Onlar da İnsandı - Cengiz Dağcı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Onlar da İnsandı kimin eseri? Onlar da İnsandı kitabının yazarı kimdir? Onlar da İnsandı konusu ve anafikri nedir? Onlar da İnsandı kitabı ne anlatıyor? Onlar da İnsandı PDF indirme linki var mı? Onlar da İnsandı kitabının yazarı Cengiz Dağcı kimdir? İşte Onlar da İnsandı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Cengiz Dağcı

Yayın Evi: Ötüken Neşriyat

İSBN: 9789754370041

Sayfa Sayısı: 494

Onlar da İnsandı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Bu roman, Cengiz Dağcı'nun mutlu ilk çocukluk günlerinin geçtiği, Kırım'ın Kızıltaş köyü hayatının bir destanıdır. Bekir de, ineği Macik de, köyde herkes kendi işinde gücünde ve mutludur. Sonra köye Ivan gelir; ona acıyarak yanlarına alır, işlerini gördürürler. Ancak Ivan daha sonra gelecek olan felaketlerin simgesi gibidir.

Ruslar Kızıltaş'a yol yaparlar; yol yakınlaştıkça köyün huzuru bozulur, hırsızlıklar artar, kapılara kilit vurulur olur. Sonunda Kolhoz kurmak üzere köye gelirler. Topraklarından kopmak istemeyenler dövüşürler; ama, akibetleri ölüm ya da sürgündür. Köyün boşaltılan evlerine Ruslar yerleştirilir. Kızıltaş köyü artık tükenmiş bir köy, terkedilmiş bir tarla gibidir. Romanın adı, ayni zamanda bitiş cümlesidir.

Bu romanın hüzünlü hikâyesini okuduktan sonra, Kırım'a gidenler Ayı Dağı'nı ve Kızıltaş bağlarını görmeden dönmek istemezler..."

(Tanıtım Yazısından)

Onlar da İnsandı Alıntıları - Sözleri

  • “Mübarek toprak, senin güneşinin altında, her şeyin güzel olur, insanların da…”
  • “Kadınız, ama biz de ölümden korkmayız! “
  • Hayatta kopmuş, kırılmış genç gönlünü tekrar hayata bağlamaya çalıştı.
  • Dışarda hayat, dünya büsbütün sönmüş gibiydi.
  • “Kalbini gözlerinde görüyorum ben, gözlerine bakınca.”
  • Tanrı gelir insana yardıma daima.
  • Buramda bir şey var Bekir! Başıma vuruyor, vallahi ben öleceğim. Ya ölecek ya da delireceğim.
  • Kalbini gözlerinde görüyorum ben, gözlerine bakınca. Onun bakışında merhamet var.
  • 'Hoştu akşamlar; akşamlarda insanları kendine çeken, dertleri, yorgunlukları, kasvetleri unutturan bir kuvvet, tatlı bir boşluk vardı; akşamlar gecenin gözleri gibiydi; her yeri görüyor, her yere uzanıyor, her yere dalıyorlardı.'
  • “Kalbinde uzun zamandan beri uyuklayan şey, şimdi böyle ansızın neden uyanmıştı? Niçin böyle geç uyanmıştı? “
  • Sırdaş aramak, sırrı yaymak içindir.
  • Bir merhabaya hasret kaldık, onu da veren yok.
  • Her kazancın bir zararı vardır.
  • "Düşünceleriyle birbirlerinden uzak oldukları kadar, birbirlerine yakınlar da!"
  • "Hayatta kopmuş, kırılmış genç gönlünü tekrar hayata bağlamaya çalıştı." (Ama çok zor kendini bağlaması)

Onlar da İnsandı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

69 Yıllık Memleket Hasreti: Kitabın içeriği kadar yazarın kısa bir özgeçmişinden bahsetmenin doğru olacağını düşünüyorum. Cengiz Dağcı Kırım Tatarı roman yazarı. (Gurzuf 1919-2011 Londra) Çocukluğu Kızıltaş (Kırım) köyünde geçti. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken II. Dünya Savaşı çıktı. 1941`de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığındı. 1946 Ekiminde eşi ve kızıyla birlikte önce Edinburgh'a geldi. 1947 yılı başında Londra'ya geçti. 1974 yılında Londra'da Wimbledon yakınlarındaki Southfields'e yerleşti ve vatanından ayrıldığından bu yana hiç Kırım'a gitmedi. Cengiz Dağcı, Türkiye'ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye Türkçesi ile yazmış, kitaplarının ilk redaksiyonunu da şair Ziya Osman Saba yapmıştır. Türkiye'de yayınlanan eserleri sayesinde Türkiye'de birçok insan Kırım’ı ve Kırım Tatarları'nın yaşantılarını öğrenmiş oldu. Eserlerinde Kırım Türklerinin Rusların zulmü altındaki hayatını anlatır. (Stalin dönemi) Hüzünlü bir üslûbu vardır. Öğrencilerin okullarda sadece ders almak dışında, oyun oynamasından yanadır. Cengiz Dağcı, 22 Eylül 2011 Perşembe günü saat 12.30 sularında Sauthfields'teki evinde vefat etti. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun girişimleri ile Türkiye'den katılan kalabalık bir topluluk tarafından, 2 Ekim 2011 Pazar günü 69 yıldır görmediği Yalta'ya bağlı Kızıltaş köyünde toprağa verildi. Yazar böylece ebedi uykusunu doğduğu topraklarda uyumak imkânına kavuştu Aşağı yukarı Türkiye' den sürgün yemiş nice düşünce suçluları gibi hayatı. Maalesef insanlarımız devlet ile mevcut hükmet arasındaki farkı anlamış değiller tam olarak. Her siyasi ideloji kendi düşmanını yaratır ve eğer bu düşmanlar (düşmanlıkları tartışılır) yüksek perdeden konuşuyorsa ya cezaevini boylar ya öldürülür ya da Cengiz Dağcı gibi sürgün hayatı sürer. Dünyanın her yerinde bu böyledir. E tabi onca mahpusluk, sürgün de memleket hasretini beraberinde getirir. Ya içine atarsın erkenden ölürsün ya da içindekileri mürekkebe dökersin. "Onlar da İnsandı" (!) Kitabın adı, Rus zulmüne uğrayan Türklerin dramına üzülen bir yazarın dış ses olarak bir yorumu olarak geldi fakat aldığım cevap, Hz. Muhammedin Taif' te onu taşlayan insanlar için allahtan taş atanları bağışlamasını istemesiyle aynıydı. Demek ki 69 yıl çekilen memleket hasreti, insanı böyle büyütüyormuş. Rus-köylü savaşı hepimizin malumudur. Aşağı yukarı 5 milyon insan bu savaşta ölmüştür. Savaşın nedenine dair tarihsel bir bakış açısı kazanmak için kısa bir özet geçelim ve bitirelim. Öncelikle şunu belirtmeliyim yeryüzünde gerçek bir komünizm uygulanamamıştır. Zenginlerin çok zengin fakirlerin çok fakir olduğu sisteme kapitalizm denir. Kapitalizmde insanlar otomatik robotlardır. Eşek gibi çalışır patronlarını zengin eder. Kendilerinin hiçbir sosyal hakları yoktur. Haftanın 7 günü ve 12-16 saat arası çalışır ve kazandıkları parayla üretilen ürünleri tüketmekle görevlidir. Kıdem tazminatı, işsizlik fonu, sağlık sigortası, haftasonu tatilleri, 8 saat çalışma süreleri, çocuk işçiliğin yasaklanması, kadınların doğum izinleri v.b. sosyalizm ve komünizmin getirdiği reformlardır. (İngiltere' de sanayi devriminden sonra Avrupa' nın kapitalizmi tam anlamıyla yukarıdaki zor şartlarla destekleniyordu. Kısacası kapitalizm, rekabetçi ve liberal ekonomiyle gelişen fakat sosyal ve hümanizma açısından tam bir felaketti. Diğer yandan sosyalizm&komünizm serbest piyasası olmadığı için teknolojik gelişmeler ağır ilerleyip refah olarak nirvanaya ulaşıyordu. Dipnot: En iyi sistem karma ekonomidir. Gelelim Rusya' ya. Lenin' cim toprak reformu yaptı. Nedir toprak reformu? Ülkede kaç kişiyiz? 100 Kaç birim toprak var? 100 Herkese 1 birim toprak verdim gitti. Ne güzel değil mi? Herkesin ekip biçeceği toprağı oldu. Maalesef o iş öyle olmuyor canlar. 100 birim toprağı ekebilecek nitelikte insan sayısı 30-40 arasında kaldı. (hastalar,yaşlılar,çocuklar, hamileler, çiftçi olmayanlar) Bu da demek oluyor ki 100 birim topraktan %30-40 mahsül alındı ve Rusya da kıtlık baş gösterdi. İnsanlar açlıktan kedi, köpek, sıçan, insan yedi. Evet insan yedi. Gelelim Staline, peki o ne yaptı? Köylüye verilen toprakları geri aldı ve sadece çiftçi olan insanlara toprak verdi. Makineleşmeye geçildi ve sorun çözüldü. Peki size bir soru. Siz dahil herkese 1 daire veriliyor. Aradan yıllar geçiyor ve daireniz elinizden geri alınıyor. Bir anda kiracı oluyorsunuz. Ne hissederdiniz? Evet Köylüler de buna itiraz etti ve Rus-köylü savaşları neticesinde 5 milyon köylü hayatını kaybetti. Lenin' in hatasını düzeltmek 5 milyon insanın ölümüne neden oldu. Toprak reformu iyi bir şeydir fakat herkesi toprak sahibi yapmak kötü bir şeydir. Charles de Gaulle ' nin de dediği gibi politika, politikacılara bırakılmayacak kadar önemli bir konudur. İşte yazarımız Cengiz Dağcı da, Stalin' in köylüden toprakları geri aldığında ortaya çıkan zulmün alegorisini bizlere sunuyor. Son söz olarak memleketine hasret kalmış bir vatanseverin mezarını doğduğu topraklara getiren Ahmet Davutoğlu' na teşekkür ediyorum. Siyasi ideolojisi kim olursa olsun, kimse memleketine hasret bırakılacak kadar kötü değildir. Hele ki bu düşünce suçuyla gerçekleşiyorsa... ~~Kitapla kalın~~ (Naçiz`Hane)

Komalizma! İçten içe komünizme bir ısınamamışlığım vardı ve kitapla beraber daha çok soğudum. Düşüncenin temeli güzel olabilir fakat şuan ki dünyada başarılmayacak, ve hiç başarılmamış. Varı yoğu toprak olan insanlardan nasıl bunu isteyebilirler? Gerçekten insan mıydı bu ruslar? Kitapta olaylar o kadar yakından anlatılmıştı ki her olayı anı anına yaşatılıyor. Dili gayet sade, vurucu alıntıları olan sevdiğim bir eser oldu tavsiye ediyorum herkese:) (ferda)

Onlar da İnsandı PDF indirme linki var mı?

Cengiz Dağcı - Onlar da İnsandı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Onlar da İnsandı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cengiz Dağcı Kimdir?

9 Mart 1919 tarihinde Kırım'ın Yalta şehrinin Gurzuf köyünde doğar. Çocukluğu kıtlık, yoksulluk, Rus emperyalizminin zulmü ve büyük baskılar altında geçer. İlkokulu köyünde, ortaokulu Akmescit'te bitirir. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı çıkar. 1941'de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düşer. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığınır. 1946'da Londra'ya yerleşir. İngiltere'deki hayatı da hiç kolay olmaz; bir taraftan yazarken en vasıfsız ve ağır işlerde çalışmak zorunda kalır.

"Türkçe bana anamın konuştuğu dil" diyerek yazı dili olarak Türkçeyi kabul eder. Türkiye Türkçesindeki ilk kitabı 1956 yılında Varlık Yayınları tarafından yayınlanan Korkunç Yıllar'dır. Yaşar Nabi ile mektuplaşarak tanışan Dağcı, eserlerini de posta yolu ile gönderir. Soğuk savaş şartlarının siyasi etkilerinin hissedilmesi, Sovyetler Birliği'nin sol entelijansiya ile kurduğu ilişkiler ve fikir hayatımızdaki çatlamalar yazarı yalnızlaştırmak üzereyken, Ötüken Yayınevi ile tanışır. Ötüken Yayınevi vasıtasıyla yirmiden fazla kitabı Türk okuyucusuyla buluşturur.

Dağcı Türk edebiyatının büyük yazarları arasındadır. Romanlarında Kırım Türklerinin yaşadığı acıları hüzünlü ama berrak bir üslupla aksettirir. Kitapları yıllarca elden ele dolaşır. Kırımla olan ilgisini hiçbir zaman koparmaz ve Kırım Türklerinin vatanlarına dönüşlerini anlatmayı ihmal etmez. Hatıralarında "Ben yalnızca Kırım'ın yazarı değilim ama Kırım'ın faciasını bütün gerçeği ve içtenliğiyle yalnız ben yazabilirdim" der. Hayatının son yıllarında içerisinde bulunduğu muhitteki karakterleri ele alan hikayeler de yazar.

En büyük destekçisi savaş sırasında Polonya'da tanıştığı ve 1998 yılında kaybettiği kıymetli eşi Regina Hanım olur. Aralarında Yazarlar Birliği'nin ve İlesam'ın yılın yazarı, Türk Ocakları'nın üstün hizmet ödülü de olmak üzere sayısız ödül alır. En son 21.03.2011 tarihinde Marmara Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü tarafından düzenlenen "Türk Dünyasında Zirve Şahsiyetler: Cengiz Dağcı" sempozyumuyla yazarlık macerası ele alındı.

Cengiz Dağcı, 22 Eylül 2011 Perşembe günü saat 12.30 sularında Sauthfields'teki evinde vefat etti. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun girişimleri ile Türkiye'den katılan kalabalık bir topluluk tarafından, 2 Ekim 2011 Pazar günü 69 yıldır görmediği Yalta'ya bağlı Kızıltaş köyünde toprağa verildi. Yazar böylece ebedi uykusunu doğduğu topraklarda uyumak imkânına kavuştu.

Cengiz Dağcı Kitapları - Eserleri

  • Onlar da İnsandı
  • Korkunç Yıllar
  • Yurdunu Kaybeden Adam
  • O Topraklar Bizimdi
  • Badem Dalına Asılı Bebekler
  • Dönüş
  • Ölüm ve Korku Günleri
  • Genç Temuçin
  • Regina
  • Üşüyen Sokak
  • İhtiyar Savaşçı
  • Yoldaşlar
  • Anneme Mektuplar
  • Benim Gibi Biri
  • Biz Beraber Geçtik Bu Yolu
  • Rüyalarda: Ana ve Küçük Alimcan
  • Yansılar 2
  • Bay Markus Burtonun Köpeği
  • Yansılar 1
  • Ben ve İçimdeki Ben
  • Yansılar 3
  • Hatıralarda Cengiz Dağcı
  • Yansılar 4
  • Oy Markus Oy
  • Bay John Marple'in Son Yolculuğu
  • Haluk'un Defterinden ve Londra Mektupları

Cengiz Dağcı Alıntıları - Sözleri

  • Teyze, ben Ramila’yı tanımadan önce de; gördüğüm, düşündüğüm, yaşamış olduğum her şey Ramila’yla ilgiliydi sanırım. (Biz Beraber Geçtik Bu Yolu)
  • 'Hoştu akşamlar; akşamlarda insanları kendine çeken, dertleri, yorgunlukları, kasvetleri unutturan bir kuvvet, tatlı bir boşluk vardı; akşamlar gecenin gözleri gibiydi; her yeri görüyor, her yere uzanıyor, her yere dalıyorlardı.' (Onlar da İnsandı)
  • Gidip ırmağın kıyısındaki taşa oturdum, cebimden üzerinde şiirlerim yazılı iki tabaka kağıdı çıkarıp iki kayık yaptım. (Anneme Mektuplar)
  • -Ama siz ağacı budamıyorsunuz, Selim! Topraktan çıkarıyorsunuz, kökünden kesiyorsunuz. Sen bunu görmüyor anlamıyor musun? Binlerce yıllardan beri bu Toprak da büyümüş, bu toprağa kök salmış ağacı topraktan çıkarıyor, kesiyor, paramparça ediyorsunuz! (O Topraklar Bizimdi)
  • Ramila… Biz beraber geçtik bu yolu. Yolun ucunda kurduğumuz sığınağımızın içerisinde biz beraber bekleyeceğiz sonu. (Biz Beraber Geçtik Bu Yolu)
  • Gözlerinden belliydi, büyük bir kalbi vardı onun. (O Topraklar Bizimdi)
  • Tanrım! Benim halkım nerelerde bırakmadı evlatlarını! .... Yel eskende sallanır ağaç dalları Bizim için haram oldu Kırım yolları (Hatıralarda Cengiz Dağcı)
  • Ben, benden başka bir ben daha taşıyorum kendi içimde. (Yansılar 2)
  • Yurt dediğin en derin aşklardan güçlü... (Regina)
  • Her kazancın bir zararı vardır. (Onlar da İnsandı)
  • Tanrı gelir insana yardıma daima. (Onlar da İnsandı)
  • Hayatta sığınacak tek yerim varsa o da "Hâtıralardır" (VE) (Yurdunu Kaybeden Adam)
  • “Hayatta sığınacak tek yerim varsa o da hatıralardır.” (Yurdunu Kaybeden Adam)
  • Elli yıldır gönlümü sevindiren, yüreğimi acıtan; bazı gecelerde, elimde kalem, masamın başında otururken beni ağlatan Kırım. Bir yara oldu Kırım benim için. Durmadan kanayan bir yara oldu. (Hatıralarda Cengiz Dağcı)
  • Nereye gitse hayat ona sırtını çeviriyordu. Nereye gitse hayat onun için anlamsızlaşıyordu. (O Topraklar Bizimdi)
  • Ölüyü tentenin altına yatırmış, sırtına temiz giysiler giydirmiş; saçlarını da bir güzel taramışlar. Oysa kendileri canlıyken renksiz, pis, âdeta ölü bir hayat yaşadıklarından haberleri yok. (Üşüyen Sokak)
  • Tanrım! N'olursun, dünyaya çocuk vermek isteyen ana babayı sen kendi mihrabının önüne çağır; hayatın ne olduğunu onlara anlat. Herşeyden önce onlara hayatın ne olduğunu duyur, Tanrım! (Ölüm ve Korku Günleri)
  • Ok yayda iken tehlikelidir, Kargun! Oksuz yayla nitersin? Hiç. (Genç Temuçin)
  • ... ölüyorduk en mutlu ölümlerle. (Anneme Mektuplar)
  • Bugünü nasılsa atlatırım. Ama yarın… (Üşüyen Sokak)