Metafizik - Aristoteles Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Metafizik kimin eseri? Metafizik kitabının yazarı kimdir? Metafizik konusu ve anafikri nedir? Metafizik kitabı ne anlatıyor? Metafizik kitabının yazarı Aristoteles kimdir? İşte Metafizik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Aristoteles
Çevirmen: Ahmet Arslan
Yayın Evi: Divan Kitap
İSBN: 9786054239627
Sayfa Sayısı: 702
Metafizik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Felsefe tarihinin en büyük filozoflarından biri Aristoteles ise, Aristoteles'in de tartışmasız en önemli ve tarih boyunca gerek Batı Hıristiyan, gerekse Doğu İslâm düşüncesi üzerinde en geniş kapsamlı etkide bulunmuş eserlerinden biri Metafizik'tir. Bir sonraki bölümde ayrıntılı olarak sergileneceği üzere bu esere şimdiye kadar içlerinde Fârâbî, İbni Rüşt, St. Thomas, Albertus Magnus gibi birinci sınıf filozoflar da olmak üzere sayısız düşünür ve yazarlar tarafından küçüklü, büyüklü sayısız şerh, haşiye, açıklama yazılmış ve üzerinde de en büyük sayıda araştırma ve inceleme yapılmıştır.
Esas itibariyle Aristoteles'in varlık öğretisi (ontoloji) ve tanrıbilimini (teoloji) içeren bu eser, ayrıca bize onun kuvve-fiil öğretisi, dört neden kuramı, bilimler sınıflaması, bilim anlayışı vb. gibi çeşitli önemli konular hakkındaki görüşlerini sergilemektedir.
Metafizik Alıntıları - Sözleri
- Yağmurun çok yağması kayanın üzerinde ot bitirmediği gibi çok eğitim de ahmak olana bir fayda sağlamaz.
- Hakikati araştırmak hem zor hem kolaydır. Bir diğer ifade ile hiç kimse tam olarak gerçeğe erişemez ama ondan tümüyle uzakta değildir. Herkes doğaya ilişkin doğru şeyler söyler. Bunlar gerçeklik arayışımız da bir hiç ya da çok az ifade edebilir ancak ortaya farklı düşüncelerin oluşturduğu küme kuşkusuz verimli sonuçlar doğurur 'kim bir kapıya nişan alıp da isabet ettiremez ? Atasözünü anımsatan böyle bir durumda araştırma kolaydır ancak bir hakikati bütünüyle erişebilsem bile hedefimizi tam on ikiden vuramıyor olmamız arayışımızın zor olduğunu gösterir.
- Genel olarak bilen ve bilmeyeni ayırabilmeye ilişkin ipucu bilenin öğretebilme imkanına sahip olmasıdır...
- “insanın her şeyin ölçüsü olduğu"nu göstermez; çünkü algı, İrademizin bir fiilinden doğmaz.
- Bir dizi deneysel kavramdan bütün benzeri durumlar için geçerli tümel bir yargı oluşturulduğunda sanat ortaya çıkar.
- Örneğin hastalığın tözü sağlıktır (çünkü hastalık, sağlığın yokluğu ile kendisini gösterir). Sağlık ise hekimin zihninde olan kavram, bilginin konusu olan kavramdır. Çünkü sağlıklı olan şu türden bir düşünceler dizisinin sonucu olarak meydana gelir: Sağlık filanca şey olduğuna göre eğer sağlıklı olmak istiyorsak, zorunlu olarak şu diğer şeyi, örneğin dengeyi gerçekleştirmek gerekir. Bu dengeyi meydana getirmek için de sıcaklık gerekir. Hekim böylece adım adım düşünce aracılığıyla, meydana getirilmesi bizzat kendisinin elinde olan nihai bir şeye kadar çıkar ve bu noktadan itibaren başlayan harekete, yani sağlığı meydana getirmek üzere başlatılan sürece “yapma, gerçekleştirme” denir. O halde bundan mantıki olarak, bir anlamda, sağlığın sağlıktan, evin evden, maddi olanın maddi olmayandan çıktığı anlaşılmaktadır. Çünkü hekimlik ve yapı sanatı, sağlığın ve evin formudurlar.
- Senin madden, senin formun, senin hareket ettirici nedenin, genel kavramları bakımından aynı olmakla birlikte benimkilerden farklıdır.
- şairler büyük yalancılardır....
- "...; fakat eğer gerçekten hiçbir ezeli olan olmasaydı, oluş da mümkün olmazdı."
- Bir sonuca varmayacağını düşünen hiç kimse, bir şey yapmaya kalkmaz. Sonra bu takdirde dünyada akıl olamaz. Çünkü insan, hiç olmazsa akıllı bir insan, her zaman bir ereğe ulaşmak için eylemde bulunur. Bu şey ise bir sınırdır; çünkü erek, bir sınırdır.
- Bir şeyi bildiğimizi o şeyin nedenlerini tanıdığımız zaman düşünürüz ;
- "Bir şey olmayacak."
- Biz ancak nedenleri bildiğimizde bildiğimizi düşünürüz.
Metafizik İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Eser ciddi manada bir okuma istiyor. Terimler çok fazla. Anlamlarını bilmeden anlamak da zor oluyor akışı. Ben haddim olmayarak okumaya giriştim ama alt yapım olmadığı İçin açıkçası verim alamadım. Ama ilgilisi ve meraklısı kesinlikle okumalı. Sanırım bu konuda daha yalın bir kitap okumalıyım. Felsefe tarihinin en büyük filozoflarından biri Aristoteles ise, Aristoteles'in de tartışmasız en önemli ve tarih boyunca gerek Batı Hıristiyan, gerekse Doğu İslâm düşüncesi üzerinde en geniş kapsamlı etkide bulunmuş eserlerinden biri Metafizik'tir. Bir sonraki bölümde ayrıntılı olarak sergileneceği üzere bu esere şimdiye kadar içlerinde Fârâbî, İbni Rüşt, St. Thomas, Albertus Magnus gibi birinci sınıf filozoflar da olmak üzere sayısız düşünür ve yazarlar tarafından küçüklü, büyüklü sayısız şerh, haşiye, açıklama yazılmış ve üzerinde de en büyük sayıda araştırma ve inceleme yapılmıştır. Eser esas itibariyle 14 bölümden oluşur. Eserde Aristoteles'in varlık öğretisi (ontoloji) ve tanrıbilimini (teoloji) içeren bu eser, ayrıca bize onun kuvve-fiil öğretisi, dört neden kuramı, bilimler sınıflaması, bilim anlayışı vb. gibi çeşitli önemli konular hakkındaki görüşlerini sergilemektedir. Keyifli okumalar... (Hikmet)
Harika bir kitap; Aristo’nun felsefe dünyasında ki karizması bir yana özellikle kendisiyle çelişik görülen bir alanla ilgili olması ise apayrı bir önem atfediyor bu kitaba. Aristoculuğun salt mekanik sekülerizme, platonculuğun ise artık tamamiyle üfürükçülüğe indirgendiği bu çağda işin Aslının pekte öyle olmadığını bilhassa Aristo’dan okumak çok etkileyici hatta Aristo’nun metafiziği platonu aratmayacak derecede indirgemeci ve bağlayıcı fakat tek fark; Aristo’nun bunu görünenin arkasında ki görünmeyen kuvvetle açıklaması iken platonun ise görünmeyenin eksik ve çarpık bir şekilde ortaya koymasıdır. Ters bir okumayla dikkatin toplandığı yer açısından Aristo daha idealist platon ise daha materyalistir çünkü ikiside felsefesinin ana eksenine olan hayranlığı aksinde kuvvetli arayışlara itmiştir onları dolayısıyla Aristo’da nedensiz ilk neden olan tanrıyı; platonda ise gerçekliği çarpıtan bütün şeytani maddeyi görürüz oysaki platon tanrıcı Aristo ise hikmete çomak sokan bir şeytan olarak görülür. Velhasılı düşünce dünyası böyle dilemmalarla dolu fakat bu çelişkiler çok anlamlı bu vesile ile Aristo’dan metafiziği okumak çok önemli.. keşke platondanda sağlam bir kendinde doğa okuyabilseydik Saygılar… (Gökhan Aşkın BEKTAŞ)
Metafizik - Aristoteles: Bilmek isteyen kişi için bu çeviri oldukça güzel tanımlamalar içermektedir. Ben Metafizik kitabını inceleyip Varlık felsefesi dersim için bir makale hazırlamıştım. Bu makalemden yola çıkarak Metafizik nedir? Töz nedir? biraz bahsedeyim. Metafiziksel eylemle ilk defa “ilk felsefe” adı altında Aristoteles felsefesinde karşılaşırız. “İlk felsefe” de Aristoteles “Varlık ve onun temel belirlenimleri nelerdir?” sorusu ile meşguldür. Bu soru Metafizik ’in temel sorusudur. Metafizik, en bilinen ve en tartışılan kitaplardan birisidir. diyebiliriz. Aristoteles’in metafiziği, varlık olmak bakımından varlığı ve o varlığın özüne ait olan nitelikleri inceleyen bir bilim dalıdır. Çünkü Aristoteles’e göre, varlık olmak bakımından varlığı incelemek ya da bir ve aynı doğayla ilgili şeylerin incelenmesi metafiziğe ait bir şeydir. Aristoteles’in Metafizik kitabı 14 farklı bölümden oluşmaktadır. Metafizik’in ilk cümlesi “İnsan doğaları gereği bilmek ister” şeklinde başlamaktadır. Yani buradan anlayacağımız şey insan eğer doğası gereği bilmek istiyorsa, doğaya uygun davranmak, bilginin yolundan ve bilgelik sevgisi olan felsefeden sapmaması gerekmektedir. Bu sayede insan aklının feneri hiç sönmez ve gözleri aydınlığa her zaman açık olur. Metafizik kitabında töze ilişkin tanımların hepsini bulmak mümkündür. Metafizik kitabının ilk cümlesi “insan doğaları gereği bilmek ister” şeklinde başlamaktadır. Yani buradan anlayacağımız şey insan eğer doğası gereği bilmek istiyorsa, doğaya uygun davranmak, bilginin yolundan ve bilgelik sevgisi olan felsefeden sapmaması gerekmektedir. Bu sayede insan aklının feneri hiç sönmez ve gözleri aydınlığa her zaman açık olur. Aristoteles Metafizik kitabında varlığa “töz” olarak bakmıştır. Varlık birçok anlama gelmektedir. En genel anlamda bildiğimiz tanımı şudur; o, bir şeyin olduğu şeyi veya tözüdür. Başka bir anlamda bir niteliği veya niceliği bu tür diğer yüklemlerden birini ifade eder. Aristoteles varlık kavramı ile ilgili olarak bu görüşün açık bir biçimde Metafizik’in IV. kitabının başında ortaya konulmuştur. Aristoteles, “bazı şeylere var olanlar” der çünkü o var olan şeylere “töz” der (Metafizik,1003b6). Metafizik kitabının en bilinen ve en tartışılan bölümü 12. kitaptır. Grekçe ismi Lambda’dır. Aristoteles’in Metafizik kitabında bir özet niteliği taşıyan kitabı 11. kitap, Grekçe ismi Kappa’dır. Kappa kitabı, Beta kitabından başlayarak 12. kitaba (Lambda) kadar öncekilerin bir özeti gibidir. Yani genel olarak Kappa kitabı için “metafiziğin tekrarı” diyebiliriz. 12. kitap Lambda ise Metafizik’in odak noktası gibidir. Lambda, özellikle töz, ilke, imkân, akıl (nous), devinmeyen devindirici ve tanrı gibi temel kavramları tartışmaya açması bakımından önemlidir. Aristoteles Lambda kitabını, yeni bir başlangıç yapma noktası gibi ele alır. Lambda kitabını, Metafizik’in en önemli kitabı kılan şey, onun varlığının temel tözünü yani “hareketsiz ilk hareket ettirticiyi" anlatmasıdır. Töz nicelik ve nitelikten farklıdır. “Araştırma töz hakkındadır, çünkü tartışma konusu olan şey, tözün nedenleri ve ilkeleridir.“ (Metafizik,1069a18–18) Aristoteles sistemli ve sınıflayıcı aklıyla, bir metafiziğin, iki mantığın, üç ahlâkın, dört bilim araştırmaları anlayışının kurucusu olmuştur. Aristoteles’in bir benzeri ile kendisinden ancak 2000 yıl sonra Immanuel Kant’ın şahsında ve düşüncelerin de karşılaşıyoruz. Aristoteles Metafizik’i, Fizik’in çatısı olarak görür. İnsan bir metafizik varlıktır. Yani eylemin adıdır. Şuna şu demek metafiziktir. Genel bir anlamda metafizik “neyin gerçekten var olduğu” sorusunu ele almaktadır. Aristoteles, varlığın gerçekten ne olduğu sorusuna, ilk felsefenin önemine ve töz kavramına ontolojik açıdan yeni bir boyut kazandırmış, ontolojinin ve metafiziğin doğrultusunda hakikaten bilinebileceğine ışık tutmuştur. Bu bağlamda Metafizik, felsefe tarihinde büyük ve önemli bir yere sahip olmuş ve Aristoteles’ten sonra gelen filozoflar da bu eseri yorumlamaya çalışmışlardır. Aristoteles Metafizik’te varlığın yapısını, varlığa dair ilkeleri ve nedenlerin nedenini sorgulamaktadır. Varlığın ilk kategorisinin töz (ousia) olduğunu, varlığın incelenmesinin öncelikle tözün incelenmesi olduğunu ileri süren Aristoteles, asıl anlamda varlığı yani herhangi bir anlamda varlığın töz olarak vurgulanabileceğini belirtir. Aristoteles’e göre “varlık nedir?” sorusunun cevabı tözün ne olduğuyla alakalıdır. Töz kavramı “ousia” olarak da bilinmektedir. Ousia çoğu zaman öz kavramı ile karıştırılmıştır. Bu konuda ayrım yapmak için şunu söyleyebiliriz; Öz, töz olmadan düşünülemez. Felsefede genel bir yanılgı “bir şeyi o şey yapan şey” özü, “bir şeyin olmasının temel sebebi” olan töz ile aynı sayılmaktadır. Töz kavramı birçok filozoflar da farklılık gösterir. Bu farklılığın sebebi ise filozofların yorumlama şekline bağlıdır. Basit bir şekilde töz, var olmak için başka hiç hiçbir şeye ihtiyaç duymayan, kendi varlığının nedeni olandır. Öz ise bir şey ne ise onu o yapan özelliktir lakin tözden önce gelmez, töze bağlı olarak meydana gelir. Ortaya koyulduğu şekliyle töz, “bütün değişmelerin ve gelişmelerin temelinde duran, olanı taşıyan ama kendisi değişmez olan şey” olarak kendisini değişmeli olanak, değişen olarak temellendirilendir. Töz problemin de, ister var olma, ister bir şeyin var olması, ister var olanın yapısı ya da bir var olanın o var olan olmasının ne olduğuyla alakalıdır. Olan ya da ortaya koyulan hakkındaki kavrayış, bilinçten bağımsız var olan nesnel gerçekliği ve yine nesnel gerçekliğin varlığı üzerinde yükselen bilinci, birbirlerinin varlıklarını karşılıklı olarak zorlukla gerektirmektedir. Bir şeyin o şey olmasını meydana getiren, onun varlığının bilgisi bakımından söz konusu edilsin, tözün neliği ve bilgisi tümüyle iki uçlu olmakla birlikte, bilenin ve bilinenin birliği söz konusu etmekte görünmektedir. (Ayşenur)
Kitabın Yazarı Aristoteles Kimdir?
Aristoteles ya da kısaca Aristo (Yunanca: Ἀριστοτέλης Aristotelēs; Eski Yunanca /aristoˈtelɛːs/; Yeni Yunanca /ˌaris̩toˈteʎis̩/)
Antik Yunan filozof. Platon ile Batı düşüncesinin en önemli iki filozofundan biri sayılır. Fizik, gökbilim, ilk felsefe, zooloji, mantık, siyaset ve biyoloji gibi konularda pek çok eser vermiştir.
MÖ 384 veya 385'te, günümüzde Athos tepesi olarak adlandırılan tepenin yakınlarında ufak bir Makedonya kenti olan Stageira'da, Makedonya kralı II. Amyntas'ın (Philippos'un babası) hekimi olan Nikomakhos'un oğlu olarak dünyaya gelir. MÖ 367 veya 366 'da 17 yaşında Platon'un Atina'daki akademisine (Akademeia) girmesiyle Platon'un en parlak çömezlerinden biri olur. Tütör yahut yardımcı hoca olarak çalıştığı dönemde, okuma tutkusuyla tanınır; (Platon, belki de bir tür tenezzülle, ona "okuyucu" lâkabını takar) Daha sonraları Akademia'daki öğretime kendisi de katkıda bulunur: kimi zaman Platoncu savları rakip Isokratos okuluna karşı savunmak için geliştiren, hatta zaman zaman da Evdamos ya da Can üzerine (Peri tes Psykhes) yazılarında olduğu gibi, bu tezleri büyükseyen diyaloglar yazar. Gryllos yahut Retorik üzerine Aristoteles'in diyalog yazarlığı dönemine aittir.
Platon MÖ 347'de öldüğünde, Akademeia'nın başına ardılı olarak Spevsippos'u atamıştır. Antik Çağ'dan itibaren yaşamöyküsü yazarları -herhalde kötücüllüklerinden- Platon'un bu seçiminde Aristoteles'in Akademeia'yı terk etmesinin asıl nedenini görüyorlar. Aristoteles'in en azından Spevsippos'a karşı kalıcı bir garez duyduğunu biliyoruz. Aynı yıl, belki de ustasının teşvikiyle, Ksenokratos ve Theophrastos ile bugün Biga Yarımadası olarak anılan Troas bölgesindeki Assos kentine gönderilir. Orada Tiran Atarnevs'li Hermias'ın siyasî danışmanı ve dostu olur. Aynı esnada, özgünlüğünü daha o zamandan belli eden bir okul kurar. Bu okuldaki girişimleri arasında yaşambilim üzerine çalışmaları yer alır. 345-344 yıllarında, belki de Theophrastos'un daveti üzerine, komşu Lesbos (Midilli) adasının Doğu kıyısındaki Mytilene (Midilli) kentine varır. 343'te Pella'daki (Bugün Ayii Apostili) Kral Makedonyalı Philippos'un sarayına, oğlu İskender'in eğitimini üstlenmek üzere çağırılır. 341 yılında Perslerin eline düşen Hermias'ın feci sonunu Pella'da öğrenir, anısına bir ağıt düzer. Gerek Pella'da ikamet ettiği sekiz senelik dönem, gerek eğitmenlik vazifesinin içeriği hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz. Philippos'un ölümüyle M.Ö. 335 İskender tahta oturur. Aristoteles Atina'ya dönüp Akademeia'ya rakip olarak Lykeion'u, ya da diğer adıyla Peripatos 'u (öğrencileriyle içinde dolaşarak tartıştıkları bir tür çevresi sütunlarla çevrili avlu ya da galeri) kurar. Lykeion'lulara verilen Peripatetikoi adı buradan geliyor. Burada on iki sene ders verir. M.Ö. 323'te Büyük İskender'in bir Asya seferi esnasında ölmesi üzerine Atina'da Makedon karşıtı bir tepki dalgası peydah olduğu vakit, aslında Makedonculuk zannı taşıyan Aristoteles'e karşı, dine saygısızlık davası açılması söz konusu olur. Bir ölümlüyü -Hermias'ı- anısına bir ilâhi yazarak ölümsüzleştirmekle itham edilir. Bunun üzerine Aristoteles, Sokrates'in yazgısını paylaşmak yerine Atina'yı terk etmeyi seçer: kendi deyişiyle, Atinalılar'a "felsefeye karşı ikinci bir suç işlemeleri" fırsatını tanımak istemez. Annesinin memleketi olan Eğriboz (Evboia) adasındaki Helke'ye Khalkis sığınır. Ertesi yıl M.Ö. 322'de, altmış üç yaşında hayatını kaybeder.
Aristoteles Kitapları - Eserleri
- Poetika
- Atinalıların Devleti
- Nikomakhos'a Etik
- Politika
- Retorik
- Metafizik
- Organon 1 - Kategoryalar
- Hayatı Her Gün Yeni Baştan Keşfetmek
- Ruh Üzerine
- Hayvanların Hareketleri Üzerine
- Fizik
- İkinci Çözümlemeler
- Ekonomi
- Organon 2 - Önerme
- Organon 6 - Sofistçe Çürütmeler
- Oluş ve Bozuluş
- Magna Moralia
- Eudemos'a Etik
- Gökyüzü Üzerine
- Organon 3 - Birinci Analitikler
- Yorum Üzerine
- Doğa Bilimleri Üzerine
- Aristoteles Eğitim Üzerine
- Felsefe Yapmaya Çağrı Protreptikos
- Organon - Topikler
- Theta
- Felsefeye Çağrı
- Protreptikos - Evren Üstüne
- Problemeta Physica
- Politics & Constituion of the Athens
- Poetika
Aristoteles Alıntıları - Sözleri
- Resimlere bakmaktan hoşlanırız; çünkü onlara bakarken öğrenebiliriz. (Poetika)
- "...Gerçi kendi başına gökyüzü olmakla bu gökyüzü olmak birbirinden farklıdır." (Gökyüzü Üzerine)
- Bütün nimetlere fazlasıyla doymuş olan sizler yüreğinizdeki taşkınlığı dizginleyerek kibrinize gem vurun. (Atinalıların Devleti)
- eğer hakikati hakikat olduğu için ararsak ulaşırız. (Protreptikos - Evren Üstüne)
- İlkin ismin ve fiilin, sonra inkar ve tasdikin, önerme ve sözün ne olduğunu ortaya koymak gerekir. Sesin çıkardığı sadalar ruh hallerinin işaretleridir. Yazılmış kelimeler sesin çıkardığı kelimelerin işaretleridir. Yazı her insanda (bir olmadığı gibi, konuşulan kelimeler de bir değildir; her ne kadar bu deyimlerin doğrudan doğruya işaretleri oldukları ruh halleri herkeste bir ise de; tıpkı bu hallerin, hayalleri oldukları şeylerin aynı oldukları gibi. (Organon 2 - Önerme)
- Mutluluk nedir? Bilgili insanlar ve çoğunluk bu konuda aynı görüşte değil. Buna göre zenginlik ya da haz gibi şeyler mutluluktur. Bazen mutluluk duruma göre değişir, Örneğin hastayken sağlık fakirken zenginlik, bilgisizken bilmek ya da bizden daha iyi durumda olanlar mutlu olarak düşünürler. (Nikomakhos'a Etik)
- Gerçekte, biz tartışmada iki şeyin aynı veya ayrı olduklarını ortaya koyabilirsek, aynı tarzda tarifler için de bol bol deliller bulmaya muktedir olacağız. Böylece nesnelerin özdeş olmadıklarını gösterdik mi, tarifi yok etmiş olacağız. Bununla beraber şimdi koyduğumuz kaide için karşılıklılık bulunmadığını kaydedelim. Çünkü tarifi teşkil etmek için iki nesnenin özdeşliğini ispat etmek yetmez, halbuki tarifi yok etmek için bu özdeşliğin bulunmadığını ispat etmek yeter. (Organon - Topikler)
- Var olan bütün şeylerden bazıları hiçbir başka şey hakkında doğrulukla bütüncül olarak tasdik edilmeyecek bir tabiattadırlar (sözgelimi Kleon ve Kallias, başka deyişle ferdî olan ve duyulabilen); halbuki başka şeyler o şey hakkında tasdik edilebilirler (çünkü bu ferdî şeylerden her biri hem insandır, hem de hayvan); daha başka şeyler de başka şeyler hakkında tasdik edilirler, halbuki onlar hakkında, önce olan hiç bir şey tasdik edilmez; nihayet daha başkaları da daha başkaları, başkaları da onları kendileri hakkında tasdik edilirler, sözgelimi, insan, Kallias hakkında, hayvan da insan hakkında. (Organon 3 - Birinci Analitikler)
- Zaman vardır, ama ancak devinim varsa, çünkü zaman yalnızca devinimin ölçüsüdür. (Gökyüzü Üzerine)
- Birçok olayın olasılığa aykırı gerçekleşmesi olası bir şeydir. (Poetika)
- Bize kötü olan şeyi yaptıran hazdır ve bizi doğru olandan uzak tutan acıdır. (Aristoteles Eğitim Üzerine)
- "Eylemse, zamanı da imleyen, parçası ayrı olarak hiçbir şey imlemeyendir." (Yorum Üzerine)
- "Her şeyi kendi anlayan iyidir, doğruyla ikna edilen de iyidir, hem kendi anlamayıp hem de başkasını dinlemeyen boş insandır."* (Nikomakhos'a Etik)
- Söz edilebilir bence. Peki her birinin iyileri acaba onun uğruna yaptığımız şey mi? Yani hekimlikte iyilik sağlıkken, askerlikte başarı, mimarlıkta ev ya da başka şeyler; iyi için amaca göre farklı şeylerden söz edebilir miyiz ? (Nikomakhos'a Etik)
- Bir kentte kadınların durumu iyi bir şekilde düzenlenmediyse, o kentin yarısı için iyi bir anayasa yok demektir. (Politika)
- ... senin için küçük bir şey ama benim için büyük. (Eudemos'a Etik)
- Hiçbir şey sevgiye alışkanlıkların olmasından daha çok Zarar veremez. (Ekonomi)
- "...Zira kimilerinin dediğine göre, başkanın başkayla karışması imkânsızmış, çünkü karışmanın ardından var ve başkalaşmamış olmalarından ötürü, o an daha önce olduğundan daha karışmış değillermiş, hatta benzer durumdaymışlar, ikisinden biri bozulsaymış, bu karışmak olmazmış, biri var biri yok olurmuş, karışım ise benzer durumdaki şeylerin karışımıymış.İki şey birleştiğinde karışanların her biri bozulmuşsa, yine aynıymış, çünkü bütünüyle var olmayanlara 'karışanlar' denemezmiş. (Oluş ve Bozuluş)
- Yaşlı bir adama şöyle bir göz verseler genç biri gibi görmeye başlar. Dolayısıyla yaşlılık, ruhun değil, ruhu olanın maruz kaldığı bir şey. Sarhoşlukta ve hastalıklarda olduğu gibi. İçeride başka bir şeyler bozulunca akletme ve temaşa etme de zayıflar, oysa kendisi hiçbir özelliğe ya da etkilenime sahip olmayan bir şeydir. (Ruh Üzerine)
- Bilgelerin şu deyimi tanrısaldır: "Ruhun cezasını çekmesi gerekmektedir ve bizler ne olduğu bilinmez büyük suçların cezası içinde yaşamaktayız." (Felsefe Yapmaya Çağrı Protreptikos)