Momo - Michael Ende Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Momo kimin eseri? Momo kitabının yazarı kimdir? Momo konusu ve anafikri nedir? Momo kitabı ne anlatıyor? Momo PDF indirme linki var mı? Momo kitabının yazarı Michael Ende kimdir? İşte Momo kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Michael Ende

Çevirmen: Leman Çalışkan

Yayın Evi: Pegasus Yayınları

İSBN: 9786052993019

Sayfa Sayısı: 304

Momo Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.

Momo, büyük bir kentin tiyatro harabelerinde yaşayan küçük bir kızdır. Buldukları ya da kendisine hediye edilenler dışında hiçbir şeyi yoktur. Ancak olağanüstü bir yeteneği vardır: Momo, muhteşem bir dinleyicidir ve bunun için oldukça bol zamanı vardır.

Bir gün hayaletimsi topluluk “duman adamlar” ortaya çıkar. İnce hesaplı planlar kurup insanların zamanını çalarlar. Onları durduracak tek kişiyse Momo’dur.

Momo elinde bir çiçek, koltuğunun altında bir kaplumbağa ve gizemli Hora Usta’nın da yardımıyla koskoca duman adamlar ordusunun karşısında tek başına durur. Acaba Momo, zamanı çalan adamları tek başına alt edebilecek midir?

Toplumumuz ve günümüz insanının zaman algısı ve zamanı okuması üzerine bir masal olan Momo’yla Michael Ende, Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne layık görülmüştür. Pek çok kez sinemaya uyarlanan Momo, kırktan fazla dile çevrilmiş, tüm dünyada 7 milyonun üzerinde satılmıştır.

Michael Ende’nin romanları uzun yıllardır ‘kült kitaplar’ arasında.”

- Stuttgarter Zeitung

“Momo, hem çocuklar hem de yetişkinler için bir masal niteliğinde.”

- Die Welt

Michael Ende’nin hayal gücü ve fantazyalarla dolu bu masal-romanı dünya çapında bir başarıya ulaştı ve klasikleşti.”

- Buch aktuell

Momo Alıntıları - Sözleri

  • "Hayal kurmak,suç işlemekten farksızdı."
  • Ben seninim. Bana sahip olduğun için herkes seni kıskanacak.
  • “yeni açan hiçbir çiçek bir öncekine hiç benzemiyordu, her biri apayrı güzeldi”
  • Bir insanın çok dostu olabilir ama insan, içinden bazılarını kendine daha yakın bulur ve onları daha çok sever.
  • "Hayal kurmak, suç işlemekten farksızdı."
  • Zaman değerlidir. Onu yitirme.
  • Çok az insan iyi bir dinleyicidir.
  • " Bir insanın çok dostu olabilir ama insan, onların içinden bazılarını kendine daha yakın bulur ve onları daha çok sever."
  • “ne yazık ki düzgün atmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır.”
  • Momo'nun hiç kimsenin yapamayacağı şekilde başardığı şey şuydu: dinlemek. Belki şimdi pek çok kimse, bu da bir şey mi, herkes dinlemesini bilir diyecektir. Oysa hiç de öyle değil. Çok az kimse gerçekten iyi bir dinleyicidir. Dinlemek konusunda Momo'nun eşi benzeri yoktur.
  • ... dünyadaki bütün anlaşmazlıklar kasıtlı ya da kasıtsız, aceleye getirilerek söylenmiş birtakım yalan yanlış sözlerden kaynaklanıyordu.
  • "Bir gün gelecek ve sanki hiç yaşamamış gibi ölüp gideceğim."
  • “Günlük yaşam içinde çok büyük bir sır vardır. Herkesin bunda bir payı bulunur ve herkes onu bilir, ama pek az kimse bu konuya kafa yorar. Çoğu kimse onu olduğu gibi benimser ve ona asla şaşırmaz. Bu büyük sır, zamandır. Onu ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır ama bunlar hiçbir şey ifade etmez. Herkes çok iyi bilir ki bazen bir saatlik süre insana ömür kadar uzun gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Zamanın bu garip kısalığı ve uzunluğu, o saat içinde yaşanan olaylara bağlıdır. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.”
  • “ hayatta en tehlikeli şey, gerçekleşmiş hayallerdir.”
  • "Bir insanın çok dostu olabilir ama insan, onların içinden bazılarını kendine daha yakın bulur ve onları daha çok sever."

Momo İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Hayatınıza küçücük de olsa dokunan insanları bilirsiniz.O insanlarla zaman daha kıymetlidir. Peki hayatınızdan zaman çalanları bilir misiniz? Eminim ki farkında değiliz. Eskiden bir günde alınan yollar şimdi en cok 5 saatte alınıyor. Eskiden günlerce süren işlerimiz şimdi çabucak bitiyor. Eskiden haftalarca sürülen tarlalar şimdi bir gunde sürülüyor. Hiç düşündünüz mü iş zamanı kısaldığı halde neden bize zaman yetmiyor? Neden hayatımızdan bunca kolaylığa rağmen zevk alamıyoruz? Neden bizim bazı güzellikler için zamanımız yok? Cevapları çok da uzaklarda değil aslında. Tüketim çılgınlığı, acelecilik, insani değerlerle yeterince ilgilenmeyişimiz. Hatırlıyorum da küçükken arabamız olamamasına rağmen akraba eş dost ziyaretlerine daha çok giderdik.şimdi ise daha kolay olduğu halde bir telefonu bile çok görebiliyoruz.halbuki imkanlar daha kısıtlıydı. Çocukluğumda bebeklerimizi bile kendimiz yapardık.hayal gücümüz en güzel oyuncağımızdı.elim elim öpelek oynardık mesela.beş taş,bilye,ip atlama,çelik çomak,... Şimdilerde sokaklarda çocukları nadir görür olduk. Kızıma bakıyorum herşeyi var ama sanki birşeyler eksik. Çocuklarımızı oyuncaklara boğuyoruz ama mutlu değiller.çünkü hayal kurmalarına bile fırsat vermiyoruz.kendi dalgamızla onlarıda sürüklüyoruz.daha ilkokuldaki çocukların ellerinde cep telefonları bu beni çok düsündürüyor.şekere boğuyoruz sevgiye boğacağımız yere.bizden bir şey istediğinde nedense hiç vaktimiz olmuyor.Anne ve babamıza bile vaktim yok diyebiliyoruz. Çalışıyoruz kazandıklarımızı harcayacak zaman bile bulamiyoruz. Yine de çalısıyoruz. Bir tatile giderken bile hep bir acelemiz var.bir an once hedefe ulaşmak.arada yolda durup harikaları seyretmiyoruz.gectiğimiz semtlerin yöresel lezzetlerine bile vakit ayırmıyoruz. Hafta sonu etkinliği diye AVM gezileri yapıyoruz saatlerce mağaza mağaza dolanıyoruz. Anlayacağınız zamanımızı dolu dolu yaşamak varken aceleye getiriyoruz. Geçenlerde Kayseri Sivas Caddesinde kızımla yürürken kızım bana dönüp çok üzgün bir yüz ifadesi ile " Anne bu binalarda yaşayanlar çok mutsuz olmalı. Çünkü onların inekleri yok, koyunları yok, keçileri yok, tavukları yok, arıları yok.değil mi anne" dedi.meğer ne kadar fakirlermiş bu zengin semtin büyük ve süper lüks binalarında yaşayanlar. :)) Momo bu inceliği farkettiriyor bizlere. Keyifli ve düşündürücü okumalar dilerim (Mathmazel)

Momo.. Seninle tanışmamız 9 yıl öncesine dayanıyor. Dün gibi hatırlıyorum, 11 yaşına yeni girmiştim. Babamdan hediye olarak kitap almasını isterdim hep. Babam da ismine, kırmızı punto ile yazılmış olmasına, içerisindeki resimlere bakarak Momo'nun bir çocuk kitabı olduğuna kanaat getirmiş olsa gerek, elinde Momo'yla çıkagelmişti. Ee daha küçüğüm. Renkli, cıvıl cıvıl kapaklı bir kitap bekliyordum. Kitaba bakıp "Ama baba bu çocuk kitabı değil ki" dediğimi hatırlıyorum. Taa o zamanlarda doğru bilmişim. Kendisi ne çocuk kitabı, ne de yetişkin kitabı. Türüne ister roman diyin, ister masal diyin ama Michael Ende'nın bu eserini sadece çocuk kitabı kategorisiyle sınırlamak büyük haksızlık olur. Avrupa Gençlik Kitap Ödülü Şeref Listesine girmiş, yaklaşık otuz dile çevrilmiş bu kitabımızda yazar, o kadar sade ve ustalıklı bir dile sahip ki, kitap çocuklar için oldukça heyecanlı bir serüven kitabıyken; yetişkinler için zaman konusunu irdelemek açısından insanın içine işleyen masal tadında bir roman oluveriyor. Sonrasında ne oldu bilmiyorum ama Momo kitaplığımda alındığı ilk haliyle beni bekledi onca yıl. Daha bir hafta önce gözüme çarpmasa belki daha kaç yıl bekleyecekti. İyi ki fark ettim, belki de okumam için bu zamanın gelmesi gerekiyordu. "ZAMAN" Bu kelimeye çok dikkat edelim. Birazdan yüzlerce kez kullanacağım. Küçük bir kız çocuğu hayal edin. Bilinmeyen bir zamanda, hiç kimsenin bilmediği uzak diyarlardan gelmiş bir kız çocuğu. Ailesi, yeri yurdu yok. Dış görünüşü biraz garip, hatta temiz pak insanlara göre korkutucu. Ufak tefek, cılız yapısı nedeniyle de yaşı kimine göre sekiz, kimine göre on iki. Simsiyah, kocaman gözleri ve yine simsiyah kıvırcık saçları var. Ve öyle kimsesiz ki, adını bile kendisi koymuş. Momo! Peki, etraftaki insanlar kimsesiz diye, pis diye dışlıyorlar mı onu? Hayır. Seviyorlar Momo'yu. Oradaki insanlar doyuruyor Momo'nun karnını. Terk edilmiş bir tiyatroda bir oyuğu ev yapıyorlar Momo için. Seviyorlar onu. Çünkü Momo gerçek bir insan. Ve her şeyden önemlisi eşsiz bir dinleyici. Dinlemekte ne var, herkes dinler diyebilirsiniz. Sanmıyorum. Momo, şimdiki zaman insanları için ne zor bir şeyi yapıyor oysa. Tüm kalbiyle dinliyor. Ona anlatılan dertler birer birer halloluyor, en utangacının bile onun yanında dili çözülüveriyor. Tüm çocuklar en güzel oyunlarını Momo'nun yanında oynuyor. Hiçbir şey yapmasa bile herkesi sakinleştiren, huzur veren, mutlu eden bir yanı var Momo'nun. Herkesi çok seviyor, herkesle iyi anlaşıyor fakat insan daima bazı insanları kendisine daha yakın hisseder. Momo için de öyleydi. İhtiyar çöpçü Beppo ve birçok işi bir arada yapan Gigi. Bu ikisi Momo'nun en iyi dostları. Gigi, Momo'ya her gece masallar anlatıyor ve kendi küçük mutluluklarıyla dünyalarını güzelleştirirken bir gün aniden ortaya Duman Adamlar çıkıyor. Ellerinde çantaları, ağızlarında sigaralarıyla çıkagelen bu takım elbiseli adamlar insanları bir bir zaman tasarrufu yapmaya ikna ederler. Zamandan tasarruf. Kulağa hoş geliyor aslında değil mi? Ama bu kitabı okuduktan sonra fark ediyorsunuz bazı şeyleri. Şöyle ki, arkadaşlarınızla, sevdiklerinizle geçirdiğiniz hoş vakitleri, birisine harcadığımız o zamanları boşa geçmiş zaman olarak nitelendiriyorlar ve o zamanları biriktirip çalışmakla geçirin diyor bize Duman Adamlar. Sonrasında ne oluyor? Ben hemen söyleyeyim. İşte günümüz insanı! Zamandan tasarruf edeyim derken, başka şeylerden tasarruf ettiğinin kimse farkında değil. Artık yol üstünde oyun oynayan çocukları gören şoförler arabalarını durdurup onlara gülümseyerek bakmıyor -ki artık yol üstünde oynayan çocuklara rastlamak bile çok güç ama- Caddelerde karşılaşan tanıdıklar durup birbirlerine gülümseyip, halini hatrını sormuyorlar. İşe gidenlerin pencere önlerindeki çiçekleri seyredecek ya da sokak hayvanlarına, küçük bir kuşa yem atacak vakitleri yok artık. Ve anlıyorum ki, artık kimsenin kimseye ayıracak vakti yok. Bu noktada yine ince şeylerin annesinin en sevdiğim sözü geliyor aklıma. "Ah kimselerin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya." Çok garip değil mi? Teknoloji bu denli gelişmişken, her şeye bu kadar kolay ulaşabilirken neden vaktimiz yetmiyor? Eskiden telefonlar var mıydı ki? Pekâlâ yoktu. Mektuplar vardı. Samimiyet vardı, sevgi vardı ve evet insanların birbirine ayıracak vakti vardı. O mektuplar, insanın kalbine uzanan ince yolda çiçekler açtırırdı. Ve şimdiye bakıyorum, telefonlar elimizin altında. Konuşmak o kadar kolayken attığımız mesajlara saatler saatler sonra cevap alabiliyoruz. Neden? Çünkü vakitleri yok. Insanlar zamandan tasarruf ettiklerini sandıkça, zaman azalıyordu. "Oysa zaman yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir." demiş yazarımız. Ne de güzel söylemişin! Duman Adamlar demiştik, işte bu adamlar bizi sevgi, dostluk, arkadaşlık gibi değerlerden yoksun bırakıp, bizim zamanımızı çalma peşindeler. Bizden çaldıkları zamanla var olabiliyorlar. Nitekim başarıyorlar da. Momo'nun arkadaşlarını ustaca kandırıyorlar, en yakın iki dostunu bile.. Peki sonra ne mi oluyor? Sonrasını ben söylemeyeceğim. Momo, bu pis gri adamlarla baş edebilecek mi, kaybettiğimiz değerleri kazanabilecek mi, okuyun öğrenin isterim efendim. Bu incelemeyi okumak yaklaşık 5 dakikanızı aldı. Her gün böyle bir tane inceleme okusanız ayda 150 dakika. Bunu yıl olarak hesaplarsak 1800 dakika. Yani ömrünüzden yıllık 1800 dakikayı boşa gitmiş sayar Duman Adamlar. Onlara göre okumak, öğrenmek bile zaman kaybı çünkü. İşte böyle ince hesaplarla, insan yaşamını daha tekdüze, daha zavallı ve daha soğuk geçirtmek emelleri. Saçmalık! Bir dakika sonrasının bile garantisi olmayan şu hayatımızda, ölüm her nefeste daha da yaklaşırken, zamandan tasarruf etme çabasının ne kadar saçma, ne kadar boş olduğunu anlatan muazzam bir kitap. Bir kez geliyoruz bu dünyaya ve başka bir hayatımız daha olmayacak. Bu sebeple daha çok gülümseyin, daha çok sevin ve sevdiklerinize bolca zaman ayırın. Bu hayatı yaşanılır kılan bu çünkü. Ve bu incelemeyi yazarken, tam da ölümden bahsetmişken usta sanatçı Ayşen Gruda'nın öldüğünü öğrendim. O da gitti.. iki gözümüzün çiçeği. "Biz insanların beynine beynine vurmadan, dostça, eğlendirerek bir şeyler anlatabildik. Bizden insanlara birçok anı, gülüşler kaldı, sözler kaldı. Bunu bilmek bana hoşnutluk veriyor." demiş. Tam da incelememde günümüz insanının eksiklerinden bahsederken, siz eskilerden bize kalan anıları, gülüşleri, sözleri bilmek de bana hoşnutluk veriyor. Nur içinde uyu güzel insan! Bu kadar zamandan bahsetmişken, değerli vakitlerinizi ayırıp buraya kadar okuduysanız ne mutlu banadır. Keyifli okumalar diliyorum, sevgiyle kalın! (Oya Nur Delen)

Momo PDF indirme linki var mı?

Michael Ende - Momo kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Momo PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Michael Ende Kimdir?

12 Kasım 1929’da, gerçeküstücü bir ressamın oğlu olarak Almanya’da Garmisch-Partenkirchen’de dünyaya geldi.

1945’te, on altı yaşındayken askere çağrılınca eğitimini sürdürdüğü Waldorf okulundan ayrıldı. Savaştan sonra 1948-1950 yılları arasında bir drama okuluna katıldı, aktörlük yaptı, skeçler ve kısa oyunlar yazdı, Münih Halk Tiyatrosu’nda yönetmenlik ve Bavyeralı bir yapım şirketi için film eleştirmenliği yaptı.

Yazar olarak ilk büyük başarısı, çocuklar için yazdığı Cim Düğme ve Lokomotifçi Lukas (Jim Knopf und Lukas der Lokomotivfuehrer)’dir. Fantezi dünyasını seçen, fakat gerçek dünyayla olan bağlarını da koparmayan öyküleriyle pek çok övgü ve ödül almasına karşın alçakgönüllülükten vazgeçmemiştir. Fantezi romanı Bitmeyecek Öykü’yle dünya üzerindeki milyonlarca çocuğu büyüleyen Michael Ende, 64 yaşında, Stuttgart’ta mide kanseri sonucu yaşamını yitirdi.

Yazın hayatına 1950’lerde kabare senaryoları yazarak başlayan Ende’nin en çok ses getiren kitabı 1979’da yayımlanan The Neverending Story’ydi (Bitmeyecek Öykü). Roman 30’dan fazla dile çevrildi ve uluslararası alanda çok satanlar listesine girdi. Ayrıca Momo adlı kitabı ise büyük ses getirdi. Kitabında zamandan bahseden yazar, bu romanın hikayesini birinden duyduğunu, duyduklarını hiç değiştirmeden bize aktardığından bahsediyor yazarımız.

Michael Ende Kitapları - Eserleri

  • Momo
  • Bitmeyecek Öykü
  • Dilek Şurubu
  • Cim Düğme ve Lokomotifçi Lukas
  • Cim Düğme ve Vahşi 13'ler
  • Özgürlük Hapishanesi
  • Ayna İçinde Ayna
  • Santa Cruza Giden Uzun Yol
  • Çıplak Gergedan
  • Rüyayiyen
  • Sabırlı Sakin Yürür
  • Ayıcık ile Hayvanlar
  • Pimpirik ile Sümsük
  • Hoyrat Rodrigo Ve Yaveri Bücür
  • Büyü Okulu ve Diğer Öyküler
  • Ayna İçinde Ayna
  • Özgürlük Hapishanesi

Michael Ende Alıntıları - Sözleri

  • 'İnsanlar kendileri beyazsa, tek doğru rengin kendi renkleri olduğuna inanıyor ve birilerinin siyah olmasına karşı çıkıyorlar. Çok üzücü ama insanlar çoğunlukla böyle mantıksızlar.' (Cim Düğme ve Lokomotifçi Lukas)
  • Peki "bir"likte ya da zamansızlıkta birbirimize rastlayacak mıyız? Rastlarsak, o zaman ne olacağız? Yoksa o zaman artık olmayacak mıyız? Ya da Evet ile Hayır gibi birbirimizi tamamlayacak mıyız? (Ayna İçinde Ayna)
  • "Tuhaftır ama korkunç şeyler çok fazla tekrarlandığında korkutma güçlerini kaybederler." (Bitmeyecek Öykü)
  • Her şey düşleyebileceğimden çok daha mükemmel ve gerçek (Bitmeyecek Öykü)
  • "Bir gün gelecek ve sanki hiç yaşamamış gibi ölüp gideceğim." (Momo)
  • Ama insanın yapmak istediği şeyi yapması öyle kolay değildir. Onun ne olduğunu bulmak sıklıkla uzun zaman gerektirir, bazen de birazcık şans. (Hoyrat Rodrigo Ve Yaveri Bücür)
  • Yemek yiyen birini seyretmekle insanın karnı doymuyor çünkü! (Büyü Okulu ve Diğer Öyküler)
  • Zavallı, acınası dünya için iyilikten başka bir şey istemiyoruz! (Dilek Şurubu)
  • Belki de kötülüğün tüm sırrı, hiçbir sırrı olmamasından ibarettir. (Özgürlük Hapishanesi)
  • Peki ama bu sözcük ne anlatır: Anı? Üzerine kurduğumuz bilinç ne kadar da yıpranmış. Daha biraz önce söylenmiş, okunmuş, yapılmış olan şey hemen sonra gerçek değildir artık. Yalnızca bizim belleğimizde var olan bir şeydir ve bütün yaşamımız, hatta bütün dünyamız böyledir. Gerçek diyebileceğimiz şey, o sonsuz küçüklükteki şimdiki zaman anıdır yalnızca ve o da biz onu düşünmek istediğimizde çoktan geçip gitmiştir. (Özgürlük Hapishanesi)
  • Bir şeye aklım bir türlü ermiyor: Neden kötüler dünyada bu kadar güçlü oluyor da iyiler hep kaybediyor? (Dilek Şurubu)
  • “Hiçbir trenin gelmeyeceğini, hiçbirinin kalkmayacağını biliyorsunuz. Hepsi yalan!” (Ayna İçinde Ayna)
  • -Yoo, bence yine de endişelenecektir," dedi Lukas. Yüzü düşünceli bir hal aldı. "Hem sen mektup yazamazsın ki yazmayı bilmiyorsun!" -"Olsun, ben de mektup çizerim," (Cim Düğme ve Lokomotifçi Lukas)
  • Yol boyunca belirli bir şey düşünmez, küçük ve saçma hayaller kurar, biraz bilinçli de olsa hayal kırıklıkları yaşardı. (Ayna İçinde Ayna)
  • "Yeni yılın kutlu olsun, Yakup," dedi Mauro içtenlikle. "Senin de," diye karşılık verdi karga. "Sana başarılar dilerim. Kendine iyi bak Mauro Mauroğlu." "Bu bir ayrılık konuşmasına benziyor," dedi kedi. "Evet," diye gakladı karga, "inan bana, bundan sonra böyle olması daha iyi. Koşullar tekrar doğal olunca, kediler ile kuşlar da yeniden doğal düşmanlar olurlar." (Dilek Şurubu)
  • Ne istiyorsan onu yap ! (Bitmeyecek Öykü)
  • Arayın, bulacaksınız (Özgürlük Hapishanesi)
  • “İnsan her şeye alışıyor.” (Ayna İçinde Ayna)
  • Momo'nun hiç kimsenin yapamayacağı şekilde başardığı şey şuydu: dinlemek. Belki şimdi pek çok kimse, bu da bir şey mi, herkes dinlemesini bilir diyecektir. Oysa hiç de öyle değil. Çok az kimse gerçekten iyi bir dinleyicidir. Dinlemek konusunda Momo'nun eşi benzeri yoktur. (Momo)
  • "Üzerinden gözyaşlarının aktığı taştan bir erkek çehresi her kadının kalbini eritecektir." (Özgürlük Hapishanesi)