Omayra - Murathan Mungan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Omayra kimin eseri? Omayra kitabının yazarı kimdir? Omayra konusu ve anafikri nedir? Omayra kitabı ne anlatıyor? Omayra kitabının yazarı Murathan Mungan kimdir? İşte Omayra kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Murathan Mungan

Tasarımcı: Müge Gürsoy Sökmen

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9789753420419

Sayfa Sayısı: 128

Omayra Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

1986-93 tarihli şiirler yer alıyor Omayra'da. İlk üç kitabı Osmanlıya dair Hikâyat, Kum Saati ve Sahtiyan'ın sesini 90'lı yıllarda sürdüren bir niteliği var kitabın. 1993 tarihli "Hazar Kaplanı" kitabın bizce en güzel şiirlerinden biri:

Hazar Kaplanı

yazgı ol yazı

düş kaplanı

düş kaplanın düştüğü suya

geçme karanlık duvar

uykun haram başka birine

sol elinde unuttuğun yazı

sırtında sırtlandığın sınırlar

bunca yıl uykusuz çeteciler gibi bekledim başını

bunca yıl saklandığın dağları içimde taşıdım

soyun tükendi ama ardında hâlâ avcıların var

değişmedi hayat hakkındaki yırtıcı tasavvurun

ormanını aydınlatan birkaç ışık yılı

ve ütopyalarını gömdüğün parçası kayıp haritalar

orman kapladı yazımı. orman seğiriyor tenimde sen ilerledikçe

taşların düşünü gören taşıl katmanlar

aralanırlar

dünyanın başlangıcında yer alan madenler, bitkiler

ve ilk gecelerinin düşünü gören kelimelerle

yazgı ol yazı

düş kaplanı

düş kaplanın düştüğü suya

korkma yoktur

geçilmez karanlık

yıkılmaz duvar

gideceği yolları sırtında taşıyan

sevdiğine kemer

düşmanına kamçı

hazar kaplanı

düştüğümüz yolları bize yamayan yolculuk

geçit vermiyor başka birine

yolunu şaşıran sığınak

dilin tuzağında göçebe

yeni mekânlarda giydiğimiz çemberler

bizi yineler

bizi yineler

bir yanımız vecdin kanı

anonim sicil

bir yanımız yüzyılın bombardımanı

episteme episteme

kullanılmış bütün yüzyıllar

geriniyorken gövdemizde

bir hazar kaplanı duruyor ayaklarımın ucunda

uyuşmuş ağaçlar öğle üzeri buhur

güneşin testisi yanı başımızda, ayın sateni, ışığın suyu

ve başka şeyler

Babil yıkılırken toprağa karışmış

kimselerin bilmediği o eski kelimeler

başkalarına giz gelen görünüşümüze

eşlik eder

kendimizden yepyeni bir burç yarattık, yalnız ikimizden

takvimleri döndürüyoruz taş saatlerde

bir biz biliyoruz ayın zamanını

ölçülmeyen yüzyılların ölçüleriyle

güneşe karşı yekpare bir akının içinde

gidip geliyoruz tarihe başka bedenlerle

hazar kaplanı seyrek hayvan benim hayvanım

gidelim artık buradan bu çağa kalmayalım

tarih toza dönüşür

yılan tadında efsane yürür bizimle

gövdenin tenha benleri

uzak yıldızlar gibi

kaderlerimizi belirler

amber günleriydi

safran gizleri

tekin olmayan çağlardan ve coğrafyalardan geçiyorduk

ölü kelimelerin aydınlanma anlarında

görünüyorduk başkalarının gözlerine

yalnızca bir an görünüyor

sonra karışıyorduk Ahura Mazda'nın göndereceği

ergimiş metal seline

içine kapandığın, içine döndüğün söyleniyor

yalınlığın, soylu titreşimin

buharlaştırıyor gündüzü

umutsuzluğa benzemiyor geri çekilişin

soluduğun gök, kullandığın toprak, ayıkladığın zamanlar

kendine çevrinen takımyıldızı

her şey büyük bir kehaneti işliyor

dolu bir yay gibi gerildiğin

belli bütün yollara birden ineceksin

gözlerin, seyrelirken rengi azalan zehir

Babil'i dağıtan Kulenin kütüğüne kayıtlı

akşamüzerleri gezindiğimiz yerler

geçilir; buradan da bir yol vardır öteye

eşyadan esrara giden yolu kaç yılda geçtik; geçilir

gözlerin, bağlı ayin

tekil dinler

bağlar birbirimizi birbirimizin gözleriyle

kum kanıyla karılır karanlığın sesi, çölde

önümüze çıkan kurumuş bir post

bizden öncekilerin giyindiği beden

yüzleştirir bizi seçtiklerimizle

vahiy, boşalan yayın gerilimi tehlikeli kelimeler

o postun yollarını fal gibi sürdüğümüz kehanet

ya düştüğümüz yol sırtımızdaki değilse

tedirgin ruhlardır

başkalarının zamanlarını değiştiren

kendi bedenleriyle

bir alaşım seninle düş kaplanı

yazgı ol yazı

tabletler kadar uzaklaş boşaltılmış anlamlarından

yeniden bulunana kadar yepyeni kazılarda

uzaklaş git buradan

dilsizliktir asıl resimleri görünmez okunmaz eden

her şeyin öldürene kadar görüntülendiği

parçalanmış algı

erteler

bir öğle üzeri buharında

yalnızca bir an için

göründüğümüz o alaşımı

gözlerden saklıyoruz birbirimizi

büyük kentlerde ışıklı caddelerde

yanımızdan geçip gidiyor

azımızı verdiğimiz kimseler

bizi gördüklerini söylüyorlar hatta tanıdıklarını

onlarla aynı karanlığı kullanmıyoruz oysa

çok az kelime ve birkaç gülümseyiş bırakıyoruz

bu, onları yanıltmaya yetiyor

kendi sırtlarımıza kendi sınırlarımıza dönüyoruz

geçirgen gövdelerimizin çizgileri

birbirine karışarak okunmaz ediyor

hazar kaplanıyla benim durduğum yeri

sonra bizi gördüklerini söylüyorlar hatta tanıdıklarını

onlarla aynı zamanı kullanmıyoruz oysa

birkaç kelime ve uçucu bir gülümseyiş dışında

soyu tükenmiş kemerin, soylu kamçının gömüldüğü remizler

nasıl okunur bir orman masalı

büyük kentlerde

nasıl çözülür beş giz, yedi simge

hazar kaplanı seyrek hayvan benim hayvanım

kapısı kilitlendi varoşların

herkes tehlike içinde

 

Omayra Alıntıları - Sözleri

  • usul usul ölüyoruz birbirimizin hem uzağında hem yakınında
  • Dilsizim ve adsızım şimdi Aşk diyorlar değil mi buna?
  • Omayra, bu adı verdim sana ve mevsimleri bütün anlamlarıyla iki çakılına bir deniz vereyim hayallerine mavi buğday dokuz yaşamın olsun tek tek öldüreyim esmer ve çırılçıplak bir gecede bütün düşmanların gelecek koynumdaki cenazene Seni saran efsane çürüyüp toprağa karışırken kucağımda başın gümüş bir tarakla tarayacağım saçlarını kendi enkazımın üstünde kurtlar, çakallar gibi uluyarak ağlayacağım acıdan öldürerek yaşatacağım seni kendimde
  • bir uğultu kalıyor bir uğultu bir uğultu hiçbir çölü geçemeyenlerin kalbinde
  • yalnızlık kullanışlı bir şeydir, bazen iyi gelir
  • Kış başlıyor sevgilim İyi bak kendine Gözlerindeki usul şefkati Teslim etme kimseye, hiçbir şeye Upuzun bir kış başlıyor sevgilim Ayrılığımızın kışı başlıyor Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime
  • içimdeki deprem ayakta tutuyor beni
  • kalbiniz için kara bir yemin gibi çırılçıplak kelimeler getirdim
  • aşktan kaçarken kendi kopardığım çığın altında kalıyorum şimdi kalıntılarımın arasında başka biriymiş gibi dolaşıyorum
  • bazı sözler karanlıkta söylenir bazı sözler hiçbir zaman
  • Dilsizim ve adsızım şimdi Aşk diyorlar değil mi buna?
  • Omayra, bu adı verdim sana ve mevsimleri bütün anlamlarıyla
  • sonra bizi gördüklerini söylüyorlar hatta tanıdıklarını onlarla aynı zamanı kullanmıyoruz oysa birkaç kelime ve uçucu bir gülümseyiş dışında
  • şimdi tutumlu harcıyorum sesimi şimdi şiir zula yok ki başka kelimeler
  • yurdundan ve yüzyılından kovulmuş çocukların tarihinde gelenek, kimi zaman başkaldırma biçimi

Omayra İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Öylesine bir güne uyandığımı zannederken bugün en kıymetli günlerimden biri oldu kitap sayesinde. Bir kitap sizin yerinize her şeyi anlatabilir, siz sussanız bile haykırabilir dünyaya. Bir kitap iki insanın yolculuğuna yardım edebilir hatta rotasını belirleyebilir. Bir kitap iyi ki karşıma çıktın diyebilir sizin yerinize. Bir kitap sımsıkı sarılabilir dostunuza, iyi ki varsın diyebilir.. (mizgin)

“Nasıl eder, hangi kelimeleri yan yana getirirde içimi açarım” dediğiniz; lügatınızın, güdük bilincinizin yetmediği, anlatamadığını kitaplar hele şiir kitapları öyle güzel anlatıyor ki.. bu da onlardan biri. Kelimeler süzülüyor gözlerinizden, bazı kilitler açılırken bazı kapılar sıkıca kilitleniyor zihninizde.. (Derya Balun)

Şairin 1986 - 1993 yılları arasında yazdıkları şiirlerden oluşuyor kitap. Şairin memleketi olan Mardin'den ve doğudan sık sık bahsediliyor şiirlerde. Karanfil, Omayra, Soğuk Damga, Göçebe en sevdiğim şiirler oldu. (Ayşegül çelik)

Kitabın Yazarı Murathan Mungan Kimdir?

Murathan Mungan, 21 Nisan 1955'te İstanbul'da doğdu.

Çocukluğu ve ilk gençlik yılları, memleketi olan Mardin'de geçti. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü'nü bitirdi. Aynı bölümde master'ını tamamladı.

Ankara'da Devlet Tiyatroları'nda ve Istanbul'da Şehir Tiyatroları'nda 'Dramaturg' olarak çalıştı. 1987'de günlük gazete olarak yayımlanan Söz gazetesinde,'Kültür-Sanat Sayfası' editörlüğü yaptı.

1988'ten beri serbest yazar olarak çalışmakta ve halen Istanbul'da yaşamaktadır.

1991'de Remzi Kitabevi'ne 'Çilek' amblemli kırk kitaplık özel bir koleksiyon dizisi hazırlayarak bu diziyi yönetti.

Mungan, çeşitli dergi ve gazetelerde şiirler, öyküler, metinler, deneme, eleştiri ve incelemeler yayımlayarak adını duyurdu.

İlk kitabı 1980'de yayımlandı. Aynı zamanda ilk oyunuydu bu:Mahmud ile Yezida.

Şehir Tiyatroları'nda çalışırken, 'Gençlik Günleri' adını verdiği daha sonra her yıl tekrarlanacak olan kapsamlı bir şenliğin yöneticiliğini yaptı; programlar sundu, yönetti.

Murathan Mungan'ın sahnelenen ilk oyunu, Orhan Veli'nin şiirlerinden kurgulayarak oyunlaştırdığı Bir Garip Orhan Veli'dir. İlk kez 1981'de sahnelenen bu oyun, yirmi küsur yıl boyunca sahnelendi ve 1993'te kitap olarak basıldı.

Yazarın Mezopotamya Üçlemesi adını verdiği ve üç oyundan oluşan üçlemesinin ilk oyunu Mahmud ile Yezida yurtiçinde ve yurtdışında birçok topluluk tarafından sahnelendikten sonra, profesyonel olarak ilk kez 1993'te Ankara Devlet Tiyatroları tarafından oynandı. Üçlemenin ikinci halkası olan Taziye ise, ilk olarak 1984'te Ankara Sanat Tiyatrosu tarafından sahnelenmiştir. 1992'de, halkanın üçüncü oyunu olan Geyikler Lanetler' in tamamlanmasıyla birlikte, Metis Yayınları, üçlemeyi oluşturan bu oyunları, üç ayrı kitap olarak aynı anda yayımlamıştır. 1994'te bu üç oyun bir yıl boyunca Devlet Tiyatroları tarihinde ilk kez olmak üzere arka arkaya Antalya Devlet Tiyatroları tarafından sahnelenmiş, gene aynı yıl Istanbul Uluslararası Tiyatro Festivali'nde, üç oyun ardı ardına tam 'on bir saat süren bir gösteri' olarak iki kez tekrarlanmıştır. 1999 yılında Ankara Devlet Tiyatroları yapımı Geyikler Lanetler, aynı yıl Berlin'de, uluslararası bir tiyatro şenliği olan 'Theater der Welt'e çağrılmış ve Schaubühne'de gösterilmiştir. Aynı oyun 2003 yılında Yunanistan'da Selanik Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenmiştir.

Geyikler Lanetler oyununa kaynaklık eden yazarın Cenk Hikayelerikitabındaki 'Kasım ile Nasır' adlı öyküsü, 1994'te İtalya'da 'La Mamma Umbria'da sahnelenmiştir. Aynı öykü 2004'te farklı bir yorumla Diyarbakır Sanat Merkezi tarafından sahnelenmiştir. Gene aynı kitapta yer alan 'Şahmeran'ın Bacakları' adlı uzun hikayesi, çeşitli topluluklar tarafından sahneye uyarlanmıştır.

Yazarın Lal Masallar adlı öykü kitabındaki 'Muradhan ile Selvihan ya da Bir Billur Köşk Masalı' adlı öyküsü, 1987'de, ilkin Fransa'da, Lulu Menase yönetiminde Théater Des Arts de Cergy-Pontoıse'da, ardından Nurhan Karadağ yönetiminde Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü Sahnesi'nde sahnelenmiştir. Aynı öykü, Amerika'da Penguen Books'un 'Dünya Hikayeleri Antolojisi'ne seçilmiştir. Bosna-Hersek'te yayımlanan Türk öykücülerini içeren bir seçkideyse bu öykünün Boşnakça çevirisi yer almıştır.

Yazarın gene Cenk Hikayeleri kitabında yer alan'Binali ile Temir' adlı bir diğer öyküsü, 1991'de Ankara Deneme Sahnesi tarafından, 1999'da ise Adana Tiyatro Atölyesi tarafından sahnelenmiştir.

2000'de yazarın bir öyküsü daha sahneye aktarılmış, bu kez de Beşinci Sokak Tiyatrosu, 'Dumrul ile Azrail'i, İstanbul Festivali'nden sonra, dünyanın önemli tiyatro festivallerinde, Avusturya, Almanya ve Tunus'un yanı sıra Hollanda'nın çeşitli kentlerinde sahnelemiştir.

2003 yılında Kopenhag'daki 'Bette Nansen Theater'da, yazarın 'Sayfadaki Gibi'adlı kısa oyunu, bazı Doğulu yazarları bir araya getiren ortak bir proje olan 'Bin Bir Gece' içinde yer almış, aynı oyun 2005 yılında İngiltere'de '1001 Nights now' adıyla Nottingham Playhouse'da sahnelemiştir.

Murathan Mungan 1989'da, İngiliz yazar Nell Dunn'ın 'Steamin' adlı oyununu 'Kadınlar Hamamı' sahneye koymuştur.

Mungan'ın döneminde Ankara İl Radyosu'nca seslendirilen iki tane de radyo oyunu vardır: Dört Kişilik Bahçe ve Öümburnu.

Mungan bir tanesi filme alınan üç tane de film senaryosu yazmıştır. 1984'te Atıf Yılmaz tarafından filme alınan Dağınık Yatak'ın yanı sıra Dört Kişilik Bahçe ve Başkasının Hayatı adlı iki senaryosu daha vardır. Bu üç senaryo 1997'de üç ayrı kitap olarak aynı anda yayımlanmıştır.

Gazete ve dergilerde İlk yazıları 1975'de yayımlanan Mungan, yirmi yıllık yazı serüveninin çeşitli ürünlerinden yaptığı bir derlemeyi kırkıncı yaşı nedeniyle Murathan'95 adlı bir kitapta toplamıştır.

Bu kitapla birlikte başlayan özel toplama kitapları, şiirlerinden kendinin yaptığı özel bir seçmeyi içeren numaralanmış tek baskı olarak yayımlanmış Doğduğum Yüzyıla Veda ile sürmüş, bunu,13+1'de şiirlerini, 7 mühür'de kimi öykülerini bir kutu içinde bir araya getirdiği toplamlar ve Türk şiirinde şimdiden bir 'kült kitap' olmuş olan Yaz Geçer'in onuncu yılı nedeniyle yapılan büyük boy özel baskı izlemiştir. Ellinci yaşı için hazırladığı ve yalnızca 2005'te yayımlanıp baskısı bir kez daha tekrarlanmayacak Elli Parça kitabı da bu özel kitaplardandır.

Beş bölümden oluşan ve her bölümü ayrı bir yazar tarafından kaleme alınan bir Bülent Erkmen projesi olarak 2004'te yayımlanan 5 peşe romanında da yer almıştır.

Murathan Mungan, bu arada yabancı yazarların öykülerinden ve yazılarından oluşan çeşitli seçkiler yayımlamayı sürdürmektedir. İlk öykü seçkisi Ressamın Sözleşmesi'ni, daha sonra Çocuklar ve Büyükleri, Yazıhane, Yabancı Hayvanlar, Erkeklerin Hikayeleri ve Kadınlığın 21 Hikayesi adlı öykü ve yazı seçkileri izlemiştir.

Bütünüyle özyaşamöyküsel bir malzemeden yola çıkan ilk anlatı kitabı Paranın Cinleri'ni 1997'de yayımlamıştır.

Şiir ve öykü arası bir dil ve kıvam tutturduğu yazınsal metinlerini bir araya topladığı Metinler Kitabı ise, 1998'de yayımlanmıştır.

Mungan'ın kimi şiirlerinin Kürtçeye çevirisinden yapılan bir toplam Li Rojhilate Dile Min (Kalbimin Doğusunda) adıyla 1996'da yayımlanmıştır.

Mungan, bugüne değin çoğu 'Yeni Türkü' topluluğu tarafından seslendirilmiş olan şarkı sözleri yazmıştır. Yazdığı şarkıların Türkiye'nin önemli şarkıcıları, toplulukları tarafından yeniden seslendirilmesiyle oluşan ve 'tribute' sayılabilecek Söz vermiş şarkılar adlı 'cover' albümü 2004'te yayınlanmıştır.

2006'da bugüne dek yazdığı tüm şarkı sözlerini gene aynı ad altında bir araya getirerek kitaplaştırmıştır.

Yazıları, şiirleri ve kimi kitapları bugüne değin İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İsveççe, Norveççe, Yunanca, Fince, Boşnakça, Bulgarca, Farsça, Kürtçe ve Hollanda diline çevrilerek çeşitli dergi, gazete ve antolojilerde yayımlanmıştır.

Murathan Mungan, 1985'ten bu yana İstanbul'da yaşamaktadır.

İlk kitapları farklı yayınevleri tarafından yayımlandıktan sonra, 1986'da Remzi Kitabevi'ne, 1992'de de Metis Yayınları'na geçmiştir. Halen aynı yayınevindedir.

Murathan Mungan Kitapları - Eserleri

  • Aşkın Cep Defteri
  • 227 Sayfa
  • Bazı Yazlar Uzaktan Geçer
  • Başkasının Hayatı
  • Yüksek Topuklar
  • Üç Aynalı Kırk Oda

  • Paranın Cinleri
  • Kaf Dağının Önü
  • Kadından Kentler
  • Yaz Geçer
  • Şairin Romanı
  • Mahmud ile Yezida
  • Lal Masallar

  • Kırk Oda
  • Bir Garip Orhan Veli
  • Tuğla
  • Meskalin 60 Draje
  • Kibrit Çöpleri
  • Erkekler İçin Divan
  • Elli Parça

  • Çador
  • Eldivenler, Hikâyeler
  • Mırıldandıklarım
  • Geyikler Lanetler
  • Cenk Hikayeleri
  • Eski 45'likler
  • 189 Sayfa

  • Mutfak
  • Doğu Sarayı
  • Doğduğum Yüzyıla Veda
  • Yedi Kapılı Kırk Oda
  • İskambil Destesi
  • Kullanılmış Biletler
  • Başkalarının Gecesi

  • Dağ
  • Stüdyo Kayıtları
  • Dağınık Yatak
  • Dört Kişilik Bahçe
  • Metal
  • Oda, Poster ve Şeylerin Kederi
  • Son İstanbul

  • Timsah Sokak Şiirleri
  • Mezopotamya Üçlemesi
  • Kum Saati
  • Omayra
  • Yazıhane
  • Eteğimdeki Taşlar
  • Soğuk Büfe

  • Güne Söylediklerim
  • Gelecek
  • Harita Metod Defteri
  • Metinler Kitabı
  • Söz Vermiş Şarkılar
  • Yaz Sinemaları
  • Balgifa Mar - Yılan Yastığı

  • Mürekkep Balığı
  • Solak Defterler
  • Bir Kutu Daha
  • Hayat Atölyesi
  • İkinci Hayvan
  • Oyunlar, İntiharlar, Şarkılar
  • Küre

  • Sahtiyan
  • Taziye
  • Kağıt Taş Kumaş
  • Aşk İçin Ne Yazdıysam
  • Dokuz Anahtarlı Kırk Oda
  • Li Rojhilatê Dilê Min - Kalbimin Doğusunda
  • 7 Mühür

  • Şahmeran'ın Bacakları
  • Ulak ile Sadrazam
  • Makas
  • Kağıttan Kaplanlar Masalı
  • Aynalı Pastane
  • Kapan Metin
  • Dumrul ile Azrail

  • Osmanlı'ya Dair Hikayat
  • Murathan'95
  • Çağ Geçitleri
  • Hamamname
  • Aile Albümü
  • Ressamın Sözleşmesi
  • Kum Saati

  • Devam Ağacı
  • Erkekler Yalnızlıklar

Murathan Mungan Alıntıları - Sözleri

  • ben çoktan geldim, o varmış mıdır? (Bazı Yazlar Uzaktan Geçer)
  • İnsan dediğin kainatın her söylediğinin pek azını duyar, birazını sezer, sezdiğininse çoğunu anlamaz. Alıp da o sözü dünyadaki yerine koyamaz. (Hamamname)
  • ve son bir uyarı sana: Ait olmadığın her iki dünyadan da Bir sentez yapmaya kalkma makas değiştirmez son trenler (Metal)
  • Kalbi katildir bazılarının Kimseyi öldürmeseler de... (Solak Defterler)
  • Güzellik, başlı başına bir faşizmdi; Dünyanın en adaletsiz dağıtılan şeylerinden biriydi. (Murathan'95)
  • Durup Baktığında Azalmış zaman demlenmiş kıymet Günde kimi gördün, elde neyi sevdin Ne kaldı sende, neye geçit verdin (Çağ Geçitleri)

  • "Kentlerde,kasabalarda,her yerde,yazarlar yalnız kişilerdir.Her yerde ve her zaman,öyle olmuşlardır." (Yazıhane)
  • “Yitirerek kazanırsın. Kazanmanın başka yolu yoktur.” (Makas)
  • Dünya bir kaybetme yeridir. Her birinin zamanı diğerinin elinde tükenmiştir. (Dokuz Anahtarlı Kırk Oda)
  • Sanki yaşamım durmuş, ancak anımsadıklarımla yaşamamı sürdürebiliyordum. Parçalanmış bir dünya karşısında yüreğimin duyduğu korkuları hiçbir yere sığdıramıyordum. Hiç kimseye anlatamıyordum. Nesnelerin büyütülmüş dünyasında yaşıyordum. (Kırk Oda)
  • ben ne zaman yalnız kaldım, bilmiyorum her zaman yalnızdım, bunu biliyorum (Timsah Sokak Şiirleri)
  • kimsenin kimsesi yok ki herkesin elmasında kendi diş izleri... (Oda, Poster ve Şeylerin Kederi)
  • "İnsan bilmediği şeye el uzatmamalı, el uzatıyorsa bilmeyi göze almalı, bilmeyi göze almak zordur İlyas." (Şahmeran'ın Bacakları)

  • Konuşamıyordum, hiç kimseyle konuşmamıştım. Hiçbir şeyimi, hiç kimseyle... (Son İstanbul)
  • yaşarken ve yazarken yarım kalmış şiirler yarım kaldılar (Mırıldandıklarım)
  • "Ben,mimarlığın gündelik hayatın içinde bir güzellik değeri olarak, bizi ağlatacak kadar hayatımıza sızmasını istiyorum. Sonuçta, hepimiz evlerden çocukluğumuzu geri isteriz." (Soğuk Büfe)
  • "Hafızayı diri tutan adalettir. " (Hayat Atölyesi)
  • "Gelecek", ümidimiz, sanımız olabilir, ama gerçeğimiz olamaz. (Küre)
  • her ülkenin anaları vardır. bunlar ki esirgeyendir, koruyandır. dağlardır. mardin kal'asının alnına düşen leke, -dağlardan izinsiz, nurdan murakıp- güneşten hükümsüz dört kanadını salıp dört yöne ve arsız dönüp duran dev bir çelik aygıt bakıp utancından ışımayan geceye kini usul bir mayın gibi bırakıp çekilirse, yanlıştır hüzün. yanlıştır yas. (Balgifa Mar - Yılan Yastığı)
  • Hayat, bazılarına mutsuz olmakla, duygusuz olmak arasında bir tercih hakkı tanır, daha fazlasını değil. (Yüksek Topuklar)