Oruç Fıkhı - Yusuf el-Karadavi Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Oruç Fıkhı kimin eseri? Oruç Fıkhı kitabının yazarı kimdir? Oruç Fıkhı konusu ve anafikri nedir? Oruç Fıkhı kitabı ne anlatıyor? Oruç Fıkhı kitabının yazarı Yusuf el-Karadavi kimdir? İşte Oruç Fıkhı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Yusuf el-Karadavi
Çevirmen: Hüseyin Öğüt
Yayın Evi: Nida Yayıncılık
İSBN: 9786054605156
Sayfa Sayısı: 146
Oruç Fıkhı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ramazan ayı insanların her yıl en yüce değerler ve en üstün amaçlar ekseninde eğitimini sağlamak için dinimizin açtığı benzersiz bir okuldur. Bu ayı fırsat bilen ve bu aydaki rahmet esintilerinden en iyi şekilde istifade eden kimse, Allah’ın emrettiği şekilde mükemmel bir oruç tutmuş, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) belirlediği şekilde Ramazan’ı en güzel şekilde değerlendirmiş olur. Ayrıca bu kişi ebedi imtihan için de iyi bir hazırlık yaparak, büyük kazançlar elde ederek ve bereketli anlaşmalar yapmış olarak böyle değerli bir zaman dilimine veda ederler. Elbette cehennemden kurtulmak ve Allah’ın affını elde etmekten daha büyük bir kazanç olamaz.
“Gönülden inanarak, karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek oruç tutan ve Ramazan’ı en güzel şekilde değerlendiren kişinin Allah geçmiş günahlarını affeder.” (Buhari,Savm,6)
Kitabın değindiği konulardan bazı başlıklar:
-Oruç ve Hikmeti
-Ramazan Orucunun Farz Kılındığı Dönem
-İslam dünyası Neden Farklı Günlerde Oruca Başlıyor?
-Aşırı Yaşlılık ve Kalıcı Hastalık Hali
-Oruç Borcuyla Ölen Kimsenin Durumu
-Kadir Gecesinin Önemi
-Haram ve Mekruh Oruçlar
-Namazsız Oruç
-Vakitleri ve Hilali Tespit Komisyonunun Tavsiye Kararları
Oruç Fıkhı Alıntıları - Sözleri
- Oruç kalbin ve diğer organların sıhhatini korur, şehvet tuzaklarının alıp götürdüklerini kişiye geri kazandırır. Oruç takvaya ulaşmada en büyük yardımcılardan biridir. Oruç bir irade eğitimi ve nefse karşı mücadele, sabretmeye alışma ve alışkanlıklara karşı güçlü bir tepkidir. "Oruç, savaşta korunduğunuz bir kalkan gibi sizi cehennemden koruyan bir kalkandır. Oruç bir kalkandır. O müminin sığınacağı kalelerden biridir”
- ~Gün Boyunca Özellikle de İftar Vakti Çok Dua Edin Oruçlunun gün boyunca dilinden zikri ve dua düşürmemesi çok güzel bir davranıştır. Çünkü oruç kişiyi Allah'a yaklaştıran bir ruh hâli içine sokarken aynı zamanda kişiye duasının kabul edileceği bir fırsat ortamını bahşeder. Gün boyunca özellikle de iftar vakti dua ve zikirde yoğunlaşmak gerekmektedir. Kişi iftar vaktinde dini, dünyasi, ahireti, kendisi, yakınları ve tüm Müslümanlar için istediği duayı yapabilir. Çünkü bu vakit duaların kabul edileceği bir vakittir. Bu konuyla ilgili bir hadiste. "Iftar vakti oruçlu kişinin yaptığı dua reddolunmaz" buyrulmaktadır.
- "Oruç tutacağınızda sadece midenizle değil haram dinlemeyerek kulağınızla, harama bakmayarak gözünüzle, yalanı günahı terk ederek dilinizle oruç tutun. Yanınız da çalışanlara (özellikle Ramazan'da) iyi davranın. Oruçlu olduğunuzde olmasına çok daha dikkat edin. Kısaca oruçlu olduğunuz gün diğer günler gibi olmasın" (Cabir b. Abdullah) Tuttuğu orucu kulağıyla, gözüyle, diliyle ve diğer organlarıyla işledigi günahlarla kirleten kişi arınma fırsatını ve vaat edilen Allah'ın affını kaçırmış olur. Bu kişiler belki de Hz. Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve sellem) "Amin" dediği Cebrail'in şu bedduasıyla yüz yüze gelebilir: "Ramazan'a ulaşıp Allah'ın affını elde edecek şekilde bu ayı değerlendiremeyenlere yazıklar olsun."
- "Delinmedikçe oruç bir kalkandır. Bu kalkanı delip etkisiz hale getiren gıybettir." -Hafsa binti Sirin
- "Gönülden inanarak, karşılığını sadece Allah'tan bekleyerek oruç tutan ve Ramazan'ı en güzel şekilde değerlendiren kişinin Allah geçmiş günahlarını affeder." Buhari,6
- "Oruç takvaya ulaşmada en büyük yardımcılardan biridir."
- "Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki müttakiler olursunuz" âyetinde de belirtildiği üzere orucun temel amacı kişiyi her türlü ahlâki kirlerden arındırıp imanını kuvvetlendirmek ve takva sahibi birisi olmasını sağlamaktır. Bu yüzden oruç tutan birinin orucun amacını zedeleyecek, hatta yok edecek davranışlardan sakınması, gözünü, kulağını ve bütün organlarını haramlardan korumasi, diline sahip çıkması, kötülüğe kötülükle değil iyilikle karsilik vermesi, dolayısıyla orucu günahlara ve ebedi azaba karşı bir zırh olarak algılaması gerekmektedir. "Oruç sadece yemeyi, içmeyi terk etmek değildir. Asıl oruç yalanı her türlü yanlış ve faydasız işleri terk etmektir." (Hz. Ömer)
- ~Her Ay Üç Gün Oruç Tutmak Her iyilik Allah katında on katıyla karşılık bulduğuna göre her aydan üç gün oruç tutmak tüm ayı oruçlu geçirmiş gibi sevap kazandıracaktır. Ebu Hüreyre (radiyallahu anhu). Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) kendisine üç tavsiyede bulunduğunu ve bunlar ölünceye dek birakmadiğıni ifade etmektedir. Bu üç tavsiye; her aydan üç gün oruç tutmak, kuşluk namazı ve yatmadan önce vitir namazını kılmaktır. ~Pazartesi ve Perşembe Oruçları Tavsiye edilen oruçlardan biri de her hafta Pazartesi ve Perşembe günleri tutulan oruçlardır. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bu günlerde oruç tutmaya önem vermiş, gerekcesi olarak da amellerin bu günlerde Allah katına yükseldiğini ve amellerinin oruçlu olarak Allah'a yükselmesini istediğini ifade etmiştir. Bir hadiste bu günlerde cennet kapılarının açıldığı, Allah'a şirk koşmayan ve Müslüman kardeşiyle arasında kin bulunmayan kişi hâric herkesin affedileceği belirtilmektedir.
- "Orucun temel amacı kişiyi her türlü ahlâki kirlerden arındırıp imânını kuvvetlendirmek ve takvâ sahibi birisi olmasını sağlamaktır."
- "Oruç sadece yemeyi, içmeyi terk ermek değildir. Asıl oruç yalanı, her türlü yanlış ve faydasız işleri terk etmektir." -Ömer radiyallahu anh
- Allah'ım, sana kavuştuğum günü günlerimin en hayırlısı, son anlarımı ömrümün en hayırlı ânı ve son yaptıklarımı amellerimin en hayırlısı kıl. Amin ya Muîn
- Çünkü iyilik de kötülük de küçük yaşlardan itibaren edinilen alışkanlıkların sonucudur. Kişi küçüklüğünde kazandığı özellikleri büyüdüğünde de aynen yansıtır. Bu yüzden küçük yaşlarda verilen eğitim taşa kazınan yazı gibi kalıcı olur.
- "Küçükken verilirse faydalı olur edep yavruna Vakit geçtikten sonra ne verebilirsin ona Düzeltebilirsin yaş ise dalları Fakat kırarsın kuru odunları. "
- ~Ramazan Gecelerini İyi Değerlendirin, Teravih Namazını Bırakmayın Allah, Ramazan günlerinde oruç tutmayı farz kılarken Hz Peygamber de (sallallahu aleyhi ve sellem) gecelerini değerlendirmeyi özellikle tavsiye etmiştir. Ebu Hüreyre (radiyallahu anhu), Hz. Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan gecelerini ibadetle değerlendirmeye yönelik teşviklerini belirttikten sonra şu hadisi aktarır: "Allah'ın verdiği söze inanarak ve karşılığını sadece Allah'tan umarak Ramazan gecelerini değerlendiren kişinin önceki günahları affolunur." Teravih namazını kılan kişi geceyi değerlendirme adına önemli bir adım atmış olur.
- Ramazanda Kur'an vardır. Bu aya ve tüm zamanlara değer katan Kur'an'dır. O insanlığa uzanan Allah'ın ipidir. O halde bu ipe sımsıkı sarılmanın dönemidir Ramazan. Belki de oruç insanın vahye, ilahi ipe olan açlığının, susamışlığının sembolüdür. Çünkü ruhları doyuran, sulayan ve dinginleştiren Kur'an'dır
Oruç Fıkhı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Orucla ilgili kısa ve net bütün bilgileri almış yazarın akıcı bir dille yazılmış o yüzden sıkmadan okunuyor . Ramazan'a az kalmışken okumanızı tavsiye ederim (Eda Akbayrak)
Kitabın Yazarı Yusuf el-Karadavi Kimdir?
Mısır'da doğdu ve yetişti. On yaşına gelmeden Kur'an'ı ezberledi. Ezher Üniversitesinde öğrenim gördü. 1953'te Usûlu'd-din Fakültesi'ni, 1954'te de öğretmenlik derecesini birincilikle bitirdi. Ezher'de ve daha sonra Katar ve Cezayir'de çeşitli görevler yaptı. 1973'te “İslâm Zekât Fıkhı” (Fıkhu'z-Zekât) adındaki ilginç çalışmasıyla doktor oldu. Gençliğinden beri İslâmî hareketin içinde yer aldı. Kral Faruk zamanında 1949'da, Abdunnâsır döneminde de 1954-56 ve 1965'te hapis yattı. Hasan el-Bennâ'dan çok etkilenmiştir. Çok yönlü bir kişiliği olan Yusuf el-Kardâvî, iyi bir hatip, kendini tekrarlamayan ve özgün konularda çalışan bir yazar, gençliğin şiirlerini ezberlediği ve bestelediği bir şairdir. Pek çok ilmi ve kültürel kuruluşa üyedir. Ayrıca kurulduğu günden beri İslâmî bankaları ilmi ve idarî yönlerden desteklemekte, gelişmeleri için çaba göstermektedir.
Türkiye'yi de birkaç kez ziyaret eden Yusuf el-Kardâvî'nin çoğu Türkçe'ye çevrilen ellinin üstünde eseri vardır. Bu eserler İslâm dünyasında büyük bir kabul görmüş, onlarca defa basılmış ve çeşitli dillere çevrilmiştir. İslâm'ın temelleri ile çağın gereklerini özümseyici, selefiye ile yeniliği birleştirici, değişenler ile değişmeyenleri dengeleyici bir yöntemin sahibi olan Yusuf el-Kardâvî, İslâm dünyasının pek çok yerini gezmiş, konferansçı ve konuk profesör olarak görev yapmıştır.
Eserlerinin başlıcalarını şöylece sıralayabiliriz:
1) Fıkhu'z-Zekât,
2) el-Halâl ve'l-Haram fi'l-İslâm,
3) el-Hasâisu'l-Amme li'l-İslâm,
4) el-İbadet fi'l-İslâm,
5) el-Hallu'l-İslâmî,
6) Gayru'l-Muslimin fi'l-Mu'temai'l-İslâmî,
7) el-Fıkhu'i-İslâmî beyne'l-Asalet ve't-Teceddud,
8) el-İslâm ve'l-İlmâniyye Veçhen livechin,
9) Fetâvâ Muasıra,
10) Keyfe Netaâmelu Ma'a's-Sünnet,
11) es-Sahvetu'l-İslâmiyye.
Kasım 2005 ve Haziran 2008 tarihlerinde ABD'den Foreign Policy ve İngiltere'den Prospect dergilerinin internet üzerinden okuyucu anketleri ile oluşturduğu Dünyanın ilk 100 entelektüeli listelerinde, 2005 yılında 56., 2008 yılında 3. sırada yer almıştır.
Yusuf el-Karadavi Kitapları - Eserleri
- Her Müslümanın Ortak Davası Kudüs
- Alim ve Tağut
- Tevhidin Hakikati
- Öncelikler Fıkhı
- Sünneti Anlamada Yöntem
- Günümüzde Müslüman Gençliğin Vazifeleri
- Niyet ve İhlas
- Müslüman Hayatında Vakit
- Beklenen Zafer Nesli
- Oruç Fıkhı
- İman ve Hayat
- Tebliğ ve Davet Müslümanın Temel Kültürü
- İhtilaf ve Tefrikalar Karşısında İslami Tavır
- İslam Hukuku
- Rabbani Hayat ve İlim
- Tekfirde Aşırılık
- Allah'ın Varlığı
- Filistin Hakkında Fetvalar
- Sosyal Hayatta İslami Terbiye
- İslam'da Helal ve Haram
- Müslüman Aile
- Tevekkül
- İslam'da Devlet Mefhumu
- İslam Fıkhını Yeniden Okumak
- Kur'an'da Sabır
- Kur'an'ı Anlamada Yöntem
- İslam'da İbadet Mefhumu
- İlim Asrında Din
- İslam'da Çevre Bilinci
- Günümüzde Fetvanın Değişebilirliği
- Bilgi ve Medeniyet Kaynağı Sünnet
- Bir Düşünür Olarak Mevdudi
- İnsanlar Ve Hak
- İslami Uyanışın Problemleri
- Hasan El-Bennâ Düşüncesinde Siyaset
- Tevbe
- Hasan El-Benna Mektebi
- Çağdaş Meselelere Fetvalar
- Tebliğ ve Davet Müslümanın Temel Kültürü
- Hz. Peygamber ve İlim
- Kültürler Arası Diyalog
- Hasan El-Benna Düşüncesinde Eğitim
- Disiplin ile Esneklik Arasında Fetva
- Fakirlik Problemi Karşısında İslam
- Oruç Bilinci
- Konferans Serisi
- İslam Ümmeti Hayal mi Gerçek mi?
- Şeriatın Amaçlarını Anlamak
- İbrahim Suresi Tefsiri
- Yarının Müslüman Kadını
- Allah'a Davet
- Sünnet ve Bidat
- İslam Mötədilliyi
- İman ve İslamda İtidal
- İslam Hukukunda Zekat 2. Cilt
Yusuf el-Karadavi Alıntıları - Sözleri
- Örneğin; deveye, yaşayışına ve çölde uzun yolculuklarına uyacak bir yaratılış şekli verildi. Bundan dolayı başını yukarıda tutacak uzun bir boyun ve onu kum tozlarından uzak tutacak gözler ile yaratılmıştır. Yine çöldeki dikenleri kendisine zarar vermeyecek şekilde aşması için yarık dudak ve kuru çöllerde ihtiyaç duyduğu bir günde yemesi için yağ depolanabilen hörgüç bağışlanmıştır. Ayakları, at eşek ve katırlar gibi kuma batan şekilde değil, kumları aştığında batmayacak şekilde yaratılmıştır. Bundan dolayı deveye "çöl gemisi” denilmiştir. İşte böyle mükemmellik delilini bütün canlılarda görebiliriz. (Allah'ın Varlığı)
- Kişinin hayzıdır ağzında gıybet, Ki gıybet söylemeyen bulmaya rağbet... Koca Yunus (İslam'da Helal ve Haram)
- Yeter ki seninle aram tatlı olsun, tüm yaşam acı olsa da. Yeter ki sen benden hoşnut kal, herkes bana kızgın olsa da. Yeter ki seninle aram iyi olsun, tüm âlem ile bozuk olsa da. Senden gerçek bir sevgi olduktan sonra başka her şey basit, Zira toprak üzerinde ki her şey toprak olmaya mahkûmdur... (Niyet ve İhlas)
- "Ve yeryüzü halkının tamamına davetimiz; Yeryüzünü bozgunculukla dolduran azgın tağutların zulmedip zorbalık yaptığı hâlihazırdaki yönetimlerin temellerinde genel bir devrim yapmaları, bu düşünce ve eylemdeki önderliği ellerinden almaları, tâ ki onu Allah'a ve ahiret gününe iman eden, Hak dinine tâbi olan, yeryüzünde büyüklenmeyen ve bozgunculuk yapmak istemeyen kişiler üstlensin." (Bir Düşünür Olarak Mevdudi)
- Diliniz yalana alışmış olduğu için, her şeye, 'bu haram, bu helaldir' demeyin ki, Allah a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allaha karşı yalan uyduranlar ise saadete şüphesiz erişemezler. (İslam'da Helal ve Haram)
- İslam, bireysel kazancı ilk hedef ve etkin güç olarak kabul eden kapitalist sisteme aykırı olarak ekonomi ve ahlakı birbirinden ayırmaz. İslama göre;her ticaret yapanın uyması gerekli olan dini, ahlaki ve hukuki düzenlemeler ve kurallar vardır. (Çağdaş Meselelere Fetvalar)
- İyi niyet haramı helal yapmaz. (İslam'da Helal ve Haram)
- Kur'an'ı korumak, İmam Şâtıbî'nin "el-Muvafakat" isimli eserinde açıklandığı gibi Sünneti korumayı da beraberinde getirir. Çünkü Sünnet, Kur'an'ın bir açıklamasından ibarettir. (İslam Hukuku)
- Kadınla erkeğin ilişkileri hakkında nazil olan bazı ayetler şunlardır: “Erkekler kadınların üzerine hakimdir (onların reisidir)ler. (bu) Allah’ın (onlardan) bazılarını (erkekleri), bazısından (kadınlardan) üstün kılması ve (erkeklerin kendi) mallarından sarf etmeleri sebebiyledir...” “Onlar (hanımlarınız) sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbise gibisiniz.” “...(kocalarının) onlar üzerinde örfe uygun olarak (hakları) olduğu gibi; onların da (kocaları üzerinde hakları) vardır. Fakat erkekler için onların üzerine bir derece (bir üstünlük) vardır.” (İnsanlar Ve Hak)
- Kendi ayıbıyla meşgul olup, başkalarının ayıbını görmeyen insana müjdeler olsun. (Alim ve Tağut)
- Yarınlar kimin haklı olduğunu ortaya çıkaracaktır. (Alim ve Tağut)
- "Kim bir şeye vaktinden evvel kavuşmak isterse o şeyden mahrum edilmekle cezalandırılır." (İslam Hukuku)
- Çünkü İslâm'ın hedefi imanı yerleştirdikten sonra dünyanın devamını temin için fesadın kökünü kazımaktır. (İslam Hukuku)
- Sabır, sadece hür olanların yutabileceği bir acılıktır. (Kur'an'da Sabır)
- Mevdudî'nin düşüncesinin ikinci özelliği şudur: O bir gözle İslâm'a, diğeriyle de çağa bakar......... (Bir Düşünür Olarak Mevdudi)
- • Evlenmek isteyen bir Müslümanın, evliliğin sadece bir bedenin bir başka bedenle bir araya gelmesi olmadığını iyice kavranması gerekir. (Müslüman Aile)
- Öyle kişler tanımışımdır ki, bunlar belli bir dönemde sert tutumları ve aşırılıkları ile bilinirlerdi. Sonra onlardan ayrı düşmüşümdür, ya da onlar benden. Belli bir süre görmemişizdir birbirimizi. Şimdi bunlar nerede, ne yapıyorlar diye sorduğumda aldığım cevap şu olmuştur: Ya bambaşka bir çizgide yürüyorlardır, --Allah korusun— tepeden tirnağa değişivermişlerdir, ya da akıl almaz bir gevşekliğin, çözülüşün pençesinde herşeyden kopuk bir hayat sürmektedirler. Tıpkı: «Ne kesilen bir toprak parçası, ne de olduğu gibi bırakılan bir sırt.» (Bezzâr, Câbir'den zayıf senedle rivayet ediyor.) hadîsinde anılan espride olduğu gibi. Yani, bir zamanlar üzerinde yağız atların koşuştuğu bir meydanın belli bir süre sonra ıssızlığa bürünüşü gibi. «Gücünüzün yeteceği amelleri yapın. Çünkü, siz bıkmadıkça Allah bıkmaz. Ve şüphesiz, Allah'ın en sevdiği amel az da olsa devamlı olanıdır.» (Buharî, Müslim, Ebu Davud ve Nesâi Âişe radiyallâhu anhâ' dan rivayet ediyor) hadîsinde ifadesini bulan peygamberi yönlendirme, işte bu gayeye dayanır. (İslami Uyanışın Problemleri)
- "Rabbinizin,sizin için yaratığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluğuksunuz." (Müslüman Aile)
- İşte böyle çelişkilerle yoğunlaşmış, çatışmalarla dolu olan ve neredeyse hiç kimsenin etkisinden kurtulamadığı sisli ve bulanık bir ortamda Mevdudî ortaya çıktı. Hatta Hindistan'daki İslâm'ın şairi ve Müslümanların filozofu Muhammed İkbal bile, zaman zaman etkilendiği bu bulanık düşüncelerden kendisini kurtaramadı. Örneğin, İslâm düşüncesinin ve İslâm ümmetinin düşmanı Kemal Atatürk'ü övdüğünü gördük. Bunu ilk başlarda yapmıştı, ancak çok geçmeden hatasını fark etti, onun kötü niyetleri ortaya çıkmaya başlayınca onu eleştirip kınadı. Atatürk, Arap harflerini Latin harfleriyle değiştirmeye karar verince şu manaya gelen bir söz söyledi: "Lâdinîlik (dinsizlik) ve Latinlik adına kendini hangi yollarda harcadın!" (Bir Düşünür Olarak Mevdudi)
- Kudüs Müslümanların ortak davasıdır. ... bu beldenin bugün işgal altında olmasının sebebi dünya Müslümanlarının birlik ve bütünlüğünü kaybetmiş olmasıdır. (Her Müslümanın Ortak Davası Kudüs)