Muinar - Latife Tekin Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Muinar kimin eseri? Muinar kitabının yazarı kimdir? Muinar konusu ve anafikri nedir? Muinar kitabı ne anlatıyor? Muinar kitabının yazarı Latife Tekin kimdir? İşte Muinar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Latife Tekin
Yayın Evi: İletişim Yayınevi
İSBN: 9789750513480
Sayfa Sayısı: 238
Muinar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"İnsanoğlu, hayvan gibi, doğasının kendisine dayattığı temel gereksinimleri karşılamak zorunda. Bu gereksinimler onun dünyaya bakışına biçim veriyor. Savan aslanı için sevimli ceylan ilk olarak kendisini kıvrandıran açlığı dindirmenin bir aracıdır. Batılı ormancı için orman her şeyden önce bir işletmedir."
Latife Tekin Muinar'da, bedenden bedene geçerek binlerce yıldır yaşayan, bilge bir kocakarıyla söyleşiyor. Kâh neşeli masallar kâh tekinsiz, hatta tehditkâr hikâyeler anlatan bu ölümsüz kadın, uzun ve derin bir geçmişin bilgisini, görgüsünü aktarıyor. Parlak atlaslar gibi, kadınlığın katman katman tarihini seriyor önümüze. Dahası bizi akıl yoluyla inşa edilmiş medeniyete karşı bir meydan okumanın içine çekerek dünyayı, doğayı, hayatı sezmemizi sağlıyor. Kaç bin yaşındaki yarı deli Muinar, ciddiyetle ve incelikle, içinde yaşadığımız egemen kültürü tiye alıyor.
"Muinar, yerle gök arasında, boşlukta yakaladı beni."
(Tanıtım Bülteninden)
Muinar Alıntıları - Sözleri
- Doğru laf yanlış ağza düşer, kıymeti kalmaz.
- Zehir zaman içinde sıkıştık.
- Bir elin yere bir elin göğe balsın, dilek tut güne başlarken, baktığın her şeyle aranda bir söz olsun.
- ''Bu ülke, annelerin delirttiği çocuklarla, çocukların delirttiği annelerin ülkesi zaten...''
- 'Evren, ilahî varlıktan gelen ve ona dönen sonsuz bir varoluş akışıdır, bu akışın başlıca sembolü ışıktır...'
- Zaman sizin nerenizden tutuyor da güveniyorsunuz ona o kadar, bilmiyorum ki...
- "Zaman sizin nerenizden tutuyor da güveniyorsunuz ona o kadar, bilmiyorum ki..."
- Gelmiş geçmiş bütün yazarların ruhu azaptan kurtulacak, yaşayanlarınızın da eli kalem tutmaz olacak...
- Kafese girip erkeğe cıvıldayan kadınların içinde uyanmıyorum, uçuruma çukura yürüyenlerin...
- "Tümüyle ayrı bir yapı o, başka türlü kavramak gerekiyor şiiri, sözcüklerin anlamını boşaltıp ses haline getirerek boşluğa geri gönderme işi..."
- ''Kim kimin hayatını yaşıyor belli mi bu, adaletiniz adalet olsa yapacağımı bilirdim ya, neyse...''
- " . . . Eskisiyle, yenisiyle bütün düşünceler çökecek, dünyada bir hayatın sonuna gelindi, sen şimdiden bu zamanı geçmişe gömülmüş say, dinle beni, bir yüzyıl ileri fırlamış, olursun."
- İnsan, insan olduğuyla, varlığıyla yetinsin diye savaş verdik...
- ağzım dilim mühürlenmiş, yaşadığım hayat benim değil.
- Hız diyorsun ya, kimse geçmişten hızlı koşamaz, kanat taksa koşamaz.
Muinar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yazar, Muinar karakteriyle güçlü, maceracı kadınların iç sesi oluyor. Muinar bazen öfkeli bazen fazla cüretkar bir üslupla geçmişten günümüze gelen sosyal olayları anlatıyor. Net bir şekilde sosyal eleştiri türündedir diyebilirim fakat olayların birbirinden kopuk olması neyi eleştirdiğini çözümlemeyi bir hayli zorlaştırıyor. Beni etkileyen bir kitap olmadı. Keyifli okumalar dilerim. (Büşra Karagöz)
Türk edebiyatında mumla aranan feminist kadın yazarlardan: Latife Tekin. Muinar farklı zamanlarda farklı kadın bedenlerine giren ve ölmeye hiç de niyeti olmayan dişi bir ruh. Binlerce yıldır süregiden bir kültürü alaşağı etmeye oldukça kararlı. İki büyük derdi vardır Muinar'ın: İnsanın doğaya, erkeğinse kadına hükmetmesi... (alara)
Muinar , Elime’nin bedeninde var olan zamandan zamana, diyardan diyara konan göçen, bir ruh. Hor görülenlerin, dövülenlerin, Tanrılara kurban edilenlerin hikayelerini anlatan bir iç ses. Ve tüm bu kişilerin ortak noktası kadın olmaları. Kısa parçalı öykülerle örülen dişil dilin hakim olduğu ekofeminist bir roman olarak tabir edilen bir kitap yaratmış Latife Tekin. Tabularla, erkek egemen toplumla, doğaya kıyan insanla , kimliklerini yitiren kadınlarla hesaplaşmış Muinar ve Elime vasıtasıyla. (Caner)
Kitabın Yazarı Latife Tekin Kimdir?
Türk edebiyat yazarı.
1957'de Kayseri'nin Bünyan ilçesine bağlı Karacahevenk köyünde doğdu. 1966'da 9 yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul'a geldi. Ortaöğrenimini Beşiktaş Kız Lisesi'nde tamamladı. İstanbul Telefon Başmüdürlüğü'nde kısa bir süre çalıştı. İlk kitabı "Sevgili Arsız Ölüm" 1983'te yayınlandı. Anadolu'daki köy yaşamı ve insanlarını masalımsı bir atmosferde ve "Yüzyıllık Yalnızlık" (Gabriel Garcia Marquez) tadında anlattığı bu ilk romanıyla büyük ün kazandı. Büyülü gerçekçilik akımına da yakıştırılan bu romanının ardından peş peşe diğer romanları geldi. Eserleri İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Farsça ve Hollandacaya çevrildi. Değişik üslubu ve yaklaşımıyla kuşağındaki edebiyatçıların önde gelen isimlerinden biri oldu.
Latife Tekin Bodrum Gümüşlük`te bir `Ebediyat Evi` projesi başlatmıştır. Garanti Bankası tarafından desteklenen proje, mimar
Hüsmen Ersöz'ün 1998 yılında hazırladığı mimari proje ile inşaata başlamıştır (1999). Ressam Hale Arpacıoğlu'nun, Koç Grubu şirketlerinden aldığı destekle, aynı mimari projenin bir parçası olarak Sanat Evi'nin yapımına başlanmıştır. Latife Tekin, Bodrum Gümüşlük'te, herkesin yazabileceği, tartışabileceği, sanatçıların büyük şehrin dağdağasından uzak eser üretebileceği bir mekanın tamamlanması için çalışmaktadır.Son olarak 2010'da "rüyalar ve uyanışlar" kitabı yayımlandı.
28 Aralık 2011 akşamı Sabit Fikir ve İstanbul Modern işbirliğiyle düzenlenen Sözünü Sakınmadan etkinliğinde usta eleştirmenler Ömer Türkeş ve Semih Gümüş'ün konuğu olmuştur.
Latife Tekin Kitapları - Eserleri
- Muinar
- Aşk İşaretleri
- Sevgili Arsız Ölüm
- Buzdan Kılıçlar
- Berci Kristin Çöp Masalları
- Gece Dersleri
- Unutma Bahçesi
- Ormanda Ölüm Yokmuş
- Rüyalar ve Uyanışlar Defteri
- Manves City
- Sürüklenme
- Altınçayır Vadisi'nin Çocukları
- Buzdan Kılıçlar
Latife Tekin Alıntıları - Sözleri
- “Bütün korkumuz, ya uyuyup uyanamazsak!” (Ormanda Ölüm Yokmuş)
- Kirpiklerimi usulca sol yanıma bükünce denizi görüyorum. Uzakta ikizkenar üçgen gibi donmuş tuzlu sular. Bana ilgisiz ve yabancı kalışlarıyla, bu şehri ilk gördüğüm geceki halden anlar rüyamı hatırlatıyorlar. Gözlerimin alabildiğince yüksek, dikine kurulmuş bir şehir.. Parıltılarla, yanan kırık camlarla kaplı, sokakları gökyüzüne açılan, korkutucu, geçit vermeyen, bitmez bir duvar. Saçlarımın sağ siyah uçlarını izleyince ninemin ölüm atına binip gittiği akşamın alaca bulutlarına gömülüyorum. Bulutların on adım ötesindeyse asfalt yol boyunca yan yana sıralanmış yedi gecekondu mahalleme insan çığlığı taşıyan yedi minibüsüm var. (Gece Dersleri)
- İki ağacın arasından geçip toz inceliğinde uçuşan bu son damlacıklara yüzünü verenlerin ümitleri boşa çıkmaz, hayalleri gerçek olurdu. (Altınçayır Vadisi'nin Çocukları)
- Parasızlar her istasyonda donarlar. (Buzdan Kılıçlar)
- Ben şu anda gücenme kabiliyetiniz olup olmadığını hesaplamıyorum. Çünkü arkadaş olduğumuzu kabul ediyorum. (Buzdan Kılıçlar)
- Yaşadıkları film değil ki sonu gelsin. (Manves City)
- “Her şey gibi mekanlar da ölüyor.” (Unutma Bahçesi)
- - Tulumba, Elmas geline gitsem o da beni taşlar mı? + Taşlar mı hiç, Dirmit kız. - Ama gitmem. + Niye gitmezsin? - Taşlarsa diye gitmem. + Çok mu özledin Elmas gelini? - Çok özledim. + Öyleyse git. - Gitmem. (Sevgili Arsız Ölüm)
- “Dünyada kuşlar olmasaydı göğe nasıl bakardık bunu hiç bilmiyoruz…” (Unutma Bahçesi)
- İnsanların hayvanlaştığı, hayvanların insanlaştığı, canavarane dünyada... (Buzdan Kılıçlar)
- "Evini evlikten, annesini annelikten, kardeşlerini kardeşlikten, babasını babalıktan reddetti. Sokakları evi etti. Ağaçları, duvarları, bulutları, evleri kardeş, denizi anne, göğü baba." (Sevgili Arsız Ölüm)
- Kendilerine dair olanı kendilerine ait olmayan seslerin yankısını giyinmek suretiyle korudular. (Buzdan Kılıçlar)
- Dünya birçok insan için karanlık bir mahzenden farksız, hayat çirkef bir katil gibi acımasızdı. (Buzdan Kılıçlar)
- Gözlerim gözleriyle dolduğu an, sonsuzluktan çıkaran çekici bakışıyla ömrüm işaretlenmiş. (Aşk İşaretleri)
- İnsan karanlıktan geliyor ama gözlerini ilk kez açıp baktığında ışık onu çalıyor, gün ışığında görünen varlıklar dünyasına katılmasıyla birlikte karanlığı unutmaya başlıyor, geceyi bile aydınlatarak karanlıktan kurtulmak istiyor. Bebekler ışık yüzlerine çarpınca korkup ağlarlar, sonra bunun tam tersi yönde bir gelişme... Yaşlılar niye çok az uyuyor? Gördükleri karşısında insanın gözleri açıldıkça açılıyor çünkü, büyüleniyor, ışığın esiri oluyor... (Ormanda Ölüm Yokmuş)
- Sevinç gramla, dert kiloyla (Manves City)
- Gogi'nin deyişiyle kendini ne kadar sakınırsa sakınsın, insan denen canlının içinde dostluk arzulayan nurlu bir kutu vardı. (Buzdan Kılıçlar)
- Hem ışığa esir olduk diye üzülüyorsun, hem de ışığı kendinde tutmak istiyorsun. (Ormanda Ölüm Yokmuş)
- Fakirlerin evi olmaz, yuvası olur. (Manves City)
- "Su içmeden yaşamak Allaha vergidir!" (Berci Kristin Çöp Masalları)