Nar Ağacının Gölgesi - Tarık Ali Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Nar Ağacının Gölgesi kimin eseri? Nar Ağacının Gölgesi kitabının yazarı kimdir? Nar Ağacının Gölgesi konusu ve anafikri nedir? Nar Ağacının Gölgesi kitabı ne anlatıyor? Nar Ağacının Gölgesi PDF indirme linki var mı? Nar Ağacının Gölgesi kitabının yazarı Tarık Ali kimdir? İşte Nar Ağacının Gölgesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Tarık Ali
Çevirmen: Mehmet Harmancı
Yayın Evi: Agora Kitaplığı
İSBN: 9786051030548
Sayfa Sayısı: 288
Nar Ağacının Gölgesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Nar, ilk çağlardan beri İspanyol yarımadasının en güneyindeki Endülüs bölgesinin simgesidir. Öyle ki Elhamra Sarayı'nı, Generelife Bahçeleri'ni, bir zamanlar Müslüman, Hıristiyan ve Yahudilerin barış içinde yaşadığı Albayzin'i bugün bile hâlâ nar ağaçları gölgeler. Onun için, 2 Ocak 1492'de Kraliçe İsabel'in askerleri Müslüman Gırnata'yı ele geçirip Yeniden Fetih'i tamamlayınca bu kıyımın yasını herhalde en çok nar ağaçları tutmuştur.
Eğer ayakta kalsaydı insanlık tarihine apayrı bir melezlik olarak renk katması, insani kültürün tadına doyulmaz ve 'esmer' bir Avrupalılık haline dönüşmesi muhtemel olan o Endülüs'ten şimdi geriye kalan, üç büyük dinin kardeşçe ve birarada yaşamasının simgesi olan, 'birin içindeki çokluğu' anlatan narlardır...
Ve Tarık Ali, esas olarak Batı Hıristiyanlığı ile İslam dünyası arasındaki uzun süreli karşılaşmayı işlediği dörtlemesinin ilk kitabı olan bu romanı niçin kaleme aldığını şu sözlerle anlatır:
"Körfez Savaşı'nın patlak verdiği yıldı. Amerikan, İngiliz ve Fransız uçakları Bağdat'ı bombalarken Batılılar savaşı bir video oyunu gibi seyrediyorlardı... Beni en çok kızdıran şey de bir İngiliz televizyon spikerinin bu olayı haklı göstermek için, Arapların siyasal kültürü yoktur, demesiydi. Ben de buna tepki olarak, İslam kültürünü ve tarihini araştırmaya karar verdim; ilk olarak da bu romanı, on beşinci yüzyıldaki İspanya'da İslam'ın Avrupa dünyasından nasıl silindiğini yazdım..."
(Tanıtım Bülteninden)
Nar Ağacının Gölgesi Alıntıları - Sözleri
- "Zamanın ebediyen durmasını isterdim.."
- "Bir çaresizlik denizi içinde yuvarlanmaktayız."
- Hatta cinayet işlemeyi bile düşündüm. Geçmişimizi öldürmeye çalıştım, belleğimi boşaltmaya uğraştım, ama hatıralar inatçı şeyler, asla ölmüyorlar.
- "Bir felaketten çıktık ve şimdi ötekinin eşiğindeyiz."
- Ona kırk yıl Tanrı'dan bir lütufta bulunmasını istediğimi ve ölmeden önce istediğinin gerçekleşmesi için hala da dua etmekte olduğumu söyledim. ' Bu lütuf nedir, hanımefendi? ' diye sordu General. ' Bana beni ilgilendirmeyen şeylere karışmama gücü vermesi 'dedim
- Ben geleceği düşündüğümde, artık masmavi göğü göremiyorum.."
- "Bu yalnızlığa nasıl katlanabiliyorsun?" benden başka kimsenin göremediği ve batışını da çok "Ben buna farklı bakıyorum. Buradan güneşind sanın görebildiği şekilde görüyorum. Bak şimdi. Bu rengi, değil mi? Sonra, sayıları her yıl artan kitaplan Yalnızlığın da kendine göre zevkleri vardır, dostum." "Ya istirabı?"
- Umutsuzluk bir insanın ruhunu kemirir.
- Onun desteği, İdam sehpasındaki adama urganın verdiği destekten pek farklı değildi...
- " Dünyada en kötü şey cehalettir. "
- Bu, sanırım İbn Haldun’un sosyal sınıftaki değişim ikilemi dediği şeydir. En alt basamaktan merdivenin en üstüne çıktın mı, kendin kadar talihli olamayanları küçümsemekten vazgeçemiyorsun heralde.
- Bir çaresizlik denizi içinde boğuluyoruz.
- Kağıt yanabilir, Ama yanmaz üzerindeki; güvenliktedir göğsümde çünkü. Nereye gidersem gelir benimle; aydınlanır ben aydınlanınca, Ve yatacak mezarımda.
Nar Ağacının Gölgesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Nar çiçeği öyle güzeldir ki..Yaşam dolu hayallerin sığınağıdır ve bundandır belki de gölgesinin huzur dolu olması.. Binlerce yıllık bir gelenek : Medeniyetler kaynaşması ve Medeniyetler çatışması..Birbirinin mirascısı olan medeniyetlerin din başlığı altındaki ötekileştirilmeleri, yok edilmeleri...Hayatın tam da içinden aşk, ihtiras , özlem ve hoşgörü ile büyüyen bir ailenin İspanya'da Müslüman Arap olarak kalma mücadeleri...onurları çok güzel kaleme alınmış. Kültürel derinlik, çelişkiler, insanın yaşama duyduğu derin muhabbet bu ağ içerisinde işlenerek okuyucusuna sunulmuş..Tüm toplumsal yapı, değişim, din başlığı altında erk mücadelesinin ara satırlarında en fazla ilgimi çeken ise kadınlar ve onların özgür, düşünen ,yargılayan hesaplaşan özgür ruhları...Bilim ve edebiyatın bir medeniyeti yükseltişi ...en acısı da belki en büyük kültür hazineleri olan kitapların yakılışı ile bir intikam hikayesi ,bir medeniyetin zorla silinmeye yok edilmeye çalışılması...Ötekinin mirasıyla ama ona düşman yükselen yeni bir uygarlık (Tuba Büşra Avcı)
Kitap İspanya daki son müslüman devletin nasıl yok olduğunu burada yaşayan insanların olaylara bakış açısını beni hudeyl ailesi üzerinde anlatılmasıdır (İsmett Gdmn)
''büyük nar'a gidelim'': islam düşüncesi üzerine çalışan batılı düşünürlerden tarık alinin endülüsün son dönemlerini anlattığı kitabı.mehmet harmancı çevirisiyle agora yayınlarında basılmış. rivayete göre tarık ali bir gün avrupa radyosundaki spikerin arap kültürünün olmadığını ima eden sözlerini duyar ve endülüsü konu alan bir roman yazma kararı verir.. endülüsün granada şehrine yakın el hudeyl adında bir küçük köyde endülüs geleneklerini alınları akıtmalı atlarıyla, nar bahçeleriyle, uşakları ve satranç takımlarıyla yaşatan el-hudeyl ailesini konu alır. Aile bireylerinin yükselen hristiyan tehdidine karşı aradıkları çıkış yollarına, yaşadıkları kafa karışıklıklarına değinir. Karakterler arasında geçen konuşmalardan ve bakış açılarının genişliğinden zamanın endülüsündeki fikri ortamın zenginliğine şahitlik ederiz, hatta bir endülüs avlusuna karşı kitaptaki züheyr el fadl'ı karşımıza alıp el maari'nin neden haklı olabileceğini anlatmak isteriz. tarık ali endülüsün eski ve yeni kuşakları arasındaki farkı gözleme imkanı veriyor. aile babası ömer bin abdullah dini hassasiyetlerini koruma endişesi taşırken kızı hind ve eşi zübeyde diğer dünyaya inanmıyor, yeri geldiğinde zinayı olağan karşılıyor ve islami bir kimlik taşımıyorlar. endülüsü koruma güdüsü yalnızca vatanlarına duydukları sevgiden ya da züheyr el fadl'daki gibi hayranlık veren bir cesaret duygusundan kaynaklanıyor. cordoba baş psikoposu miguelin başını çektiği ve zamanla sayılarının artan; hristiyanlığa geçtiği halde gizlice islam üzere kalan ve ancak bu şekilde kültürlerini sürdürebileceklerini düşünen bir topluluk daha var. o dönemde yaşasaydım hangi kısımda olacağımı kendime sordum kitap boyunca. oryantalizm esintileri taşıyan eserleri sevdiğim için - oryantalizm derken doğu kültürü üzerine yapılan araştırmaları kastettim tabi edward saidin oryantalizmini değil:)- kitabı keyif alarak okudum. beni rahatsız eden bir husus ; kurgunun en beklenmedik kısımlarında eşcinsel ilişkilerin konu edilmesi ve ana karakterlerden ikisinin yaşadıkları ensest ilişkinin uzun uzadıya diyaloglar halinde anlatılması. olay örgüsüne kıyıdan köşeden eşcinsellik hikayesi sıkıştıran netflix dizilerini anımsattı. aslında ibni hazmın güvercin gerdanlığı kitabından bildiğimiz kadarıyla o dönem eşcinsel ilişki yaygın görülen ve çok da yadırganmayan bir durum. yazarın binbir emekle kurguladığı kıymetli atmosferi ve olay örgüsünü bu tür hikayelere kurban etmesi beni biraz üzdü açıkçası. yoksa tarık aliden rahatsız olmak ne haddimize. bir filmin sahneleri gibi aklımda kalanlar,küçük yezid'in ölümü, cüce'nin verdiği yemek tarifleri, hamamda yıkanan soylu aile çocuklarının direnişi örgütleyen konuşmaları,zahra ile el zındık arasındaki adı konmayan hissiyat yumağı. bir de tarık alinin karakterlere ciddi bir keskinlik vererek kolaya kaçtığını hissettim.ömer bin abdullahın kızlarından gülsümün geleneklere sıkıca bağlı ve uysal biri, hindin ise dikbaşlı ve açıksözlü biri olarak yansıtılması gibi. karakterlerin yapacakları tercihleri ve izleyecekleri yolu önden tahmin etmek güç değildi.bu durum okuma tempomu biraz yavaşlatsa da endülüse ilgi duyan herkese tavsiye olunur. ağıt olarak aklımda tek bir cümle kaldı yazmazsam olmaz: ''ay de mi al hama: yazık oldu hama'ya ! '' (ludmilla.)
Nar Ağacının Gölgesi PDF indirme linki var mı?
Tarık Ali - Nar Ağacının Gölgesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Nar Ağacının Gölgesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Tarık Ali Kimdir?
Tarık Ali (d. 21 Ekim 1943, Pakistan), Pakistan asıllı Britanyalı ateist yazar ve film yapımcısıdır. New Left Review adlı akademik derginin hakemler kurulunda yer alır ve The Guardian gazetesinde düzenli olarak yazar.
"Edward Said ile Söyleşiler" (2005), "Bush Babil'de" (2003), ve "Clash of Fundamentalisms: Crusades, Jihads and Modernity" (2002) kitaplarının yazarıdır.
İlk ve orta öğrenimini Pakistan'da tamamlayan Tarık Ali, yüksek öğrenimini İngiltere'de Oxford Üniversitesi'nde tamamladı. 1960'lı ve 1970'li yılların önemli siyasal kişilerinden birisi olan Tarık Ali dört yıl boyunca İngiliz Televizyonu Channel 4'te yapımcı olarak çalıştı ve "Bandung File" (Bandung Dosyası) programının yapımcılığını üstlendi.
Gerek o yıllarda gerekse daha sonra bugünlere değin, uluslararası politik eylemci kimliğiyle, kitlesel eylemlerle siyasal hareketlerde etkin rol oynamasının yanı sıra, geniş bir ilgi alanına ve türlere yayılan yapımcılığı, oyunları ve kitaplarıyla da beğeni toplamış ve yankı uyandırmıştır. Şimdilerde New Left Review dergisi editörlerinden ve Londra'da yaşıyor.
Tarık Ali Kitapları - Eserleri
- Nar Ağacının Gölgesi
- Selahaddin'in Kitabı
- Ayna Korkusu
- Edward W. Said İle Konuşmalar
- Taş Kadın
- Karayip Korsanları
- Fundamentalizmler Çatışması
- Troçki - Yeni Başlayanlar İçin
- Tarih Üzerine Söyleşi
- Sokak Savaşı Yılları
- Palermo'da Bir Sultan
- Hakikat Kazanacak
- Selahaddin'in Kitabı
- Komünizm Düşüncesi
- Düello
- Obama Sendromu
- The Duel
- Bush Bağdat'da
- Altın Kelebeğin Gecesi
- Kefaret
- İmparatorluk, Direniş ve İsyan
- Don Kişot'un Yeni Maceraları
- The Clash of Fundamentalisms
Tarık Ali Alıntıları - Sözleri
- "Benim vicdanım temiz. Ruhumda suç yok." "Ya yüreğin?" "O hayaller görüyor. Bunu çok iyi bilirsin sen. Hayalsiz bir dünya cehennemden de beter değil midir?" (Selahaddin'in Kitabı)
- Kimi zaman yüzünde kendini ele veren bir bakış yakalıyorsam da, öfkesini içinde tutmayı biliyordu. (Taş Kadın)
- Ben geleceği düşündüğümde, artık masmavi göğü göremiyorum.." (Nar Ağacının Gölgesi)
- Bana her istediğini sorabilirsin. Sana bu ayrıcalığı tanıyorum. Ama her zaman cevap vermeyebilirim. O da benim ayrıcalığım. Selahaddîn Eyyubi (Selahaddin'in Kitabı)
- Dünyanın şimdi arayıp umut ettiği şey, kalbim için tümüyle yabancı artık.. (Ayna Korkusu)
- " Ama neden baba? Bizden neden bu kadar nefret ediyorlar?" Bunun bir yanıtı yok. Dünyanın başlangıcında beri insanlar birbirlerine kötülük etme yeteneklerine sahipler ve bu hâlâ sürüyor. Ta içimizde hâlâ biyolojinin esiriyiz. içimizdeki hatvan bu. Bir hayvan sürüsünün, içlerinden kendileri için bir tehdit olduğunu düşündükleri ya da kendilerinden farklı gördükleri birini öldürdüklerini bilirsin. Bunun nedeni ne? Hayvanlarda içgüdüsel bir korku var da ondan; insanlar da çılgına dönüp birbirlerini öldürmeye başladıklarında aynı şey oluyor. (Ayna Korkusu)
- Kendime hakim olmayı bir yana bırakıp bana bağırsa ya da hakaret etse onu daha çok düşünecektim, ama hep susuyordu. (Taş Kadın)
- Bütün arzularımı geride bıraktım, Rüyalarım ve ben uzaklaştık; Sadece hüznüm bütün artık, Boş bir kalbin hasadı. Acımasız bir parçalanışın fırtınaları Çiçekli tacımı dağıtmış Yapayalnız bir ıssızlık içindeyim Sonumun gelmesini bekleyerek.. (Ayna Korkusu)
- Gerçek ve yalan aynı yatakta birbirlerine sarılmışken, onları ayırt etmek güçtür. (Selahaddin'in Kitabı)
- İyi bir insandı. Bundan hiç kuşkum yok. Ama iyiliğin bile biraz sıkıcı olduğu zamanlar vardır. (Taş Kadın)
- iç daraltan düşünceler geçiyor Istırap içindeki zihnimden Uzun tomarını acıyor önümde sessizce, Heyhat! Okurken hayat hikayemi iğrentiyle Silmiyorum bu hazin satırları, ne kadar titresem, Lanet etsem, acı gözyaşları doksem de. Puşkin (Ayna Korkusu)
- Başakalarını memnun etmek için yasamaya başladığın anda, onları memnun edememe korkusuyla yaşamaya başlarsın ve korku insanı aptallaştırır. (Altın Kelebeğin Gecesi)
- Bu dünyada ilerlemenin tek yolu serüvendir. (Selahaddin'in Kitabı)
- Batı Berlin Soğuk Savaş’m başkentiydi. Bu kentte Vietnam için bir kongrenin düzenleneceği, birkaç yıl önce kimsenin aklına gelmezdi. Yine de, 1967 olayları bazı tavırları değiştirdi. Nüfusun büyük çoğunluğu hâlâ Amerika yanlısıydı, ama öğrenci nüfusunun giderek artan bir kesimi egemen ideolojiden kopmuştu. 1967’de Batı Berlin SDS’i, şeflerinin, Gestapo’nun çöküşünden bu yana en etkin baskı şebekesi olmakla öğündüğü bir gizli polis örgütüne dayalı işkenceci bir rejimin başı olan İran Şahı’nın ülkeyi ziyaretine karşı bir gösteri düzenlemişlerdi. Polise yolları temizleme talimatı verilmişti, o aralar polis telsizinde iki polisin öğrenciler tarafından bıçaklandığı haberi yayınlandı. Bu haber yalan olmakla birlikte, kaçınılmaz biçimde şiddete yol açtı. Bir SDS üyesi, Benne Ohnesborg, feci şekilde dövüldü ve bilinci yitmiş bir halde, yere düştü. Yerde yatarken bir başka polis ateş edip onu öldürdü. Batı Berlin Belediye Başkanı Herr Alberts olayı duyunca çok sarsıldı, sahte telsiz mesajı konusunu öğrendiğinde ise daha da altüst oldu. Hoşnutsuzluğunu kamuoyuna açıklarsa, siyasal anlamda intihar etmiş olacaktı. Yerine ruhsuz sosyal demokrat Schutz getirildi, ama Berlin’de herkes iplerin SDS’in ‘Nasyonal- Sosyalist’ olmakla suçladığı İçişleri’nden sorumlu senatör Neubauer’in elinde olduğunu biliyordu. Alman SPD’sinin aşırı sağ kanadındandı ve son derece otoriter olduğu bilinmekteydi. Şubat ayında konuşma yapmak üzere Berlin’e ulaştığımda bu kadarından haberdardım. (Sokak Savaşı Yılları)
- Kendisiyle konuşurken gözlerini kaçırmaması hoşuma gidiyordu. (Taş Kadın)
- Nasıl yaşadığın yaşayıp yapamamaktan daha önemli. (Ayna Korkusu)
- Benim dünyamda yalnızlık çok değerlidir, kolay bulunmaz. (Taş Kadın)
- Doğayla kıyaslandığımızda bizler kum zerresinden başka neyiz ki? (Taş Kadın)
- Bu, sanırım İbn Haldun’un sosyal sınıftaki değişim ikilemi dediği şeydir. En alt basamaktan merdivenin en üstüne çıktın mı, kendin kadar talihli olamayanları küçümsemekten vazgeçemiyorsun heralde. (Nar Ağacının Gölgesi)
- Bazı ãlimlerimiz devenin kuzu tadı vermesi için tarihi pişirip dururlar ki,bu da zêkamızın gelişmesi açısından hiç de sağlıklı değildir. (Selahaddin'in Kitabı)