Meczup - Halil Cibran Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Meczup kimin eseri? Meczup kitabının yazarı kimdir? Meczup konusu ve anafikri nedir? Meczup kitabı ne anlatıyor? Meczup kitabının yazarı Halil Cibran kimdir? İşte Meczup kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Halil Cibran
Çevirmen: Kenan Sarıalioğlu
Orijinal Adı: The Madman
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053322856
Sayfa Sayısı: 64
Meczup Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Halil Cibran, gençlik döneminin ürünü ve sonraki yapıtlarının habercisi olan Meczupta, toplum önünde büründüğü maskelerden kurtulup gerçek benliğini kucaklamayı başaran insanoğlunu anlatır. Kendini her türlü yüzeysellikten arındırıp hakikatin peşine düşen, bu arayışın sonunda varış noktası yalnızlık ve özgürlük olan kişi, toplumun gözünde meczuptur.
Cibranın kötülük, ikiyüzlülük, adaletsizlik, konformizm ve tamahkârlık karşısındaki eleştirel tutumu; bu dünyayla, burada sürdürdüğü varoluşla, yaşadığı zamanla uzlaşamayan bir meczubun bakış açısından kaleme alınmış bu mesellerdeki keskin ironide ifadesini bulur.
Meczup Alıntıları - Sözleri
- ''Benim gibi misin, kalbimin en karanlık çocuğu? Anlayabilir misin yabanıl düşüncelerimi, o engin dilimi konuşabilir misin?''
- ''Dostum, ben göründüğüm gibi değilim. Görüntüm ise, üzerimde taşıdığım, beni senin merakından ve seni benim ihmalimden koruyan, özenle örülmüş bir giysiden başka bir şey değildir.''
- “Özgürlüğü ve huzuru buldum meczupluğumda; yalnızlığın özgürlüğünü ve anlaşılmamış olmanın huzurunu. Çünkü bizi anlayanlar içimizdeki bir şeye de egemen olurlar.„
- Sen benim denize alışkın düşüncelerimi anlayamazsın, ben de anlamanı sağlamaya çalışmam.
- “Mükemmel bir dünyadır bu, kusursuz bir dünya, yüce bir yetkinlik dünyasıdır. Tanrı'nın bahçesindeki en olgun meyvedir, evrenin egemen düşüncesidir. Ama, ben niçin buradayım, Ey Tanrım? Doymaz bir tutkunun taze çekirdeği, ne doğuyu ne de batıyı soran azgın bir fırtına, yanıp dağılan bir gezegenin yolunu şaşırmış olan ben, neden burada olmalıyım? Niçin buradayım? Ey yitik ruhların Tanrı'sı, tanrılar arasında yitik olan Tanrı, sana soruyorum!„
- Yenilgi, Yenilgim, Yalnızlığım ve Kimsesizliğim; Binlerce zaferden değerlisin benim için, Ve dünyanın tüm şanından şöhretinden daha tatlısın yüreğime.
- Deliliğimde buldum özgürlüğü de güven duygusunu da; yalnızlığın özgürlüğünü ve anlaşılamamanın verdiği güven duygusunu, çünkü bizi kim anlarsa bir parçamızı kendilerine köle ederler.
- “Ben göründüğüm gibi biri değilim aslında dostum. Görüntü kuşandığım bir giysidir sadece, senin evhamlarından beni koruyan ve kendi ihmalkarlığımdan sakınan, kumaştan yapılmış bir giysi.”
- Binlerce ifadeye ev sahipliği yapan bir yüz de gördüm, kalıptan çıkmış gibi tek bir ifade barındıran yüz de.
- Daha ne olduğumuzu bile bilmezken, ne olacağımızı tartışmanın ne âlemi var?
- “Delililiğimde hürriyetimi ve güvenimi buldum; tek başınalığın özgürlüğünü ve anlaşılmazlığın güvenliğini, çünkü bizi anlayanlar bizden bir şeyleri de tutsak edenlerdir.”
- " Ah bu güz yaprakları! Ne kadar çok gürültü yapıyorlar! Bütün kış düşlerim uçup gidiyor."
- Ah bu güz yaprakları! Ne kadar çok gürültü yapıyorlar! Bütün kış düşlerim uçup gidiyor.
- "Fakat nasıl gülünç olurdu hayatımız, daha iyi bir gelecek olmadan !"
Meczup İncelemesi - Şahsi Yorumlar
MECZUP: Tanrı aşkıyla aklını yitirmiş kişilere söylenmektedir. Günlük yaşamda veya halk dilinde herhangi bir sebepten dolayı aklını yitirmiş insanlar için de kullanılmaktadır. Halil Cibran'ın ilk kez 1918 yılında yayımlanmış olan bu eseri. Oldukça kısa anlatılardan oluşmaktadır. "Meczupluğumda hem özgürlük, hem de güvenlik buldum; yalnızlığın özgürlüğü ve anlaşılmaktan uzaklığın güvenliği, zira bizi anlayanlar, içimizde bir şeyi esir ederler.” Gerçekten bilmediğim bir yazar, hiç bilmediğim bir kitabı nasıl benim yalnızlığımı bu kadar güzel anlatmış olabilir? Mutluyum bazen şikayetçi ama her zaman özgür. Şüphe duymuyorum. Yalnızlığımın beni koruyan bir el olduğunu biliyorum. Kitapta bir çimin düşen yapraklardan rahatsızlığını belirten, kitapta okuyacak olanların beğenebileceğini düşündüğüm küçük bir hikaye var. Umarım bir gün kitabı okuma fırsatı yakalarsınız (Fethi Karataş)
En son ne zaman meczup gibi hissettiniz?: Ben en son bir kır düğününde herkes pistte çılgınlar gibi halay çekerken, masada yalnız kalınca hissetmiştim :) Herkesin asistanı olduğu hocaya biat ettiği bir çağda, hocamın haksızlık ettiği öğrencinin hakkını ararken de meczup gibi hissetmiştim, delilik bende kaldı :) Kalabalık bir ortamda otistik bir çocuğun çığlıklarına eşlik ederken de böyle hissetmiştim, meczup gibi... Bütün kitaplarımı kolileyip, kış günü yollara düştüğümde de, annem bana delirdin mi kızım demişti, delirmemiştim, bir ilçede ki okul kütüphanesinin bana uzattığı yardım eliydi bu, çünkü çocuk tebessümü bağımlılığı var bende... Kimsesi olmadığı için poliklinik poliklinik gezdirdiğim teyzenin, kim olduğunu bilmediğimi söylediğimde de iş arkadaşlarım bana deli misin demişti, git ve dinlen...Deli değildim, aksine insanlar delirmişti... Genellikle kalabalığın uyduğu bir düzene eyvallah demediğinizde, herkesin aynı yöne doğru yürüdüğü bir yolda ezilmeyi ve omuzlarınızı çarpa çarpa yürümeyi göze aldığınızda bunu hissedersiniz... Halil Cibran, bunu içtikleri su ile deliren halkın kralının da aynı sudan içerek yeniden krallığına kavuşmasını anlattığı öyküsünde çok güzel ifade etmiştir. Hayata tersten bakmak ve aykırı davranmak değildir bu, davranışlarını bir kalıba döken çoğunluğun dayatmalarına teslim olmamaktır. Eser kısacık, bir kahve molasında bitirebilirsiniz, fakât bahsettiği hakikâtler birkaç güne sığacak gibi değil. “Kutsa, maskelerimi çalan hırsızları kutsa!” Meczup olmak biraz da insanın kendi yalın gerçeğiyle yüzleşebilme cesaretidir. İyilik kötülüğe bürünmüşse bu bir trajedidir, kötülük iyiliğe bürünmüşse bu riyadır... Allah'u Tealâ kulunu her haliyle görüyorsa iyilikten ve kötülükten yana ümit vardır. Zerre kadar iyilik asla zevale uğratılmaz, kötülüğün de afvı mümkündür...Şükredecek ne çok şeyimiz var... "Görüntüm ise, üzerimde taşıdığım, beni senin merakından ve seni benim ihmalimden koruyan, özenle örülmüş bir giysiden başka bir şey değildir." Biraz da saklanmamaktır meczup olmak, herşeyi sonuna kadar bilinsin kim ister, yahut bir başkasına hakettiği ilgiyi gösterememeyi...Dürüstlüğünüz, ileride ki doğrularınızı destekleyecek ve onaylayacaktır. Yedi benlik öyküsü dahiyaneydi, okumak isteyenler sırf bunun için bile edinmeliler bu eseri...Sır :) Cibran'ın okunur okunmaz anlaşılamayan kendine has ûslubunu ve derinliğini her okurun bir parça tatmasını dilerim... Keyifle okuyun efendim. :) Derin saygımla... (Eylül Türk)
Yazarın Ermiş ve Ermiş’in bahçesini çok beğenerek okuduktan sonra, İsim ve popülaritesinden etkilenerek edindim Meczup’u.. Ortalama 1 saatte bitecek nitelikte 35 kısa paragraftan oluşan bir eser. 35 kıssadan hisseden sadece “3” ünü anlamakla beraber, kitabı suçlamak yerine galiba benim ilmim kitabı anlamaya yetmedi demeyi daha uygun buluyorum :/ zira bazı ironileri anlamak için aynı satırları 2-3 kez okudum. Üzülerek tat almadım ben .. Vaktim bol, araya sıkıştırırım bir de ben deneyeyim bakalım diyen okuyuculara keyifli ve verimli okumalar dilerim. (Éowyn)
Kitabın Yazarı Halil Cibran Kimdir?
Cibran, 1883 yılında Osmanlı İmparatorluğu kontrolündeki Cebel-i Lübnan Mutasarrıflığı'nda Maruni bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Ailesi ve kardeşleriyle 1895'de ABD'ye göç etti. Annesi terzi olarak çalışırken Boston şehrinde bir okula başladı. Cibran'ın yaratıcılığını fark eden öğretmeni Cibran'ı fotoğrafçı ve yayıncı F. Holland Day'le tanıştırdı. Gibran, Beyrut'taki Collège de la Sagesse'e kaydolmak için on beş yaşında ailesi tarafından memleketine geri gönderildi.
1904'te, Cibran'ın çizimleri ilk kez Boston'daki Day's stüdyosunda sergilendi ve Arapça ilk kitabı 1905'te New York'ta yayımlandı. Cibran, yeni tanıştığı hayırsever Mary Haskell'in mali yardımıyla 1908'den 1910'a kadar Paris'te sanat okudu. Oradayken, Jön Türk Devrimi'nden sonra Osmanlı İmparatorluğu'nda isyanı destekleyen Suriyeli siyasi düşünürlerle tanıştı; Gibran'ın aynı fikirleri ve aynı zamanda antiklerikalizmi dile getiren bazı yazıları, sonunda Osmanlı yetkilileri tarafından yasaklanacaktı.
Eserleri ve düşünceleri dünya üzerinde geniş yankı uyandırdı. Şiirleri yirmiden fazla dile çevrilmiş olan Cibran aynı zamanda başarılı bir ressam idi. Resimlerinin bazıları günümüzde dünyanın birçok şehrinde sergilenmektedir.
Yaşamının yaklaşık son yirmi yılını ABD'de geçiren yazar, ölümüne kadar kaldığı bu ülkede eserlerini İngilizce yazmıştır.
Halil Cibran'ın en ünlü eserlerinden biri olan ve ilk kez 1923 yılında basılan Nebi adlı eseri, toplam 26 adet şiirden oluşan bir karma şiir denemeleri kitabıdır. El Mustafa adındaki bir kahinin 12 sene kaldığı Orphalese şehrinden ayrılıp evine gitmek üzereyken bir grup halk tarafından durdurulması ve ana kahraman ile halk arasında insanlık ve hayatın genel durumu hakkında geçen konuşmalar kitabın kendisini oluşturmaktadır. Cibran'ın bu kitapta El Mustafa isimli şahsa verdiği bu isimle peygamber Hz. Muhammed'i işaret ettiğini iddia edenler vardır. Fakat kitaptaki metinler çoğunlukla Matta'ya göre İncil'in 5. bölümünde yer alan İsa'nın Dağdaki Vaaz'ıyla içerik ve üslup açısından benzerlik ve paralellik gösterir. Yazarın İnsanoğlu İsa adlı kitabındaki çalışmalar da dikkate alınırsa El Mustafa'nın Meryemoğlu İsa Mesih olabileceği iddiaları daha da güç kazanmaktadır. Ermişin Bahçesi Halil Cibran'ın Ermiş kitabının devamı niteliğindedir. Türkçeye çevirisi R.Tanju Sirmen tarafından yapılmıştır. Yayın yılı 1999.
Halil Cibran Kitapları - Eserleri
- Ermiş
- Fırtınalar
- Ermişin Bahçesi
- Asi Ruhlar
- Kum ve Köpük
- Aforizmalar
- Vadinin Perileri
- Rüzgar Gülü
- Gönlün Sırları
- Bilgelik Kitabı
- Bütün Eserleri - 2
- Bütün Eserleri - 1
- İnsanlık Yalnızlığında Oturur
- Umutsuz Aşık
- Bilgelik ve Erdem
- Bir Gözyaşı ve Bir Tebessüm
- Mezarlar Ne Söyler?
- Haberci
- Aşk Mektupları
- Meczup
- Bir Ozanın Ölümü Onun Yaşamıdır
- Gezgin
- Kendimle Konuşmalar
- İnsanoğlu İsa
- Lazarus ve Sevgilisi
- Dost Mektupları
- Sevgili Ermiş
- Kabuklar ve Özler
- Yeryüzü Tanrıları
- Cibran Neden Evine Gidemedi?
- Ermiş - Gezgin
- Gece ile Sabah Arasında
- Usta'nın Sesi
- Derin Akıl ve Derin Yürek
- Bütün Eserleri
- Öz
- Kırık Kanatlar
- Musiki
- Sus Kalbim
- Ben Bir Sisim
- Kum ve Köpük - Avare
- Şeytan
- Seçme Eserleri
- Medcezir
- Cibran'ca 3: Şeytan - Deli
- Kafir Halil
- Reenkarnasyon Öyküleri
- Gavur Halil - Deli
- Felsefi Öyküler
- Halil Cibran Seti
- Bütün Şiirler ve Şiirsel Yazılar
- Şairin Ölümü Hayatıdır
- من به خوشبختی شما اهمیت می دهم
- Vadinin Perileri
Halil Cibran Alıntıları - Sözleri
- Binlerce ifadeye ev sahipliği yapan bir yüz de gördüm, kalıptan çıkmış gibi tek bir ifade barındıran yüz de. (Meczup)
- Biz çok ekeriz, biçtiğimiz ise hiçtir . (Vadinin Perileri)
- "Yalnızlığımın ötesinde başka bir yalnızlık var içimde ve orada oturan için benim tek başınalığım kalabalık bir pazar yeridir ve sessizliğim seslerin bir karmaşasıdır." (İnsanlık Yalnızlığında Oturur)
- Bunlar kelimelere dökülenlerdi. Fakat kalbindeki pek çok şey, söylenmemiş olarak kaldı. Çünkü en derin gizemini açıklayamazdı… (Ermiş - Gezgin)
- Fırtınalar ve karlar çiçekleri öldürebilir fakat çiçek tohumlarını öldüremezler. (Mezarlar Ne Söyler?)
- - Nereye ilkbaharım, nereye? (İnsanoğlu İsa)
- Dün, hayat dairesinde kararsızca dalgalanan bir zerreymişim gibi gelirdi bana. Oysa bugün, çok iyi biliyorum ki o dairenin kendisiyim. Ve düzenli zerreleriyle hayat, bütünüyle bende devinmektedir. (Ben Bir Sisim)
- Ve zaman da, tıpkı sevgi gibi bölünemez ve ölçülemez değil midir? (Derin Akıl ve Derin Yürek)
- “Bir kadını anlayabilecek veya bir dahiyi açıklayabilecek veya bilimin sırrını çözümleyebilecek biri işte o kişidir, güzel bir düşten uyanıp, bir kahvaltı sofrasına oturan.” (Kum ve Köpük)
- "Acılarınızın çoğu sizin tarafınızdan seçilmiştir." (Bilgelik Kitabı)
- Delillerimi dinleyin. Acımayın, fakat adaletli olun. Çünkü şefkat zayıf günahkarlar içindir. Adaletse masum insanların isteğidir. (Gavur Halil - Deli)
- Bu, ölümün pençeleri arasındayken hayata döndüğünü hisseden bir insanın, ümitsizliğe düştükten sonra ümitlenen kişinin bakışıydı. (Kafir Halil)
- Bizler bu dünyaya aşağılık birer sürgün olarak gelmedik. Aksine hayatın güzelliklerini, gizemlerini öğrenmek, ölümsüz evrensel ruha ibadet etmek ve bedenlerimizin sırlarını araştırmak için cahil birer çocuk olarak geldik. (Mezarlar Ne Söyler?)
- "Her birimizin bir yerlerde mutlaka dinlenecek bir yerleri olmalı, sevgili Mary. Benim ruhumun dinlenme yeri, içinde senin üzerine edindiğim bilginin yaşadığı güzel bir koruluk." (Sevgili Ermiş)
- Cehalet ise bir zencinin teninden daha siyahtır. Sizler,zulüm ve zorbalığa tamamen teslim olmuşsunuz. (Asi Ruhlar)
- Kimimiz mürekkep gibidir, kimimiz kâğıt. Bazımızın siyahlığı olmasa, beyazlık sağırlaşırdı. Ve bazımızın beyazlığı olmasa, siyahlık kör olurdu.. (Halil Cibran Seti)
- "Hatırlamada mesafeler yoktur; sadece farkında olmadan ne sesinin ne de gözlerinin daraltacağı bir uçurum vardır." (Bütün Eserleri - 1)
- Bilmez misin ki ruhun, hayalinde aşamayacağı hiçbir uzaklık yoktur? Ve bu uzaklığı aştığın zaman ruh bir uyuma kavuşur. (Ermişin Bahçesi)
- *İnsanın hayal gücü ile hedefledikleri arasında bir uçurum vardır. Ve bu uçurum ancak tutkuyla aşılabilir. (Bütün Eserleri - 1)
- " Ne kadar yaşam eder bu para! " (Rüzgar Gülü)