Ölüm Kitabı - Kaan H. Ökten Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Ölüm Kitabı kimin eseri? Ölüm Kitabı kitabının yazarı kimdir? Ölüm Kitabı konusu ve anafikri nedir? Ölüm Kitabı kitabı ne anlatıyor? Ölüm Kitabı PDF indirme linki var mı? Ölüm Kitabı kitabının yazarı Kaan H. Ökten kimdir? İşte Ölüm Kitabı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Kaan H. Ökten

Yayın Evi: Agora Kitaplığı

İSBN: 9786051030876

Sayfa Sayısı: 288

Ölüm Kitabı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Günün birinde hepimiz ölmüş olacağız... Ölüm, yaşamımıza damgasını vurmuştur. Bu öyle bir silinemez damgadır ki, ölüm düşüncesi hakkındaki ilk metinlerden biri olan Gılgamış destanından çağımızın düşünce ve sanat eserlerine kadar hepsi onun işaretini taşır. Hatta iddia edilebilir ki, ölüm düşünce ve korkusu, insanın varoluşunu bütünüyle şekillendiren ve onun ölüm aşan sistemler kurmasına sebebiyet veren en önemli hasletidir. Ölümle kıyaslandığında diğer her şey soluk kalmakta, yavaş yavaş siyaha dönüp kararmaktadır. İşte bu kitap, bu konudaki klasikleşmiş ana metinleri ve içinde bulunduğumuz büyük kültür çevresinin ölümle ilgili felsefi düşünüşünün temel örneklerini bir araya getirerek ölümü anlamaya, anlatmaya ve anlamlandırmaya çalışmaktadır.

Ölüm Kitabı Alıntıları - Sözleri

  • "Ölüm bizim için hiçbir şeydir, çünkü biz varken ölüm yoktur; ölüm gelince de biz yokuz." [Epikuros]
  • "Ölümsüzler ölümlü, ölümlüler ölümsüz. Biri diğerinin ölümünü yaşar, diğeri de ötekinin yaşamını ölür." [Herakleitos]
  • Yaşam, kendi içinden ölümü talep etmektedir, onun tezatı olarak, onun ‘’ötekisi’’ olarak.
  • Kendini öldürmelisin! Kendini çalıp gitmelisin!
  • Nasıl bir şeydir Seni kapıp götüren bu uyku? Karanlıklara karıştın Ve beni duymuyorsun artık? [...] Ölmem mi gerek benim de? Enkidu'ya benzemeyecek miyim ben de? Bir kaygı Kemiriyor içimi! Ölüm korkusudur Beni bozkırda koşturan!
  • "Sonun beni özgür bırakışına ihtiyacım var."
  • Bitti ama tamamlanmadı ...
  • Sonun beni özgür bırakışına ihtiyacım var.
  • "Önderlere, sizi kurtaramayacak insanlara güvenmeyin. O son so­luğunu verince toprağa döner, o gün tasanları da biter." (146, 3-4)
  • "İnsanların yaşamı nefes alıp vermekten ibarettir. Nasıl havayı,içimize çekip sonra dışarı ve­riyorsak yaşamımız da buna benzer. Önce onu içimize çeker sonra geri veririz"

Ölüm Kitabı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

bir kavram üzerine çalışmanın dersi: içeri giriyorum. ölüm de benim, ölümü düşleyen de. böyle diyordu yanlış hatırlamıyorsam şiirde. yanlış hatırlıyorsam da önemli değil. her neyse. ölümün tastamam önümüzde olduğunu sanmıyorum, bir kısmını yaşadık geçti, geri kalanı ise hayatımızın geri kalanına tebelleş. varlığı muhal olmayana sövemem belki ama ölüm hakkında atıp tutmak da ancak bir ölümlünün hakkıdır diye konuşabilirim. mesela bana kalsa yirmiyi görmemeliyim derdim, bana kalmadı, yirmiyi görünce çok utandım. genç ölenden başkasının ölümünü sahici bulamıyorum çünkü. habil’den bu yana da bulmadım. ilk insan ilk ölmelidir derdim mesela, ölmedi. çoktandır gömmemiştik böyle güzelini dedirten adamlara öykünüyorum. öykünmek kelimesini ilk kez kullanıyor ve habil’i kastetmiyorum. -burada gülüyoruz- hem zaten daha güzeli mümkün olsaydı ilk ölüm gençten taraf olmazdı. ölüm biraz da imkanları vererek gidebilmek, kendinden yani, öyle sandıklarından. bizde ne var ki veriyoruz diye bir soru sorulabilir belki tam da bu anda, sorulursa utanırım. sen de utanmaya yer arıyorsun denebilir yine belki tam şu anda. kabahat, kendi ölümü üzerine hak iddiasında bulunan birine böyle sorular soranda. insan ölünce kendine ölür, kendine gömülür. bu kısmı havalı olmayabilir. ölmek tek başına yapılan bir iştir ama gömülmek öyle değil. bu kısmı havalı işte. mesela nefes almak da böyle, nefesi sen alırsın ancak onu senin için bir başkası üretme zahmetine girdiyse. zaten ölmemeyi ve hatta yaşamayı da anlamlı kılan budur sanıyorum. yaşamayı anlamlı kılan, yaratıcı’nın sana vermediklerini bir başkasına vererek seni gidermesi, gözetmesidir. sana seni telafi ettiği zannını vermesidir. başkasıyla birbirimize bu şekilde bir biyolojik bağlılık içinde olmak çok tercih edilebilir bir durum değil çünkü. fizyoloji anlatacak değilim elbette ama ciğerden ciğere bir yol vardır desem mesela espri yaptığımı düşünürsünüz. zaten ölümün söz konusu olduğu yerde çözülmez kalabilmek de belki ancak ölülerin yapabileceği bir iştir. ben ölü değilim, mûtû kable en temûtû, yine de ölmüş değilim. öldüm diyeni de pek ciddiye almamalıyız zaten. en azından almasak da olur gibime geliyor. gidip de dön emrine rağmen dönemeyenlere boşuna meczup demiyoruz, boşuna demeyeceğim. kalem divaneleri yazmaz hem, onlar kınanmazlar da. insanın kendi ölümü hakkında konuşması başkasının ölümüne benzemiyor, bu yüzden benim ölümüm sizinkinden sahicidir. ben kendimden geçince sizi ardımda bırakırım. siz kendinizden geçince ben ardınızda olmayabilirim ama. zaten söylendiği gibi değildir, ölen ölünce kalan da pek kalmış sayılmaz. çünkü senin cennetin benimkinden tatlı, cehennemin benimkinden çetindir. ölen bir kişinin başında beklemek çok büyük bir iş gibi gelmiştir mesela bu yüzden. son nefese ortak olmanın biraz da ben sana kefilim gibi bir anlamı var. şefaat, gidenin hakkı olduğu için bu kısımda yanlış anlaşılmak istemem. efendimiz ص de son anında sevgili amcası ebu talib’in başında beklemişti deyip geçerim. insanın ölürken yanında birinin olması güzel. bekleyen kişi için değil tabi bunu belirtmek bile saçma. beklemek kötü. bütün beklemekleri toplama imkanımız olsa bir kişinin ölümüne ancak denk düşerdi muhtemelen. öyle uzun. demek istediklerimden çok dememek istediklerimi diyorum, farkındayım. kıyas maal farik yaptığım zannedilmesin. matematik ölüm anında devre dışı kalır demek istemiyorum. demek istediğim şu ki, insan bir şeylerin kendisi için devre dışı kalmak zorunda olduğunu sandığı anlarda çok özel hisseder. kendisi gittiği için bütün düzenin altüst olabileceğini düşünebilen birini rasyonel açıklamalarla bir anda soğuk suya çarpmak ahlaki olmadığı gibi adetullaha da aykırı. insan özel hissetmek üzere programlanmış olabilir, bu yüzden ucbun ilacı bazen ucubdur. tıpkı bazen olmaması gibi. mevzunun imkanı da vacibi de vücûbu da ayrı dert. güzel ama değil mi? hangi derdin dermanısın söyle o derde düşeyim hesabında yani. yemekte mesela en güzel tada erebilmenin imkanı yemeği birileriyle beraber yiyebilmekle mümkün. ölümün bereketsizliği de bu yüzden yalnız olmasında. ölüm bereketsizdir, artık bir kişi eksiğiz. bereketsizdir, yine de beraber ölemeyiz biliyorum. çünkü tek başına yapılan bir işti falan hani. ölüme beraber gidebilseydik şayet tüm bereketsizliğine rağmen bu denli ürkütücü gelmezdi. cezanın şiddetinden kaçmak mümkün değil. hesabı başkasına ödetmek de öyle. mümkün değil. yine de herkes yanında birini, birilerini götürmek ister. son anımızda yanımızda birileri olsun istememizin sebebi biraz da bu sanırım. yalnız ölmekten korkmayan kaç kişi var şunun şurasında? daha doğrusu şu ki: yalnız ölmenin düşüncesinden dahi korkmayan, ürkmeyen? elinde ılık su bardağıyla birileri olsun, birileri dursun. çünkü imkan dahilindeki yalnızlık sanıldığından daha azap verici. her ciddi işte olduğu gibi bu kapı da sonuna kadar açılmadı -biliyorum-. ucundan aralandırıldı, -bunu da-. istiyorum ki bulabildiği o ufacık aralıktan içeri girsin, gidebileceğimiz yere kadar bizimle gelsin. gelse keşke, eşlik etmeli. ölüme eşlik etmek. kefâleten, en uca, bütün sivriliğiyle. benim cennetimin daha tatlı, benim cehennemimin daha çetin olduğunu anlayacağın zamana dek, bütün sivriliğimle. her şeyin iyisi ölümdür biliyorum. bana kalsa değil demeliydim, bana kalmadı. bütün sivriliğimle. * dışarı çıkıyorum. geliyor musun? https://www.youtube.com/watch?v=-O8-JEnpKwA (Avdet)

Bir tavsiye ile okuduğum bir kitap oldu. Tavsiyeler her zaman çok satanlardan daha anlamlıdır benim için. Bu kitap da öyle oldu. Kitabı okurken farkettiğim en önemli nokta ise felsefenin bana çok çekici gelmesi. Daha önce de okuduğum kitaplar oldu ancak sanırım ölüm düşüncesinin ayrı bir çekiciliği de oldu. Felsefi ölüm düşüncelerini kronolojik olarak okurken üstadların birbirlerinden etkilenmelerini de az çok anlayabiliyoruz. Kitapta öyle çok not aldığım ve altını çizdiğim yer oldu ki. Genel olarak filozofların hepsi ölümün de yaşamın bir parçası olduğunun kanaatindeler. Özellikle Heideggerin ‘varoluşun farkında olmak’ dediği tanımlama insana tokat gibi çarpan ve kendine getiren bir nüans. Varoluşun farkında olmak ve kendi elinde kendi hayatını yönlendirebilmek bazılarımızın yapamadığı bir şey. Hayatın hengamesinde oradan oraya savrulanlar için bu çok zor. Ve son olarak Freudun; öleceğimizi biliyor olmamızın hayattan alacağımız zevki arttırması gerektiğini söylemesi üzerinde fazlasıyla düşünülmesi gereken bir önerme. Evet okuması kolay değil, ama okunmalı. (TayfuN S.)

Derlemelerden oluşan bir kitap: Kitap çeşitli yazarların ölüm düşüncesi hakkındaki fikirlerinin toplamından oluşuyor. İlk dönemden günümüze kadar ki süreçte ve çeşitli kültürlerin ölüm düşüncesine nasıl irdelediklerini anlatıyor. (Enes Reyhan)

Ölüm Kitabı PDF indirme linki var mı?

Kaan H. Ökten - Ölüm Kitabı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ölüm Kitabı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Kaan H. Ökten Kimdir?

1969'da Samsun'da doğdu. İstanbul Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler okudu, Paul Feyerabend üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Bu sırada aynı yerde araştırma görevlisi oldu. 1996-1997 yıllarında DAAD bursuyla Almanya'da Göttingen Üniversitesi'nde Heidegger, Kant ve Hıristiyanlık konularıyla ilgili doktora çalışmalarını yürüttü. İstanbul'a döndü ve Immanuel Kant'ın barış anlayışı üzerine hazırladığı tezle 2001'de doktor oldu. Bilgi Üniversitesi'nde yardımcı doçent olarak çalışmıştır. Prof. Dr. Kaan H. Ökten, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde öğretim üyesidir.

Reformasyon Dönemi Siyasal ve Dinsel Düşünce Tarihine Giriş (Alfa, 2003) ve Heidegger ve Üniversite (Everest, 2003) adında yayımlanmış iki telif eseri ve çok sayıda makalesiyle çevirisi bulunmaktadır. Evli ve bir çocuk babasıdır.

- https://twitter.com/Kaan_H_Okten

Kaan H. Ökten Kitapları - Eserleri

  • Varlık ve Zaman
  • Ölüm Kitabı
  • Aristoteles
  • Heidegger ve Üniversite
  • Heidegger'e Giriş
  • Muallakta Var Olmak
  • Varlık ve Zaman Kılavuzu
  • Reformasyon Dönemi Siyasal ve Dinsel Düşünce Tarihine Giriş
  • Varoluşun Halleri
  • Heidegger Kitabı

Kaan H. Ökten Alıntıları - Sözleri

  • Anlam varolana ilişik bir nitelik, varolanın "ardında" yatan ya da "muallakta" kalmış bir şey değildir. (Varlık ve Zaman)
  • Senin çıkardığı sedalar ruh hallerinin işaretleridir. (Aristoteles)
  • Anlam, bir şeyin anlaşılırlığının tutunduğu yerdir. (Varlık ve Zaman)
  • "Ölümsüzler ölümlü, ölümlüler ölümsüz. Biri diğerinin ölümünü yaşar, diğeri de ötekinin yaşamını ölür." [Herakleitos] (Ölüm Kitabı)
  • Sonuç olarak Heidegger, Nietzsche'nin Zerdüst'ü kim, diye sorduğunda, üst-insan öğretisi içinde aynının ebedi tekerrürünü öğreten kişidir, demektedir. Heidegger'e göre Batı metafiziğinin nihai düşüncesi olan ebedi tekerrür öğretisi, hala esrarını korumakta olup, bunu mistisizm ya da döngüsellik olarak yorumlamak yanlış olacaktır. (Heidegger'e Giriş)
  • Sonun beni özgür bırakışına ihtiyacım var. (Ölüm Kitabı)
  • herhangi bir şeyin bozuluşuna karşın mutlak bir oluş ve herhangi bir şeyin oluşuna karşın mutlak bir bozuluş vardır. (Aristoteles)
  • Varlık ve Zaman, Yunan felsefesiyle (Parmenides, Platon ve özellikle de Aristoteles'le), Augustinus ve Descartes'la, Kant ve Hegel'le, Kierkegaard ve Dilthey'la ve tabii Husserl'le bir hesaplaşmadır. Konusu bu kadar geniş bir spektrum içinde yer alınca, Varlık ve Zaman'la ilgili yorumların da bir o kadar çeşitli olması doğaldır (o kadar ki, bu kitabın gnostik bir metin olduğuna dair yorumlar bile yapılmıştı bir zamanlar). (Varlık ve Zaman Kılavuzu)
  • Teknoloji ve bilimin yaptığı hakikat açımlamak değil, dünya resimleri yaratmaktır. Dünya resimleri yaratmaktır. Dünya resimleri yaratılırken dünya, belirli bir biçimde resmedilir. Dünyayı belirli bir biçimde temsil etme anlamına gelen resmetme, insanların bu resme ya da temsile göre kendilerini yönlendirebilmelerini ve egemenliği altına alabilmelerini sağlamaktadır. Böylece dünya, bilim ve teknolojinin egemenliği altına girmektedir. Heidegger'e göre bu gelişme, tesadüfi olmayıp, Batı düşünce dünyasının nihai sonucudur. (Heidegger'e Giriş)
  • Fenomenolojik bir ifade olan " Desain kendinde özü itibariyle birlikte-varolmadır." (Varlık ve Zaman)
  • Bizler ne olduğu bilinmez büyük suçların cezası için yaşamaktayız. (Aristoteles)
  • “Zira, varoluş hisledir.” . (Varoluşun Halleri)
  • Çünkü "zaman, bizatihi var olan kavramın kendisidir ve boş görü olarak kendini bilinçte temsil eder. Bu yüzden tin, zorunlu olarak zaman içinde tezahür eder ve kendi saf kavramını an­layıncaya yani zamanı iptal edene kadar onun içinde teza­hür etmeye devam eder. O, benlik tarafından anlaşılmayan, dışsal olarak görüye taşınan saf benliktir, salt görüsel kav­ramdır." Böylece tin, kendi özü itibariyle mecburen zaman içinde tezahür eder. "Demek ki dünya tarihi, zaman içinde tezahür eden tinin tefsiridir aslında, tıpkı idenin kendini doğa olarak uzayda tefsir etmesi gibi." Gelişimin devinimi­ ne ait "dıştalama", var-değil ile ilişkiyi kendinde barındır­maktadır. İşte o, kendini ayırt eden şimdi olarak anlaşılan zamandır. (Varlık ve Zaman)
  • Neticede Camus da bir tür Sisyphos'tu: Yaşam denilen kayayı tepeye doğru taşımaya kalkışmış, menzile varacakken kayayla birlikte gerisin geriye düşmüştü. Varoluş böyle bir şeydir işte: Ölüme doğru var olmak, sonlanmak, ama tamamlanamamak. (Varoluşun Halleri)
  • Luther'e göre Kilise, sadece dinadamlarının görev yaptığı bir yer ve bina değildir. Kilise, Tanrı Kelamı'nın tezahür edip cisimleştiği yerdir. (Reformasyon Dönemi Siyasal ve Dinsel Düşünce Tarihine Giriş)
  • Mutlu yaşamın çok servete sahip olmakta değil, insanın iyi bir ruh yapısına sahip olmasında yattığını göz önünde bulunduralım. (Aristoteles)
  • Frankların devlet ile Kilise’yi bir İmparatorluk Kilisesi mantığıyla ele alması, Ortaçağ tarihinde Kilisenin rolünü artırıcı ve ortak ve tek bir İmparatorluk fikrini geliştirici bir işlev görmüştür. (Reformasyon Dönemi Siyasal ve Dinsel Düşünce Tarihine Giriş)
  • Heidegger'e göre Hölderlin, kendi tarihsel zamanını öncelemiş, geleceğin şimdisini tasvir eden şairdir. (Heidegger'e Giriş)
  • Ona göre anlama, kognitif-ussal-mantıksal bir süreç değil, Dasein'ın gerçekleştirilebileceği imkanların alanına açık olmak demektir. Bir şeyi anlamak, onun imkanını kendi Dasein'ında gerçekleştirmek demektir Heidegger'e göre. (Varlık ve Zaman Kılavuzu)
  • Ruh canlı bedenin nedeni ve ilkesidir. (Aristoteles)