Neyi Kaybettiğini Hatırla - İsmet Özel Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Neyi Kaybettiğini Hatırla kimin eseri? Neyi Kaybettiğini Hatırla kitabının yazarı kimdir? Neyi Kaybettiğini Hatırla konusu ve anafikri nedir? Neyi Kaybettiğini Hatırla kitabı ne anlatıyor? Neyi Kaybettiğini Hatırla PDF indirme linki var mı? Neyi Kaybettiğini Hatırla kitabının yazarı İsmet Özel kimdir? İşte Neyi Kaybettiğini Hatırla kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: İsmet Özel
Yayın Evi: Şule Yayınları
İSBN: 9799757796427
Sayfa Sayısı: 163
Neyi Kaybettiğini Hatırla Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İnsanoğlu yeryüzündeki uyanışına yaratılmış olduğunu farkederek varır. Ama iş burada bitmez, burada başlar.
Neyi Kaybettiğini Hatırla Alıntıları - Sözleri
- "Neyi bastırdıysan göğsüne, göğsünü soludukça büyüyen odur."
- " Neyi bastırdıysan göğsüne, göğsünü soludukça büyüyen odur."
- Yazmak da, okumak da birer sorumluluktur. Çünkü insan hayatı baştan sona ve başlı başına sorumluluktur. O halde yazıyor olmayı da bir sorumluluğu yerine getirmek diye anlamalıyız. Sorumluluk dediğimiz bir şeyi söylemek zorunluluğunun sorumluluğu olduğu kadar, o söylenenlerin neye mal olduğunu bilmenin de sorumluluğudur.
- Neyi bastırdıysan göğsüne, göğsünü soludukça büyüyen odur.
- Bizim geçirdiğimiz deneyler şunu gösterdi ki insan hakikati ararken bir gücü, bir yargılama gücünü kendinde hıfzettiği zannına kapılmamalı. Herkes kendi kaybettiğini kendi arasın. Bu arayışta diğerleri sadece arayanın neyi kaybettiğini hatırlatabilirler. Bunu nimet bilmeli. Senin noksanını tasvir edenler, senden birşey gasbetmiş olmaz. Neyi kaybettiysen onu sen kendin ara.
- Biz insanları derece derece mecburiyet bağlarıyla bağlamışlar. Bu bağlar çözüldükçe savunmasız kalıyor, çaresizliğe düşüyoruz. Mecburiyetler kalkınca yalnızca şaşkına dönmüyoruz aynı zamanda bizi bir dönem mecburiyet altında tutmuş olan şartlara ve kimselere olan hıncımızı dışa vuruyoruz. Dolayısıyla mecburiyet bağları insan olarak birbirimize kötülük yapmamızın, birbirimize kötü davranmamızın da başlangıcı.
- Eğer neyi kaybettiğimizi biliyorsak o eksik olan şeyi bulmaya çabalamamız belki birçok zorluğu yenmemizi ve belki de bir çok eziyete katlanmamızı, bir çok tehlikeyi göğüslememizi gerektirecek. Bu elbet zor bir durum. Zor, fakat vahim değil. Vahim olan bir şeyin eksik olduğunu bilmek, bir şeyi aramak gerektiğini hissetmek ve giderek onu aramak; lâkin neyin eksik olduğundan, arayacağı şeyin ne olduğundan habersiz kalmaktır.
- Kendi başına bir şey yapamıyorsan başkasıyla hiçbir şey yapamazsın.
- - gönül bağı ile bağlı insanlar bağlandıklarını karşılarında görmezler. hatta onu kendilerinden ayıramazlar bile. gönül bağı ortadan kalkabilir bir bağ değildir. çünkü gönülden bağlı olanlar nasıl, ne sebeple ve hangi şartlar altında bağlı olduklarını bilmezler. bağlılıklarını bir usule bağlamış olsalardı, her usulsüzlük bu bağı çözerdi. bağlarının bir sebebi olsaydı, o sebeple birlikte bağ da kaybolurdu. belli şartlarda gönül bağı tesis edilebilseydi, o şartlara hakimiyetle gönüllere hakimiyet mümkün olurdu. halbuki gönül bağı çözülmez çünkü gönlün nereden bağlı olduğu bulunamaz..
- "Gönül bağı ile bağlı insanlar bağlandıklarını karşılarında görmezler. Hatta onu kendilerinden ayıramazlar bile. Gönül bağı ortadan kalkabilir bir bağ değildir."
- "Okumanın rehberi okumaktır."
- -Ne okumamı tavsiye edersiniz? "Bu tatsız soru da karşıma çıkıyor. Tatsız diyorum, zira okumayı ciddiye alan kimse böyle bir soru sormaya gerek duymaz."
- Kendi başına bir şey yapamıyorsan başkasıyla hiçbir şey yapamazsın. Herkes başkasını yetiştirmeye kalkışmak yerine, kendi sorumluluğunu yüklensin.
- “Neyi bastırdıysan göğsüne, göğsünü soludukça büyüyen odur...”
- Eğer bir şey onarılacaksa bu önce zihniyet onarımı olacak.
Neyi Kaybettiğini Hatırla İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Neyi kaybettiğini hatırla! Evet sen,bu hitabın muhatabı,bu topraklarda geçmişini reddetsen de,bilinemezlerle çevrili olduğun hissine kapılsan da,yahut bildiğini zannettiğin şeyi yaşamaktan uzak olsan dahi neyi kaybettiğini hatırlamadan bulamayacaksın o kaybettiğin şeyi... Buna ruh diyorum ben,edep diyor anadolunun bozkırında her gün soğuk bir tas su ve birkaç parça soğan ekmeğe alın terini katık yapan adam.Üniversitede İlahiyat okuyan da felsefenin dehlizlerinde arama uğraşında,bir de koca akademisyenler var ben hakikat arayıcısıyım diye bir takım fikirlerle öğrencilerini çevreleyen.Medresede okuduğu nahiv kitabının mütaalasını düzgün yapmayan talebe de Nietzsche okumakla kaybettiğini bulma düşüncesinde,yanı başındaki 20 bin ciltlik kütüphanedeki Kurtubi tefsirinin sayfalarında aramamış hiç bir zaman hakikati. Bilmem hangi denizin kıyısında melankolikleşmiş ve aklı talan edilmiş genç adam da hakikatin izini sürdüğü iddiasında. İsmet Özel'in tanıdığımız şairlik sıfatına aykırı bir deneme kitabı olan ve bir takım politik,sosyolojik meselelerle çevrili,siyaseti de elen alan bu kitabına böyle bir inceleme yapmamın altında aynı anda kendi sesinden 'karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak' şiirini dinlediğim hakikati yatıyor aslında. Kitabı incelemiş sayılmasam da anlaşılması için bir iki cümle ile bitireyim incelemeyi: İsmet Özel'in kendisine verilmiş köşesinde günlük olarak kaleme aldığı gazetede yayınlanan yazılarından oluşan kitap çok mühim siyasi tespitleri ve tabi teklifleri de barındırıyor içerisinde. Türkiye'de Allah sıhhat versin sağlıklı düşünebilen ve taviz vermeden Müslümanca görüşünü koruyan nadir adamlardan İsmet Özel. Anlaşılmayan yahut yanlış anlaşılan söylemleri içerisinde yanlış anlaşılmaya müsait birçok ifadesi olsa da bu görüşlerinde hatadan hali olduğu manasına da gelmez elbette. Ben onun Müslüman ve taviz vermez Şairliğine gıpta ediyorum. Şiirin yaşayan mihenk taşı Allah sana sıhhat versin. (Fâtih)
Yine Özel, yine beni karman çorman etmiş bir kitap... Yine İsmet Özel'in kendine has tarzında muazzam bir kitap. Evet, yorucu, evet, anlaması zor, ama bizi en çok geliştiren kitaplar bizi yoran kitaplar değil midir? Yine Müslümanlar ile siyaset arasında nasıl bir ilişki olması gerektiğini açıklamaya gayret etmiş Özel. Çünkü ne demişti Erbakan Hoca? Siyasetle ilgilenmeyen Müslümanları, Müslümanlıkla ilgilenmeyen siyasetçiler yönetir. Buna mukabil, İsmet amcamız da bu görüşe katılıyor olsa gerek ki, siyaset ve Müslüman siyaseti ile bu kadar ilgileniyor. Her kitabında muhakkak vurguladığı bir şey var: Şahsiyetli Müslüman. Bu konunun üzerinde defaatle durur ve Türkiye'nin kalkınmasının İslam'la olacağını savunur. Başka hiç bir sistemin Türkiye'yi kalkındırmayacağına dair inancı tamdır. Senelerdir İsmet Özel okuyan bir okur olarak bir kaç cümle de ben etmek isterim Müslüman siyaseti hakkında... Müslüman! Sen kendini değerli gör. Sen kendini yetiştir. İşlerin adamı ol. Biz Müslümanlar, yerküre üzerinde insan oluşun tek gerekçesiyiz. İnsanlığın bir parçası değiliz. İnsanlığın mihveriyiz. Kendini o pespaye halden çıkar, her şeyi yapacak güç, damarlarındaki kanda mevcuttur! Öğren... Düşün... Çalış... Gerçekleştir... Batı devletlerine öykünerek yaşama, kendi sanayiin olsun, kendi tarlanda üret, Dünya'ya sen ürün sat. Müslüman olarak kendini ezik görme, senin hastalığın budur. Tanzimat'tan beri seni ezdiler, gavura gavur deme dediler, seni ılımlı İslam'cı yapmaya gayret ettiler. Olma! Silkin, kendine gel! Neyi kaybettiğini hatırla! (Nur Sarohan)
1995 İsmet Özel şair, yazar.. sanırım ilk defa İsmet Özel'in kitabını inceliyorum oysaki en çok okuduğum yazar, şairlerden kendisi genellikle üslubu dili ağır diye yakınılan İsmet Özel'in(ki bence ağır değil) bu kitapta böyle bir söylemi dillendireceklerini düşünmüyorum. özellikle cumhuriyetten doksanların sonuna gelen süreci kendi tahlileriyle Türkiye'de devlet yapılanmalarının ve milletin nasıl bir duruş rol gösterdiği ve siyasi düşüncelerin toplumun üzerindeki tezahürlerini ve toplumsal ayrılıkların ne şekilde çatışmalara yol açtığı özellikle ırksal mezhepsel (Türk- Kürt ,Şii - Sünni- Alevi) çatışmaların ne şekilde olduğu kim tarafından desteklendiği ve asıl faillerinin kimler olabileceği gibi konular üzerinde kendi analiz - düşünceleriyle ele almış İsmet Özel. gayet açık ve sade bir dille kaleme aldığı bu eseri okumanızı tavsiye ederim sadece bu kitapla kalmayıp yazarın diğer kitaplarını da gözden geçirmenizi öneririm:d keyifli okumalar dilerim. (yusuf)
Neyi Kaybettiğini Hatırla PDF indirme linki var mı?
İsmet Özel - Neyi Kaybettiğini Hatırla kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Neyi Kaybettiğini Hatırla PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İsmet Özel Kimdir?
1944 yılında Söke 'li bir polis memurunun altıncı çocuğu olarak Kayseri'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kastamonu, Çankırı ve Ankara'da yaptı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde bir süre okuduktan sonra Hacettepe Üniversitesi'ne geçerek Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1977). Ataol Behramoğlu ile birlikte Halkın Dostları dergisini çıkardı. Devlet Konservatuarı'nda Fransızca okutmanı olarak çalıştı. İstiklal Marşı Derneği kurucusudur. Evlidir. Dört çocuğu vardır.
İsmet Özel Kitapları - Eserleri
- Tavşanın Randevusu
- Waldo Sen Neden Burada Değilsin?
- Bir Yusuf Masalı
- Henry Sen Neden Buradasın 1
- İrtica Elden Gidiyor
- Henry Sen Neden Buradasın 2
- Surat Asmak Hakkımız
- Tahrir Vazifeleri
- Toparlanın Gitmiyoruz 1
- Erbain
- Taşları Yemek Yasak
- Bakanlar Ve Görenler
- Üç Mesele
- Kırk Hadis
- Şiir Okuma Kılavuzu
- Zor Zamanda Konuşmak
- İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir
- Neyi Kaybettiğini Hatırla
- Kalın Türk
- Of Not Being A Jew
- Faydasız Randevu
- Çatlıycak Kadar Aşki
- Ve'l-Asr
- Sorulunca Söylenen
- Desem Öldürürler Demesem Öldüm
- Küfrün İhsanı Olmaz
- Cuma Mektupları 1
- Faydasız Yazılar
- Tehdit Değil Teklif
- Cuma Mektupları 2
- Cuma Mektupları 3
- Cuma Mektupları 4
- Cuma Mektupları 5
- Cuma Mektupları 6
- Cuma Mektupları 7
- Cuma Mektupları 8
- Cuma Mektupları 9
- Evet İsyan
- Cinayetler Kitabı
- Geceleyin Bir Koşu
- Şiir Resitali
- Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
- Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 2
- Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1
- Bilinç Bile İlginç
- Allah'ın Emri Zaid / Plus Peygamberin Kavli
- Bileşenleriyle Basit
- Siper Beden
- Karz-ı Hasen
- Neredeyizim
- Başbaş Başbaşa Başabaş
- Evet Mi, Hayır Mı?
- Muvazzaf
- Toparlanın Gitmiyoruz 2
- Toparlanın Gitmiyoruz 3
- Ebruli Külah
- Evlenseydik Boşanacaktık
- Türk Olamadıysan Oldun Amerikalı
- Hayatın Manası Versus Manalı Bir Hayat
- Çenebazlık
- Dil ile İkrar
- Tok Kurda Puslu Hava
- Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar
- Şiir Kitabı
- Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir
- Tahrir Vazifeleri 2
- Tahrir Vazifeleri 4
- Tahrir Vazifeleri 3
- Tahrir Vazifeleri 5
- Tahrir Vazifeleri 6
- Tahrir Vazifeleri 7
- Tahrir Vazifeleri 8
- Tahrir Vazifeleri 9
- Tahrir Vazifeleri 10
- Cuma mektupları 10
- Tahrir Vazifeleri 11
- Tahrir Vazifeleri 12
- Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir
- Bir Vefa Daha
- Pergelin Yazmaz Sivri Ucu
- İslamla Damgalanmış Varoluş
- Tekne Kazıntısı
İsmet Özel Alıntıları - Sözleri
- Biz Türkiye'de yaşayan insanlar olarak öyle yalan yanlış seylere inandırılmış, öyle kabul edilemez şeyleri kabul etmişiz ki, insanlara kendileri hakkında ya da birlikte yaşadıkları insanlar hakkında ne söylersen söyle söylediğin şeyler asla mantıklı gelmez. (Çenebazlık)
- Türkiye, bir imparatorluk ihdas etme üstünlüğü gösterdiğimiz için değil, dar-ül İslam olması, dar-ül İslam vasfı kazanması sebebiyle vatanımızdı. (Cuma Mektupları 6)
- ölümle ölüme yaraşan bağı nasıl kurabiliriz? (Tahrir Vazifeleri 3)
- Taarruz bombalarının tahrip gücü kadar gürültüsü de önemlidir. Çünkü düşman yalnızca öldürülerek veya mevzileri yıkılarak püskürtülmez, aynı zamanda düşmanı, başına büyük bir felâket geleceğine inandırmak da gereklidir. Bu yüzden toplumda hâkimiyet tesis etmeye yönelmiş her hareketin, yürürlüğe koyduğu işler kadar kopardığı gürültü de önemlidir. Nitekim son birkaç yılda Müslümanlara karşı haçlı ve Siyonist seferberlik düzenlemiş odakların kopardıkları gürültü bir hesap sonucudur. Diyelim ki, tesettüre uyan öğrencileri üniversiteye almayacaklar. Bunu idarî tedbirlerle sessiz sedasız uygulamaya koyabilecekleri halde, bu konuda bir kamuoyu husule getirmek üzere, basın organlarının büyük bir şamata çıkarması istenmiştir. Bir gürültü koparan siyasî hareket, taarruza geçmeye hazırlanmış ve belki de taarruzu fiilen başlatmış demektir. Taarruza geçen kuvvet, büyük ve geniş taleplerle insanların önüne çıkar. Onun düsturu şudur: Çok çok istemeliyim ki, az az versinler. Bu tutumun beynelmilel arenada en iyi uygulayıcısı İsrail olmuştur. İsrail, henüz üzerinde devlet olmaya çalıştığı toprakların kendi hakkı olup olmadığı tartışma konusu iken, daha geniş topraklara ihtiyacı olduğunu dile getirmiştir. Yani her zaman çok çok istemiş ve alabildiği az miktarı yanına kâr bilmiştir. Böylece ilk yerleştiği toprakları tartışma konusu olmaktan çıkarılmış ve işgal ettiği topraklar görüşmelere esas alınır olmuştur. Türkiye'deki İslâm düşmanları çok çok neyi istiyorlar ve az az neye razı olacaklar? Onların çok çok istedikleri, Müslümanların Türkiye'de hiçbir sosyal varlık gösterememeleridir. Yani tek parti, tek şef döneminde olduğu gibi, Müslümanlar kendi memleketlerinde sürgün muamelesi görmelidirler. Ticarî hayatta geri plana itilmeli, iyi eğitim veren mekteplere sokulmamalı ve bürokraside yükselme sınırları pek düşük tutulmalıdır. Bu en geniş taleplerin tam tamına gerçekleşmeyeceğini bildiklerinden, kopardıkları gürültüyle bir tek siyasî sonuca razıdırlar. O da, Müslümanların bağımsız bir siyasî alternatif olarak ortaya çıkmamaları ve gözleri yılarak kimliği Müslüman olmayan siyasî organizasyonların şemsiyesi altında olmayı nimet bilmeleridir. (İrtica Elden Gidiyor)
- İnsanın gereğinden çok şeyi fark ediyor olması, esas olan şeyi fark etmekten mahrum kalması anlamına da gelebilir. (Kırk Hadis)
- İnsanlar artık aya , güneşe Lât ve Menât putuna tapmıyorlar ama devlet adamlarına , piyasaya , makinalara, teşkilatlara, teorilere tapıyorlar. Yeni putları mukaddes kılabilmek için kitaplı dinleri terkediyorlar. Bu tarz putperestliğin Doğu'da ve Batı'da birbirinden farkı yok. (Üç Mesele)
- Bugün yaşama biçimi olarak dünya çapında yaygın bir batılılaşma var. Mutfaklar yemek hazırlama laboratuvarı, televizyonlu yaşama alanları bir kamu toplantısının dinlenme anı gibi, yatak odalarımıza değil koğuşlara gidiyoruz. Çalışma ve eğitim hayatımız mekanik ölçüleri hiçbir zaman aşamıyor. (Bakanlar Ve Görenler)
- Daha doğrusu bir ordu ilgili olduğu toplumun bir ürünü olduğu oranda gerçektir. Ordunun gerçekliğinin gösterilebilir iki dayanağı var: Bir toplum kendi savaş gücünü ne oranda yeniden üretebiliyor? Bir toplum kendi değerlerine ne oranda sahip çıkıyor? Savaş gücünü yeniden üretebilmenin toplumun sermaye gücüyle olduğu kadar nitelikli insan potansiyeliyle doğrudan ilgisi var. ABD Pearl Harbour baskınında bombalanan gemilerini bir yıl içinde yeniden inşa etti. Bunun için malî güce elbet sahipti, ama yeniden üretim için gerekli uzmanlığı da ithal etmek zorunda değildi. Bir toplumun kendi değerlerine sahip çıkmasının iki parlak örneği Almanya ve Japonya'dır. Her iki dünya savaşından yenik çıkmış Almanya'nın ve son savaştan sonra ordusuzluğa mahkûm edilmiş Japonya'nın bugün beymelmilel sahada hâlâ belli bir belirleyici güç sahibi olmalarının her iki toplumun da kendi değerlerinden vazgeçmeyişlerinden başka bir açıklaması yoktur. (Cuma Mektupları 3)
- Neyi öğrenmek istiyorsak zihnimizi onu öğrenmeye müsait duruma getirmek zorundayız. Bazı şeyleri bütün çabalarımıza rağmen bir türlü öğrenemiyorsak, bunun sebebini zihnimizin düştüğü elverişsiz durumdan başka bir şeye bağlamayalım. Âmiyâne bir ifadeye başvurarak şöyle diyebiliriz: Ancak işimize gelen şeyler aklımıza yatar veya aklımız ancak işimize gelen şeylere yatar. Dünyaya isteklerimiz doğrultusunda bakarız. Zihnimizin dış dünyayla ilişkisinde bütün mesele "irade" (istem) meselesinden ibaret değildir. Bir de zihin kilitleri meselesi var. Nelerin işimize geldiğini tanımamız açısından bazı bölgelerde zihnimiz kilitlenmiştir. Bazen menfaatimizi zihnimizin kilitleri sayesinde koruyabiliriz. Bazen de zihnimizdeki kilitleri kırmak menfaatimizi korumanın kaçınılmaz gerek-sartı olur. Zihnimizdeki kilitlerin hangilerinden güç almanın vakti ne zamandır? Hangi zihin kilitlerimizi ve ne vakit kırmalıyız? (Henry Sen Neden Buradasın 1)
- İslâm’a yerküre üzerinde hangi varoluş tarzı yakışıyorsa Türkler o tarzı tecessüm ettirmekle bir kavim karakteri edinmişlerdir. Türk’ü İslâm’dan, İslâm’ı Türk’ten ayırın geriye ne Türk kalır, ne İslâm. Amerikalıyı paradan, parayı Amerikalıdan ayırın geriye ne Amerikalı kalır, ne para. (Pergelin Yazmaz Sivri Ucu)
- gitti deriz ölenler için yalnız yaşayanların işidir yola çıkmak, yolu kat etmek. (Bir Yusuf Masalı)
- İnsanlar içlerinde yaşattıkları bir mükemmelliğin özlemini duyarak hep varolan şartları beğenmediler. (Bileşenleriyle Basit)
- tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime rabb bellemeyeceğim razı değilim beni tanımayan tarihe beni sinesine sarmayan tabiattan rıza dilenmeyeceğim. (İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir)
- Çin, Mısır, Aztek, Yunan, Roma ve İslam medeniyetlerinin kendilerine özgü teknolojileri elbette vardı; ama insan hayatının devamını böylesine yaygın ve karmaşık mekanik süreçlerin işleyiş şartına bağlayan bir başka medeniyet bilmiyoruz. (Tahrir Vazifeleri 7)
- "Bana göre insanın tarifi: "Geç kalmış yaratıktır." Neye geç kalmıştır? Her şeye." (Tahrir Vazifeleri 12)
- kalbe gizlice batan kıymık geçecek. (Şiir Resitali)
- İnanıştaki doğruluk inanılan "şey"in doğruluğuna delil olur. Görürüz ki inancı arayan onu yalnızca inananda bulabilir, inandıranda değil. (Tahrir Vazifeleri 7)
- Canının kıymetini bilmek insanın kendi nefsini en rahat edeceği, azami derecede zevk alma ortamında bulunmak anlamına gelseydi batı medeniyetinin hakimiyet kurmasıyla biçimlenen dünya şartları haklılık kazanmış olurdu. (Tahrir Vazifeleri 9)
- Oysa salaklar hayati kalin cizgilerle cevrelemekten hoslanir (Henry Sen Neden Buradasın 2)
- "İslâmi hareket sözkonusu olduğunda Türkiye'ye dünyanın herhangi bir yerine verdiğimden daha çok önem veriyorum." (Cuma Mektupları 1)