Mars Yıllıkları - Ray Bradbury Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Mars Yıllıkları kimin eseri? Mars Yıllıkları kitabının yazarı kimdir? Mars Yıllıkları konusu ve anafikri nedir? Mars Yıllıkları kitabı ne anlatıyor? Mars Yıllıkları kitabının yazarı Ray Bradbury kimdir? İşte Mars Yıllıkları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ray Bradbury
Çevirmen: Barış Emre Alkım
Yayın Evi: İthaki Yayınları
İSBN: 9786053758433
Sayfa Sayısı: 312
Mars Yıllıkları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Bradbury’nin öyküleri ve romanları, edebiyatımızın en nadide parçalarından. Ona sahip olduğumuz için şanslıyız.” –Kim Stanley Robinson
“Bradbury’nin öyküleri öylesine içinize işliyor ki bir daha unutamıyorsunuz.” –Margaret Atwood
Ulusal Kitap Ödülü
Pulitzer Onur Ödülü
Ulusal Sanat Madalyası
“BİZ DÜNYALILAR, BÜYÜK VE GÜZEL ŞEYLERİ YIKMAK KONUSUNDA HÜNERLİYİZDİR."
Ray Bradbury sadece bilimkurgunun değil fantastik edebiyatın ve korkunun da yirminci yüzyıldaki ustalarından biri. Bilimkurgunun “iyi edebiyat” da olabileceğini kanıtlayan belki de ilk yazar. 1950’de yayımlanan Mars Yıllıkları ise insana dair yazılmış en naif ve en karanlık eserlerden biri.
İnsanlık atom savaşlarının gölgesindeki, sorunlarla boğuşan Dünya’yı terk etmek için Mars’ta koloni kurmaya karar verir. İlk roketler umut dolu kızıl gezegene iniş yaptıklarında yolcular hiç beklemedikleri sorunlarla karşı karşıya kalır. Mars’ta yalnız değillerdir.
Marslılar şekil değiştiren, zihin okuyan, belirli bir gelişmişlik seviyesine erişmiş canlılardır ve gezegene gelen bu istenmeyen ziyaretçiler için orada yeni bir hayat kurmak hiç kolay olmayacaktır. Bradbury’nin yer yer ürkütücü yer yer dramatik anlatımı da burada sahne alır. Irkçılık ve hümanizm gibi fikirler Mars’ta kendine yer bulur. Yazar, âdeta tarihle ve insanlıkla yüzleşir.
Bilimkurgu edebiyatının en önemli eserlerinden Mars Yıllıkları, okura insanlığın nihai düşmandan nereye giderse gitsin kurtulamayacağını sert ve vurucu bir biçimde anlatıyor: Kendisinden.
Jorge Luis Borges’in önsözüyle
Mars Yıllıkları Alıntıları - Sözleri
- ....ama sadece bir gün kalıp gitse bile,boşluğu bomboş,karanlık geceleri kapkara,yağmurlu geceleri sırılsıklam yapsa bile,nasıl vazgeçebilriz istediğimiz şeylerin ta kendisinden?:(...
- Hep bir şeylerden korkan bir azınlık ve karanlıktan, dünden, bugünden, yarından, kendinden ve kendi gölgesinden korkan bir de çoğunluk vardı
- Şekli ne olursa olsun, insan insandır ve günaha eğilimlidir.
- Onlar sadece kendilerine göre alışıldık olan bir akıl hastalığına tahammül gösteriyorlardı...
- Sevginin de mizahla ilgisi vardır, değil mi? Çünkü katlanamadığın birini sevmezsin, değil mi? Ve birisine gülmedikten sonra da ona devamlı katlanamazsın. Doğru değil mi?
- Şekli ne olursa olsun, insan insandır ve günaha eğilimlidir.
- ....her zaman böyle olmuştu ve sonsuza kadar da böyle devam edecekti...
- Eğer gerçeğe sahip olamıyorsan, hayal de onun kadar değerlidir.
- Dünyadan kaçmak istediğini söyledi, aklı başında olan herkes buradan kurtulmak isterdi zaten.
- “Çünkü sen onları gerçekten bir kez bile okumadan, Bay Poe'nun bütün kitaplarını yaktın. Onları yakmak ihtiyacında olan insanların sözü üzerine tümünü yaktın. Eğer onları okumuş olsaydın, biraz önce bu kata indiğimizde ne yapmayı planladığımı hemen anlardın. Cahillik öldürücüdür Bay Garrett.”
- “Anlaşmamakta anlaşalım,” dedi Marslı.
- Biz Dünyalılar büyük ve güzel şeyleri yıkmak konusunda hünerliyizdir
- Oysa eksi isimler orada, zamanın içinde bir yerlerdeler ve dağlar bu isimlerle şekillendirilmiş bu isimlerle çağrılmıştır. Kanallara, dağlara ve şehirlere vereceğimiz isimler yaban ördeğinin sırtı nasıl su tutmazsa, öyle kayıp gidecek. Mars’a nasıl dokunduğumuz fark etmez, ona asla dokunamayacağız. Sonra ona öfkeleneceğiz ve ne yapacağız biliyor musunuz? Onu parçalayacağız, derisini yüzüp atacağız ve kendimize uygun hale getirmek için değiştireceğiz
- "Eski yeninin gelişini bilmez mi her zaman?"
Mars Yıllıkları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kalp kalp kalp..: Mars yıllıkları.. Daha önce bilim kurgu tarzında bi eser okudum mu hatırlamıyorum ama okuduğum en iyi bilim kurgu kitabı diyebilirim.. Bize bizi anlattığın için teşekkür ederim Ray Bradbury. Okunması gereken güzel mesajlar veren bir kitap. Okumanızı tavsiye ederim. Alıntı "Eski günahları burada bırakıp Mars'a yeni günahlar bulmaya mı gidiyoruz?" (Bir Avuç Huzur ⸙ Mine BJK)
28 bölümden oluşan ve 1999'dan başlayarak 2026'ya kadar devam eden Mars Yıllıkları; Mars'ı işgal eden Dünyalıların, Mars'a yaptıkları göçleri konu alan kısa öykülerden oluşuyor. Her bölümü; kronolojik bir sırayla ilerleyen, farklı zaman ve farklı mekanlarda geçen öyküler yer yer komik ve absurd olsa da yazar, alt metinlerde tüm insanlığı eleştiren önemli düşüncelere yer vermiş. *« Biz Dünyalılar, büyük ve güzel şeyleri yıkma konusunda hünerliyizdir.» Kendine özgü yalın bir dil ve etkileyici üslup benimseyen Rad Bradbury; bencilikleri, ırkçı tavırları, hırsları, her şeyi yıkıma götüren arzuları nedeniyle Dünya'yı yok eden insanların göç ettikleri yeni gezegen Mars'ı da nasıl yok ettiklerini anlatıyor. Zihin okuyabilen, telepati kurabilen ve şekil değiştiren, gelişmiş bir uygarlık olan Marslıları yavaş yavaş katleden Dünyalılar, yaşamın gizemini bulan Mars ırkını tüketirken sahip olduğu güzellikleri de bir bir yok etmiştir. « Mars tamamen ölmüş, bir tek Marslı bile sağ kalmamış. Dünyadan ne haber?» Yazar, insanlığın yarattığı bu yıkım tablosunu gözler önüne sererken biz insanların da, çok geç olmadan, bu gerçekle yüzleşmesini istiyor. Çünkü bizim için mahvedebileceğimiz ikinci bir gezegen şansı da yok! Pek çok şeyi biliyor gibi olsak da kendi geleceğimize yabancı kalıyoruz, maalesef.. « Ne bir kuş, ne de bir ağaç umursayacak İnsanoğlu tümüyle yok olsa bile Ve baharın kendisi uyanınca şafak vakti Bilmeyecek bile artık gittiğimizi..» (The Misanthrope)
Belirlli akıcı bir hikayesi yok. Ama farklı bir kafa: Kitap beni içine pek çekemedi. İlgi çekici farklı fikirler var. Uzayda yaşamakla ilgili çok derinleşmese de biraz farklı kafalara götürüyor. Ama akıcı değil ve biraz kısır kalmış. Kısa ve birbirinden bağımsızmış gibi görünen hikayelerle dolu. Finali güzeldi orada her şey bir mantığa oturur gibi oldu. Yine de kitabın geriye kalanından aldığım fikir çok da net değil. Bilemiyorum belki sorun bendedir. Anlamamışımdır. (Emre Ceylan)
Kitabın Yazarı Ray Bradbury Kimdir?
Raymond Douglas Bradbury, 22 Ağustos 1920 tarihinde, Waukegan, Illinois, ABD.’de dünyaya geldi. İsveç göçmeni bir anne ve telefon hatları çekerek geçimini sağlayan bir babanın oğlu olan Bradbury, gençlik yıllarının çoğunu Waukegan’da bulunan Carnegie Kütüphanesi’nde geçirdi.
Kütüphaneleri çok seven yazar, her gün saatlerini orada geçirirken, bir yandan da ileriki yıllarda yazacağı romanların temellerini atıyordu. 1934 yılında, henüz 13 yaşındayken, ailesinin Los Angeles’a taşınması nedeniyle Waukegan’dan kopan Bradbury, Los Angeles Lisesi’ne kayıt oldu ve 1938 yılında bu okulu başarıyla bitirdi. Çok iyi bir öğrenci olmasına rağmen üniversiteye kayıt olmayan Bradbury, bunun yerine gazete satmayı tercih etti.
..."Beni kütüphane yetiştirdi. Kolej ya da üniversite gibi kavramlara inanmıyorum. Kütüphaneleri seviyorum çünkü çoğu öğrenci üniversiteleri karşılayacak maddi olanaklara sahip değil. Liseden mezun olduğumda depresyonun kenarındaydım ve hiç param yoktu; ben de 10 yıl boyunca haftanın 3 günü kütüphaneye giderek kendimi geliştirdim."...
Flash Gordon ve Buck Rogers gibi erken dönem bilimkurgu kahramanlarından büyük oranda etkilenen Bradbury, 1938 yılından itibaren yazdığı öyküleri fanzinlere satarak para kazanmaya başlamıştı. Los Angeles Bilimkurgu Cemiyeti’ne katılan yazar, Robert A. Heinlein, Fredric Brown ve Jack Williamson gibi ustalarda orada tanıştı.
1938 yılında Imagination! Adlı fan dergisinde Hollerbochen’s Dilemma adını taşıyan ilk öyküsünü yayınlamayı başaran Bradbury, 1939 yılında ise Futuria Fantasia adını taşına bir dergiyi yayınlamaya başladı. Sadece 4 sayı çıkan ve her biri 100’er kopya olarak hazırlanan Futuria Fantasia kısa ömürlü olduysa da, yazarın önünü açması açısından faydası tartışılmazdı.
Bradbury 1941 yılında Pendulum adlı kısa hikayesini Super Science Stories dergisine 15 dolar karşılığında satmayı başardı; bu yazarın edebi yeteneği sayesinde kazandığı ilk paraydı. İki yıl içerisinde tam zamanlı bir yazarak olarak çalışmaya başlayıp bütün diğer işlerini bırakan Bradbury, 1947 yılında ise kısa hikayelerin toplamından oluşan ilk romanı olan Dark Carnival’ı piyacasa çıkarttı.
400’ün üzerinde kısa hikaye ve novella yazan, 50’nin üzerinde antoloji kitabında öyküleri yayınlanan, 20’den fazla tiyatro oyunu, onlarca çocuk edebiyatı, kurgu-dışı hikaye ve t.v. senaryosu kaleme almış olan Bradbury, çağımızın en üretken yazarlarından birisidir. Hayranları tarafından bir bilimkurgu yazarı olarak tanımlansa da bu tanımlamaya katılmayan Bradbury, bu konuda şu açıklamayı yapmıştır;
..."Öncelikle, ben bilimkurgu yazmıyorum. Yazdığım tek bilimkurgu kitabı var; o da Fahrenheit 451. Çünkü o kitap gerçeğe dayanılarak yazıldı. Bilimkurgu gerçeğin tasviridir, fantazi ise değildir. Fahrenheit 451 dışında bilimkurgu alanında verdiğim eser yoktur."...
1947 yılında Marguerite McClure ile evlenen Bradbury, bu evlilikten 4 kız çocuğu sahibi oldu. Los Angelas’da yaşayan yazar, hikayelerini kaleme almaya devam etti. Onlarca eseri çizgiroman, tv dizisi ve sinema filmi olarak uyarlanmış olan yazarın üzerine bir de belgesel çalışması yapılmıştır; Ray Bradbury; Story of a Writer.
Ray Bradbury, 5 Haziran 2012 tarihinde 92 yaşında Los Angeles, Kaliforniya, ABD'de ölmüştür.
Ray Bradbury Kitapları - Eserleri
- Fahrenheit 451
- Eve Dönüş
- Şimdi ve Daima
- Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana
- Deliler Mezarlığı
- Sonbahar Ülkesi
- Yakma Zevki
- Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık
- Karahindiba Şarabı
- Ateş ve Buz
- Fahrenheit 451
- Güneşin Altın Elmaları
- Son Yaya
- Cadılar Bayramı Ağacı
- Ertelenen Aşk
- Resimli Adam
- Mars Yıllıkları
- Dünyalıların Gelişi
- The Velt
- A Medicine for Melancholy and Other Stories
- Gök Gürültüsünün Sesi
- Papa ile Papağan
- Death Is a Lonely Business
- Topraktan Dönenler
Ray Bradbury Alıntıları - Sözleri
- "Sıkıntı şu ki, insanların bize sadece bir noktaya kadar inanmasını sağlamalıyız! Eğer bize haddinden fazla inanırlarsa; çekiçlerini dövmeye, kazıklarını bilemeye, çarmıhlarını kurmaya ve aynalarını asmaya başlarlar. İki ucu boklu değnek. Savaştığımızı belli etmeden nasıl savaşacağız? Fazla net olmadan nasıl aşikâr olacağız? Gereğince gömüldüğümüzü fakat ölü olmadığımızı mı söyleyeceğiz?" (Topraktan Dönenler)
- ”Neşelen, yeğenim. Aslında senin için her şey çok daha renkli. Bizim dünyamız ölü bir dünya. Her yer mezar taşı grisi. Hayat yaşayanlara güzeldir, her bir anı altın kadar değerli!” (Eve Dönüş)
- İnce buzda paten yapmak en iyisidir, hafifçe. Durursaniz, dikkatinizin ağırlığı kabuğu kirabilir. Kabuğun içine batarsiniz, öylesine derin, öylesine uzak derinliklerde bogulursunuz ki, bütün geçmiş orada mezar taşı mermerlerine kazılı durmaktadır. Buzlu su damarlarınıza şırınga edilecektir. Aynanın kenarında mıhlanmışsanız, orada, bakışlarınızı Zaman'ın duzeltmelerinden ayıramadan, sonsuza dek orada kalırsınız. (Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana)
- Bu gece neredesin? Tuzlu bir denizin kenarında, çamur çukurlarının,buharın ve sessizliğin yanında. Güneş batıyor burada. (Eve Dönüş)
- Gün batımı kaybolduğu için sevilir. Çiçekler solduğu için sevilir. Bahçedeki köpekler ve mutfaktaki kediler, yakında gitmeleri gerektiği için sevilir. Başka sebepler de vardır tabii, ama sabah sefalarının ve öğleden sonra gülücüklerinin kalbinde bir veda vaadi yatar. Yaşlı bir köpeğin gri burnunda hoşça kal yazar. Eski dostların yorgun yüzlerinden, dönüşü olmayan uzun yolculuklar okunur. (Topraktan Dönenler)
- Kurtları kovabilirlerdi ama anıları hayır, hayaletleri hayır. (Cadılar Bayramı Ağacı)
- "Hayvan koleksiyonu ile hayvanat bahçesi arasındaki fark ne?" (Deliler Mezarlığı)
- "Güneşin doğmasına çok uzun bir yol vardır, şafak da epey uzaktır, o yüzden hayatının bütün aptalca şeylerini toplarsın, o denli iyi tanıdığın ve şimdi o denli ölü olan kişilerle yapılmış olan aptal hoş şeyleri." (Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana)
- Onlar sadece kendilerine göre alışıldık olan bir akıl hastalığına tahammül gösteriyorlardı... (Mars Yıllıkları)
- "Bir ses bir defa çıkarıldı mı bir daha asla kaybolmaz," diye açıkladı Small. "Hepsi elektrik bulutları halinde saklanmıştır, yerlerini tespit edebilirsek, unutulup gitmiş savaşların gürültüsüne, uzun yaz mevsimlerinin insana miskinlik veren tınısına, tabiatın sonbaharın geldiğini haber veren o hüzünlü sesine bir dokunuşla yeniden erişebiliriz." (Şimdi ve Daima)
- “Çünkü sen onları gerçekten bir kez bile okumadan, Bay Poe'nun bütün kitaplarını yaktın. Onları yakmak ihtiyacında olan insanların sözü üzerine tümünü yaktın. Eğer onları okumuş olsaydın, biraz önce bu kata indiğimizde ne yapmayı planladığımı hemen anlardın. Cahillik öldürücüdür Bay Garrett.” (Mars Yıllıkları)
- Ve bu şekilde koştular. Yıldız ışığında üç hayvan gibi. Siyah bir su samuru. Bir kedi. Bir tavşan. Ben, diye düşündü Will, ben tavşanım. Ve rengi beyazdı ve çok korkuyordu. (Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana)
- "Büyüyünce ne olacaksın Bob?" "Yazar..." "Kararlısın demek... Ama, unutma ki yazar olmak kolay iş değil... Çok uğraşmak gerek..." "Biliyorum. Ama şansımı deneyeceğim. Çok okuyorum." (Ertelenen Aşk)
- "Ne yapabilirim? Berbat ve boş bir hayatı telafi etmek için yapabileceğim bir şey var mı şimdi?" (Resimli Adam)
- Temmuz sıcağına yürek ferahlatan bir serinlik, kış soğuna insanların iliklerini ısıtan bir sıcaklı veriyordu sanki... (Ertelenen Aşk)
- "Şunu açıkca söyleyeyim. İnsanlar her gün psikolojik açıdan ölüyor. Bazı parçaları yoruluyor. Ve bu yorgun parça tüm kişiyi öldürmeye çalışıyor". (Sonbahar Ülkesi)
- Bütün bunlar kocaman bir yanlışlık (Ertelenen Aşk)
- "İnsanlar hep yarın yaşamaktan söz ediyordu, yarın ölmekten değil." (Ateş ve Buz)
- En azından maskeyi görmen gerekir ki darben ardındaki yüze ulaşsın. (Topraktan Dönenler)
- Eğer şevk, zevk, sevgi, eğlence olmadan yazıyorsan yarım bir yazarsındır. Yani bir gözün piyasada, bir kulağın avangart zümrelerdeyken kendin olamıyorsun demektir. Hatta kendini bile tanımıyorsun. Çünkü bir yazarın hissetmesi gereken en önemli şey heyecandır. Duygu ve heves dolu olmalıdır. Böyle bir enerjisi yoksa gitsin şeftali toplasın ya da çukur kazsın daha iyi. Allah bilir sağlığı için daha iyi olacaktır. (Yazın Sanatı ve Yaratıcı Yazarlık)