Neslişah - Murat Bardakçı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Neslişah kimin eseri? Neslişah kitabının yazarı kimdir? Neslişah konusu ve anafikri nedir? Neslişah kitabı ne anlatıyor? Neslişah PDF indirme linki var mı? Neslişah kitabının yazarı Murat Bardakçı kimdir? İşte Neslişah kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Murat Bardakçı

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9789752899414

Sayfa Sayısı: 492

Neslişah Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Son padişah Sultan Vahideddin ile son halife Abdülmecid Efendi'nin torunu olan Neslişah Osmanoğlu, altı asırlık Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılıştan önce dünyaya gelmiş son prensesi idi... 1921'in 4 Şubatında doğmuş ve Osmanoğlu ailesinin mensuplarının kaydedildiği Hanedan Defteri onun ismi ile noktalanmıştı...

Neslişah Osmanoğlu maceralarla ve hüzünlerle dolu bir hayat yaşadı. Saraylarda geçen çocukluk senelerini ardarda gelen sürgünler ve sıkıntılar takip etti. Gelin olarak gittiği yabancı bir memleketin first lady'si iken ihtilâl ve darbe rüzgarlarına yakalandı, ihtişamın zirvesinden askeri mahkemelerin çatık kaşlı hakimlerinin önüne, tehlike dolu günlere sürüklendi... Üç yaşında kovulduğu vatanına, yani Türkiye'ye ise ancak 40 yaşından sonra dönebildi...

Murat Bardakçı'nın Neslişah Osmanoğlu'nun hayat hikayesini kendi anlattıklarına ve belgelere göre ele aldığı ve sürgüne gönderilmiş bir hanedan mensubu hakkında şimdiye kadar yazılmış ilk etraflı biyografi olan bu kitabı sadece Neslişah Osmanoğlu'nun değil, yıkılmış bir imparatorluğun aristokrasisinin tarihe süzülüşünün de hikâyesidir...

(Tanıtım Bülteninden)

Neslişah Alıntıları - Sözleri

  • Sultan Vahideddin'in 1861'in 4 Ocak'ında Dolmabahçe Sarayı'nda atmaya başlayan, 65 sene boyunca yapayalnız kalan ve hiçbir dosta sahip olmadan çarpan kalbi, 15 Mayısı 16 ya bağlayan geceyarısından hemen sonra, San Remo' daki Manolya Villası'nın küçük salonunda aniden duruverdi.
  • Din alimleri ise şaşkındılar, "Müslüman br prensin Hristiyan savaşçılar için dua edilmesini istediğini bugüne kadar görmemiştik, şimdi gördük." diyorlardı.
  • "Evet, bu akşam güneşle beraber bizim saadetimiz de batacak ve büyük ayrılık kalbimizde kalan son neş'e damlalarını kurutacaktı."
  • Hayali, büyük bir ormanın ortasına bir baraka yapmak ve bütün kitapları ile oraya taşınmaktı. ‘Barakayı yapabilirsem ismini “İnzivâ Mâbedi’ koyacağım ve artık kimselerle görüşmeyeceğim’ derdi.
  • "Bu ülkeyi sorgulama yeteneği olan gençler lazım. Çeyizi kitapları olan kadınlarla evlenin kardeşim. Böyle bir nesli ancak onlar yetiştirir."
  • Bizi mehalike sevketmek gibi seni tekalifte bulunmaya cesaret eden biçare biliyor mu ki zamanımız barut fıçısı, yanında ateş ile oynamaya müsait değildir!
  • "Dolayısıyla, Şehzade Osman Ertuğrul Efendi'nin aramızdan ayrılması ile beraber, 'Hanedan' kavramı ile 'Hanedan Reisliği' unvanının da Osmanoğulları'nın Türk Tarihi'nde altı asır boyunca muhafaza ettikleri şerefli mevkiye intikal etmesi gerekir. Osmanoğlu ailesi ise halen devam etmektedir ve ailemiz varoldukça, Osmanoğulları'nın gelecek nesilleri, eski asırlarda olduğu gibi daima memleketimizin iyiliği için çalışacaklardır." Neslişah Osmanoğlu
  • “...Bana öyle geliyordu ki artık bizim baharımız solmuş, hayatın bahçesinde birer emsalsiz çiçek gibi açan günler bitmiş ve saadet saçan güneş kara bulutların arkasına saklanmıştı...”
  • ‘Bu vatan bizim annemizdir. Ona elimizden geldiği kadar hürmet etmeliyiz.’
  • “...Acaba mevsimlerde olduğu gibi hayatta da bu gamlı zamanı yeni bir bahar takip eder mi ?”
  • "Bu ülkeyi sorgulama yeteneği olan gençler lazım. Çeyizi kitapları olan kadınlarla evlenin kardeşim. Böyle bir nesli ancak onlar yetiştirir."
  • Bizi mehalike sevketmek gibi seni tekalifte bulunmaya cesaret eden biçare biliyor mu ki zamanımız barut fıçısı, yanında ateş ile oynamaya müsait değildir!
  • "Dolayısıyla, Şehzade Osman Ertuğrul Efendi'nin aramızdan ayrılması ile beraber, 'Hanedan' kavramı ile 'Hanedan Reisliği' unvanının da Osmanoğulları'nın Türk Tarihi'nde altı asır boyunca muhafaza ettikleri şerefli mevkiye intikal etmesi gerekir. Osmanoğlu ailesi ise halen devam etmektedir ve ailemiz varoldukça, Osmanoğulları'nın gelecek nesilleri, eski asırlarda olduğu gibi daima memleketimizin iyiliği için çalışacaklardır." Neslişah Osmanoğlu
  • "Türkler bizi severler ve biz olmadan yapamazlar" düşüncesi sürgüne gönderilmelerinden sonra da devam edecek ve özellikle yaşlı sultanlar binbir sıkıntı içerisinde geçen sürgün senelerinde her an geri çağırılmayı bekleyeceklerdi.
  • "Bana öyle geliyordu ki artık bizim baharımız solmuş, hayatın bahçesinde birer emsalsiz çiçek gibi açan günler bitmiş ve saadet saçan güneş kara bulutların arkasına saklanmıştı."

Neslişah İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Cumhuriyet devrinde bir Osmanlı prensesi. Çocuk yaşlarda sürgüne gönderilmiş bir hanedan mensubu ve yıkılmış bir imparatorluğun tarihe açılan kapısı. Osmanlı dönemini sevenler ve merak edenlerin kesinlikle okumasi gereken bir biyografi. Üç yaşında konulduğu vatanına, yani Türkiye'ye 40 yaşından sonra dönebilen bir prensesin hayat hikayesi. (çağın eracar)

Son Padişah Sultan Vahideddin’in kızı Sabiha Sultan ile son Halife Abdülmecid Efendi’nin oğlu Şehzade Ömer Faruk Efendi’nin ilk çocuğu Neslişah Sultan’ın görkemli hayatı, hem Osmanlı İmparatorluğu’nun fırtınalı son günlerine tanık ediyor okuru, hem de Cumhuriyet’in kuruluşuna; Kitabın en önemli özelliğiyse bence şu: bizde, Osmanlı Hanedanı’nın bir mensubuyla konuşularak yazılmış biyografi bildiğim kadarıyla yoktu. “Neslişah” bir ilk. (Sefa Akgül)

Kitabı büyük bir heyecan ile aldım ve tam anlamıyla odaklanmadan okumak istemediğim için bitirmem aylarımı aldı. Fark ettim ki bunca yıllık Tarih dersleri ile ben sadece anahtar deliğinden bakabilmişim. Bir denizde bırakın yüzmeyi, ayaklarımı bile değdirmemişim. Osmanlının son dönemlerini,Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarını, hanedanın sürgün yıllarını, dünyanın ve Türkiye'nin 1. ve 2. Dünya Savaşı yıllarındaki durumunu, Avrupa'da ve Orta Doğu'da adım adım değişen yönetim şekillerini...bunların hepsi ve daha fazlası hakkında,son Osmanlı prensesi Neslişah'ın hayatını okurken bilgi sahibi oluyorsunuz. Belgelerle dolu olması bakımında da önemli ve tekrar okunması gereken bir kitap. (Hediye)

Neslişah PDF indirme linki var mı?

Murat Bardakçı - Neslişah kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Neslişah PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Murat Bardakçı Kimdir?

Murat Gökhan Bardakçı, 1955 yılında İstanbul'da doğdu, ekonomi öğrenimi gördü.

Musikiye Dr. Selahattin Tanur'la tanbur ve eser meşkederek başlayan Murat Bardakçı, Tanur'dan "icazet" aldı, Ekrem Karadeniz'le teori, teori tarihi ve ses sistemi üzerine çalıştı, Fahire Fersan ve Vecdi Seyhun'dan yararlandı, ilgi alanını daha sonra musiki tarihine yöneltti. Abdülbaki Gölpınarlı'dan şarkiyat kaynakları ve metodolojisi alanlarında büyük ölçüde faydalandı, bu arada Türk ve İslam Müziği'nin tarihiyle ilgili kitap, belge, fotoğraf, film ve ses kaydı gibi arşiv malzemesi topladı, geniş bir nota kolleksiyonu oluşturdu. 

Murat Bardakçı Kitapları - Eserleri

  • Enver
  • Şahbaba
  • Son Osmanlılar
  • Osmanlı'da Seks
  • Neslişah
  • Hafız Hakkı Paşa'nın Sarıkamış Günlüğü
  • İttihadçı'nın Sandığı
  • Talat Paşa'nın Evrak-ı Metrukesi
  • Naciyem Ruhum Efendim
  • “Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!”
  • Bir Devlet Operasyonu: 19 Mayıs
  • Safiye
  • Mahmud Şevket Paşa'nın Sadaret Günlüğü
  • Yıkılış ve Kuruluş
  • Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları
  • Üçüncü Selim Devrine Ait Bir Bostancıbaşı Defteri
  • Fener Beyleri’ne Türk Şarkıları
  • Atatürk’ün Mutfağı
  • Şahbaba
  • Ahmed Oğlu Şükrullah
  • 25 Yıla 25 Besteci
  • Girit Oyunu Ve Kıbrıs

Murat Bardakçı Alıntıları - Sözleri

  • Şevket Efendi, bir trafik kazasında iki kişinin ölümüne sebep olduğu için daha önce Halife Abdülmecid Efendi tarafından Osmanlı tarihinde örneği görülmemiş bir uygulamaya tâbi tutulmuş ve hanedandan ihraç edilmiştir. (Son Osmanlılar)
  • Vahideddin'in şehzadelik yıllarını bilenler, onun ağabeyi Abdülhamid'le yakınlığının saraya mensup hemen herkesi kıskandırdığını söylerler. (Şahbaba)
  • Huzura çıktım. Zât-ı şâhane Edirne’nin terkolunmaması arzusunu izhar etti ve Kamil paşa ile kabinesini pek ziyade çekiştirdi. (Mahmud Şevket Paşa'nın Sadaret Günlüğü)
  • Seneler ve belki asırlar geçecek fakat Osmanlı milletine can veren Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti daima pâyidar, daima müttehîd, daima bir olacaktır kandaşlarımız! (İttihadçı'nın Sandığı)
  • Gözlerinizi ağlamak için değil.... “Gözlerinizi ağlamak için değil, görmek için kullanınız” (“Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!”)
  • Âh! Yine seni üzdüm, uzun yazdım. Fakat affet, sana da derdimi dökmezsem kime dert yanayım? (Naciyem Ruhum Efendim)
  • ... Ah Enver! Ah! Bu kış seferini ta'cil etmek, sonra da bu parlak taarruzda 9. Kolordu'yu dörtnala kaldırmakla yüz bin masumun kanına girdin! Allah seni affetsin. Hafız Hakkı Paşa (3 Kanuni Sani 1915) (Hafız Hakkı Paşa'nın Sarıkamış Günlüğü)
  • - Ay balam, bu gemi hara (nereye) gider ? + Hansı (hangisi)? - Köprüden indi (şimdi) kalkan bu parahod (gemi). O baktı, baktı sonra karar verdi: + Krasnovodska gider... Ona bir 'Sağol balam' diye teşekkür ettikten sonra denizin kenarına yaklaşarak mazot dumanları salıvererek manevra yapan gemiyi seyrettim. (Enver)
  • "Seni öper, sever, kucaklar, bu mevcudiyet-i maddiyemle, aşk ve iştiyakımla sarılarak canını yakar, Hüdâ'nın birliğine yavrularımla beraber emanet ederim rûhum efendiciğim. Karaağaca çakımla ismini yazdım." (Enver)
  • Rusya Devleti'nin tecavüzât-ı muhtemelesine karşı Almanya Devleti ile tedafüî bir ittifak akdine Sadrazam ve Hariciye Nâzırı Mehmed Said Paşa me'zundur. 18 Temmuz 1330 (31 Temmuz 1914) Mehmed Reşad (Yıkılış ve Kuruluş)
  • Bizler için "hacı-hoca takımıyla birleşip ihtilal yapacaklar" bile dendi. Söğüt'ten elde kılıçla çıkıp Viyana'ya kadar gidenlerin torunuyduk. Türkiyen'in fenalığını nasıl düşünürdük? ama memlekete 600 sene hizmet ettikten sonra, bir gecede kovulduk. Diş değiştirirken kovuldum, saçlarıma ak düştüğünde dönebildim. Fakat emin olun, birimizin aklından bile, bir gün kötü şey geçmedi. Mustafa Kemal'in muvaffakiyetlerini işittikçe sevinir, "Türkiye iyiye gidiyor" derdik. (Son Osmanlılar)
  • Bennet, hatıralarında Samsun için verdiği vizelerden şöyle bahsedecekti: "... Günün birinde, fark etmeden kaderin vasıtası oldum. 15 Mayıs'ta Yunan kuvvetleri İzmir'e çıkmış ve beklenmedik direnişle karşılamıştık. Sultan, başında Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal Paşa'nın bulunduğu bir heyetin Türk ordusunun ihtilâfın dışında kalmasını sağlamak maksadıyla gönderilmesi konusunda müttefiklerin Yüksek Komiserleri ile anlaşmaya varmıştı. 22.doğum günümde garip bir rastlantı olarak bir Türk subayı odama geldi ve Mustafa Kemal Paşa ile maiyetindekiler için vize istedi. Listeyi okuyunca Türk Ordusu'nun en faal 35 generaliyle albayının isimlerinin yazılı olduğunu gördüm. Vizeleri vermek istemedim. Binbaşı Van M., her zaman olduğu gibi özel işler için dışarıdaydı. Listeyi karargaha götürüp talimat istemeyi kararlaştırdım.Görevli subaya 'Bu liste bende barışçıdan ziyade savaşçı bir heyet intibaı uyandırıyor' dedim. Yüksek Komisyon'a danışılacağını söyleyip beklememi istediler. Yaklaşık bir saat sonra çağırıldım ve gidip vizeleri verme talimatı aldım. Bana 'Mustafa Kemal Paşa, Sultan'ın güvenine tam olarak sahiptir'dendi. (Yıkılış ve Kuruluş)
  • Sizden ayrılış, ruhumun bedenimden ayrılmasından daha dehşetli oldu. (6 Aralık 1914, Naciye Sultana mektubundan) (Enver)
  • Ailenin reisi Faik Bey servetini halde, Rus ve Alman paralarına çevirmiş, her şeyini Avrupa bankalarına transfer etmişti. Almanya’nın savaşta yenilip iflas etmesi ve Rusya’da patlayan 1917 Ekim Devrimi her iki parayı da pula çevirmiş, eski mabeyincinin muazzam serveti kül oluvermişti. İşte Refik-Fahire çiftinin bir zamanlar aristokrat aile gelenekleri icabı başlattıkları musikiyi sonradan meslek edinmelerinin sebebi de, bu geçim derdidir. Sefalet çekmemiş ama, hiç bir zaman da müreffeh bir hayat sürmemişlerdir. “Kış yaklaşıyor, kömürümüzü hala alamadık..” “Hamdolsun tig-ü teber, şâh-ı levendâz” (Mali vaziyeti bozuk, meteliksiz) (Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları)
  • " Zaferler ne kadar bizim ise, mağlubiyetler de aynı şekilde bizimdir ve o mağlubiyete sebebiyet veren hataların tekrar edilmemesi için bilinmeleri, hatırlanmaları şarttır." (Enver)
  • 1920 sonbaharında Meclis kürsüsünde artık başka Mustafa Kemal vardır ve bu Mustafa Kemal birkaç ay önce, 24 Nisan günü aynı kürsüde padişahtan bahsederken "ecdad-ı kiramımızın bize en kıymetli yadigârı" diyen, İstanbul'un aldığı kararların işgal baskısından kaynaklandığını anlatan ve "....Ben, şahsen hiçbir şey düşünmem. Zat-ı Şahane'nin ağzından işitsem, bunun icbar ve tazyik altında olduğuna hukmederim" ifadelerini kullanan Mustafa Kemal'den çok başkadır. (Şahbaba)
  • Devlet solcularla beraber sağcıları, milliyetçileri, dindarları, dinsizleri ve toplumda öne çıkmış kim varsa hemen hepsini “acaba rejimin aleyhinde bir iş çeviriyorlar mı?” Paranoyası yüzünden devamlı olarak izlemiştir… (Safiye)
  • Ben, Mustafa Kemal'e her zaman saygı duydum. Harpten yenik çıkan devleti kurtarabilecek tek kişi, Mustafa Kemal idi. (Son Osmanlılar)
  • Ve Hazreti Ali -Radiyallahu anh- buyurdular ki, "Cimada itidal (ilişkide ölçülü olma) topuklara ilik ve gözlere nur ve bedenlere kuvvettir". (Osmanlı'da Seks)
  • (Kitabın 18’inci sayfasında Refik Beyin 1919’da girdiği ve en yüksek Booth aldığı, Mızıka-i Hümayun’a giriş imtihanından sorulara bir göz attıktan sonra...) Bu imtihanın, bugünkü resmi musiki kuruluşlarında yapılanlarla mukayesesini veya bu seviyede yapılacak bir başka imtihanda, günümüz üstatlarının ne derece başarılı olacakları hususunu bir yana bırakalım... Asıl mesele, günümüz musikisinin, artık değil bu imtihana girebilecek öğrencinin, bu soruları sorabilecek bir imtihan heyetinde yer almaya layık tek bir hocanın bile bulunmadığı bir hale gelmiş olmasıdır. (Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları)