Neoliberalizmin Kısa Tarihi - David Harvey Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Neoliberalizmin Kısa Tarihi kimin eseri? Neoliberalizmin Kısa Tarihi kitabının yazarı kimdir? Neoliberalizmin Kısa Tarihi konusu ve anafikri nedir? Neoliberalizmin Kısa Tarihi kitabı ne anlatıyor? Neoliberalizmin Kısa Tarihi PDF indirme linki var mı? Neoliberalizmin Kısa Tarihi kitabının yazarı David Harvey kimdir? İşte Neoliberalizmin Kısa Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: David Harvey
Çevirmen: Aylin Onacak
Yayın Evi: Sel Yayıncılık
İSBN: 9789755707570
Sayfa Sayısı: 256
Neoliberalizmin Kısa Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Burjuva iktisatçıların ve politikacıların iddialarına karşın, ne ülkeleri refaha kavuşturma, ne de ekonomik krizleri ortadan kaldırma iddiasını gerçekleştirebilen neoliberalizm, hâkim sınıfların iktidarını pekiştirmeye ve emekçileri daha beter bir sefalete sürükleme pahasına zenginleri daha da zengin etmeye yarayan bir programdan ibaret. Gelişmiş ülkelerin yeni bir emperyalizm tarzı olarak diğer ülkelere neoliberalizmi ihraç etmesinin faturasını ise tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de emekçi sınıflar ve yoksullar ödüyor.
David Harvey’in Neoliberalizmin Kısa Tarihi’nde net ve özlü anlatımıyla kökenlerine indiği, yeryüzüne yayılışını irdelediği ve insanlığın büyük çoğunluğunun hayatını nasıl mahvettiğini gösterdiğI neoliberalizme karşı elbette çaresiz değiliz. Harvey’in de işaret ettiği gibi neoliberalizmin saldırısı altındaki tüm sınıfsal kesimler, alternatif toplanma kanalları yaratmaya, birbiriyle etkileşime geçmeye ve yeni mücadele alanları açmaya, bu sömürücü düzene her geçen gün daha da güçlü cevaplar vermeye devam ediyor ve edecek.
Neoliberalizmin Kısa Tarihi Alıntıları - Sözleri
- Eşitsiz neoliberalleşmenin bu karmaşık tarihi içindeki tek değişmez gerçek, bütün dünyada toplumsal eşitsizliği artırma ve toplumun en yoksul unsurlarını dondurucu kemer sıkma rüzgarları ve kasvetli bir artan marjinalleştirilme yazgısı karşısında savunmasız bırakma yönündeki evrensel eğilimdir.
- Irak ile önalıcı bir savaşa girme bahanelerinin hepsi boşa çıkınca, Bush Irak'a bahşedilecek özgürlüğün savaş için kendi başına yeterli bir gerekçe olduğu fikrine sarıldı. Iraklılar özgürdü ve gerçekte önemli olan tek şey buydu. Peki burada tahayyül edilen ne tür bir “özgürlük"? Zira kültür eleştirmeni Matthew Arnold'ın uzun zaman önce nezaketle ifade ettiği gibi, “özgürlük binmesi çok hoş bir attır; tabii, eğer o atı bir yere sürüyorsan." Peki, Irak halkının kendilerine silah zoruyla verilen özgürlük atını nereye sürmesi beklenmektedir?
- "Alışveriş yapıyorum o halde varım" ile sahiplenici bireycilik el ele verip, dışı heyecan verici, içi boş bir sahte doyum dünyası inşa eder."
- Neoliberal retorik bireysel hürriyetler üzerindeki temel vurgusu sayesinde özgürlükçülük, kimlik politikaları, çokkültürlülük ve nihayetinde narsistik tüketicilik ile, devlet iktidarını ele geçirerek toplumsal adaleti sağlamak üzere saf tutmuş toplumsal kuvvetleri birbirinden koparma gücüne sahiptir.
- "Neoliberalizm; "gelir, boş zaman ve güvenliği artırılması gerekmeyenler"e hak ve hürriyetleri verip, geriye kalanlarımıza üç beş kırıntı bırakır. O halde nasıl oluyor da "geriye kalanlarımız" bu gidişata bu kadar kolay razı oluyor?"
- "Toplumsal bir grubun kendi maddi, ekonomik ve sınıfsal çıkarlarına karşı kültürel, milliyetçi ve dini nedenlerle oy kullanmaya ikna edilmesi tarihte ne ilk, korkarım öyle görünüyor ki, ne de son."
- Serbest piyasa ve ticaretin birey hürriyetlerini garanti altına aldığı varsayımı neoliberal düşüncenin temel bir özelliği ve uzun zamandır ABD'nin dünyanın kalanına karşı tutumunu belirliyor.
- Herhangi bir düşünme şeklini egemen hale getirmek için hem sezgilerimize, içgüdülerimize, değerlerimize ve arzularımıza, hem de içinde yaşadığımız toplumsal dünyanın barındırdığı olasılıklara hitap eden bir kavramsal aygıt geliştirmek gerekir. Bu kavramsal aygıt başarıya ulaşırsa sağduyumuza öyle yerleşir ki, olağan sayılır ve sorgulanmaz kabul edilir.
- Yöneten sınıflar iktidarlarından nadiren gönüllü olarak vazgeçerler, hatta hiç vazgeçmezler.
Neoliberalizmin Kısa Tarihi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Neoliberalizm ile ilgili size anlatılan masalları unutun! Bu kitap neoliberalizmin sermaye sınıfı tarafından sermaye birikim süreçlerini devam ettirmek için kullanılan bir strateji olduğunu tüm detaylarıyla anlatıyor. Neoliberalizmi eleştirel bir bakış açısıyla okumak isteyenlere mutlaka önermek istediğim bir kitaptır. Buraya da neoliberalizm ile ilgili üç tane video bırakıyorum. Neoliberalizm Nedir? https://youtu.be/Tdgf5pd2-Sk Neoliberalizm Nasıl Ortaya Çıktı? https://youtu.be/un06lv1chRE Neoliberalizm Bitti Mi? https://youtu.be/3Olz8gBUQYE (Burhan ÖZALP)
eleştirel bir bakış ile: NEO-LİBERALİZME KISA BİR GİRİŞ VE HARVEY
‘’GERÇEĞİ DEĞİŞTİREBİLMEMİM İLK KOŞULU, ONU TANIMAMDIR.’’
Yayınlanma tarihi üzerinden on beş sene geçmesine rağmen güncelliğini koruyan ‘’Neoliberalizmin Kısa Tarihi’’, başarılı analitik yaklaşımlarıyla bildiğimiz Harvey’in mevcut ekonomik-politik sistemin ne denli kırılgan olduğunu örnekler üzerinden değerlendirdiği başlıklardan oluşuyor. Birleşik Devletlerin Irak işgali ardından kaleme alınan bu incelemede, neoliberealizmin devlet aygıtı ile ilişkisinin sınıf iktidarlarının yeniden oluşturulması ve sermaye birikiminin tekelleşmesinin ardından demokrasi bilinci üzerinde oluşturduğu yozlaşma ele alınıyor.
Peki piyasa aklının yaşam hakkından önce geldiği; emek sömürüsü üzerinden yalnızca sayısı gittikçe belirginleşerek azalan bir azınlığı zenginleştirilen bu sistem nasıl oluştu, ve insan onuruna taban tabana zıt bu yabancılaşma herhangi bir alternatif yokmuşçasına, kitlelerce kanıksanarak, nasıl normalleştirildi?
‘’Çok zengin insanlardan oluşan görece küçük bir grubun, küresel iktidara sahip olduğu bir küresel plütokrasinin yükselişine tanıklık ediyoruz’’ diyor Branko Milanovic, bahsedilen azınlığın ekonomik güce sahip olmasının bir ardılı olarak sahip oldukları politik gücü oluşturan, oligarşi ve kapitalist sınıf açısından sualsiz bir leyhte işleme kapasitesini içinde barındıran fakat aynı ölçüde kaçınılmaz yoksullaşma ve yok oluşu beraberinde getiren neoliberal aklın yakın tarihteki dinamiklerini ele alarak ‘’başka dünyaları’’ mümkün kılacak yaklaşımlara perde aralamaya çalışalım.
Şirket aklının meşrulaştırılmasına giden süreci tarihsel dönüm noktalarıyla ele almak için ikinci dünya savaşı sonrası ideolojik kamplaşmanın dünya siyasetini belirleyeceği dönemin başlangıcı olan soğuk savaştan biraz bahsetmekte fayda var, öyle ki faşist Hitler rejiminin yıkıcı etkisini yok etmek adına bir araya gelen Stalin, Churchill ve Roosevelt ittifakının sıcak çatışmaların yerine ‘’stabilizasyona’’ bırakmasıyla giriştikleri politik mücadele eksenindeki ekonomik yeniden yapılandırma ve akabinde oluşacak sonuçlar mevcut neoliberal yerleşkenin tohumlarını taşımaktaydı. Savaş sonrası ikinci defa yerle bir olan Avrupa’nın toparlanması Batı değerlerinin ve hegemonik gücünü, savaşı atom bombası gücüyle bitiren Amerika için kaçınılmaz bir fırsattı, aynı zamanda kapitalizm eksenindeki dünyada Sovyet komünizmi, liberal Batı için bir ‘’tehdit’’ oluşturmakta ve ideolojik ayrımın çizgisini kalınlaştırmaktaydı.
Bu şartlar altında kutuplaşan dünyada, eski ittifakın yeni düşmanlıkları ‘’Demir Perde‘’ konuşmaları ve Amerika’nın dünya genelinde özgürlük polisliğine soyunması uluslararası ilişkilerde ‘’Nükleer caydırıcılık’’ olarak da bilinen bir siyaset yapma biçimini literatüre soktu, nükleer caydırıcılık doğrultusunda tarafların hızlandırılmış silahlanma politikaları ekonomi-politiğe büyük etki etmekle beraber iki kutuplu dünyayı Batı’nın liberal değerleriyle Doğu’nun komünist duruşu arasında bir tercihte bulunmaya itiyor ve mevcut dengelerin oluşmasında büyük etkene sahip revizyonist devlet yapılanmasının tohumlarını taşıyordu. Bu süreç, savaş sonrası Amerikan hegemonyasının Britanya’yı gölgede bırakarak ‘’Bretton Woods’’ isimli Amerikan doları merkezli sistemin dolaşıma sokulmasıyla hız kazanacak ve çevreleme politikası olarak da bilinen Truman doktrini doğrultusunda oluşturulan Marshall Yardımları ile emperyalizmin bugünkü biçiminden çok da farklı olmayan yüzüyle, kamplaşmada stratejik önemi olan ülkelere girecek ve ülkelerin ağır sanayilerinin Amerika’ya bağımlı hale getirilmesinin önünü açacak, en nihayetinde sistem ileride kendini üzerinde daha da konsolide edecek olan güç politikalarıyla gösterecekti.
Konumuz neoliberalizmin tarihsel gelişimi odaklı olduğundan soğuk savaş parametrelerine oldukça az değinmeye, fakat Bretton Woods’tan Washington mutabakatı olarak adlandırılan ve Harvey’in değişiyle gömülü liberalizmi (embedded liberalism) açığa çıkaran dinamiklere eğilmeye devam edelim; başta Avrupa olmak üzere savaş sonrası ekonomik yapılanmada esas alınan Keynesyen politikalar (Post-war Keynesian Consensus) devletin piyasa üzerindeki düzenleyici etkisini sosyal ve politik sınırlamalar ağı üzerinden gösteren devlet eliyle planlamaların önemli sektörlerdeki öncüllüğüne dayanmaktaydı, savaş öncesi İtalya, Fransa ve Britanya’da kullanılan bu tür politikalar özel teşebbüsleri yok saymamakla beraber devletin piyasalar üzerindeki güçlü eline işaret etmekteydi. Gömülü liberalizmin bu fazında ekonomi, savaştan sonraki on beş yıl boyunca gelişmiş kapitalist ülkelere yüksek büyüme oranları getirdi. Sistem, bu büyümeyi Amerika’nın hegemonyasını korumak adına verdiği bütçe açıklarına ve ülkelerdeki bütün fazladan malları satın almaya hazır alım gücüne borçluydu. Keynesçi politikalar dönemi, devletin sınıf ilişkilerini içselleştiren bir kuvvet olması adına önemlidir, refah devletin gelişmesine paralel olarak güçlenen sendikal hareketler ve yeniden dağıtım politikaları işçi sınıfının ana akım politikaya entegrasyonunu kolaylaştırmış ve işçi sınıfı kurumları ile sol hükümetler devlet üzerinde hatrı sayılır bir güç elde etmişlerdi.
Fakat 1960’ların sonuna gelindiğinde sermayenin aşırı birikmesinden kaynaklanan kriz, Keynesçi ekonomi politikaların başarısızlığını vurguluyor; işsizlik ve alım gücünün düşmesinin önüne geçebilmek adına sosyal politikalara eğilen devletler mali borç krizlerine giriyordu. Bretton Woods sisteminin böylelikle çöküşü, başka bir ‘’alternatif’’ olarak sunulacak ‘’yeni liberalizmi’’ sahneye davet ediyor; soğuk savaş ise arka planda devam ediyordu.
Neoliberalizmin başat bir alternatifmişçesine servis edilmesi bugünkü sorunlarımızın temel kaynaklarından birini oluşturuyor, devlet düzeninden yoksun serbest piyasa ekonomisine geçmeden önce Keynesçi birikim krizlerinin kontrol altına alınması adına ekonomik düzenlemeler üzerindeki devlet kontrolünü korporatist stratejiler kullanarak derinleştirmek isteyen kemer sıkma politikaları, maaş ve fiyat kontrolleri üzerinden emeği zedeleyen birtakım ‘’çözümlere’’ başvuruldu ki bu ara kriz döneminin yöneticileri Avrupa’daki sosyalist ve komünist parti kadrolarından oluşmaktaydı; giriştikleri bu süreci ‘’Avrupa Komünizmi’’ olarak adlandıran hükümetler stagflasyonun etkisinden çekinen kitlelerce iktidara taşınmış ve mevcut iktidarlarını sürdürmüşlerdi. Arkalarındaki bu kitlesel güce rağmen Sol, korporatist çözüm önerilerinden ileriye gidemeyerek geleneksel çizgisinde saymaktan başka bir çıkış kapısı oluşturamadı ve fakat bu tür çözüm biçimlerinin sermaye birikim krizinin üstesinden gelemeyeceği 1970’lerin ortalarındaki ekonomik durumla ortaya çıkmış ve iş dünyasının önde gelenlerinin çıkar çatışmaları doğrultusunda pragmatik politikalardan başka bir çıktı oluşturulamamıştı.
Krizinin aşılması ve kapitalist üretim biçiminin yegâne unsuru olan sermaye birikiminin devamı için olmazsa olmaz koşullar bu şartlar altında sağlanacaktı.
Harvey tam bu noktada, Keynesçi politikaların sürüklendiği kriz koşullarından neoliberalizme geçen bu ara süreçte, oldukça dikkate değer bir duruma vurgu yapıyor, Harvey’in vurgusu kentli toplumsal hareketlerin işçi hareketleriyle birleşmesinin sermayedârlarca nasıl algılandığı ile ilgili. Stagflasyon etkisiyle hoşnutsuzluk ortamının gelişmesi, Solun yükselişine eğilim oluşturmaktaydı, öyle ki, ‘’
Birisi Iktisat veya Iktisat Sosyolojisi'ne nereden baslayacagin derse bu kitap iste tam da orasidir. David Harvey ekonomide kesinlikle bir numaradir. Bilgisi, uslubu, dili sahane bir dusunur. (Gökçe)
Neoliberalizmin Kısa Tarihi PDF indirme linki var mı?
David Harvey - Neoliberalizmin Kısa Tarihi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Neoliberalizmin Kısa Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı David Harvey Kimdir?
Harvey, 1935, İngiltere doğumludur. 1961'de Cambridge Üniversitesi'nde coğrafya alanında doktorasını tamamladı. Bristol Üniversitesi'ndeki çalışmalarının ardından 1969'da ABD, Baltimore'daki Johns Hopkins Üniversitesi'ne geçti. Çeşitli üniversitelerde dersler ve konferanslar verdiği akademik çalışmaları içinde sayısız makaleye ve çok ses getiren, birçok dile çevrilen kitaplara imza attı. 2001'de City University of New York'ta antropoloji profesörü olarak çalışmaya başladı. Harvey'in çalışmalarının en önemli özelliği, Marksist kurama uzamsallık fikrini dahil etmesi, eklemlemesi olmuştur.
Dünyanın önde gelen sosyal kuramcılarından olan Harvey, Beşeri Bilimler alanında en çok atıf yapılan 20 yazar arasında yer almaktadır. Harvey, dünyada en çok atıf yapılan coğrafyacı olmasının yanı sıra, modern coğrafyanın akademik bir disiplin olarak gelişiminde önemli olan birçok kitap ve makalenin da yazarıdır. Çalışmaları sosyal ve politik tartışmalara büyük katkıda bulunmuştur. Küresel kapitalizmin, özellikle de neoliberal biçiminin eleştirisine sosyal sınıfın ve Marksist metotların ciddi metodolojik araçlar olarak geri getirilmesine yardımcı olması ile anılmaktadır.
David Harvey Kitapları - Eserleri
- Asi Şehirler
- Sosyal Adalet ve Şehir
- Postmodernliğin Durumu
- Umut Mekanları
- Yeni Emperyalizm
- On Yedi Çelişki ve Kapitalizmin Sonu
- Sermayenin Sınırları
- Neoliberalizmin Kısa Tarihi
- Kozmopolitlik ve Özgürlük Coğrafyaları
- Sermaye Muamması
- Paris, Modernitenin Başkenti
- Kent Deneyimi
- Marx'ın Kapital'i İçin Kılavuz
- Marx, Sermaye ve İktisadi Aklın Cinneti
- Mekan Meselesi
- Dünyanın Halleri
- Sermayenin Mekanları
- Marx'ın Kapital'i İçin Kılavuz
- Marka Bilmecesi
David Harvey Alıntıları - Sözleri
- Bourdieu'a göre biz sınırları kendi üretiminin tarihsel olarak belirlenmiş koşulları tarafından çizilen ürünler ( düşünceler, algılamalar, ifadeler, eylemler) doğurma konusunda sonsuz bir kapasite kazandıran deneyimlerimiz tarafından biçimlendirilen düzenlenmiş bir doğaçlama yeteneğine sahibizdir. Bunun sağladığı koşullandırılmış ve koşullu özgürlük önceden kestirilemez yenilikler yaratmaktan da başlangıç koşullama larının basitçe mekanik olarak yeniden üretiminden de çok uzaktır Bourdieu'a göre bu tür mekanizmaları aracılığıyladır ki her yerleşik düzen kendi rastgeleliğinin doğallaştırılmasını sınırlar duygusu ve gerçeklik duygusu ifadesi altında yaratır. Bunlar da yerleşik düzene sarsılmaz bir bağlılığın temellerini oluşturur. (Postmodernliğin Durumu)
- Peki, ne tür bir felaketten söz ediyoruz acaba? Dünya halklarının giderek daha geniş kesimleri sermaye tarafından ihtiyaç fazlası ve yedek diye nitelenip üretici emekçiler olarak saf dışı edilecek ve hem maddi hem de psikolojik olarak ayakta kalabilmek için büyük zorluklarla boğuşacaklar. Sermayenin belirlediği zorunlu çalışma dünyasında her türlü anlamlı varoluş umudundan yoksun bırakılmış olarak, yaşanınaya değer bir hayat inşa edebilmek için başka çareler arayacaklar. Öte yandan, üretim artmaya devam edecek; iyi ama bunu karşılayacak talep artışı nereden gelecek? Ford'u en çok kaygılandıran soru da budur: (On Yedi Çelişki ve Kapitalizmin Sonu)
- Ahmaklıklarını yavan bir vürgerlikle hafifleten yada hafifletmeye çalışan lüks konut projeleri.İyi bir kitabevine tahammül edemeyen kültür merkezleri.Gezinecek başka yer bulamayan serseriler dışında herkesin gitmekten kaçındığı kamusal merkezler.Altkentlerin standartlarımış mağaza zinciri alışverişinin donuk takliitleri olan alışveriş merkezleri.Hiçbiryerden başlayıp herhangi bir yere gitmeyen ve kimsenin gezmeye çıkmadığı gezinti yerleri.Kentlerin bağırsaklarını deşen çevre yolları.Bu, kentleri yeniden inşa etmek olamaz.Bu, kentlerin yağmalanmasıdır. (Postmodernliğin Durumu)
- Çin'in siyasi ve askeri olarak çevrelenmesi ABD'nin global hegemonyasının muhafazası için en az Avrupa'da uygulanan böl ve yönet politikası kadar elzem olacaktır. (Yeni Emperyalizm)
- Neoliberal retorik bireysel hürriyetler üzerindeki temel vurgusu sayesinde özgürlükçülük, kimlik politikaları, çokkültürlülük ve nihayetinde narsistik tüketicilik ile, devlet iktidarını ele geçirerek toplumsal adaleti sağlamak üzere saf tutmuş toplumsal kuvvetleri birbirinden koparma gücüne sahiptir. (Neoliberalizmin Kısa Tarihi)
- Kapitalizm mütemadi olarak ürettiği artı ürünün soğrulması için şehirleşmeye ihtiyaç duyar. Böylelikle kapitalizmin gelişimi ve kentleşme arasında içsel bir bağlantı ortaya çıkar. (Asi Şehirler)
- "Neoliberalizm; "gelir, boş zaman ve güvenliği artırılması gerekmeyenler"e hak ve hürriyetleri verip, geriye kalanlarımıza üç beş kırıntı bırakır. O halde nasıl oluyor da "geriye kalanlarımız" bu gidişata bu kadar kolay razı oluyor?" (Neoliberalizmin Kısa Tarihi)
- Kentsel sorunlarla başa çıkabilmek için sosyolojik ve coğrafi yöntemleri kaynaştırma çabamızda karşımıza çıkan sorunları çözecek araçlarımız yeterli değildir. Bu yüzden şartlı öngörülerde bulunurken ve kuramları doğrularken zorluklarla karşılaşacağımızı bilmeliyiz. Bu, moral bozucu gibi görünse de, zorlukları onları yok sayarak aşamayacağımız da açıktır. Tersine, bu sorunların doğru şekilde saptanması şarttır; tabii eğer ara yüzeyde köprü kurmakta kullandığımız alet edevata işlerlik kazandırmak istiyorsak. (Sosyal Adalet ve Şehir)
- İleri ve karmaşık ekonomilerde kıtlık, piyasaların işlemesini sağlamak için toplumsal olarak düzenlenmektedir. Yapılacak bir sürü iş varken iş kıtlığı olduğunu söyleriz, toprak bomboş yatarken toprak kıtlığı var deriz, çiftçilere üretmeleri için para ödenirken besin maddesi kıtlığından söz ederiz. Kıtlığın toplumda üretilmesi ve denetlenmesi gerekir, yoksa fiyat belirleyici piyasalar işleyemez. (Sosyal Adalet ve Şehir)
- Marx'ın amacı sol siyasal projenin yönünü nispeten sığ bulduğu ütopyacı sosyalizmden bilimsel komünizme çevirmekti. (Marx'ın Kapital'i İçin Kılavuz)
- Bu sistem artık ciddi sorunlarla karşılaşmış bulunuyor. 1973- 1975 yıllarında olduğu gibi, bunda birçok nedenin rolü var fakat bu kez siyasi-ekonomik yaşamdaki güç mücadelelerinin değişkinliği ve parçalanmışlığı bu toz dumanın arkasında (özellikle de finans sektöründe) neler olup bittiğinin anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. 1997-1998 krizinin ortaya çıkardığı kadarıyla üretici kapasite fazlasının ana merkezi Doğu ve Güneydoğu Asya'dır (ve özellikle bu bölgede devalüasyona neden olmaktadır); Doğu ve Güneydoğu Asya kapitalizminin bazı bölgelerde hızlı kalkınması (özellikle Güney Kore'de) aşırı kapasite sorununu (aşırı birikim) küresel ilişkilerde ön plana itmiştir. (Yeni Emperyalizm)
- Marx'a göre, Hegel'in tasvir ettiği iç çelişki kaçınılmazdı; fakat proleter devriminden başka hiçbir içsel çözümle de giderilemezdi. Sınırsız ve denetimsiz serbest piyasa kapitalizmi, kendi haline bırakıldığı zaman kendi servetinin iki kaynağını -emek ve toprağı- tüketecek ve yok edecekti. (Umut Mekanları)
- Eğitim sistemimizin tuhaf yönlerinden biri, bir disiplinde ne kadar sıkı eğitim görürseniz, diyalektik yönteme alışmanızın o kadar güçleşmesidir. Aslında küçük çocuklar son derece diyalektik düşünür; her şeyi hareket halinde, çelişkileri ve dönüşümleriyle görürler. Çocukları iyi diyalektikçiler olmaktan çıkarmak için muazzam bir eğitimsel çaba harcarız. (Marx'ın Kapital'i İçin Kılavuz)
- Kapitalizm hareket etmezse biter. (Marx'ın Kapital'i İçin Kılavuz)
- Gündelik hayatın yeniden üretim sürecinin nasıl gerçekleştiğini yalnızca süpermarketteki alışveriş deneyimimizi kullanarak kavrayamayız. Lahananın üzerinde hiç sömürü izi kalmaz, Güney Afrika'dan gelmiş bir meyvede ırk ayrımcılığının tadını hissedemeyiz. Yüzeydeki görüntünün arkasına geçmek zorundayız. (Kent Deneyimi)
- Eğer Park haklıysa, nasıl bir şehir istediğimiz sorusu, nasıl kimseler olmak istediğimiz, ne gibi toplumsal ilişkiler arayışı içinde olduğumuz, doğayla nasıl bir ilişkiye değer verdiğimiz, ne tür bir yaşam tarzı arzuladığımız, hangi estetik değerlere sahip olduğumuz sorularından ayrı düşünülemez. Öyleyse şehir hakkı, şehrin barındırdığı kaynaklara bireysel veya kolektif erişim hakkından çok daha öte bir şeydir: Şehri gönlümüze göre değiştirme ve yeniden icat etme hakkıdır bu. (Asi Şehirler)
- Alışveriş nihayetinde birbirinin rakipleri olacak başka alışveriş merkezlerinin doğuşunu da beraberinde getirdi. (Kent Deneyimi)
- İktidarın simgesel göstergesi kent, kapitalizmin doğrudan kendisi halini aldı. (Mekan Meselesi)
- ... eylemlilik dalgası, şehir havasında dile getirilmeyi bekleyen siyasi bir şeyler olduğuna işaret ediyor. (Asi Şehirler)
- Kâr, üretim sürecinde belli bir sürede yaratılan artı değerin gerçekleşmesine bağlıdır. Sermayenin devir süresi (başlangıç harcamasının kâr ilavesiyle geri alınması için geçen süre) çok önemli bir büyüklüktür - "vakit nakittir" atasözü buna dayanır. (Kent Deneyimi)