Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi - Güzide Sabri Aygün Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi kimin eseri? Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi kitabının yazarı kimdir? Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi konusu ve anafikri nedir? Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi kitabı ne anlatıyor? Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi PDF indirme linki var mı? Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi kitabının yazarı Güzide Sabri Aygün kimdir? İşte Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Güzide Sabri Aygün
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750751745
Sayfa Sayısı: 152
Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ah, ben bu zaafı onların yanında neden göstermiştim? Şimdi ne kadar utanıyorum! Ne söyleyeceğimi şaşırmıştım. Bunu ancak yine metanetimle tamir edebileceğimi düşündüm. Bu anda her şeyden, hatta kendimden bile iğreniyordum. Artık beyhude yorgunluk, bu faydasız didişmeden bıktım... Gözlerimden akan yaşlar, ruhumda yanan ateşle kurumuştu.
“Romanlarında kırılgan aşkların duygu yüklü dünyasını aksettiren Güzide Sabri’nin en önemli romanı, ilk baskısı 1905’te yapılan Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi’dir. Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi, dönemin karasevda romanlarının tipik özelliklerini yansıtan bir roman olarak ön plana çıkar.”
Necati Tonga
Güzide Sabri’nin yazıldığı günden beri sevilerek okunmuş, iki defa filme alınmış kült romanı Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi, sonraki yıllarda yazılmış birçok aşk romanını da etkilemiş, öncü bir eser.
(Tanıtım Bülteninden)
Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi Alıntıları - Sözleri
- Artık karanlık koyulaşıyordu. Ay karşıdaki yüksek dağların arkasında batıyordu.
- Karanlık, yarınsız bir aşk!
- Bazı tesadüfler vardır ki insan hakikat olduğuna ihtimal veremiyor.
- - Yavrum seni mustarip görüyorum, ne oldun? Söyle bana! Çok mu rahatsızsın?
- Çocukların tabaklarına yemek koyma işleri beni oyaladı, iştahsızhğımı kocamın bakışlarından sakladı.
- "Tahammüle karar vermiş insanların derin tevekkülü ruhuma sinmişti."
- İrademin dışında bir çekimle oradan ayrılmamak istedim. Ne yapacağımı bilmiyordum.
- Her kadın zannettiğiniz gibi yüce gönüllü değildir.
- Gayrimeşru bir muhabbetin ruha verdiği azap, aşkın lezzetini kabul edenlere karşı kullanılacak bir delildir. Kocasını cidden seven bir kadın her türlü felaketi, her türlü meşakkati yalnız o kuvvet karşılığında çeker.
- Bakışları onun en gizli arzularına, en saklı hislerine karşı kapalı ve kayıtsız kalmış, hiçbir zaman kocasının ruh eşi, hayat arkadaşı olamadığından bihaber yaşamıştı.
- Allahım, bu esaret ne kadar dehşetliymiş! Ben ise hiç böyle düşünmemiştim. Hayallerimde ne kadar aldanmışım!
- Hissimi öldürmek, aşkımı gömmek istediğim şu unutulmuş dağların sükunu içinde bir gün onunla karşı karşıya geleceğimi hiç aklıma getirmemiştim. Artık anlıyordum ki aşk talihi benimle mücadele etmek istiyordu. Ona karşı müdafaa silahım azim, metanet ve sebattı.
- "Acaba ümitlerim böyle ebediyen karanlık mı kalacak? Onun da tatlı bir sabahı olmayacak mı?"
- Artık anlıyorum ki bu aşk benim için bir felaketle neticelenecek.
- Ne kadar acı verici olursa olsun artık bu rüyadan uyanmak istemiyordum.
Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Dönemin en meşhur kadın yazarlarından olan Güzide Sabri Aygün, Cumhuriyet Devri'nin ilk yıllarında halk arasında çok tutulan aşk romanlarını yazmıştır. Yayınlandığı zaman büyük bir yankı uyandırmış ve etkisi yıllar boyunca sürmüş bir aşk romanı olan Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi, ülkemizde filme uyarlanmış, birçok defa basılmış ve Ermeniceye çevrilmiştir. Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi, kalp hastası Fikret'in, kızı Nedret'e bıraktığı günlüklerden oluşur. Bu günlükler dış dünyanın zalimliğine karşı içe çekilmek, bir iç dünya yaratmak, kızına kendi duygularını ve yaşam deneyimini anlatmaktadır. - Ümitsizliğe düşen kalplerdeki ümitler kadar kaybolmaya meyilli, sönmek için hafif bir esinti arayan ölmek üzere bir hayat gibi titriyordu (Aleyna Karaduman)
Aşk... İnsanı nasıl da ölüm döşeğine düşürüyor. Güzide Sabri (Aygün) (1883-1946) henüz 16 yaşındayken edebiyat dünyasına atılmış bir yazar. (İlk romanı Münevver'dir. Bu romanı, arkadaşının hayatından izler taşır.) Erken yaşta evlendirilir. Eşi Ahmet Sabri Aygün, Güzide Hanım'ın yazı yazmasını kısıtlar. Bu kısıtlamalara rağmen ikinci romanı olan Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Makturesi'ni yazar. Bu romanla birlikte edebiyat dünyasında tanınan bir yazar haline gelir. Güzide Hanım yaşamı boyunca üretken bir yazar olmuştur. Saygıyla anıyorum. Aşk, sadakat, vicdan, saygı, duyguların yükünün ağırlığı ve bunlarla yaşamak anlatılıyor. Kavuşulmayan aşkın iki hayatı da nasıl paramparça ettiği... Ana karakterimiz Fikret, annesini küçük yaşta kaybetmiş anneannesi tarafından büyütülen, saygılı, terbiyeli, güzel bir genç kızdır. Birtakım sebeplerden hastalanır ve eve doktor çağırılır. Gelen doktor (Nejat) ve Fikret arasında bir 'ilk görüşte aşk' yaşanır. Fakat bu aşkın önünde çok büyük bir engel vardır. Aşılamayacak bir engel. Fikret aşkını kalbine gömüp gider, babasının isteğiyle evlenir. Ama kalbine gömüp vazgeçtiği aşkı onu bırakmaz. Aşkın tesadüflerle derin bir ilişkisi vardır çünkü. Fakat aşk bazen ızdıraptır, ölüme sebebiyet verir. Hayatta en çok neyden kaçarsanız, en çok ona yakalanırsınız. Yaşanamayan aşk insanı öldürür derler, yaşanan aşk bir şekilde neticelenir, peki yaşanamayan aşk? Hep bir keşke, hep bir üzüntü, hep bir keder... Üzüntü, keder bütün hastalıkların başlangıcıdır. İlk adımları onlar atar ve sonu ölüme giden bir yola sürüklerler sizi.. Siz, siz olun üzüntünün ve kederin sizi ele geçirmesine izin vermeyin. Sonunuz Fikret gibi olmasın. Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin? (Arina Ronya Ceylan)
güzide sabri'nin 1905 yılında basılmış romanı, diğer romanlarına nazaran bu roman daha fazla ilgi görmüş ve yazarın daha geniş kitlelerce tanınmasını sağlamıştır. ayrıca roman birçok türk aşk romanına da ilham kaynağı olmuştur. roman; ilk kısımlarda suat'ın ağzından anlatılmış, diğer bölümlerde fikret'in mektupları üzerinden devam etmiştir. bu kitabı okurken aklımdan şu geçti: hisselerimizi kontrol edemeyiz fakat onları yönlendirebiliriz. aslında ana karakter fikret'in de yaptığı tam olarak bu, hislerinin farkında fakat hislerinin dışa vurumunun ne gibi sonuçlar doğuracağının da farkında. ana karakterler, nejat ve fikret. fikret'in hastalığı neticesinde tanışıyorlar. ve aralarında bir aşk başlıyor, fakat üzücü ki bu bir yasak aşk. romanın ilerleyen bölümlerinde bu ikilinin başlarına neler geldiğini okuyorsunuz. doğrusu bazı yerlerde oldukça hüzünlendim, talihsiz kaderlerine üzüldüm. (spoiler vermemek adına bazı karakterleri yazmadım..) roman, oldukça akıcı fakat içerisinde günümüz türkçesinde kullanılmayan bazı kelimeler bulunmakta. ben can yayınları'nın basımını okudum ve kitabın sonundaki mini sözlük sayesinde okumakta güçlük çekmedim. kitabı okumak niyetindeyseniz can yayınları'ndan okumanızı tavsiye ederim. romanın iki filmi çekilmiş 1961 ve 1971 yıllarında, ayrıca roman ermenice'ye çevrilmiş. "nedret" adında devam romanı olduğunu da unutmadan söylemiş olayım. okumak isteyenlere, şimdiden keyifli okumalar dilerim! (füsun)
Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi PDF indirme linki var mı?
Güzide Sabri Aygün - Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Güzide Sabri Aygün Kimdir?
1886 yılında İstanbul’da doğdu. Hoca Tahir Efendi’den edebiyat dersleri aldı. Eğitiminin büyük bir kısmını özel dersler oluşturdu. Çoğunlukla İstanbul’da geçen duygusal aşk romanları yazdı. İlk romanıMünevver 1899'da Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edildi ve 1901'de kitap olarak basıldı. Bu ilk roman Sırpçaya da çevrildi. Bir sonraki romanı Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi 1905 yılında yayımlandı ve Ermeniceye çevrildi. Nedret romanı Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi eserinin devamı niteliğindedir. Bazı eserlerinden sinema filmi de yapıldı. Hem Osmanlı İmparatorluğu hem de Cumhuriyet dönemlerinde aktif ve popüler bir yazar olduğu söylenebilir. 1946 yılında Giresun’da öldü.
Güzide Sabri Aygün Kitapları - Eserleri
- Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi
- Nedret
- Necla
- Yaban Gülü
- Hüsran
- Hüsran
- Münevver
Güzide Sabri Aygün Alıntıları - Sözleri
- Ben, büyük ve derin duygularla beslenen aşkların, acılarında ve fedakârlıklarında büyük bir zevk ve lezzet olduğunu düşünüyorum. (Nedret)
- Hayatın bu kadar acı anları olduğunu hiç bilmiyordum.. (Yaban Gülü)
- “Kalp acılarına zaman kadar şifalı bir ilaç yoktur.İnan bana” (Necla)
- Gözlerinizde öyle derin manalar var ki... Bana hayatımın acı taraflarını anlatıyor.. (Yaban Gülü)
- "Tahammüle karar vermiş insanların derin tevekkülü ruhuma sinmişti." (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Çocukluk hatırası bizim için ne kadar hoştur değil mi? Sonra bu hatıraların ne müstesnaları vardır! Bayram sevinçleri, kır hayatları, uzak yerlere gezintiler... (Nedret)
- Bazı hisler vardır ki bilmeden kendi kendine kalbe yerleşir. (Nedret)
- Artık anlıyorum ki bu aşk benim için bir felaketle neticelenecek. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Ben çalıştıkça açılırım, meşgul oldukça yaşarım. Yoksa hayat başka türlü avutulmuyor... (Nedret)
- İnsan bu kadar kolay mı bulur, bu kadar kolay mı sevebilir? (Nedret)
- Bakışları onun en gizli arzularına, en saklı hislerine karşı kapalı ve kayıtsız kalmış, hiçbir zaman kocasının ruh eşi, hayat arkadaşı olamadığından bihaber yaşamıştı. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Allahım, bu esaret ne kadar dehşetliymiş! Ben ise hiç böyle düşünmemiştim. Hayallerimde ne kadar aldanmışım! (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Bazı tesadüfler vardır ki insan hakikat olduğuna ihtimal veremiyor. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- "Bazen sessizlik, en ahenkli dizelerden daha büyük ve daha geniş anlamları ifade edebilir." (Nedret)
- Artık karanlık koyulaşıyordu. Ay karşıdaki yüksek dağların arkasında batıyordu. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- İrademin dışında bir çekimle oradan ayrılmamak istedim. Ne yapacağımı bilmiyordum. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Onun siyah gözleri, benim sevdalı gecelerim… Onun gülüşleri, benim nurlu sabahlarım… Onun solgun siması, benim hüzünlü bir mehtabımdı. (Nedret)
- Ne kadar acı verici olursa olsun artık bu rüyadan uyanmak istemiyordum. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Her kadın zannettiğiniz gibi yüce gönüllü değildir. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Eğer şair olsaydım en yüksek şiirlerimi, ruh açıcı parıltılarıyla gözleri kamaştıran aylı gecelerde yazardım. (Nedret)