Milli Mücadele Başlarken - M. Tayyib Gökbilgin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Milli Mücadele Başlarken kimin eseri? Milli Mücadele Başlarken kitabının yazarı kimdir? Milli Mücadele Başlarken konusu ve anafikri nedir? Milli Mücadele Başlarken kitabı ne anlatıyor? Milli Mücadele Başlarken PDF indirme linki var mı? Milli Mücadele Başlarken kitabının yazarı M. Tayyib Gökbilgin kimdir? İşte Milli Mücadele Başlarken kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: M. Tayyib Gökbilgin

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Yayınları

İSBN: 6053602651

Sayfa Sayısı: 670

Milli Mücadele Başlarken Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yakın Tarihten Kaynaklar ve Belgeler Dizisi, ilk kitabı olan Mithat Cemal Kuntay’ın Namık Kemal’inden sonra M. Tayyib Gökbilgin’in Milli Mücadele Başlarken adlı çalışmasıyla sürüyor.

Milli Mücadele Başlarken, Cumhuriyet döneminde yetişmiş ilk kuşak tarihçilerden Tayyib Gökbilgin’in, alanında öncü olmuş bir çalışması. 1934’te üniversitelerde verilmeye başlanan İnkılap Tarihi dersleri radyoda ve gazetelerde de yayımlanmış, Cumhuriyet’in kurucu kadrolarının önde gelenleri dersleri bizzat vermişti. Yakın tarihi konu alan bu ilk derslerin içeriğinde kişisel tecrübeler ve yaklaşımlar önemli ölçüde belirleyiciydi. Bu dersleri izleyen dönemlerde Milli Mücadele yıllarını akademik yaklaşımla ele alan az sayıdaki çalışmalardan biri olan Milli Mücadele Başlarken, bir tarihçi titizliğiyle farklılaşmış ve öne çıkmıştır.

Milli Mücadele Başlarken Alıntıları - Sözleri

  • Damat Ferit Paşa hükümeti, Mustafa Kemal Paşa'yı ele geçirmek için şahane bir tasavvur düşündü: “Harp yıllarını mazul bir vali olarak İstanbul'da geçiren ve eskiden Erzurum'da bulunmuş olan Reşit Paşa adında bir hususî talimatla Erzurum valiliğine tayin edildi. Bu zat, kendisini Ilıca’da karşılamış olanlara padişahın Celâlilerin tenkilini de irade ettiğini söyledi ise de Müdafaa-İ Hukuk mensubu olan ateşli ve milliyetçi gençler onu kısa zamanda yola getirmenin ve zararsız bir hale bulundurmanın kolayını buldular.
  • “Milli mücadeleye başlarken bin bir güçlükler içinde milli hedefe doğru yürümek, gayeden bir zerre inhiraf etmemek ve türlü tereddütlere ve ihanetlere sarsılmaz bir azimle karşı koymak, ancak yüksek bir fikir ve ruh kuvveti ile, fevkalâde ve müstesna hasletlere malikiyet ile mümkün olabilirdi ve bu da Mustafa Kemal Paşa’da tecelli etmişti.”
  • "Millî Mücadelenin ruhu ve en büyük mahreki olan Mustafa Kemal Paşa, memleketin geçirmekte olduğu kara ve endişeli günlerde, 1919 senesi başlarından beri devamlı olarak İstanbul'da bulunuyor ve hâdiselerin seyrini yakından takip ediyordu. Tevfik Paşa kabinelerinin aczi, sonra kurulan Damat Ferit Paşa hükümetinin İtilâf devletlerine tam manasıyla itaatli ve millî menfaatlere aykırı tutumu karşısında tek ümidin milletin sinesinde mücadeleye atılmak olduğu kararına varmıştı. Yukarıda kuruluşları ve çalışmaları hakkında biraz bilgi verdiğimiz millî cemiyetlerin faaliyetlerini, şüphesiz ki, sempati ve güvenle müşahede ediyor, bunları birleştirmek ve bir elden İdare etmek lüzumuna kani bulunuyordu."
  • "Tezahürat gayet ağırbaşlı ve vakarlı bir hava içinde geçti. Herkes dikkat etmişti ki, Türkler e heyecanlı ve matemli günlerinde bile kendilerini hiddet ve gazaba kaptırmamaya ve en şiddetli gayz ve kinlerini kalplerinde saklamaya muktedir olacak derecede büyük bir ahlaki meziyete ve medeni terbiyeye sahiptiler."
  • "İzmir’in işgali ilk olarak Bayramiç ve Seydişehir’de nefretle protesto edildi. (…) Ertesi günü Babaeski, Gördüs, Burdur, Ezine, Ödemiş, Bursa, Kalecik, Keskin, Konya, Beyşehir, Kastamonu, Kırkkilise, Nevşehir Reddi İlhak Heyetleri tarafından protesto telgrafları yağdı. Müteakip günlerde ise pek çok vilayet ve kasabalardan bu mealde protestolar geldi."
  • "İzmir İşgali çok geçmeden Manisa'ya da uzandı; daha sene ihtidalarından beri memleketleri üzerinde kara bulutların dolaşmakta olduğunu, civardaki Rum ahalinin hareketlerindeki taşkınlık ve şımarıklığı da görerek, hisseden ve umumiyetle Ege bölgesi hakkındaki rivayetlere de vakıf olan Manisa ahalisi bazı emniyet tedbirleri almak ve müdafaa teşkilâtı yapmak istemişse de, İzmir'deki vali gibi ruhsuz ve kıymetsiz bir İdare adamı olan Manisa mutasarrıfı Hüsnü Bey, Damat Ferit Paşa'dan aldığı emre uyarak, bütün bunları önlemiş ve halkı uyuşturmaya kalkmıştı."
  • Şevket Turgut Paşa, 21 Haziran’da Kâzım Karabekir Paşa'yı, Mustafa Kemal Paşa'ya vekaleten Üçüncü Ordu müfettişliğine tayin etmek İstedi. Fakat 15. Kolordu kumandanı bunu doğru bulmuyor ve Mustafa Kemal Paşa'nın değiştirilmesinde isabet görmüyordu. Bunun üzerine, 23 Haziran’daki Mustafa Sabri Efendi Başkanlığındaki Vükelâ Meclisi, aynen şu kararı verdi: "Üçüncü Ordu müfettişi Mirliva Mustafa Kemal Paşa'nın hakkında vuku bulan şikâyetlerden dolayı hükûmetçe dinlenmesine lüzum görülerek kendisine İstanbul'a gelmesi Harbiye nezaretinden tebliğ edildiği halde vaki davete icabet etmediği ve ahaliyi hükümete karşı tahrike teşebbüs ettiği anlaşılmasına binaen mumaileyhin hemen azli ve yerine bahriye nazırı Hurşit Paşa'nın tayini zımmında lüzumlu muamelenin ifası hususunun Harbiye ve Mustafa Kemal Paşa'nın azledilerek hiçbir resmî sıfatı kalmamış olduğundan tebligat ve iş’arlarının resmî mahiyeti haiz olmadığının İcap eden vilâyetlere tebliğinin Dahiliye nezaretine bildirilmesi.
  • Mustafa Kemal Paşa Erzurum'da da aynı ve coşkun bir tezahüratla karşılandı. Bu istikbal merasiminde bizzat bulunan Sayın Cevat Dursunoğlu bize bu hâdiseyi şöyle anlatıyor: “Mustafa Kemal Paşa Erzurum'un İstanbul kapısında, başta bir İhtiram kıtası olmak üzere okullar ve halk tarafından karşılandı. Halk büyük sevgi ve saygı gösterdi. Paşa Erzurum ve Erzurum'daki fikir ve ülkü arkadaşlarına kavuştuğu için çok memnundu. Bu memnunluğu yüzünden belli İdi.”
  • Vatanın tamamiyeti, milletin istiklâli tehlikededir. Merkezi hükûmet İtilâf devletlerinin tesir ve murakabesi altında mahsur bulunduğundan deruhte ettiği mesuliyetin İcaplarını İfa edememektedir. Bu hal milletimizi madun tanıttırıyor. Milletin İstiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Milletin hal ve vaziyetini derpiş etmek ve haklı sesini cihana İşittirmek İçin her türlü tesir ve murakabeden azade bir millî heyetin vücudu elzemdir. Bunun için muhabere neticesinde her taraftan vaki olan teklif ve milli arzu üzerine Anadolu'nun her bakımdan en emin mahalli olan Sivas'ta millî bir kongrenin serian toplanması kararlaştırılmıştır.
  • Harbiye nazırı Nazım Paşa, ikinci ordu müfettişliğinden aldığı şifreyi bahis konusu ederek, 27 Temmuz’da sadarete gönderdiği tezkerede Yunanlıların yeni hareket ve teşebbüslerine ait birçok önemli bilgiler vermekte idi.

Milli Mücadele Başlarken İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bağımsızlık Mücadelemize Işık Tutan Bir Kitap: Milli Mücadele Başlarken'in bu basımı Kronik Kitap tarafından orijinali korunarak birleştirilmiş iki ciltten oluşmaktadır. İlk cilt Mondros'tan Sivas Kongresi'ne, ikinci cilt ise Sivas Kongre'sinden Millet Meclisi'nin açılışına kadar olan tarihe ışık tutmaktadır ve yazılış tarihinin mücadeleye yakın olması da tanıklık açısından ciddi önem taşımaktadır. Milli Mücadele tarihi ile ilgilenen ve bu alanda araştırmalar yapıp kitaplar okuyan biri olarak bu kitabı bu süreci aydınlatması bakımından kesinlikle en üst sıraya yerleştiriyorum. Tarih derslerinde hepimize sadece olayların sonuçları gösterildi. Hiçbir zaman "neden Amerikan mandası istendi", "neden Sivas kongresi yapıldı", "neden yeni bir meclis ihtiyacı duyuldu", "İstanbul Hükümeti neden iş yapamıyor", "mütarekenin 7 ve 24. maddelerinin arkasında neler var" ve aklımıza gelecek onlarca sorunun cevabı anlatılmadı, bu yaşanmışlar oldu bittiye getirildi. Milli Mücadele Başlarken tüm bu soruların cevaplarını veriyor, o günkü ortamı ve Türk Bağımsızlık Mücadelesinin detaylarına iniyor, akıldaki bütün eksikleri dolduruyor. Okunmasının sadece tarih meraklılarına değil bu toprakların hikayesini bilmek isteyen tüm okurlara çok şey katacağına inanıyorum. (Anıl Şanlı)

Milli Mücadele Başlarken PDF indirme linki var mı?

M. Tayyib Gökbilgin - Milli Mücadele Başlarken kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Milli Mücadele Başlarken PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı M. Tayyib Gökbilgin Kimdir?

M. Tayyib Gökbilgin (1907-1981) Ordu’da, kuşaklardır kadılık ve hukukçuluk yapan bir ailede doğdu. Aile geleneğine uygun olarak ilköğretimini evde babasının gözetiminde tamamladıktan sonra medrese öğrencisi oldu. Kurtuluş Savaşı’nda ara verdiği öğrenimini Samsun, Erzurum ve Trabzon Muallim Mekteplerinde tamamladıktan sonra 1929’da Erzrurum-Aşkale’de öğretmen olarak çalışmaya başladı, Anadolu’nun farklı yerlerinde yedi yıl görev yaptıktan sonra 1936’da Ankara Üniversitesi DTCF Hungaroloji bölümüne kaydoldu, 1940’ta Osmanlı Tarihinin Macarca Kaynakları adlı lisans teziyle mezun olarak İstanbul Üniversitesi’nde çalışmaya başladı. 1943’te TTK üyesi oldu. Önce Yeni ve Sonçağlar Tarihi Kürsüsü’nde, 1955’teki profesörlüğünden sonra da Ortaçağ Kürsüsü’nde dersler verdi. Bu sıralarda yayımladığı Milli Mücadele Başlarken, Cumhuriyet tarihi konusunda verdiği en geniş kapsamlı eser oldu. Gökbilgin çalışmalarını daha çok Osmanlı uygarlığı ve müesseseleri üzerinde yoğunlaştırdı. Aralarında Edirne ve Paşa Livası, Rumeli’de Yürükler, Tatarlar ve Evlad-ı Fatihan’ın da bulunduğu pek çok kitabın yanı sıra Belleten başta olmak üzere pek çok akademik yayında makaleler ile İslam Ansiklopedisi’nde Osmanlı kurumları ve biyografi maddeleri yazdı. 1961’de İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü bünyesinde açılan Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi Kürsüsü’nün kurucularındandı. 1977’deki emekliliğine dek kürsünün başkanlığını üstlendi. 2 Haziran 1981’de vefat etti.

M. Tayyib Gökbilgin Kitapları - Eserleri

  • Kanuni Sultan Süleyman
  • Milli Mücadele Başlarken
  • Osmanlı Macar İlişkileri
  • Sultan 2. Murad
  • Osmanlı Paleografya ve Diplomatik İlmi
  • Rumeli'de Yürükler, Tatarlar ve Evlad-ı Fatihan
  • Edirne ve Paşa Livası XV. ve XVI Asırlarda / Vakıflar - Mülkler - Mukataalar

M. Tayyib Gökbilgin Alıntıları - Sözleri

  • Safevîler, Keyhüsrevlerin, Dara'ların tahtında âdeta eski İranlılığı temsil ediyorlardı. Tıpkı Osmanlıların Bizans'ın halefi olarak kendilerini Kayser-i Rum saymaları ve eski Bizans İmparatorluğu'nun Osmanlı hanedanı idaresi altında tekrar kurulması telâkkisi gibi... (Osmanlı Macar İlişkileri)
  • Mustafa Kemal Paşa Erzurum'da da aynı ve coşkun bir tezahüratla karşılandı. Bu istikbal merasiminde bizzat bulunan Sayın Cevat Dursunoğlu bize bu hâdiseyi şöyle anlatıyor: “Mustafa Kemal Paşa Erzurum'un İstanbul kapısında, başta bir İhtiram kıtası olmak üzere okullar ve halk tarafından karşılandı. Halk büyük sevgi ve saygı gösterdi. Paşa Erzurum ve Erzurum'daki fikir ve ülkü arkadaşlarına kavuştuğu için çok memnundu. Bu memnunluğu yüzünden belli İdi.” (Milli Mücadele Başlarken)
  • Gerçekten,onun saltanat yıllarının Osmanlı imparatorluğu tarihinin en parlak devirlerinden birini teşkil ettiği şüphe götürmez bir hakikat olmuş ve daha sonraki devirlerde klasik bir çağ,kaybolmuş bir altın devir telakki edilmiş olması bir vakıadır. Ancak,bu muazzam görünüşün zıddına, müstakbel düzensizlikleri,iktisadi sıkıntılar ve yolsuzlukların kaynağı da bu devir olmuştur. (Kanuni Sultan Süleyman)
  • Harbiye nazırı Nazım Paşa, ikinci ordu müfettişliğinden aldığı şifreyi bahis konusu ederek, 27 Temmuz’da sadarete gönderdiği tezkerede Yunanlıların yeni hareket ve teşebbüslerine ait birçok önemli bilgiler vermekte idi. (Milli Mücadele Başlarken)
  • "Millî Mücadelenin ruhu ve en büyük mahreki olan Mustafa Kemal Paşa, memleketin geçirmekte olduğu kara ve endişeli günlerde, 1919 senesi başlarından beri devamlı olarak İstanbul'da bulunuyor ve hâdiselerin seyrini yakından takip ediyordu. Tevfik Paşa kabinelerinin aczi, sonra kurulan Damat Ferit Paşa hükümetinin İtilâf devletlerine tam manasıyla itaatli ve millî menfaatlere aykırı tutumu karşısında tek ümidin milletin sinesinde mücadeleye atılmak olduğu kararına varmıştı. Yukarıda kuruluşları ve çalışmaları hakkında biraz bilgi verdiğimiz millî cemiyetlerin faaliyetlerini, şüphesiz ki, sempati ve güvenle müşahede ediyor, bunları birleştirmek ve bir elden İdare etmek lüzumuna kani bulunuyordu." (Milli Mücadele Başlarken)
  • 27 Eylül 1538'de vuku bulan meşhur Preveze Deniz Savaşı Osmanlı donanmasının tam bir zaferiyle neticelendi. Ancak gecenin bastırması bu zaferin daha büyük ve parlak olmasına engel olmuş, müttefik düşman donanmasını daha ağır kayıplardan kurtarmıştır. (Kanuni Sultan Süleyman)
  • Fetret devrinde şehzâdeler arasındaki mücadelelere karıştı ve sık sık saf değiştirdi. Bir Aralık İsa Çelebi'ye yardım etmişti. Sonra Mehmed Çelebi'ye inkıyad etti. Daha sonra Süleyman Çelebi ile arası açıldı ve onun bir ordu ile üzerine yürümesine sebep oldu. (Sultan 2. Murad)
  • Şevket Turgut Paşa, 21 Haziran’da Kâzım Karabekir Paşa'yı, Mustafa Kemal Paşa'ya vekaleten Üçüncü Ordu müfettişliğine tayin etmek İstedi. Fakat 15. Kolordu kumandanı bunu doğru bulmuyor ve Mustafa Kemal Paşa'nın değiştirilmesinde isabet görmüyordu. Bunun üzerine, 23 Haziran’daki Mustafa Sabri Efendi Başkanlığındaki Vükelâ Meclisi, aynen şu kararı verdi: "Üçüncü Ordu müfettişi Mirliva Mustafa Kemal Paşa'nın hakkında vuku bulan şikâyetlerden dolayı hükûmetçe dinlenmesine lüzum görülerek kendisine İstanbul'a gelmesi Harbiye nezaretinden tebliğ edildiği halde vaki davete icabet etmediği ve ahaliyi hükümete karşı tahrike teşebbüs ettiği anlaşılmasına binaen mumaileyhin hemen azli ve yerine bahriye nazırı Hurşit Paşa'nın tayini zımmında lüzumlu muamelenin ifası hususunun Harbiye ve Mustafa Kemal Paşa'nın azledilerek hiçbir resmî sıfatı kalmamış olduğundan tebligat ve iş’arlarının resmî mahiyeti haiz olmadığının İcap eden vilâyetlere tebliğinin Dahiliye nezaretine bildirilmesi. (Milli Mücadele Başlarken)
  • "İzmir İşgali çok geçmeden Manisa'ya da uzandı; daha sene ihtidalarından beri memleketleri üzerinde kara bulutların dolaşmakta olduğunu, civardaki Rum ahalinin hareketlerindeki taşkınlık ve şımarıklığı da görerek, hisseden ve umumiyetle Ege bölgesi hakkındaki rivayetlere de vakıf olan Manisa ahalisi bazı emniyet tedbirleri almak ve müdafaa teşkilâtı yapmak istemişse de, İzmir'deki vali gibi ruhsuz ve kıymetsiz bir İdare adamı olan Manisa mutasarrıfı Hüsnü Bey, Damat Ferit Paşa'dan aldığı emre uyarak, bütün bunları önlemiş ve halkı uyuşturmaya kalkmıştı." (Milli Mücadele Başlarken)
  • Damat Ferit Paşa hükümeti, Mustafa Kemal Paşa'yı ele geçirmek için şahane bir tasavvur düşündü: “Harp yıllarını mazul bir vali olarak İstanbul'da geçiren ve eskiden Erzurum'da bulunmuş olan Reşit Paşa adında bir hususî talimatla Erzurum valiliğine tayin edildi. Bu zat, kendisini Ilıca’da karşılamış olanlara padişahın Celâlilerin tenkilini de irade ettiğini söyledi ise de Müdafaa-İ Hukuk mensubu olan ateşli ve milliyetçi gençler onu kısa zamanda yola getirmenin ve zararsız bir hale bulundurmanın kolayını buldular. (Milli Mücadele Başlarken)
  • "II.Murad 1404'te doğmuş ve 1421'de cülûs ettiğinde 18 yaşında kadardı. Tahta çıkarken kardeş kanı dökmeye mecbur olmadığı gibi, kardeşlerini Bizans imparatorunun eline teslim etmek mecburiyetine de uğramamıştır." (Sultan 2. Murad)
  • Kanunî,oğlundan sonra veziriazamını da idam ettirdi(17 Zilkade962-28 Eylül 1555). Katip Çelebi’nin Takvimü’t-Tevarih’te belirttiğine göre,padişah,onu sadarete tayin ettiği zaman azmetmeyeceği hakkında teminat vermişti.Filvaki azledilmemiş,idam olunmuştu. (Kanuni Sultan Süleyman)
  • Kanuni, Bayezid'e sözünü geçirebilecek ve onu yatıştırarak bir an önce Amasya'ya gitmesini sağlayacak bir şahsiyeti onun yanına göndermek lüzumunu duydu ve tarafsız hareket etmiş olmak için aynı zamanda Şehzade Selim nezdinde de başka birini göndermeğe karar verdi. Bu suretle Dördüncü Vezir Pertev Paşa'yı Bayezid'in, Üçüncü Vezir Sokullu Mehmed Paşa'yı Selim'in yanına gönderdi. (Kanuni Sultan Süleyman)
  • ...Daha evvel ve sonraları Venediklilerin düşündüğü ve yaptığı gibi, bu hâdisede de Cenevizliler, "Türklerle kim anlaşamıyorsa o harb etsin." düsturunu tatbik etmişti. (Osmanlı Macar İlişkileri)
  • Piri Reis 30 kadar gemiden mürekkep bir filo ile Hind Denizi'ne çıkmış (1551), fakat buradaki harekatı başarısızlık ve Süveyş filosunu Basra'da bırakmış olması suç addedilerek dönüşünde Kanuni'nin emriyle Mısır'da idam edilmiştir(1553). (Kanuni Sultan Süleyman)
  • Kıble tarafından üç top atıldı Perşembe günüydü güneş tutuldu Cuma günüydü Budin alındı Aldı Nemçe bizim nazlı Budin'i (Osmanlı Macar İlişkileri)
  • "Muradındır der-i devlete iltica edüb dostuna dost, düşmanına düşman ve her ne canibe sefer-i hümayun iktiza eder ise dil ve cânımla hizmet etmek ve beni makarr-gâhıma iclâs ettirmek üzere kulluk arzeyleyip ve şimdiki halde Göle (Gyula) kurbinde iskân" olunmasını rica etmişti. (Osmanlı Macar İlişkileri)
  • Basra Körfezi'nde mahsur kalan Süveyş donanmasının Süveyş'e getirmeye, Süveyş kaptanlığı vazifesiyle tersane reislerinden Seydi Ali Reis memur oldu (1553). Ancak, bu zat da donanmayı geri getirememiş, Portekizlilerle ve Hind Okyanusu'nun fırtınalarıyla mücadeleden sonra Gucerat sahillerine düşerek üç yıllık maceralı bir seyahatten sonra kara yolundan Istanbul'a dönmüş ve Mir'atü'l-Memalik isimli meşhur seyahatnamesini padişaha takdim ederek iltifata mazhar olmuştur. (Kanuni Sultan Süleyman)
  • 14.yüzyılda Macaristan'da kuvvetli bir hanedan vardı: Anjou. Aslen Fransız olan fakat bir müddettir Napoli Krallığı'na da hakim olan sülale Ârpâdlardan sonra (ilk Macar kralları sülalesidir; milli bir hanedan olup 1301' de sönmüştür) izdivaçlar yoluyla iktidara gelmiş ve asırlar boyunca Karoly Robert ve Nagy Lajos adında iki kudretli hükümdar çıkarmıştı. (Sultan 2. Murad)
  • Padişah'a, Şehzade Bayezid'in yevmlü namıyla bir çok eşkıyayı başına topladığı, bir takım haydudu kapıkulu, sekban ve tüfenkçiyan yazdırdığı ve böylece 20.000 kişilik bir kuvvete sahip olduğu mealinde haberler gönderiliyordu. Bundan sonra her iki tarafça bir iç savaş hazırlığı başladı. Bayezid'in, ister saltanat tahtını silah kuvvetiyle ele geçirmek ister nefsini müdafaa maksadıyla olsun, etrafına kuvvet toplayarak bir ordu teşkil etmesi karşısında Selim de harekete geçmiş ve askeri hazırlığa koyulmuştu. Ancak aradaki fark, Bayezid'in kendi başına hareket etmesine mukabil, Selim'in, padişahın emir ve müsaadesine göre davranması ve hazırlıklarının tabiatıyla daha sessiz ve padişahın yardım ve direktifleri dahilinde gerçekleştirmesiydi. (Kanuni Sultan Süleyman)