Mevlana - İskender Pala Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Mevlana kimin eseri? Mevlana kitabının yazarı kimdir? Mevlana konusu ve anafikri nedir? Mevlana kitabı ne anlatıyor? Mevlana kitabının yazarı İskender Pala kimdir? İşte Mevlana kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: İskender Pala

Çevirmen: Yahya Bayram

Tasarımcı: Utku Lomlu

Yayın Evi: Kapı Yayınları

İSBN: 9789944486491

Sayfa Sayısı: 120

Mevlana Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yaydan fırlayan ok gibidir ağızdan çıkınca bir söz. 

Ve hiç geri dönmüş değildir atıldıkta sonra bir ok. 

Seli başından bağlar ileriyi gören kişi. 

Ve geçtiği yerleri harap eder baştan bağlanılmayan sel. 

Ne tükenmez hazinesin sen ey dil ve ne devasız bir dert!

- Anadolu Celâleddin

- Dinle Neyden 

- Ambardaki Fareler

- Sır odur ki gizli gerek

- Dili kontrol edebilmek

- Lokman ile efendisi

- Alçal ki yükselebilesin

- Akıl ile ruh

- Bir iksirdir sabır

- İki bedende tek gönül

- Kuşun avcıya ettiği

(Tanıtım Bülteninden)

Mevlana Alıntıları - Sözleri

  • zamanı öğrendim. yarıştım onunla... zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
  • "Sabır da kutlu bir giysi"diye karşılık verdi Lokman, "Üzüntüyü önlüyor o da."
  • Hamdım, piştim, yandım...
  • Şeb-i arus, yani düğün gecesi. Müstesna âşığın, "Can Musam Tur Dağına çıktı; benim buluşma zamanım geldi" dediği geceydi o. "Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde arama. Bizim mezarımız arif kişilerin gönüllerindedir." dediği geceydi.
  • Ne yapayım iki üç günlük dünyayı, seni bulduktan sonra!...
  • Sonsuzdur aşk, sahili olmayan bir deniz gibi sonsuz...
  • Varlık âlemine düştüğümüzdür bizim yokluk sermayemiz...
  • Ne tükenmez hazinesin sen ey dil ve ne devasız bir dert!..
  • Yine sırdaşım sen ol ey gönül, bu defa da sen ol yine sırdaşım.
  • Aşk da, âşıklık da en güzel meslektir bize. Ve Sevgili'nin yüzü yoksa eğer gözümüzde, aşk da haramdır bize, âşıklık da.
  • ... sevgidir bal eden ağuyu. Ve sevgidir altın eden bakırı...

Mevlana İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Genelde romantik bir dille yazılan eserleri pek sevmem. Ama kalitelisi de bir başka oluyormuş elbet :) Pala'nın bu konudaki farkı eserlerinde salt romantizmi kullanmayıp bunu bilgi ve kültürle harmanlamasından kaynaklı diye düşünüyorum.Hem ruhunuza hem de aklınıza hitap ediyor. Şiirin, edebiyatın ve öğrenmenin zevkini bir arada tattırıyor okuyucuya. Ancak  bu kitap için  bir istisna olarak şunu bilmenizi istiyorum, Mevlanayı tanımak, şems - mevlana bağını detaylı bir şekilde  öğrenmek isteyenler için kesinlikle tek başına yeterli  bir kaynak olamaz.Çünkü yazar  15 sf gibi kısacık bir bilgilendirmenin ardından eserin geri kalan kısmını  Mevlanadan alıntılar yaparak, rubailerle gazellerle tamamlamış. İçerik kısmdan biraz daha detaylı bahsedecek olursam,  Mevlana eserine evliya şehrinin tanıtımı ile başlayan Pala, ikoniondan Konya'ya, celaleddinden Mevlana'ya doğru yol alan dönüşüme dair  bilgilendirmeler yapıyor.Sultanu'l - Ulema (alimlerin sultanı) diye anılan Bahaeddin Veled'in, oğlu Celaleddindeki cevheri farkedip, ilim tahsisi için Anadolu'ya doğru yollara düşmesinden, Mevlana'nın gönül dostu şems ile karşılaşmasından ve aralarındaki muhabbettenden kısa bilgiler veriyor.Ve mesneviden sembolik ifadelerle zenginleştirilen anlatımları bize sunuyor. Biliriz ki bu sembolik anlatımlar tasavvufta oldukça yaygındır. Bilgiyi aktarma aracı olarak kullanılan sembolizm bize geniş hayal gücü ve ifade imkanı sunar. Bu bakımdan somut olarak sembolleştirilmiş ifadelerin altında soyut düşünceler,duygular yatar.Tıpkı şems aşkı gibi. "Şems bir bahane,bir vasıta,bir sembol,belki bir addı,İçinde yanan ilahi aşktı." Daimi arayışlar, özlemler ve hatta kavuşmalar dahi hep bu yoldaydı. Kainatta her şey aşk ile vücüt bulmaktaydı ve  önemli olan bu ilahi aşkın kainattaki tezahürünü görüp, işidip hissederek yaşamaktı. Aşk benden doğmadı aşk beni doğurdu diyen mevlana ise bunu en iyi eda edenler arasındaydı.     Benim için her bir sayfası ayrı keyifli olan bu eseri, sizin de   gönlünüze iyi geleceğini düşündüğüm için tavsiye ediyor ve keyifli okumalar diliyorum. (Lina)

Konya'dan dünya'ya bir nefes: Beklediğimin altında bir şekilde kaleme alınmış. İskender Pala, Mevlana Celaleddin Rumi hakkında daha detaylı yazar diye düşünmüştüm. Belki de Mevlana hayatının çok yoğun olması ve okuyucunun sıkılmaması için kısa tutulması bilinçli bir tercih de olabilir. Mevlana ile yeni tanışacaklar için yeterli, ön bilgisi olanlar için küçük hacimli.iyi okumalar (meHmet.b)

İskender Pala değerli yazarımız... Daha önce okuduğum OD , MİHMANDAR, AŞKNAME, İSTANBULCUNUN SANDIĞI vb. Eserlerinde olduğu gibi bu eserde de müthiş heyecanlandım... İnanılmaz güzel ve akıcı bir eser... Kitabı elinizden düşürmek mümkün değilll... Hz. Mevlana... Men bende-i kur'anem eger candarem Men haki reh-i Muhammed Muhterem ( Benim canım var oldukça , Kur'an ın kölesiyim ... Ben Muhammed Mustafa 'nın yolunun tozuyum...) Dizeleri ile tanımıştım Mevlana'yı ve hayatıma yön veren en muhterem kişilik olmuştu... Iskender Pala bu eseri ile Mevlana'ya olan aşkımı kamçıladı... Eserin başlangıcında Mevlana'nın özet bir hayatı anlatılırken, sonraki bölümlerde Mesneviden alıntılar yapılarak Öğretileri çok akıcı ve güzel bir anlatım ile okuyuculara sunuluyor. Mevlananın hayatına aşina olduğum için öğretilerin farklı bir şekilde sunulması eseri çok başarılı yapmış... Şiddetle tavsiye ediyorum... Ruhumun derinliklerine işledi her kelime , her cümle... Minnettarım yazar/iskender-pala (Sitare... Derviş Yunus Deyişiyle...)

Kitabın Yazarı İskender Pala Kimdir?

İskender Pala, 8 Haziran 1958 tarihinde Uşak‘ta Kayaağılı köyünde doğmuştur. Uşak Cumhuriyet ilkokulunda okudu. Kütahya Lisesi’nden mezun oldu. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Lisans tez çalışması Câmiu’n-Nezâir’dir. Yine İstanbul Üniversitesi’nde “Aşkî, Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Divânı” konusunda Doktora çalışması yaptı. 1983 yılında Doktorasını tamamladı.

1983 yılında Divan edebiyatı dalında doktor, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi‘nde doçent ve 1998 yılında Kültür Üniversitesi‘nde profesör oldu. Ortaokul ve liseler için Türkçe ve Edebiyat ders kitapları yazdı. Denemeler, hikayeler, fıkralar ve edebiyat araştırmacısı olarak çeşitli ansiklopedi ve dergilerde bilimsel ve edebi makaleler yayımladı. Düzenlediği Divan Edebiyatı seminerleri ve konferansları geniş kitleler tarafından takip edildi.

1979-1982 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji seminer kütüphane memurluğu yaptı. Hayatının ilerleyen dönemlerinde çeşitli sebeplerden dolayı askerlik mesleğini tercih eden İskender Pala, öğretmen subay olarak 1982 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığına girdi. 14 yıl 7 ay görev yaptıktan sonra 1996 yılında TSK‘dan ihraç edildi.

1982-1984 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Deniz Lisesi Komutanlığı’nda teğmen, 1984-1986 yılları arasında Üsteğmen olarak görev yaptı.

1986-1987 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde part-time Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi olarak çalıştı.

1987-1994 yılları arasında Yüzbaşı olarak, Dz.K.K.lığı Tarihi Deniz Arşivi kuruluş ve faaliyetleri görevinde çalıştı.

1994-1996 yılları arasında Tarihi Deniz Arşiv Araştırmaları ve Dz.K.K.lığı yayın faaliyetlerinin yürütülmesi görevinde çalıştı.

1996-1997 yılları arasında Öğretim yılı, MSÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Eski Türk Edebiyatı öğretim üyesi ve İSAM redakte kurulu üyeliği yaptı.

1997 yılında Öğretim yılında İstanbul Kültür Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda Uşak Üniversitesi öğretim üyesidir.

İskender Pala, 1980 yılında F. Hülya Avcı ile evlendi. Hilye Banu, Elif Dilasa adında iki kızı, Alperen Ahmet adında bir oğlu vardır.

Ödülleri :

1989 – Türkiye Yazarlar Birliği dil ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)

1990 – AKDTYK Türk Dil Kurumu ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)

1996 – Türkiye Yazarlar Birliği inceleme ödülü, (Şairlerin Dilinden)

2001 – Aydınlar Ocağı Kayseri Şb. Yılın Edebiyat Adamı ödülü,

2001 – YTB Uşak Halk Kahramanı ödülü,

2003 – “Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk” Yılın Romanı Ödülü

2013 – Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü,

Türk Patent Enstitüsü Marka Ödülü

İskender Pala Kitapları - Eserleri

  • Şah ve Sultan
  • Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
  • Od
  • Kitab-ı Aşk
  • Aşkname
  • Aşina Güzeller

  • Ah Mine'l-Aşk
  • ... Ve Gazel Yeniden
  • Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü
  • Atasözleri
  • Ayine
  • Katre-i Matem
  • Boğaziçi'ndeki Mücevher

  • Divan Edebiyatı
  • Divane Güzeller
  • Dört Güzeller - Toprak, Su, Hava, Ateş
  • Düşte Kalan
  • Efsane Güzeller
  • Gözgü
  • Gül Şiirleri

  • Güldeste
  • İki Darbe Arasında
  • Hayriyye
  • İki Dirhem Bir Çekirdek
  • Kadılar Kitabı
  • Kahve Molası
  • Kırk Ambar

  • Kırk Güzeller Çeşmesi
  • Kırkıncı Kapı
  • Kudemanın Kırk Atlısı
  • Leyla ile Mecnun
  • Mir'at
  • Muhteşem Şair Muhibbi
  • Müstesna Güzeller

  • Perişan Gazeller
  • Perî-şan Güzeller
  • Su Kasidesi
  • Şair Fatih: Avni
  • Şairlerin Dilinden
  • Şiirler Şairler Meclisler
  • Şir-i Kadim

  • Tavan Arası
  • Akademik Divan Şiiri Araştırmaları
  • Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi
  • Aşka Dair
  • Mevlana
  • Efsane
  • Hoş Sadâ

  • Kırklar Meclisi
  • Lale Devri
  • Mihmandar
  • İstanbulcunun Sandığı
  • Bülbülün Kırk Şarkısı
  • Şahane Gazeller 1
  • Üstatlar konuşuyor

  • Fetih ve Fatih
  • Nurundandır Bütün Nurlar
  • Mesela
  • İstanbul Bir Rüya
  • Karun ve Anarşist
  • Şahane Gazeller 2
  • Şahane Gazeller 3

  • Uzmanlar Konuşuyor
  • Barbarossa
  • Tarihimiz Konuşuyor
  • Türk Dili ve Kompozisyon
  • Yunus Emre
  • Şahane Gazeller 1- Fuzuli 
  • Nabi

  • Naili
  • Namık Kemal'in Tarihi Biyografileri
  • Necati
  • Nedim
  • Nef'i
  • Şeyh Galip
  • Aşkî

  • Baki
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Fatih'in Şiirleri
  • Abum Rabum
  • İtiraf
  • Kalp
  • Akşam Yıldızı

  • Şiirin Sultanları
  • Ortaöğretim için Divan Şiiri
  • Ahmed Paşa
  • Jennifer’ın Düğünü
  • Darbe: Kan ve Sultan
  • Aşk Bir Zamanlar
  • Neyzen Tevfik

  • Vali Hanım
  • Süleyman
  • Leyla ile Mecnun
  • Nizamülmülk
  • Kılıçarslan
  • Kervan
  • Düşte Kalan

  • Güldeste
  • Mevlanâ Celaleddin
  • Ah Mine'l Aşk
  • A-71
  • Şehir ve Kültür İstanbul

İskender Pala Alıntıları - Sözleri

  • Aşk da, âşıklık da en güzel meslektir bize. Ve Sevgili'nin yüzü yoksa eğer gözümüzde, aşk da haramdır bize, âşıklık da. (Mevlana)
  • "Sevgilinin Mahallesinde âşık kavgası hiç eksik olmaz,hatta sevgilinin Mahallesinin köpekleri onların kanları ile beslenir." (Şir-i Kadim)
  • Hak kulundan intikamın yine abdiyle alır Bilmeyen ilm-i ledünni anı kul yaptı sanır (Şiirler Şairler Meclisler)
  • İlk aşk günahı cennette işlenmiş, onun için aşk cennet duygusudur. Aşk cennetten çıkarıldığı için insana bu kadar fedakarlık yaptırır. (Ortaöğretim için Divan Şiiri)
  • Mutluluğun zevki paylaşılarak çıkar küçüğüm, lakin üzüntü tek başına yaşanır. (Abum Rabum)
  • Mezarlık bir ibrethanedir. İnsanı duaya sevk eden esrarlı sessizliklerin en muhteşem mabedidir o. (Tavan Arası)

  • Âşıkın ciğeri yandıkça, gözü yaş (su) döker. (Ah Mine'l Aşk)
  • Göz... Savaşı başlatan haberci. Bakış... Elde olmayan kader; ilahi kaza. Ve Aşk... Kalple göz arasında kutlu bir hadise... (Kitab-ı Aşk)
  • Dilberin eziyeti, rakibin düşmanlığı, ayrılığın ateşi ve gönlün zafiyeti... Meğer Allah beni bunca türlü dert için yaratmış. (Şiirin Sultanları)
  • 21. Derecelenme ve zıtlıklar olmayınca âlem yıkılır. Nitekim cahil de âlimin yerini tutamaz. 22. Su, ateşin yaptığı işi yapamadığı gibi; toprak da rüzgarın görevini yere getiremez. 23. Demirin işini altın beceremez; tuzun tadını ve çeşnisini de mücevher veremez. 24. Elin yaptığını ayak başaramaz; kalem de kılıcın çıktığı makama ulaşamaz. 25. Gözün yaptığını kulak yapamadığı gibi fare, akıl edip de zehiri düşünemez. 26. Çiftçinin yerini kuyumcu tutamaz, dülger de ayakabıcının işinden anlamaz. 27. Efendinin işini nasıl köle bilmezse, sultan da halkın işini bilemez. 28. Sıcak soğuğun yaptığını yapamazken; kuru hiç yaşın sonunu bilebilir mi? 29. Gölge güneşin eserini ne anlasın? İçki de Cemşit'in neşesini anlamaz ki zaten.. 30. İşte her şeyin bir zıddı vardır. Artık yaratılışındaki kabiliyet ölçüsünde bunu anlayıp hisseni al. (Hayriyye)
  • Mihr-ü mah ister cemalinden zekat Failatün Failatün Failat.. (Ey sevgili! Güneş ile ay (bile, sana hayranlıklarından dolayı) güzelliğinin zekatını isterler.) (Hoş Sadâ)
  • Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu Nazargâh-ı ilâhidir Makâm-ı Mustafa’dır bu NÂ Bî (Nabi)
  • Dahi mecâz u hakîkat ne olduğunu bilmez Hevâ-yı aşk sanır bir dil-i harâbım var |Nailî Benim, aşka tutulduğunu zanneden harabeye dönmüş bir kalbim var ki henüz neyin mecaz, neyin gerçek aşk olduğunu bile bilmiyor. (Şahane Gazeller 2)

  • Kişi kalbinde olanı Allah'tan başkasına bildirmeye mecbur değildir. (Kervan)
  • Geçmiş zamanın puslu hatıralarıdır kimlikler giydiren ruhlarımıza ve geçmiş zamanlar neşeli ve sevinçleriyle, hüzünleri ve acılarıyla en çok tavan arasında saklanırlar. (Tavan Arası)
  • Hamdım, piştim, yandım... (Mevlana)
  • Yıkılıptır şu cihân sanma ki bizde düzele Devleti çerh-i deni verdi kamu mübtezele Şimdi ebvab-ı saadette gezen hep hezele İşimiz kaldı heman merhamet-i Lemyezele İkbali / Cihangir (Şiirin Sultanları)
  • Ölüm... Acı olduğu kadar mecbur, ürkütücü olduğu kadar alışılmış, aykırı görüldüğü denli doğal ve kovulmak istendiğince kucaklanmış. Hayatla birlikte var; insanla birlikte yok. (Mir'at)
  • gel, yine gel, ne olursan ol yine gel (Mevlanâ Celaleddin)
  • Sevmek, tanımakla başlar. (Müstesna Güzeller)