Manzumeler - Vüs'at O. Bener Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Manzumeler kimin eseri? Manzumeler kitabının yazarı kimdir? Manzumeler konusu ve anafikri nedir? Manzumeler kitabı ne anlatıyor? Manzumeler kitabının yazarı Vüs'at O. Bener kimdir? İşte Manzumeler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Vüs'at O. Bener
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750808708
Sayfa Sayısı: 57
Manzumeler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Manzumeler, Vüs'at O. Bener'in ısrarla şiir sınıfına sokmadığı, ancak -bütün yapıtlarını okuyanların rahatlıkla fark edebileceği gibi- onun "edebi portresi"ni tamamlayan, "sürpriz" bir kitap. Bener ironisi Manzumeler'de de boy gösteriyor, Orçun Türkay'ın resimleri eşliğinde...
Manzumeler Alıntıları - Sözleri
- Mutluyum Ama ne masal.
- "Toprak eşitler bizi"
- Dünya duruyor yerli yerinde Kendi ekseninde dönüyor herkes Bir ben miyim pervane yörüngenizde Uydusu kölesi olduğum güneş
- Sesim susarsa Beni kurşuna dizin Ses ne olsa
- Nur içinde yat anacığım Mecbur muydun beni doğurmaya? Bir daha yapma..
- "Feryad ki feryâdıma imdâd edecek yok Efsus ki gamdan beni âzâd edecek yok."
- Yaşamak ölümse Sıcak soğuk bir Doğru eğriyle kesişir Eğri doğrudur
- Yine uyanan sabah Geceyi taşımış Böğründe balta Devrilen ağaç
- Kattı önüne beni Bir muhalif rüzigâr"
- Ne bilir değişmezliği Yaşam yaşandıkça coşku Gelince anlaşılır Durağa
- Yanağından aldığım öpücük Ölüme vereceğim rüşvet içindir
- Ben bu resmi biliyorum İmgesi tutmuş elinden Unutulduğu yerde Boş yankı gözleri
- Doğa her şeye karşın yenileyecekse durmadan Neden önemsemek bunca kendini Taşlı tarlalarda bir tek gelincik Savaşmaz değmeyeceği ölümsüzlüklere
Manzumeler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Şiirden anlamadığımı düşündüren bir kitap oldu kendisi, bazıları çok hoşuma gitse de çoğu havada kaldı, kısa bir kitap olması nedeniyle alınıp düşüne düşüne okunabilir. (Samet Tuncer)
İki ay önce Vüs'at O.Bener'in Buzul Çağının Virüsü kitabını elime aldığımda dehşete düşmüştüm.Hem büyüleyici hem anlaşılmaz gelmişti.Dümdüz okuyup bırakabilirdim kitabı ama son yıllarda okumalarımın niteliği değişti.Metni kazıyıp alt metinlere varabilmeyi önemsiyorum.Ahmet Hamdi Tanpınar'da Handan İnci'yi kendime yol gösterici olarak seçmiştim.Vüs'at O.Bener'de ise okumalarıma Reyhan Tutumlu'nun Yaşamasız Yazabilmek Vüs'at O.Bener'in Yapıtlarına Anlatıbilimsel Bir Yaklaşım kitabı eşlik edecek.Buzul Çağının Virüsü kitabından önce, hikâyelerini okumaya karar verdim ama dün elime Manzumeler kitabı geçince şöyle bir karıştırayım dedim, bir de baktım bitirmişim. Kitap arka kapağında Vüs'at O.Bener'in ısrarla Manzumeler'i şiir sınıfına sokmadığı belirtilmiş.Vardır bir bildiği. Orçun Türkay'ın resimlediği Manzumeler Vüs'at O. Bener'in dünyasına giriş kitabım oldu. Timsah Gözüyle Ayırdığın çenelerinde ezilmek Diş aralarına dostluğu konduranlara Tuhaf patlak gözlerinden akan yaş Derini kullananlara selam bayrağı Bana ayakbağı olma sakın Tırnaklarımda kir, göğsümde ağrı Binek atlığına gem tüm yaşamım Sağrı, kamçılı uygarlık, ağıt yakın Çırpınsam da ırağım yanlış Çağıma ulaşmak kadar Ahmet Haşim’den kalma bu kamış Sabah, gece, ay, güneş Her daim kar Her daim kış (Özlem Akbaş)
(SPOİLER İÇERİR) Vus'at O. Bener'i romanları, öyküleri,oyunları ile tanıyor olabilirsiniz. Ama aynı zamanda bir şair. Kendisi bu kitaptaki şiirleri şiir sınıfına tutmamış,o yüzden ismi "Manzumeler" ya. Manzume demiş bunlara. Dünya dönüyor yerli yerinde Kendi ekseninde dönüyor herkes Bir ben miyim pervane yörüngenizde Uydusu kölesi olduğum güneş (Baran Özgüven)
Kitabın Yazarı Vüs'at O. Bener Kimdir?
Vüs`at O. Bener, (d. 1922 - ö. 2005) Türk yazar ve şair. Yazar Erhan Bener'in kardeşi, Yiğit Bener'in amcasıdır.
Hayatı
Tam adı, Vüs'at Orhan Bener. 1922'de Samsun’da doğdu. İlk, orta öğrenimini Anadolu’nun çeşitli kentlerinde tamamladı. 1941'de Harbiye Mektebi'ni, 1957'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.
Ticaret Bakanlığı'nda raportör, Karayolları Genel Müdürlüğü'nde hukuk müşaviri olarak çalıştı. Ayşe Bener`le evlendi. Bir sendikanın danışmanlığını yürüttü. Emekliye ayrılıp yazarlıkla geçindi.
1950'de New York Herald Tribune gazetesi ile Yeni İstanbul gazetesinin birlikte düzenlediği öykü yarışmasında "Dost" isimli öyküsüyle üçüncülük kazandı. Bu başarı tanınmasını sağladı. Seçilmiş Hikayeler, Varlık, Yeditepe dergilerinde yayınlanan şiir ve öyküleriyle dikkat çekti.
1 haziran 2005`te hayatın yitirdi.
Eserlerinin Özellikleri
Vüs'at O. Bener, eserleri içinde daha çok özyaşamöyküsel nitelik taşıyan öyküleriyle bilinir. Bener, ham gerçekliği edebi bir temele oturtarak ele aldı. Gündelik olaylarla, bilinçaltında birikmiş yaşam parçalarını birleştirdi. Sürekli yeni anlatım biçimleri arayan yazar, bu yönüyle zaman zaman şematizme düşmekle, dış gerçekleri yanlış yerlere koymakla, hatta bozmakla eleştirildi. Bener'in eserlerinde ölüm izleği önemli bir yer tutar. Bunda yazarın genç yaşta doğum sırasında kaybettiği ilk eşi ve doğumdan sonra yaşatılamayan çocuğunun da etkisi vardır. Bu evlilikten sonra tekrar başından evlilikler geçmesine rağmen Vüs'at O. Bener'in çocuğu olmadı. Okurdan çaba isteyen, ayrıksı bir dili olan Bener'in kişilerinin gündelik hayatın ikiyüzlülüklerini dışavuran bilinçakışlarını, Virgül dergisindeki yazısında, Orhan Koçak "iç konferans tekniği" olarak adlandırmıştır. Öykülerinin yanı sıra Vüs'at O. Bener'in şiirleri, kısa dizelerden oluşan, esprili, ironik ve şaşırtıcıdır.
Ödülleri
Ihlamur Ağacı ile 1963 Türk Dil Kurumu Tiyatro Armağanı
İpin Ucu oyunuyla 1980 Abdi İpekçi Armağanı (paylaştı)
2005 İstanbul Kitap Fuarı Onur Yazarı (Vefatı nedeniyle eşi Ayşe Bener tarafından kabul edildi.)
Vüs'at O. Bener Kitapları - Eserleri
- Kapan
- Siyah-Beyaz
- Bay Muannit Sahtegi'nin Notları
- Havva
- Dost Yaşamasız
- Buzul Çağının Virüsü
- Manzumeler
- Mızıkalı Yürüyüş - Kara Tren
- Dost
- Ihlamur Ağacı - İpin Ucu
- Kara Tren
- Canım Tavşancığım
- Mızıkalı Yürüyüş
- Kurmacasız Bir Yaşam
- Bir Tuhaf Yalvaç
Vüs'at O. Bener Alıntıları - Sözleri
- Çay, sıcak, ağız yakan! Hepsi bu. Bir bardak. Kimsesizler mezarlığına gömdüm imgelerimi. İpileyen sarımsı ışık pırpırlandı, sönmek üzere, sönünce kurtulacağım kendimden –acınası avuntu!–, ödeşeceğiz, kristal yüreklerine sırt çevirdiklerimle. (Havva)
- Ölmek istiyorum Leyla’cığım. Fakat ümit işte. Ümit olmasa. Çoktaaan.. (Dost Yaşamasız)
- Eskiden böyle değildim. Mezarlık korkuturdu. İnsan ölmekten değil ölümden korkarmış. Daha doğrusu unutulmaktan. (Dost)
- Yaşam, bir deha işi değil. Bir sürgün, köle düzeni... (Kapan)
- Önemsemiyorum.Sanki düşünen ben değilim. Düşünmüşsün, düşünmemişsin ne olacak? (Dost Yaşamasız)
- Kattı önüne beni Bir muhalif rüzigâr" (Manzumeler)
- ‘Kurtar beni bu bataktan, boğuluyorum!’ (Buzul Çağının Virüsü)
- Anlamış olmalıydılar yaşamasızlığımı. (Havva)
- -Baba! -Efendim oğlum? -Yaşamak istiyorum ben.(şiddetle aksırır.) -Çok yaşa oğlum. (Bir Tuhaf Yalvaç)
- "Feryad ki feryâdıma imdâd edecek yok Efsus ki gamdan beni âzâd edecek yok." (Manzumeler)
- Oysa, nasıl hala BUDALACA, “BÜTÜNLÜK” peşindeyim! Tam bir ŞEY’E yaklaştığımı sanırken —nasıl çarçabuk!— kendi düşüme, oyunuma geldiğimi, yenilgiye, duymaya ÖYKÜNDÜĞÜMÜ GÖRÜYORUM! (Canım Tavşancığım)
- Saçma korkum, ama korkularım dur durak bilmez hale geldi, en basit olumsuzluk belirtisi, olasılığı, oluşumu yüreğimi daraltmaya yetiyor. Otobüs devrilse de bitse işkence. Oysa ölüm gelmeyebilir, kolum bacağım kopabilir, tekerlekli iskemleye mıhlanabilirim. Örneğin kıçımı kim temizleyecek? (Mızıkalı Yürüyüş - Kara Tren)
- Tümünü tükettin de, kala kala bir ben mi, “yaşama çağını” yora yora tamamlamış bir ben mi, dahası “o çağda” bile “yaşamı duyma” yeteneğinin —yoksunluğu demiyeyim insafsızlaşıp— yetersizliğinden kıvranıp durmuş bir ben mi kaldım ortada, ARADIĞINI verebilecek?! Hem dur bakalım, aramağa ne zaman başladın sen? Tanrım! Yaşama’ya yeni yeni başlayan bu çocuk çıldırmış! “Mutluluk” çağrılarını, şarkılarını hatırlamak neye yarar? O çağrılara kendiliğinden koşma dileği, o şarkıları zorlanmadan söyleme isteği olmalı değil mi insanın içinde, kanında? Sende var bunlar işte! HEM NASIL VAR! (Canım Tavşancığım)
- Efendim, benim de hayatım roman, daha doğrusu gülmece. Neden öyle küçümser bakışlar yerleşti gözlerinize? (Bir Tuhaf Yalvaç)
- "Bugüne değin yapageldiklerimi, yapamadıklarımı, yapmaktan kaçındıklarımı süzgeçten geçirdikçe geriye acınası toz yığını kalıyor." (Kapan)
- İnsan, insanın kurdudur. (Dost)
- bir şey dokunamayacağım kadar bana yakın... (Mızıkalı Yürüyüş - Kara Tren)
- Yanıltacağım onu. Ben yokum bu oyunda, çirkin gururum var! (Bir Tuhaf Yalvaç)
- Kemirgenliğin içimi tüketiyor artık. (Kara Tren)
- Ne yapalım? Bu dünyada yüreksizlerin de yaşadığını kabul et. (Dost Yaşamasız)