Mikado'nun Çöpleri - Melih Cevdet Anday Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Mikado'nun Çöpleri kimin eseri? Mikado'nun Çöpleri kitabının yazarı kimdir? Mikado'nun Çöpleri konusu ve anafikri nedir? Mikado'nun Çöpleri kitabı ne anlatıyor? Mikado'nun Çöpleri PDF indirme linki var mı? Mikado'nun Çöpleri kitabının yazarı Melih Cevdet Anday kimdir? İşte Mikado'nun Çöpleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Melih Cevdet Anday
Yayın Evi: Kent Yayınları
İSBN:
Sayfa Sayısı: 81
Mikado'nun Çöpleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Mikadonun Çöpleri, Melih Cevdet Anday tarafından 1967 yılında yazılmış olan iki perdelik oyun. İlk kez 1967 yılında Kent Oyuncuları tarafından oynandı. Aynı yıl İlhan İskender armağanı kazanan eser, 1971-1972 sezonunda Devlet Tiyatroları'nca da sergilenerek, Sanatseverler Derneği tarafından yılın en iyi oyunu seçildi.
1996 yılında Şehir Tiyatroları tarafından oynanan Mikado'nun Çöpleri'nde, başrolleri Mehmet Gürhan ve Tomris İncer paylaştılar. En son Zeliha Berksoy tarafından sahneye konan ve Timuçin Esen ile Devin Özgür Çınar'ın oynadıkları oyunun yapımı Beşiktaş Belediyesi Kültür Sanat Platformu Prodüksiyon Tiyatrosu tarafından gerçekleştirildi.
Melih Cevdet Anday, oyunda; insanların boşa çıkmış yaşam beklentileri, burukluklar, aykırılıklar, çekinmeler, kırılmışlıklardan oluşan mutsuzluklarını, hüzünlerini, yerli yersiz öfke patlamalarını, ender neşe anlarını, bilinçli olarak kurguladıkları 'oyun'lardan oluşan dünyalarını sahneye getirir. İnsan kişiliklerinin derinliklerinde yatan çatışmaları, 'öteki'yle ilişkilerde yaşanan karşılıklı kaypaklıkları, yalanları inandırıcı kılmak için takınılan maskeleri oyunun yapısına özgü bir mantıkla yüzeye çıkarır ve sergiler.
Mikado'nun Çöpleri Alıntıları - Sözleri
- Sevmek zorunda da tutamaz kimse beni. Sevilmek deyince kusurlarımızı, ayıplarımızı sevdirmek istiyoruz.
- "Kendimizi var edemediğimiz için yok ediyoruz."
- "Benim demek istediğim... Birçok ihtimali geçirmişsiniz aklınızdan. Ama saklıyorsunuz, sakladıkça da bütün o ihtimallerin yükünü benim üstüme yıkıyorsunuz. Anladınız mı konuşmak istememin nedenini? Bana sadece sokakta kalmış bir kadın diye bakamazsınız, yetinemezsiniz bununla. Bir insanım ben, kedi değilim."
- İnsanlar içlerini döktükçe uzaklaşıyorlar birbirinden. Deminki yabancılığımız daha güzeldi.
- "Kendimizi var edemediğimiz için yok ediyoruz."
- "Gördünüz ya ben sizi seçmediğim gibi siz de beni seçmediniz. Bir durum bir araya getirdi bizi. Bir rastlantı. O anda daha neler olmamıştır, bir kedi bağırmıştır, bir adam yanındaki kadını kucaklamıştır, biri bıçaklanmıştır, bir çocuk ağlamıştır... Bu sonsuz olan içinde sadece biri bizimkisi."
- "İnsanlar içlerini döktükçe uzaklaşıyorlar birbirlerinden. Deminki yabancılığımız daha güzeldi."
- "İnsanın başına gelen değildir önemli olan, başına gelenlere karşı ne yaptığıdır."
- Belki de biz Tanrının surat koleksiyonuyuz.
- Okunulanlar unutunca yaşanmış olur.
- Komşuların hepsi namussuzdur, bilmezsin sen. Acır gibi yaparlar ne olup bittiğini öğrenmek için... Gece konuşacaklar çünkü.
- "Mevlana'nın hikayesini bilir misin? Evinin penceresinden kırlara bakıyormuş. Orada uzakta bir leylekle bir çulluğun yan yana yürüdüğünü görmüş. Bu iki ayrı cins hayvanı birleştiren nedir diye düşünmüş, merak etmiş bu arkadaşlığı... Kalkmış gitmiş yanlarına kadar. Bakmış ki ikisi de topal."
- "Suratları kapamalı asıl suratları. Ne suratlar var Tanrım! Belki de biz Tanrının surat koleksiyonuyuz."
- Ölürken anlarmış insan dünyada mutlu olmanın yolunu.
- ERKEK: Unutacağım elbet. Elimden ne gelir başka ? KADIN:Sevmek gelmez mi ? ERKEK: Sevmek mi ? KADIN:Evet. Bir insan olduğum için. Çok mu güç ? ERKEK: Alışık değilim.
Mikado'nun Çöpleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
gün mavisi: " Bir eğrilik doğruluk dünyası değil bu, denge dünyası." Sayfa. 95 " Bir kış gecesi karşılaşan bir kadınla bir erkeğin diyalogları . Erkek , kadını bir sokakta , kucağında çocuğuyla beklerken görür ve kalacak yeri olmadığını anlayınca alıp evine götürür . Her ikisi de konuşma ihtiyacındadır ve yaşam karşısındaki tutumları , kadın ve erkek hallerinin çatışma ve uzlaşmalarıyla örülü diyalogları şafak sökene dek sürer ." Tiyatro eseri 2 kişilik standart bir kadın bir erkek konuşmaları gibi görünse de okurken hiç sıkılmadım diyaloglar çok kaliteli çok güzeldi neredeyse alıntı yapmadığım sayfa yok. Tiyatro eserlerini okuyun canlarım benim...Ötelemeyin, kitap dışı muamele göstermeyin ): Keyifli okumalar diliyorum. (Asya)
Melih Cevdet ile ilk tanışma kitabım oldu meger ne kadar değerli bir kalemi varmış. Garip akımının öncülerinden olan yazar oyunda, birbirlerini hiç tanımayan bir kadın ve erkeğin, rastgele bir araya gelmesiyle bi gecede hayata dair eglenceli ve bazen de çarpıtıcı diyaloglarına şahit oluyoruz. Aslında birbirlerinden çok farklı olan iki karakter konuşurken birbirleriyle çok kez catıssa da , konuşma ilerledikçe birbirlerine karşı acımasızca olan yüzlesmeleri belki de birbirlerine ayna olmalarına sebebiyet verdi. Kadın; görünür olmayı ve sevilmeyi seven , hayata karşı daha umutlu, söylediği yalanları hayatının merkezine koyup bir süre sonra gerçekle karıstıran, hayatı değiştirmek yerine kabul eden bir tipleme Erkek; hayatı alaya almayı, eğlenmeyi seven , insanlardan, çevresinden kendisinden başka her şeyden nefret ettiğine inanan ,kendini toplumun çok dışında hisseden, insanları kırmaktan korkmayan, iyi bir gözlemci Kitap gerçekten, duygu geçişlerini öyle güzel vermişti ki, kendimi o oturdukları odada içki içerken sohbet eden o kadın ve erkeği izliyormuşum gibi hissettim. Bazen bir cümleye öyle çok güldüm ki, bazen de aslında hepimizin içinde olan o dışlanmış hissini anlamaya çalışıp merakla sayfayı çevirdim. Ve kitabı okurken hiç sıkılmadım. Belki de yabancı ve bizi hiç tanımayan biriyle konuşmaktı kolay olan, yargılanmak bir kenara, belki de tanışıklıktan gelen bir bağın olmayışı bize daha da özgür hissettiriyor ve içimizdeki insanı olduğu gibi iyi ya da kötü yönleriyle çok düşünmeden çok süzmeden paylaşmasını sağlıyor. Bu da belki de yıllardır tanıdığımız biriyle ettiğimiz sohbetten daha samimi geliyor. Buna en güzel örnekte kitapta şöyle bir cümlede geçiyor. “ İnsanlar içlerini döktükçe uzaklaşıyor birbirinden. Deminki yabancılığımız daha güzeldi.” Yazarın diğer kitaplarını da en yakın zamanda okumayı düşünüyorum ve bu metni çok eğlenerek okuyacağınızı düşünüyorum :) (Aslı Deveci)
1. Oyuna adını veren Mikado Nedir? Ahşap kutu içinde 31 adet çubuk vardır. Çubuklar üzerinde birbirinden farklı renkler vardır.Renklere göre puan kazandırır.En yüksek puana mavi renk yani mikado* sahiptir.Gelişigüzel bir şekilde dağılmış çubukları elleri titretmeden toparlamaya çalışılır.Eğer birisi diğer çubuklardan birini oynatacak olursa sıra, hiç çubuk almadan diğer oyuncuya geçer.Çubuk alırken önceden alınan çubuk yardımı ile yeni bir çubuk alınabilir. Yerdeki çubuklar bittiği zaman puanlama kazanılan çubukların üstündeki renklerin puanlarının toplamına göre olur. En çok puanı olan oyunu kazanır.Efsaneye göre bir Çin prensi yanında yaşayan bir ejderhayı mutlu etmek için böyle bir oyun oluşturmuştur. * 2. Oyundaki karakterler ve akış hakkındaki gözlem Herkes iyi bir insan olduğuna inanır. Kendilerini onaylarlar ve sosyalleşmenin bir adımı olarak iyi taraflarından bahsederler. Bunu yaparken yalanlara da baş vurabilirler. Bazen de tersi vuku bulur . Suçluluk duygularıyla, kompleksleriyle kendilerini yargılar ve cezalandirirlar. Ya da kendilerini yalanlarla korurlar. Ya da sessiz kalırlar. Yaşamda her çeşit insanı gözlemleyebiliriz. Şimdi bahsedeceğim tiyatro oyununda konuşan iki kişi birbirlerine yalan söyleme ve yalanları yakalama konusunda başarılılar. Kadın kırılgan biri. Adam ise umursamaz. Oyunun başlangıcında iletişimi oturtamayan bu iki yabancı absürt tiyatronun sinyalini verirken farklı bir şekilde evde Godot' yu bekleyecekler. Bu bekleyiş sırasında birbirlerini yargılamadan bir itiraf oyununun yanısıra mikado oynayacaklar. Soğuk bir kış gecesinde karşılaştılar. Kadın gece yarısı kucağında çocukla sokakta kalmıştı. Adam ise yalnız yaşayan bir alkolikti, sokaktan geçiyordu ve gidecek yeri olmayan kadını karlı havada bir köşebaşinda görünce ona evinde konaklayabilecegini söyledi. Umursamazligi diyaloglarla ortaya çikacak. Çocuk uykuya daldiktan sonra konyak ve uzun bir sohbet. Söyledikleri ilk yalanlar su yüzüne çıktıktan sonra birbirlerine yaşamlarındaki en mahrem alçakliklari itiraf ettikleri bir oyun başlayacak. Söylediklerinin hangileri gerçek hangileri yalan? Herkes farklı cevaplar bulacak. (Necla Engin)
Mikado'nun Çöpleri PDF indirme linki var mı?
Melih Cevdet Anday - Mikado'nun Çöpleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mikado'nun Çöpleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Melih Cevdet Anday Kimdir?
Melih Cevdet Anday (13 Mart 1915, İstanbul - 28 Kasım 2002, İstanbul), şair, tiyatro oyunu, roman, deneme, makale yazarı.
Lise arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rifat'la birlikte ortaya çıkardıkları Garip Akımı ile Türk şiirindeki yenilenmeyi başlatmıştır. Kolları Bağlı Odysseus ile kendine özgü felsefi şiir akımını başlatmış, Garip Akımı`ndan ayrılmıştır. UNESCO'nun Courrier dergisi, 1971 yılında onu Cervantes, Dante, Tolstoy, Unamuno, Seferis ve Kawabata düzeyinde bir edebiyat adamı olarak gördüğünü açıklamıştır.
İstanbul'da doğan Melih Cevdet Anday'ın çocukluğu Kadıköy Bahariye'de geçti. Ortaokula kadar İstanbul'da eğitim gördü. Liseyi ise Ankara'da, Gazi Lisesi'nde tamamladı. Lisede okuduğu sırada, Orhan Veli ve Oktay Rifat ile tanıştı.
Liseyi bitirdikten sonra bir süre Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Daha sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'ne kaydoldu. Ancak Devlet Demiryolları'nda memur olarak çalıştığı için öğrenimine devam edemedi. Çalıştığı kuruluş tarafından sosyoloji öğrenimi görmek için Belçika'ya gönderildi.
Ukde isimli şiiri 1936'da Varlık Dergisi'nde yayımlandı. Bunun ardından şiirleri Ses, Yaprak, Yeditepe, Papirüs, Yeni Ufuklar, Yeni Dergi, Soyut, Ataç, Dönem, Yön gibi dergilerde yayınlandı. Orhan Veli ve Oktay Rifat ile birlikte 1941 yılında Garip isimli şiir kitabını çıkardı.
Hasan Âli Yücel'in tavsiyesi ile Milli Eğitim Bakanlığı Neşriyat Müdürlüğü'ne memur olarak atandı. 1946 seçimleriyle birlikte bakanlığın el değiştirmesi sonrasında önce yeniden askere alındı, sonra Konya'ya atandı. Ancak bu atama daha sonra geri alındı. Anday, bir süre sonra bu görevinden ayrılarak İstanbul'a döndü.
1953-1954 yılları arasında Akşam Gazetesi'nin edebiyat ve sanat sayfasını hazırladı. Fikirleri sebebiyle işten çıkarıldı. Doğan Kardeş Yayınları'na geçti ve çeviriler yaptı. Buradaki görevinden de aynı sebeple ayrılmak zorunda kaldı.
1958'den itibaren Tercüman, Büyük Gazete, Yeni Tanin ve İkdam'da kendi adıyla ve çeşitli takma adlarla denemeler ve makaleler yazdı, tefrika romanlar yayınladı. 1960'ta Nadir Nadi'nin desteğiyle Cumhuriyet'te köşe yazıları yazmaya başladı. Bu gazetedeki yazılarını 1997'ye kadar sürdürdü.
1956'da yayınladığı Yanyana isimli şiir kitabı, 142. maddeye aykırı olduğu gerekçesiyle 1964'te yasaklandı. Anday gerek şiir kitaplarıyla, gerekse daha sonraları yöneldiği roman ve tiyatro alanlarındaki yapıtlarıyla birçok ödül aldı.
Anday, İstanbul Belediye Konservatuarı Tiyatro Bölümü'nde diksiyon, özel bir tiyatro okulunda mitoloji dersleri verdi. 1964-1969 yılları arasında TRT'de yönetim kurulu üyeliği, 1979-1980 yıllarında da Paris'te eğitim müşavirliği görevlerinde bulundu.
Solunum ve böbrek yetmezliği tanısıyla Marmara Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi'ne kaldırılan Melih Cevdet Anday, 28 Kasım 2002'de 87 yaşındayken vefat etti. Büyükada mezarlığında toprağa verildi.
Takma Adları
Anday, eserlerinde kendi adı haricinde şu takma adları da kullanmıştır: Yaşar Tellidede, Niyaz Niyazoğlu, A. Mecdi Velet, M. C. A., H. Mecdi Velet, Yaşar Tellidere, Gani Girgin, Zater, Yaşar Tellioğlu.
Melih Cevdet Anday Kitapları - Eserleri
- İsa'nın Güncesi
- Gökyüzü Haritası
- Balerina'nın Ölümü
- Bakır Çağı
- Akan Zaman Duran Zaman
- Açık Pencere
- Raziye
- Aylaklar
- Gizli Emir
- Bütün Şiirleri - Sözcükler
- Yağmurlu Sokak
- İçerdekiler
- Toplu Oyunlar I - Ölümsüzler
- Toplu Oyunlar II - İçerdekiler
- Tanıdık Dünya
- Yağmurun Altında
- Konuşarak
- Şiir Yaşantısı - Şiir Yazıları
- Mikado'nun Çöpleri
- Seçme Şiirler
- Kalabalığın Şiiri
- Yanyana
- Teknenin Ölümü
- Seçmeler
- Rahatı Kaçan Ağaç
- Yasak
- Bir Gecede Üç Erkek
- Telgrafhane
- Güneşte
- Suçumuz Edebiyat
- Bir Defterden
- Ölümsüzlük Ardında Gılgamış
- Dilimiz Üstüne Konuşmalar
- Aldanma ki...
- Sevişmenin Güdüklüğü ve Yüceliği
- Açıklığa Doğru
- Birbirimizi Anlayamayız
- Bütün Yüzyılları Yaşadım
- Sovyet Rusya Azerbaycan Özbekistan Bulgaristan Macaristan
- Bir Sis Çanı Gecenin İçinde
- İçerdekiler
- Annabell Lee
- Paris Yazıları
- Gelişen Komedya
- Dünyada Geçirdim Çocukluğumu
- Dakika Atlamadan
- İmge Ormanları
- Kolları Bağlı Odysseus
- Geçmişin Geleceği
- Ölümsüzlük Ardında Gılgamış
- Yeni Tanrılar
- Yeni Tanrılar - Yasak
- Felsefesiz Yaşamak
- Zifaftan Önce
- Çok Sesli Toplum
- Göçebe Denizin Üstünde
- Doğu-Batı
- Anadoluda ve Sosyalist Ülkelerde
- Meryem Gibi
- Geleceği Yaşamak
Melih Cevdet Anday Alıntıları - Sözleri
- Gözlerine bakıyorum Denizden çıkarılmış bir tabaktaki kuş resmi Dağınık köy evleri gibi orda burda Sepetteki sümbül soğanı gibi gölgeli Yüreğimiz öylesine aşmış ki düşüncemizi Yarışı başlatan tabanca sesi gibi geç Duyuyoruz söylediklerimizi (Göçebe Denizin Üstünde)
- Şiir, bilinen sözcüklerle bilinmeyen sözler yazmaktır. (Şiir Yaşantısı - Şiir Yazıları)
- Oktay Akbal: Bizde neden bu kadar çok ozan var. ... Melih Cevdet Anday: Geri kalmış ülke olmamızdan geliyor bu. Bizde düzyazı çok geç oluştu. Tanzimatta bile düşüncelerimizi nazımla anlatıyorduk. Ziya Gökalp ki yabacı dil bilir, şiirle anlatıyordu fikirlerini, ona alışıktı, Türk halkı düzyazıyı kolay anlayamıyor. Oktay Akbal: Şiir olunca anlatıyor mu? Melih Cevdet Anday: Ona alışık, düzyazıyı anlamıyor. Düzyazı için Descartes'tan geçmek lazım. Fikret, şiirin düzyazıdan kolay olduğunu söyler. Oktay Akbal: Hâlâ mı öyle? Melih Cevdet Anday: Bizde yüz bin mi ne şair varmış, geriliğimizden, modern çağa giremediğimizden. Tümceyi kuramıyoruz bir türlü. Oktay Akbal: Dünyada şiirin etkisi azalıyor mu? Melih Cevdet Anday: Azalıyor. Mesela Nermin Hanım İngiltere'den geldi, yeni şairler var mı dedim. İki üç kişi var dedi. (Dünyada Geçirdim Çocukluğumu)
- Bu yolu bulup geçeceğim; Ama ne denli güç olursa olsun Bilerek varmak istiyorum şimdi Sirenlerin ezgilerini dinleyeceğim Dedim ve büyük bir mum peteğini Tunç hançer ucu ile ezdim çabucak Tıkadım kürekçilerin kulaklarını bir bir Orta direğe bağlattım kendimi. (Kolları Bağlı Odysseus)
- Kadınlara haklarını bağışlayacak olanlar erkekler değildir. Kadının toplumsal durumunda yapılacak düzeltmeleri erkeğin insafına bırakmak hiçbir sonuç vermez. Bütün iş, yaşamı kadın için de erkek için de yaşanılır hale getirmektir. (Konuşarak)
- Kimlikler saptanırken komiser, toplantıda başka kimsenin bulunup bulunmadığını sormuş. "Ankara'dan gelen bir arkadaş da vardı," demişler. "Adı ne onun?" "Melih Cevdet Anday." "Necidir bu Melih Cevdet Anday?" "Şair." "Ünlü bir şair mi?" "Hayır." Komiser, ifadeleri makinede yazan polise dönmüş: "Yaz oğlum, "demiş," meşhur olmayan şair Melih Cevdet Anday'ın da bulunduğu bu toplantıda her ne kadar Figaro diye bağrıldıysa da bunun General Figaro olmayıp.." İşte benim ünlü bir ozan olmadığım böylece devlet kayıtlarına geçmiş bulundu. (Akan Zaman Duran Zaman)
- Evlilik bilimle yürümez, anlaşma ister... (İsa'nın Güncesi)
- Halk biraz da eğlenmek istiyor canım. (Gizli Emir)
- PAVEL PETROVİÇ: Nihilistler... Eskiden Hegelciler vardı! Demek şimdi bir de Nihilistler türedi. Bakalım boşlukta, kuralsız bir boşlukta nasıl yaşayacaksınız. (Bazarov görünür) işte Bay nihilist geliyor. (İçerdekiler)
- Hele yarı uygar olan kişi, ilkel insanın yüceliğinden uzağa düşmüştür. Amerika'ya giden ilk beyazlar, orada karşılaştıkları beyazlardan daha mı uyardılar sanki! (Aldanma ki...)
- "İnsanın başına gelen değildir önemli olan, başına gelenlere karşı ne yaptığıdır." (Mikado'nun Çöpleri)
- Turgenyev'in şu güzel sözü: "Gençliğinde genç olabilenlere ne mutlu!" (Gökyüzü Haritası)
- Melih Cevdet ile tanışmam garip olmuştur. 1947'de kendisini dairesinde ziyaret etmiş, Özel El Yazıları Defterime bir şeyler yazmasını rica etmiştim. İlk anda, Melih Cevdet, Defterime yazmak istememiş, istersem bir kağıda yazabileceğini [söylemiş], Defterim'e kendi el yazısı ile yazmak istememişti. Israrım üzerine bir şiir ile -tuhaf olarak- biyografisini yazmıştı. Biyografisi şöyle idi Melih Cevdet Anday'ın: "Peki iki satır daha yazayım. Evliyim, daha çocuğum yok. Ama tabii hep böyle kalınmaz. Elbet bir çocuğum olur. İsterse şair olsun, karşı gelmem. Ama iyi okuturum. Şairliğin en ciddi işler kadar ciddi bir iş olduğunu öğretirim. Konuşmayı severim. Onun için tiyatro eserleri de yazacağım. Bu kadar yetmez mi?" (Dakika Atlamadan)
- Aklımı dinlendirmek istiyorum. İçimden öyle geliyor ki, bundan sonra hiçbir şeyi dert edinmeyeceğim kendime, her işi oluruna bırakacağım. Bedbahtsam, bedbahtlığımı benimseyeceğim. (Birbirimizi Anlayamayız)
- “Kız evlat büyütmek zor…” diye düşünüyordu, “hele bizim gibi cahil insanlar için…” (Balerina'nın Ölümü)
- Ölürken anlarmış insan dünyada mutlu olmanın yolunu. (Mikado'nun Çöpleri)
- (Kalbim yaralı, paramparça) Sevda çırçıplak bir gölgedir Budaklı, çıplak bir ağaçta. (Annabell Lee)
- farkında değiliz. taşın sesi insan sesine benziyor. (Göçebe Denizin Üstünde)
- Yaşamaktan soğumamak için tek çare, daha güzel bir dünya düşünmektir. O dünyayı özlemek ve o dünya için savaşmaktır. (Aylaklar)
- Masamız çıtırtılar içindeydi Ağacın eski yaşamından... (Dakika Atlamadan)