Modernite ve Bireysel-Kimlik - Anthony Giddens Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Modernite ve Bireysel-Kimlik kimin eseri? Modernite ve Bireysel-Kimlik kitabının yazarı kimdir? Modernite ve Bireysel-Kimlik konusu ve anafikri nedir? Modernite ve Bireysel-Kimlik kitabı ne anlatıyor? Modernite ve Bireysel-Kimlik PDF indirme linki var mı? Modernite ve Bireysel-Kimlik kitabının yazarı Anthony Giddens kimdir? İşte Modernite ve Bireysel-Kimlik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Anthony Giddens

Çevirmen: Ümit Tatlıcan

Yayın Evi: Say Yayınları

İSBN: 9789754689631

Sayfa Sayısı: 304

Modernite ve Bireysel-Kimlik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Modernite, gündelik toplumsal hayatın doğasını kökten değiştirir ve yaşantılarımızın en kişisel yanlarını bile etkiler. Bu yüzden Moderniteyi kurumsal düzeyde anlamaya çalışmamız gerekir; fakat modern kurumların yol açtığı köklü dönüşümlerin doğrudan bireysel hayatla ve bu yüzden benlikle iç içe geçtiği unutulmamalıdır. Gerçekte, Modernitenin kendine has özelliklerinden biri, küreselleştirici etkiler ile kişisel ihtiyaç eğilimleri arasında giderek artan karşılıklı bağlantıdır. Kitabın amacı, bu karşılıklı bağlantıların doğasını analiz etmek ve bu tür konularda düşünmeye yardımcı olabilecek bir terminoloji oluşturmaktır.

Esasen benliğe odaklanan elinizdeki kitap gerçekte psikolojik bir çalışma değildir. Kitabın egemen ilgi odağı, modern çağın kurumlarının yeni bireysel-kimlik mekanizmalarının ortaya çıkışıdır. Benlik, dış etkiler tarafından belirlenen pasif bir varlık değildir; insanlar kendi bireysel-kimliklerini biçimlendirirken, eylemlerinin özel bağlamları ne kadar yerel olursa olsun, sonuçları ve içerimleri bakımından küresel düzeydeki toplumsal etkilere katkıda bulunur ve bu etkileri doğrudan artırırlar.

Anthony Giddens, daha önceki çalışmalarında ele aldığı ama detaylandıramadığı bazı problemleri bu kitabında ele alıyor. Üst modernitenin ana hatları, benliğin varoluşu, gelişme çizgisi ve problemleri, "yaşam politikası" konularına değinirken "Neden Modernite ve Bireysel-kimlik?" sorusuna da her zamanki akıcı ve hayatın içinden üslubuyla yanıt veriyor.

Hayat her zaman tehlikelerle dolu riskli bir iştir. Risk değerlendirmeleri ve karşı-olgusal düşünme eğilimi niçin modern toplumsal hayatta geleneksel sistemlerdekilerden daha önemlidir? Buna uzmanlık hakkında bir soru ekleyebiliriz: Modern çağ öncesi kültürlerde de insanlar problemleri konusunda büyücüler ve şifacılar gibi uzman kişilere danıştıklarına göre, modern çağda güveni ve soyut sistemleri farklı ve özel kılan nedir?

Modernite ve Bireysel-Kimlik Alıntıları - Sözleri

  • " Modern dünyada 'hayat tarzı' kavramı özel önem kazanır. Gelenek gücünü yitirdikçe ve gündelik hayat yerel ve küreselin diyalektik etkileşimi temelinde yeniden inşa edildikçe, seçenekler çeşitliliğine sahip bireyler hayat tarzı seçimlerini daha fazla gözden geçirmek zorunda kalırlar. Ayrıca, kapitalist üretim ve dağıtım modern çağın kurumlarının temel bileşenini oluşturduğu için, en belirgini metalaşma biçimde olan standartlaştırıcı etkiler vardır."
  • " Theodore Rozsak'a göre, 'keşfedeceği bir kişisel kimliğe, gerçekleştirebileceği bir kişisel yazgıya sahip olma deneyiminin büyük çapta yıkıcı bir siyasal güç haline geldiği bir dönemde yaşıyoruz.' "
  • Bazı feminist yazarlara göre doğa teknoloji ve hatta bilim konusunda dahi tutumlar aynı zamanda erkeksi yönelimlerin yansımalarıdır erkeklerin dünya karşısındaki tutumları özellikle araçsaldır, tahakküm ve yönlendirmelere dayanır. Kadınların bakış açısı belirgin bir biçimde farklıdır ve bu yüzden kadınlar doğal ortamla çok farklı bir ilişki içindedirler. annelik ve kadınların ilgili oldukları yetiştirmeye yönelik görevler onları doğal üreme süreçlerine erkeklere göre çok daha yakından bağlar.
  • "...bu kişi takıntılı anlamında katı gelenekçidir. Çeşitli eylem bağlamlarında buharlaşan bir benlik örneğinde Fromm'un 'otoriter uyumculuk' olarak nitelediği adaptasyon biçimiyle karşılaşırız. Fromm bu tepkiyi şöyle ifade eder: 'Birey kendisi olmaktan çıkar; tamamen kültür kalıplarının kendisine sunduğu kişilik türünü benimser ve bu yüzden, kesinlikle tüm diğer kişilere benzer ve onların kendisinden bekledikleri kişiye dönüşür. Bu mekanizma bazı hayvanların kendini korumak için renk değiştirmelerine benzer. Onlar böylece zorlukla ayırt edilebildikleri ortamlarına benzerler.'
  • Bireyin üzerinde düşünmeden yaptığı ehliyetli performanslarını mümkün kılan rutinler hayatın erken evrelerinde büyük bir emekle edinilen bir öğrenme süreci ile kazanılır. Bir kişinin belirli bir durumdaki rahatı karşılaştığı tehlikeler ve fırsatlarla mücadele etmesini gerektiren uzun süren deneyimlerinin ürünüdür.
  • Dış görünüş esasen kişisel-kimlikten ziyade toplumsal kimliğin işareti olmuştur. Giyim ve toplumsal kimlik günümüzde kesinlikle tamamen ilişkisiz değildir ve giyim toplumsal cinsiyet, sınıfsal konum ve mesleki statünün bir göstergesi olmayı sürdürmektedir. Giyim tarzları çoğu kez bireysel farklılıktan ziyade, grup baskılarından, reklamcılıktan, sosyoekonomik kaynaklardan ve standartlaşmayı artıran diğer faktörlerden etkilenir.
  • Modern dönemde gündelik toplumsal hayatta şunlar tecrit edilir: delilik: varlıksal güvenlik duygusu ile ilişkide gündelik tutumlar aracılığıyla paranteze alınan deneyimlerle bağlantı içindeki kişilik ve davranış özelliklerinin ifadesi. suçluluk: rutin uğraşlar ve katılımları alternatifleri temsil edebilen kişilik ve davranış özelliklerinin ifadesi. hastalık ve ölüm: toplumsal hayat ile ölümlülük ve sorumlulukla ilişkiye dışsal kriterler arasındaki bağlantı noktaları. cinsellik: bireyler arasındaki bir ilişki biçimi olarak ve kuşakların biyolojik sürekliliği olarak seks. doğa: insan toplumsal etkinliğinden bağımsız olarak inşa edilen doğal ortam.
  • Modern toplumlarda ömür ritüelleşmiş geçiş evrelerinden ziyade açık deneyim basamakları etrafında yapılanır
  • Zorlanma durumlarında bedenden kopma duygusunun yaygınlığı şaşırtıcı değildir birey geçici olarak şizoid bir duruma girer ve bedenin yaptığı veya bedene yapılan şeylerden kopar
  • Çocukluk döneminin başlarında temel güven duyguları yeterince gelişmeyen bireylerin yaşantılarına musallat olan gerçekdışılık duyguları birçok farklı biçim kazanabilir. Onlar nesne dünyasını veya diğer insanları sadece birer muğlak varlık olarak hissedebilir veya açık bir bireysel kimliğin sürekliliği duygusunu sürdürmeyi başaramazlar.

Modernite ve Bireysel-Kimlik İncelemesi - Şahsi Yorumlar

KİTAP NOTLARI Giddens, eserinde, modernite tarafından inşa edilen benliğin bir incelemesini yapmaktadır. Bunu yaparken bireyin psikolojik dünyasından ziyade, küresel kurumların benliği nasıl şekillendirdiğine ve aynı zamanda da bireyin küresel olgulara nasıl etki ettiğine odaklanmaktadır. “Benlik, dış etkiler tarafından belirlenen pasif bir varlık değildir; insanlar kendi bireysel-kimliklerini biçimlendirirken, eylemlerinin özel bağlamları ne kadar yerel olursa olsun, sonuçları ve içerimleri bakımından küresel düzeydeki toplumsal etkilere katkıda bulunur ve bu etkileri doğrudan arttırırlar.” (s.12) Giddens’ın genel kabulü, modern kurumların kendisinden önceki tüm toplumsal düzenlerden birçok bakımdan farklı olduğudur. Bu kurumlar, dinamizmi, geleneksel alışkanlıklar, adetleri aşındırma dereceleri ve küresel düzeydeki etkiler gibi yaygın özelliklerinin yanı sıra ‘gündelik toplumsal hayatın’ doğasını kökten değiştirici bir niteliğe de sahiptir. Giddens’a göre ‘modernite bir risk kültürüdür’. Yazar, bu ifadeyle aslında moderniteden önceki dönemlerin içerdiği risk faktörünün daha az olduğunu iddia etmemektedir. “Risk kavramı daha ziyade hem sokaktaki insanların hem de teknik uzmanların dünyayı düzenleme biçimleri açısından büyük önem kazanır.” (s.14) Bunlardan, gündelik hayata en ciddi etkiyi ortaya koyabilecek risk ise insanlığın, doğayı toplumsal hayattan dışlayarak, onun üzerinde kurduğu hakimiyetten kaynaklanan ekolojik risklerdir. Ekolojik risklerin yanında, küresel ekonomik mekanizmaların sekteye uğraması veya ‘totaliter süper devletlerin’ ortaya çıkması riski de modern yaşamın bir parçasını oluşturmaktadır. Giddens’a göre modern dünyada ‘hayat tarzı’ kavramı özel bir anlam kazanır. Geleneksel kurumların birey üzerindeki egemenliği tükendikçe ve gündelik hayatın yerel ve küreselin diyalektik ilişkisiyle yeniden inşa edilmesiyle, birey sahip olduğu seçenek çeşitliliğine bağlı olarak hayat tarzı tercihini daha fazla gözden geçirmek zorunda kalır. Yazara göre modernite, ‘fark, dışlama ve marjinalleştirme’ üretir. Bu noktada hayat tarzı kavramının, eşitsizliklere bağlı olarak daha zengin grupların veya sınıfların arayışlarına işaret ettiği düşünülebilir. Giddens, yoksul sınıfların ise hayat tarzı seçiminde söz sahibi olmadığı tespitine kısmen katılmakla beraber, yapılması gereken analizin, maddi sınırlılıklar içerisinde yapılan tercihler ve alınan kararlarla da desteklenmesi gerektiğini ifade eder. Giddens’a göre modern kurumlar, modern öncesi bütün kültürler ve hayat tarzlarıyla ‘süreksizlik’ ilişkisi içindedir. Bu süreksizliğin sebeplerinden en önemlisi ise modern çağın aşırı dinamizmidir. “Modern dünya ‘kontrolümüzden çıkmış bir dünya’dır: Toplumsal değişme hızı önceki sistemlerden daha yüksek olmakla kalmayıp, daha önceki toplumsal pratikler ve davranış biçimlerini etkileme derecesi ve kapsamlılığı da yüksektir.” (s.30) Giddens, modernitenin dinamizmini üç kavramla açıklar. Bunlar; ‘zaman ve mekanın ayrılması’, ‘yerinden-çıkarıcı mekanizmalar’ ve ‘kurumsal refleksivite’dir. Yazara göre, toplumsal ilişkilerin geniş zaman-mekan dilimlerinde yeniden bir araya gelmesinin önkoşulu zaman ve mekanın ayrılmasıdır. Yerinden çıkarıcı mekanizmalar, sembolik işaretler ve uzmanlık sistemlerinin bir araya gelerek oluşturduğu soyut sistemleri ifade eder. Bu mekanizmalar, etkileşimi belirli bir ‘yer’in kendine has özelliklerinden koparır. Kurumsal refleksivite ise, “bilginin toplumsal hayat koşullarının organizasyonu ve dönüşümünün kurucu unsuru olarak düzenli şekilde kullanılmasıdır.” (s.36) Giddens, ‘benliğin problemlerini’ güven ve kaygı duygularıyla birlikte analiz eder. Giddens’a göre yüksek etkileri olan risklerin farkında olmak birçoğu için güçlü bir kaygının kaynağıdır. Buna bağlı olarak temel güven duygusu da kişinin bu kaygıları sürekli olarak yaşayıp yaşamayacağını belirleyen unsurdur. Modern dünyanın içerdiği riskler aynı zamanda bir tür kaderciliğe de yol açabilir. Yazara göre, bireyin benliğine etki eden güven ve kaygı duygusu, bu risklerin küresel bir felakete yol açabileceği ve modern kurumların bu felaketlerin üstesinden gelebileceği fikri ile yakından ilişkilidir. “ Hayatta kalabilmeye odaklanan bir bireyin elde ettiği doyum, esasen refleksif olarak düzenlenen hayat çizgisiyle ilgili sorunların halledilmesiyle ilişkilidir, ancak o kesinlikle bir yüksek etkili riskler dünyasında tüm insanların hayatta kalabilmesiyle ilgili daha genel bir kaygıya yol açar.” (s.232) (Erdi Erdoğan)

Modernite ve Bireysel-Kimlik PDF indirme linki var mı?

Anthony Giddens - Modernite ve Bireysel-Kimlik kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Modernite ve Bireysel-Kimlik PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Anthony Giddens Kimdir?

Günümüzün en etkili toplumsal kuramcılarından biri olan Anthony Giddens 1938'de doğdu. Hull Üniversitesi'nde sosyoloji ve psikoloji öğrenimi gördükten sonra, yüksek lisansını London School of Economics (LSE), doktorasını Cambridge Üniversitesi'nde yaptı. 1961'de Leicester Üniversitesi'nde başladığı öğretim üyeliğini, Kanada, ABD ve İngiltere'de çeşitli üniversitelerde sürdürdü. Avustralya, Finlandiya, Almanya, İsveç, İtalya, Danimarka ve Fransa gibi ülkelerde konuk öğretim üyeliği yaptı. 1970'te çalışmaya başladığı Cambridge Üniversitesi'nde 1986'da profesör oldu. 1997'de LSE'nin yöneticiliğine getirilen Giddens, ayrıca 1985'ten bu yana kurucularından olduğu Polity Press'in, 1989'dan bu yana da Toplumsal Araştırmalar Merkezi'nin başkanlığı ve yöneticiliğini yürütmektedir.

Pek çok ödül alan ve hakkında on iki kitap yazılmış olan yazarın iki yüzden fazla makalesinin yanı sıra, yirmi dokuz dile çevrilmiş otuz iki kitabı vardır. Max Weber, Emile Durkheim, Karl Marx gibi kuramcılar üzerinde çalışan, modern toplumlarda sınıf yapısı, modernlik, ulus-devlet, sosyal demokrasi, solun geleceği gibi konulara eğilen ve son kitabı Runaway World: How Globalization is Reshaping our Lives (Kaçak Dünya: Küreselleşme Yaşamlarımızı Nasıl Yeniden Biçimlendiriyor, Profile, 1999) olan Giddens'ın Türkçe'de yayımlanan kitapları arasında Mahremiyetin Dönüşümü (Ayrıntı, 1994);Sosyoloji: Eleştirel Bir Yaklaşım (Birey, 1994); Max Weber Düşüncesinde Siyaset ve Sosyoloji (Vadi, 1996); Modernliğin Sonuçları (Ayrıntı, 1998); İleri Toplumların Sınıf Yapısı(Birey, 1999); Toplumun Kuruluşu (Bilim ve Sanat, 1999); Üçüncü Yol, Sosyal Demokrasinin Yeniden Dirilişi (Birey, 2000); Elimizden Kaçıp Giden Dünya (Alfa, 2000) veSosyoloji (Ayraç, 2000) sayılabilir. Yazarın Sol ve Sağın Ötesinde adlı kitabı önümüzdeki günlerde yayınevimiz tarafından yayımlanacaktır.

Anthony Giddens Kitapları - Eserleri

  • Sosyoloji
  • Sosyoloji
  • Modernliğin Sonuçları
  • Mahremiyetin Dönüşümü
  • Sosyolojide Temel Kavramlar
  • Kapitalizm ve Modern Sosyal Teori
  • Siyaset, Sosyoloji ve Toplumsal Teori
  • Modernite ve Bireysel-Kimlik
  • Sosyoloji (7. Edisyon)
  • Sosyolojik Yöntemin Yeni Kuralları
  • Ulus Devlet Ve Şiddet
  • Elimizden Kaçıp Giden Dünya
  • Sağ Ve Solun Ötesinde
  • Günümüzde Sosyal Teori
  • Üçüncü Yol
  • Max Weber Düşüncesinde Siyaset ve Sosyoloji
  • İklim Değişikliği Siyaseti
  • Sosyolojinin Savunusu
  • Sosyoloji
  • Toplumun Kuruluşu
  • Tarihsel Materyalizmin Çağdaş Eleştirisi
  • Sosyoloji
  • Modernliği Anlamlandırmak
  • İleri Toplumların Sınıf Yapısı
  • Toplumun İnşası

Anthony Giddens Alıntıları - Sözleri

  • Postmodernizm, yalnızca küçük bir sanatsal avangartlıkla sınırlı değildir; o küresel kültürel ürünlerin yanı sıra akademik ve felsefi düşüncelerle de ilişkilidir. (Sosyolojide Temel Kavramlar)
  • Kapitalizmin asli karakteri ücretli emek ve sermaye arasındaki sınıf ilişkilerinde değil, üretim faaliyetinin rasyonel düzenleniminde verilidir. İşçinin üretim araçlarından 'koparılması' süreci, modern toplumun bütün alanlarında ilerleyen davranışın rasyonalizasyonu sürecinin sadece bir uğrağıdır. Bürokratik uzmanlaşmayı doğuran bu süreç tersine çevrilemezdir. Sosyalizm ekonomik davranışın rasyonel denetiminin daha da artırılması (ekonominin merkezileştirilmesi) ve 'ekonomik' olanla kaynaşmasıyla 'siyasi' olanının ortadan kalkmasında (ekonomik girişimlerin devlet tarafından denetlenmesi) öngörüldüğünden, sonuç bürokratikleşmede devasa bir yayılma olacaktır. Bu da 'proleteryanın diktatörlüğü' değil, 'resmiyetin diktatörlüğü' olacaktır. (Max Weber Düşüncesinde Siyaset ve Sosyoloji)
  • Hawthorne Etkisi, insanların incelendiklerini bilip bu nedenle normal davranışlarını göstermemesidir. Hawthorne Etkisi deney tanımı, 1930’larda Chicago yakınlarındaki Western Elektrik Şirketinin Hawthorne santralindeki verimlilik araştırması sonucu ortaya çıkmıştır. Araştırma çalışmasını yürüten araştırmacılar, işçilere uygulanan deney koşulları ne olursa olsun işçilerin verimliliklerinin artığını şaşkınlıkla gözlemlemiş. Çünkü işçiler incelenmekte olduklarının farkındaydı ve bunun sonucu olarak normal çalışma tempolarını hızlandırmıştı. (Sosyoloji (7. Edisyon))
  • Modernliğin ötesine geçmiş değiliz; onun radikalleşmesi evresini yaşıyoruz. (Modernliğin Sonuçları)
  • Şair Simon Brisenden (1987) pek çok engelli insanın geleneksel tıp'tan dışlanma anlayışını 'Mükemmel İnsanlar İçin Şiirler - Poems for Perfect People' adlı kitabında çok güzel bir şekilde özetlemektedir. Brisenden, ‘Yara İzleri’ adlı şiirinde sormaktadır: ‘Derini kesen adam / ve içini araştıran / onda herhangi bir dikiş izi var mı?’ (Sosyoloji (7. Edisyon))
  • Weber'e göre demokrasi ve bürokrasi arasındaki ilişki modern toplumsal düzendeki gerilimin en köklü kaynaklarından birisini yaratmaktadır. (Max Weber Düşüncesinde Siyaset ve Sosyoloji)
  • Marx yurttaşlık ile kölelik arasında belirsiz bir konum işgal ettiği için "proletarya asla bağımsız bir gelişme göstermedi" diye eklese de, küçük köylülerin bir bölümü proletarya haline dönüştürülmüştür. (Tarihsel Materyalizmin Çağdaş Eleştirisi)
  • "Bireylerle kurumlar arasında var olan ve benim 'ikili etkileşim' dediğim şeyi iyice anlamak zorundayız; o da bir yandan biz toplumu yaratırken aynı zamanda o da bizi yaratıyor demektir." (Sosyoloji)
  • Devlet, sınıf ayrımlarının ortadan kalkması için bir araç olmaktan çok, özünde onları sürdürmekle ilgilenir: toplumdaki diğer sınıfların çıkarları karşısında, egemen sınıfın çıkarlarını korur... (Sosyoloji)
  • Deneyimlerin özünde anlamlı olduklarını söylemek yanıltıcıdır: "bizim için yaşanmakta olan değil, sadece önceden yaşanmış olan anlamlıdır". (Sosyolojik Yöntemin Yeni Kuralları)
  • Geleceği denetim altına almak için geçmişin alışkanlıkları ve önyargılarından kurtulmak zorundayız. (Elimizden Kaçıp Giden Dünya)
  • Devletin güvenliğini doğrudan etkileyen ya da tanrıların şerefinden ciddi biçimde şüphe duyan durumlarda, genellikle devlet memurları ya da muhafızları, herhangi bir kamusal jüri prosedürüne başvurmadan, doğrudan bir cezalandırıcı eyleme girişirlerdi. (Ulus Devlet Ve Şiddet)
  • “Kendimizi doğadaki nesnelermiş gibi görmeliyiz.” (Sosyoloji)
  • Devletler toplumsal düşünce organıdır. Durkheim (Ulus Devlet Ve Şiddet)
  • Sosyolojiye yöne­ lik pozitivist bir yaklaşım toplum hak- kındaki bilginin gözlem, karşılaştırma ve deney yoluyla türetilecek kanıüara dayanması gerektiğine inanır. (Sosyoloji)
  • "Kapitalizmin yayılması 'dünyanın yavan tarafının' yani ekonomik, teknik ve yararlı olanın önceliği ilkesinin her şeye üstünlüğünü sağladı; öyle ki 'bu her şey, edebiyat, sanat nesneleri ve varlığın bütün şiirselliği yok edilmiş oldu'. (Lefebvre'ye atıfla)" (Sosyoloji)
  • Comte, tıpkı doğa biliminin fiziksel dünyanın işleyişini açıklamasına benzer biçimde toplumsal dünyanın yasalarını açıklayabilecek bir toplum bilimi yaratmaya çalışıyordu. (Sosyoloji)
  • Üçüncü yol politikaları, yeni bir karma ekonomiyi savunmaktadır. (Üçüncü Yol)
  • Kapitalist ekonomi, hem içsel hem de dışsal olarak aslen istikrarsız ve huzursuzdur. (Modernliğin Sonuçları)
  • Marx, bir çağın baskın düşüncelerinin, yönetici grupların düşünceleri olduğunu savunmaktadır. Günümüzün serbest piyasa kapitalizmi çağında ise baskın düşünceler özgür seçimler yapan egemen bireylerin düşünceleridir. (Sosyoloji (7. Edisyon))