Ney'in Sırrı - Beşir Ayvazoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Ney'in Sırrı kimin eseri? Ney'in Sırrı kitabının yazarı kimdir? Ney'in Sırrı konusu ve anafikri nedir? Ney'in Sırrı kitabı ne anlatıyor? Ney'in Sırrı kitabının yazarı Beşir Ayvazoğlu kimdir? İşte Ney'in Sırrı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Beşir Ayvazoğlu

Editör: Konuralp İren

Tasarımcı: Utku Lomlu

Yayın Evi: Kapı Yayınları

İSBN: 9789944486408

Sayfa Sayısı: 146

Ney'in Sırrı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ney'in Sırrı, ağırlıklı olarak, bir meşk zinciri teşkil eden üç büyük neyzenin, Aziz Dede, Emin Efendi ve Halil Dikmen'in biyografilerinden oluşmaktadır. Ancak giriş bölümünde Mevlânâ, Mevlevilik ve Osmanlı kültürü; sonuç bölümünde de ney ve edebiyat ilişkisi ele alınmış, böylece "ney" kavramı etrafında Türk kültürünün estetik arka planındaki Mevlânâ gerçeğine işaret edilmiştir. Yazarının "2007 Mevlânâ Yılı" dolayısıyla, 800. doğum yıldönümünde Mevlânâ'nın ruhuna armağan ettiği bu küçük kitabın özü şu cümlelerdedir: "Tanpınar'a göre, Meviânâ, Mesnevinin ilk on sekiz beytini yazıp dostlarına göstermek üzere sarığının arasına soktuğu zaman 'zevkimizin en hâlis tarafı' olan Mevlevi musikisinin Itrî, Dede Efendi ve III. Selim gibi bütün büyük isimleriyle Şeyh Galib'e kadar gelen şairler kafilesi de doğmuş sayılabilirdi. Yahya Kemal, İsmail Dedenin Kâinatı adlı gazelinde 'Lafz-ı bişnevle doğan debdebe-i ma'nâyız' derken aslında bir borcu ödüyordu."

(Tanıtım Bülteninden)

Ney'in Sırrı Alıntıları - Sözleri

  • Hemen herkes kendi ömrünün rüzgârında dağılmış gibiydi...
  • Ey ay yüzlü güzel, kuru cismimde arzudan ve aşktan başka ne kalmışsa hepsini yele ver
  • Mevlâna yüzyıllar boyunca yüksek zümreyi ne kadar etkilemişse, Yunus da halk katında o kadar itibar görmüştür.
  • Hâlâ ayrılıklardan şikayet eden ney’in ‘biricik sırrı’ hakikaten ‘hasret’tir. O halde “Bişnev in ney...”
  • Hâlâ ayrılıklardan şikayet eden ney’in ‘biricik sırrı’ hakikaten ‘hasret’tir. O halde “Bişnev in ney...”
  • "Emin Dede sadece büyük bir neyzen değil, aynı zamanda hâfızasına aldığı binlerce eseri kendisinden sonrakilere aktarmak suretiyle, son derece kritik bir dönemde, geleneğin ciddi bir kırılmaya uğramadan devam etmesini ve bugüne ulaşmasını sağlayan üç beş kişiden biridir."
  • "Hâlâ ayrılıklardan şikâyet eden ney'in "biricik sırrı" hakikaten "hasret"tir. O halde "Bişnev in ney..."
  • " Şiiri ve tefekkürüyle Türk kültürünü asırlardır besleyen Mevlânâ Celâleddin, engin hâyâl gücü ve inanılmaz ilhamıyla, sadece kendi çağına ve içinden çıktığı toplumun insanlarına değil, bütün insanlığa seslenebilen büyük bir sufi, kudretli bir şair ve düşünce adamıdır."
  • "Nây/ney adı verilen ve kamıştan yapılan nefesli saz, o zamandan beri,dilinden anlayanlara bu yakıcı sırrı açıklamakta, mutlak güzellliğe( hüsn-i mutlak) duyulan derin aşk ve hasreti dile getirerek ayrılıktan şikaye edip durmaktadır."
  • "Açıkcası eski musiki Tanpınar için 'mâziyi açacak bir anahtar'dı."
  • Aşk ateşi ki ney’in içine düşmüştür.
  • Tanpınar’ın ifadesiyle Mevlevilik, teşrifatı, nezaketi, terbiyesi, sülûkun erkânıyla tıpkı musikisi gibi daha sonraki zamanın, Osmanlı devrinin ve biraz da İstanbul’undur.
  • 2. Beyazıd devri vezirlerinden İskender Paşa’nın 1491 yılında Galata sırlarında inşa ettirdiği Kulekapısı Mevlevihanesi faaliyete geçtiğinde, Mevleviliğin tarihinde yepyeni bir devir, İstanbul devri başlamış oluyordu. Ancak bu dergâhın Osmanlı aydınlarını ve üst tabakasını etkileyebilmesi için Şârih-i Mesnevi İsmail Rusuhî Dede’nin postnîşin olmasını beklemek gerekecektir.
  • Yalnızca Avcı Mehmet’in değil, aynı zamanda şair, bestekar ve büyük bir asker olan Kırım Hanı Gazi I. Selim Giray’ın da himayesini gören Itrî, hiçbir zaman geçim sıkıntısı çekmemiş talihli sanatkarlardan biridir. Fakat zenginliğinin iç dünyasını fakirleştirmediği, engin bir ruh zenginliğini yansıtan muhteşem eserlerinden anlaşılmaktadır. O, Yahya Kemal’in ifadesiyle “şafak vaktinin cihangîri”dir ve “saltanatlı Tekbir”iyle İslam ruhunu benzersiz bir mükemmeliyette sese dönüştürmüştür. Segâh Salât-ı Ümmiye’si, Dîlkeş-hâveran Gece Salası, Rast Na’tı, Rast ve Nühüft Teşvih’leri, Mâye Cuma Salat’ıyla dini hayatımızda İslam’ın ruhuna uygun musikinin zenginliğini getiren Itrî, Segâh Mevlevî Ayini’yle de tasavvufun göz kamaştırıcı derinliklerinde gezinir
  • Ebu Bekir Dede’nin ölümü üzerine henüz on üç yaşında olmasına rağmen, üç erkek kardeşin en büyüğü sıfatıyla Yeni Kapı Mevlevihanesi postuna oturan Ali Nutkî Dede (1762-1804), Galib Dede’nin de şeyhiydi.

Ney'in Sırrı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

ney'in mevlana hazretleri döneminden başlayarak, günümüze kadar uzanan yolculuğunun , edebiyat, şiir, müzik ve günlük hayata etkilerinin detaylı şekilde kaynaklı olarak anlatıldığı kitaptır. (BÜNYAMİN YILDIZ)

Yazarı Beşir Ayvazoğlu'dur. Eser üç büyük neyzenin Aziz Dede, Emin Dede ve Halil Dikmen'in biyografilerinden oluşmaktadır. Giriş bölümünde Mevlânâ, Mevlevilik, ve Osmanlı kültürü; sonuç bölümünde de "ney" kavramı etrafında Türk kültürünün estetik arka planındaki Mevlânâ gerçeğine işaret edilmiştir. Kitabın sonuna “Ney ve Edebiyat” başlıklı bölümde, Naili'den Hilmi Yavuz'a, şiirlerinde ney'den söz etmiş şairlerin şiirlerinden mini bir seçmeye ayrıca Huzur'da Emin Dede'den söz edilen bölümler, Refik Halit'in bir yazısı ve Halikarnas Balıkçısı'nın bir hikayesi ile Halil Dikmen'in "Mevlevi Musikisi" başlıklı yazısına yer verilmiştir. Kitap, ney’i, onun efsunlu kimyasını ve insana huzur veren iklimini, bu küçük iklimde kimlerin yaşadığını merak eden okurlarını bekliyor. (Mihrice)

Ney'in Sırrı kitabı, ağırlıklı olarak, bir meşk zinciri teşkil eden üç büyük neyzenin, Aziz Dede, Emin Efendi ve Halil Dikmen'in biyografilerinden oluşmaktadır. Buna ek olarak giriş bölümünde Meviânâ, Mevlevilik ve Osmanlı kültürü; sonuç bölümünde de ney ve edebiyat ilişkisi ele alınmış, böylece "ney" kavramı etrafında Türk kültürünün estetik arka planındaki Mevlânâ gerçeğine işaret edilmiştir. Olmakta derununda heva ateş-i suzan Nayın diyebilmem ki ne halet var içinde "Ney'in biricik sırrı hasrettir." Ney mevcut olmayanın yerine geçerek, onun izinden yürüyerek konuşur. Ney'e ilgi ve merakı olan arkadaşlara tavsiye ederim (İkbal Ebrar)

Kitabın Yazarı Beşir Ayvazoğlu Kimdir?

Beşir Ayvazoğlu (1953 Zara, Sivas), edebiyatçı, şair, yazar, gazeteci.

Asıl ismi "Beşir Ayvaz" olup 11 şubat 1953 tarihinde Sivas’ın Zara ilçesinde doğmuştur. Sivas 'ta ilk ve orta öğreniminin ardından 1975'te Bursa Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünü'nü tamamlamıştır. Çeşitli liselerde Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yapmış, TRT’de uzman olarak çalışmıştır. Lise yıllarında mahallî gazetelerde amatör olarak yürüttüğü gazetecilik mesleğine Hergün, Tercüman, Türkiye, Zaman ve Yeni Ufuk gazeteleriyle, Aksiyon dergisindeki köşe yazarlığı ve yöneticilik ile devam etmiştir. 1985-1991 yılları arasında Tercüman gazetesinin “Kültür-Sanat” yönetmenliği yapmıştır. Yeni Ufuk gazetesinde ise genel yönetmen olarak çalışmıştır. Dergâh, Kubbealtı Akademi, Hareket, Hisar, İzlenim, Türk Edebiyatı, Türkiye Günlüğü, Yeni Türkiye gibi dergilerde birçok deneme ve makale yayımlamışltır. Bir ara Kültür Bakanlığı danışmanı olarak görev yapmıştır.[1]

ADTYK Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul Şehir Tiyatroları Repertuar Kurulu, TDV İslâm Ansiklopedisi Türk Dili ve Edebiyatı Merkez ilim ve Redaksiyon Kurulu üyeliklerinde bulunmuştur. Ayrıca CNN Türk’te Hilmi Yavuz’la birlikte iki yıl “Gökkubbemiz” adlı kültür programını hazırlamış ve Kasım 2001-Temmuz 2005 tarihleri arasında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyesi olarak görev yapmıştır.[2] TRT 2’de “Bir Tepeden” adlı bir kültür programı hazırlayan yazar, halen Türk Edebiyatı Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yürütmekte ve Zaman gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. Türkiye Yazarlar Birliği, iLESAM, Çocuk Vakfı ve Sezer Tansuğ Kültür ve Sanat Vakfı’nın kurucu üyeleri arasında yer alıp Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in de üyesidir. Şiir, deneme, araştırma, inceleme ve biyografi alanında yayımlanmış çok sayıda kitabı bulunmaktadır.

Beşir Ayvazoğlu Kitapları - Eserleri

  • Güller Kitabı
  • Aşk Estetiği
  • Kuğunun Son Şarkısı
  • 1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi
  • Ateş Denizi
  • Bozgunda Fetih Rüyası

  • Ömrüm Benim Bir Ateşti
  • Defterimde Kırk Suret
  • Kahveniz Nasıl Olsun?
  • Saatler, Ruhlar Ve Kediler
  • Peyami
  • Siretler ve Suretler
  • Ney'in Sırrı

  • Yunus, Ne Hoş Demişsin
  • Yahya Kemal
  • Büyük Ağa Tarık Buğra
  • Tanrıdağı'ndan Hıra Dağı'na
  • Geceleyin Dersaadet
  • Kayıp Şiir
  • Divanyolu

  • Bir Ateşpare Bin Yangın
  • Fikret
  • Gel Söyleşelim Cümle Geçen Demleri
  • Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı
  • Altı Çizili Satırlar
  • Altın Kapı
  • Bozgunda Fetih Rüyası

  • Şehir Fotoğrafları
  • He'nin İki Gözü İki Çeşme
  • Dersaadet'in Kalbi Beyazıt
  • Geleneğin Direnişi
  • Şiirler
  • İslam Estetiği ve İnsan
  • Yaza Yaza Yaşamak

  • Alatav'dan Şardağı'na Kültür Coğrafyamızda Gezintiler
  • Doğu-Batı Arasında Peyami Safa
  • Tarık Buğra - Güneş Rengi Bir Yığın Yaprak
  • Her Kuyuda Bir Yusuf
  • İstiklal Marşı Tarihi ve Manası
  • Malik Aksel
  • Florinalı Nazım

  • Türk’ün Kültür Coğrafyasında Bir Gezinti
  • Derkenar
  • Geçmişi Yeniden Kurmak
  • Üçüncü Tepede Hayat
  • Kaknus
  • Güller Kitabı
  • Kahveniz Nasıl Olsun?

  • Halk Şiirinden Tarihe
  • Gel Söyleşelim Cümle Geçen Demleri
  • Turkish Coffee Culture

Beşir Ayvazoğlu Alıntıları - Sözleri

  • Muhteşem bir maziyi daha, muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim,diyen yiğit bir adamdı Cemil Meriç (Altı Çizili Satırlar)
  • Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. Sana yalnız bir ince taze kadın, Bana yalnızca eski bir budala Diyen bugünkü beşer, Bu sefil iştiha, bu kirli nazar, Bulamaz sende, bende bir mânâ, (Ömrüm Benim Bir Ateşti)
  • Biz ki kaçak konar göçerleriz iskân edilmemiş hüzündür aşiretimiz (Kuğunun Son Şarkısı)
  • 'Bence sanat bir lüks, ziynet değildir, bir ihtiyaçtır. Aristokrasinin yahut yalnız küçük bir zümrenin keyfine hizmet eden bir vasıta olmaktan ziyade büyük bir kitlenin manevi gıdasıdır." (Malik Aksel)
  • Koruma şuuru, şehri tanıyıp sevmekle başlar. (Divanyolu)
  • Gök kubbe altında söylenmemiş söz yoktur… (Aşk Estetiği)

  • Bütün dinler ve mistik doktrinler, az yemeyi, perhizi tavsiye etmişlerdir. Tasavvufi eserlerin kanaatle ilgili bölümlerinde az yemekle ilgili hikâyeler anlatılır, öğütler verilir. Mesela Şirazlı Şeyh Sadi'nin Boston ve Gülistan'ında bu konuda hoş hikâyeler vardır ve bu hikâyelerin özü şu beyittir : " Ne ağzından taşasıya çok ye, Ne zayıflıktan ölesiye az ! " (Saatler, Ruhlar Ve Kediler)
  • Yunus bir söz söylemiş hiç bir söze benzemez Münafıklar elinden örter ma'ni yüzini (Yunus, Ne Hoş Demişsin)
  • Nuri Bey'e göre,zannedilenin aksine, hürriyetin en büyük düşmanı paradır, çünkü sizi -kendi şartlarını benimseterek- esirleştirir. (Defterimde Kırk Suret)
  • Aşk, bir bakar ki seyre başladığı yerdedir; Aşk Hüsn'den, Hüsn de aşktan başkası değildir. (Kuğunun Son Şarkısı)
  • Anlamıyorum; bugün gölgesinde dinlendiğimiz ağaç, yarın yerini iri yarı bir apartmana bırakıyorsa, bugün penceremizde ışıldayan gökyüzü, öbür gün beton bir blokun arkasında kalabiliyorsa, bu topraklarda asıl mânâsında nasıl mekân tutabiliriz? (Şehir Fotoğrafları)
  • Ey kırk yıl önce dudağımı değdirdiğim fincanın sahibi; müddetimi doldurduğum günden beri seni aramaktayım. Nerdesin? (Kahveniz Nasıl Olsun?)
  • Mağlûpken ordu, yaslı dururken bütün vatan, Rü’yâma girdi her gece bir fâtihane zan! (Bozgunda Fetih Rüyası)

  • Nazım, "Eski dost düşman olmaz" atasösünün de "ozanca bir dilekten başka bir şey olmadığını" söyler. şarabın yıllanmışı makbuldür ama, dostluğunki çok zaman tam tersine olur, "yılların içinde durgun sular gibi kurtlanır, yosunlanır, tortulanır. Bunun için de düşmanların büyüğü çok kez eski dostlardan çıkar. Eski dost düşman olur, hem de nasıl!" (Peyami)
  • Resûlullah Efendimiz (a.s.m) bir gün otururlarken, kedisi cübbesinin eteğine kıvrılıp uyumuştu. Resûlullah (a.s.m) kediyi uyandırmaya kıyamayıp cübbesinin o kısmını keserek yerinden kalktı. (Ateş Denizi)
  • “Akşam, geceye ihtişamlı bir ön sözdür.” (Geceleyin Dersaadet)
  • Mütareke devridir. 1919 yılının sonlarına doğru bir gün Ba biâli'den Fâtih'e kadar tam elli beş çeşme ve sebil sayan Emiri Efendi, hepsinin susuz olduğunu ve sanatkârane kitabelerinin toz toprak içinde kalarak okunmaz hâle geldiğini gördüğü için çok üzülür ve "Vicdannâme" başlığını uygun gördüğü bir rapor yazıp sadaret makamına arz eder. (Divanyolu)
  • " Fransız toprağı bin yılda Fransiz milletini yaratti." Bu cümleyi okuduktan sonra milliyetin en mühim unsurunun toprak olduğunu anladim. Bizim milliyetimiz de Anadolu ve Rumeli toprağının eseriydi. (Bozgunda Fetih Rüyası)
  • Şiir galiba sesini bulduktan sonra kendi kendini inşa eden bir şey... (Ateş Denizi)
  • Aşığın çıkardığı âhın adı zefredir. Bu âhı çıkaramayan aşık, sıcak hava kalbin üst kısmındaki soğuk kısma girerek rutubete dönüştüğü için aşkını ağlayarak açığa vurur. Bu kadar da değil; İbnü'l Arabi, kalpten ciğerlere sirayet etmesi halinde âh sadasıyla birlikte çıkan nefesten yanık kokusunun yayılacağını söylemektedir... Eğer ateş kalbi ve ciğeri yakıp pişirirse, hâl sahibi ölebilir. Nitekim evliya menkıbelerinde sema meclislerinde ruhlarını böyle teslim edenlerin isimleri zikredilmiştir. İbnü'l Arabi yorumcusu Ahmet Avni Konuk "Bunlar aşk-ı İlahi'nin şehidleridir." diyor. (Kuğunun Son Şarkısı)