Mostari - Gündüz Vassaf Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Mostari kimin eseri? Mostari kitabının yazarı kimdir? Mostari konusu ve anafikri nedir? Mostari kitabı ne anlatıyor? Mostari PDF indirme linki var mı? Mostari kitabının yazarı Gündüz Vassaf kimdir? İşte Mostari kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Gündüz Vassaf
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750824586
Sayfa Sayısı: 368
Mostari Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Gündüz Vassaf’tan şiirsel bir kitap:
Her zamanki gibi öznel, her zamanki gibi evrensel.
“Mostar’da günlerim, aylarım, bir türlü ayrılamadığım Köprübaşında geçti. Anı notları diye yazmaya başladıklarım ayakta bekleyen bir köprü bekçisinin nöbet defterine dönüştü. Bazen yüzlerce turist arasında, bazen gece saatlerinde tek başıma Köprü’yü bekledim. Ben Köprü’yü sahiplendim, o beni zapt etti. Bana neler yaşattıysa ben de dünyamı, duygularımı, düşünce ve hezeyanlarımı onunla paylaştım. Taa ki bir gün beni azad edene kadar.”
Yazar ve psikolog Gündüz Vassaf’ın Mostari – Bir Köprü Bekçisinin Günlüğü kitabının macerası, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nde çalışırken Bosna’da yaşayan kuzeninin Mostar’daki evinde kalabileceğini söylemesiyle başlar. Mostar’a varışının ertesi günü, dünyanın dört tarafından gelen herkes gibi Vassaf da evrensel ününe savaş acıları eklenmiş Mostar Köprüsü’nün yolunu tutar, yanında taşıdığı küçük defterini çıkarıp bir kaç gözlemini yazar. Hava kararmaya başladığında, elinde kalemi, Köprü duvarının üstünde defteri, kendini de dönüştürecek bir alemin beklenmedik yolculuğuna çıkar.
Anı olarak yazmaya başladığı notların bir köprü bekçisinin nöbet defterine dönüşür.
“Bazen yüzlerce turist arasında, bazen gece saatlerinde tek başıma Köprü’yü bekledim. Ben Köprü’yü sahiplendim, o beni zapt etti. Bana neler yaşattıysa ben de dünyamı, duygularımı, düşünce ve hezeyanlarımı onunla paylaştım. Taa ki bir gün beni azat edene kadar.”
Ve... Tam da Köprü yolculuğu bitmek üzereyken savaşın çıkmaz sokağından bir sesleniş... Mostar Manifestosu!
Mostari Alıntıları - Sözleri
- "Hiç bir şeyi görmek, ayrı olduğun sevdiğini görmek kadar güzel ve ağır değil." Mahmut Sezen
- "Yolculuğun sonu elvedadır. Düşlerin derinliğinde uykuya yatırdıklarımızdır, yıllar sonra, beklenmedik bir anda, hatırlanan."
- "Kızıyorum intihar edenlere. Yaşamdan korkup, aczleriyle dikkat çekenlere."
- Acılar dinince tarih oluyor. Tarihte yazılan unutuluyor. Yerine yeni acılar, yeni tarihler."
- "Ev, birileri ararsa bulunabileceğim yer."
- "Ben olsam, boşaltılan hapishaneleri aynalarla donatırdım."
- "Adsızdır sularla kucaklaşan, akıntılara yön veren kayalar. Adsızdır üstünden atladığımız, balık tuttuğumuz, belki de sevgilimizle ilk defa öpüştüğümüz kayalar."
- Batı psikatristleri Down sendromlu çocukları dış görünüş olarak Moğollara benzediğinden ''Mongloid'' diyor.
- Çocuk bir basamaktan ötekine atlayarak neşe içinde Köprü'den geçiyor. Dünyası o anın basamağında. Bizim aklımızda basamaklardan başka her şey.
- "Kendinden emin, ama hep destur isteyen adımlarla yürümeli. Yoksa sahibi olduğunu sanarsın her gittiğin yerin."
- "Kurtulamadık kadın teşhirciliğinden. Seyirlik dünyada bombardıman da seyirlik, güzellik de. Edilgen seyircileriyiz edilgenleştirildiğimiz düzenin."
- Belo vino za smeh Crno vino za greh "Beyaz şarap gülmek Kırmızı şarap günah işlemek için"
- Tarihi masal gibi dinlemeye alışkınız. "Nereden biliyorsun?" diye sorulmazsa inanan inanır.
- "Devletlerin toprak köşe kapmacasında isimlerimiz bile bizim değil."
- On binlerce yıl boyunca yapılan resimlerde, insanın insana saldırganlığını gösteren tek resim yok. Üç kıtada bulduğumuz yüzlerce mağara resimlerinin hiçbirinde, insan insanı avlamıyor. İnsan insanla savaşmıyor. O dönemin insanı yaşama saygılı.
Mostari İncelemesi - Şahsi Yorumlar
'Köprü'nün düşünce bekçisiyim' demiştir kitabının ilk sayfalarında. Öyle zarif bir gözlem vardır ki evrensel hataları büyüteç olmadan, salt gözümüz ile görmemizi sağlar. O sebepledir ki eleştiri demiyorum gözlem diyorum.. Keyifli ve okunası.. (•HoneyLand)
Harikasın Mostar!: Gelirleriyle çocuklara kitap hediye ettiğim YouTube kanalımda Mostari kitabını önerdim: https://youtu.be/geVOXsOAOfo Çok güzel bir deneme. Çok çok çok güzel. Yazar yürümeye bile kıyamamış o şaheserin üzerinde. Oralara hiç gidemedim fakat Gündüz Vassaf sayesinde gitmiş kadar oldum. Yazar köprünün üstünden geçen insanların ırklarını yürüyüşlerinden, selfie çekmelerinden anlıyor. Kitapta sizi gülümseten çok sayıda detay var. Dememiş mi Gündüz Bey : "Ne yaşamaya ne de ölmeye acelenizin olacağı yerlerde olun." E siz de öyle yapın o zaman! (Oğuz Aktürk)
iyi ki Gündüz Vassaf ile tanışmışım. Eğer siz de bu serüvende kaybolmak, Mostar Köprüsüne aşık olmak isterseniz keyifle bu kitabı okumalısınız. İncelemem blogda https://musambafener.wordpress.com/2017/11/30/mostari-bir-kopru-bekcisinin-gunlugu-gunduz-vassaf/ (Ayşe Şen)
Mostari PDF indirme linki var mı?
Gündüz Vassaf - Mostari kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mostari PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Gündüz Vassaf Kimdir?
Liseyi İstanbul Robert Koleji'nde tamamladıktan sonra 1968'de George Washington Üniversitesi'nde psikoloji eğitimi gördü. 1977'de Ankara Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden doktorasını alan Vassaf, uzun bir süre Ankara Üniversitesi Mediko-Sosyal Merkezi'nde öğrencilere psikolojik danışmanlık yaptı. Uluslararası Psikologlar Konseyi yönetim kurulu üyeliğinde bulunan Gündüz Vassaf, 12 Eylül askeri darbesinden sonra öğretim üyeliği yaptığı Boğaziçi Üniversitesi'nden istifa etti. Türkiye’de Psikologlar Derneği’nin kurucu üyelerinden olmasının yanı sıra 12 Eylül’e kadar Uluslararası Af Örgütü’nün İstanbul Şubesi başkanlığında, Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) yönetim kurulunda yer aldı. O tarihten sonra Kassel, Marburg ve Bremen üniversitelerinde öğretim üyesi, Kanada McGill Üniversitesi Center for Developing Area Studies’de “konuk” akademisyen, Amsterdam’da Averroes Stichting’de klinik psikolog, Viyana’da Institute für Höhere Studium ve Avrupa Bilim Vakfı’nda da konuk araştırmacı olarak çalıştı. Halen çalışmalarını, Amerika Birleşik Devletleri'nde, doğduğu şehir olan Boston, Massachusetts'de sürdürmektedir.
Yazar, psikoloji alanındaki eserlerinden çok, tarihe farklı bir bakış açısıyla yaklaştığı çalışmalarıyla tanınmaktadır. Radikal gazetesinde Uçmakdere başlığıyla köşe yazıları kaleme almıştır. İnsan, tarih, sosyoloji, popüler kültür konularında her Pazar yayınlanan "Gerçek Orada Bir Yerde" adlı programda Murat Belge ve Şerif Mardin ile birlikte yer aldı.
Gündüz Vassaf Kitapları - Eserleri
- Cehenneme Övgü
- Cennetin Dibi
- Mostari
- Kimliğimi Kaybettim, Hükümsüzdür!
- Türkiye Sen Kimsin?
- Medeniyet, Kültür, Sanat
- Annem Belkıs
- Leventnâme
- Tarihi Yargılıyorum
- 40 Yıl Önce 40 Yıl Sonra Amerika - Rusya
- Daha Sesimizi Duyurmadık
- İstanbul'da Kedi
- Boğaziçi'nde Balık
- Nazım
- Ne Yapabilirim?
- Yol Arkadaşım
- Sınırsız
- Mehmet'in Babası Nâzım
Gündüz Vassaf Alıntıları - Sözleri
- Toplumsal patolojiye dönüştü satın alma ihtiyacımız. *sırf en pahalısı diye satın alınan ürünler var. (Medeniyet, Kültür, Sanat)
- “Çok yıllar sonra, 50’lerin başında oğlum Gündüz ile beraber Tepebaşı’nda tramvaya bindik, Şişli’ye veya Taksim’e gideceğiz. Yalnız bir kişilik oturacak yer vardı ben de oraya Gündüz’ü oturtup kendim ayakta durdum. Derken biletçi geldi. “Bu çocuk kimin?” dedi. Benim deyince, “Peki” dedi “öyleyse sen otur oraya, çoçuğu da kucağına al.” Oysa Gündüz büyüyordu. Onu bebek gibi kucağıma almak büyük çocuk olduğu için gururunu kırar hala ufak bebek yerine koymak gibi olurdu. Onu yapmak istemedim “İsterseniz ona da bilet keselim” dedim.” (Annem Belkıs)
- insana özgü anlaşamamanın acizliği zorunlu kılar otoriteye mahkumiyetini. (İstanbul'da Kedi)
- Tolstoy, Anna Karenina romanına şu ünlü cümlesiyle başlar: “Mutlu aileler birbirlerine benzer. Mutsuz ailelerin mutsuzluğu kendilerine özgüdür.” (Tarihi Yargılıyorum)
- "Devletlerin toprak köşe kapmacasında isimlerimiz bile bizim değil." (Mostari)
- Hepimizin aynı saatte, aynı yaşta, aynı hızda öğreneceğimiz üzerine kışla mimarisini kurmuş bir eğitim sistemi daha ne kadar sürebilir? (Medeniyet, Kültür, Sanat)
- Kayış kapar kolumuzu Kırılan kemik, kan. Hani şimdi bizim soframıza Haftada bir et gelir Ve çocuklarımız işten eve Sapsarı iskelet gelir. Hani şimdi biz; İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar Güneşli günler göreceğiz. Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar Işıklı maviliklere süreceğiz... (Nazım)
- Annelerimiz, babalarımız, sonra da öğretmenlerimiz kutsaldır mesela. Dinler, dersler, aile terbiyesi bize onların nasıl yüce insanlar olduklarını anlatır. Sonra büyürsünüz ve diyelim çocuk psikolojisi dalında ihtisas yaparsınız. Bu sefer çocukluğunuzda, okulda size ezberlettirilen şiirlerle yücelttiğiniz analar, babalar karşınıza birer canavar olarak çıkarlar. Kimi çocuğunun ırzına geçmiş, çocuk başından geçeni yıllarca içine gömmüştür. Kimi çocuğunu, onlar kendi kendilerini büyütürler havasında, hiç kaale almamış; kimi de çocuklarına, altında hayat boyu ezileceği hedefler koymuştur. Öğretmenlerin beylik laflarla süslenen dokunulmaz yüceliği başka bir yalandır. Çocukların çoğu haksızlığın ne olduğunu ilk onların sınıftaki gaddarca davranışlarından öğrenir. (Medeniyet, Kültür, Sanat)
- “Beraberken de özgür olabiliriz,özgürken de bağlılıkla sevebiliriz diyor.” (Annem Belkıs)
- dini olsaydı hayvanların insan olurdu şeytanları. (İstanbul'da Kedi)
- Dünya evrenin merkezidir, kıyısına da gitme boşluğa düşersin diyorlar .peki diyoruz daha sonra yok öyle değilmiş diyorlar..ona da peki.bilim gibi tarihte de önceden inanıp sonradan safsata diye baktıklarımızın haddi hesabı yok.. (Cennetin Dibi)
- Cami sayısının hızla arttığı Türkiye’de en son ne zaman kütüphane açıldı? Ya da ara sıra uğrayabileceği bir kütüphanenin eksikliğini hisseden kaç kişi tanıyoruz? (Türkiye Sen Kimsin?)
- ...Ama Türkiye'de tahsilime devam ettiğimde bize evrensel olarak öğretilen insan psikolojisinin, insan zekasının, davranışlarının, aslında hep Amerikan insanı ya da Amerika'da yapılan laboratuvar araştırmalarına göre açıklandığını görünce, bu ülkenin dünya gücü olmasının sırf zenginliği ya da askeri gücüyle açıklanamayacağını gördüm. Hangi davranışımızın normal, hangi vasfımızın zekice olduğu, Amerika'da oluşturulan normlara göre kararlaştırılıyordu. (40 Yıl Önce 40 Yıl Sonra Amerika - Rusya)
- Her şey tanrı adına yapıldığından karşı çıkan yok. (Cennetin Dibi)
- Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, nasıl çıkar karan- -lıklar aydın- -lığa.... (Nazım)
- Biz Tükettikçe Eksiliriz. (İstanbul'da Kedi)
- Bizi yönetmeye kalkışanlara güvenimizi yitirmemiz aslında kendimize olan güvenimizin belirtisi. (Kimliğimi Kaybettim, Hükümsüzdür!)
- Almanya'da 16 yaşında bir Türk kızının Ankara Radyosu'na yazdığı bir mektuptan: "... tek arkadaşım Türkiye'nin Sesi Radyosu'dur. İki yıldır buradayım. Annem ve babam beni sokağa bile bırakmıyor, bütün ev işlerini bana yaptırıyorlar. Bir yere giderken, beni evde kilitliyorlar. Konuşacak kimsem yok. Hep radyo dinliyorum." (Daha Sesimizi Duyurmadık)
- Kötümserliğe kapılıp edilgenleştikçe, değişim erteleniyor, düzen sürüyor. Değişim biziz. (Ne Yapabilirim?)
- değerle deşer insan insanı. sevdiler mi silah yaparlar sevgiyi. (İstanbul'da Kedi)