yavuz Sultan Selim ve Kutsal Emanetler
  • Bir Devrin Bittiği Yer Çanakkale
  • IV. Murad 1
  • Orhan Gazi
  • Yakın Tarihimizin Sır Perdesi
  • Tarihimizden Yaşanmış Öyküler
  • Sahipsiz Saltanat
  • Osmanlı'da Şehzade Katli
  • Yıldırım Bayezid
  • Tarihin Arka Sokakları
  • Resimli Osmanlı Tarihi
  • Turgut Alp
  • IV. Murad 2
  • Çelebi Mehmed
  • Birinci Murad
  • Tarihimizin Gizli Odaları
  • Padişahların Akıl Hocaları
  • İnancın Zaferi Çanakkale
  • Sel
  • Harem
  • Cem Sultan 1
  • Yolbaşı
  • Çalınan Hazine
  • Kaçırılan Prenses
  • Kirazlı Mescid Sokağı
  • Binatlı
  • Gemide İsyan
  • Mavi Yıldız
  • Cengaver
  • Kemalist Yalanlar
  • II. Murad
  • Kara Şövalye
  • Zindanda Şahlanış
  • Ayet Ayet İnsan
  • Baskın
  • Hanedan Sarayın Sırları
  • Topal Kasırga
  • Kaybolan Elçiler
  • Barla'da Diriliş
  • Ağalar Saltanatı
  • Din Ve Laiklik
  • Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han
  • Keşmekeş
  • Tuzak
  • Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine
  • Cem Sultan 2
  • Köprübaşı
  • Bediüzzaman Said Nursi
  • Gülü Arayan Adam
  • Yaşam Bir Avuç Gül Bir Tutam Diken
  • Boşlukta Yürümek
  • Kumpas Tarihi
  • Cihan Sultanları
  • Ayet Ayet Hayat
  • Adil Olan Kazanır
  • Yürek Seferi
  • Hayatı Aşkla Yaşamak
  • Sunguroğlu
  • Erdem Hikayeleri : Çalışkanlık İçeri Tembellik Dışarı
  • Çanakkale Kıyameti
  • Dürüst Ol Ki Mutlu Olasın
  • Dağlı
  • Kafkas Kartalı Şeyh Şamil
  • Osmanlı'nın Büyüme Sırları
  • Osmanlı'da Çocuk Eğitimi
  • Avukat Bekir Berk
  • Muhteşem II. Abdülhamit Han
  • Kudretli Sultan II. Abdülhamid Han
  • Osmanlı'nın Yükselişi
  • Tarih Cesaretle Yazılır
  • Doktor Olacağım
  • Hayata Dair Öyküler
  • Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han
  • 40 Geceye 40 Masal
  • Canım Peygamberim
  • Vatanını Kim Sevmez Ki!
  • Köy Çocuğu
  • Var mı Arkadaşlık Gibisi ?
  • Vatan İçin
  • Hayat Yardımlaşınca Güzel
  • Yakın Tarihin Kara Kutusu
  • Canavar Robot
  • Şehzade Murat
  • Anılarımdaki Türkiye: Yavuz Bahadıroğlu
  • İki Kardeş
  • Çevre Bize Emanet
  • Muhteşem Fatih Sultan Mehmet
  • Eşim Çocuğum Ve Ben
  • Can'ın Hatıra Defteri
  • Zebun
  • Hayata Dilekçe
  • Heyecanlı Yolculuk
  • Üç Kaçak Yolcu
  • Bizim Can
  • Yaramaz Ayı Zirzop
  • Karıncalar Savaşı
  • Sevgi Ne Güzel Şey / Erdem Hikayeleri
  • Muhteşem Hanedan Osmanlı
  • Yetim Çocuk
  • Küçük Kahraman
  • Sular Altında Bir Ülke
  • Kim Demiş Fedakarlık Zor Diye?
  • Dayanışma En Büyük Güçtür / Erdem Hikayeleri
  • Dindarların Para ve İktidarla İmtihanı
  • Tuhaf Çocuk
  • Haram Yemenin Sonu
  • Osmanlı'nın Yazılmamış Tarihi
  • Beylikten Hükümdarlığa Osmanlı Padişahları
  • Tarihin Mayın Tarlası
  • Fedakar Annem
  • Diriliş
  • Sunguroğlu
  • Babalar Eve Dönsün
  • Sunguroğlu
  • Büyük Bir Milletin Direniş Destanı Çanakkale
  • Sunguroğlu
  • Alaycı Alabalık
  • Akvaryum Güzeli
  • Kedi Olan Köpek
  • Küçük Çoban
  • Son Süvari Yavuz Sultan Selim Han
  • Kelepçe
  • Sabırsız Tavşan
  • Kurnaz Tilki
  • Gıdı Gıdı Masallar
  • Ben Çanakkale
  • Mecburen Atatürkçü
  • Uyanık Geyik
  • Kardeş Böcekler
  • Karınca Birliği
  • Bici Bici Masallar
  • Bu Gidiş Nereye
  • Ördek Vakvaka
  • Uzay Çocuğu
  • Yavru Pelikan
  • Kararlı Balıklar
  • Fare ile Fil
  • Akıllı Kaplumbağa
  • Kötü Huylu Karga
  • Yavru Kuşlar
  • Oruç Tuttum Sevinçten Uçtum
  • Bediüzzaman Said Nursi
  • Çocuğun Ramazanı
  • Dertli Alp Keçisi
  • Alican ile Ercan
  • Çıtır Çıtır Masallar
  • Saf Kuzucuk
  • Uzaklar Yakındır - Merhaba Söğüt
  • II. Abdulhamit
  • Sosyalizm Bitti Laiklik Alır Mıydınız?
  • Kara Mürsel Alp
  • Çizgili Zürafalar
  • Şirin Kedi
  • Resimli Osmanlı Tarihi
  • Masal Masal Hoppala
  • Teşekkür Ederim Allah'ım
  • Bizi Kimler Dinliyor
  • Çamurdan Meyve Olur mu?
  • Zikir Fikir Şükür
  • Canavar Robot
  • Tavşancık ve Gökyüzü
  • Suçlu Biziz
  • Fatih Sultan Mehmed

Yavuz Bahadıroğlu Alıntıları - Sözleri

  • Şövalyeler,vaktiyle yaptıklarını düşündüler.Ellerine geçen Müslüman esiri ya ölünceye kadar çalıştırır yahut kollarından ve bacaklarından duvara asarlardı.Buna rağmen Müslümanların halifesi onları teselli ediyordu.Kendilerini tutamayarak ayaklarına kapandılar. (Resimli Osmanlı Tarihi)
  • "Gemiler yanıyor" dediler."Bırakın yansın" diye cevap verdi, "onların küllerinin arasından umutlarım yeşeriyor." "Artık gemilerimiz yok.Geri dönüş umudumuz yandı, kül oldu.Geriye iki ihtimal kalıyor: Ya yüzerek vatana dönmeyi deneyeceksiniz ya da düşmanı yenerek buraları kendinize vatan yapacaksınız. Kararınızı verin!" (Padişahların Akıl Hocaları)
  • Herkes ancak ufku kadar vardır. (Osmanlı'nın Yazılmamış Tarihi)
  • 80 yıl + 8 yıl (Yavuz Sultan Selim)
  • Bugün Filistin'de olup bitenlerin ışığında Padişah-ı Cihan'ın 1895'te söylediği şu sözlere kulak vermek gerekir: ''Eğer Filistin'de Müslüman Arap unsurunun faikiyetini (üstünlüğünü) muhafaza etmesini istiyorsak, Yahudilerin yerleştirilmesi fikrinden vazgeçmeliyiz. Aksi takdirde yerleştirildikleri yerde çok kısa zamanda bütün kudreti elde edeceklerinden, dindaşlarımızın ölüm kararını imzalamış oluruz.'' (Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han)
  • "Kendime bir dünya kurdum kendimce." (Buhara Yanıyor)
  • Biz kula kul olmak için yaratılmış insanlar değiliz...bunun taklidi bile zor gelir bize.Kulluğun en güzeli Allah’a yapılır çünkü. (Sunguroğlu 3)
  • " Ben de " diye geçirdim içimden, " Osmanlı' yı ben de arıyorum ! " (Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine)
  • Ha bir de azınlıklardan varlık vergisi adı altında alınan Türk olarak doğmama vergisi vardır ki, ne insafa, ne de vicdana sığar. (Yakın Tarihimizin Sır Perdesi)
  • Hayat biraz hayalden,biraz gerçekten ve alabildiğine ümitten ibaretti. (IV. Murad 2)
  • Düşmanlarımız aciz kaldığı müddetçe itaat gösterirler, ama zayıflık zuhur ettiği an öç almaya çalışırlar. (Kumpas Tarihi)
  • “Dünya geçici bir zaman İçin öldü. Ağaçlar yaprak döktü, çiçekler, otlar kurudu. Sonra yeniden yeşerecek. Toprak altında kalan küçücük zerrelerden tekrar hayat bulup filizlenecekler. Etraf tekrar yeşerip, tekrar çiçeklenecek.” “Ba’su ba’del mevt sırrı. İşte tecelli. Bu hâli senelerce temaşa edip de, öldükten sonra dirilmeye inanmamak İçin deli olmak lazım.” (Sunguroğlu)
  • 600 yıllık Osmanlı tarihi boyunca beşi on dördüncü, sekizi on beşinci, kırk ikisi on altıncı, beşi on yedinci ve biri de on sekizinci asırda olmak üzere toplam 61 şehzade katledilmiştir. Bunlardan 22 tanesi bilfiil isyan ettiği için öldürülmüştür. Diğerleri de ekseriya Fatih Kanunnamesi'ni takib eden 150 yıl içinde katledilmiştir. 1603 yılında padişah olan Sultan I. Ahmed kardeşlerini öldürmeye lüzum görmedi ve 1617'de vefatından sonra, oğulları bulunduğu halde, bunlar yaşça küçük olduğundan kardeşi Sultan 1. Mustafa tahta geçti. Böylece ilk defa bir padişahın yerine oğlu değil, kardeşi geçiyordu. Osmanlılarda şehzade katli meselesini doğru anlayıp değerlendirebilmek için öncelikle İslâm-Osmanlı hukuku ve siyaset geleneğini bilmeye ihtiyaç var... Çünkü hâdisenin tarihî, siyasî ve hukukî sebepleri bulunmaktadır. Nitekim hayattaki hemen her şehzade arkasına düşman devletlerin de desteğini alarak ayaklanmış, binlerce insan ölmüş, ülke harap, millet perişan olmuştu. Osmanlıların, gerek önce ve gerekse kendi devirlerinde yaşanan tecrübelerden ders alarak, bu böyle bir sonuç doğmaması için bizzat aile mensuplarını feda etmekten başka çareleri yoktu. Bu çerçevede, Fatih Sultan Mehmed, Kanunnamesinde, şehzade katlini düzenleyen bir hüküm koymuştur. “Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür” mealindeki Kur'ân-ı Kerim ayeti ve gerektiğinde umumî menfaat için hususî menfaatin haleldar edilebileceğine dair şer'i prensip, şehzade katlinin hukukî mesnedi olmuş; İslâm hukukçularının ekserisinin bu müesseseye cevaz verdikleri, Kanunname'de açıkça ifade edilmiştir. Böylece alınan tedbirlerle Osmanlılarda ne eski Türk devletlerinde olduğu gibi ülke parçalanmış ve ne de Avrupa'daki gibi "veraset savaşları" yaşanmıştır. Bu da, devleti altı yüz yılı aşkın bir zaman ayakta tutan sebeplerden biridir. Oysa Yıldırım Bâyezid, kardeşi Yakup Bey'in “tahtını tabuta” çevirmeseydi, devlet param parça olmaz mıydı? Fatih, kardeşini sağ bıraksaydı, kardeşi zaman içinde isyan çıkartmaz mıydı (çünkü hep böyle gelişti), bu isyan sebebiyle acaba İstanbul fethi aksamaz mıydı? Sultan II. Bâyezid, Cem Sultan'ın teklifini kabul edip devleti kardeşiyle bölüşseydi Yavuz ortaya çıkabilir, "Halife" olabilir miydi? Ve Yavuz, üzerlerine gelen kardeşleri Ahmed ve Korkud'u bağışlasaydı, toparlanır toparlanmaz birleşip yeniden saldırmazlar mıydı? Bu da Yavuz Padişah'ın en büyük ideali olan “İttihad-ı İslâmı --Müslümanların Birliğini- gerçekleştirmesini engellemez miydi? Bunların üzerinde kafa yormadan, şartları hiç nazara almadan, o günlerin devlet telakkisini anlamaya çalışmadan masa başında hüküm vermek insafsızlıktır... (Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han)
  • Düşüncelerinden bir çekişte kopardı kendini, gökyüzüne baktı.. (Boşlukta Yürümek)
  • Millî Mücadele (bazıları buna ‘İstiklâl Savaşı' diyor, ancak istiklalini kaybetmemiş bir ülkenin ‘İstiklâl Savaşı' yapması mümkün değil) ve Lozan... Galip mi, mağlup mu oturduğumuz belirsiz Lozan masası... “Misak-ı Milli” yemininin bozulması, Batı Trakya, Ortadoğu, Filistin, Ege Adaları, Musul ve Kerkük'ün elden çıkması... Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet'in ilanı ve halifeliğin “ilga”sı... Ve tuhaf bir tesadüf, Türkiye parlamentosu hilafeti kaldırmadan, İngiliz parlamentosu Lozan Antlaşması’nı çeşitli bahaneler öne sürerek imzalamadı. Antlaşma hilafet kaldırıldıktan kısa bir süre sonra imzalandı. Gerçekten de tuhaf bir tesadüf! Süreç içinde İsrail kuruldu, Balkanlar'daki topraklar elden çıktı, Arap âlemi param parça edildi, petrol yataklarına el konuldu. Böylece İngiltere ve müttefikleri ilk büyük hedeflerine ulaşmış oluyorlardı. Sıra en büyük hedefi vurmaya gelmişti. Müslümanların rahatça sömürülebilmesi için, bir türlü kontrol edemedikleri hilafetin artık kökünün kazınması gerekiyordu. (Sultan-ı Cihan Abdülhamid Han)
  • "Annemin öğüdü de kendisiyle beraber öldu. Artık yolumu kendim çizeceğim (Var mı Arkadaşlık Gibisi ?)
  • İşte bu “tolerans mantığı”dır! Fatih Sultan Mehmet kılıcıyla değil, “tolerans mantığı”yla Orta Çağ’ın katı kalıplarını kırmış, hayatı yeni bir çağla tanıştırmıştır. (Tarihin Arka Sokakları)
  • "Yok Lagan. Biliyorsun ki, biz kalbimizi de vücudumuzu da din ve millet yoluna adadık. Başka sevgiye yer yok." (Sunguroğlu 3)
  • Sunguroğlu diz vurup Beyi selamladıktan sonra çıktı. Köse Yusuf'u tavukları yemlerken buldu. (Kara Şövalye)
  • “Küllü nefsin zâikatülmevt” âyeti kerimesini hatırladı. “Elbette ki her nefis sahibi mutlaka ölecektir.” diye düşündü. <> (Sunguroğlu 2)