Mesnevi - Mevlana Celaleddin-i Rumi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Mesnevi kimin eseri? Mesnevi kitabının yazarı kimdir? Mesnevi konusu ve anafikri nedir? Mesnevi kitabı ne anlatıyor? Mesnevi PDF indirme linki var mı? Mesnevi kitabının yazarı Mevlana Celaleddin-i Rumi kimdir? İşte Mesnevi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Mevlana Celaleddin-i Rumi

Çevirmen: Veled Çelebi İzbudak

Yayın Evi: Panama Yayıncılık

İSBN: 9786054401840

Sayfa Sayısı: 616

Mesnevi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu, mesnevi kitabıdır…

Bu kitap gerçeğe ulaşmanın ve bilgiyle bütünleşmenin sırlarını keşifte dinin usulünün usulünün usulü, yani din esaslarının esaslarıdır.

Bu kitap Allah’ın en büyük fıkhıdır. Onun nurunun örneği ve özelliğidir. Allah'ın apaçık olan hüccet ve burhanıdır. Onun nurunun örnek ve özelliği, içinde çerağ olan kandil gibidir. Etrafını aydınlatır. Sabahların aydınlığından daha ışıklıdır. Bu kitap; içinde çeşit çeşit dallar, su gözeleri olan cennetler cennetidir. Derinliklerinde akan bir su gözesi, manevî makamlara yükselen yolun başlangıcında bulunan yolcular için cennetteki Selsebil çeşmesi gibidir. O yolda ilerlemiş rütbeler ve kerametler sahipleri için "makamların hayırlısı, sözlerin en güzeli" diye isimlendirilir…

Gerçekten bu kitap gönüllerin şifası, hüzünlerin cilası, Kur’an-ı Azimüşşan’ın keşşafı, rızıkların genişliği, ahlakın iyiliğidir.

Mesnevi Alıntıları - Sözleri

  • Üzülme.. Kaybettiğin herşey, bir gün başka bir surette sana geri dönecektir.
  • Ruhumuz Hak'la uyanık değilse uyanıklığımız, tutsaklığımızdır.
  • "Yazı esnasında yazanı görmeyen, yazının kalemden olduğunu zanneder."
  • Sen Allah'a güven, hiç beklemediğin anda çiçek açar umutlar..
  • Dibini görmediğin suya atlamadığın gibi, sonunu bilmediğin sevgiye teslim etme kendini.
  • Üzülme; kaybettiğin her şey başka bir surette bir gün mutlaka geri döner.
  • Kaçırdığın fırsatların arkasından asla kederlenme. Yaşadığın anın kıymetini bil, pişmanlıkla zamanı geçirme.
  • Allah der ki; Kimi benden çok seversen onu senden alırım. Ve ekler; Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım. Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, Sabır taşar, Canından saydığın yar bile bir gün el olur. Aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür. Düşman kalkar dostun olur. Öyle garip bir dünya, Olmaz dediğin ne varsa olur. Düşmem dersin düşersin. Şaşmam dersin şaşarsın. En garibi de budur ya; Öldüm der durur yine de yaşarsın… Mevlana Celaleddin Rumi Fazla söze gerek bırakmamış Mevlana: Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım………
  • Herkes kendi zannınca benim dostum oldu ama kimse içimdeki sırları araştırmadı.
  • Aynı dili konuşmak dostluğa vesiledir...
  • " O nasıl mübarek bir gülüştür ki, can kutusundan gönül cevherini gösterir..."
  • Yüz dil bilsen seni anlamayanların yanında dilsizsindir.
  • " Her bir sözün güzelliğine aldanma. Gözünü aç, onda çirkin bir mana olabilir..."
  • " Göz nuru gönül nurudur..."

Mesnevi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Okudum,okudum, okudum.... her günüme eşlik etti uzun zamandır... Bazen mutlu anlarımda bazen sıkıntılı anlarımda bazen gece uykudan uyanıp, bazen uyku tutmadığında, bazen bir sohbet esnasında çıkarıp, çevirip sayfaları okudum. Mana aradım yaşadıklarıma bazen Mesnevi'nin içinde, bazen de mana çıkardım yaşadıklarımdan Mesnevi'den... Eksik olduğumu değil hiç tamamlanamayacağımın korkusunu yaşadım bazen. İnsan olduğumu değil iyi bir insan olamayacağımın korkusunu da tabi. Vicdanımla çok yalnız bıraktı beni, hatalarımla çok yüzleştirdi. Doğru bildiklerimden şüphe ettirdi çoğu zaman da.. Ama hep yol gösterdi okuduğum her kelime her cümle. Okudukça şanslı hissettirdi bana kendimi. Cesaret edememiştim başta okumaya çünkü. ya anlamazsam diye ya anlayıp ders çıkarmazsam diye. Yanlış yaşanmışlıklara en doğru dokunuşlar var her kelimesinde.. Hele de inanan biriysen Yüce Allah'ın varlığına. Okudum bitirdim ama; her anımda dönüp açıp sayfaları unutmamak ve her an hatırlamak için okumaya devam edeceğim. Derinlemesine ve hassasiyetle tercümesini yapan merhum Şefik CAN' a Allah'tan rahmet diliyorum. Mevlana Celaleddin-i Rumi'yi eksik etmeyin hayatınızdan. (Zeynep)

~HAZRETİ MEVLÂNÂ CELALEDDİN-İ RUMÎ' Yİ ANMA VE ŞEB-İ ARUS ETKİNLİĞİ~: Hamdım, piştim, yandım Bu üç cümleden ibarettir Hayat. İnsan hamdır, nefis ile mücadelesi ile başlar pişmesi, taki Allah'dan gayri herşeye Lâ diyerek başlar sanırım yanması. Bizim haddimiz değildir ki, Derya' yı incelemek naçizane elimizden gelenleri paylaşmak istedim... _GOKYUZU_ ,masaldanalinti , lazcuk , incierdem , minalper_koc , Hcrt , Metinnn , Agustosmevsimi , suedareyyan , EylulTurk , Lbsarsln9268 ve nice dostlarıma abilerime ablalarıma etkinliğe, paylaşımlarıyla, iletileriyle okudukları kitaplarla, katkıda bulunan herkese yardımların dan dolayı çok ama çok teşekkür ederim. Sayelerinde, hayalim olan Şebi Ârus etkinliğini Allah'ın izniyle yaptık ve o kadar keyif aldım ki, gerçekten hepsine ne desem az.. Alıntılarla size Hazreti Pir'in Mesnevî Şerif'i nasıl yazmaya başladığını, içeriğini ve günümüze kadar olan etkilerini aktarmaya çalışacağım haddim olmayarak. İçeriğini, sırlarını Anlatmaya bizim kelamımız yetmez Vesselam... Mesnevî Nasıl Yazıldı?        Mevlâna"nın ölümünden 45 yıl sonra onun ve ailesinin menkıbelerini yazmaya başlayan Ahmed Eflâkî(ö.1360), Mesnevî"nin yazılmaya başlanmasını Dergâhın Mesnevîhânı Sirâceddin"in dilinden şöyle anlatır: “Hüsâmeddin Çelebi, bir gece Mevlâna"ya gelerek onunla baş başa kaldığı sırada baş koyup dedi ki “Gazel divanı çoğaldı, bunların sırlarının nurları deniz ve karaların, Doğu ve Batı"nın her tarafını kapladı. Allah"a hamdolsun bütün söz söyleyenler, bu sözlerin yüceliği karşısında şaşakaldılar. Eğer Senâî"nin İlâhînâme (Hadîka) tarzında ve Mantıku"t-tayr"ın vezninde bir kitap yazılsa bu, bütün insanlar arasında bir hatıra olarak kalır; âşıkların ve dertlilerin can yoldaşı olur. Bu son derece büyük bir merhamet ve inayet olacaktır. Bu kulunuz da ister ki değerli dostların yüzlerini sizin kutlu yüzünüze çevirip başka bir şey ile meşgul olmasınlar. Artık bundan sonrası Hüdâvendigâr (Mevlâna) ın lûtuf ve inayetine kalmıştır. Bunun üzerine Mevlâna, hemen mübarek sarığının içinden küllî ve cüz"î bütün sırları açıklayan bir cüz çıkartıp, Çelebi Hüsâmeddin"in eline verdi. Bunda Mesnevî"nin başında bulunan on sekiz beyit yazılı idi ~Alıntı~ Tüm Mesnevi İlk 18 beyittin içindedir aslında, o sırrı anlayan Mesnevi yi anlar der büyükler... Ne Zaman ve Kaç Yılda Yazıldı?                      Mevlâna nın diğer eserleri gibi Farsça söylenip yazılan VI ciltlik Mesnevî"nin I.Cildine 1259 yılında başlanıp 1263 yılında tamamlandı. II. cilde başlanmak üzere iken Hüsâmeddin Çelebi"nin eşi vefat etti ve Mesnevî"nin yazılması iki yıl kadar beklemede kaldı. Çünkü; Mesnevî, Mevlâna tarafından sabah, akşam, semâ-sohbet, otururken, ayakta demeden söyleniyor ve Hüsâmeddin Çelebi tarafından da yazılıyordu. Hüsâmeddin Çelebi, eşinin ölümünden iki yıl sonra tekrar Mevlâna"nın huzuruna gelerek vazifesine devam etmek istediğini belirtti. Böylece 14 Mayıs 1264 günü tekrar başlanan Mesnevî"nin kalan V cildi , hiç ara vermeden 1268 tarihinde  tamamlandı. ~Alıntı~ Konuları, Kaynakları ve Amacı Mesnevî"nin konuları hakkında birkaç cümleyle fikir beyan etmek oldukça zordur. Çünkü Mesnevî"de hemen hemen akla gelebilecek her konuda bilgi verilmiş; Âyet, Hadis ve hikayeler yoluyla da bu bilgiler daha iyi aktarılmaya çalışılmıştır “Kur"ân"ın tefsiri” ve “Allah âşıklarının kitabı” olarak da nitelendirilen Mesnevî, Mevlâna"ya göre hakîkate ulaşma ve yakîn sırlarını açma hususunda din temellerinin, temellerinin temelidir. Bu kitap, masal diyene masaldır; fakat bu kitapta halini gören, bu kitap vasıtasıyla kendini tanıyan, anlayan da er kişidir. Mesnevî, Nil ırmağının suyudur; Kıptiye kan görünür, ama Musa kavmine sudur. Bu sözün (Mesnevî"nin) düşmanı, gözüme cehennemde tepe taklak olmuş bir halde görünüyor . Mevlâna Mesnevî"sini aydın gönüllü, görüş sahibi ve ciğeri yanmış âşıklar için süslenmiş bir bahçe ve lezzetli bir rızk olarak nitelendirilir... Mesnevî"nin nurlarla dolu sırlarını ve inceliklerini anlamak, Âyetlerin, Hadislerin ve hikayelerin tertibinden aralarındaki ilgiyi kavrayabilmek için büyük bir itikat, daimî bir aşk, tam bir doğruluk, selîm bir kalp, kıvrak bir zekâ ve anlama gücü ve bazı ilimleri bilmek gerekir ki insan onun  (Mesnevî) sırrının sırrına ulaşabilsin. Eğer doğru bir âşıksa bu özellikler olmadan da Mesnevî"yi anlama hususunda aşkı ona kılavuz olabilir ve bir menzile erişebilir. Mevlâna"ya göre; sûfîlerin söyledikleri, yazdıkları ve sözünü ettikleri konu ne rüya, ne de fal; Allah tarafından gönüllerine doğan vahiy (gönül vahyi, ilhamı)dir. Hal böyle olunca da Allah istemedikçe dil söze gelmez; geldiğinde de "O"nun ilham ettiklerinden başka bir şey söylemez. Bazen de kalbe doğan bu ilhamların söylenmesi yasaklanır; ya da halkın anlayabileceği, akılların alabileceği ölçü ve seviyede söylenir... Fakat “Söyle, bu söz ayıp olmaz. Senin sözün, gayb âlemindeki kaza ve kaderin zuhurundan başka bir şey değildir” demekte. Ya beni bırak, hiç söylemeyeyim; ya da izin ver, tamamıyla açıklayayım. Yine de ne bunu, nede onu istiyorsan ferman senin...” Ey doğacak çocuğun oynaması gibi bu mânâları içimde oynatıp duran Allah"ım! Madem ki bunun (Mesnevî) tamamlanmasını diliyorsun; Kolaylaştır, yol göster, başarı ver; ya da bu isteği, bu arzuyu gider, bizi suçlama. Sen olmadıkça, senin inayetin lûtfetmedikçe gece-gündüz nazım ve kafiyenin ne değeri olabilir; (Sen olmadıkça) meydana getirilen şiire kim bakar ki? Yukarıdaki beyitlerden de anlaşılacağı gibi Mesnevî"nin sadece kendi fikirlerinden oluşmadığını vurgulayan Mevlâna VI. cildin sonlarına doğru «Bu bahisler ancak buraya kadar söylenip, açıklanabilir; bundan sonrakilerin gizlenmesi gerekir.» (b.4620) der ve aşağıdaki beyitle eserini tamamlar: Gönlümden kopup gelen o söz, o taraftan gelmededir. Çünkü gönülden gönle pencere  vardır.... Tercüme ve Şerhleri        Şu ana kadarki tespitlere göre Mesnevî"nin Türkçe ilk tam tercüme ve şerhleri Şem"î"nin (ö.1600"den sonra) ve Sûdî"nin (ö.1596) eserleridir. İlk yapılan bu tercüme ve şerhlerden sonra “Fâtihü"l-Ebyât” adlı eseriyle Hz.Şârih unvanı alan İsmail Rüsûhî Dede (Ankaravî) (ö.1631) bu konuda haklı bir şöhrete kavuşmuş; eseri günümüzde dahi Mesnevî"yi anlama hususunda en önemli kaynak olarak kabul edilmiştir. Bu değerli eser önce Mısır"da (1836) ikinci defa da İstanbul"da (1872) basılmıştır. 16 yy"dan günümüze kadar hâlâ devam eden Türkçe tercüme ve şerhlerin en önemlileri ise aşağıda sunulmuştur : 1-Sarı Abdullah (ö.1660), Cevâhir-i Bevâhir-i Mesnevî, I-V c. (Mesnevî"nin sadece I. cildini kapsar), İstanbul, Matbaa-yi Âmire, 1287-1288/1870-1871 2-Bursalı İsmail Hakkı (ö.1725), Rûhu"l- Mesnevî, I-II c. (Mesnevî"nin bir bölümü), İstanbul, Matbaa-yi Âmire, 1287/1870 3-Âbidin Paşa (ö.1908), Tercüme ve Şerh-i Mesnevi-yi Şerîf, I-VI c. (Mesnevî"nin sadece I. cildini kapsar), İstanbul, 1324/1906 4-Ahmed Avni Konuk (ö.1938), Mesnevî Şerhi, 1937 yılında tamamlanan bu tam şerh henüz basılmamış, Mevlâna Müzesi"nde bulunmaktadır. 5-Tâhirü"l-Mevlevî (Tahir Olgun, ö.1951), Mesnevî"nin Tercümesi ve Şerhi, Mesnevî"nin ilk IV cildini ve V. cildin bir kısmını kapsayan bu eser, F. Sezai Türkmen"in teşebbüsüyle 1963-1975 yılları arasında XIV cilt halinde neşredilmiş; daha sonra bu neşir, Şamil Yayınları tarafından tekrar yayınlanmıştır (2000). Bu eksik tercüme ve şerhin kalanı Tâhirü"l-Mevlevî"nin öğrencisi Şefik Can (d.1910) tarafından yapılarak yayınlanmıştır. 6-Abdülbâki Gölpınarlı (ö.1982), Mesnevî ve Şerhi, I-VI c., Mesnevî"nin tamamının tercüme ve şerhini kapsayan bu eser de birkaç kez değişik yayınevleri tarafından basılmış, son olarak da Kültür Bakanlığı tarafından üç defa yayınlanmıştır. (I-VI c., Ankara, 2000, 3.Baskı) ~Alıntı~ Etkileri Şüphesiz Mesnevî"nin ilk tesiri Mevlâna"nın oğlu Sultan Veled"e (ö.1312) olmuş ve onun ilk mesnevîsi olan İbtidânâme (Velednâme) (1291, 8760 beyit) meydana gelmiştir. Sultan Veled bu konuda, babasına her hususta çok benzediğini mesnevî usulünde de onun yolunu takip etmek istediği için bu eserini meydana getirdiğini söyler ve “Gücüm yettiğince o Hazrete benzemeye çalıştım, ama buna imkan yoktu” der. Mesnevî"yi ilham kaynağı alarak Türkçe mesnevîler oluşturan bazı önemli şairler ve eserlerinin te"lif tarihi de şu şekildedir: 1-     Gülşehrî (ö.XVI yy.), Mantıku"t-tayr (Gülşen-nâme, 1317) 2-     Âşık Paşa (ö.1333), Garîb-nâme, 1330 3-     Şeyh Gâlib (ö.1799) Hüsn ü Aşk, 1782 Bu eserler defalarca basılmış, günümüz diline aktarılmış ve haklarında gerek tez ve gerekse kitap olarak birçok araştırmalar yapılıp, yayınlanmıştır. ~Alıntı~ Bu kadar bilgi yeterli sanırım bilgilendirmek amaçlıdır inceleme kesinlikle benim haddim değildir... (Meczup)

Kalpleri Gümbür Gümbür Eden 30 Bin Dize: Mesnevi Hz. Mevlana’nın büyük eseri. Mesnevi tarzında yazılmış hakikat çağlayanı. Ancak semboller ve gizli nüktelerle bezeli olduğu için şerhinden okumak müthiş bir derinlik katıyor. Elbette her şerhten değil mevcutların en anlaşılırı, müellifine en sadık açıklamaları Olan en iyi şerhten yani bu eserden okumayı tavsiye ederim. Çeviriden Mesnevi okumak epeyce anlamayı güçleştirir hatta yanlış anlamayı kolaylaştırır diyerek ve taliplilerine ısrarla okumalarını öneriyorum. (İrfan Gürkan Çelebi)

Mesnevi PDF indirme linki var mı?

Mevlana Celaleddin-i Rumi - Mesnevi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mesnevi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mevlana Celaleddin-i Rumi Kimdir?

Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi'nin Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında 'Bilginlerin Sultânı' ünvanını almış olan Hüseyin Hatibi oğlu Bahâeddin Veled'tir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur.

Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'den ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'I-Ulemâ 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'den ayrıldı.

Sultânü'I-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış mutasavvıf Feridüddin Attar ile de karşılaştılar. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Feridüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır.

Sultânü'I Ulemâ Nişabur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kufe yolu ile Kâ'be'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldiler. Karaman'da Subaşı Emir Musâ'nın yaptırdıkları medreseye yerleştiler.

1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'/-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldılar. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adlı iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun'u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerrâ Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ile Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi.

Bu yıllarda Anadolu'nun büyük bir kısmı Selçuklu Devleti'nin egemenliği altında idi. Konya'da bu devletin baş şehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve Devletin hükümdarı Alâeddin Keykubâd idi. Alâeddin Keykubâd Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi.

Bahaeddin Veled Sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldiler. Sultan Alâeddin kendilerini

muhteşem bir törenle karşıladı ve Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni ikametlerine tahsis ettiler.

Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak, Selçuklu Sarayının Gül Bahçesi seçildi. Halen müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'ndaki bugünkü yerine defnolundu.

Sultânü'I-Ulemâ ölünce, talebeleri ve müridleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Vaazları kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu.

Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizi ile karşılaştı. Mevlâna Şems'de 'mutlak kemâlin varlığını' cemalinde de 'Tanrı nurlarını' görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü.

Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizi'nin yerini doldurmaya çalıştılar.

Mevlana Celaleddin-i Rumi Kitapları - Eserleri

  • Mesnevi'den Seçmeler
  • Mesnevi Cilt 1
  • Mesnevi Cilt 4
  • Fihi Ma Fih
  • Gül Bahçesi
  • Mesnevi'de Geçen Hikayeler
  • Kalem Yazamadı Aşkı
  • Dost Görünen Düşman
  • Mesnevi
  • Toprak Gibi Ol
  • Aşkname
  • Ya Olduğun Gibi Görün Ya Göründüğün Gibi Ol
  • Rubailer
  • Aşk Şehri
  • Akarsu Gibi Ol
  • Mecalis-i Seba (Yedi Meclis)
  • Bir Demet Gül
  • Mesnevi Bahçesi
  • Divan-ı Kebir
  • Mesnevi Hikayeleri
  • Aşk'a Gel
  • Aşk ve Dergah
  • Aşk- ı Gizem
  • Mesnevi Cilt 2
  • Mesnevi Cilt 3
  • Mesnevi Cilt 5
  • Mesnevi Cilt 6
  • Ben Bende Değil
  • Mevlana
  • Eserlerinden Seçmeler
  • Deniz Gibi Ol
  • Veciz sözler
  • Sufinin Yolu
  • Gece Gibi Ol
  • Güneş Gibi Ol
  • Herkes İçin Mesneviname
  • Aşktan Doğduk Biz
  • Aşk-ı Lamekan
  • Mesnevi'den Erotik Hikayeler
  • Mektubat
  • Mesnevi ve Şerhi
  • Mevlana'dan Seçmeler
  • Aşk de Ötesini Bırak Mevlana'dan Öyküler
  • Mesnevi'den Her Güne Bir Hikmet
  • Ne Olursan Ol
  • Divân-ı Kebir'den Seçmeler
  • Gerçek Aşk
  • Mesnevi'den Çocuklara Seçme Hikayeler
  • Etme; Külliyat-ı Şems-i Tebrizi Güldestesi
  • Yedi Öğüt
  • Mesnevi Aşk Şeriatı
  • Seçme Rubailer
  • Mesneviden Seçmeler
  • Kızıl Postun Eşiğinde
  • Sır Tutabilir misin?
  • Mevlana'dan Ruha Dokunan Düşünceler
  • Aşk
  • Mesnevi-i Şerif
  • The Love Poems of Rumi
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 1
  • Ben Sağırım Efendim
  • Şems ile Sohbet
  • Can Yücedir Göklerden
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 4
  • Sabır Kapısı
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 5
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi
  • Mesnevi (6 Cilt Takım)
  • Aşk Dile Gelince
  • Mesnevi'den Seçmeler
  • Mesnevi’de İnsan
  • Aşk Şiirleri
  • Eşq Pərvanəsi
  • Mesnevi Tercümesi Cilt - 2
  • Mesnevi Tercümesi Cilt - 3
  • Mesnevi Tercümesi Cilt - 5
  • The Masnavi
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi 2
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 8
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 2
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 3
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 4
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 6
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 7
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 9
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 10
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 11
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 12
  • Mesnevi-i Şerif Şerhi - 13
  • Mesnevi
  • Mesnevi 1
  • Mesnevi 2
  • Mesnevi 3
  • Mesnevi 4
  • Mesnevi 5
  • Mesnevi 6
  • Canan ile Sohbet
  • Maşuk ile Sohbet
  • Mesnevi'den Seçmeler
  • Divan-ı Şems
  • Mesnevi Dünya Rüyası
  • Mevlana'dan Masallar Set
  • Sen Allah’a Güven
  • Rumi Mecalis-i Seb'a Yedi Vaaz
  • Bütün Eserleri Seçmeler
  • Ölü Gibi Ol
  • Mesnevi Cilt 4-5-6
  • Mesnevi-i Manevi
  • Fihi Ma-fih ve Mecalis-i Seba'dan Seçmeler
  • Rumi
  • Mesnevi Tercümesi Cilt - 1
  • Mesnevi Tercümesi Cilt - 4
  • Mesnevi Tercümesi Cilt - 6
  • Fihi Ma Fih'ten Seçmeler
  • Mesnevi'den Hikayeler
  • Mesnevi (2 Cilt) & Manzum Tercüme
  • Mevlana Celaleddin Rumi'nin BÜTÜN ESERLERİNDEN SEÇMELER
  • Dert Etme Dua Et
  • Mesnevi'den Seçmeler
  • Akıllı Papağan
  • Dörtlükler - Rubailer
  • Mesnevî-i Muradiye
  • Makalat
  • Mevlana'nın Mesnevi'sinden Hikâyeler

Mevlana Celaleddin-i Rumi Alıntıları - Sözleri

  • "Nice dualar vardır ki ziyanın, helâk olmanın bedduanın ta kendisidir. Yüce Rabbimiz onları kereminden dolayı kabul etmez." (Mesnevi'de Geçen Hikayeler)
  • Orada çıxış edən hər bir alim ya keçmiş alimlərin sözünü, ya da övliyalardan bir kəramət danışırdı. Onlara diqqətlə qulaq asan Şəms dözə bilməyib dedi: - Nə vaxta qədər başqalarının sözü ilə zaman keçirəcəksiniz? Nə vaxt "qəlbim Rəbbimdən rəvayət etdi" deyəcəksiniz? Nə üçün başqalarının əsası ilə gəzirsiniz? Haradadır sizin sözləriniz? Haradadır sizin əsərləriniz? Sizin öz qəlbinizin sözü yoxdurmu? (Eşq Pərvanəsi)
  • “Cânım benim, ümitsizliğe düşme. Bütün canların ümidi gayb âleminden çıkageldi.” (Aşk Şehri)
  • Senin Allah demen, Allah'ın (c.c.) lebbeyk kulum -buyur kulum demesidir. Allah (c.c.) isminin zikrini herkese nasip eder mi, bunu sana nasip etmesi az şey mi? (Mesnevi'de Geçen Hikayeler)
  • 'Şimdi sorarım sana, Hangi aşk daha büyüktür ? Anlatılarak dile düşen mi, Anlatılamayıp yürek deşen mi ?' (Canan ile Sohbet)
  • Altı kişinin kusurlarını, ayıplarını arkasından söylemek gıybet olmaz: 1. Günah işlemesine engel olmak için söylemek. Bir kimse, babasından gizli haram, günah ve suç işleyince, babasının engel olacağını bilenin, babasına söylemesi veya yazarak bildirmesi gıybet olmaz. Mani olacağı bilinmiyor veya fitne çıkacağı tahmin ediliyorsa elbette haber verilmez. Çünkü düşmanlığa sebep olur. 2. Kusur işleyene acıdığı için söylemek. Bir şeyi bilmeyene nasihat vermek, satılmakta olan malın kusurunu müşteriye haber vermek, evlenecek erkeğe, nikah edeceği kızın ayıbını, kusurunu veya evlenecek kıza, evleneceği erkeğin ayıbını kusurunu haber vermek gıybet olmaz. 3. Müslümanları onun şerrinden, kötülüğünden korumak için söylemek. İnsanları haksız yere döveni, mallarını gasp edeni, çalanı, yahut dili ile söverek, iftira ve gıybet ederek zarar vereni söylemek gıybet olmaz. 4. Bir âlime söyleyip, o kusurun dindeki hükmünü (fetvasını) öğrenmek için söylemek. 5. O kusur, ona isim olmuşsa, onu bu isimle tanıtmak mecburiyetinde olmak. 6. Din düşmanlarını, İslâmiyet'i yanlış anlatanları ve yazanları Müslümanlara açıklayıp haber vermek. İnsanlar arasında bir hastalık hâline gelen gıybetten, bunları yapanları sakındırmalıdır. Bu, hem ona, hem de topluma en büyük hizmettir. (Gece Gibi Ol)
  • "Aynan, bilir misin, neden gammaz değil? Yüzünden tozu, pası silinmemiş de ondan!" (Mesnevi-i Şerif Şerhi - 1)
  • Peki gönül dediğin nedir? Senin bağında açılmış bir çiçek. (Divân-ı Kebir'den Seçmeler)
  • Varlık yoklukta gizlenmiştir. (Mesnevi'den Her Güne Bir Hikmet)
  • Gerçekten de ben Rabbime gidiyorum 37/99 O'na tevekkül ederim. O bana yeter. (Bütün Eserleri Seçmeler)
  • Gelecek, onu görene kadar şekilsizdir. Bir parayı havaya attığında iki olası gelecek vardır, birinde para yazı gelir, diğerinde tura, ama sen görene kadar ikisi de değildir." (Ben Bende Değil)
  • Kendi tuzağına tutulmuşsun, nasıl avcılık bu? Kendi evini soymadasın,ne biçim hırsızsın sen? (Aşk Şehri)
  • "Aslında uzak düşen kişi, yine vuslat zamanını arar." (Mesnevi-i Şerif Şerhi - 1)
  • Mizacım gereği hiçbir kalbin kırılmasını istemem. (Fihi Ma Fih)
  • Allah der ki; Kimi benden çok seversen onu senden alırım. Ve ekler; Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım. Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, Sabır taşar, Canından saydığın yar bile bir gün el olur. Aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür. Düşman kalkar dostun olur. Öyle garip bir dünya, Olmaz dediğin ne varsa olur. Düşmem dersin düşersin. Şaşmam dersin şaşarsın. En garibi de budur ya; Öldüm der durur yine de yaşarsın… Mevlana Celaleddin Rumi Fazla söze gerek bırakmamış Mevlana: Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım……… (Mesnevi)
  • "Maddi bedenlerimiz, sûretlerimiz ve dış görüşümüz birer testi gibidir. Güzellik ise ilâhi bir şaraptır. Cenab-ı Hakk, bana Leyla'nın suretinde şarap sunmaktadır. Sizin onu görmeniz, benim görmemden çok farklıdır." (Gül Bahçesi)
  • Sen beni bıraktın da derdin bırakmadı. Hakikaten de derdin, gamın, senden vefalıymış! (Seçme Rubailer)
  • İnsanların çoğu, insan yiyen canavar gibidir. Onların selam vermelerine pek güvenme. Emin olma... Hepsinin gönülleri şeytan yatağıdır. Kendileri de insan şeytanıdır. (Gül Bahçesi)
  • Öyle bir arkadaş istiyorum ki, benim derdimi kendine dert edinsin.Fakat öyle kendinden geçsin ki neşe ile gamı birbirinden ayırt edemesin. (Aşk'a Gel)
  • Nice tatlılar vardır ki şeker gibidir, fakat o şeker içinde zehir gizlidir. (Mesnevi)