Organon 6 - Sofistçe Çürütmeler - Aristoteles Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Organon 6 - Sofistçe Çürütmeler kimin eseri? Organon 6 - Sofistçe Çürütmeler kitabının yazarı kimdir? Organon 6 - Sofistçe Çürütmeler konusu ve anafikri nedir? Organon 6 - Sofistçe Çürütmeler kitabı ne anlatıyor? Organon 6 - Sofistçe Çürütmeler kitabının yazarı Aristoteles kimdir? İşte Organon 6 - Sofistçe Çürütmeler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Aristoteles
Çevirmen: Gurur Sev
Yayın Evi: Pinhan Yayıncılık
İSBN: 9786059460798
Sayfa Sayısı: 128
Organon 6 - Sofistçe Çürütmeler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Sofistçe Çürütmeler, başka bir deyişle Safsatalar Kitabı, Aristoteles'in "Organon" başlığı altında toplanan mantık kitaplarına dahildir. Bu metinde Aristoteles herhangi bir tartışmada çıkarım ya da çürütme gibi görünen ama aslında öyle olmayan akıl yürütmeleri kategorize edip, bunları nedenleriyle ve dayandıkları ilkelerle gösterip, bunlara karşı nasıl hazırlıklı olunabilir, yahut bunlara nasıl yanıt verilebilir, bolca da örnek vererek anlatıyor. Eski Yunancadan ilk kez dilimize çevrilen bu eser, hem kendi başına, hem de Organon'daki yeri bakımından, mantık alanıyla ilgilenen felsefeci ve matematikçiler için, ayrıca herhangi bir tartışmada muhatabın hile yaptığını yahut yanıldığını tespit edebilmek ve/veya ispatlamak isteyen herkes için oldukça önemli bir yere sahip.
Organon 6 - Sofistçe Çürütmeler Alıntıları - Sözleri
- "Sonuçta adlar ve kavramların [logos] çokluğu sınırlı, şeylerin sayısı ise sonsuz."
- "Kimileri için bilge görülmek, bilge olup da öyle görülmemekten daha faydalı olduğuna göre (nitekim sofistçe olan bilge görünmek ama olmamaktır, zaten sofist de bilge görünüp öyle olmamak üzerinden kazanç sağlayandır), açık ki, bu kişiler için gerekli olan bir bilgenin işlerini yapıyor olmak ama yapıyor görülmemekten ziyade yapmadan sanılmaktır. Birebir söylemek gerekirse, her yapıyor bir durumda bilenin işi, bildiği konuda yanılmamak ve yanılanı ifşa edebilmektir. Bunların birinde marifet bir temellendirme [logos] ortaya koyabilmektedir, diğerindeyse yakalayabilmekte."
- ayrıca cevap veren kişi önceden kestirdiği sorularla ilgili olarak peşinen itirazda bulunmalıdır ve itirazını önceden yapmalıdır; zira soran kişiye en iyi bu şekilde karşı çıkacaktır.
- ...münakaşacı olanı sadece görünürde zafer kazanmak için, sofistlere özgü olanı bilgelik görünüşü uğruna vuku bulur; çünkü sofistlerin bilgeliği gerçek değil, sadece görünürde bilgeliktir.
- “Tartışmalarda dört akıl yürütme cinsi vardır: Öğretici [didaktik], eytişimci [diyalektik), deneyici [peirastik] ve didişmeci [eristik]. Didaktik olanlar yanıtlayanın kanılarından değil de her bir öğretinin kendine has ilkelerinden çıkarılanlardır (öğrenenin ikna olması gerekir). Diyalektik olanlar ise yaygın kanılardan çelişkiler çıkaranlar. Peirastik olanlar ise yanıtlayanın kanılarına ve bilgi edinmek isteyenin önceden zorunlu olarak bilmesi gerekenlere dayananlar (ne tarzda, başka bir yerdet belirtmiştik). Eristik olanlar ise yaygın kanı görünen ama aslında olmayan öncüllerden çıkarılan ya da görünürde çıkarılanlardır. Kanıtlayıcı [apodeiktik] olanları Çözümlemeler' de konuşmuştuk, diyalektik ve peirastik olanları da bir başka yerdes. Şimdi de dalaşmacı [agonistik] ve eristik olanlardan konuşalım. Îlkin tartışma sırasında dalaşmacı bir tavır sergileyen ve dostluğu nifaka dönüştürenlerin elde etmek istedikleri nelerdir, onu kavrayalım. Bunlar sayıca beştir: Çürütme, yanlışlama“, paradoks, dil bilgisi hatası? [soloikismos] ve beşincisi, muhatabın gevelemesi (bu ise aynı şeyi tekrar tekrar söylemeye mecbur bırakmaktır). Ya da,
olmasa da, bunların her birini görü- nürde elde etme. En çok tercih ettikleri çürütür görünmektir, ikincisi yanıldığını ispatlama, uçüncüsü onu paradoksa sürükleme, dördüncüsü dil hatası yaptırma (bu ise yanit vereni akıl yürütme sonucu barbar gibi konuşmaya itmektir). Sonuncusu ise aynı şeyi defalarca söyletme.” - Kimleri güzelliklerinden ötürü güzeldir, kimileri ise süslenerek güzel görünürler.
- “Sofistçe çürütmelerden [elegkhos], yani çürütme görünüp de çürütme olmayan safsatalardan [paralogismos] konuşalım, doğal olarak da birincisinden başlayarak. Açık ki bazıları çıkarım [syllogismos], bazıları ise öyle sanıldığı halde çıkarım değil. Tıpkı başka konularda olduğu gibi, akıl yürütmelerde [logos] de, birtakım benzerliklerden ötürü bu böyle olur. Nitekim kimileri iyi huyludur, kimileri ise kabile üyeleri gibi şişinerek ve giyinip kuşanarak iyi görünürler; kimileri güzelliklerinden ötürü güzeldir, kimileri ise süslenerek güzel görünürler. Cansızlar için de böyle; nitekim bazıları hakiki gümüş ve altındır, bazılarıysa değildir ama duyulara öyle görünür, sözgelişi kurşun ve teneke gümüş gibi görünür, sarı renkliler ise altın gibi. Çıkarım ve çürütme de aynı tarzdadır bunların bazıları sağlamdır, bazılarıysa değildir ama deneyimsizliklerinden ötürü kimilerine öyle görünür. Ne de olsa deneyimsizler uzaktan bakanlar gibidirler.”
- demek ki sofistlerin temellendirmelerini çözmek isteyen bir kimse önce çıkarılan sonucun mantıksal olarak doğru olup olmadığını, ardından vargının maddi olarak doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu incelemelidir.
- “Tartışmaya şeylerin kendilerini getirmek diye bir şey söz konusu değildir, ama adlar şeylere karşılık gelsin diye kullanılan simgeler olduğu için, adlardan çıkan sonucun şeyler için de geçerli olduğunu düşünmeye meylederiz - hesap yapanların bilyeler' için düşündükleri gibi. Ama benzerlik yok. Sonuçta adlar ve kavramların [logos] çokluğu sınırlı, şeylerin sayısı ise sonsuz. Öyleyse aynı kavramın [logos] ve tek bir adın birçok şeye işaret etmesi kaçınılmaz. O halde, beriki durumda, bilyeleri hareket ettirmede marifetli olmayanlar bilenler tarafından yanıltılırlar, aynı tarzda, tartışmalarda [logos] da, adların güçleri konusunda deneyimsiz olanlar safsataya düşerler-hem kendileri konuşurken hem de başkalarını dinlerken."
- "Bu, başka başka şeylerin aynı ada sahip olması gibi bir şeydir. Eğer iki soruya tek bir yanıt vermemek gerekiyorsa, açık ki bünyesinde eşadlılık barındıran sorulara da “evet" va da uhavır" dememeli. Zira bu yanıt vermek değil, sadece demektir. Öte yandan, bunun olası sonuçlarını gözden kaçırdıklarından, tartışmacılar bunları bir biçimde yanıt addederler. Dedik ya, çürütme olmadığı halde öyle görülenler vardır, aynı tarzda, çözüm olmadığı halde öyle görülenler de vardır; şimdi de diyoruz ki, bunları bazen, özellikle dalaşmacı tartışmalarda [logos], iki anlamlı sözcüklerle karşılaşıldığında, hakiki çözümlerin yerine geçirmek gerekir. Kanılarımız hakkında “olsun" [estô] diyerek yanıt vermeli, zira bu durumda bir sofist tarafından çürütülme [parekselegkhos] tehlikesi en aza iner. Ama eğer bir paradoks dile getirmeye zorlanırsak, burada yapılacak en iyi şey sonuna bir "sanırım" eklemek, zira bu durumda bir çürütmenin ya da paradoksun söz konusu olduğu düşünülmez. Başlangıçta beklenenin nasıl bir şey olduğu açık olduğuna, her durumda aranan sonuca yakın olan öncüllerin yıkılması gerektiği düşünüldüğüne ve başlangıçta beklenen sonucun örtük olarak içerildiği bazı öncüllerde uzlaşmamak gerektiğine göre, biri ortaya koyduğumuz iddianın [thesis] zorunlu sonucu olarak böyle bir seyi öne sürer ve bunu yanlış yahut paradoks addederse, aynı şeyi söylemeli: Ortaya konan iddialardan zorunlu olarak cıkan sonuçlar zaten o iddiaların kendisine ait gibi görülürler. Dahası, tümel, bir adla değil de bir karşılaştırmayla ele alındığında, sorgulayanın bunu üzerinde anlaşıldığı ya da çürütme çoğu zaman buna bağlı olarak gerçekleşir. Eğer bunlar bertaraf edilirse, sonucun güzelce gosteli belirlenimlere göre ilerlemeli."
- cevap veren kişi, bir soru hakkında farklı görüşler ortaya çıktığı zaman münakaşalı önermenin sözcüklerinde değişiklik yaparsa çürütmeden en kolay şekilde kurtulur. burada onun izlediği yol sofistlerin yöntemi diye telakki edilmez, çünkü hakikatin hangi yanda olduğu açık değildir ve görüşlerin farklılığı sırasında sözcüklerdeki değişiklik onun sözlerini çürütülmez hale getirirken kendisi yanlış bir şey iddia eden biri sayılmaz.
- Kimileri için bilge görülmek, bilge olup da öyle görülmemekten daha faydalı olduğuna göre (nitekim sofistçe olan bilge görünmek ama olmamaktır, zaten sofist de bilge görünüp öyle olmamak üzerinden kazanç sağlayandır), açık ki, bu kişiler için gerekli olan bir bilgenin işlerini yapıyor olmak ama yapıyor görülmemekten ziyade yapmadan yapıyor sanılmaktır.
- Öğrenme isteğinden ötürü soruyormuş gibi yapmak da, muhatabı bir hataya ve paradoksa sürüklemenin temel bir kuralı; zira böylesi bir inceleme saldırıya ortam sağlar.
Organon 6 - Sofistçe Çürütmeler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Skeptizm onların dünyagörüşünün əlaməti idi. Bu, skeptisizm və relyativizmin ilk forması idi. Sofistlərin tarixi xidməti təbiət hadisələrinin rasionalist şərhini, nisbilik doktrinasını inkişaf etdirmək və kəskin sosial problemləri qaldırmaqdır. İnsan məsələsini ilk qaldıranlar sofistlər idi, lakin onların əsas xidməti Sokratın gəlişinə hazırlıq idi. Sofistlərin əsas ideyası hər şeyi tənqid etmək, relativizmi müdafiə etməkdir. Onlar öz biliklərini duyğulara əsaslandırdıqları üçün empirist, ağlın əsası kimi görmədikləri üçün skeptiklər, biliyin qeyri-mümkünlüyünü müdafiə etdikləri üçün nihilistlər oldular. Bununla belə, ən ifrat sofistlərin belə təlimləri təəccüblüdür. Bəzi sofistlər köləliyi və yunanların irqi imtiyazlarını pisləyirdilər. Bəziləri praktiki və mütərəqqi dünyagörüşünün, azlıqların hüquqlarının və adi insanların hüquqlarının müdafiəçiləri idi. Bəlkə də ən əsası, sofistlərin sayəsində fəlsəfə təkcə fizika və metafizika ilə məhdudlaşmadı. Onlar fəlsəfəni etika və siyasətə qədər genişləndirdilər. Romalı Siseronun dediyi kimi, “onlar fəlsəfəni göydən insanların məskəninə endirdilər”. Sofistlərin relyativizmi, skeptisizmi və fərdiyyətçiliyi ciddi etirazlara səbəb oldu. Daha mühafizəkar Yunanlar üçün bu təlimlər ateizm və anarxiyaya gətirib çıxardı. Əgər mütləq həqiqət yoxdursa, yaxşılıq və ədalət yalnız insan istəklərindən asılıdırsa, təkcə dini, əxlaqı, dövləti deyil, cəmiyyəti də qorumaq mümkün deyil. Bu inanc yeni bir fəlsəfi cərəyanın inkişafına səbəb oldu. (Kamal)
Safsatalar literatürünün ilk kitabı. Aristoteles, döneminin (MÖ 300'ler) sofistlerinin yanlış çıkarımlarla tartışmalardan galip ayrıldıklarını görünce, onların yaptıkları çıkarım hatalarını 13 grupta ele almış ve örneklerle açıklamış. Kitabın yarısı Türkçe yarısı da orijinal dilinde yani Eski Yunanca. Orijinal dile sadık kalma amacıyla olacak, çeviriyi okumak epey zor, anlaması dikkat gerektiriyor. Safsatalarla ilgili birkaç kitap okumuş biri olarak, tarihin bu ilk safsatalar kitabını diğer kitaplardan bir ya da birkaçını okuduktan sonra okumanızı tavsiye edebilirim. Yine de safsatalara dair bu ilk kitabı okumamak olmazdı. Her çift sayfada yer alan orijinal metne baktıkça, insan, "Neden dünyada bu kadar çok farklı dil var?" diye üzülmüyor değil :) Eserleri yazıldıkları dilde okumanın zevki paha biçilemez olurdu. (Ferdi Bişkin)
Özellikle aristokrat sınıfın gelecekte toplumu yönetecek olan bireylerine para karşılığı felsepolitik, sosyoekonomik ve toplumbilimi alanlarında dersler veren, nitelikli öğretici sınıfın mensuplarınca, iyi-kötü, ahlak, erdem gibi konularda ortaya koydukları savlara karşı Aristoteles'in bunları çürütmek için başlattığı karşı çıkışın manifestosudur bu kitap. Öyle ki sofistlerin ''söylemeleri muhtemel'' sözlerine ve yorumlara karşı bile nasıl düşünülmesi gerektiğini irdeliyor. ''İnsan herşeyin ölçüsüdür.'' görüşüne karşı (bana göre) çaresiz kalmıştır Aristoteles. Ve kendi felsefesini bile yerle bir edecek olan sofistlere karşı bu denli muhalif çıkışının nedenleri de burada yatmakta. Aristoteles'in bu ayaklanmasına: “Ben sofistlerin çürütmelerinden ve aslında paralojizmden başka bir şey olmayan görünüşte çürütmelerinden söz edeceğim.” diyerek başlar. Buradaki tutumuyla sofistlerin görüşleriyle Aristoteles'in ezberini bozduğunu söyleyebilirim. Sofistler özne bazlı bir felsefeyi savunarak, ''yeni insanı'' ortaya çıkarma gibi bir ideale sahip olduklarından, bilgiye giden yolun akıldan önce duyularla kazanılan bir edim ve insandan insan duyu eşiğinin değiştiği için her bilginin kesinliği tartışılmalıdır dediklerinden oldukça sarsmıştır dönemin dünyasını. öyle görünüyor ki sarsılan sadece dünya olmamış. :) Sınırlı bir zihnin özgür olabileceğini söyleyen biri için kaçınılmaz son elbette bu olacaktı tabi. (Uğur De Molinari)
Kitabın Yazarı Aristoteles Kimdir?
Aristoteles ya da kısaca Aristo (Yunanca: Ἀριστοτέλης Aristotelēs; Eski Yunanca /aristoˈtelɛːs/; Yeni Yunanca /ˌaris̩toˈteʎis̩/)
Antik Yunan filozof. Platon ile Batı düşüncesinin en önemli iki filozofundan biri sayılır. Fizik, gökbilim, ilk felsefe, zooloji, mantık, siyaset ve biyoloji gibi konularda pek çok eser vermiştir.
MÖ 384 veya 385'te, günümüzde Athos tepesi olarak adlandırılan tepenin yakınlarında ufak bir Makedonya kenti olan Stageira'da, Makedonya kralı II. Amyntas'ın (Philippos'un babası) hekimi olan Nikomakhos'un oğlu olarak dünyaya gelir. MÖ 367 veya 366 'da 17 yaşında Platon'un Atina'daki akademisine (Akademeia) girmesiyle Platon'un en parlak çömezlerinden biri olur. Tütör yahut yardımcı hoca olarak çalıştığı dönemde, okuma tutkusuyla tanınır; (Platon, belki de bir tür tenezzülle, ona "okuyucu" lâkabını takar) Daha sonraları Akademia'daki öğretime kendisi de katkıda bulunur: kimi zaman Platoncu savları rakip Isokratos okuluna karşı savunmak için geliştiren, hatta zaman zaman da Evdamos ya da Can üzerine (Peri tes Psykhes) yazılarında olduğu gibi, bu tezleri büyükseyen diyaloglar yazar. Gryllos yahut Retorik üzerine Aristoteles'in diyalog yazarlığı dönemine aittir.
Platon MÖ 347'de öldüğünde, Akademeia'nın başına ardılı olarak Spevsippos'u atamıştır. Antik Çağ'dan itibaren yaşamöyküsü yazarları -herhalde kötücüllüklerinden- Platon'un bu seçiminde Aristoteles'in Akademeia'yı terk etmesinin asıl nedenini görüyorlar. Aristoteles'in en azından Spevsippos'a karşı kalıcı bir garez duyduğunu biliyoruz. Aynı yıl, belki de ustasının teşvikiyle, Ksenokratos ve Theophrastos ile bugün Biga Yarımadası olarak anılan Troas bölgesindeki Assos kentine gönderilir. Orada Tiran Atarnevs'li Hermias'ın siyasî danışmanı ve dostu olur. Aynı esnada, özgünlüğünü daha o zamandan belli eden bir okul kurar. Bu okuldaki girişimleri arasında yaşambilim üzerine çalışmaları yer alır. 345-344 yıllarında, belki de Theophrastos'un daveti üzerine, komşu Lesbos (Midilli) adasının Doğu kıyısındaki Mytilene (Midilli) kentine varır. 343'te Pella'daki (Bugün Ayii Apostili) Kral Makedonyalı Philippos'un sarayına, oğlu İskender'in eğitimini üstlenmek üzere çağırılır. 341 yılında Perslerin eline düşen Hermias'ın feci sonunu Pella'da öğrenir, anısına bir ağıt düzer. Gerek Pella'da ikamet ettiği sekiz senelik dönem, gerek eğitmenlik vazifesinin içeriği hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz. Philippos'un ölümüyle M.Ö. 335 İskender tahta oturur. Aristoteles Atina'ya dönüp Akademeia'ya rakip olarak Lykeion'u, ya da diğer adıyla Peripatos 'u (öğrencileriyle içinde dolaşarak tartıştıkları bir tür çevresi sütunlarla çevrili avlu ya da galeri) kurar. Lykeion'lulara verilen Peripatetikoi adı buradan geliyor. Burada on iki sene ders verir. M.Ö. 323'te Büyük İskender'in bir Asya seferi esnasında ölmesi üzerine Atina'da Makedon karşıtı bir tepki dalgası peydah olduğu vakit, aslında Makedonculuk zannı taşıyan Aristoteles'e karşı, dine saygısızlık davası açılması söz konusu olur. Bir ölümlüyü -Hermias'ı- anısına bir ilâhi yazarak ölümsüzleştirmekle itham edilir. Bunun üzerine Aristoteles, Sokrates'in yazgısını paylaşmak yerine Atina'yı terk etmeyi seçer: kendi deyişiyle, Atinalılar'a "felsefeye karşı ikinci bir suç işlemeleri" fırsatını tanımak istemez. Annesinin memleketi olan Eğriboz (Evboia) adasındaki Helke'ye Khalkis sığınır. Ertesi yıl M.Ö. 322'de, altmış üç yaşında hayatını kaybeder.
Aristoteles Kitapları - Eserleri
- Poetika
- Atinalıların Devleti
- Nikomakhos'a Etik
- Politika
- Retorik
- Metafizik
- Organon 1 - Kategoryalar
- Hayatı Her Gün Yeni Baştan Keşfetmek
- Ruh Üzerine
- Hayvanların Hareketleri Üzerine
- Fizik
- İkinci Çözümlemeler
- Ekonomi
- Organon 2 - Önerme
- Organon 6 - Sofistçe Çürütmeler
- Oluş ve Bozuluş
- Magna Moralia
- Eudemos'a Etik
- Gökyüzü Üzerine
- Organon 3 - Birinci Analitikler
- Yorum Üzerine
- Doğa Bilimleri Üzerine
- Aristoteles Eğitim Üzerine
- Felsefe Yapmaya Çağrı Protreptikos
- Organon - Topikler
- Theta
- Felsefeye Çağrı
- Protreptikos - Evren Üstüne
- Problemeta Physica
- Politics & Constituion of the Athens
- Poetika
Aristoteles Alıntıları - Sözleri
- Resimlere bakmaktan hoşlanırız; çünkü onlara bakarken öğrenebiliriz. (Poetika)
- "...Gerçi kendi başına gökyüzü olmakla bu gökyüzü olmak birbirinden farklıdır." (Gökyüzü Üzerine)
- Bütün nimetlere fazlasıyla doymuş olan sizler yüreğinizdeki taşkınlığı dizginleyerek kibrinize gem vurun. (Atinalıların Devleti)
- eğer hakikati hakikat olduğu için ararsak ulaşırız. (Protreptikos - Evren Üstüne)
- İlkin ismin ve fiilin, sonra inkar ve tasdikin, önerme ve sözün ne olduğunu ortaya koymak gerekir. Sesin çıkardığı sadalar ruh hallerinin işaretleridir. Yazılmış kelimeler sesin çıkardığı kelimelerin işaretleridir. Yazı her insanda (bir olmadığı gibi, konuşulan kelimeler de bir değildir; her ne kadar bu deyimlerin doğrudan doğruya işaretleri oldukları ruh halleri herkeste bir ise de; tıpkı bu hallerin, hayalleri oldukları şeylerin aynı oldukları gibi. (Organon 2 - Önerme)
- Mutluluk nedir? Bilgili insanlar ve çoğunluk bu konuda aynı görüşte değil. Buna göre zenginlik ya da haz gibi şeyler mutluluktur. Bazen mutluluk duruma göre değişir, Örneğin hastayken sağlık fakirken zenginlik, bilgisizken bilmek ya da bizden daha iyi durumda olanlar mutlu olarak düşünürler. (Nikomakhos'a Etik)
- Gerçekte, biz tartışmada iki şeyin aynı veya ayrı olduklarını ortaya koyabilirsek, aynı tarzda tarifler için de bol bol deliller bulmaya muktedir olacağız. Böylece nesnelerin özdeş olmadıklarını gösterdik mi, tarifi yok etmiş olacağız. Bununla beraber şimdi koyduğumuz kaide için karşılıklılık bulunmadığını kaydedelim. Çünkü tarifi teşkil etmek için iki nesnenin özdeşliğini ispat etmek yetmez, halbuki tarifi yok etmek için bu özdeşliğin bulunmadığını ispat etmek yeter. (Organon - Topikler)
- Var olan bütün şeylerden bazıları hiçbir başka şey hakkında doğrulukla bütüncül olarak tasdik edilmeyecek bir tabiattadırlar (sözgelimi Kleon ve Kallias, başka deyişle ferdî olan ve duyulabilen); halbuki başka şeyler o şey hakkında tasdik edilebilirler (çünkü bu ferdî şeylerden her biri hem insandır, hem de hayvan); daha başka şeyler de başka şeyler hakkında tasdik edilirler, halbuki onlar hakkında, önce olan hiç bir şey tasdik edilmez; nihayet daha başkaları da daha başkaları, başkaları da onları kendileri hakkında tasdik edilirler, sözgelimi, insan, Kallias hakkında, hayvan da insan hakkında. (Organon 3 - Birinci Analitikler)
- Zaman vardır, ama ancak devinim varsa, çünkü zaman yalnızca devinimin ölçüsüdür. (Gökyüzü Üzerine)
- Birçok olayın olasılığa aykırı gerçekleşmesi olası bir şeydir. (Poetika)
- Bize kötü olan şeyi yaptıran hazdır ve bizi doğru olandan uzak tutan acıdır. (Aristoteles Eğitim Üzerine)
- "Eylemse, zamanı da imleyen, parçası ayrı olarak hiçbir şey imlemeyendir." (Yorum Üzerine)
- "Her şeyi kendi anlayan iyidir, doğruyla ikna edilen de iyidir, hem kendi anlamayıp hem de başkasını dinlemeyen boş insandır."* (Nikomakhos'a Etik)
- Söz edilebilir bence. Peki her birinin iyileri acaba onun uğruna yaptığımız şey mi? Yani hekimlikte iyilik sağlıkken, askerlikte başarı, mimarlıkta ev ya da başka şeyler; iyi için amaca göre farklı şeylerden söz edebilir miyiz ? (Nikomakhos'a Etik)
- Bir kentte kadınların durumu iyi bir şekilde düzenlenmediyse, o kentin yarısı için iyi bir anayasa yok demektir. (Politika)
- ... senin için küçük bir şey ama benim için büyük. (Eudemos'a Etik)
- Hiçbir şey sevgiye alışkanlıkların olmasından daha çok Zarar veremez. (Ekonomi)
- "...Zira kimilerinin dediğine göre, başkanın başkayla karışması imkânsızmış, çünkü karışmanın ardından var ve başkalaşmamış olmalarından ötürü, o an daha önce olduğundan daha karışmış değillermiş, hatta benzer durumdaymışlar, ikisinden biri bozulsaymış, bu karışmak olmazmış, biri var biri yok olurmuş, karışım ise benzer durumdaki şeylerin karışımıymış.İki şey birleştiğinde karışanların her biri bozulmuşsa, yine aynıymış, çünkü bütünüyle var olmayanlara 'karışanlar' denemezmiş. (Oluş ve Bozuluş)
- Yaşlı bir adama şöyle bir göz verseler genç biri gibi görmeye başlar. Dolayısıyla yaşlılık, ruhun değil, ruhu olanın maruz kaldığı bir şey. Sarhoşlukta ve hastalıklarda olduğu gibi. İçeride başka bir şeyler bozulunca akletme ve temaşa etme de zayıflar, oysa kendisi hiçbir özelliğe ya da etkilenime sahip olmayan bir şeydir. (Ruh Üzerine)
- Bilgelerin şu deyimi tanrısaldır: "Ruhun cezasını çekmesi gerekmektedir ve bizler ne olduğu bilinmez büyük suçların cezası içinde yaşamaktayız." (Felsefe Yapmaya Çağrı Protreptikos)