Nurbanu Sultan - Nazım Tektaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Nurbanu Sultan kimin eseri? Nurbanu Sultan kitabının yazarı kimdir? Nurbanu Sultan konusu ve anafikri nedir? Nurbanu Sultan kitabı ne anlatıyor? Nurbanu Sultan PDF indirme linki var mı? Nurbanu Sultan kitabının yazarı Nazım Tektaş kimdir? İşte Nurbanu Sultan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Nazım Tektaş

Yayın Evi: Çatı Kitapları

İSBN: 9786054337170

Sayfa Sayısı: 256

Nurbanu Sultan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Osmanlı İmparatorluğu en gösterişli zamanlarını yaşarken, Saray o güne kadar görmediği bir kadınla karşılaşmıştı. Onun adı Hürrem Sultan'dı. Harem'in yönetimini eline almış, Koskoca Kanuni'ye bile yapmayacağı şeyleri yaptırmıştı.

Elinizdeki kitap; Hürrem'in yetiştirip oğlu Selim'e hediye ettiği bir kadını anlatmaktadır. Bu "Gelin" de cariyelikten yükselip, Osmanlı yönetimine karışan ve bazı yaramaz huyları padişaha aşılayan bir karakterdir.

Saray; rüşvetle Nurbanu vasıtasıyla tanışmıştır. Görkem, şatafat her türlü hoyrat harcamalar yapılıp Yahudiler Saray'da cirit atmaya başlarken, Padişah Selim, babası Kanuni'ye benzemez. Saray dışına çıkmamıştır.

Farklı milletlerden gelen, tarihe damgalarını vuran bu "Gelin-Kaynana" çekişmesini ve imparatorluğun düştüğü durumları hayretle izleyecek ve kitabı elinizden bırakamayacaksınız.

(Tanıtım Bülteninden)

Nurbanu Sultan Alıntıları - Sözleri

  • İtidal yani ölçülü olmak, orta yolu benimsemek insanları dengeli kılar, aşırılığın sonu uçurum.
  • “İyi niyet de kötü işler yaptırır.”
  • “At üstündeki adama göre kişner.”
  • ''İnsanın dili kullanmasını bilenin ağzında her kapıyı açan anahtardır.''
  • Şartlanmalar insanın hayatını öylesine yönlendirir ki, duygular dahi boyun eğer buna ve hiç farkına bile varılmaz. Toplum tarafından komikliği tescil edilen şeyler meydana geldiğinde iradesizce gülünür, hazin olduğuna inanılan hâdiselere de insanlar üzülür ve ağlar. Bazı hâllerde ağlayan niçin ağladığını, gülen niçin güldüğünü fark etmez, kafasına da takılmaz bu durum.
  • Şu Cerrah Paşa hakkında konuşmasak olmaz. Berberlikten vezirliğe geçiş padişah iradesine bağlı, ya sünnetçlik? Demek ki Allah, 'yürü ya kulum' demiş adama.
  • Şu Cerrah Paşa hakkında konuşmasak olmaz. Berberlikten vezirliğe geçiş padişah iradesine bağlı, ya sünnetçlik? Demek ki Allah, 'yürü ya kulum' demiş adama.
  • Sokullu, bir toplantı sonrası, ırktaşı bir Boşnak tarafından hançerlenerek öldürüldü.
  • Ne bir koltuğa iki karpuz ne de bir gönüle iki sevda sığabiliyor.
  • Genç Şehzade ile maceraperest Yahudi arasındaki samimiyet o derece ileri gitmişti ki, Selim'in Sultan Süleyman ile Hürrem Haseki-Sultan'ın oğulları değil, Yasef'in kız kardeşlerinden birinin oğlu olduğu ve Hürrem'in ölü doğan bir çocuğu ile değiştirildiği hakkında dedikodular türemişti.

Nurbanu Sultan İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitap ''reading slump'' dönemime denk geldi . Nedense yazın kışa göre biraz daha az kitap okuyorum. Bu yüzden mi bilmiyorum ama kitapta umduğumu bulamadım. Sebebi de eserdeki NURBANU SULTAN'ın çok fazla anlatılmayıp , dönemin padişahlarından daha çok bahsedilmesiydi. Tamam şunu kabul edebilirim. Nurbanu'nun kayınvalidesi HÜRREM anlatılmış , kayınpederi Kanuni anlatılmış dönemin yapısını daha fazla gözler önüne serilmek için yapılmış olabilir fakat Nurbanu Sultan'ın önüne geçmiş bu konular. Kitabı bitirdiğimde Nurbanu'ya dair çok az şey hatırlıyorum. Mesela Saray rüşvetle Nurbanu sayesinde tanışmış. II. Selim'in tenperver olmasını çok iyi kullanmış. Hürrem'in saraya alıp yetiştirdiği biri. Venedikli olduğu gerçi bu konuda da şaibeler var , bazıları İtalyandı diyor. Tarih kitabı okumayı çok severim ama ne yazık ki , kitaptan umduğumu bulamadım. (••Kitap Koçu••)

Kesinlikle beğenmedim. Çoğu bölümünü atladım. Hayatımda bu kadar sıkıcı, alelacele, saçma sapan bi dille anlatılmış bir ktap görmedim. Özellikle tarihsel içeriği bulunan bir kitabın bu kadar basit dile gelmiş olması yazar adına utanç kaynağı. Yazarın adını unuttum bile.. (Serap Yılmaz)

Nurbanu Sultan PDF indirme linki var mı?

Nazım Tektaş - Nurbanu Sultan kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Nurbanu Sultan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nazım Tektaş Kimdir?

(6 Aralık 1945- ): Şair. Yozgat-Sarıkaya'ya bağlı Karayakup köyünde doğdu. İlkokulu köyünde okudu. 1959 yılında Ankara'ya çalışmak için gitti. Köyünün hasretiyle önce âşık kitapları okudu; kendisini şiire verdi. Şiir yazdıkça okuma isteği arttı; kendi kendisini yetiştirdi. 1980'de bir arkadaşının desteği ile Burak Yayınevini kurdu. Millî-manevî muhtevalı kitaplar yayınladı.

İlk şiiri 1968'de Bizim Anadolu gazetesinde çıktı. Türk Edebiyatı, Bizim Ocak, Bizim Dergâh, Ufuk Çizgisi, Sur dergilerinde ve Ortadoğu gazetesinde şiir ve hikâyeleri çıktı.

Şiirlerinde hece ve serbest vezni denedi.

Şiirleri: Bir Duygu ki (1993), Vurgunum (1999).

Osmanlı tarihiyle ilgili kitaplar da hazırlamıştır.

Nazım Tektaş Kitapları - Eserleri

  • Hürrem Sultan
  • Kanuni
  • Pargalı İbrahim Paşa
  • Nurbanu Sultan
  • Tanrının Askerleri 1
  • Katledilen Şehzadeler
  • Tanrının Askerleri 2
  • Tanrının Askerleri 3
  • Osmanlı Tarihi 1 - Çadırdan Saraya
  • Haremden Taşanlar
  • Safiye Sultan
  • Tanrının Askerleri 4
  • Osmanlı Tarihi 2 - Saraydan Sürgüne
  • İkiyüzlü Vezirler
  • Şehzade Mustafa ve Bayezid
  • Çadırdan Saraya-Saraydan Sürgüne
  • Tanrının Askerleri
  • Sultan Vahdettin'in Son Günleri
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Cengiz Han
  • Veda
  • Sadrazamlar Osmanlı'da İkinci Adam Saltanatı

Nazım Tektaş Alıntıları - Sözleri

  • HUNLAR Tarihte, ilk Türk Devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Onlardan ilk bahseden de Çin kaynaklarıdır. Önceleri çok değişik isimlerle anılıyor, tanınıyorlardı. Hun denmeden evvel, Çin’in kuzey komşuları olarak adları geçenler H’yenyun, Hun-yü ve Tin-lingler, bunların da Hunların ataları olduğu söylenmektedir. Rivayetlere göre adı geçenler Çinlilerle münasebette olmuşlar ve hatta Çinlilere karışmışlardır. (Tanrının Askerleri)
  • “Hacc-ül Harmeynüm diyüben dâvi kılursun Bû saltanat-i dünyevîye bunca taleb ne?” (Katledilen Şehzadeler)
  • Kosem Sultan icin iyi idi yahut kotu idi, demek o kadar zor ki. Iki renkli bir elbise gibi hem o renk var hem oburu! Hayir sahibiydi, insanlara yardimj comertlikten ote, bir merhametin yukledigi sorumluluk duygusuyla yapiyordu... (Haremden Taşanlar)
  • Sokullu, bir toplantı sonrası, ırktaşı bir Boşnak tarafından hançerlenerek öldürüldü. (Nurbanu Sultan)
  • Yürü var Bayezid, sen süregör devranını Saltanat bâkî kalur dirlerse yalandır. (Osmanlı Tarihi 1 - Çadırdan Saraya)
  • “Ey Süleyman! Kılıcını düşmana bile, sevgini bana.” (Hürrem Sultan)
  • Bir insanın hayattan beklentisi ne kadar büyük olursa, bulunduğu yerin de ona göre büyümesine çalışır... (Hürrem Sultan)
  • O Mehtap gibi duru, derin, muhtemelen mavi gozluydu. Mehtabe denmesi de bundan olmaliydi. Once kalfalardan biriydi. Darussaade agasi Besir Aga' nin arzi ile besinci kadinliga terfi ettirildi... (Haremden Taşanlar)
  • Bizim ecdadimizda ask evliligi yok gibidir. Ne padisahlarin aldiklari ikinci ucuncu esler, ne de padisahlarin evlatlarina aldiklari gelinler evlilik oncesi ask yasamamislardir... (Haremden Taşanlar)
  • Elbette, ikisi de kendi menfaatine uygun şeylerin hayalindeler, ama galiba birine ilaç olan, diğerine zehir. (Katledilen Şehzadeler)
  • Sarayin en kuvvetli kadini Safiye Sultan idi ve Mahpeyker 'in (Kösem) taklide ozendigi yegane ornekti. Hasmetli Valide Sultan'in kurdugu hakimiyet, kucuk Mahpeyker 'in hayallerini genisletiyor, ufkunu aciyordu... (Haremden Taşanlar)
  • ...Hayat savaş, savaş zafer demekti ve bunun üstünde bir şey yoktu. (Hürrem Sultan)
  • Kaderin hazırladığı kutlu bir tesadüfün açtığı kapıdan bir ışık gibi girmişti saadet bahçesine. Giderek artan bir hayranlıkla sevildi efendisi tarafından ve kendine gösterilen sınırsız sevgi ve güvenin böylesine azalacağı aklının ucundan geçmezdi. Hayatta akla hayale gelmedik şeyler oluyor, bir kölenin sadrazam olması, sonra da sultanlığa heveslenmesi gibi! Son sözümüz; Osmanlı da şahıslar değil, devlet ve tebaanın bütünü önemlidir. Şehzadeleri dahi devlet yoluna kurban eden padişahlar için bir Pargalı’nın feda edilmesi hiçbir şey değil: (Pargalı İbrahim Paşa)
  • Aslan olmadan, ormanda krallık taslayanlar bir gün yem olmaya mahkûmdurlar. (Tanrının Askerleri 2)
  • Yafes’in Oğlu Türk Bizler, yeryüzüne Cenab-ı Allah tarafından gönderilen ilk insanın Hz. Âdem olduğuna inanıyoruz; ilk peygamber olarak ta onu tanırız. Türklerin anılışı ise Nuh Aleyhisselâm’la başlıyor, bizde doğrudan oraya geliyoruz. Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır; “And olsun ki biz Nûh’u kavmine (peygamber olarak) göndermişizdir de o aralarında elli yılı müstesnâ olmak üzere, bin sene kalmıştır. Nihayet onlar zulümde devam edip dururlarken tufan yakalayıvermiştir.” (Tanrının Askerleri)
  • Haremde ( Sarayda ) " Kadinlar Saltanati " Hurrem Sultanla baslamistir... Hurremden once Mahievran var idiyse de, onun pabucu dama atilmisti. Hurrem, Sehzade anasi olduktan sonra rakip tanimamaya basladi... (Haremden Taşanlar)
  • Önceleri ‘Frenk İbrahim’ diye hitap edilirdi milliyetinden dolayı, bilahare ‘Makbul’ sonra, Yavuz Sultan Selim’in kızı Hatice Sultan’la evliliği dolayısıyla ‘Damat’ ünvanıyla anıldı. (Pargalı İbrahim Paşa)
  • Kanuni iyi şairdi, sıhhatli yaşamayı severdi, şöyle de bir gazel yazmıştı : Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihânda bir nefes sihhat gibi Ko bu ays u isreti çünkim fenâdur âkibet Yâr-i baaki ister isen olmaya tâat gibi Olsa kumlar sagisinca ömrüne hadd ü aded Gelmeye bu sise-i çarh içre bir sâat gibi Saltanat didükleri ancak cihân gavgaasidur Olmaya baht u saâdet âlem-i vahdet gibi Ger huzûr itmek dilesen ey Muhibbî fârig ol Var midur vahdet makaami gûse-i uzlet gibi (Kanuni)
  • Şunu da hatırdan çıkarmamak icap ediyor. Bir kere Asya da saf ırk aramak beyhude emek olur. Bu kıta, üzerinde katışıksız bir ırk yaşatma şansını bir türlü yakalayamamıştır. Ve saflarında saf kalma derdi yok. Bazıları bazen titiz davranışlara girişmiş. “Hunlarda Hun sayılmak için herhangi bir boyun üyesi olmak gerekirdi. Ancak, evlilik yoluyla veya shan-yû (yabgu)’nun buyruğuyla da boy üyeliğine kabul edilmek mümkündü ve bu durumda o kişiyi kendilerinden birisi olarak görürlerdi. Hunların haleĘeri olan Türkütler (Gök-Türkler), bütün kabileleri bünyelerine kabul etmeye başladılar.” (Tanrının Askerleri 2)
  • Hicbir padisah hicbir esine zorla din degistirme telkininde bulunmamistir... (Haremden Taşanlar)