Miyase'nin Kuzuları - Üstün Dökmen Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Miyase'nin Kuzuları kimin eseri? Miyase'nin Kuzuları kitabının yazarı kimdir? Miyase'nin Kuzuları konusu ve anafikri nedir? Miyase'nin Kuzuları kitabı ne anlatıyor? Miyase'nin Kuzuları kitabının yazarı Üstün Dökmen kimdir? İşte Miyase'nin Kuzuları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Üstün Dökmen
Yayın Evi: Remzi Kitabevi
İSBN: 9789751413598
Sayfa Sayısı: 224
Miyase'nin Kuzuları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Hayvanlar Dünyasından İnsanlık Durumları ve Dersleri!..
Üstün Dökmen bu romanda birebir yaşadığımız ve yaşam boyu karşılaşacağımız toplumsal ve psikolojik açmazları, hayvanların gözünden ve dilinden mercek altına alıyor; ne denli verimli ve yaratıcı olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Olan bitenin hayvanlar üzerinden okura aktarılması, yaz sabahlarında sisler içinde kalan ovalar gibi buğulu ve büyülü bir atmosfer yaratıyor. Romanın sonunda bu sis dağılacak, belki çiy taneleri gibi birkaç damla yaş kalacak gözlerimizde…
Miyase'nin Kuzuları Alıntıları - Sözleri
- Aşk kalpte başlar ancak akılda sürmelidir.
- Aşk, iki kişilik bir iştir ama eziyeti tek başına çekilir.
- Anlaşılmaz insan yoktur, anlamayan insan vardır.
- Bu dünyada çok büyük yanlışlıklar, haksızlıklar var; dışarıdaki yanlışlara fazla aldırmayanlar, kendileriyle ilgili en ufak hatada aslan kesiliyorlar. Nefisleri giriyor devreye; izzeti nefisleri giriyor.
- Avcı değil av adalet ister bu dünyada.
- Yalnızca zayıflar adalet ister.
- Yalan, inşa edilebilir bir şeydir; gerçek ise zaten kendinizi inşa etmiştir.
- Gerçek köle, köleliği kabullenmiş olandır.
- Anlaşılır olan, daha az acı verir içimize.
- Ne zaman biri, "Yanlış anlama" diye söze başlasa, arkasından küçük de olsa bir hakaret mutlaka çıkıyordu ortaya.
- Küçükken başkalarının diktiği elbiseleri giyersiniz ama büyüdüğünüzde kendi elbiselerinizi kendiniz dikmelisiniz.
- Bilgisi eksik olanların inadı fazladır.
- Bu dünyada mevcut katiller, potansiyel katillerden daima daha fazla önemsenir; bu yüzden de potansiyeller, sürekli mevcutlara dönüşür.
- Oysa canı olan her canlının canı yanar canına kastedildiğinde...
- Hiçbir kuyu, ipinizden daha derin değildir ve her romanın kalınlığı, anladığınızla sınırlı
Miyase'nin Kuzuları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Üstün Dökmen.... Kitabını ilk defa okudum.Bunun dışında programlarını izledim.Kitabını almaya karar verdim.Çünkü alanında başarılı bir adam.Miyasenin Kuzuları fabl türünde bir kitap.Aslında kaybolan insanlığa sesleniyor,hatta güzel mesajlar veriyor.Daha nice düşündürücü kitaplarını okumak dileğiyle yazmaya devam etmelisin. (SADECE AUDREY)
Olmamış...: Üstün Üstadı çok beğenirim, fakat bu kitap olmamış. Ne yazık ki roman değil, hikaye değil, deneme değil, fabl da değil! Bilgisini, görüşlerini, deneyimlerini aktarmak isteyen üstadların "fanteziye" kaçmalarını doğru bulmuyorum. Doğan Cüceloğlunun kötü hikaye kitapları gibi olmuş. İletişim Çatışmaları ve Empati gibi ders kitabı olacak kadar bilgi içeren ama bir o kadar akıcı kitap yazan üstadın; bence bu çizgisini bozmaması iyi olurdu. (Aykut Asaf)
Tam bir roman atmosferine uymamakla birlikte öğretici yönü olan bir kitap. Hayvanlar üzerinden insanların kişilikleri işlenmiş. Karakter sayısının çok olması karmaşık gelebiliyor okurken. Olaylar haricinde hayata dair yer yer yazılan cümleler ders niteliği taşıyor. Kurgu ve akıcılıkta duraklamalar olsa da okursanız faydası olacak kitaplardan. (Hakan)
Kitabın Yazarı Üstün Dökmen Kimdir?
Üstün Dökmen, (d. 1954, İstanbul). Türk akademisyen, psikolog, yazar ve televizyon programcısı. Hâlen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nde profesördür.
1971 yılında Ankara'da Cumhuriyet Lisesi'ni, daha sonra Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümü'nü bitirdi. 1986 yılında doktorasını Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında bitirdi. 1988'de doçentlik, 1995'de profesörlük derecesini aldı.
Sosyal bilimlere ilgi duyuyordu, ancak öncelikle Hacettepe Üniversitesi Fizik Bölümü'ne kaydoldu. Üçüncü sınıfa gelince fiziğin kişiliğine uygun olmadığını fark etti. Yeniden üniversite sınavlarına girerek Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü'ne geçti. Bu bölümden mezun oldu ve aynı bölümde Uygulamalı Psikoloji (Klinik Psikoloji) alanında master yaptı. Psikolojik danışma ve rehberlik alanında 1986 yılında doktora, 1988 yılında doçentlik, 1995te ise profesörlük derecesi aldı. Hâlen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde öğretim üyesidir.
TRT'de Küçük Şeyler adlı bir programı hazırlıyor ve sunuyordu.
Dökmenin çeşitli bilimsel dergilerde yayımlanan makalelerinin yanı sıra dört bilimsel, bir de şiir kitabı vardır. Bu kitaplar sırasıyla; Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi: Kuruluşu, Gelişmesi, Çalışmaları , Okuma Becerisi İlgisi ve Alışkanlığı Üzerine Psiko-Sosyal Bir Araştırma , İletişim Çatışmaları ve Empati , Sosyometri ve Psikodrama adlarını taşımaktadır. Şiir kitabının adı Selam dır. Meslektaşı Doç. Dr. Zehra Yaşın Dökmenle evlidir; iki kızı bulunmaktadır.
Üstün Dökmen Kitapları - Eserleri
- Küçük Şeyler 1
- Küçük Şeyler 2
- Ladesçi
- Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati
- Kelebekler ve İnsanlar
- Küçük Şeyler 3
- Küçük Şeyler 4
- Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak
- Miyase'nin Kuzuları
- Mektup
- Direksiyon
- Çocuklara ve Büyüklere Masallar
- Kuzular Vadisi
- Ay Kapanı
- Menderes Irmağın Gölgesi
- Yorgun Heykel
- Metrestepe
- Komşu Köyün Delisi
- Deriden Kültüre
- Sağdıç - Cümlemiz Bir Cümleyiz
- Komşu Köyün Delisi - Nokta Nokta Hanım'ın Hayatı
- Anne - Babayı İstismar
- Uzaktaki Köyden Biri
- Sosyometri ve Psikodrama
- Selam
- Mevsimler
- Oyuncak Şehir
- Otoyolda Piknik, Padişah-ı Hali Osman, Uluğ Bey
- Küçük Gezginler
- Mimari
- Ankara Destanı
- Çocuk ve Gençlik Oyunları
- Piknikte...
- Depremzadeler Mahallesi - Pusulamı Ayarlar Mısınız?
- Nokta Nokta Hanımın Hayatı
- Yağmurda Yangın
- Bir Yumurtanın Tarihçesi veya Bir Yumurta Pişirme Tarifi
- Okuma Becerisi, İlgisi ve Alışkanlığı Üzerine Psiko-Sosyal Bir Araştırma
Üstün Dökmen Alıntıları - Sözleri
- "Çocuğa sınır koymak onu sevmemek anlamına gelmez." (Anne - Babayı İstismar)
- Çatışmak, kavga etmek, kısa vadede kârlı olabilir; ancak uzun vadede taraflara ve ilişkiye zarar verir. (Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak)
- Oysa canı olan her canlının canı yanar canına kastedildiğinde... (Miyase'nin Kuzuları)
- Geç fark etti insanoğlu, sönmüş bir güneşin üzerinde oturduğunu. (Yağmurda Yangın)
- İletişimde mimiklere dikkat etmek, bazı canlı türlerinde, özellikle insanlarda ilginç özellikler ortaya çıkarıyor. Örneğin, yapılan araştırmalar genelde kadınlarda empatik becerinin erkeklere oranla daha yüksek olduğunu gösteriyor. (Küçük Şeyler 1)
- İnsanların yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa gözyaşlarının rengi hep aynıdır. (Küçük Şeyler 3)
- Yol yorar seni ama belki bir gün hedefe ulaşırsın. (Ladesçi)
- "Bazı anababalar çocuklarını bugün için bir ekonomik meta, bazıları ise geleceğe bir yatırım olarak görüyor. İkinci grup, çocuğunu duygusal açıdan bağımlı kılarak, 'Yaşlılığımızda bize bakar, aman iyi yetiştirelim,' düşüncesini taşıyor. Çocuğu bu şekilde geleceğe yatırım olarak görmek de, onu bir tür meta konumuna indiriyor. Bu yüzden bu tavır, en azından bir duygusal istismar, bir tür kullaştırma sayılabilir. (Küçük Şeyler 4)
- İnsanın bencilliğine sınır yok. (Direksiyon)
- Hayatınızın başlangıcından sorumlu değilsiniz ancak finalinden sorumlu olacaksınız. (Küçük Şeyler 2)
- Sanırım Ezop masallarından birinde okumuştum bu acı dolu rivayeti "Kartalın kemiğinden Ok yapmış Avcı'nın biri, ve bu Avcı başka Kartalı vurmuş. Vurulan Kartal ölmeden önce demiş ki; öldüğüme yanmıyorum da, bir Kartal kemiğiyle vurulduğuma yanıyorum" bu masal bizim için de geçerli. (Metrestepe)
- Özünde, empati ve saygı olan her şey insanlığın yüzünü ağartır. (Kelebekler ve İnsanlar)
- Felsefede her tanımlama bir yadsıma (ötekilerden/diğerlerinden ayırma) anlamı taşır. (Deriden Kültüre)
- Gerçek kölelik , köleliği kanıksamakdır. Köleliği içine sindiremeyen, gerçek köle değildir. (Küçük Şeyler 4)
- "... döverdi, hep böyleydi Karagöz Hacivat'ı, sevdiği korumaya çalıştığı soydaşları Don Kişot'u, Gestapo üstün ırklı kardeşini, Sovyet polisi yoldaşını, ... vatandaş doktoru döverdi. Huzursuz insanların dünyası huzursuzdu yani," (Sağdıç - Cümlemiz Bir Cümleyiz)
- Bozkırın ve onun onurlu insanlarının, birilerini beğenmek ve onlar tarafından beğenilmek gibi bir telaşları yoktu. (Direksiyon)
- "Bazen küçük çiçekler büyük işler görürler." (Anne - Babayı İstismar)
- Anasından doğduğu gibi durmuyor insanlık. günbegün uyuyor tüfeklerin ve arzuların menzilleri. Freud haklı, varsa yoksa cinsellik ve saldırganlık. İnanmayan umumi tuvaletlerin arka kapılarına baksın yada gazetelerin ön yüzlerine. Mart kedisi gibi insan oğlu. Hem doğurur, hem doğurduğunu yer. Sen benden delisi Jung Baba: ortak bir bilinci yok ki insanlığın, ortak bir bilinç dışı bulunsun. (Komşu Köyün Delisi - Nokta Nokta Hanım'ın Hayatı)
- Bebeğiniz ile müdürünüz arasındaki benzerlikler: 1. Her ikisine de sahip olduğunuzda, başlangıçta çok sevinirsiniz, ancak ileride başınıza neler açabileceklerini düşünemezsiniz. 2. İkisi de çok sabırsızdır, isteklerinin hemen yerine getirilmesini isterler. İstekleri hemen olmazsa bağırıp çağırmaya, ortalığı birbirine katmaya başlarlar. 3. İkisinin de belleği zayıftır; bir gün önce onlar için yaptığınız onca şeyin önemi yoktur. 4. Her ikisinin de arada gazını almalısınız. 5. İkisi de size teşekkür etmez. 6. Siz ikisine de çok şey verdiğinizi düşünürsünüz. Onlar ise size açıkça bir şey vermemektedir. Siz "seviyor ama belli etmiyor" diye kendinizi rahatlatırsınız. 7. İkisi de size kötü davranır, tırmalarlar, hatta fırsat verirseniz sizi ısırırlar. Siz çocuğunuza bakıp "Büyüyünce geçer", amirinize bakıp "Bir gün değerimi anlayacak" dersiniz. Ama o gün hiç gelmez; çocuk büyür ergen olur, yüzünüze kapıyı çarpar, amiriniz yaşlanır, yüzünüze dosyaları fırlatır. 8. Bebeğiniz de amiriniz de sizin empatik becerinizi geliştirir. Bebeğinizin ağlamasının gaz ağlaması mı, yoksa acıkma ağlaması mı olduğunu kısa sürede kavrarsınız. Amirinizin hoşnutsuzluğunun işten mi, yoksa kendinden mi kaynaklandığını da kısa sürede öğrenirsiniz. 9. Her ikisinin de yüzünde tebessüm belirtisi ararsınız. Bebeğiniz yüz kaslarını hafifçe oynattığında "Bana gülümsüyor!" diye bağırırsınız. Benzer şekilde amirinizin de yüzüne bakıp "Bugün bana hafifçe gülümsedi galiba" dersiniz. 10. · İkisinin de kelimelerinden anlam çıkarmaya çalışırsınız. Bebeğiniz ·A..." dediğinde 'Anne dedi", "B..." dediğinde "Baba dedi" diye heyecanlanırsınız. Müdürünüz ise ''T..." dediğinde teşekkür ettiğini düşünürsünüz . 11 . Bazen her ikisinden de bıktığınız düşüncesi geçer aklınızdan ama hemen suçluluk duyar, günah işlediğinizi düşünürsünüz, 'Allah eksikliklerini göstermesin" dersiniz. 12. Her ikiside ben merkezcidir(ego-santriktir);sizin tek işinizin kendisi olduğunu düşünür. Her ikisi de sizin kendinize ait bir özel yaşamınız olduğundan habersizdir. Gecenin bir yarısında bebeğiniz pıtır pıtır gelip eşinizle aranıza girer, müdürünüz ise cep telefonunuzu sürekli açık tutmanızı ister, böylece o da "gecedir, özeldir" demeden yatak odanıza girmiş olur. (Küçük Şeyler 2)
- Ey gidi gocu benli nine eeeyyyy, Az galsın ölüveecekti. (Komşu Köyün Delisi)