Ortaçağ 1 - Umberto Eco Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ortaçağ 1 kimin eseri? Ortaçağ 1 kitabının yazarı kimdir? Ortaçağ 1 konusu ve anafikri nedir? Ortaçağ 1 kitabı ne anlatıyor? Ortaçağ 1 kitabının yazarı Umberto Eco kimdir? İşte Ortaçağ 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Umberto Eco
Çevirmen: Leyla Tonguç Basmacı
Orijinal Adı: II Medioevo - Barbari, Cristani Musulmani
Yayın Evi: Alfa Yayıncılık
İSBN: 9786051066233
Sayfa Sayısı: 940
Ortaçağ 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
476 yılında Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşüyle birlikte antik dünyanın sonu gelirken Barbar halkların yeni aidiyetler oluşturması, Hıristiyanlığın yayılması ve Müslümanlıkla kurduğu karmaşık ilişkiler neticesinde Avrupa'nın çerçevesi de tekrar çizilmeye başlar.
Umberto Eco bu kitapta, farklı disiplinlerde ortaçağ üzerine uzmanlaşmış isimlerle işbirliği yaparak; okuyucusunu sanat, tarih, edebiyat, müzik, felsefe, bilim ve teknik gibi başlıklar altında Avrupa uygarlığının söz konusu dönemdeki hikayesine doğru yolculuğa çıkarıyor.
Kitap, Umberto Eco’nun ortaçağın ne olduğunu ya da kendi deyişiyle öncelikle ne olmadığını anlatan giriş yazısıyla başlıyor ve böylelikle kitaptan nasıl yararlanılması gerektiğinin ipuçlarını veriyor. Bu yazıda ortaçağın başlangıç ve bitim tarihlerini de tartışan Eco, dönemin yaygın kabuller (476-1492 yılları) itibarıyla en az 1016 yılı kapsadığını belirtiyor. Girişi izleyen bölümler klasik ansiklopedi formatında düzenlenmiş değil. ‘Tarih’ başlıklı ilk ana bölümde Laura Barletta’nın ‘Giriş’ başlıklı yazısını Filippo Carla, Paquale Rosafio, Massimo Pontesilli gibi önemli yazarların dönem anlatımları izliyor.
İkinci ana bölüm olan ‘Ekonomi ve Toplum’da kentler, ekonomi modelleri, ormanlar, evcil ve yabani hayvanlar, imalat ve loncalar, ticaret ve ulaşım yolları, limanlar, para, aristokrasiler, yoksullar, hacılar, yardım sistemi, din, savaş ve toplum, kadınlar, gündelik hayat ayrı bölümler halinde farklı yazarlar tarafından ele alınıyor. Üçüncü ana bölüm, Umberto Eco’nun giriş yazısıyla başlayan ‘Felsefe’, dördüncü ana bölüm ‘Bilim ve Teknik’, beşinci ana bölüm olan ‘Edebiyat ve Tiyatro’ kapsamlı biçimde işleniyor.
Bunu; kentleri, mimariyi ve plastik sanatları da kapsayan ‘Görsel Sanatlar’ ve dansın dahil edildiği ‘Müzik’ izliyor.
“Ortaçağ Roma İmparatorluğu'nun dağılma döneminde başlayıp, tutkal görevi gören Hıristiyanlığın yardımıyla, Latin kültürünü, imparatorluğu yavaş yavaş istila eden halkların kültürüyle birleştirerek; uluslarıyla, konuşmaya devam ettiğimiz dilleriyle vedeğişimlerden ve devrimlerden sonra bile olsa bizim olmaya devam eden kurumlarıyla günümüzde Avrupa dediğimiz yere hayat veren dönemdir” diyen Eco’nun okuyucusuyla söyleşircesine tutturduğu dili ve üslubu Leyla Tonguç Basmacı’nın çevirisiyle Ortaçağ’ı hem önemli bir başvuru kaynağı hem de keyifli bir tarih okuma deneyimine dönüştürüyor.
Ortaçağ 1 Alıntıları - Sözleri
- Kitaplardan fazlasını ormanlarda bulacaksın . Ağaçlarla kayalar hiçbir öğretmenin söylemeyeceği şeyleri öğretecektir .
- Kitaplardan daha fazlasını ormanlarda bulacaksın.
- I. yüzyılın sonunda, 60 yılından itibaren hazırlanmış olan tama daha eski ve artık kaybolmuş kaynaklara atıfta bulunan) Markos, Matta, Luka ve Yuhanna İncillerine özel bir önem verilmeye başlanır ve bunlar daha sonra Kanonik Yeni Ahit metnine dahil edilir
- Gökyüzündeki bulutlar gök gürültüsü gibi bir sesle yeryüzünde Tanrı'nın evinin inşa edildiğini ilan ederken bataklıktaki bir kaç kurbağa , tek Hristiyan biziz , diye bağırıyorlar .
- İyilikten , dolayısıyla da Tanrı'dan uzaklaşan kötüler mutluluğa erişememekle kalmaz , var olmayan bir şeye kendilerini adar ve sonuçta insani durumlarını ve kendi benliklerini kaybeder .
- Seçme özgürlüğü o derece paha biçilmez bir değere sahiptir ki, çelişkili bir şekilde, kötülük yapabilmek bile iyi bir şeydir ("hoc quoque ipsum, quod etiam malafacere possumus, bonum est").
- Ortaçağ insanları anlamlarla, atıflarla, üst anlatılarla dolu, Tanrı'nın her yerde göründüğü, doğal dünyasında simgesel bir dilin konuşulduğu, aslanların sadece aslan olmadığı, cevizlerin sadece ceviz olmadığı, hipografilerin aslanlar kadar gerçek olduğu bir dünyada yaşıyorlardı.
- Christus, bir marangozun, adı İsa olan alçakgönüllü oğlu, Yahya'nın onu vaftiz ettiği anda gökyüzünden inip gelen, ona çarmıha gerildiği Golgota'ya kadar rehberlik eden ve son nefesini verdiği anda onu terk eden bir tanrıdır (eone) ve gizli öğretileri az sayıdaki müride aktarılmalıdır.
- I. Theodosius (y. 347-395) tarafından 380 tarihli Thessaloniki Emirnamesinde Ortodoks inancının temsilcisi olarak belirlenen Papa Damasus (y. 304-384), iktidarlar arasında aracılık yaparak ve diplomatik faaliyetler yürüterek "Papalık politikasını" ilk başlatandır.
- Umut vardır, çünkü Vahiy nihai kurtuluş sözü verir. Hem resmi kilise içindekiler hem de kilisenin katledip mücadele edeceği birlikleri oluşturmak için kiliseye karşı olanlar, dünyevi seçilmişlerden oluşan, tanıdık bir dünyevi cemaat sözü verir. Korku vardır, çünkü tarihin nihai çözümüne giden yol, meçhul ve korkunç olaylarla doludur (ve Vaftizci Yahya o korkunç olayların hiçbirini bizden esirgemez)
- Hıristiyanlık tarihinde kitapların yakılmasından ilk olarak, Aziz Paulus'un Efes'e yaptığı ziyaretin anlatıldığı Elçilerin İşleri'nde (19:19) söz edilir ve söz konusu kitapların, yüksek ticari değere sahip sihir kitapları olduğu belirtilir
- Sokrates öncesi bazı filozoflar dışında Yunanlar dünyanın yuvarlak olduğunu, buna mistik-matematiksel nedenlerden dolayı inanan Pythagoras'tan beri bilirdi.
- Müslümanların Endülüs'te 800 yıldan uzun süren varlığından geriye kalan değerli miras sadece Avrupa kültürüne yaptığı katkı değildir, çünkü eski Mısır, Yahudi, Suriye, Yunan, Pers ve Hint bilgi birikiminden kaynaklanan son derece değerli ve unutulup gitmiş olan teknolojik ve entelektüel keşifler Müslümanlar tarafından aktarılarak Rönesansı da büyük ölçüde etkileyecektir.
- Pelagius'a göre ilk günah, sadece onu işleyen Âdem'in günahıdır; ondan sonra gelen insanoğlu masumdur, dolayısıyla vaftiz olmak insanı işlemediği bir günahtan arındırmaz, sadece Hıristiyan toplumuna girişini onaylar.
- Ortaçağ insanı konuşan bir dünyada yaşar. Ve Tanrı'nın sözlerini bir yaprağın hışırtısında bile duymaya hazırdır.
Ortaçağ 1 İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Editörlüğünü Umberto Eco'nun yaptığı, birbirinden iyi yazarların hem düşünceleri hem de belgeler ile katkı sağladıkları ansiklopedi niteliğinde bir kitap okudum.. Hakkını verip vermediğimi bilmiyorum şimdilik, ilerleyen dönemde belgesellerle ve araştırmalarla destekleyince göreceğim sonucu. Belirli bir konu olmadığından, incelemede de tek bir konudan bahsetmeyeceğim. Kitap nelere değinmiş, hangi konular mevcut kısaca bundan bahsedeceğim. 960 sayfalık bir kitap nasıl incelenir onu da bilmiyorum gerçi :D Ortaçağ hakkında çok bilgim olduğunu düşünerek başladığım eseri, o kadar az şey biliyormuşum ki diyerek bitirdim. Kitap resmen beni mahvetti :D Bu yüzden Eco'nun da dediği gibi "Zihninizi boşaltın" ve okumaya öyle başlayın Ortaçağ'ı! Kitap genel olarak ortaçağın ne olduğundan değil ne olmadığından bahsederek ilerliyor. Hatta öyle bir giriş yapılmış ki kitabın önünde eğilmek istedim :D Barbarlar, kilise, hristiyanlık, papa, roma imparatorluğu, müslümanlığın yayılışı, hicret ve daha nice konu gayet anlaşılır bir şekilde ve belgelerle gözler önüne seriliyor. Eco ve yazarlar; herkesin bildiğini sandığı ancak yanlışlarla dolu ortaçağ anlayışını yıkıyor, yerine yüzyıllar toplamı olan ve yaşanan gelişmelerle insanlığı etkisi altına alan bir çağ inşa ediyor. Ekonomi, tarih, toplum, felsefe, görsel sanatlar, müzik, bilim ve teknik ana başlıklarından oluşan eser, uzun soluklu bir serüven sunuyor okuyucuya. Ortaçağda elyazmalarına ulaşmak uğruna kilometreler süren yolculuklardan, bilginin her türlüsü için yapılan fedakarlıklardan da bahseliyor kitapta. Müslümanlık, göç ve islamiyet ile ilgili çok farklı bilgiler bulmak mümkündü eserde ve çoğu da tarihlerle desteklenmişti. Bu konuda çok fazla bilgi bulabileceğimi düşünmemiştim başlarken, bu da beni fazlasıyla şaşırttı.. Halifeler, islamiyetin yayılması için yapılan savaşlar gibi konu başlıkları da hayli özenle hazırlanan yazılarla desteklenmişti. Yazarlar; krallık, papa, şairler ve zengin sınıfına değinirken; fakir sınıfı ile yaptıkları ibadetleri de unutmuyor ve uzun uzun anlatıyor. Ortaçağdan günümüze gelen icatlar, yazılan şiirler ve kitaplar, bestelenen müzikler de önemli bir yer tutuyor eserde. Hatta müzik üzerine yazarken pagan eserlerinden, tek ve çok sesli kutsal müziğin başlangıcından, kilise ve imparatorlukta müziğin yerinden, ilahilerden ve mezmurlardan da büyük bir titizlikle bahsediliyor. Bu çağdaki Tanrı ve din anlayışı, ibadetlere verilen önem, kiliseye olan saygı, imparatorluğun yıkılışı ve papanın ortaçağdaki yeri hakkında da başka yerlerde bulamayacağım bilgiler öğrendim okurken. Sayfa sayısı fazlaydı evet. Ancak kitaptaki tek bir cümle bile boşa yazılmış değildi. Toplamda 3813 sayfa olan dört ciltlik bir set Ortaçağ. İlber Ortaylı'nın da önerdiği kitaplar arasında. Ortaçağı, bu dönemde tarihin kaçınılmaz değişimini merak eden, tarafsız bir bakış açısı ile okumak isteyen herkese önerimdir.. (fazi)
nerden nereye geldik: okunması oldukça zor bir kitap. öncelikle dini ,siyasi vede sanatın tarihi gelişimini detaylarıyla anlatan. ben e reader da text te okudum 1644 sayfa. öncelikle ortaçağ avrupasının gelişimini merak edenler içim ideal. şöyle özetlenebilir bu günkü avrupanın tohumlarınınn nasıl atıldığının özeti. benim en çok ilgimi çeken konu : düzenli eğitimin manastırlarda başlanması ve kralların sahip çıkması ve destek vermesi. müziğin ve resim in kilise nin içinde Doğuşu ve büyümesi daha sonra topluma mal oluşu.,başka bir ayrıntı aslındabiz ortaçağı hep karanlık olarak biliriz. dönüşüm ve değişim çok sancılı olmuş insanlık cehaletin kurbanı olmuştur. bugün bizim için en acı olanı: bilgiyi reddeden büyük bir çoğunluğun yaşadığı bir ülkede orta çağı anlamak ve anlatabilmek. bugün insanlığın elindeki imkanlarla, orta çağda yaşayan insanlar ile kıyaslarsak biz nasıl bir çağda yaşıyoruz. (Hakan Komut)
Umberto Eco farkı diyorum, Ortaçağ sosyal tarihi için en önemli başvuru kaynağı bence. Ortaçağ’a ilgi duyan herkesin ve özellikle tarih öğrenci ve öğretmenlerinin muhakkak okuması gereken bir kitap. Aslında hep ‘karanlık’ diye öğrendiğimiz ortaçağın, aslında ne kadar aydınlık olduğunu görüyorsunuz kitabı okuyunca, çok keyifle okudum. (Hulya İnci)
Ortaçağ 1 PDF indirme linki var mı?
Umberto Eco - Ortaçağ 1 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ortaçağ 1 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Umberto Eco Kimdir?
Umberto Eco (d. 5 Ocak 1932, Alessandria), İtalyan bilim adamı, yazar, edebiyatçı, eleştirmen ve düşünür. Takma ismi Dedalus'tur.
Dünya kamuoyunun gündemine Gülün Adı ve Foucault Sarkacı gibi romanlarıyla giren İtalyan yazar, aynı zamanda Orta Çağ estetiği ve göstergebilim dalının ustalarındandır. Eco, 1971'den bu yana Bologna Üniversitesi'nde profesör olarak çalışmaktadır ve yapısalcılık sonrası göstergebilim gelişmelerine önemli katkılarıyla tanınmaktadır. Eco, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Thomasçılık akımı ve bu akımın estetik anlayışı üzerine yaptı. Tarihçi, filozof, Orta Çağ uzmanı, James Joyce üzerine derin araştırmalar yapmış bir yazar. Yazarın ilk romanı Gülün Adı 1980'de yayımlandı. 1962'de Torino Üniversitesi'nde doçent, 1969'da ise Floransa Üniversitesi'nde görsel iletişim dalında profesör oldu. 1971'de Bologna Üniversitesi'ne geçti ve 1975 yılında bu üniversitenin Gösteri ve İletişim Bilimleri Enstitüsü'nün başına getirildi.
Eco'nun çalışmaları 1960'ların ortasından itibaren avantgarde yapıtlara, kitle kültürüne yönelmiştir. Son dönemlerde ise, güncel olay ve olguları da ele alan çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar arasında edebiyat eleştirileri, tarih ve iletişim yazıları önemli bir yer tutmaktadır. Eco özellikle tarih bilgisiyle süslediği eserlerinde tam bir ustalık gösterir. Özellikle Baudolino adlı eserinde Bizans ve IV. Haçlı Seferi hakkındaki anlatılar sürükleyicidir.
Roland Barthes'tan sonra, "ayrıntıların anlamı" ya da "ayrıntıların sosyolojisi" adı verilen bir anlayışın önemli köşe taşlarından birisi olan Umberto Eco'nun pek çok eseri Türkiye'de yayınlandı.
Kasım 2005 ve Haziran 2008 tarihlerinde ABD'den Foreign Policy ve İngiltere'den Prospect dergilerinin internet üzerinden okuyucu anketleri ile oluşturduğu Dünyanın ilk 100 entellektüeli listelerinde, 2005 yılında 2., 2008 yılında 14. sırada yer almıştır.
Umberto Eco Kitapları - Eserleri
- Gülün Adı
- Foucault Sarkacı
- Sıfır Sayı
- Prag Mezarlığı
- Baudolino
- Beş Ahlak Yazısı
- Tez Nasıl Yazılır?
- Yanlış Okumalar
- Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın
- Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti
- Önceki Günün Adası
- Yorum ve Aşırı Yorum
- Somon Balığıyla Yolculuk
- Ortaçağ'ı Düşlemek
- Cecü'nün Yer Cüceleri
- Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi
- Günlük Yaşamdan Sanata
- Düşman Yaratmak
- Genç Bir Romancının İtirafları
- Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik
- Çirkinliğin Tarihi
- Ortaçağ 1
- Güzelliğin Tarihi
- Felsefe Tarihi-1
- Budalalıktan Deliliğe
- Antik Yunan
- Açık Yapıt
- Edebiyata Dair
- Ortaçağ 2
- Antik Yakındoğu
- Efsanevi Yerlerin Tarihi
- Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı
- Popüler Roman Kahramanları
- Ortaçağ 4
- İnanç ya da İnançsızlık
- Devlerin Omuzlarında Milano Dersleri
- Yengeç Adımlarıyla Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm
- Nişanlılar
- Ortaçağ 3
- Mimarlık Göstergebilimi
- Esperanto ve Çokdilli Bir Gelecek
- 16. Yüzyıl Rönesans Çağı
- Antik Roma
- Ertelenmiş Kıyamet
- Alımlama Göstergebilimi
- Felsefe Tarihi 3
- Bitkisel Hafıza ve Bibliyofili Üzerine Diğer Yazılar
- Esselər
- Experiences in Translation
- Turning Back the Clock
- Zamanların Sonu Üstüne Söyleşiler
Umberto Eco Alıntıları - Sözleri
- Kendisi gibi zorbalara yardım ediyor, her türlü suçu işliyordu ve bütün bu kötülükleri de kendi zevki için yapıyordu. Size hangi kötülükleri, ne şekilde ve kaç kez yaptığını tam olarak söylemem olanaksız, ama onun nasıl biri olduğunu bugünkü koşullarda soyleyecek olursak, yasadışı örgütlerle uyuşturucu ticareti yapan ve gizli baskınlar düzenleyerek soygunlara karışanı biri olduğunu varsayabiliriz. Ve ayrıca, hakimleri ve devlet çalışanlarını satın aldığından (ki o zamanlar yolsuzluklar almış başını gidiyordu) hiç kimse onu hapse atmayı başaramıyordu. Onu tanımanız için yeterince açıklayıcı oldu mu? (Nişanlılar)
- “Nesnenin güzelliğini belirleyen şey, bilen öznedir.” (Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik)
- "İlk romanımı yazdığım sırada birkaç şey öğrendim. İlki şu: "İlham", sanatsal açıdan saygın görünebilmek için hilebaz yazarların başvurduğu kötü bir kelimedir.Eski bir söz vardır,dehanın yüzde onu ilham,yüzde doksanı terdir,der.Fransız şair Lamartine'in en iyi şiirlerinden birini nasıl yazdığından sıkça söz ettiği söylenir: Bir gece ormanda gezinirken şiirin ani bir ilhamla, aklına eksiksiz geldiğini öne sürermiş.Ölümünden sonra çalışma odasında o şiirin pek çok versiyonunu bulmuşlar,yıllar boyu yazıp yazıp düzeltmiş şiirini. (Genç Bir Romancının İtirafları)
- Hakiki bir şeylerin varlığına olan inanç, insanoğlunun hayatta kalması açısından elzemdir. Eğer birileri bizimle konuşurken doğru veya yanlış konuştuklarından emin olmasak, ortak hayat mümkün olmazdı. Bir kutunun üzerinde "Aspirin" yazıyorsa, striknin içermeyeceğinden de emin olamazdık. (Düşman Yaratmak)
- Bir yapıt, yapıt olarak kaldığı sürece açık bir yapıttır, bunun ötesinde açıklık yalnızca gürültü olur. (Açık Yapıt)
- Sıradan insan, öğrenmeyi reddeder fakat oğlunu okutmaya kararlıdır. (Yanlış Okumalar)
- Ancak modern dünyanın kastettiği anlamda Avrupa’dan söz edebilmek için, Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasını ve Romalı barbar krallıkların doğuşunu beklemek gerekecektir. (Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı)
- Kitle insanının başlıca özelliği bilme aşkıdır,bilgiye düşkünlüğüdür. (Yanlış Okumalar)
- Derin bir üzüntü yaşadığınız bir sırada, bir komedi filmi gördüyseniz, kişinin böyle bir durumda eğlenmesinin çok güç olduğunu bilirsiniz; bununla da kalmaz, aynı filmi yıllar sonra yeniden görüp, gene gülmeyebilirsiniz, çünkü her görüntü size ilk deneyiminizdeki üzüntüyü anımsatacaktır. (Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti)
- Aristoteles'e göre hem bireyin hem de şehrin en üstün iyiliği mutluluktur (eudaimonia), mutluluk da insanın kendine özgü yetenekleri mümkün olabilecek en iyi şekilde icra etmesi, yani erdem (aretē) veya mükemmelliktir. İnsan sadece zihne (dianoia) değil, en iyi şekilde uygulanmaya alışılınca karakteri (ēthos) oluşturan yeteneklere de sahip olduğundan, erdemleri zihinsel (zihnin mükemmelliği) ve ahlakidir (karakterin mükemmelliği). (Felsefe Tarihi-1)
- Bu profesyonel çevre kısa süre içinde yeni bir klasisizm akımını teşvik eden elit kültüre dönüşür. XIII ile XIV. yüzyıllar arasında İtalya'nın tamamında rastlanan bu türden sayısız örnek arasında Friedrich döneminde Sicilya'da Pier delle Vigne (1190-1249), Napoli'de Paolo da Perugia (?-1348), Roma'da Landolfo (1250-1331) ve Giovanni Colonna (1298-1343), Toscana'da da Geri d'Arezzo (1270-1339) yer alır. Ancak klasik yazarların yeniden rağbet gördüğünün en önemli göstergeleri, özellikle Alp Dağ larının kuzeyindeki kültürle doğrudan temasla, saygın üniversiteler(Bologna ve Padova) ve zengin kitap koleksiyonlarının (Verona Din Meclis Kütüphanesi ile Pomposa Manastır Kütüphanesi) katkısıyla giderek canlanan Lombardiya-Veneto bölgelerindeki şehir devletlerinde görülür. Özellikle Padova, hakim Lovato Lovati (1241 -1309) ile çevresinin antikçağ ve filoloji alanlarında yürüttüğü araştırmaları temel alan ve hümanizm belirtileri göstermeye başlayan bir estetiğin yayıldığı bir merkez haline gelir. Kısaca antikçağ tutkusu olarak tanımlanabilecek rotayı Lovato belirler; bu sürece unutulmuş metinlerin yeniden keşfe dilip uyarlanması da (Catullus, Lucretius, Martialis, Propertius, Tibullus, Valerius Flaccus'un eserleri, Livius'un IV. kitabı, Horatius'un Carmina'si [Şiirler), Ovidius'un Ibis'i, Seneca'nın trajedileri, Statius'un Silvae eseri), Titus Livius'un kitabesinin ve Padova'nın efsanevi kurucusu Antenor'un mezarının günışığına çıkarılıp gerçekliğinin ka nıtlanması da dahildir. Böylece klasik yazarların taklidi yoluyla, Latin şiirinin yerel dillerdeki şiire üstünlük sağlaması amaçlanır. (Ortaçağ 3)
- ... fiziksel anlamda anı, bir kayıttır, düzeni korunan, deyim yerindeyse dondurulmuş bir organizasyondur. (Açık Yapıt)
- ''...herkesin ödün vermeksizin bize asla bakmamaya ve yokmuşuz gibi davranmaya karar verdikleri bir cemaatte yaşasak ya ölür ya da çıldırırdık.'' (Beş Ahlak Yazısı)
- Vanitas vanitatum .. dixit Eccelesiastes . Vanitas vanitatum et omnia vanitas (Yengeç Adımlarıyla Sıcak Savaşlar ve Medyatik Popülizm)
- Hayvanlar kurtarılmaya değsin diye onları insansılaştırıyor, oyuncaklaştırıyoruz. Kural olarak yabanıl ve etobur olsalar bile, hayatta kalmaları gerektiğini kimse söylemiyor. Hayır, onları sarılabilinir, gülünç, iyi huylu, uysal, bilge ve terbiyeli yaparak saygınlık kazandırıyoruz. (Somon Balığıyla Yolculuk)
- Sık sık, kitaplarımın olduğu bir odaya girer ve onlara sadece bakarım, tekine bile dokunmadan. Ne olduğunu ifade edemeyeceğim bir şey geçer bana. Hem kafa karıştırıcı hem de iç rahatlatıcı bir durumdur. (Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın)
- Günün birinde herkes bir gezegenden ötekine yolculuk yapabilsin diye yıldızları fethetmek istiyorlarmış; çünkü Dünya artık çok sıkışık bir yer haline gelmiş ve kalabalık gitgide artıyormuş. (Cecü'nün Yer Cüceleri)
- "Savaş patlamak üzereydi ,bu durumda pencereyi karartıp radyoya yapışmak mı gerekiyordu ??? ... "Radyonun sesini kıs lütfen yüreğimin atışını duymak istersen " (Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi)
- çünkü her gerçek her kulağa göre değildir (Gülün Adı)
- Gerçekten de, unutmanın iyi olacağı bir şeyin üstünde gereğinden çok düşünüp durmaktansa, elinden gelirse unutmak en iyisi. (Gülün Adı)